03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2014 SALI 4 Herkesi Korkutan Her Şeyden Korkar Bu yıl ligin ilk yarısının sonuna gelirken, zirvede üç büyükler birer puan farkla birbirlerini izliyorlar. Çekişme geçen yıllardakinden daha fazla, ama seyirci daha az, tribünler boş. Bunda Passolig uygulamasının etkisi büyük. İnsanlar maç izlerken de izlenmek, tribüne giderken de fişlenmek istemiyorlar. Passolig uygulamasının tribün terörünü önlemek için zorunlu olduğu söylemi de gerçeği yansıtmıyor. Siyasi iktidarın bir süredir tribünlerden korktuğu, çekindiği ise yadsınamaz. Beşikten mezara hayatımızı her an ve her yerde denetimde tutma tutkusu içindeki iktidarın tribün korkusunun en iyi kanıtı ise çArşı grubu hakkında açılmış olan dava. Taksim Gezi Parkı’ndaki talana ve baskıya karşı çıkan çArşı, iktidarın bir numaralı hedeflerinden biri haline gelince, ister istemez, futbolun toplumsal afyon işlevini eksiksiz yerine getirdiği dönemleri düşündüm. Salazar, Franco, Videla gibi diktatörlerin futbola bel bağladıkları, bizde de renksizliğin, edilginliğin “Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu” sloganıyla dile getirildiği dönemleri anımsadım. Doğrusu ülkemizi o zamandan bu yana getirenler arasında çArşı başı çekti... HHH Sosyal bir fenomen olan futbolun, her şeye karşın, günlük politikanın dışında kalmasını istediğimden, başlangıçta çArşı’nın felsefesine çekinceyle yaklaşıyordum. Futbol sahalarına da politikanın bulaşmasının hayatımızda, ellenmemiş, bakir bir alan bırakmayacağı kaygısının yersiz olduğunu anladım. Her şeyden önce futbol egemenlerin, kullandıkları bir alan haline zaten gelmişti, artık politika dışında değildi. Üstelik de artan bir öteki düşmanlığına da bulanmıştı. Burada futbolun kendisinin bu tür özellikleri içinde taşıdığını söylemek yanılgı olur. Ötekileştirme ve öteki düşmanlığı, bizatihi futbolun kendisinden değil, kapitalist toplumun bugün insanları vardırdığı cinnet evresinden kaynaklanıyor. Bu durumda tribünde, eşitlik, özgürlük, kardeşlik türkülerinin çağrılmasına neden karşı çıkılsındı ki? Hatta bu davranış biçimi, değişik takımların taraftarları arasında bir ortak nokta oluşturabilirdi de. Nitekim öyle oldu. çArşı yalnız Beşiktaş’ın olmaktan çıktı, bütün ülkeye mal oldu. çArşı’nın 14 Aralık operasyonlarının ertesine rastlayan ilk duruşmasında, Galatasaray, Fenerbahçe, Karamgümrük, Trabzonspor, Adanaspor, Karşıyaka ve diğer takımların taraftarları da vardı. Yalçın Doğan pazar günü, Hürriyet’teki köşesinde, Barcelona yöneticilerinden bir grubun mahkeme salonunda olduğunu yazıyordu. Tabii yokluğu varlığından daha çok göze batmış olan Beşiktaş yönetiminden kimsenin bulunmadığını belirtmeyi de unutmuyordu, kendisi de Beşiktaşlı olan Yalçın Doğan. HHH Onlar bu gaybubetlerini, “Beşiktaş’ın âli menfaatleri açısından” federasyon ve iktidar (ikisi de eşanlamlı zaten) ile iyi geçinmek gerekçesine bağlıyorlar. Beşiktaş yönetiminin yokluğunu haklı kılmak için ileri sürdüğü gerekçe tartışılabilir. Ama çArşı’dan hükümeti yıkmaya teşebbüs eden bir örgüt yaratma çabaları, tartışma götürmez bir abesliktir. Bu çabalar bir şeyi açıkça ortaya seriyor: Lideri eski bir futbolcu olan siyasi iktidar, artık tribünlerden korkmaktadır. Korktukları yalnızca tribünler değil. Siyasi iktidar her şeyden korkmaktadır. Garip bir durum var ortada. Oyların yüzde 4050’sini alan, sandıktan birinci çıkan, herkesi tehdit eden, herkesi korkutan, her alanda her anda dehşet rüzgârları estiren iktidar, maça gitmekten, konser dinlemekten, tiyatro izlemekten, sinema seyretmekten korkuyor. En fazla oyu alıyor, ama halkın arasında bir maça, bir tiyatroya gitmekten korkuyor. İktidarın yaşadığı “korkunun diyalektiği”dir. Her zaman her yerde, herkesi korkutan, herkesten, her şeyden de korkar. Dilerseniz ilahi tecelli deyin, dilerseniz “korkunun diyalektiği”, bu iş böyledir işte. Yüce Divan kırılması EMİNE KAPLAN HABERLER TBMM Soruşturma Komisyonu’nun Yüce Divan oylaması 5 Ocak’a ertelendi. Kulislere göre, Erdoğan ile Davutoğlu arasında görüş ayrılığı yaşanıyor Muammer Güler Egemen Bağış Zafer Çağlayan Erdoğan Bayraktar ANKARA TBMM Soruşturma Komisyonu’nun 4 eski bakanla ilgili dün beklenen Yüce Divan oylaması 5 Ocak’a ertelendi. Ertelemeye gerekçe olarak eski bakanlar Egemen Bağış, Muammer Güler ve Zafer Çağlayan’ın mal varlıklarıyla ilgili “orantılı değil” saptaması yapılan bilirkişi raporuna itirazlarına ek olarak sundukları belge ve bilgilerin incelenmesi gerekçe gösterildi. Ancak kulislerde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında eski bakanların Yüce Divan’a gönderilip gönderilmemesi konusunda görüş ayrılığı yaşandığı, ertelemenin bundan kaynaklandığı belirtiliyor. Öte yandan 5 Ocak’ta yapılacak oylamanın ardından komisyonun raporunu hazırlaması ve muhalefet milletvekillerinin şerh hazırlaması için 4 günlük süre kalıyor. TBMM Soruşturma Komisyonu, dün 4 eski bakanla ilgili kararı vermek üzere toplandı. Saat 15.00 olarak açıklanan toplantı saati 15.30’a ertelendi. Komisyon ancak 16.00’ya doğru başlayabildi. Bakanlarla ilgili oylamanın her fiil için ayrı ayrı mı yoksa tek mi yapılacağının netleştirilmesinin beklendiği saatlerde, saat 16.40’ta toplantıya saat 18.00’e kadar ara verildi. Komisyonun bilirkişisinin hazırladığı raporda, “gelirleriyle mal varlıkları orantılı değil” saptamasının yapıldığı 3 bakan; Çağlayan, Bağış ve Güler’in rapora itiraz ederek komisyona sundukları ek belge ve bilginin üyelerce incelenmesi gerekçesiyle toplantıya ara verildiği belirtildi. Şirketleriyle ilgili bilanço ve muhasebe kayıtlarını komisyona sunan 3 bakan, komisyonun 2013 öncesiyle ilgili soruşturma yetkisinin olmadığını savundu. Bilirkişi raporuna göre 500’er bin TL’ye aldığı 3 evle ilgili açıklama yapmayan Egemen Bağış’ın, şirketleri ve banka hesaplarındaki hesap hareketlerine ilişkin dökümle birlikte aileden kalma bazı tapuları komisyona sunduğu öğrenildi. Çağlayan, oğlu Salih Kaan Çağlayan’ın hesabına Altınbaş AŞ’den gönderilen 2 milyon 537 bin lira ile diğer oğlu Ahmet Çağan Çağlayan’dan kendisine borç gönderilen 1 milyon 50 bin liranın kaynağını çocuklarının düğün takıları olarak göstermişti. “Altınların hangi tarihte kim tarafından götürüldüğüne ilişkin bir bilgiye yer verilmediği” saptaması yapılan bilirkişi raporuna karşı Çağlayan, 4 bin cumhuriyet altınının bozdurulduğu biçiminde ek savunmada bulundu. Komisyon, saat 18.00’de yeniden toplanırken 1 saat geçmeden bakanlarla ilgili oylamanın 5 Ocak 2015’e ertelendiği açıklandı. Komisyonda tartışmalar yaşandığı öğrenildi. AKP’lilerin, bilirkişinin raporunu tam olarak inceleyemedikleri, özellikle Bağış’ın sunduğu ek belge ve bilgilerin de bilirkişi tarafından incelenmesi gerektiği gerekçesiyle erteleme istedikleri, muhalefet milletvekillerinin ise itiraz ettikleri belirtildi. CHP’li üyeler ise, “O zaman Bağış dışındaki bakanların oylamasını yapalım. Eğer ertelenirse bu komisyonun tarafsızlığını zedeler, çalışmaları şaibe altında bırakır” diye itiraz etti. Komisyon Başkanı Hakkı Köylü’nün de “Ertemelenin komisyonla ilgili olumsuz bir algı yaratacağını ben de düşünüyorum, bu konuda üzgünüm” dediği, ancak AKP’lilerin ısrarı üzerine erteleme kararı alındığı öğrenildi. AKP kulislerinde toplantı öncesinde “Yukarıdan bir telkin yok, milletvekilleri kendi vicdanlarına göre karar verecek” görüşü dile getiriliyordu. Hatta bazı milletvekilleri “3 bakan gider, birisi kalır” diyerek Güler, Çağlayan ve Bağış’ın Yüce Divan’a sevk etme yönünde karar alınacağı, Erdoğan Bayraktar’ın ise aklanacağını belirtiyordu. Ancak toplantı saatinin yarım saat ertelenmesiyle birlikte kulislerdeki hava birden değişti. Bazı üyelerin bazı grup yöneticileriyle bir araya geldikleri öğrenildi. Oylamanın 5 Ocak’a ertelenme kararından önce de toplantı sürerken Komisyon Başkanı Hakkı Köylü, dışarı çıkarak bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Köylü, “Jammer olduğu için konuşamadım, evle konuştum” demesine karşın, bir grup yöneticisiyle görüştüğü öğrenildi. Kulislerde, toplantının ertelenmesinin Erdoğan ile Davutoğlu arasında yaşanan görüş ayrılığından kaynaklandığı belirtiliyor. Erdoğan’ın “Paralel yapının darbe girişimi tezinin çökeceği” gerekçesiyle bakanların Yüce Divan’a sevkini istemediği, Davutoğlu’nun ise bunun topluma anlatılamayacağı gerekçesiyle bazı bakanların Yüce Divan’a sevkinde ısrar ettiği dile getiriliyor. Parti içinde de bu konuda görüş ayrılıkları yaşanıyor. Parti yönetiminin 5 Ocak’a kadar yaşanan krize bir çözüm bulmayı amaçladığı kaydediliyor. CHP’li komisyon üyeleri, toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, “Oylama sudan bahanelerle ertelendi. AKP’li üyeler üzerinde büyük bir baskı var. Bakanların Yüce Divan’a gönderilmesi istenmiyor. 5 Ocak’a kadar da AKP’li üyeler üzerindeki baskı daha da artacak ve bakanların Yüce Divan’a gönderilmemesi sağlanacak” görüşünü dile getirdi. AKP’de derin sessizlik Erdoğan’ın 4 eski bakanla ilgili son oylama öncesi müdahale ederek ‘aklama’ istemesinin ‘ters tepeceğinden’ kaygı duyuluyor ERDEM GÜL 4 bin altın bozdurmuş ANKARA AKP’de, 17 Aralık’ta istifa etmek zorunda kalan 4 eski bakanla ilgili ocak ayı sonunda TBMM Genel Kurulu’nda yapılacak asıl Yüce Divan oylamasıyla ilgili “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan müdahale edip aklama isterse ters tepebilir” kaygısı yaşanıyor. AKP’de 3 dönem kuralına takılan 70 isim başta olmak üzere vekillerin büyük çoğunluğunun kanaatleriyle ilgili sessizliklerine dikkat çekiliyor. AKP’nin komisyonda yayın yasağının ardından oylama günü yaşadığı krizin arka planında, Yüce Divan için Genel Kurul’da yapılacak nihai oylamaya dönük hesaplar yatıyor. Genel Kurul’da yapılacak Yüce Divan oylaması için de tüm gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çevrilmiş durumda. Partide Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun oylama öncesi AKP’li vekillere yönelik bir müdahalede bulunup bulunmayacağı konusunda ciddi bir tartışma bulunmuyor. Ancak Erdoğan’ın izleyeceği tutumun, oylamanın yönünü değiştirebilecek derecede önemli olduğu vurgulanıyor. TBMM Genel Kurulu’nda yolsuzluklar konusunda partinin tutumunu da ortaya koyacak olan oylamaya doğru geri sayım başlarken AKP kulislerinde öne çıkan değerlendirmeler şöyle: AKP’li vekillerin büyük çoğunluğu 4 bakanla ilgili kararın Başbakan Davutoğlu açısından çok önemli olmadığını, ancak doğrudan Cumhurbaşkanı Müdahale edilmezse bıçak sırtı AKP kulislerinde özellikle Erdoğan’ın müdahale etmemesi durumunda parti içinde özellikle 3 döneme takıldıkları için yeniden aday olamayacak vekillerin bazı bakanlar için Yüce Divan yönünde oy vereceklerine kesin gözüyle bakılıyor. Muhalefetin tam kadro katılıp Yüce Divan yönünde oy vermesi için AKP’den 50’nin üzerinde aynı yönde oya ihtiyacı bulunuyor. Bu düzeyde bir oy çıkıp çıkmayacağı konusunda ise ‘Yüce Divan yönünde oylar mutlaka çıkar ama 50’yi geçip geçmeyeceği kesin değil. Bu nedenle bıçak sırtı olur’ görüşü seslendiriliyor. Erdoğan’ı ilgilendirdiğini düşünüyor. Bu nedenle hem parti yönetimi hem de milletvekilleri, en çok Erdoğan’ın oylama öncesi bir müdahalede bulunup bulunmayacağını merak ediyor. Partide oylamanın kaderini Erdoğan’dan gelecek bir mesajın belirleyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. AKP’lilere göre Erdoğan’ın oylama öncesi müdahalede bulunması halinde, bunun sonuçları ne istediğine bağlı olarak ortaya çıkacak. Erdoğan’ın müdahale etmesi halinde çok büyük olasılıkla ‘aklama’ isteyeceği konusunda görüş birliği bulunuyor. Erdoğan’dan gelecek bir ‘aklayın’ müdahalesinin milletvekilleri üzerinde olumsuz bir hava yaratacağı, hatta ters teperek bakanların hepsinin ya da aralarından seçilerek bazılarının Yüce Divan’a gönderilmesine neden olabileceği ifade ediliyor. Parti yönetimi de bu kaygıyı paylaşıyor. Erdoğan’dan gelecek 4 ismin tamamının ya da bazılarının Yüce Divan’a gönderilmesi mesajının AKP grubunda rahatlama yaratacağı belirtiliyor. Ancak AKP’liler arasında Erdoğan’dan 17 Aralık’ı ‘yolsuzluk değil darbe’ olarak gördüğü için Yüce Divan’a sevk yönünde bir mesaj beklentisi gerçekçi bulunmuyor. Erdoğan’dan gelecek olası bir ‘aklayın’ mesajının ters tepeceği kaygısına en büyük gerekçe olarak da AKP’li vekillerin büyük bölümünün sessizliği gösteriliyor. AKP grubundaki bu görüntü, “Yolsuzluk komisyonu nedeniyle bir süredir 4 bakanla ilgili bir tartışma yürüyor. Üstelik 17 Aralık’ın yıldönümü nedeniyle bu tartışmalar daha da büyüdü. Ancak parti yöneticisi ve yönetime yakın isimler dışında milletvekillerinin büyük çoğunluğu bu konuda anlamlı bir sessizlik içinde. 4 bakanla ilgili kanaatleri olmasına karşın vekiller bu kanaatlerini ifade etmemeye özen gösteriyor. Bunun nedeni konunun önlerine gelecek olması. Çünkü oylama gizli. Gizli oylama silahını kimse önceden konuşarak kaybetmek istemiyor” ifadeleriyle anlatılıyor. Anlamlı sessizlik Hava birden değişti ‘Aklayın’ derse Erdoğan müdahale ederse Ödemiş’te ‘Ak’ torpil Habbani’nin altınları 55 bin TL faizle bugün iade edilecek YUSUF ÖZKAN İZMİR AKP’li Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem’in, kardeşi Tahir Badem’i başkan yardımcılığına, bacanağı Mehmet Sıtkı İçelli’yi de kültür işleri müdürlüğüne getirdiği ortaya çıktı. Ödemiş Belediye Meclisi CHP Grup Başkan Vekili Mustafa Güldürür, 4 başkan yardımcılığı kadrosundan 2’sinin uzun süredir boş olduğunu belirterek “Anlaşılan o koltukları bu şekilde dolduruyorlar. Bacanağı İçelli’nin 6 aylığına vekâleten bu göreve getirildiğini öğrendik. Kardeşi için ise şu ana kadar bize bir bilgi verilmedi. Bunlar kamuoyuna yansıyanlar. Kim bilir daha kaç akrabası işe yerleştirildi? Yasal olsa da bu durumu etik bulmuyoruz. Kendilerinden başka hiç kimseye güvenmedikleri için kadroları akrabalarıyla dolduruyorlar. Konuyla ilgili dosya hazırlıyoruz. Ocak ayındaki meclis oturumlarında başkana, bu ataları soracağız, etik olup olmadığını soracağız” dedi. CHP: Komisyona baskı var Üstüne para verecekler İstanbul Haber Servisi 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında Rıza Sarraf ile birlikte “rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek” , “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlamasıyla tutuklanan Abdullah Habbani’nin işyerinden ele geçirilen 2 kilo külçe altını, 1 milyon TL, 800 bin Avro ve 60 bin dolar bugün faiziyle birlikte iade edilecek. İstanbul Cumhuriyet savcılarından Ekrem Aydıner’in takipsizlik kararı verdiği 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında 1 numaralı şüpheli Sarraf’ın çalışanlarından biri olan Abdullah Habbani’den ele geçirilen altın ve dövizler İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından değer kaybetmemesi için bir devlet bankasına yatırılmıştı. Habbani’nin işyerinden ele geçirilen para ve altınlara böylelikle 55 bin lira faizi gelmiş oldu. Habbani’in bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne giderek bankadaki paralar için gerekli imzaları atarak talimat yazısı alması bekleniyor. 2 kg. külçe altının ise elden iade edileceği öğrenildi. Paralarını faiziyle alacaklar arasında eski Bakan Muammer Güler’in oğlu Barış Güler bulunuyor. 350 bin TL, 350 bin Avro ve 90 bin dolarına el konulan Güler’in parasına bir yılda 20 bin TL faiz geldi. Güler, para için henüz savcılığa başvuruda bulunmadı. Eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde ayakkabı kutusunda bulunan 4,5 milyon doların iadesi ile ilgili ise İstanbul Valiliği’nin kararı bekleniyor. Komisyonun süresi 27 Aralık’ta bitiyordu. Ancak TBMM Genel Kurulu’nun 5 Ocak’a kadar çalışmalarına ara vermesiyle komisyonun görev süresi 9 Ocak’a kadar uzamış oldu. 5 Ocak’ta yapılacak oylamanın ardından komisyonun raporunu hazırlaması ve muhalefet milletvekillerinin şerh hazırlaması için 4 günlük süre kalıyor. TBMM İçtüzüğü’ne göre, komisyonun raporunu en geç 9 Ocak’ta TBMM Başkanlığı’na sunması gerekiyor. Rapor 10 gün içinde bastırılarak milletvekillerine dağıtılacak. 10 gün içinde rapor, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek bakanlarla ilgili Yüce Divan oylaması gizli olarak yapılacak. Rapor için 4 günlük süre kalıyor C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle