03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2014 CUMARTESİ 12 DİZİ cennetin anahtarını alacaklarmış’ ahramanmaraş ve K Pazarcık’ta görüştüğümüz “katliamı gören” ve “yaşayan”lardan o “kara hafta”yı dinledik. Katliamdan sonra yargılanan ve şimdi İstanbul’da yaşayan Hamit Kapan’la da konuştuk. O günlerde 22 yaşında olan Kapan, katliam günlerini şöyle anlatıyor: “Devrimci Savaş örgütü elemanıydım, cenaze kortejini organize edenlerden biriydim. Maraş’taki solun, ülke genelindeki solun katliamlarla ilgili en büyük handikapımız, bunu öngörememiş olmaktı. Öngörebilseydik, karşılık verilebilirdi. Bir hafta sürelik bir katliamı, kapı kapı kadın, çocuk kesmelerini beklemek, düşünmek çok uzaktı. Öğretmenlerin cenazesinde 1012 bin kişilik bir kortej vardı. Ulu Cami’ye yaklaştığımızda birdenbire taş, mermi yağmaya başladı. Defalarca polis kontrolünden geçmişiz, karşılık verecek bir şey yok elimizde. Korteji geri çevirmek zorunda kaldık, cenazeler maalesef yere bırakıldı, sonra askeri araçlar aldı. Binalardan masa, sandalye atıyorlar. İnsanları psikolojik olarak bu saldırıya hazırlamışlar, Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş eli kanlı faşistler var. Yoksul köylüleri getirmişler, ‘Alevilerin evleri, eşyaları size verilecek, katli vaciptir’ diye. Derimizin altında cennetin anahtarı varmış, derimizi yüzecek, anahtarı alıp cennete gidecek! Yörükselim’e kaçtık, 23 gün çatışma oldu, mahallemizi savunduk. Bizim mahalleye girselerdi 3040 bin insan öldürülürdü.” ‘Derimizi yüzüp ‘Alevileri öldürün, evlerini size vereceğiz’ demişler. ‘Sekiz Alevi öldürün cennete gidersiniz’ diyen hocalar vardı. Kışkırtma her yerdeydi l Esat Şengül: 13 yaşındaydım, çocuktum ama elimizde taş, sapan atıyorduk saldıranlara. 78 ay önce bir kahve taranmıştı. Birden şehirde piyangocuların sayısı arttı. Evlerde çarpı işaretiyle fişleme vardı, gördük. Ama olaylar yaşanmadan “bundan dolayı...” diye düşünmüyorduk. Komşularımızla çok iyi ilişkilerimiz var. Bırakın onların bizim ailelerimize kurşun sıkmasını, birçoğu sahiplendi, evinde sakladı. Ekmeğimiz olmadı, 34 gün boyunca o komşularımız bize aş ekmek taşıdı. Bunları Kahramanmaraş halkının tamamına mal etmek doğru değil. Pazarcıklıların ikamet ettiği yerlerde ölümler çok oldu. Saldırı oldu bizim mahalleye de ama püskürtüldü. Sobamızda yaktığımız kömürleri taş niyetine sedirlerin altına sakladık, geldikleri zaman o taşları atacağız diye savunma mekanizması hazırladık. Yukarıda kale ve aşağıda da Ulu Cami var. Solcu öğretmenlerin cenaze korteji gelirken o kaleye konuşlanmışlar, taş, kaya, silah. Ben de kortejdeydim, taş ve kurşun yağmuruna tutulduk. Berkin Elvan’ın ailesi, Erdoğan’ın kendilerini meydanlarda yuhalatmasını savunan Yavuz Bingöl’e dava açtı. Fakirleşmesin diye 5 kuruşluk dava İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı Direnişi sırasında polisin attığı biber gazı kapsülünün başına gelmesi sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın ailesi, halk müziği sanatçısı Yavuz Bingöl’e beş kuruşluk manevi tazminat davası açtı. Gülsüm ve Sami Elvan tarafından açılan ve Halkın Hukuk Bürosu tarafından savcılığa sunulan dilekçede; gazeteci Ahmet Hakan’ın Yavuz Bingöl’e sorduğu “Berkin Elvan’ın annesinin meydanlarda yuhalatılması... Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” sorusu ve Bingöl’ün “Burada Tayyip Bey’in duygusallığı rol oynuyor. Sokaklarda, ölmüş annesine küfredildiği zaman ertesi gün o da Berkin Elvan’ın annesini yuhalattı. Bu çok insani bir şey...” sözleri anımsatıldı. Dilekçede, bu ifadelerin halkın büyük tepkisini çektiği ifade edilerek, “Yaptığı açıklamayla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptırdığı yuhalatma olayını savunmuştur. Bu boyutuyla gerek aileye, gerekse toplumsal değerlere saldırmıştır” denildi. Elvan’ın cenazesine milyonlarca yurttaşın katıldığı vurgulanan dilekçede, Bingöl’e beş kuruşluk dava açılmasının gerekçesi ise şöyle özetlendi: “Müvekkiller emekçi bir ailedir. Gelir durumları düşüktür. Evlatları dışında hiçbir servetleri yoktur. Berkin’i kaybeden müvekkiller bu dava sonucunda alacakları parayı önemsemektedirler. Dava sonucunda alınacak miktar yüksek olursa davalı ve onun gibiler tarafından ‘oğulları üzerinden zenginleşiyorlar’ denilmesinden çekinmektedirler. Bu durum müvekkilleri daha da üzecektir. Bingöl’ün kendisi de halkın vicdanını zedeleyen bu açıklamayı neden yaptığını bilmektedir. Bingöl’ün maddi beklentisi olduğu ve davalının fakirleşmemesi için dava 5 kuruşluk sembolik miktardan açılmıştır.” Onlarda ‘Elbiselerin sol kollarını kesmişler’ sesleriyle tekrar geçtiler. Bir gece kaldık, ertesi gün gece saat 03.00 falandı askeri araçlar geldi, bizi yatılı Eğitim Enstitüsü vardı, oraya götürdüler. Araç kapalıydı, arka perdesini kaldırıp baktığımızda caddelerde, sokaklarda yakılmış arabaları, binaları gördük. Her yer viraneydi, silah sesleri geliyordu. İki gün de orada geçirdik, aç, susuz. Helikopter sürekli geziyor görüyoruz, silahlar atılıyor. Ama dışarıda ne oluyor farkında değiliz çok. 4. gün biraz sakinleşmişti. Kayseri’den asker gelmiş. YSE Müdürü vardı, zannederim solcuydu, tüm araçlarını halkı taşıma işlerine tahsis etmişti. Araba gönderdi kızların Adıyaman’a gönderilmesi için. Çadır çekilmiş, kapalı bir araç, yoksa yolda gördüklerini asıyorlar, kesiyorlar. Bizi de aldılar, Maraş’a 20 km. kala köyümüz var, 3 arkadaş indik, 6 km. yürümemiz lazım. Aç, susuz, perişanız. STÖ’LERDEN VALİ YASAĞINA TEPKİ: Anma gerçekleşse Maraş özgürleşecekti SERMET ÇUHADAR KAHRAMANMARAŞ Maraş katliamının 36. yılında Alevi örgütleri tarafından kentte yapılmak istenen yürüyüşün valilik tarafından “kontrolden çıkarak suça evrilebileceği” iddiasıyla yasaklanmasına tepkiler sürerken Alevi örgütleri pazar günü katliamın yaşandığı Yörükselim Mahallesi’ndeki cemevinde basın açıklaması yapma kararı aldı. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ali Özcan, valiliğin yasak kararını protesto ettiklerini belirterek “Yasaklamayla neye ulaşacaklar? Hükümete inancımız kalmadı” dedi. Maraş Katliamı Anma Komitesi’nden Erenler Derneği Başkanı Müslüm İbili, valiliğin anma yürüyüşünü yasaklamasını eleştirerek “Anma gerçekleşse aslında Maraş özgürleşecekti. Buna izin vermediler. Burada yaşayan Aleviler olarak, Sünni vatandaşlarımızla hiçbir sorun yaşamıyoruz ama devlet sorun yaşatıyor. Miting yapılsa rahatsız olacak vatandaşın olacağına inanmıyorum. Ancak nedense devlet rahatsız oluyor” dedi. Tertip komitesi üyesi Selman Akdeniz, “AKP bu yasak kararıyla samimiyetsizliğini ortaya koymuştur, suçüstü yakalanmıştır. Her yıl bir bahaneyle anmamızın engellenmesi toplumsal barışı zedeliyor” diye konuştu. Kent merkezine ve Alevilerin yaşadığı Yörükselim Mahallesi’ne “19 Aralık’ın yıldönümünü Yörükselim Mahallesi’ne yürüyerek kutluyoruz. Türk ırkı sağ olsun” yazılı ırkçı afişleri asan 9 kişi gözaltına alındı. Emniyet yetkilileri, afişleri asanların 1518 yaşları arasında 9 lise öğrencisi olduğunu, zanlıların kamera kayıtlarından tespit edilerek gözaltına alındığını belirtti. 9 şüpheli Emniyet’te ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. satır bizde kömür Bir otelde 26 Milli Piyangocu Hamit Kapan, iki öğretmenin öldürülmesi, sinemaya bomba konması, silah kullanmak, kahve taramak gibi 16 değişik iddiadan yargılanmış. İşkenceci polis Sedat Caner, 1986 yılında Nokta dergisine verdiği söyleşide Kapan’ın “210 gün boyunca” gördüğü işkenceleri anlatmıştı. Kapan, yargı sürecinde yaşadıklarını şöyle özetledi: “Ölüm cezası aldık, müebbete çevrildi. Sonra suçsuz olduğumuzu ispatlamak zorunda kaldık. Türkiye’deki en ağır işkenceyi yaptılar bana. Gözlerimiz bağlı, foseptik çukurundan Filistin askısına, elektriğe, tırnaklarımın çekilmesine, kaplumbağa kafesine her türlü işkenceyi gördüm. Foseptik çukurunda 9 gün kalmışım. Yargılama 8 yıl sürdü, bütün iddialardan beraat ettik. Sadece örgüt üyesi olmaktan 15 yıl ceza verdiler. Devletten 4 sene alacaklı olarak 1988’de tahliye edildim.” Kapan, katliamın “askeri darbeye giden yolda sol, devrimci muhalefeti bastırmak için tezgâhlanan senaryolardan biri olduğunu” söylüyor. “Bir otelde 26 Milli Piyangocu kalıyor. Milli Piyango İdaresi’ne sorulduğunda, böyle isimlerde bayilerimiz yoktur, diyor. İstenseydi çatışma ilk gün durdurulurdu. Kayseri tugayı yarım saatlik mesafedeydi” diyor. Kente bir anıt yapılması isteklerine karşı çıkıyor: “Cennet Çimen nine 80 yaşında, bir gözü görmüyor, öbür gözü çok az görüyor. Sen, tornavidayla o gözünü oyacaksın, boğacaksın, lağım çukuruna batıracaksın. Bunun anıtı olmaz. Bu acı bizim yüreğimizden silinmez, anıtla geçiştirilemez. Devlet yüzleşmeli, kendi katillerini açığa çıkarmalı.” Çocuklara gaz tenekesi verip ev yaktırdılar l Müslim İbili: Evleri işaretlerlerken yakalamıştık aslında, belediyeden geldik, diyorlar, kimlik gösteremiyorlar. Katliamdan önce algılayamadık, onun için bir hazırlık da yapmadık. İki solcu öğretmen arkadaşımız öldürülmüştü. Cenazelerinde bizler gençler olarak kortejin etrafında zincir oluşturduk. Kale dibine, o Çiçek Sineması’nda bomba patlatılan yere yakın bir yere geldiğimizde oradan ve cami içine yerleşen provoke olmuş insanlardan taş, sopa, şişe yağdı. Neye uğradığımızı şaşırdık. Yoksa 10 bin kişi planlı projeli hareket etseydi dağıtamazlardı, ama insanlar saf bir şekilde gitti. Sadece cenazelerimizi İslami usullere göre defnetmek istiyorduk. Hatırladığım kadarıyla 69 yaralı vardı. Cenazelerden bir gün sonra sabah 07.00 civarıydı, dağa doğru her yer insan doldu, arkamızda çamlık var, geceden gelip dolmuşlar, bunu planlamışlar. Cenazeleri cuma namazına denk getirmişler. Gaz tenekelerini ufak çocukların eline verip, çevredeki evleri yakıp insanları öldürmeye çalıştılar. Önce Serintepe’den başladı, orada gecekondular vardı, garibanlar yaşıyor. Gelip orayı taşlıyorlar, sonra Yörükselim’e, bu tarafa doğru geliyorlar, buraya giremeyince tekrar oraya gidip insanları öldürüyorlar. Buradan iki hamal vardı, yolda çevirip öldürmüşler. “8 Alevi öldüren cennete gider” diyen hocalar vardı. “Alevileri öldürün, evlerini size vereceğiz” demişler. Oysa katliam öncesi hiçbir AleviSünni gerilimi yoktu. Olayların olduğu gün bile Yörükselim’de yaşayanlar hiçbir kapı komşusuna linç, yakma, yıkma girişiminde bulunmadı. Hatta Sünni vatandaşlarımız korunmaya alındılar. Kamil Dalkara: İlkokulu Pazarcık’ın bir köyünde okudum, ortaokul için Maraş’a gittik. Komşumuzun bir kız çocuğu vardı, bize Maraş’ta ev tuttular. Ailem bir konfeksiyon mağazası açmıştı, okul dışındaki zamanlarda tezgâhtarlık yapıyordum. Orta sondaydık o zaman, iki solcu öğretmenin öldürüldüğünü duyduk, Yörükselim mahallesine gittik, yürüyüşe katıldık. Camiye yaklaştığımızda kalenin etrafındaki binalardan taşlar atılmaya başlandı, sonra silah sesleri geldi. Pencerelerden sandalyeler atılıyordu. Bir kuru temizlemeci dükkânı vardı, 34 arkadaş girmek istedik, bizi almadı dükkân sahibi, itti dışarı. Askeri bir araca zor attık kendimizi. Yörükselim’de Hemşirelik Yüksek Okulu vardı, oraya götürdüler. O ara MHP’li bir grup satırlarla, silahlarla, sopalarla önümüzden geçiyor. İsmini hatırlamadığım bir öğretmen, bizim gruba önderlik ediyordu. “Yatın, ses çıkarmayın, camlara çıkmayın” diye yönlendirdi. Görürlerse, basarlarsa hepimizi öldürürler, 500600 kişi varız orada. Yurtta kalan kızların dolaplarını merdiven başlarına getirdik; çatal, bıçak, kaşıkları aldık elimize gelirlerse diye. Satırlarla, silahlarla geçtiklerini görmek müthiş bir panik yarattı, herkes titriyor. “Allahü ekber” biçilmiş cesetler Bu arada, abimgil de Maraş’ta mağazadan olayı duyunca eve kaçıyorlar, ev sahibi “Kaçın, öldürürler” diyor. “Kamil yürüyüşte, onu bekleyeceğiz” diyorlar. “Sizi koruyamam” diye uyarınca köye kaçıyorlar. Bu arada kamyonlarla cenazeler de Narlı’ya geliyor, bizimkilere haber geliyor “Kamil de öldürüldü” diye. Abimle babam sağlık ocağına gidiyorlar, cenazeler kesilmiş, biçilmiş, asılmış, tanınacak durumda değil, bulamıyorlar. Biz yolda yürürken arkamızdan bir araba geliyor. Babamla, abim. (...) Çok sonra mağazaya gittik, eşyalar talan edilmiş, elbiselerin sol kolu kesilmiş. Maraş’a 10 yıl ayak basmadık. Resmi iş için bir iki kere, o kadar. Köy dolmuşları bile Maraş’a gitmez oldu. Kesilmiş, Irkçı afişi asanlar serbest ANKARA’DA İSTEDİĞİ KİŞİYİ ARAYACAK Emniyet’e 4 günlük OHAL gibi yetki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliği, Ankara Emniyeti’nin talebi üzerine polise başkentte 4 günlük arama yapma yetkisi verdi. Arama kararı gereğince polis, 4 gün boyunca Ankara’da istediği kişi ve araçlarda arama yapabilecek. Al Jazeera Türk’ün haberine, Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimi Seyhan Aksar tarafından verilen arama kararı, Polis Vazife ve Salahiyet Yasası’na dayandırıldı. Karar gereği polis 19 Aralık saat 19.00 ile 22 Aralık saat 04:00 arası kişilerin üstelerinde ve araçlarında arama yapabilecek. Ankara Emniyeti, arama talebinin gerekçesi konusunda bilgi veremeyeceklerini söyledi. Adli kaynaklar ise polise verilen arama kararının “adli önleme” kapsamında rutin bir işlem olduğunu belirtti. Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi, daha önce 1327 Şubat 2014 tarihleri arasında polise 15 gün boyunca Ankara’nın 6 ilçesinde arama yapma izni vermişti. Arama kararı, CHP’nin başvurusu üzerine bir üst mahkeme tarafından kaldırılmıştı. Emniyet rutin bir uygulama olduğunu belirtmişti. ‘Bunlar insan değil’ Ali Alabay: Hastanede cenazeler vardı, orada bile “Bu bizden, bu onlardan” diye ayrım yapıyorlardı. İki hamalı baltayla parçaladılar. Kışkırtma, provokasyon her yerdeydi. Mehmet Ali Akbal: İki kaynımı öldürdüler, hamallardı. İnsanları kestiler, evlerine kondular. 7 gün aç kaldık. Yaşlı bir adam 105 yaşında, evini yakıyorlar. “4 harp gördüm böyle vicdansızlık görmedim” diyor. Ne diyeyim, ne anlatayım? Zaman geçmiş, anlatırsak aklımıza takılıyor... Doğan Üstel: İl genel meclisi üyesiydim, encümen toplantısındaydık. İki öğretmen öldürülmüştü bir gün önce. Onları getiriyorlardı, silah sesi duyduk. Camiye yetiştirmeden cenazeleri, hücum etmeye başladılar. Sabah oldu, Pazarcık’a kaçacağız. 1525 yaşlarında birçok insan şehrin içine doldu. Vilayete hücuma başlıyorlar... Bunlar insan değil, su kazanlarında kaynatıyorlar, çocukları, kadınları öldürüyorlar, “kadın cenazelerinin üstünü örtün bari” diyorlar, “bunlar insan değil” karşılığını veriyor imamlar. Arama kararı kaldırılmıştı YARIN: Hüseyin Doğan ve İnci Aral tanıklıklarını anlatıyor C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle