03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 2014 PAZARTESİ 4 HABERLER Hükümet çözüm sürecinin devamı için ‘kamu düzeni’, İmralı ise yasal güvence istiyor 65 maddelik taslak MAHMUT LICALI Ahlak ve Vicdan… Çok konuşulan kavramlardır, “ahlak” ve “vicdan.” “Ahlaklı, ahlaksız, vicdanlı, vicdansız”. sözlerini günlük yaşamda söyler dururuz ama üzerinde çok da düşünmeyiz. “Ahlak”, doğruluktur, dürüstlüktür, doğrudan ayrılmamaktır, doğrunun yanında olmaktır. Ahlak, gerçekle bağlantılıdır. Ahlakın temeli de gerçeklerdir, adalettir. Bu nedenle de gerçeği görmemek için başını başka yere çevirmek ahlaksızlıktır. Gerçeği görüp kabul etmemek ahlaksızlıktır. Gerçekten yana olmamak ahlaksızlıktır. Gerçekleri örtmek ahlaksızlıktır. Gerçekleri örtenlerin yanında olmak ahlaksızlıktır. Vicdanın temeli ise merhamettir, acımadır. Bir canlının acı çektiğini görüp de içi sızlayan kişi, vicdanlı bir kişidir. Ona yardım eden, ona yardım etmek isteyen kişi vicdanlıdır. Başını çevirip geçen kişi vicdansızdır. Şimdi, durup dururken bu “ahlak” sözcüğü, bu “vicdan” sözcüğü nereden gelip aklıma takıldı da okurlarımla paylaşmak istedim? Bakın neden? HHH Soma’da 301 işçimiz, 301 insanımız madende can verdi. Elbette hepimizin vicdanı sızladı, içimize acı çöktü. Ölenlerin yakınları en büyük acıları çektiler. Ama oradaki bakanlardan ekran başındaki insanlara kadar herkesin vicdanı sızladı, eminim. Ama ahlak? İşverenin iş ahlakı? Bakanların yönetici ahlakı? Olaydaki gerçek, olaydaki çıplak adalet? İşte o, ortada görünmedi. İşveren “bizim büyük hatamızdır” demedi. Bakanlar, “biz denetim görevimizi yapamadık” demedi. Cumhurbaşkanı bile, “Bu kazalar olayın fıtratında var” diyerek hatanın üstünü örtmek istedi. İşte bu kabul etmeyiş, bu dikkati başka yere çekme gayreti “ahlak kusurudur”. Gerçeklerin kabul edilmeyişidir, dürüstlüğün kaybedilmesidir. Ermenek kazası da öyle. Yırca’daki 6 bin zeytin ağacının bir gecede sökülüp atılması da öyle. Vicdan yokluğudur. Ahlak suçudur. Böyle bir durumda yapacağınız şudur: Olaydaki gerçekleri kabul etmek. Bu gerçeklerde kendi hatanızı kabul etmek. Bu kabule dayalı olarak yönetici iseniz istifa etmek. İşveren iseniz her türlü zararı ödemeyi kabul etmek, suçunuzun cezasına razı olmak. Bir suçun, bir kusurun ortaya çıkmasını önlemek, üstünü örtmek, bu amaçla yetkilileri değiştirmek, raporları değiştirmek, olayı saptırmaya çalışmak vicdan suçudur, ahlak suçudur. Dört eski bakanın ve oğullarının rüşvet, yolsuzluk, yasadışı işlere karışma suçlaması olayı da böyledir. Elbette bu bir iddiadır. Ortaya kanıtları çıkmış, olayın kayıtları ele geçmiş, soruşturma açılmıştır. Şimdi kamu vicdanının önünde ve toplum ahlakı gereği yapılması gereken olayın açıkça görüşülmesi, sanıkların açıkça yargılanmalarıdır. Ama böyle yapılmıyorsa, soruşturma gizlenip kapatılmak isteniyorsa, sanıklar kamuoyundan kaçırılmak isteniyorsa olay sislenerek örtülmek isteniyorsa, bunları yapanlar da suç ortağı durumuna düşerler. Burada da vicdan suçu ve ahlak kusuru ortaya çıkıyor. HHH Hadi öyleyse soralım: Zorunlu din dersleri koyuyor, bunu savunuyorsunuz. Din, bu vicdan konusunda, bu ahlak konusunda ne diyor? “Vicdanlı olacaksınız” diyor. “Ahlaklı olacaksınız” diyor. Siz dindarlığı savunuyorsunuz. Dindar olmayı öne sürüyorsunuz. Sizin dindarlığınızla, bu vicdan suçları nasıl bağdaşıyor? Sizin dindarlığınızla bu ahlak kusurları nasıl bağdaşıyor? Aslında elbette ki bağdaşmıyor. Ama siz, her türlü suçu, her türden kusuru hiç aldırmadan işliyor, sonra da dini ve dindarlığı bunları örtmek için kullanıyorsunuz. Prof. Rennan Pekünlü’yü işlemediği bir suç için hapse göndermekten çekinmeyen zihniyet, kendi ortaya çıkmış suçlarını her yolla örtmeye çalışıyor, işte ülkemizin gerçeği bu. Biz, “insan olmak” diyoruz, insan olmak. Kimseyi inancıyla ölçmemek, kimseyi inancıyla baskı altına almamak, kimseyi inancıyla aldatmamak. Biz, “vicdanlı, ahlaklı insan olmak” diyoruz. Anlamak istemediğiniz laiklik, işte budur. Vicdanlı, ahlaklı insan olmak. İnsanlığın evrensel ideali budur… ANKARA Çözüm sürecinde yaşanan tıkanıklığın ardından hükümet kanadında bölgedeki her türlü eylemin sona erdirilerek “kamu düzeninin sağlanması” şartıyla sürece devam mesajı gelirken; İmralı’dan yasal adım koşulu geldi. Hükümetin kamu düzeni vurgusuna karşı İmralı’dan, yasal boşluğu giderilmiş müzakere süreciyle ateşkes yapılabileceği ve kamu düzeninin sağlanabileceği mesajı geldi. Abdullah Öcalan ile devlet heyetinin anlaştığı dört bölümden oluşan taslakta; müzakere aşamasında kullanılacak yöntem, masada ele alınacak konular ve çıkan sonuçların uygulama planını içeren yaklaşık 65 madde bulunuyor. HDP heyetinin tıkanıklığın ardından 38 gün sonra gerçekleştirdiği İmralı ziyaretinden sonra heyet aracılığıyla açıklama yapan Abdullah Öcalan, “Barış ve Demokratik Müzakere Süreci Taslağı”nın genel hatlarıyla olgunlaştığını, devlet heyetiyle ayrıntılı bir şekilde tartışılan taslak üzerinde müzakere yapılabileceği konusunda mutabık kalındığını bildirdi. Hükümetin Kobani eylemlerinin ardından çıkan olaylarla görüşmeleri kesmesinin ardından ön şart olarak gündeme getirdiği kamu düzeninin sağlanması konusunda Öcalan’dan yasal adım atılması koşulu geldi. sonra kamu düzeni Önce yasal adım, Öcalan’ın heyet aracılığıyla yaptığı açıklamada, yasal tüm boşlukları giderilmiş bir müzakere sürecinin hayata geçmesi durumunda tarafların “tahkim edilmiş bir ateşkesin” yapılması ve bu ateşkesi denetleyecek İzleme Kurulu’nun oluşması gerektiği yer alırken, çözüm sürecinde hükümetin ön şart olarak gündeme getirdiği kamu düzeninin sağlanmasının da ancak bu adımların atılmasıyla hayata geçeceği vurgusu yapıldı. Buna göre hükümetin müzakerelere geçmeden önce kamu düzeninin sağlanması şartına karşılık İmralı’dan müzakerelerle ilgili yasal adım atılmasıyla kamu düzeninin sağlanacağı mesajı verildi. Edinilen bilgiye göre dört bölümden oluşan taslakta; müzakere sürecinin nasıl yürütüleceğinin belirlendiği “Yöntem Bölümü”nde 9 madde, Kürt sorununun tarihsel olarak anlatıldığı ve bu bağlamda ele alındığı “Giriş Bölümü”nde 11 madde, müzakere kapsamında masada ele alınacak temel konuların yer alacağı “Temel Gündem Bölümü”nde yaklaşık 40 madde, müzakereden çıkacak sonuçların hayata geçirilmesi için atılacak adım ve somut tarihleri içeren “Eylem Planı Bölümü”nde ise toplam 6 madde bulunuyor. Buna göre taslak yaklaşık 65 maddeden oluşuyor. Taslağın bir bölümünün bugün HDP heyeti ta rafından kamuoyuna açıklanması beklenirken, taslak Ankara’da hükümet, Kandil’de KCK ile yapılacak görüşmelerin ardından netlik kazanacak. Görüşmelere kayıt, kararlara imza Müzakerenin nasıl işleyeceği hangi formülle masada tartışmaların yürütüleceğinin belirlendiği Yöntem Bölümü toplam 9 maddeden oluşuyor. Bu bölümde müzakere masasında yer alacak “tarafların kimler olacağı, tarafların müzakere kapsamında yaptığı görüşmelerin tamamının kayıt altına alınması, görüşmeler kapsamında çıkacak sonuçların taraflar tarafından imzaya alınması, imza altına kararların Ankara ve Kandil’e gönderilmesi, son aşamada ise bu kararlar hakkında gerekirse yasal adımların parlamentoya getirilmesi” süreçleri yer alıyor. İMRALI GÖRÜŞMESİ Öcalan’dan özeleştiri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP heyeti aracılığıyla açıklama yapan Abdullah Öcalan, tarafların çözüm sürecini doğru, ciddi ve kararlı yürütmesi halinde 45 ay içinde demokratik çözümün sağlanabileceğini belirtirken ciddiyet ve kararlılığın gösterilmemesi durumunda, bölgesel kaosun derinleşeceği ve darbe mekaniğinin sonuç alabileceği yorumunu yaptı. Habur sürecine atıf yapan Öcalan, yasal adım atılmadan yaptığı çağrılarda yanıldığını dile getirdi. HDP heyeti aracılığıyla önceki gün yapılan görüşmelerin ardından Abdullah Öcalan’ın mesajları dün açıklandı. Öcalan, müzakere süreciyle ilgili bundan sonraki tüm aşamalarda demokratik çözümün yasal güvencelerinin oluşturulmasının elzem olduğu ve bu güvenceler sağlanmadan nihai barış ve demokrasi hedefine varmanın mümkün olmadığını vurguladı. Masada yer alacak konular taslakta Taslakta yer alan Temel Gündem Bölümü ise yaklaşık 40 maddeden oluşurken, bu bölümde “demokratikleşme sorunlarından çevre sorunlarına, kadın sorunlarından ekonomik sorunlara kadar müzakere masasında ele alınacak temel sorunlar ve bu sorunlara yönelik öneriler” bulunuyor. Bu bölüm kapsamında müzakere masasındaki tarafların proje ve önerilerini sunacağı ve tartışmaların yürütüleceği dile getiriliyor. Taslakta yer alan dördüncü başlık olan “Eylem Planı Bölümü” ise müzakere masasından çıkan kararların hayata geçirilmesi konusunda atılacak adımların başlıklar halinde sıralanmasını oluşturuyor. Bu bölümde silahsızlanma, normalleşme, örgüt üyelerinin sosyal yaşama entegrasyonu, dağdan inişler ve siyasel yollarının açılması gibi konuların ele alınacağı, ayrıca bu adımlarla ilgili somut takvimlerin yer aldığı belirtiliyor. Öcalan’ın açıklamasında da işaret ettiği müzakere aşamasına kesin geçişle birlikte bu sürecin 45 ayda tamamlanması hedefleniyor. Fotoğraf: DHA ‘Sultanın önünde diz çökmeyeceğiz’ Yurt Haberleri Servisi IŞİD militanlarının önceki gün Kobani’ye yönelik bombalı saldırıyı Türkiye topraklarından geçerek yaptığını belirten HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bu anlayışla ‘barışı getireceğiz’ diyorlar. Sultanın önünde önümüzü ilikleyip diz çökeceğiz zannediyorlar. Ne siz önümüzde boyun bükün diz kırın, ne de biz kimsenin önünde diz çökeriz” dedi. Partisinin Gaziantep İl Kongresi’nde konuşan Demirtaş, AKP ile pazarlık yaptıkları yönündeki haberlere tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı da eleştiren Demirtaş, “Bu tür dedikoduları yazanlara açıkça söylüyorum. Biz bu partinin başında olduğumuz her dakika, siz bu partinin arkasında olduğunuz her dakika; şeref sözü veriyoruz. Biz asla onun bu ülkede diktatörlük kurmasına izin vermeyeceğiz. Asla onun tek adamlığına boyun eğmeyeceğiz” diye konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Tunceli ziyareti polemiğini değerlendiren Demirtaş, aralarında “kışkırtmaca” oynadıklarını ifade ederek “Hükümet seçim yaklaştıkça milliyetçiliği kabartıyor. Çünkü biliyorlar ki milliyetçiliği kaşıdınız mı bu ülkede karşılığı var” dedi. Baskının, zulmün, katliamın sınırsız olduğu günlerden geçtiklerini ifade eden Demirtaş, “Kenan Evren şu anda kötürüm, bir ayağı çukurda, gitti gidecek. Belki arkasından kimse Fatiha bile okumayacak. Demirel’ler, Çiller’ler nerede, Doğan Güreş paşalar nerede? Esamisi bile okunmuyor. Faşizme karşı zafer kazandık, şimdi onu demokrasiyle taçlandırmak zorundayız. Türkiye’nin her yerinde kurumsal gerçek bir demokrasiyi inşa etmek bizim boynumuzun borcudur” diye konuştu. IŞİD’in Müslümanlıkla uzaktan yakından ilgisi olmadığına, işgal ettiği yerlerde barbarlık yaptığına dikkat çeken Demirtaş, IŞİD’in önceki gün Türkiye topraklarından geçerek Kobani’ye saldırdığını söyledi. DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna, partisinin Elazığ kongeresinde yaptığı açıklamada, “Kürtler olarak siyaset arenasına kabul edilmemiz halinde silahlı mücadele etmek zorunda kalmayız. Yüzde 10 barajını indirin. Silahlar sussun demokratik siyaset konuşsun, gerillanın, Cemil Bayık’ın, Murat Karayılan’ın gelip burada siyaset yapmasının önünü açın” dedi. 6 maddelik eylem planı Yasasız çağrı yanılgı tespiti Habur süreci ve sonrasındaki gelişmelerin de ele alındığını anlatan açıklamada, Öcalan’ın yasal güvence sağlanmadan yaptığı bu çağrılarında yanılgılı olduğunu ve bu yanılgısından dolayı tüm Türkiye halklarına özeleştiri verdiğini belirttiği aktarıldı. Açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Bu bağlamda, kendisinin yüksek ısrar ve uyarılarına rağmen, tüm bu süreçlerde gerekli yasal düzenlemeleri yapıp pratikleştirmeyen devleti ve hükümeti de meseleye özeleştirel temelde yaklaşmaya çağırarak, buradan çıkarılacak derslerle bundan sonraki süreçte, özellikle yasal düzenlemeler bahsinde, kendi üzerilerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet etmiştir. Tarafların belirtilen hususlarda süreci doğru, ciddi ve kararlı yürütmesi halinde, en fazla 45 ay içinde tüm Ortadoğu’nun geleceğini belirleyecek büyük demokratik çözümün sağlanabileceğini vurgulayan Öcalan, bu ciddiyet ve kararlılığın gösterilmemesi durumunda, bölgesel kaosun derinleşeceği ve darbe mekaniğinin sonuç alabileceği uyarısını yapmıştır.” üzakere için yasal adım atılabilir Müzakere taslağının hükümet ve KCK ile yapılacak görüşmelerin ardından netlik kazanmasıyla birlikte bu aşamayı güvence altına alacak yasal adımların gündeme gelebileceği ifade ediliyor. Bu kapsamda taslakta çerçevesi çizilen müzakere yöntemi, konuları ve takvimiyle ilgili de bir yasa ya da Bakanlar Kurulu kararının alınabileceğine işaret ediliyor. tıklarını söyleyen Akdoğan, “Bu süreçlerde samimi olmak gerekiyor; dürüst, kararlı, cesur olmak gerekiyor. Öldürmenin hiçbir gerekçesi ve mazereti olmaz. Toplumun içine sinmeyecek, milletin kabul etmeyeceği hiçbir adım atmayız arkadaşlar. Bu sürece toplumsal destek varsa bu, Tayyip Erdoğan’a duyulan güvenin neticesidir” dedi. M ‘Tren raya oturdu’ Yurt Haberleri Servisi Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, çözüm sürecinde “trenin raya oturduğu” benzetmesinde bulunarak süreci “samimiyet ve dürüstlüğün” belirleyeceğini söyledi. AKP Gebze İlçe Kongresi’nde çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akdoğan, “Çözüm süreci, AK Parti’nin başlattığı bir süreçtir. ‘Çözümsüz lük çözümdür’ diyen, sorunları halının altına süpüren ve bunun bedeline katlanan, her yıl ‘şu kadar insan ölebilir, şu kadar para harcanabilir’ diye bunu sineye çeken anlayış, kronik sorunları derinleştirdi, büyüttü, büyüttü, ülkeyi bölünmenin eşiğine onlar getirdi” dedi. Akan kanın durması, anaların ağlamaması için çözüm sürecini başlat
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle