01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ARALIK 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ‘Ayaklı bilboard oluruz’ FIRAT KOZOK ANKARA CHP 17 Aralık’ın yıldönümü nedeniyle hazırladığı reklam afişlerini açık hava bilboardlarına asmak için şirketlerden teklif istedi. Ancak önce 1721 Aralık arasındaki tarihlerin dolu olduğunu belirten şirketler, daha sonra normal fiyatın çok daha üzerinde fiyat teklif etti. Genel Sekreter Gürsel Tekin, şirketlere “Size 24 saat süre veriyorum. Öyle numaralar çekmeye falan kalkışmayın. Yoksa CHP örgütü olarak ayaklı bilboard olarak dolaşırız” dedi. Tekin’in sözünü ettiği afişlerde, sırtındaki çuvalda “1725 Aralık Haftası, yolsuzlukla mücadele haftası olsun” yazan bir hırsız figürü yer alıyor. CHP, afişlerin yanı sıra aynı temayla rozet ve tişörtler de hazırladı. Tekin, dünkü MYK toplantısı bitiminde parti tarafından hazırlanan yolsuzluk temalı afişlere sansür uygulanmasını gündeme getirdi. “1725 Aralık ile ilgili CHP olarak bir daha tarihimizde siyasetçi kirli işlere bulaşmasın diye dedik ki garibim televizyonlara ve gazetelere baskı var. Ne yapalım? Kendi imkânlarımızla bilboardları kiralayalım” diye sözlerine başlayan Tekin, geçmişte de vergilerle ilgili reklam afişlerinin çeşitli gerekçelerle engellendiğini anımsattı. Yolsuzluklar konusunda yaptıkları çalışmayı da reklam şirketleriyle görüştüklerini anlatan Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önce arkadaşlarımız sözlü olarak konuştular. Ben sözlü değil, yazılı istiyorum dedim. Yazılı olarak bize fahiş fiyat verdiler. 1015 gün önceki bilboard fiyatlarını 3’le çarparak vermişler, ona da eyvallah. Sonra dün (önceki gün) arkadaşlarım beni aradı, efendim 17’si ile 21’i arasında bütün bilboardlar kapalıymış, 21’i ile 28’i arasında ancak size verebiliriz. Haddinizi hududunuzu bileceksiniz. Çok açık söylüyorum, ey reklam şirketle CHP’nin 17 Aralık afişleri şirketlerden döndü. Tekin sert tepki gösterdi ri, bilboard çeteleri, sakın ha. 1725 Aralık’ta bunu kabul etmezseniz, size dar ederim onu söyleyim. Paramı veriyorum ya, kendi paramla bir daha bu rezalet Türkiye’de yaşanmasın diye bilboard yaptıracağım, bana 40 tane numara çekiyorsunuz.” Söz konusu şirketlerin sahiplerinin kimler olduklarını da bildiklerini söyleyen Tekin, “Umut ederim ki yarına kadar benim bu teklifime bir cevap verirler. Vermezlerse ne olur? CHP çaresiz bir parti değildir. Kendi çaremizi buluruz, demokrasilerde çare tükenmez. CHP örgütü olarak, başta partinin genel sekreteri ben olmak üzere ayaklı bilboard olarak dolaşırız. Paramızı da vermeyiz, ama size para vereceğiz. Size 24 saat süre veriyorum. Öyle numaralar çekmeye falan kalkışmayın, ivedilikle kararınızı verin ve gönderin” diye ekledi. Yobazlığın Sicili... Gece başlamıştı yağmur, sabah uyandığımda hâlâ yağıyordu. Hava soğuktu dışarıya çıktığımda... Kahvemi yudumlarken kapatılmış kapılar ardında yiten mevsimleri, yılları düşündüm. Vakitsiz trenler, gemiler geçiyordu gözlerimin önünden... Derin bir sessizliğin içinde zifiri karanlık geceleri, hapislik günlerimi anımsadım... Ölümün sınırında şairleri, şairlerimizi, şair dostlarımızı... Bir Akdeniz akşamında dinlediğim öyküler 30 yıl öncesine dayanıyordu... Çiçek açmış limon bahçeleri ve Metin Demirtaş. Unutulmuş mektuplar, büyük fırtınalı günler... Bir tutam sevinç, bir tutam hüzün... Metin’in ani ölümü, geride bıraktığı şiirler, yazılar, kitaplar. 70’li yılların ortalarıydı işte... Çabuk geçti zaman! Geriye şu dizeleri kaldı aklımda: “Yürürsek bulur muyuz o havaları / Alkol almış, az üzgün / Bir sevdanın ilk günlerinde / Ürkütülmüş yalnızlığıyla güvercinlerin / Dağılan bir akşamın serinliğine / Kararsız nereye dursa şimdi / Hüzne eğik dallar / Mutluluktur ya bilinmez şimdi / Öğretir sana gelen acılar” Metin Demirtaş ve dostlar aynı sofradaydı o yıllar... 1974 affı... Rakı kadehleri... Aynı ekmek, aynı hasret, aynı özgürlük için... HHH Soruyanıt ilişkisi içinde gece vardiyalarında çalışanlar gibiydik... İnsanoğlu tüm yaşamı boyunca sorar ve yanıtlar ya da sormaya, yanıtlamaya çalışır... Bu diyalektik süreç tükenmez; kuşaktan kuşağa zincirleme sürer gider. İnsanlığın birikimleri sonsuzluğa uzanır. Sorular yanıtlandıkça, yanıtların yaratacağı yeni soruların süreci başlar... İlhan Selçuk, 80’li yıllarda şöyle yazmıştı anımsatayım: “Uygarlık birikimle kurulur, böyle sürer. Her soru gerçekte yanıt gibidir.” Çok yazmıştım, bir kez daha yineleyeyim: Şirket sahiplerini biliyoruz Daha önce de engellenmişti CHP’nin, daha önce de bütçeyle ilgili bilboardları engellenmişti. Sayıştay’ın işlevsiz hale getirilmesini eleştirmek ve hükümeti bütçe harcamaları konusunda hesap vermeye davet için yapılan kampanya çerçevesinde hazırlanan “Vatandaş Vergisi Veriyorsa Hükümet de Hesabını Verecek Başbakan’a Çağrı: Sayıştay Raporlarını TBMM’den Gizleme. Millet İradesini Hiçe Sayma” yazılı afişlerlerin 3 büyük kente asılması planlanmıştı. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, bir şirketin kendilerini “Başbakanı fazla eleştiriyorsunuz, yumuşatın” dediğini kamuoyuna açıklamıştı. Sosyal medya ve internete düşen ses kayıtlarında Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Mustafa Varank’ı aradığı, afişlerin yayınlanmasının engellenmesi noktasında Başbakan’ın bir talimatı olup olmadığını sorduğu ileri sürülmüştü. Tapelere göre, Varank, Gökçek’e afişlerin yayınlanmaması yönündeki Erdoğan’ın talimatını iletmişti. CHP, Erdoğan’ın yanı sıra Varank ve Gökçek hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Erdoğan’ı kızdıracak afişler Tekin’in sözünü ettiği afişleri Cumhuriyet ele geçirdi. CHP logosuyla hazırlanan afişlerde bir hırsız figürü yer alıyor. Hırsızın götürdüğü büyük siyah çuvalın üzerinde “1725 Aralık Haftası, yolsuzlukla mücadele haftası olsun” yazıyor. Parti aynı sloganla bir de rozet hazırlattı. Bu rozetin üzerinde de aynı slogana yer verilirken, CHP logosu bulunmuyor. Gürsel Tekin’in reklam şirketlerine “Haddinizi bileceksiniz, yoksa hepmiz ayaklı bilboard olarak dolaşırız” diye tepki göstermesinin arkasında ise hazırlanan tişörtler yatıyor. CHP örgütü, 1725 Aralık arasında aynı sloganların basıldığı tişörtleri giymeye hazırlanıyor. 25 Aralık operasyonunu deşifre eden yönetmeliğin yürütmesi durduruldu ‘Aykırı’ yönetmelik iptal ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Danıştay 10. Dairesi, 17 Aralık gözaltılarından 4 gün sonra gizli soruşturmalarda savcıların başsavcıları, adli kolluğun ise mülki idare amirini bilgilendirmesi uygulaması getiren, bu yolla Bilal Erdoğan’ın gözaltına alınacağı 25 Aralık operasyonunu deşifre eden Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan tüm değişikliklerin yürütmesini durdurdu. Böylece 17 Aralık’ın yıldönümüne sayılı günler kala, soruşturma ve operasyonlarda polisin AKP iktidarını bilgilendirmesine olanak tanıyan Adli Kolluk Yönetmeliği’ndeukuka aykırı’ ki düzenlemeler yürüru Hükümet 17 Aralık operasyonu sonucunda lükten kalkmış oldu. Adli Danıştay’ın yönetmemakamların yargı sürebakan çocukları ve Sarraf gözaltına alınınca yeni liğe verdiği yürütmeyi cine ilişkin görev ve yetkararının gedalgadan haberdar olmak için 21 Aralık’ta Adli durdurma ki alanına “herhangi bir rekçesinde bu düzenleşekilde müdahalede melerin “açıkça hukuka Kolluk Yönetmeliği’ni değiştirmişti. bulunulamayacağı”nı aykırı” olduğu vurguvurgulayan Danıştay, landı. Ceza Muhakemetı. Cumhuriyet’in ulaştığı karara gerekçeli kararında adli kolluk si Yasası’nda; adli kolluk göregöre Danıştay, yönetmelikte gehizmetlerinde cumhuriyet savcıvinin düzenlendiği, buna karşın çen yıl yapılan tüm değişikliklesının başında olduğu hiyerarşiyi bu görevi yerine getirecek teşkirin yürütmesini durdurdu. bozan hükümlerin “açıkça hulatın bu zamana kadar kurulmakuka aykırı” olduğunu bildirdi. dığı belirtilen kararda, adli kolurdurulan maddeler Hükümet, 17 Aralık rüşvet ve luk görevinin, idare alanında göyolsuzluk operasyonu sonuİptal edilen yönetmelik madrev yapan ve “idare ajanı” olan cunda bakan çocukları ve Rıdeleri mülki idare amirine yagüvenlik görevlilerine verildiğine za Sarraf gözaltına alınınca, yeni valiye adli kolluk sorumlusudikkat çekildi. Kararda, “Esani dalgalardan haberdar olmak nu belirleme yetkisi veriyordu. sen yargı alanının, kuvvetler için 21 Aralık 2013’te Adli KolYine en üst dereceli kolluk amiayrılığı ilkesi gereği ancak yaluk Yönetmeliği’ni değiştirdi. rinin ise; il emniyet müdürü vesayla düzenlenmesi mümkünBu yolla üç gün sonra, yani 25 ya jandarma komutanı olduğudür” denildi. Kararda, yönetAralık’ta Bilal Erdoğan ve çok nu da düzenliyordu. Yönetmemelikle adli kolluk hizmetlerinde sayıda işadamını kapsayan yollikle, adli kolluk görevlerine ilişuyulacak hiyerarşik düzenin desuzluk operasyonu deşifre olkin emir ve talimatları savcının ğiştirildiğine işaret edilerek idadu, iktidarın müdahalesi sonudeğil cumhuriyet başsavcısının ri düzenleme yetkisinin aşıldığı cu polis, savcının gözaltı talimavermesi uygulaması getirilmişti. ve telafisi imkansız zararlara yol tını uygulamadı. İstanbul BaroAynı zamanda yönetmelik uyaaçılacağı belirtildi. su adına avukat Atilla Özen’in, yönetmelik değişikliklerine karşı açtığı davayı görüşen Danıştay 10. Dairesi, davalı İçişleri ve Adalet bakanlıklarının savunması alınıp yeniden bir karar verilinceye kadar yönetmeliğin bazı maddelerinin yürütmesini geçici olarak durdurmuştu. Bakanlıkların 9 Ocak 2013 tarihli bu karara yaptığı itiraz da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu reddetmişti. Danıştay 10. Dairesi’nin, İstanbul Barosu’nun yönetmeliğin tamamının yürütmesinin durdurulması talebini ise 22 Ekim’de esastan görüşerek karara bağladığı ortaya çıkrınca en üst dereceli kolluk amiri adli olayları, mülki idare amirine derhal bildiriyordu. Telefon dinlemesi yapılan gizli soruşturmaların aşamaları hakkında cumhuriyet savcısının cumhuriyet başsavcısına yazılı olarak bilgi vermesi zorunluluğu da getiren düzenleme, en üst dereceli kolluk amirine, adli kolluk görevlileri üzerinde “gözetim, denetim, planlama ve gerektiğinde diğer idari tedbirleri alma ve iş bölümünü yapma” yetkisi veriyordu. Yani bu yönetmelik, emniyet müdürünün polisleri görevden almasına imkân veriyordu. Diyelimki bir toplantıda Voltaire’in adı geçince, orada bulunanların birisi sordu: “Voltaire kim?” Mürekkep yalamış olanlar Voltaire’i tanır... Ya soruyu soran kişi! O, sorduğu soruyla karşısındakileri sorguya çekerken cehaletini belli etmiştir. Hayat tarih gibidir, uçsuz bucaksız bir denize benzer! Biz de öyle yaptık, hep sorduk ve yanıt aradık... Sorunun içeriği darbeli yıllarda da son 12 yıllık süreç içinde de nitelik değiştirdi. HHH Metin yaşamıyor ama şiirleri bana hayat dersi veriyor bu yaşımda... Nereden aklıma geldi Metin Demirtaş, hayatı, uygarlığın nasıl boy verdiğini yazacakken... Üç gün önce gazetenin asansöründe Ataol Behramoğlu’yla karşılaştım... Ataol açtı konuyu... Yağmurlu, soğuk bir havada aklıma geldi Metin... Çiçek açmış limon bahçelerini anımsadım Antalya’nın. Sevgiyi, hüznü, aşkı, yaşamı, sevinci... Türkülü bir yürekti Metin! Devrimci ve isyancı bir ruh! “Mektuplarımız gelir Zarfında mapushane kokusu Tanımam çoğunuzu Oturup bir çay içmişliğimiz yoktur Ne de görmüşlüğümüz Bir sigara içimi Ama Nâzım’ın dediği gibi Bir gün ölebiliriz yan yana aynı siperde Aynı ekmek, aynı hasret, aynı hürriyet için” O türkülü yürek ve Metin... Unutulmuş mektuplar, sevgisizlik, ölümler... Barışı değil savaşı savunanlar... Sahi sorunun içeriğinden, sorgucunun niteliğini hem tarihe yazarsınız, hem yobazlığın siciline... Günümüzde yaşananların hem tarihe hem de yobazlığın, gericiliğin siciline yazıldığının farkında mısınız? HHH Demek istediğim şu: Soru vardır soranı büyütür, soru vardır, soranı yalnız küçültmez, alçaltır... Bizi bilgisizliğin karanlığında çürütmek isteyenlere karşı dik olmanın günüdür bugün! Metin Demirtaş’ın devrimci ruhu, isyancıl yüreği... Yüksek yargıda ‘gizli aday’ dönemi ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Yargıtay’a 129 ve Danıştay’a ise 39 yeni üye atamasını da içeren yargı paketini onaylamasıyla parelel olarak, dün yüksek yargıya yapılacak üye seçimlerindeki usul kurallarını değiştirdi. HSYK, yönetmelik değişikliği yaparak Danıştay ve Yargıtay’a atanma yeterliliğine sahip adayları internet sitesi üzerinde yayınlayıp buna itiraz edebilme imkânını ortadan kaldırdı. Bu sayede kurul, 15 gün içinde hiçbir itiraz olmadan yüksek yargıya istediği gibi üye ataması yapabilecek. Yargı paketinin yayımlandığı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında dün HSYK Yönetmeliği’nde değişiklik öngören yönetmelik yayımlandı. HSYK’nin Danıştay ve Yargıtay’a üye seçimlerinden önce aday listelerinin kurulun internet sitelerinden yayınlanması ve bu listeye itiraz süresi konulması şartı kaldırıldı. HSYK’nin, yasanın onaylanması ve yönetmeliğin değiştirilmesinin hemen ardından hafta sonu jet bir kararname ile yüksek yargıya toplam 167 üye ataması yapacağı konuşuluyor. Bu atamalarda Yargıda Birlik Platformu’nun söz sahibi olduğu, sosyal demokrat ve milliyetçilere de kadro verileceği dillendiriliyor. Yönetmelikle Adalet Bakanı’nın yetkileri de artırıldı. Adalet Bakanı, HSYK Genel Kurulu’nun gündemini başkanvekilinin görüşünü almadan belirleyebilecek. Genel kurul ve dairelerdeki toplantılardaki konular ile kararlar basına sadece Adalet Bakanı’nca duyurulacak. Bakan, her yıl ocak ayında genel kurulun olağan toplantı günlerini tespit edecek. Ayrıca genel kurulun toplantı günlerini değiştirebilecek. Ak Parti’liler içeriye adam sokamamıştı, hepsi vardı. Kimisi karısını koymuş, neden? Meclis’in imkânları çok iyiydi. Her dönemde Meclis Başkanı’na yakınlığını bir şekilde kullananlar vardır” dedi. Her bakanlıkta müşavir ve istisnai kadroların olduğunu kaydeden Arınç, “Buralar bir istasyon gibi kullanılmaya başlandı, terminal. Yapıyorsun atamasını, 1 ay, 2 ay, 3 ay sonra onu başka bir kuruma alıyorsun... Bu yanlış arkadaşlar. Ama bunları ‘Ak Parti döneminde şunlar yapıldı, bunların hepsi zaten hırsızdır’, böyle bir ithama biz müstahak değiliz. Ben pek çok arkadaşımızı biliyorum, teşhir etmek niyetinde değilim” dedi. Develi, Meclis kürsüsündeki konuşması boyunca Cumhuriyet’in manşetini milletvekillerine gösterdi. (Fotoğraf: AA) ‘H Develi: Kurnazlık yapıyorlar l Ulaştırma Bakanlığı ve Sayıştay iddiayı yalanladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan’ın Sayıştay’a yaptığı ziyarette, “Kanuna aykırı davranabiliriz. Bizi bazen idare edin” dediği iddiasını hem Ulaştırma Bakanlığı hem de Sayıştay yalanlarken iddiayı ortaya atan CHP Adana Milletvekili Turgay Develi, “Onlarca kişinin katıldığı bir toplantıda konuşululanların gizli kalacağını zannetmek ve bunu yalanlama yoluna gitmek kurnazlıktır” dedi. Cumhuriyet’in dün “Bakandan skandal rica” manşetiyle duyurduğu Develi’nin Elvan’ın Sayıştay’a yaptığı ziyarette “Kanuna aykırı davranabiliriz. Bizi bazen idare edin” dediği yönündeki iddiaya hem Ulaştırma Bakanlığı hem de Sayıştay Başkanlığı’ndan açıklama geldi. Ulaştırma Bakanlığı’nın açıklamasında söz konusu iddianın asılsız ve gerçek dışı olduğu belirtilirken, 4 Aralık 2014 tarihinde yapılan sunumda ya da soru cevap kısmında böyle bir ifade kullanılmadığı belirtildi. Açıklamada, ziyaretten 8 gün sonra böyle bir iddianın maksatlı olduğu kaydedildi. Sayıştay’dan yapılan açıklamada da kuruma davet edilen Elvan’ın, daire başkanları, üyeler ve denetçilerden oluşan katılımcı topluluğuna, bakanlığının orta ve uzun vadeli faaliyet stratejilerine ilişkin faydalı bir sunum yaptığı kaydedildi. Açıklamada, şunlar denildi: “Sunumda ve sunumdan sonra gerçekleşen sorucevap bölümünde Sayın Bakan ‘kanunlara aykırı davranabiliriz, bizi bazen idare edin’ şeklinde bir ifade kesinlikle kullanmamıştır” İddiayı ortaya atan CHP’li Develi de dün Meclis genel kurulunda yaptığı konuşmada elinde Cumhuriyet gazetesini tutarak milletvekillerine gösterdi. Konuşmasında Sayıştay’da yapılan usulsüzlüğe geniş yer veren Develi, Sayıştay denetçilerinin tespit ettiği usulsüzlükleri yazmamalarını, sansür uygulamalarını daha önce açıkladığını belirtti. Çaykur ve TKİ’de tespit edilen usulsüzlüklerin raporlara yansıtılmadığını daha önce anlattığını hatırlatan Develi, “Şimdi bu üçüncüsü. Artık Sayıştay denetçilerinin gördüğü, raporlarına yazdığı, daha önceden raporlara girmiş belge ve bilgilerin artık metne dökülmeden fiilen işleme sokulmamasına dönük bir eylem olduğunu ortaya çıkarıyor” dedi. Kurumların baskı ve zorbalık altında olduğunu ifade eden Develi, “Hükümet Sayıştay’dan neden bu kadar korkuyor? Bürokratlarla beraber çalınır, çırpılır, düzgün harcanır, yerinde harcanır, harcanmaz, bunları kimse bilmesin ama bilmedikleri bir şey var” yorumunu yaptı. D Bakana yeni yetkiler Bülent Arınç: Bazı kadrolar istasyon gibi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri sırasında muhalefetin, bakanların yakınlarının KPSS olmadan işe alındığı iddiasına yanıt verdi. CHP’li Haluk Koç’un açıkladığı listede pek çok ismin olduğunu kaydeden Arınç, “Bunların hepsi doğru değildir, yalandır diyemem ama bir kısmı doğrudur” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun tüm Bakanlar Kurulu’nu işaret ederek suçlamada bulunduğunu belirten Arınç, şöyle konuştu: “Bakanların içinde kendi adıma konuşayım, kızım var, başörtüsünden dolayı öğretmenlik yapamadı, çalışmıyor. Oğ lum var, bazı bakan arkadaşlarımız bana teklif ettiler ‘bir kadro verelim, oğlunuzu da böyle yapalım’, kabul etmedim. Özelde çalışıyor. Seneler sonra iki çocuğu olmuş bir bakan var, daha bir yaşını doldurmadı. Çocuklarından hiçbirisinin devletle ilişiği olmayan da vardır.” Birçok CHP’li milletvekilinin kızları, oğulları, gelinleri ve damatlarının TBMM kadrolarında olduğunu belirten Arınç, TBMM Başkanı olduğunda istisnai kadroların bulunduğunu, çilingir, berber, ayakkabı boyacısının bile istisnai kadrodan işe alındığını söyledi. Kendisinin 276 kadroyu iptal ettiğini anlatan Arınç, “CHP’lisi, ANAP’lısı, DYP’lisi, az da olsa FP, o zamanlar daha
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle