03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ARALIK 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Yüzde 10 seçim barajının AYM kararıyla kalkabileceği tartışılıyor Kılıç, umutlandırdı TÜREY KÖSE Öcalan’ın İtibarı Kaç Puan? Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın geçen hafta Bakanlar Kurulu sonrasında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı eleştirirken yaptığı açıklamalar tartışma yarattı. Arınç, “Hiçbir gazete Sayın Demirtaş’ın 1.5 ay boyunca nerede olduğunu merak etmedi. Biz neler olduğunu iyi biliyoruz. Sahici olun, kendiniz olun. Çözüm sürecini tıkayacak hiçbir şey yapmayın. Birincisi; söylenenler hükümeti zor duruma düşürüyor. İkincisi; Öcalan’ın bile talep etmediği, Öcalan’la hükümet olarak görüşmediğimiz, MİT’in bu görüşmeleri yaptığı bilindiği halde onun taleplerinin dışında birtakım şeyler ileri sürmek suretiyle Öcalan’ı da zor duruma düşürüyorsunuz” dedikten sonra ekledi: “Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?” CHP Milletvekili Gürkut Acar, bunun üzerine Arınç’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde şu sorulara yanıt istedi: 4 Hükümetinizin itibar ödülü 110 arasında puanlanırsa, hükümetinize göre terör örgütü yöneticiliğinden mahkum olan kişinin itibar puanı kaçtır? 4 Terör örgütü yöneticisini itibarsız hale getirmeye çalışanlar kimlerdir? Bu konuda bir inceleme ya da soruşturma açılacak mıdır? Sorumlular yargı önüne çıkarılacak mıdır? 4 Hükümetinizin itibar koruma çabası açılım sürecinin bir parçası mıdır? Hükümetiniz, söz konusu kişinin itibarını korumak için önümüzdeki günlerde başka hangi adımları atacaktır? Bir itibar kaybı olmuşsa ‘iadei itibar’ için yasal bir düzenleme yapılacak mıdır? Yoksu şu andaki itibarı yeterli görülecek midir? 4 Türkiye, hükümet eliyle terör örgütü yöneticisinin itibarının korunması çabasından sonra açılım sürecinde daha neler yaşayacaktır? Toplumun bir şok, bir travma yaşamaması için ön bilgilendirme yapılacak mıdır? AKP’NİN YSK’DEKİ TEMSİLCİSİ ŞEREF MALKOÇ, KILIÇ’IN AÇIKLAMALARINA SERT ÇIKTI: ANKARA Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın yüzde 10 seçim barajının kaldırılması için yapılan bireysel başvuruları 23 hafta içinde karara bağlayacaklarını açıklaması muhalefet partilerinde “2015 seçimleri öncesinde baraj sıfırlanır ya da düşebilir” beklentisine yol açtı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “AYM ihlal tespiti yaparsa, sıfır baraj olur. Yasama organı seçim takvimi başlamadan bir yasa çıkarırsa yeni baraj belirlenebilir” dedi. HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da “AKP, CHP ve bizimle anlaşmak zorunda. Anlaşmazsa, 2015 seçimlerine sıfır barajla gidilir” görüşünü dile getirdi. AYM Başkanı Kılıç, Habertürk gazetesinin sorularını yanıtlarken “Raportör arkadaşlar çalışmalarını tamamladı, raporda önemli tartışmalar var. Konu hassas olduğu için ‘bireysel’de değil, ‘genel kurul’da görüşüp 23 hafta içinde karara bağlayacağız” dedi. Kılıç, “AYM kararları, ‘seçim kanununda yapılacak değişiklikler bir yıl içinde uygulanamaz’ hükmüne tabi mi” sorusuna da “Hayır tabi değil, anında uygulanır. Hak ihlali kararı hemen ortadan kaldırılması içindir” yanıtını verdi. AYM’nin barajla ilgili kararı, özellikle 2015 yılında ilk Sezgin Tanrıkulu seçim sınavına girecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu açısından büyük önem taşıyor. Baraj kalkar ya da düşerse HDP de parti olarak seçimler girip gücünü sınayabilecek. CHP’li Tanrıkulu, “AİHM barajla ilgili ihlal kararı vermedi, ama şunu ifade etti; baraj çok yüksek, gözden geçirilsin. Böyle bir referans kararı var. AYM önüne gelen davada, AİHM’nin içtihatı yok, diyemez. AYM, ihlal tespiti yapabilir” dedi. Tanrıkulu, “ihlal kararı verilirse ne olur” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Sıfır baraj olur. AYM, barajı iptal eder. Ancak, yasama organı seçim takvimi başlamadan bir yasa çıkarırsa yeni Hasip Kaplan baraj belirlenebilir. AYM, temsilde adalet ve katılımcılık açısından yaklaşarak Türkiye’deki demokrasiyi güçlendirecek, birçok meselenin önünü açacak referans bir kararın önünü açabilir.” HDP’li Kaplan da AYM’nin vereceği kararın “Türkiye’nin siyasetini, 2015 seçimlerindeki Meclis’i yeniden şekillendirebileceğini” vurguladı. Kaplan şunları söyledi: “AYM, hem anayasaya hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre ihlal kararı verirse, Meclis’in derhal bir anayasa değişikliğine gitmesi zorunlu hale gelir. Seçim Kanunu da değiştirilir, barajlar indirilir. Hükümetin seçim kanununu değiştirmeye sayısı yetiyor, ama anayasayı değiştiremeye sayısı yetmez. CHP ve HDP’yle anlaşmak zorunda kalacak. Bunları yapmazsa, AYM kararı da bağlayıcı olduğundan 2015 seçimlerinde seçim barajı tamamen kaldırılmış addolunur. Bu da AKP’nin sonu olur. Baraj iner ya da kalkarsa, milletvekili sayımızı 3, 4 katına katlarız.” CHP ve HDP’nin barajın düşürülmesi ya da kaldırılmasına ilişkin önerileri TBMM Anayasa Komisyonu’nda bekliyor. CHP’li Sezgin Tanrıklu’nun seçim barajının yüzde 3’e, Kazım Kurt ve Ali Rıza Öztürk’ün yüzde 5’e indirilmesi, Birgül Ayman Güler’in ise barajın tamamen kaldırılmasına ilişkin yasa önerileri var. 367 gibi garabet doğar ANKARA AYM, yüzde 10 seçim barajının kaldırılması amacıyla yapılan bireysel başvuruları esastan görüşmek için gündemine alınca bir kez daha AKP ile karşı karşıya kaldı. AKP’nin Yüksek Seçim Kurulu’ndaki (YSK) temsilcisi Şeref Malkoç, AYM’nin usulüne uygun bir başvuru olmadığı için yasa iptali kararı veremeyeceğini, vermesi halinde “kendi sıdışına çıkacağını” söyledi. ERDEM nırlarının Malkoç, “AYM Başkanı’nın açıklamalaGÜL rı anayasaya uygun değil” dedi. Malkoç, Türkiye’nin en önemli sorununun erklerin birbirinin alanına girmesi olduğunu belirterek “AYM, yüzde 10 barajını kaldıracak bir yasa iptali yoluna giderse geçmişteki 367 barajı gibi bir garabet doğar” dedi. Cumhuriyet’e konuşan Malkoç, Kılıç’ın açıklamasına ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı: Anayasaya aykırı: Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın “Hak ihlali kararı vermeleri halinde anında uygulanacağı” yolundaki açıklamaları anayasaya uygun değil. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin önünde usulüne uygun olarak seçim barajıyla ilgili yasanın iptali için açılmış bir dava bulunmuyor. Yasaların iptaliyle ilgili bizdeki usuller bellidir. Burada böyle bir durum yok. Barajla ilgili yasa değişecekse bunu TBMM yapar, Anayasa Mahkemesi, kendini Meclis’in yerine koyamaz. Başvurularla ilgili hak ihlali kararı verse bile bu karar yüzde 10 seçim barajıyla ilgili bir uygulama kararı olmaz. Tek başına Anayasa Mahkemesi’nin kararı uygulama için yetmez. TBMM düzenleme yapmadan barajla ilgili uygulama yapılamaz. Anayasa ve yasalardaki bu açıklıklara karşın Anayasa Mahkemesi’nin barajın kaldırılması konusunda karar vermesi halinde yine uygulama yoluna gidilemez. Böylesi bir durumda da YSK devreye girecektir. 367 TARTIŞMASI 2007 Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin 16 Mayıs 2007 tarihinde dolmasıyla başladı. Meclis Genel Kurulu’nda yapılacak oylamayla belirlenen Cumhurbaşkanlığı için ilk iki turda nitelikli çoğunluk olan 367 oy, kalan turlarda ise salt çoğunluk olan 276 oyun bulunması gerekiyordu. Ancak Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, cumhurbaşkanının seçimi için gereken 367 oyun sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğunu belirtti. 354 sandalye sahibi iktidar partisi AKP, Abdullah Gül’ü aday gösterdi. 27 Nisan’da yapılan ilk tur oylamada toplam 361 oydan 357’si Gül’e çıktı. CHP kararı AYM’ye taşıdı. Yüksek mahkeme, oylamayı iptal etti. AKP’nin önerisiyle 22 Temmuz’da yapılan erken seçimde yeni Meclis oluştu. MHP Köşk seçimine katılınca 367 rakamı bulunmuş oldu. Gül, üçüncü turda 339 oy alarak 11. cumhurbaşkanı seçildi. Halkoylamasına sunulan ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yasası da referandumda yüzde 68 ile kabul edildi. Daha 17’deyiz TBMM Genel Kurulu’nda, kamuoyunda yeni yargı paketi olarak bilinen “makul şüphe” düzenlemesi ve özel yetkili mahkemelere dönüş gibi önemli düzenlemeler içeren yasa teklifinin görüşmelerinde ilginç bir düzenleme yapıldı. Teklifin 25. maddesiyle “Yargıtay üyesi seçilebilmek için hâkimlik ve savcılık mesleğinde yirmi yıl çalışmış olmak şartı”, 17 yıla düşürüldü. MHP, maddede bulunan “on yedi” ibaresinin anayasaya aykırı olması nedeniyle “on yedi” olarak değiştirilmesine yönelik önergesini Genel Kurul’a taşıdı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Adalet Komisyonu Sözcüsü, AKP Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, “önergeyi desteklemedi, olumsuz yanıt” verdi. Önerge üzerine konuşan MHP Milletvekili Alim Işık isyanını şöyle dile getirdi: “On yedi ‘Türkiye’nin ilk on kişisi Türkiye’yi yedi’ anlamına gelir mi? Gelir. On yedi ‘10 tane 7 eşittir 70’ anlamına gelir mi? Gelir. On yedi birleşik yazılır. Türkçeye ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na saygınız olsun. Anayasada örneğin, kişi hürriyeti ve güvenliğiyle ilgili 19. maddesinde en geç kırk sekiz saat içerisinde karar alınmasıyla ilgili bir konu var, ‘kırk sekiz’ yazmıyor ‘kırksekiz’ birleşik yazıyor. Sadece muhalefet partisinden geldiği için bu kadar fanatik, bu kadar doğrulara kapalı bir anlayış başka hangi ülkede görülebilir?” Konuşmanın ardından yapılan oylamada AKP’li vekillerin de verdiği oylarla önerge kabul edildi. Maddedeki “on yedi” ibaresi, “onyedi” olarak değişti. AİHM kararı var BİREYSEL BAŞVURUDA HAK İHLALİ YASADAN KAYNAKLANIRSA YASA İPTAL EDİLEBİLECEK AYM’den üçüncü yol ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurularda verilen ihlal kararının yasadan kaynaklanması halinde, söz konusu yasa maddesini iptal edip etmemeyi “ciddi olarak” tartışıyor. Avrupa Konseyi’nin Bireysel Başvuru Sistemi İhtiyaç Analizi Raporu’nda anayasanın 150. maddesi uyarınca, mahkeme niteliğinde sayılan bölümlerin yasaları iptal için Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’na gönderilmesine olanak tanınmasını istendi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “Anayasa Mahkemesi, bu yollar tüketilmeden bunu acaba biz genel kurula götürebilir miyiz şeklindeki yaklaşım belki çok ileri bir düşünce olabilir. Anayasa Mahkemesi bunu ciddi şekilde düşünmelidir” dedi. Yüzde 10’luk seçim barajına ilişkin yapılan bireysel başvuruların genel kurula taşınması da bu yolda ilk uygulama oldu. Anayasa Mahkemesi raportörünün hazırladığı raporda, yasanın iptal edilmesini de tartıştığı öğrenildi. Anayasa Mahkemesi, mevcut uygulamalarında iki yöntemle önüne gelen yasaları anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edebiliyordu. İlk yöntem, ana muhalefet partisinin başvurusu üzerine ikinci yöntem mahkemelerin, baktıkları bir davada bir yasayı anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Yüksek Mahkeme’ye taşımasıyla oluyordu. Ancak Anayasa Mahkemesi, şu an “üçüncü bir yolu” gündemine aldı. Kılıç, bireysel başvuruda yasa iptalinin görüşülmesine sıcak baktığını şu sözlerle ifade etti: “Yasadan kaynaklanan hak ihlali, tüketilmesi gereken yollarda eğer başvurma yolları varsa, adli ve idari yargıda görüşülürken kişi bunun anayasaya aykırı olduğunu iddia edebilir. Mahkeme, davayı bekletici neHaşim den olarak kabul ederek bunu anayasaya aykırıdır diye Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir. Veya mahkeme bunu getirmeyebilir. O zaman kişi, temyiz aşamasında yerel mahkemenin anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bulmadığını da temyiz aşamasında tekrar gündeme getirebilir. Bu yollar açıkken Anayasa Mahkemesi, bu yollar tüketilmeden bunu acaba biz genel kurula götürebilir miyiz şeklindeki yaklaşım belki çok ileri bir düşünce olabilir. Bence Anayasa Mahkemesi olsa olsa bu tüketilmesi gereken yollardan hiçbir şekilde ne idari, ne adli yargıda, askeri yargıda hiçbir şekilde böyle bir imkân yoksa bu konuda anayasaya aykırılık konusunda ileri sürülebilecek yoksa yol kapalıysa Anayasa Mahkemesi bunu ciddi şekilde düşünmelidir. Bu noktada Alman uygulamasının çok da isabetli bir düşünce olduğunu belirtmek isterim.” Bu konuda ilk somut adımın ise seçim barajına ilişkin atıldığı ortaya çıktı. Yüzde onluk seçim barajına ilişkin üç partinin yaptığı bireysel başvuruya ilişkin Haşim Kılıç, daha önce yaptığı açıklamada, “Raportör arkadaşlar çalışmalarını tamamladı, raporda önemli tartışmalar var. Konu hassas olduğu için ‘bireysel’de değil de ‘genel kurul’da görüşüp 23 hafta içinde karara bağlayacağız” dedi. Cumhuriyet’in Anayasa Mahkemesi kaynaklarından aldığı bilgiye göre, seçim barajının kaldırılmasına yönelik bireysel başvuruya ilişkin raportörün raporunda, Milletvekili Seçimi Yasası’nın 33. maddesinin iptal edilip edilmeyeceği de tartışıldı. Eğer iptal kararı çıkarsa, AYM bireysel başvurularda yasaların iptal yolunu açacak. Ancak iptal istemi reddedilirse 10 yıl boyunca bu konu bir daha görüşülemeyecek. Yasamaya Jet, İnternete ‘Kağnı’ Hızı Haziranda yapılacak genel seçim öncesi TBMM’de olağanüstü bir çalışma temposu yürütülmeye başlandı. Geçen hafta komisyon süreci biten 2015 bütçesinin önümüzdeki hafta Genel Kurul’a gelmesi bekleniyor. Genel Kurul’daki bütçe maratonu öncesi; yargı paketi ve iç güvenlik paketi gibi tartışmalı yasaların da görüşülecek olması nedeniyle milletvekilleri bu hafta da yoğun bir tempoda mesai harcayacak. Öyle ki Genel Kurul çalışmalarının yoğunluğu bahanesiyle TBMM KİT Komisyonu çalışmaları bile ertelenmişti. Tüm bu yoğun yasama faaliyetleri sürerken, özellikle son iki aydır TBMM tarafından Meclis genelinde sağlanan internet hizmetinde ve TBMM’nin resmi internet sayfasına erişimde pek çok sıkıntı yaşanmaya başlandı. Milletvekillerinin sağ kolu olarak çalışan danışman ve sekreterler bu yavaşlamadan şikâyetçi olurken, MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri internette yaşanan yavaşlamanın nedenini TBMM Başkanlığı’na sordu. MHP’li Yeniçeri’ye yanıt veren TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut, TBMM bilgisayar sistemlerinde yapılan bakımlar sebebiyle bazı sunucuların yedek platformda çalıştırıldığını, bundan dolayı internet sitelerine erişimde zaman zaman problemler yaşandığını belirtti. Yakut, internet sitelerine günlük rutin siber saldırılar yapıldığını ancak güvenlik sistemleri sayesinde bu saldırıların engellendiğini duyurdu. TBMM’de yaşanan internet sıkıntısının nedeni, yapılan bakım ve bazı sunucuların yedek platformda çalıştırılmasına bağlanırken; TBMM’den jet hızıyla geçen yasalarda milletvekillerine her türlü konuda yardımcı olan; ayrıca vatandaşların talepleri ve milletvekillerinin seçim bölgelerinden gelen taleplerle de ilgilenen danışman ve sekreterler deyim yerindeyse saç baş yolduran internet sorununa isyan etti. Personel bu durumu, “jet hızıyla yasa görüşülen Meclis’te kağnı hızıyla internet erişimi” esprisiyle özetledi. Raportör de tartıştı Kılıç Sacit Kayasu öldü. Çoğunuz onu tanımıyorsunuz. Çok çok adını duydunuz. Ben iyi tanırım. Arkadaşımdır. Onunla, o zorlu günlerde ilk (yoksa tek mi?) söyleşiyi yapmışlığım bana ve yayımlayan Cumhuriyet’e onur veriyor.  Sacit Kayasu, Adana c umhuriyet savcısı iken Mart 2000’de, 12 Eylül darbesini yapanların suçunun zamanaşımına uğratılmasını önlemek amacıyla bir iddianame düzenledi.  Adana Başsavcılığı iddianameyi yok saymaya kalkıştı. Sacit Kayasu ısrar etti. Sonunda hem iddianame hem yasalar ahlaksızca yok sayıldı ve bir cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianame çöpe giderken o savcı da meslekten atıldı. Meslekten atılma kararının altında resmi ideolojinin yargı erkindeki kalelerinden HSYK’nin imzası vardı.   Kayasu sadece savcılıktan atılmadı, avukatlık yapması da yasaklandı. Ama o inatçı ve sabırlı bir demokrattı. Yıllar sürecek bir hukuk mücadelesine girişti. İç hukuk yolları tükenince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, Kayasu hakkında Bir Hukuk Kahramanının Ardından verilen kararı iptal etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı erki ve Adalet Bakanlığı direndi. Ama AİHM de kararında direndi. Sonunda Kayasu’nun hakları geri verildi. Ama mücadele bitmedi. Savcılığa dönme istemi “Emekliliğini kendi istediği” gerekçesiyle reddedildi. Hiç olmazsa avukatlık yapabilmek için başvurduğu “sıkı ulusalcı” İstanbul Barosu başvuruyu reddetti. Kayasu itiraz etti. İstanbul Barosu yine reddetti. Sonunda AİHM kararına dayanarak başvurduğu Türkiye Barolar Birliği, Kayasu’nun “Hiç olmazsa avukatlık yapması”na izin vermek zorunda kaldı.  Sacit Kayasu İstanbul’da avukatlık yaparak ekmeğini kazanmaya çalıştı ve başının gölgesini hiç önüne düşürmedi. 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu’nun ardından 12 Eylül faşist darbesinin beş elebaşısından hayatta kalan baş elebaşı Kenan Evren ve general Tahsin Şahinkaya yargıç karşısına çıkarıldıkları gün telefonlaştık, T24’ün daracık salonunda buluştuk. Yanında iki kutu bira getirmişti. Gözleri parlayarak konuştu. Bugün benim de, senin de bayram günün. Ben içki içmiyorum artık ama bugün içelim…   Kutu biraları tokuşturduk. Gözlerinin parıltısı daha da artarak övündü: Biliyor musun, iddianamede kaynak gösterilen belgeler arasında benim iddianame baş köşede yer alıyor. Haklıydı. Evren ve Şahinkaya’yı sanık iskemlesine oturtan iddianame de kaynak gösterilen resmi belgeler arasında Sacit Kayasu’nun 28 Mart 2000’de hazırladığı iddianame yer alıyordu.  12 Eylül darbecilerini sanık iskemlesine oturtan çorbada çok kişinin ve kurumun tuzu var. Ama Sacit Kayasu’ya özel bir yer ayırmak gerek. 12 Eylül darbesinin elebaşılarının kendilerini anayasal güvenceye aldıkları, “Yargılanamaz, yargılanmalarından söz bile edilemez” sanıldıkları 2000 yılı ilkbaharında cumhuriyet savcılığı görevini “cumhurun savcısı” olarak kavrayacak bir hukuk bilinci ve yurttaş cesareti ile ortaya çıkıp iddianame hazırlamak her yiğidin harcı değildi. HHH Sacit Kayasu yiğitti. Sahici bir hukuk yiğidi… Önceki gün kansere yenik düştü. Dün de onu uğurladık… Arkadaşımın ardından söylenecek sözüm çok. Ama tek cümleyle yetineceğim: Teşekkürler “hukuk savaşçısı” Sacit Kayasu. Emine Kaplan, Mahmut Lıcalı, Fırat Kozok, Selda Güneysu [email protected] l Emine Ülker Tarhan, kurucusu olduğu partinin genel başkanı seçildi ‘Dileyen ulusalcı desin yeter ki hırsız demesin’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan, “Ülkemizin geleceği için mücadele etmek istiyoruz. Biz bunu söyledikten sonra dileyen ‘özgürlükçü’ desin bize, dileyen ‘yurtsever’ desin, dileyen ‘ulusalcı’ desin, dileyen ‘vatansever’ desin. Yeter ki kimse ‘vatan haini’ ya da ‘hırsız’ demesin” dedi. Anadolu Partisi Kurucular Kurulu Kongresi, Sheraton Otel’de yapıldı. Kongrede, genel başkan adayı olarak önerilen Tarhan, 44 üyenin tamamının oylarını alarak, Anadolu Partisi Genel Başkanı seçildi. Tarhan, “Çalmayanı cezalandırıp, çok çalanı ödüllendirdiler. Yalnızca biat edene ifade özgürlüğü bahşettiler. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetir görünüp aslında sultanlığa göz kırptılar” dedi. Siyasetin artık sorunları çözmediğini savunan Tarhan, “Birileri sorumluluğu, kendi sorumluluğunu atmak için ‘paralele’ yüklüyorsa, birileri de şezlonglara, istihbarat servislerine filan yüklüyor. Korkakça karınlarından konuşup ‘MİT’ti, şuydu, buydu’ deyip akılları sıra ortalık bulandırıyorlar. Cesareti olan kapı arasından konuşmaz, çıkar ne biliyorsa anlatır” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle