01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 2014 CUMARTESİ 4 HABERLER Ordu Neye Yarar? 9 Aralık Salı günü bu köşede çıkan “Yorgun Moralsiz Ordu ile Oynama” başlıklı yazıyla ilgili olarak değerli okurum Nevzat Çeltek’ten bir ileti aldım. Sayın Çeltek yazısında, özetle şöyle diyordu: “Bugünkü yazınızda orduyu savunmanıza şaşırdım doğrusu. O ordu değil mi sizi, beni ve yüz binleri zindanlara atıp yargısız yatıran. ‘Beyler ordu ile oynamayın! Bir gün ona ihtiyacınız olur. Ordu ile oynar, onu yorgun, bitkin, moralsiz hale sokarsanız, bütün ülke kaybeder’ diyorsunuz. Ordu solculardan, devrimcilerden uzak kalsın ve kimsenin orduya ihtiyacı olmasın bence. İyi günler, selamlar.” Nevzat Çeltek, gözleminde haklı. 12 Eylül’de, onu da beni de yüz binleri de içeri atan, yargısız yatıran, Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in komutası altındaki TSK idi. Bir yanılgıya düşmemek ve o ordu başka, bu ordu başka gibi yanlış değerlendirmelere girmemek gerek. Eğer böyle düşünenler varsa, İstanbul’da Maltepe Aydınevler Mahallesi’nde, 12 Eylül’de tutuklu bulunduğumuz askeri tugayın birkaç kilometre ötesindeki Kenan Evren Kışlası’nın hâlâ yerinde durduğunu hatırlatmak isterim. Belirtmeliyim ki, Kenan Evren Kışlası’nı kendine yakıştıran ve bunca olaya rağmen bu adı değiştirmemekte direnen bir kurum, zımnen 12 Eylül’ün sorumluluğunu da üstlenmiş, dolayısıyla da bütün Türk halkına bir özür borçlu demektir. HHH TSK’nin, bugün de kılık kıyafet değiştirerek devam etmekte olan 12 Eylül darbesindeki rolünü unutmamak, ona doğru tanı koymak durumdayız. Bu savsaklanmaması gereken bir görevdir aynı zamanda. 12 Eylül, laiklik, demokrasi, çağdaşlık gibi kavramların ordu tarafından korunabileceğine inananlar kalmışsa, onların gözünü açıp, gerçeği görmelerini sağlayacak çarpıcı bir örnektir. Ayrıca ordunun konumunu, işlevini doğru saptamak, demokrasilerin zorunlu koşuludur. Ordu, ülkenin güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Bu görevini yerine getirirken, sivil siyasi idarenin emrinde olmak konumundadır. Ordunun, ülkenin güvenliğini koruma işlevinin yanına, yeni yükümlülükler yüklemek ve ondan siyasetin veya sivil demokratik kurumların savunma alanına giren kurum ve kavramları savunmasını beklemek ve istemek çok vahim sonuçlar doğuracak bir hatadır. Darbeler demokrasiyi koruyabilselerdi, Türkiye’de demokrasi bugün bulunduğu yerde olmazdı. Ve nihayet içinde bulunduğumuz durumun 12 Eylül askeri darbesinin sonucunda meydana çıktığını görmemek mümkün değildir. HHH Bu bakımdan, değerli okurum Çeltek’in, “Ordu solculardan, devrimcilerden uzak kalsın, kimse de orduya ihtiyaç duymasın” görüşüne candan katılıyorum. Ancak burada bir yanılgıya da düşmeyelim. Türkiye’de demokrasinin, solcuların başına ne geliyorsa sadece ordudan geliyor sanmak yanlıştır. 12 Eylül’de askeri darbenin ne kadar feci olduğunu yaşayarak gördük, ondan sonrasında ise zaman zaman sivil darbelerin de en aşağı onun kadar, hatta belki de daha feci olduğunu yaşayarak gördük, yaşayarak görüyoruz, korkarım ki daha beterlerini yaşamaya da adayız. Keşke böyle olmasaydı, keşke demokrasimizin aşması gereken tek engel, askeri darbe olsaydı. Ama ne yazık ki, değil. Bu arada askeri vesayetin, sivil totalitarizmi yerleştirmek için bahane olarak kullanılmasının ne gibi sonuçlar doğurduğunu da gördük. Ordu ile bu şekilde de oynanmamasını istemek, orduyu değil, demokrasiyi savunmaktır. Son olarak, ordusuz devlet olmuyor. Bağımsızlığın ve güvenliğin savunucuları her yerde ordulardır. Şu sıralarda içinde bulunduğumuz bölge barut fıçısı, bütün ordular teyakkuz veya hareket halinde. Böyle bir ortamda, böyle bir hengâmenin ortasında ordusuz veya yıpranmış, yorgun, moralsiz bir orduyla kaldığımız takdirde, başımıza gelecek olanları düşünmeden edebilir miyiz? Oğluna borçlanmış Eski Bakan Bayraktar, 3 yılda 3 kat büyüyen şirketiyle ilgili komisyona yazılı açıklama yaptı. Bayraktar şirketin satın aldığı taşınmaz için ‘ödüllü işadamı’ diye tanıttığı Rahmi Bayraktar’dan 16 milyon lira borç alındığını belirtti EMİNE KAPLAN ANKARA Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, TBMM Soruşturma Komisyonu’nun malvarlığıyla ilgili sorularına verdiği yanıtta, eşi ve çocuklarıyla ortağı olduğu Bayraktar İnşaat ve Taahhüt Ltd. Şirketi’nin 42 milyon TL’ye aldığı taşınmaz için 10 milyon TL kredi çekildiğini, 16 milyon TL’nin de oğlu Rahmi Bayraktar’dan borç alındığını belirtti. Oğlunun 1999 yılından beri kendisine ait şirketler ile ticari faaliyette bulunan ödüllü bir işadamı olduğunu söylemesi dikkat çeken Bayraktar, diğer oğlu Oğuz Bayraktar için Ali Ağaoğlu ile ilişkileri nedeniyle “Belasını buldu” demişti. Şirketin 3 yılda 3 kat büyümesiyle ilgili olarak Bayraktar, şirketin son 3 yılda 12 milyon TL kâr ettiğini bildirdi. TBMM Soruşturma Komisyonu’nca hazırlanan ön raporda, Bayraktar’ın şirketinin bakan olmadan önceki aktif büyüklüğünün 17.5 milyon lirayken 2011 yılında 27.1 milyon, 2012 yılında 35.4 milyon, 2013 yılında ise 58.2 milyon TL’ye ulaştığı belirtilmiş, 25 Ekim 2013 yılında şirketin 42 milyon TL’ye satın aldığı taşınmazla ilgili Rahmi Bayraktar’ın şirkete ve şirket çalışanlarının hesabına gönderdiği toplam 16 milyon TL dışında bir para transferine rastlanılmadığına dikkat çekilmiş, Erdoğan’dan bu konular da dahil olmak üzere mal varlı ‘15 yıldır ticaret yapıyor’ Erdoğan Bayraktar, TBMM Soruşturma Komisyonu’na gönderdiği yazıda oğlu için şu ifadeleri kullandı: Rahmi Bayraktar inşaat mühendisi olup 1999 yılında Balıkesir Karesi Vergi Dairesi’ne kayıt olarak o günden itibaren şahsen ve kendisine ait olan şirketler ile ticari faaliyette bulunmaktadır. Yine 2001 yılında kurmuş olduğu ve elinde çok miktarda işi olan Tekin Yapı Denetim Firması’ndaki yüzde 95 hissesini de 2011 yılında bakan olmam hasebiyle ve aynı faaliyet alanında çalışmanın etik açıdan uygunsuz olabileceği hassasiyeti ile satmıştır. Rahmi Bayraktar, iş hayatına başladığı tarihten itibaren birçok sefer ödemiş olduğu gelir ve kurumlar vergilerine istinaden vergi daireleri tarafından takdirnameler ile ödüllendirilmiştir. ğıyla ilgili açıklama istenmişti. Soruşturma Komisyonu’nun yaptığı incelemede Rahmi Bayraktar’ın iki bankada 29 ayrı hesabı olduğu ortaya çıkmıştı. Özellikle 2013 yılından itibaren bu hesaplarda yaşanan çok sayıdaki para girişçıkışları dikkat çekti. Bayraktar, komisyona gönderdiği yazıda, soruşturma önergesinde mal varlığıyla ilintilendirilebilecek herhangi bir suçlama bulunmadığını belirterek bu şerhle yanıt verdiğini bildirdi. Bayraktar, şu bilgileri verdi: 2014 tarihli mal bildirimimde yer alan ve 405 bin TL’ye 30 Nisan 2013 tarihinde satın alınan taşınmaz, ortağı olduğum Bayraktar İnşaat ve Taahhüt Ltd. Şirketi’nden satın alınmıştır. 27 Eylül 2010 tarihinde Vakıflar Bankası İstanbul Fatih Şubesi nezdindeki hesabımdan şirkete 487 bin 557 TL’lik meblağı borç olarak göndermiştim. Bu husus, mal beyanımda o tarihteki nakit varlığının azalmasından da anlaşılmaktadır. 30 Nisan 2013 tarihinde satın almış olduğum konut bedeli ve ilaveten KDV’si karşılığı 477 bin 900 TL alacağımdan mahsup edi lerek kalan 9 bin 647 TL tarafıma 10 Mayıs 2013 tarihli banka transferiyle ödenmiştir. 3 yılda 12 milyon kâr etmiş: Ortağı olduğum şirketin, 2010 yılı dönem sonu öz kaynak tutarı 16.2 milyon TL, 2013 yılında 28.9 milyon TL’dir. Fark artış 12.6 milyon TL’dir. Bu artış içerisinde önem arz eden tutarlar dönem net kârı tutarlarıdır. 2011 takvim yılı dönem kârı 7.7 milyon, 2012 yılında 1.6 milyon ve 2013 yılında 2.8 milyon TL olmak üzere 3 yıllık dönem net kârı toplamı 12.2 milyon olarak şirket aktiflerinde artışa yol açmıştır. Oğlundan 16 milyon TL: Şirket 2013 takvim yılında 42 milyon TL değerinde taşınmaz alımı yapmıştır. Şirket aktifinde ciddi bir artışa yol açan bu alımın finansmanında dönem sonu bilançosundaki değerleri ile 10 milyon TL banka kredisi ve 16 milyon 324 bin TL, Rahmi Bayraktar’dan borç alınmıştır. Geri kalan tutar ise ilgili tarihte şirketin banka mevcudundan karşılanmıştır. aktife kayıtlı arsa üzerine inşasına başlanan şirket binası 2012 yılında tamamlanmıştır. 2010 yılı defter değeri 2.1 milyon TL olan arsa, 2012 yılında tamamlandığında 6.2 milyon TL olarak kayıtlanmıştır. Fark tutar 4.1 milyon TL ilgili aktif artışının sebeplerindendir. 2 yılda 4 milyon lira değer kazandı: 2010 yılında arsa mahiyetinde Satın aldığım ev, şirkete borcumdan mahsup edildi: 15 Ocak l 25 Aralık’ın takipsizlik kararıyla ilgili CHP’den iddia CHP’li Rıza Türmen, Osman Korutürk, Erdal Aksünger ve Emre Köprülü, 1725 Aralık soruşturmasının ardından görevden alınan polisler Yakub Saygılı ve Hüseyin Korkmaz’la görüştü. Maliye’den ‘itiraz etmeyin’ talimatı EMİNE KAPLAN ANKARA CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da ifadeye çağrıldığı 25 Aralık soruşturmasında verilen takipsizlik kararına itiraz edilmemesi için Maliye Bakanlığı’nın İstanbul Muhakemat Müdürlüğü’ne talimat verdiğini söyledi. Takipsizlik kararı veren savcılardan İsmail Uçar’ın eşi Çiğdem Uçar’ın itiraz yetkisi olan İstanbul Muhakemat Müdürlüğü’ne getirilmesinden sonra bu talimatın verilmesi dikkat çekti. CHP’li Acar, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, kamuoyunda 25 Aralık soruşturması olarak bilinen ve eski Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da ifadeye çağrıldığı soruşturmada takipsizlik kararı verildiğini anımsattı. Karara itiraz yetkisi olan İstanbul Bölge Muhakemet Müdürlüğü’ne takipsizlik kararı veren savcılardan birinin eşinin getirildiğine dikkat çeken Acar, son olarak Maliye Bakanlığı Muhakemat Genel Müdürlüğü’nün İstanbul Muhakemat Müdürlüğü’ne 25 Aralık soruşturması ile ilgili takipsizlik kararına “itiraz edilmemesi” talimatı verdiğini öğrendiğini belirtti. “Yargı süreçlerinde bürokratik talimatlarla müdahale edilmesi, kamu zararını önlemekle görevli bir kurumun görevini yapmasının engellenmesi anlaşılır bir durum değildir” diyen Acar, şu soruları yöneltti: l 25 Aralık Soruşturması olarak bilinen soruşturma ile ilgili takipsizlik ka CHP’li komisyon üyeleri tutuklu polisleri dinledi ‘Yeni belgeler var’ SİBEL BAHÇETEPE CHP Meclis Soruşturma Komisyonu üyeleri Rıza Türmen, Osman Korutürk, Erdal Aksünger ve Emre Köprülü, 1725 Aralık soruşturması sonrası Emniyet’teki cemaatçi yapılanmaya yönelik operasyonda tutuklanan eski İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Yakub Saygılı ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz’ı cezaevinde ziyaret etti. CHP’li vekil Aksünger, ellerinde “yeni bilgi ve belgelerin olduğunu” belirterek “Görüştüğüm kişilerin anlatımlarından öyle görünüyor ki bu dava Tayyip Erdoğan’a kadar uzanan bir hikâye. Bu dava kapatılamaz deniliyor” dedi. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından görevden alınan ve daha sonra meslekten ihraç edilen Yakub Saygılı’nın Silivri Cezaevi’nden Soruşturma Komisyonu’na mektup yazmasının ardından CHP’li komisyon üyeleri dün saat 10.00’da Adalet Bakanlığı Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampusu’na geldi. Yaklaşık 6 saatlik görüşmenin ardından konuşan Erdal Aksünger, ziyaret sırasında yeni bilgi ve belgelere ulaştıklarını belirtti. Aksünger, “Bunları kendi aramızda tartıştıktan sonra komisyona sunacağız. Sonra gündeme getirebiliriz” dedi. Aksünger şunları söyledi: “Korkmaz tüm teknik analizleri bilen ve sürece en iyi hâkim olan bir komiser yardımcısıdır. Uzun bir görüşme oldu. Delillerin nasıl toplandığını, savcılık kararları olup olmadığı konusunu, mahkeme kararları ve takiplerin nasıl yapıldığı gibi konuları konuştuk. Özellikle yeni deliller ve yeni tanıklar konusunda isteklerimizin çoğu karşılanmadığı için arkadaşlarımızla oturup bu konuyu yine talep edeceğiz. Bu dosya tüm Türkiye’de yönetime dokunuyor. Bu iş öyle görünüyor ki onların anlattıklarından söyleyeyim, Recep Tayyip Erdoğan’a kadar uzanan bir hikâye olduğunu düşünüyorlar. ” tan soruşturmayı yürüten polisin ifadesi alınmazken, diğer taraftan rüşvet verdiği iddia edilen kişinin ifadesi alınıyor. Bu doğru mudur” yönündeki soruya Korutürk, “Doğru olmuş olsaydı biz buraya gelmezdik. Biz bunların açıklığa kavuşabilmesi ve komisyonun mümkün olan en geniş şekilde bu konuyu araştırması ve makul şüpheyi bulup, var mı yok mu bunu tespit etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Onun için buradayız” dedi. rarı, hangi tarihte İstanbul Muhakemat Müdürlüğü’ne tebliğ edilmiştir? l İstanbul Muhakemat Müdürlüğü bu dosya ile ilgili hangi işlemleri yürütmüştür? l Konuyla ilgili Bakanlığınız Muhakemat Genel Müdürlüğü’nün İstanbul Muhakemat Müdürlüğü’ne “takipsizlik kararına itiraz etmeyin” talimatı verdiği doğru mudur? Bu talimatın yasal dayanağı ve gerekçesi nedir? Söz konusu “itiraz etmeyin” talimatından bilginiz var mıdır? Yoksa söz konusu sürecin incelenmesi ya da soruşturulması için bir adım atacak mısınız? l Muhakemat Genel Müdürlüğü’nün, muhakemat müdürlüklerinin elindeki dosyalara müdahil olması olağan bir durum mudur? İstanbul Muhakemat Müdürlüğü, Genel Müdürlük’ten görüş mü istemiştir? l İstanbul Muhakemat Müdürlüğü, savcılığın takipsizlik kararına ilişkin hangi tarihte ne yanıt vermiştir? Karara itiraz edilmemiş ise gerekçesi nedir? Kamu görevlileri, kamu zararlarının sorumluluğunu alacak mıdır? Bakanlıkların ve genel bütçe içindeki dairelerin bütün hukuk ve ceza davalarının takibi ile her türlü icra işlerinin ifasını Maliye Bakanlığı’na bağlı Hazine avukatları yerine getiriyor, ayrıca sözü edilen idareler tarafından gönderilen konularda da “hukuki mütalaa” veriyor. Hazine avukatları illerde “Muhakemat Müdürlükleri” ilçelerde “Hazine Avukatlıkları” şeklinde örgütlüler. Muhakemat Müdürlükleri... erkesi dinlemek istiyoruz’ Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen de “Dinlediğimiz bu kişilerin önemi şu. Bu kişiler komisyona dilekçe verdiler. Dediler ki ‘biz birtakım şeyler biliyoruz, bizi dinlerseniz o zaman hakikatin ortaya çıkması daha kolay olacak.’ Bizim buradaki amacımız gerçeği, hakikati ortaya çıkarmaktır. Biz burada bir savcı görevi görüyoruz, iddianame yazıyoruz. Onun için bütün delilleri, dinlenecek kişileri dinlemek isteriz” diye konuştu. Korutürk ve Türmen, daha sonra İstanbul Mali Şube Müdür Yardımcısı Yasin Topçu ile tutuksuz yargılanan eski İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürü Nazmi Ardıç ile görüştü. ‘H aksızlığa uğradık diyorlar’ Saygılı ve Korkmaz’ın morallerinin nasıl olduğunun sorulması üzerine Aksünger “Haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlar” yanıtını verdi. Osman Korutürk de komisyonun görevini en iyi şekilde yapabilmesi için şahit konumunda olan herkesi dinlememeyi planladıklarını söyledi. “Komisyon, Yakub Saygılı’nın ifadesinin alınmasını reddetti. Daha öncesinden de rüşvet verdiği iddia edilen Rıza Sarraf davet edildi. Bir taraf ‘H İstanbul Haber Servisi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 5. Boğaziçi Zirvesi’nde konuştu. Türkiye’nin Küresel Rekabet Gücü Endeksi’nde ve İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde de ilerleme kaydettiğini ama bu yetmediği için daha çok reform yapacaklarını aktaran Şimşek, “Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye 2002’de 102 ülke arasında 65. sıradaydı. Yani yolsuzluk algısının en yüksek olduğu ülke grubundaydık. Şimdi ise yolsuzluk algısının en düşük olduğu ülke grubundayız. Yolsuzlukla mücadelede de Türkiye mesafe kaydetmiştir. Bu seneki tartışmaların önemli bir boyutu siyasi motivasyonlarla yapılmıştır. Ama tabii ki yolsuzluğu sıfırlamış değiliz. Daha çok ve daha güçlü mücadele edeceğiz” dedi. Bakan Şimşek: Yolsuzluğu sıfırlamış değiliz KaçAk Saray’a AYM’den vize ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi (AYM), Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisine yapılan ve 1 milyar 370 bin TL’ye mal olan 1150 odalı Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili bireysel başvuruları, “kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez” buldu. Başvuruların esasına girmeyen Yüksek Mahkeme, davayı usulden reddetti. Başvuruda bulunan örgütlerden Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “AİHM’ye gideceğiz” dedi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Candan, dönemin Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu, “AOÇ arazisinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı yapımıyla ilgili nâzım imar planları ve uygulama projeleriyle ilgili mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararlarının uygulanmamasını” Anayasa Mahkemesi’ne ta Mimarlar Odası AİHM’ye başvuruya hazırlanıyor şımıştı. Bireysel başvurularda, mahkeme kararlarının uygulanmaması nedeniyle sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam haklarına müdahale edildiği vurgulanmıştı. Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, başvuruları birleştirerek görüştü. Mahkemenin dosyanın esasını incelemediği, kişi yönünden yetkisizlik nedeniyle başvuruları reddettiği öğrenildi. Karara tepki gösteren Candan, “Atatürk Orman Çiftliği mücadelesini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacağız. Bu hukuksuzluğa ortak olanlar, kendi sınırlarımızda yargılanamasalar da, evrensel hukuk ilkelerini ihlal ettikleri gerekçesiyle, uluslararası mahkemelerde yargılanmaları için gerekirse Fizan’a kadar taşırız. Hukuk ihlali ortada, karar siyasi. Bu hukuksuzluğa en üst mahkeme de ortak oldu”dedi. Candan, Ak Saray ile ilgili 35 ayrı davalarının ise sürdüğünü bildirdi. İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sosyal medyadan hakaret ettiği iddiasıyla 5 gün önce tutuklanan eski AKP milletvekili Feyzi İşbaran’ın avukatlarının tutukluluğa yaptığı itiraz reddedildi. İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği bir sayfalık kararında, tutuklama kararını veren İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını belirtti. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ise Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “İşbaşaran’ın apar topar gözaltına alınmasının yasal gerekçesi nedir, bu talimatı veren kamu görevlisi kimdir” diye sordu. İşbaşaran’ın itirazı reddedildi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle