02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ARALIK 2014 CUMARTESİ HABERLER 9 Dumanlı’nın da aralarında bulunduğu 8 kişi serbest bırakılırken Karaca da dahil 4 kişi tutuklandı CUMHURİYET Gülen’e yakalama kararı CANAN COŞKUN Kamuoyunda 14 Aralık operasyonu olarak bilinen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve 3 emniyetçi terör örgütü yöneticiliğinden tutuklandı. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın da aralarında bulunduğu 8 kişi ise yurtdışı yasağı konularak serbest bırakıldı. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın Fethullah Gülen’in şüpheli olmadığına ilişkin açıklamasının aksine Gülen’in ismi kararda ‘şüpheli’ olarak geçti ve savcı Hasan Yılmaz’ın istemiyle Gülen’e yakalama kararı çıkarıldı. Talep yazısında Gülen’in örgüt üyelerinin icra ettiği eylemlerden sorumlu olduğu öne sürüldü. Tutuklama kararları veren İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği Gülen hakkında da yakalama kararı verdi. İstanbul Adliyesi’ne gelerek ifade veren şüpheli gazeteci Nuh Gönültaş ise savcılık sorgusunun ardından serbest kaldı. Hâkimlik, 12 kişi hakkındaki kararını 14.5 saat sonra açıkladı. Karaca terör örgütü kurmak ve yönetmek, dönemin emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Ertan Erçıktı ve Mustafa Kılıçaslan ise terör örgütü üyesi olmak suçundan tutuklandı. Tutuklanan 4 isim Silivri Cezaevi’ne gönderildi. İstanbul 1’inci Sulh Ceza Hâkimliği’nce verilen kararda, Tahşiye, Rahle ve Cihangir yayınevlerinden yayımlanan kitaplarda şüpheli Fethullah Gülen’in başında bulunduğu Hizmet Hareketi adıyla bilinen yapının eleştirildiği kaydedildi. Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in imzasıyla dağıtılan Tahşiye Grubu Faaliyetleri konulu yazı ile bu grup hakkında istihbari bilgilendirme yapıldığı öne sürüldü. Şüpheli Gülen’in 6 Nisan 2009 tarihinde internet sitesinde “İrtica paranoyası” adlı videonun yayımlandığı ve açıkça “Tahşiye diye bir şey icat edebilirler.. adlarına da Tahşiyeci derler, sonra Kalaşnikof’lar verirler, çuvaldızı bile olmayan insanlara terörist damgası vuracaklar… belli kişilerce karanlık karar kurullarında alınan kararlar…” şeklinde beyanatlar verdiği kaydedildi. Bu beyanatlar sonrasında 8 Nisan 2009’da Zaman Gazetesi’nde DAVUTOĞLU’NDAN YENİ OPERASYON SİNYALİ ‘14 Aralık’ın Gülen’e 3 suçlama Gülen ile ilgili olarak savcı Hasan Yılmaz tarafından yakalama kararı talebi yazısında, var olan bulguları gerçeğe aykırı yorumlamak suretiyle en az 31 kez nitelikli iftira suçunun işlendiği iddia edildi. Mağdurlardan tutuklu kalan 10 müşteki ile gözaltına alınan 20 mağdur olmak üzere toplam 30 mağdura yönelik iftira suretiyle kişinin hürriyetinden yoksun kılınması suçlaması yöneltildi. Örgüt yöneticisi olan şüphelilerin örgüt amacı doğrultusunda işlenen tüm suçlardan sorumlu olduğu, örgüt üyesi olan kolluk görevlileri ile diğer medya çalışanlarının bizzat icra ettikleri veya yardım ettikleri eylemlerden sorumlu oldukları kaydedildi. Yazıda Gülen, suç örgütünün lideri olarak tanımlandı. Savcının yazısında, Gülen’in atılı suçları işlediğine dair yeterli somut bulgulara ulaşıldığı belirtildi.Talep yazısında şüpheli Gülen hakkında cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, iftira sonucu mağdurun hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırıma uğramasına neden olma, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçlarını işlediği öne sürüldü. devamı gelebilir’ EMİNE KAPLAN Fotoğraf: VEDAT ARIK ANKARA AKP MYK’de 14 Aralık operasyonunu değerlendiren Başbakan Ahmet Davutoğlu, dosyalar incelendikçe yeni mağduriyetlerin ortaya çıkabileceği ve operasyonların devamının gelebileceğini söyledi. AKP MYK, önceki gün Başbakan Davutoğlu başkanlığında toplandı. Toplantıda, 14 Aralık operasyonu, son anketler ve çözüm süreci değerlendirildi. Edinilen bilgiye göre, 14 Aralık operasyonuyla ilgili MYK üyelerine bilgi veren Davutoğlu, paralel yapının yıllar önce neden olduğu mağduriyetlerin yeni ortaya çıktığını belirterek “Dosyalar incelendikçe yeni mağduriyetler çıkabilir, bunun devamı gelebilir” diyerek yeni operasyonlarının işaretini verdi. Partinin aralık ayı başında yaptırdığı anket de masaya yatırıldı. Ankette, partinin oy oranının yüzde 48.2, CHP’nin yüzde 25, MHP’nin yüzde 14.1, HDP’nin ise yüzde 9 dolayında çıktığı belirtildi. Toplantıda, HDP’nin oy oranındaki yükseliş dikkat çekici bulundu. Çözüm sürecinin de değerlendirildiği toplantıda, bölgede çözüm sürecine AKP seçmeninin yüzde 9095 dolayında destek verdiği saptaması yapıldı. Meclis gündeminin de değerlendirildiği toplantıda, seçim sürecine girilmeden iç güvenlik paketi, iş sağlığıyla ilgili yasa tasarısı, cezaevlerinin dış güvenliğiyle ilgili düzenlemenin yasalaştırılması kararlaştırıldı. Toplantıda, Davutoğlu’nun Romanlar, sivil toplum örgütleri, sendikalar ve muhtarlarla bir araya gelmesi önerileri değerlendirildi. HDP’nin oyu yükseliyor ‘Talimatla yazı yazmayız’ Serbest bırakıldıktan sonra adliye önünde toplanan kalabalığa seslenen Dumanlı, “Suçumuz, borcumuz, diyet borcumuz yok. Birileri ile yol arkadaşlığı yaptıysak onları demokrat sandık. Ne yazacağımızı size mi soracağız kardeşim. Biz haber yazarken kimseden talimat almayız. Talimat alsaydık karakolda olmazdık. Talimat alanlar purolarını içiyor, villalarında yalılarında hüküm sürüyorlar” dedi. Dumanlı kararın açıklanmasından önce doğum yapan eşi Esra Dumanlı ve Saadet ismi verilen bebeğini hastanede ziyarete gitti. “Terör örgütü üretenler yeni tezgâh peşinde” başlığı ile bu beyanatın haberleştirildiği belirtildi. 9 Nisan 2009’da da Tek Türkiye dizisinin 64. bölümünde Tahşiye isminin geçtiği diyaloglar olduğu anlatıldı. 10 Nisan 2009’da Zaman Gazetesi’nde şüpheli Hüseyin Gülerce’nin, 15 Nisan 2009’da da şüpheli Ahmet Şahin’in, 26 Nisan 2009’da ise Bugün Gazetesi’nde Nuh Gönültaş’ın Tahşiye konusunu köşe yazılarına taşıdığı ifade edildi. Bunların ardından 29 Nisan 2009’da 20 kişi hakkında şüpheli Erol Demirhan imzasıyla şüpheli Ertan Erçıktı adına İstihbarat Şube Müdürlüğü’nden TEM Şube Müdürlüğü’ne yazı yazıldığı ve ‘Radikal Tahşiye Grubu’ hakkında ihbarda bulunulduğu belirtildi. Tahşiye operasyonu şüphelilerinden Turgut Yıldırım’ın Bahçelievler’deki adresinde yapılan aramada el bombaları, mermiler, krokiler ele geçirildiği, el bombaları üzerinde yalnızca arama yapan polis memurlarının parmak izinin tespit edildiği kaydedildi. Kararda Karaca’nın soruşturmanın şüphelisi Gülen ile yaptığı telefon görüşmelerinde “Şefkat Tepe” dizisindeki “karanlık kurul” bölümlerinin dizide yer alıp almayacağını sorduğunu, bu bölümlere ilişkin senaryoyu şüpheli Gülen’e okuyarak bizzat onayını aldığı öne sürüldü. Soruşturmanın şüphelilerinden Tek Türkiye, Şefkat Tepe dizilerinin senaryo yazarları, yapımcı ve yönetmenlerinin “Karanlık kurul” veya “Karar kurulu” bölümlerini kendilerinin yazmadığını beyan ettikleri anımsatıldı. Şüpheli Gülen’in Samanyolu TV grubu ve Zaman Gazetesi’nin genel olarak yayın ve yayım politikalarını belirlediği, bu şekilde kamuoyu oluşturmaya çalışıldığı iddia edildi. Karaca ile Gülen arasındaki görüşmelerin de inkâr edilmediği belirtildi. Karaca’nın örgütün yayın politikasına uygun yayınlar yaparak örgüt yöneticisi olduğu iddia edilen kararda, emniyet müdürleri Ergüder, Erçıktı ile Kılıçaslan’ın ise emniyet teşkilatı içerisinde var olan örgütlenmenin içerisinde yer aldıkları yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu ifade edildi. Hâkimlik, Mehmet Ali Doğan, Rıfat Aslan, Erdem Kısa, Yakup Ergün, Recep Güleç, Çetin Öztürk’ün de yurtdışına çıkış yasağı koyarak serbest bırakılmasına karar verdi. ABD’Lİ YETKİLİDEN TÜRKİYE’YE DEMOKRASİ ÇIKIŞI: Tepkimiz açıklamayla sınırlı olmaz DUYGU GÜVENÇ ANKARA 14 Aralık operasyonunun ardından başta AB, yaptığı açıklamalarla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hedefi olurken ABD bu defa demokrasi ve basın özgürlüğü konusunda basın önünde yapılan açıklamaların yeterli olmayacağı görüşünde. ABD’li bir yetkili, tepkinin nasıl gösterileceğinin ‘zorlu bir süreç’ olduğunu belirterek “ABD elbette Türkiye’de basın özgürlüğü ve demokrasiye önem veriyor, bunun nasıl olursa olsun geliştirilmesini istiyor ama bunun sadece basın açıklamalarıyla olacağını düşünmüyor” dedi. Gezi protestoları ve 1725 Aralık operasyonları sırasında, Washington’dan gelen peş peşe açıklamaların aksine bu defa ABD’nin açıklamalarındaki düşük ton ve iki başkent arasında polemik yaşanmaması dikkat çekmişti. ABD Dışişleri Sözcüsü Jen Psaki, “Türk polisinin baskın ve gözaltılar yaptığına ilişkin haberleri yakından takip ediyoruz. Bu eylemlerin hedefinin iktidarı eleştiren medya organları olduğu ortada” demiş ancak ABD yönetimi tarafından benzer eleştiriler sürdürülmemişti. Yetkili, “Türkiye’de demokrasi bizim çıkarımıza. Ama Türk demokrasisi için ne yapılacağı ABD için zorlu bir süreç. Bazen açıklama yapmak zorundayız çünkü yapmazsak bu da sorgulanır” derken soruşturmanın sonuçlarını beklediklerini dile getirdi. Hâkimin 4 kişi için verdiği tutuklama kararı öncesinde konuştuğumuz yetkili, “Eğer herkes serbest bırakılırsa bazı şeyler farklı olabilir” dedi. ABD’ye göre, Suriye konusunda görüş farklılıkları olsa da uzun dönemli hedefler aynı ve acil önceliklere yönelik farklılıkların giderilmesi üzerinde çalışılıyor. Yetkili, “Bizim için en öncelikli tehdit IŞİD; Esad’sız Suriye uzun dönem hedefi” derken sürecin sonunda nasıl bir mutabakat metninin çıkacağını bilmediğini söyledi. Yetkili, “Türkiye son noktada güvenilir bir müttefik. Suriye ve IŞİD’le nasıl mücadele edileceği konusunda farklılıklar var. Ama her gün süren birçok işbirliği de var. Bunların hepsi kamuya açıklanmıyor. Türkiye’nin yardımına ihtiyacımız var” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise “Çalışmaların 2015 yılının mart ayından önce başlayabileceğini” söyledi ve “Bizim ABD ile yürüteceğimiz ‘eğitdonat’ın çerçevesi belli oldu, şimdi güvenlik güçlerimiz bunun detaylarını konuşuyorlar” dedi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Türkiye ziyaretinin ise eğitdonat programıyla ilgili olmadığını belirten Çavuşoğlu, “Ziyaretin özel bir nedeni yok” dedi. Çavuşoğlu, peşmergenin güçlendirilmesi için danışmanlık ve eğitim desteğinin sürdüğünü belirtti. SÖZCÜLER, KARARDAN ÖNCE açıkladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın serbest bırakılması, Samanyolu Yayın Grubu Hidayet Karaca’nın ise tutuklandığı mahkeme kararının verilmesinden kısa bir süre önce hem AKP Sözcüsü Beşir Atalay, hem de Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç açıklamalarda bulundu. HüdaPar’ı ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç; Ergenekon, Balyoz gibi davalarda tutuklamaları 5 yılı aşanların olduğunu belirterek şunları söyledi: “Tutuklama istisnaidir, tutuksuz yargılanmak asıldır. Bir kitap yazmak suretiyle, bir televizyon dizisi yapmak suretiyle veya bir başka bir şekilde konuşma buna benzer olaylarla veya eldeki deliller ileride suçun hukuki vasfını değiştirebilecek durumdaysa, delilleri yok etme endişesi yoksa sanıkların kaçma kurtulma ihtimali yoksa tutuksuz yargılanmak asıl olmalıdır. Benim bu sözlerim o zaman ne kadar garip karşılandıysa sonradan da ne kadar doğru olduğu ortaya çıktı. O davalar sebebiyle tutuklu olanlar tahliye edildi, parlamenterler Meclis’e girdi hatta o yargılamalar sonunda verilen kararların da doğru olmadıkları, yeniden yargılama yapılması gereği ortaya çıktı.” Arınç, “İsimleri ne olursa olsun, geçmişte arkadaşlığımızın, dostluğumuzun vesairenin olup olmaması önemli değil, halk nazarında ve adalet nazarında tutuksuz yargılanmanın esas olması lazım” dedi. AKP Sözcüsü Beşir Atalay ise parti genel merkezinde gazetecilerin konu ile ilgili sorusu üzerine gözaltıların “basın suçu”ndan kaynaklı olmadığını ileri sürdü. Atalay şu görüşleri savundu: “Burada bir propaganda, gazetenin gözaltına alma mekânı olarak kullanılması, dış dünyaya bunun servisi Türkiye ile ilgili bu tür imajlar oluşturuluyor ama işin aslı öyle değil. Bu tamamen çok değişik kesimlerden insanların dahil edildiği farklı bir suç. Bir anlamda bir insan hakkı korunması. Bir grup vatandaş bir kumpasla uzun süre gözaltında kalmış. Bu kumpas iddiasını bir şikâyetle savcılığa iletiyorlar. Savcılık araştırıyor. Bir sürü verileri topluyor. Ondan sonra bu gözaltı operasyonu yapılıyor. Bir insan hakkı ihlali var. Sivil vatandaş şikâyet ediyor. Bunun hükümetle, partiyle bir ilgisi yok. Bunun içinde sadece birkaç gazeteci var. Diğerleri polisler. Basın mensubu tarafından basın aracılığıyla suç işlenmesi diye bir özgürlük yok. Bir imtiyaz yok. Eğer o vatandaşların şikâyet ettiği gibi bir suç varsa adaletin yerini bulması esastır.” Adalet isteyenlere yaka paça gözaltı İSTANBUL / İZMİR (Cumhuriyet) 19 Aralık 2000 tarihinde cezaevlerinde sürdürülen ölüm oruçlarını sonlandırmak amacıyla, eşzamanlı olarak 20 hapishaneye gerçekleştirilen operasyonda katledilen 28 tutuklu anıldı. Sağmacılar metro çıkışı önünde dün öğle saatlerinde toplanan Halk Cephesi mensubu grup, Bayrampaşa Cezaevi önüne yürüdü. Burada yaşamını yitirenler adına yapılan saygı duruşunun ardından Gülhan Sağaldıcı, “Katledilen 28 devrimci tutsak için adalet istiyoruz” dedi. Operasyonu yaşayan Ali Sinan Çağlar da “Onlar saldırmaya devam ettikçe biz direnmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Mücadele Birliği’nden bir grup da dün akşam Taksim Meydanı’nda pankart açarak “Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük” diye slogan atmaya başladı. Sivil polisler, göstericilere müdahale ederek pankarta el koyarken, çevik kuvvet polislerinin de gelmesiyle gruptakiler yerlerde sürüklenerek yaka paça gözaltına alındı. Bazı yurttaşlar da alkışlarla polisi protesto ederek, “Onlar size ne yaptı. Neden dövüyorsunuz” diye tepki gösterdi. Gözaltına alınanların arkadaşları da “Basın açıklaması yapacağız. Yasak olduğuna dair karar yok” diye bağırdı. Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü olduğu belirtilen kişi gruba “Ulan git burdan. Papağan gibi aynı şeyleri söylüyorsun” diye bağırdı. Gözaltına alınan 12 kişi ise Emniyet’e götürüldü. Operasyon, İzmir’de de Buca Cezaevi önünde yapılan iki eylemle protesto edildi. Halk Cephesi yanlısı 30 kişilik grup basın açıklaması yaptı. Fotoğraflar: VEDAT ARIK Arınç: Tutuksuz yargılanmaları doğru olur Acil öncelikler farklı ALMANYA’DA GÖZALTINA ALINAN 3 TÜRK’TEN BİRİ DE TAHA GERGERLİOĞLU ‘İnsan hakkı korunması’ Almanya’nın MİT’çi dediği Başbakanlık danışmanıymış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’da gözaltına alınan 3 Türk için Ankara, “MİT’çi değiller” derken Türkiye’nin Karlsruhe Başkonsolosluğu tarafından kişilere avukat tahsis edildiği öğrenildi. Gözaltına alınanlardan Muhammed Taha Gergerlioğlu ise kendi internet sayfasında Başbakanlık Danışmanı olduğunu belirtmiş. Diplomatik kaynaklar avukatın önümüzdeki hafta soruşturma dosyasına ulaşacağını ifade etti. Suçlamaların neler olduğunun bunun ardından netleşeceği vurgulandı. Kaynaklar ayrıca, gözaltına alınanlardan birinin Türk vatandaşı olduğunu, diğerinin ise 2005 yılında vatandaşlıktan çıktığını belirtti. Üçüncü kişinin vatandaşlığı konusunda ise net bilgi paylaşılmadı. Gözaltına alınan Türklerin MİT üyesi ve örgüt yapılanması hakkında bilgi topladıkları iddiası ise Türk kaynaklar tarafından net bir dille yalanlandı. Alman kaynaklar ise bu konuda yorum yapmayacaklarını belirtti. Gözaltında bulunan Muhammed Taha Gergerlioğlu’nun kendine ait internet sitesinde Somuncu Baba’nın 17. kuşaktan torunu olduğu, 1974 yılında Milli Selamet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı yaptığı, 1976 yılında Milli Türk Talebe Birliği kuruluşunda, 1977 yılında Akıncılar Teşkilatı kuruluşunda yer aldığı, 1998 yılında Demokrat Parti’de Bursa İl Başkanlığı, genel idare kurulu üyeliği yaptığı ve AKP’nin kuruluş çalışmalarında yer aldığı belirtiliyor. İnternet sitesinde Gergerlioğlu’nun Halk Bankası İcra Kurulu Başkan Danışmanlığı, TMSF iştiraki denetim kurulu üyeliği, kamu sosyometri danışmanlığı görevlerinde bulunduğu, 2009 yılında AKP’den Bursa Büyükşehir Belediyesi başkan aday adayı olduğu ifade ediliyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, Almanya’da gözaltına alınan Türk vatandaşlarıyla ilgili, “Bu kişilerin MİT ya da Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ile bir bağı yok” dedi. Çavuşoğlu, Alman makamlarının Türkiye’nin Karlsruhe Başkonsolosluğu’na bilgi verdiğini de belirterek kendilerinin de durumu yakından izlediğini kaydetti. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanlığı’ndan yapılan açıkla ‘Almanya bilgi verdi’ mada da “TİKA Başkanlığı’nın halihazırda Almanya’da bir program koordinasyon ofisi bulunmamaktadır. Başkanlık, bugüne kadar faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde görev alanının dışına çıkmadığı gibi, faaliyet gösterdiği ülkelerin iç mevzuatına aykırı bir çalışmanın içerisinde de olmamıştır. TİKA’nın iddia edilen faaliyetlerle bağdaştırılma çabası ülkemize yönelik art niyetli bir saldırıdır” denildi. “İstihbarat elemanı topladığına ve Suriyeli muhalifleri örgütlemeye çalıştığına dair” iddiaların bir gazetede yer aldığı belirtilerek, söz konusu gazetenin haberine kaynak olarak “PKK’ye yakın bazı yayın organlarını” almasının oldukça düşündürücü ve manidar olduğu kaydedildi. CHP’li Tanal: Uçaktaki deliller kaybediliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Mahmut Tanal, 12 Aralık’ta dolar yüklü esrarengiz bir uçağın Türkiye’ye geleceğine ilişkin açıklamalarda bulunmuş, bunun üzerine de üzerine Gümrük Bakanı Nurettin Canikli, “Uçak zaten gelmiş. Kargosunda 19 ton sigara var. Tanal’a şaka yapmışlar” demişti. Tanal, dün de Meclis’te düzenlediği basın toplantısında iddiasını yineleyerek, 13 Aralık’ta ilgili kurumlara yaptığı ihbarlarla ilgili belgeleri de dağıttı. Tanal, “Madem ki beni ti’ye almış uçuş kulesi memurları hakkında soruşturma açılmalı; bu uçaktaki deliller kaybediliyor. Önce kivi dediler şimdi de sigara yüklü hale dönüştü” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle