05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2014 PAZAR 4 aksine, gerçekten karizma sahibiydi. İnsanları büyüleme, peşinden sürükleme yetisi olarak da tanımlanabilecek karizmanın sahicisini, sahtesinden ayırt edip onca palavranın içinden gerçeğini bulup çıkarmamızı sağlayan ölçüt nedir dersin? Öyle ya, çok kişi karşısındakini etkileme yetisine sahip ama bunların hepsi karizmatik olamıyor, hatta kimisi dolandırıcı, kimisi şarlatan oluyor. Ama yine de insanları etkileyebiliyor. O zaman nasıl ayıracağız sahici karizmayı sahtesinden? Sanırım, insanları peşinden sürüklerken, toplumu kendini aşarak, daha büyük hedeflerin peşine takabilme ölçüt olabilir. HHH İşte bu noktada De Gaulle iyi bir örnek oluşturuyor, yenik bezgin, ezik bir toplumu önce teslim olmamaya, sonra direnmeye ikna ederek zafere sürüklüyor. Tıpkı Mustafa Kemal gibi. Burada liderin etkileme gücünün toplumu kendini aşmaya ittiğini görüyoruz. Karizmanın özü burada yatıyor. Yoksa lider denen adam, var olan önyargıları, saplantıları pohpohlayıp, “ehli kerizan”ın testislerini okşayarak, toplumu olduğu yerde saydıran, hatta geriye götüren leş gibi ayak kokulu bir popülizmle de insanları etkileyebilir. Örneğin bir dönemde, siyasi mahkumları asması eleştirilen bir diktatör, TV ekranlarında “Bunları asmayıp da besleyelim mi?” dediğinde, hiçbir konuda bilgisi olmadığı halde, her konuda fikri olan keriz, bunu izlerken etkilenir, hatta bayılır. Ama bu etki cehalet ve kerazet üzerine bina edilmiş olup, toplumu ileri iten değil, geri götüren bir gücü olduğundan karizma değildir. Cehalet ve kerazet üstünden etki vaki olduğundan bu olsa olsa “kerizma”dır. Bu iki kavramı bilmeden tarihi okumak, örneğin Cumhuriyetimizi anlamak mümkün değil. Karizma ile kerizmayı birbirinden iyi ayırmak, zinhar karıştırmamak gerek. Bunları birbirine karıştıran toplumlar, sıfırdan gidiş dönüş bilet almış durumuna düşerler. Aman dikkat! HABERLER Karizma Kerizma PARİS Sevgili, Paris bütün büyük dünya başkentleri gibi, belki çoğundan da daha fazla heykeller kenti. Şehrin dört bir yanında büyüklü küçüklü meydanları süsleyen, kimileri havuzlarla birlikte etrafı bezeyen heykellerle dolu. Paris’te büyük heykel sanatçılarının her birinin kendi adıyla anılan genellikle eski atölyelerinin veya evlerinin olduğu binalarda kurulmuş müzeleri var. Antoine Bourdelle, Auguste Rodin, Aristide Maillol bunlar arasında. Paris’te benim sevdiğim heykellerden biri de, Jean Cardot’nun Grand Palais’nin yanına dikilmiş olan General de Gaulle heykeli. Yapıt, bu “ordusuz komutan”ın meşakkatli kurtuluş yürüyüşünü çağrıştırıyor. Fransa tarihinde müstesna yeri olan bu asker siyasetçinin aynı zamanda çok önemli bir yazar olduğunu bilir miydin? Şatafatlı bir üslubu var General’in ve biraz okuyunca hemen tanıyı da koyuyorsun: Birinci tekil şahıs yazarı. Ama çoktan tarihe gömülmüş, yarım sayfalık tümcelerle bezeli de olsa kendine özgü, eşsiz ve değerli bir üslup bu. General’in, kitaplarından birini (Umut Anıları) yarım sayfalık tümcelerle boğuşarak ama onları kısaltma kolaycılığına başvurmadan çevirdiğimden biliyorum. HHH Bundan elli yıl önce Fransa’yı ilk kez ziyaret ettiğimde, ertesi yıl öğrenci ve gazeteci olarak bir süre kalmaya gittiğimde, 1968 öğrenci olaylarını öğrenci ve gazeteci olarak içinden yaşadığımda, General De Gaulle cumhurbaşkanı idi. Çok politikacının aksine Fransa’nın bu seçkin evladı, öldüğünde yoksul sayılırdı. O kadar ki ölümünden sonra ailesi Colombay Les Deux Eglises’teki evini satmak zorunda kaldı. De Gaulle güzel konuşan, insanları etkileyen, toplulukları peşinden sürüklemeyi beceren karizmatik bir kişiydi. General de Gaulle, kendinde olmayan bir karizma vehmeden çoğu politikacının TEOG’da din kültürü eşitsizliği FIRAT KOZOK ANKARA Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık), Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş sınavlarında (TEOG) uygulanan puan hesaplamalarının, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf olan öğrencileri aleyhte etkilediğine karar verdi. Kurum, eşitsizliğin giderilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’na tavsiye kararı verdi. Türk Musevi Cemaati Başkanı İshak İbharimzadeh ve Türkiye Musevileri Hahambaşı İshak Haleva, eşitsizliğin giderilmesi için kuruma başvurdu. Başvuruyla ilgili çalışma başlatan Ombudsman Nihat Ömeroğlu, bakanlıktan bilgi istedi. İddiaların doğru olmadığını savunan Bakanlık, dersinden muaf olan 5 öğrencinin ağırlıklandırılmış sınav puanlarıyla muaf olmayan öğrencilerin puanlarını karşılaştıran bir tabloyu kuruma gönderdi ve muaf öğrencilerin daha avantajlı olduklarını savundu. Ayrıntılı bir hesaplama yapan Ömeroğlu’na, Hacettepe, Gazi ve Ankara üniversitelerindeki öğretim üyelerinden oluşturulan bilirkişi heyetinden de bir rapor geldi. Başta anayasa olmak üzere ulusal ve uluslararası yasa ve sözleşmelerde geçen konuyla ilgili hükümler incelenirken, AİHM ve yerel mahkemeler tarafından verilen karar örnekleri de masaya yatırıldı. Yapılan değerlendirmelerin ardından, tavsiye kararını kaleme alan Ömeroğlu, din dersi dışındaki derslerden aynı puanı alan bireylerin, ağırlıklandırılmış sınav puanlarının, din kültürü puanı 87 ve üstü olduğu durumda “dersten muaf olanlar” aleyhinde, 86 ve altı puan olduğunda ise “dersten muaf olmayanlar” aleyhinde olduğunu saptadı. Ömeroğlu kararı şu gerekçelere dayandırdı: l Milli Eğitim Bakanlığı’nca 2013 ve 2014 Eğitim Öğretim yılında ortak sınavlar kapsamında düzenlenen TEOG sınav puanlarının hesaplanmasında anayasada ifadesini bulan “kanun önünde eşitlik” ilkesine ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda düzenlenen fırsat ve imkân eşitliği ilkesine aykırı davranıldığı, l Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf olan ve olmayan tüm öğrenciler için söz konusu Ağırlıklandırılmış Ortak Sınav Puanı hesaplama yönteminin matematiksel olarak eşitsizlik yarattığı, l Tarafsız, objektif ve gerekçeli bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere, katsayıların sınava girecek tüm öğrenciler için aynı olması, soru sayılarının ders saatlerine uygun olması, testleri cevaplama sürelerinin her l Ombudsman, sınavda uygulanan puan hesaplamalarının din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf öğrencileri aleyhte etkilediğine karar vererek MEB’den mağduriyetin giderilmesini istedi öğrenci için aynı olması ve din kültürü ve ahlak bilgisi testinden muaf olanlar için, farklı alanlardan denk/eşdeğer sorular hazırlanması’ gibi uygulamaların bir sonraki sınav uygulamasında matematiksel eşitsizliği ortadan kaldırabileceği, kanaati ve sonucuna varılmıştır. Sıraladığı gerekçelerin ardından kendisine gelen şikâyetin kabulüne karar veren Ömeroğlu, mağduriyetin giderilmesi için bakanlığa tavsiyede bulundu. Tavsiye kararına itiraz eden bakanlık, dersten muaf olan bir öğrenciye başka bir dersten sınav yapılmasının mevzuat gereği mümkün olmadığını ve sınavdaki tüm iş ve işlemlerin objektif ölçütler çerçevesinde yürütüldüğünü savundu. ‘Bakanlık üstüne alınmadı’ l ‘Ak Saray’ için ‘Rakam yüksek’ diyen Arınç: Devletteki israf l Mahkeme: Hırsız hakaret değil, eleştiri EMİNE KAPLAN ANKARA Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, AKP’li Bülent Turan’a TBMM Genel Kurulu’ndaki konuşması sırasında “Hırsızlık yapmaya utanmıyor musunuz, sizin yüzünüz kızarmıyor mu, yalan söylüyorsun” diyen CHP’li Gürkut Acar’ın ifadelerini sert eleştiri sayarak “hakaret” gerekçesiyle tazminat istemini reddetti. Turan, 17 ve 25 Aralık operasyonlarının yaşandığı süreçte kendisini laf atan Acar hakkında hakaret ve iftirada bulunduğu gerekçesiyle 3 bin liralık tazminat davası açmıştı. Mahkeme kararında, tarafların milletvekili olup siyasetçi sıfatını taşıdığına dikkat çekerek, olayın sert eleştiri olduğunu kaydetti. yüreğimi sızlatıyor BURSA (Cumhuriyet) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için yapılan “Ak Saray” hakkında “Burada 1 katrilyonun üzerinde masraf yapıldı. Rakam yüksek, bu yükseklik neden kaynaklanıyor, tartışılabilir. İsrafa karşıyım” diyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eleştirilerini sürdürdü. Bursa’da MÜSİAD toplantısında konuşan Arınç, “Devletin içindeki israf yüreğimi sızlatıyor. Bazı kamu kurumları için ödenen kiraları duydukça utanıyor ve üzülüyorum. Beş bin kişinin bulunduğu Meclis yerleşkesi içinde, 300 trilyonluk bütçemiz vardı. İsrafı önleme noktasında deli oldum, hasta oldum. Benimle alay ediyorlardı. ‘Tutumlu başkan’ diyorlardı. Boş yere akan sudan bile biz sorumluyuz. Kocaman ruloları çöp sepetine atan bürokraside valla kâğıt para bassanız yetişemezsiniz. Bazı kamu kurumları için ödenen kiraları duydukça utanıyor ve üzülüyorum. İsraf olmamalı. Allah israf edenleri sevmez. Allah bize imkân verdi diye israf etme hakkımız yok. Lüks hayat özlemimizi bu ülkenin çocuklarına yerleştirmeye çalışanlar var” diye konuştu. Öğrencilere sert müdahale Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu’nda bir araya gelen Gençlik Muhalefeti üyelerinin yaptığı “AKP karanlığına karşı özgürlük için birleşim” eylemine polis, TOMA ve biber gazıyla müdahale etti. Gençlik Muhalefeti adı altında bir araya gelen öğrenciler, dün, Ankara Üniversitesi Kampusu’nda toplanarak “AKP karanlığına karşı özgürlük için birleşim” eylemi yapmak istedi. Öğrenciler kampustan Sakarya Caddesi’ne yürümek ve burada açık kürsü kurmak da istedi. Ancak öğrencilerin eylemine polis izin vermedi. Yürümekte ısrar eden öğrencilere polis, TOMA ve biber gazıyla müdahale etti. Polisin müdahalesinin ardından öğrenciler Cebeci Kampusu’nda açık kürsü kuracaklarını belirterek eyleme son verdi. (Fotoğraf: AFP)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle