23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Başbakan Davutoğlu’nun kızının öğretmeni zayıf not verdi, başına iş açtı Sınav kâğıdı değil öğretmen değişti FIRAT KOZOK Bazı Yeni Kitaplar (1) Okunmak üzere bekleyen kitaplardan söz etmek için tümüyle okunmalarını beklemek bana haksızlık gibi geliyor... Kaldı ki hızla ilerleyen zaman içinde bu türden ertelemeler anlamlı da değil. Bu ve önümüzdeki belki birkaç haftanın Cumartesi yazılarını, genellikle toplumsal konularda, yeni ya da yakın zamanlarda yayınlanan kitaplara ayırıyorum. HHH Bu yazıda öncelikle Sayın Doğan Kuban’ın kitaplarından söz edeceğim. Fakat daha da önce, yine onun, gazetemizin Bilim ekinde geçen hafta yayınlanan “Bir Toplumsal Varlık ve Kimlik Sorunu: Türk Olmak” başlıklı yazısından söz etmeliyim... Günümüzün en yakıcı bir konusunda, seçkin bir bilim insanının, bilgiyle, sağduyuyla, nesnel ve serinkanlı bir akılla yazdığı bu yazı herkesçe, ama herkesçe defalarca okunmalı ve üzerinde düşünülmelidir... Bu haftanın Bilim ekindeki yazısında da Osmanlıca safsatasını konu edinerek cehaletin elinde ülkemizde eğitimin nasıl yok olmaya gittiğini aynı bilimsel nesnellik ve acıtıcı bir anlatımla vurgulayan Sayın Kuban, gerçekten de her yazısıyla en önemli toplumsalkültürel sorunlarımızı irdeleyip bilimsel çözümler öneriyor ya da duyumsatıyor... HHH Değerli bilim adamının sözünü etmek istediğim kitaplarına gelince... “Çağdaşlaşma Sancıları” başlığını taşıyan ilkinin yayın tarihi pek de yeni değil, 2009. Fakat konular hiç eskimemiş olduğu gibi, kitabın adından da anlaşılabileceği gibi, toplumsal tarihimizin iki yüzyıl ve belki daha da önceki sorunlarına kadar uzanıyor... Şu günlerde de ısıtılıp servis edilen bir konu olduğu için, kitaptaki yazılardan “Biz Osmanlı’nın Nesiyiz?” başlıklı olanına yeniden göz attım ve Sayın Kuban’ın bu yazıya çıkış noktası olarak benim Pazar dergimizde o günlerde yayınlanan “Osmanlı’nın Torunu Olmak” baş ANKARA Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 9. sınıf öğrencisi kızı, matematik sınavından düşük not alınca, öğretmenden sınav kâğıdını istedi. Araya okul müdürü de girdi. Sınav kâğıdını vermeyen öğretmen, daha sonra kâğıdın kopyasının alınmasına izin verdi. Bir süre sonra öğretmen sınıftan alınırken, yerine okula yeni atanan müdür yardımcısı ve matematik öğretmeni görevlendirildi. Okul yönetimi, öğretmen değişikliğinin konuyla ilgili olmadığını savundu. Başbakanlık ise, öğrencinin düşük not almasının, kâğıdını görmek istemesinin doğal olduğunu belirtirken, konunun Davutoğlu’nun “makamı ve kimliği” nedeniyle istismar edildiğini savundu. CHP Sözcüsü Haluk Koç’un gündeme getirdiği kamudaki üst düzey AKP’lilerin kadrolaşma listeleri tartışılırken çarpıcı bir olay da Ankara’da yaşandı. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre Başbakan Davutoğlu’nun Ankara Hacı Ömer Tarman Anadolu Lisesi 9. sınıfta okuyan kızı, yaklaşık üç hafta önce matematik dersinin ilk yazılısından düşük not aldı. Okul dışında da eğitim danışmanı bulunan öğrenci, bunun üzerine sınav kâğıdını görmek istedi. Devreye okul müdürü Gülten Akyürek de girdi. Ancak ders öğretmeni Murat Özer, sınav kâğıdını vermek istemedi. Özer, daha sonra kâğıttan fotoğraf çekilebileceğini söyledi. Diğer öğretmenlerle birlikte müdür odasında bir toplantı yapıl dı ve öğrencinin genel durumu da değerlendirildi. Davutoğlu’nun danışmanı da öğrencinin durumuyla ilgili okuldan genel bilgi aldı. Ancak bu sürecin ardından ilginç bir gelişme oldu ve öğretmen Özer, sınıftan alındı. Özer’in yerine okula yeni atanan müdür yardımcısı ve matematik öğretmeni Melike Yetim sınıfa verildi. Okulun müdürünün yanı sıra 3 müdür yardımcısından ikisinin olaydan bir süre önce değiştiği öğrenildi. Edinilen bilgilere göre öğretmenin sınıftan alınması, diğer öğrenci velilerinin de tepkisini çekti. Bazı velilerin okula gelerek değişiklikle ilgili şikâyetlerini okul yönetimine ilettikleri öğrenildi. Buna karşın bazı velilere, yeni müdür yardımcısının branşının matematik olması nedeniyle kendisine bir sınıf verilmesi gerekçesiyle böyle bir düzenleme yapıldığı bilgisi verildi. Başbakanlık: Öğrencinin görmek istemesi normal Cumhuriyet’in konuyla ilgili görüşünü almak için aradığı Okul Müdürü Gülten Akyürek, sert bir tavırla, “Bu konuda size bir şey söylemeyeceğim, çünkü bilgileriniz kesinlikle yanlış” deyip telefonu yüzümüze kapattı. Başbakanlık Basın Müşaviri Osman Sert ise süreçle ilgili sorumuz üzerine, “İddia edildiği gibi sayın Başbakanımızın küçük kızının bir derste düşük not almasının ardından bir aile yakını ya da özel öğretmen tarafından okula gidilmesi, sınav kâğıdının görülmek istenmesi hiçbir şekilde söz konusu değildir. Sınavdan sonra dersin öğretmeniyle bu yönde hiçbir görüşme yapılmamıştır. Sadece her öğrencide olduğu gibi düşük not aldığı kâğıdını görmek istemiştir ki bu da son derece normaldir” dedi. Başbakan ya da eşinin talebiyle ya da bilgisi dahilinde okul yönetimiyle bir toplantı yapılmadığını ileri süren Sert, “Her öğrencinin başına gelebilecek bir olay sonrası konunun sadece beyefendinin siyasi kimliği ve bulunduğu makam sebebiyle istismar edilmesi, bu tartışmanın da bugüne kadar toplum içinde her davranışına azami dikkat gösteren aile bireyleri üzerinden sürdürülmesi de en temel insani nezaket ilkeleri ile bağdaşmamaktadır” diye konuştu. ‘Tayyip amca babamı işten at’ demişti Davutoğlu’nun “Cilvekuş” diye seslendiği kızı, henüz 9 yaşındayken dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a bir mektup yazıp “Lütfen babamı işten kovun” diye ricada bulunmuştu. lıklı bir yazımı aldığını görüp anımsadım... İtiraf ederim ki biraz da korkarak o yazımı arayıp buldum ve bu günün bu yapay gündemi üzerine düşüncelerimi beş yıl önce de tıpatıp dile getirmiş olduğumu görüp ferahladım... Yapay gündemi oluşturan ise o günün başbakanı, bugün Cumhurbaşkanı olarak konuyu ısıtıp yeniden servis ettiren kişiden başkası değildi kuşkusuz... HHH “Çağdaşlaşma Sancıları”ndaki yazı başlıklarının aşağıda sıralayacağım birkaçına göz atmak bile, Sayın Kuban’ın bu kitabının, toplumumuzu, aydınımızı birkaç yüz yıldır derinden etkileyen sorunlar üzerine bir baş yapıt olduğunu göstermeye yeterli olsa gerek: “Batılılaşma mı, Çağdaşlaşma mı?”, “Çağdaş Olmayan Sömürge Olacaktır”, “Biz Hangi Uygarlıktanız?”, “Uygarlığa Direnen Toplum”, “Ulusal Kimlik ve Ulusal Dil”, “Türk Dili ve Osmanlı Mirasının Doğası”, “İngilizce Üniversite Eğitimi Sömürgeleşmeye Davetiyedir”, “Türkiyenin Sorunu İslamın Sorunudur”, “İslam ve Demokrasi”, “Kadının Çağdaş Konumu”, “Atatürkçülük Üzerine Yorumlar ve Çağdaş Uygarlığa Katılma Sorunu” vb... HHH İkinci kitap Eylül 2011 tarihli ve “Gelecek” başlığını taşıyor... Kapaktaki alt başlık ise şöyle: “Geleceği Sorgulamayan Toplumların Geleceği yoktur.” Her biri özgün değer taşıyan yazılardan iki tanesi üzerinde duralım. “Kendi Dilimizle Düşünce Üretemezsek?” başlıklı olanında Sayın Kuban, “bilim sözcüğü ve kavram açısından bazı gelişmemiş yanları olmasına karşın Türkçenin İngilizceden daha eski, mantıklı ve kesinlikle güzel bir dil” olduğunu belirterek (aynen ve sevgiyle katılıyorum!) “yabancı dille eğitimin bir kölelik çanı” olduğunu anlatıp açıklıyor... Onun sözleriyle “Bir ülke tümüyle bezirgân olursa kuracağı şey sadece Pazar olur. Bilim üretemez.” “Osmanlı’nın Dünya İmgesi” başlıklı yazıda ise, herhangi bir Batı ülkesinde resimheykel müzelerini gezerken duyduğumuz acının nedeni, tarihimizin görsellikten yoksunluğu dile getiriliyor... Üçüncü kitaptan, bu yıl kasım ayında, önceki iki kitap gibi “Cumhuriyet Kitapları” arasında yayınlanan “Yarını Baştan Tanımlamak”tan ise belki daha da ayrıntılı söz etmeyi gelecek haftaya bırakıyorum... B 2 ŞA K A U BA E D ’ 0 3:0 ! R O Y I ŞL M FALAN FİLAN CUMARTESİ 23:00’DE tv.cnnturk.com/falanfilan twitter.com/mehmeturgut Mehmet Turgut ile Hep işlerini konuşturdu, artık konuklarını konuşturacak. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle