03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 2014 PAZARTESİ 8 HABERLER İstanbul’da tarihi ‘öpücük’ İstanbul Haber Servisi Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francesco, Türkiye ziyaretinin üçüncü gününde Fener Rum Patrikhanesi’ne gitti ve ayine katıldı. Patrik Bartholomeos ve Papa, ortak bir bildiriye de imza attı. “Ortak niyetleri ve kaygıları teyit” amacıyla kaleme alındığı belirtilen bildiride, başta Katolik ve Ortodokslar olmak üzere bütün Hıristiyanların birliğine yönelik gayretlerini yoğunlaştırma yönündeki kararlılıkları ifade edildi. Patrik Bartholomeos ile Papa Francesco’nun öpüşmesi de Papa’nın İstanbul’daki ziyaretinin önemli anlarından biri oldu. Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francesco, Türkiye ziyaretinde son gecesini geçirdiği Harbiye’deki Vatikan Temsilciliği’nden konvoyla, Harbiye, Taksim, Şişhane ve Unkapanı güzergâhını kullanarak Fener Rum Patrikhanesi’ne geldi. Francesco’nun girişinden sonra, patrikhaneye giriş için kontrollerin yapıldığı bölgeden girmeye çalışan, içeride alışveriş yapmak istediğini ve mahalleli olduğunu söyleyen bir yurttaşın girişine ve bir polis refakatinde alışveriş yapmasına izin verildi. Güvenlik çemberine girdikten sonra polis refakatini istemeyen ve güvenlik güçleriyle tartışan kişi gözaltına alındı. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francesco, Türkiye ziyaretini tamamlayarak ülkesine döndü n Baştarafı 1. Sayfada döneme dek avcılık ve toplayıcılıkla yaşamını sürdüren insan Tarım Devrimi’yle birlikte üretime geçti. Ortalama 20 kilometrekarelik bir av sahası insanın yıllık gereksinimini karşılarken, bunun çok daha küçük bir dilimi onlarca kişinin karnını doyurmaya yetti. Türkler, Tarım Devrimi’ne ekin kurutulması ve yoğurdu keşfetmeyle katkıda bulundu. Ardından Sanayi Devrimi geldi. Bu kez üretim makineleşti, daha da arttı. Mesafeler kısaldı. O güne dek aylarca süren ülkeler arası yolculuk buharlı trenlerle birlikte günlere, saatlere indi. Ve bugün İletişim Devrimi’ni yaşıyoruz. Bu kez bilginin üretimi ve yayılımı arttı. Her 5 yılda bir bütün bilgiler ikiye katlanıyor. Yayılma hızı da bir o kadar artıyor. 20. yüzyılın sonuna dek kullanılan “sınır aşan yayıncılık” kavramı fiilen gerilerde kaldı. Sosyal medya kavramıyla birlikte de iletişim, büyük bir anlam ve içerik değişikliğine uğradı. Bugün dijital teknolojiyi iyi bilen bir kişi küçücük odada milyonlarca kişiye ulaşan bir iletişim ağı kurabilir. HHH İşte böyle bir çağda AKP iktidarı haber yasakları geleneğini başlattı. Başlangıçta ülke güvenliği gibi gerekçelere sığınılarak getirilen bu yasaklar, son olarak Meclis’in içine kadar girdi. 1725 Aralık sürecinin gerçek anlamda sorgulanması konusunda Meclis’te kurulan komisyonun çalışmaları ilerledikçe hükümette iç gerilim başladı. Bir yandan hiçbir taviz vermeden, hiç gedik açtırmadan adamlarımızı savunmalıyız düşüncesi, bir yandan taşıyamayacağımız kişileri sırtlamamalıyız kaygısı sürüyor. İşte bu noktada yapılan açıklamalara göre faili meçhul bir şekilde gündeme gelen komisyon çalışmalarına ilişkin yayın yasağı bardağı taşıran son damla oldu. Öncelikle vurgulayalım ki Türkiye’de tirajı en yüksek yayın organı fısıltı gazetesidir. Oraya düştünüz mü haberlerin ardı arkası kesilmez. Zaten eskilerin ürettiği “şüyuu vukuundan beterdir” sözü buradan geliyor. Yayın yasağının başlamasıyla birlikte komisyon çalışmalarına ilgi ister istemez daha da arttı. Başta Cumhuriyet olmak üzere kimi gazetelerin ve CHP’nin bu yasakları özünde toplumun bilgi edinme hakkı nedeniyle tanımayacaklarını ilan etmesi, beraberinde toplumun da mücadeleye katılımını getirebilir. Örneğin, tek tek insanlar bilgi edinme hakkını kullanmak istediklerini söyleyip Meclis’ten komisyon çalışmaları hakkında açıklık isteyebilir. Bu mücadeleye toplumun da katılımı Türkiye’de demokrasinin oturması açısından ayrı bir önem taşıyacaktır. HHH Türkiye’de özellikle görsel medyanın yaklaşık yüzde 90’ı hükümetin kontrolünde. Yazılı medyadaki oran da yarıdan fazla. Hükümetin buna rağmen yayın yasağı getirmesi aslında yandaş medya üreterek, bir yere varılamayacağın da göstergesi. Hükümet fiilen pek çok konuda yazmama yasağı uyguluyor. Kendi işine gelen konuların medyada az yer alması halinde bütün iktidar gücünü kullanıyor. Örneğin Musul’da 101 gün rehin kalan konsolosluk görevlilerimizle ilgili yayın yasağı getirmişti. Sorun çözülünce bu kez hükümet tüm yayın organlarının olayı bir bayram havasında büyütmesini istedi. Bunu yapmayanı, hükümeti kıskanmakla suçladı. Sonunda yasak, parlamentonun medyaya, gerçek anlamda da halka kapatılmasına kadar vardı. İletişim çağında böyle bir yasak ancak çağdışı bir zihniyetin ürünü olabilir. Özgür basının ve ana muhalefetin başlattığı yasağa karşı direnişin toplumca da kabul görmesi, bu karanlığı yırtacaktır. BİN YILLIK ‘KAVGA’ BİTMEZ Çaba var ama buzlar zor erir MUSTAFA K. ERDEMOL Papa Francesco’nun Türkiye ziyareti sırasında Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret etmesi, iki kilise liderinin ortak bir deklarasyona imza atmaları elbette çok önemli, ama bu girişimler kamuoyunda yaratılan “kavgalı iki kilise barışıyor” inancını gerçek kılmıyor. Çünkü durum görünenden daha da zor. 1054’ten bu yana süren ayrılığın giderilmesi için çabaların başlaması bile yüzyılları buldu. Birleşme değilse bile yakınlaşma için ilk girişim Papa VI. Paul döneminde, yani 196265 yılları arasında kurulan bir komite ile hayata geçirildi. Alınmış bir sonuç hâlâ yok. Ayrıca iki kilise mensuplarının gündeminde tutulması amacıyla 18 ile 25 Ocak Hıristiyanları Birleşme Haftası olarak kutlanır, ama bundan da pek çok kişi haberdar değil. Papa Francesco’nun, Fener Rum Patriği Bartoholomes’le görüşmesi çok önemli olabilir, ama bu kilise liderlerinin ilk görüşmesi değil. VI Paul, dönemin patriği Athenagoras’la 1964’de Kudüs’te, 1967’de de İstanbul’da görüşmüştü. Patrik Athenagoras da aynı yıl iadei ziyaret amacıyla Vatikan’a gitmişti. Bu görüşmelerin en önemli sonucu iki kilisenin birbirlerini aforoz etme kararlarını geri alması oldu. Hepsi bu. Birinden biri inanç temelli ritüellerinden, “tarik”lerinden vazgeçmezse bu girişimler “yakınlaşma”yı sağlar, ama birleşmeyi asla. “Kutsal Ruh”, “İkili Ruh”, “Cumartesi Orucu”, papazların evlenme yasağı konularında bu kurumlardan hangisi geri adam atabilir? İsa çarmıha gerilirken kendisini kurban mı etti, yoksa çarmıha gerilmek Hıristiyanlar için bir zafer miydi? İlkinden Katolikler, ikincisinden Ortodokslar vazgeçer mi? İsa’nın “Son Yemeği”nde yediği ekmek mayalı mı, mayasız mı konusundaki ihtilaf bile çözülmemişken üstelik. Vatikan ile Fener Patrikhanesi diyelim ki “dini ihtilaf” konusunda anlaştılar, iki büyük Ortodoks kurum olan Moskova ile Fener Patrikhanesi arasındaki büyük kavga ne olacak? Yani deklarasyon imzalanır, ama Vatikan ile Fener ayrı telden çalmaya devam ederler. Bin yıllık “kavga” kolay bitmez. Aya Yorgi’de yortu törenine katıldı Papa Francesco, Fener Rum Patrikhanesi’nin içindeki Aya Yorgi Kilisesi’nde Ortodoks Kilisesi’ni kurduğuna inanılan Aziz Andreas’ı anma yortusuna katıldı. Papa Francesco’yu Bergama Metropoliti John Zizioulas karşıladı. Papa, Patrikhane’de devam eden sabah duasının bir bölümünde de bulundu. Patrik Bartholomeos’un yönettiği ayine, Papa Francesco’nun yanı sıra Yunanistan Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos, Süryani Ortodoks Kilisesi İstanbul Metropoliti Yusuf Çetin, Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva da katıldı. Papa Francesco, 2 saat süren ayinin bir bölümüne dua okudu. Ayinin son bölümünde komünyona ge çildi ve Patrik Bartholomeos tarafından kilisede bulunanlara, ayin sırasında kutsanan şaraplı ekmek ikram edildi. Patrik Bartholomeos ayinin ardından yaptığı konuşmada, Doğu ve Batı kiliseleri arasındaki birlik çalışmalarının 50 yıl önce Kudüs’te Patrik Athenagoras ile Papa VI. Paul’ün bir araya gelmesiyle başladığını vurgulayarak “Önümüzde belki uzun ve bazen de engebeli bir yol var ancak geri dönülemez nitelikte bir yol bu” dedi. Konuşmalarının ardından Patrik Bartholomeos ve Papa Francesco, kiliseden çıkarak patrikhane binasına geçti. Patrik ve Papa, patrikhane balkonuna çıkarak avludakilere ortak selam verdi, takdis etti. El ele tutuşan Patrik ve Papa, barış, uzlaşma ve sevgi için birbirlerini öptü. Bu jestin, Papa’nın, “Beni ve Roma Kilisesi’ni kutsar mısınız?” isteği üzerine Patrik tarafından gerçekleştirdiği kaydedildi. Papa Francesco, Patrik Bartholomeos ile ortak bir bildiriye imza attı. Patrikhanede gerçekleşen imza töreninin ardından bildiri metni basına dağıtıldı. “Ortak niyetleri ve kaygıları teyit” amacıyla kaleme alındığı belirtilen bildiride, başta Katolik ve Ortodokslar olmak üzere bütün Hıristi yanların birliğine yönelik gayretlerini yoğunlaştırma yönündeki kararlılıkları ifade edildi. Irak, Suriye ve bütün Ortadoğu’daki bugünkü durumla ilgili ortak kaygılarının altı çizilen bildiride, “Barış ve istikrar arzumuzda, çatışmaların diyalog ve uzlaşmayla çözülmesini teşvik irademizde birlik içindeyiz” denildi. Bildiride, “Biz Hıristiyan liderler olarak bütün dini liderlere dinler arası diyaloğu sürdürme, güçlendirme, insanlar ve halklar arasında bir barış ve dayanışma kültürü inşa etmek için her türlü gayreti gösterme çağrısında bulunuyoruz” denildi. Bildiride, Ukrayna’daki duruma da değinilerek bu ülkedeki çatışmanın taraflarına diyalog ve uluslararası hukuka saygı çağrısı yapıldı. Papa Francesco resmi programında olmamasına rağmen uzun süredir tedavi gören İstanbul Ermeni Patriği ve Türkiye Ermenileri ruhani reisi Mesrob Mutafyan’ı tedavi gördüğü Surp Pirgiç Ermeni Hastanesi’nde ziyaret etti. Papa bu ziyaretin ardından Türkiye’den ayrıldı. Öte yandan Papa Francesco’nun Türkiye ziyaretinin İstanbul ayağında yaptığı jestler, İtalyan basınında geniş yankı buldu. Papa’dan sürpriz ziyaret Ortak bildiri hazırladılar Kilisede tarihi öpücük C HP L İD E Rİ ke m al K I L I Ç D A R OĞ L U , Y AL O V A KO NU s unda ya pıla n eleştirilere yanı t verdi : Ağaç kesilmesinden yana değilim SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kullanması için yaptırılan saraya yönelik eleştirilerini sürdürdü. Kılıçdaroğlu, Türkiye işsizlikle boğuşurken 1.3 milyara saray yaptırıldığını vurguladı. CHP lideri, CHP’li Yalova Belediyesi’nin ağaç kesimini de eleştirdi. Kılıçdaroğlu konuşurken sürekli elektriklerin kesilmesi dikkat çekti. Adana’daki Seyhan Oteli’nde düzenlenen bölge toplantısına katılan CHP lideri Kılıçdaroğlu, Adana’nın son 12 yılda iktidar partisine en büyük katkıyı yapan illerden biri olduğunu ancak kentin kan kaybettiğini, fabrikaların kapandığı ve işsizliğin arttığını söyledi. CHP olarak işsizlik manzarasını içlerine sindiremediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, “İşsizliği bu topraklarda, sadece Anadolu’da değil bütün Türkiye’de yenmek benim boynumun borcudur. Diyorlar ki ‘İşsizliği nasıl önleyeceksin?’Bunun dünyada bilinen bir yolu var. Yatırım yapacaksınız, üreteceksiniz, ürettiğinizi satacaksınız, gelir elde edeceksiniz. Yeniden fabrikalar kuracaksınız. Onların çocuklarının iş sorunu var mı? Onlar çalışmıyorlar. Çünkü yatak odaları var, odalarda boy boy para kasaları var, içinde dolar ve Avro’lar var. Peki gariban Mehmet efendinin oğlunun odasında ne var? Bir tane yerde kilim var yok, iş arıyor. Fabrika kuracağı yerde kendisine bin odalı saray yapıyor. O kaçak saray haram saraydır, helal parayla yapılmış haram saraydır” diye konuştu. varsa doğanın da hakkı vardır. Diyor ki, ‘Efendim diyor, Gezi Parkı’nda ağaçlar kesildi kıyameti kopardınız.’ Evet kıyameti kopardık. Ben değil, ben de bir parçasıydım ama asıl kıyameti koparanlar İstanbul’da oturanlardı, gençlerdi. Kendi kentlerine sahip çıkıyorlardı. Sen Yalova dolayısıyla üzüntünü dile getirdiğin için teşekkür ediyorum. Demek ki, Gezi Parkı’na hak vermeyi yeni yeni öğrendin; bu da bir aşama. Yeşillik ve güzelliğin olduğu her yerde insan mutlu olacaktır. Ağacı kesmek, tabiatı tahrip etmek doğru değildir. Bu konuda en çok duyarlı olan partilerden birisiyiz. Bu duyarlılığımızı da sonuna kadar koruyacağız.” “Türkiye iyi yönetilmiyor benim, çocuğumun, esnafın, çiftçinin sorunu var diyorsan oturup düşüneceksin” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP’ye oy veren saygıdeğer yurttaşlarımdan düşünmelerini istiyorum. Elini vicdanına koy, etrafına, komşularına, yakınlarına, mahallene bak ve şu soruyu kendine sor, ‘Bu kadar dert varken bin odalı saray o adam için hak edilen bir saray mıdır değil midir?’ Bunun kararını önce vicdanında ver. Vicdanın buna isyan ediyorsa, helale ortak olacaksın, harama değil.” Başbakan Davutoğlu’nun danışmanı Etyen Mahçupyan’ın “AKP’ye oy veren İslami kesimin en az yarısı yolsuzluk olduğuna inanıyor” dediğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Kul hakkı yemenin en büyük günah olduğunu babam, annem öğretti bana. Eminim senin annem baban da sana öğretmiştir. O zaman yolsuzluk olduğuna inanıyorsan neden hâlâ AKP’ye sempati duyuyorsun” diye sordu. Kılıçdaroğlu, bir partilinin “Ön seçim istiyoruz” diye bağırmasına sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Onu buraya getiren arkadaş CHP’li değil, AKP militanı herhalde. Kimse şunu unutmasın. Kimseye kişisel şov yaptırmayacağım. Bu partiye, demokrasiyi getiren kişiyim. Genel başkan seçimi dahil yüzde 33 cinsiyet kotası dahil, hiçbir partide olmayan demokrasi kültürünü bu partiye getirdik” dedi. Fotoğraf: AA Fotoğraf: DHA Adana’da bölge toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu konuşma yaptığı sırada sürekli elektriklerin kesilmesi dikkat çekti. AĞABEYİ BUGÜN BAŞVURUYOR Tatar’ın intiharı için suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Amirallere suikast girişiminde bulunduğu iddiasıyla ikinci kez gözaltına alınırken 19 Aralık 2009 günü intihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar, “Ali Tatar’ı intihara sürükleyen isimler” hakkında bugün suç duyurusunda bulunacak. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunacağı dilekçeyi gazetemizle paylaşan Tatar, “dönemin savcıları, hâkimleri, Emniyet müdürleri ve operasyona katılan polis memurlarını” yargıya şikâyet edecek. Tatar’ın savcılığa sunacağı şikâyet dilekçesinde, “kardeşi Ali Tatar hakkında hukuka aykırı olarak gerçekdışı suçlamalar içeren fezleke düzenleyerek ve hakkında hiçbir somut ve hukuki bir delil yokken tutuklayarak psikolojik yapısının bozulmasına ve ölümüne neden olan Emniyet Müdürü Yurt Atayün, Emniyet Müdürü Ömer Köse, Emniyet Müdürü Hüseyin Işıldak, Emniyet Amiri Halim Pehlivanlar, polis memurları Ferdi Uz, Lezgin Biter, sicil No’ları 266416, 306533, 308848, 297062 olan polis memurları, soruşturma savcısı Süleyman Pehlivan; 10. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250. madde ile görevli) başkan Zafer Başkurt, üye Ali Efendi Peksak, üye Murat Üründü, 39505 sicil No’lu hâkim ile 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250. madde ile görevli) heyetini oluşturan başkan Şeref Akçay ve üye Metin Özçelik, Bülent Akasma” hakkında soruşturma başlatılması talep ediliyor. DAVUTOĞLU OLASI CHPHDP BİRLİKTELİĞİ İÇİN BU TANIMI KULLANDI ‘Koalisyon yıkım olur’ COŞKUN YAMAN BALIKESİR Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Kuvayi Milliye ruhu söz konusu olduğu zaman, TürkKürt kardeştir, ayrımcılık yapan kalleştir” dedi. Partisin Balıkesir il kongresinde konuşan Davutoğlu, olası CHPHDP birlikteliğini “yıkım koalisyonu” olarak nitelendirdi. MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi hiçbir Tuncelilinin elini sıkmamakla suçlayan Davutoğlu, “Ondan birkaç gün önce ben de Tunceli’deydim. Cemevine gittim, hak Muhammed Ali sofrasına oturdum. Ve gösterdik ki Kuvayi Milliye söz konusu olduğunda, Sünni ile Alevi yan yanadır, kardeştir, kardeş olacaktır. Patnos’a gittim orada bu vatanın birliği için ve demokrasimizin geleceği için 67 Ekim provokasyonlarına karşı dimdik duran Kürt vatandaşlarımızla konuştum. Orada onlar bu bayrağı dalgalandırdılar. Vatanın birliğini beraberliğini Kobani provokasyonlarına karşı savundular. Kuvayi Milliye ruhu söz konusu olduğu zaman, TürkKürt kardeştir, ayrımcılık yapan kalleştir” diye konuştu. Bahçeli’nin CHP’den daha çok tek parti dönemini savunduğunu dile getiren Davutoğlu, “Tek parti döneminde camilerde Allahu ekber denmiyordu, Tanrı uludur deniyordu Bahçeli. Devlet insanı yaşattığı zaman devlettir. Biz devlet el öptürmez dediğimiz için Bahçeli alındı. Devlet millete el öptürmez, milletin elini öper, milletin değerini savunur. Buradan bütün dava arkadaşlarıma sesleniyorum. Hiçbiriniz hiçbir gerekçeyle el öptürmeyeceksiniz, ama gerektiğinde diz çökeceksiniz, bağdaş kuracaksınız, gönül gönle konuşacaksınız” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretinde “HDP ile koalisyona girecek misiniz” sorusuna, “Siyasette 24 saat bile uzun, ne olacağı belli olmaz” sözlerini anım eşil alanlar korunmalı’ Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu’nun “Gezi Parkı’nda ağaçlar kesildi, kıyameti kopardınız. Kılıçdaroğlu neden sessiz kalıyor” sözlerine de yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, Yolava’da CHP’li belediye tarafından kesilen ağaçlarla ilgili olarak şöyle konuştu: “Nerede bir yeşillik, ağaç ve çiçek varsa korunmasından yanayım. Hiçbir siyasi partide olmayan bir genel başkan yardımcılığımız var. Adı doğa hakları. İnsanın hakkı ‘Y satan Davutoğlu, “Şimdi yeni koalisyon arayışları var CHP ile MHP arasında. Tek parti zihniyetiyle Türkiye’nin belli bir bölgesine siyaset yapanların koalisyonu. Dün de Diyarbakır’da bir otelde yapılan toplantıdan sonra CHPHDP koalisyonu için sorular sorulmaya başlandı. Bu millet ne tür koalisyon olursa olsun kendini temsil edeni tanır, gözünden tanır. Diyarbakır’da yeni koalisyonun haberciliğini veriyor. HDP ile koalisyona girecek misiniz diye soruyorlar, siyasette 24 saat bile uzun ne olacağı belli olmaz diyor. Kobani olaylarında vandalizm yapanlarla Gezi olaylarında sokakları karıştıranlar koalisyon yapmak istiyor. Bunun adı yıkım koalisyonudur” diye konuştu. Yalova’daki ağaç kesimleri üzerinden Kılıçdaroğlu’na yüklenen Davutoğlu, “Kılıçdaroğlu, Yalova’da ne oldu, bunun için neden konuşmuyorsun? ” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle