23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr 9 KASIM 2014 PAZAR 16 KÜLTÜR Macaristan ilk günden ilgi odağı renkli illüstrasyonlarla süslü standa, törenin ardından müzik hâkim oldu. Genç bir grup hareketli Macar şarkıları söyledi. Ne33. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı meçsek ve arkadaşları, bir köşede bilye dün yapılan törenle açıldı. Törende Kültür oynarken konuklara lezzetli atıştırmalıklarve Turizm Bakan Yardımcısı Abdurrahla birlikte içki ikram edildi. man Arıcı, Kültürel İlişkilerden Sorumİlk gününde fuara ilgi yoğundu. Tüm lu Macaristan İnsan Kaynakları Bakanı Dr. koridorları her yaştan kalabaZoltán Balog, CHP Küllık doldurmuşken birçok kişitür ve Sanattan Sorumnin kitapları taşımak için fuaMacaristan, özenle lu Genel Başkan Yardımbavullarla geldiği görüldü. cısı Ercan Karakaş, fuarı hazırlanmış şık standıyla ra Fuar geçen yıl 450 bin okuru düzenleyen TÜYAP AŞ ile Türkiyeli okurları karşıladı. ağırlamıştı. Bu yıl ise 500 bin Türkiye Yayıncılar Birliği yetkilileri hazır bulundu. ‘Pal Sokağı Çocukları’nın kişiye ulaşılması hedefleniyor. günün ünlü konukları araToplantıda bu yılın onur canlandırıldığı, ünlü yazar İlk sındaysa pek çok yazarın yayazarı Atilla Dorsay da İmre Kertesz’in konukları nı sıra Türkan Şoray, Hülya bir konuşma yaptı. Koçyiğit gibi sinema dünyaKonuşmalarda, iki ülke selamladığı stant, renkli sından sanatçılar vardı. arasındaki kültürel ilişkileillüstrasyonlarla süslüydü. rin önemine vurgu yapıldı. esimizi duyun!’ Türkiye’de yayıncılık sektörünün ilerleme içinde olduğu, ancak bu Fuarın açılış töreni sırasında, Ülker alana hükümetçe yapılan sınırlamalardan fabrikasında çalışırlarken Hakİş’e bağlı vazgeçilmesi gerektiği söylendi. Öz Gıdaİş’ten istifa edip DİSK Gıdaİş Dün Macaristan ulusal standının da açıSendikası’na geçtiği için işten çıkarılan 10 lışı yapıldı. Macaristan, özenle hazırlanişçi eylem yaptı. “Sesimizi kimse duymuyor, mış şık standıyla Türkiyeli okurları karşısesimizi duyun” diye bağıran işçiler, ağır ladı. “Pal Sokağı Çocukları”nın canlançalışma koşullarından dolayı sendika dırıldığı, ünlü yazar İmre Kertesz’in kodeğiştirmek isteyen arkadaşlarının işten nukları selamladığı, beyaz zemin üzerine çıkarıldıklarını söyledi. ASLI ULUŞAHİN 33. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı her yaştan okurun geniş katılımıyla açıldı Okumayan Türkiye’de Kitap Fuarı TÜYAP Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı günleri, benim kuşağım için adeta bir ayine katılır gibi yaşanan günlerdir. 33. kitap fuarı dün açıldı Beylikdüzü’nde. Ayin gibi yaşanır, çünkü 33 yıldır birikimlerimize damgasını vurmuştur. Her birimizin yüreğinde ve belleğinde tortusunu bırakmıştır. İçimizde damıttığımız, demlendirdiğimiz tatları çoğaltmıştır. Korkuları endişeleri, umutsuzluğu ve karamsarlığı geri püskürtmüştür... İlk kitap fuarını anımsıyorum: Yıl 1982...12 Eylül’ün tüm şiddeti, baskısı, yasaklarından kurtulamamışız henüz! Milleti korku esir almış! Kitaplar toplanıyor, kitaplar yasaklanıyor, kitaplar yakılıyor, yazarlar tutuklanıyor... Ve böyle bir ortamda İstanbul’da kitap fuarı düzenleniyor! Ne müthiş bir vaha, nasıl bir buluşma, paylaşma ortamı! Tam bir direnme, bir meydan okuma ortamı… Yıllar sonra, aynı baskı ve şiddeti yaşayacağımızı söyleseler; aydınlanmaya düşman bir sivil darbe yaşayacağımızı; bizi yönetenlerin “Macbeth” oyunundan korkup repertuvardan çıkaracaklarını, “düşman” bellediklerini, yok etmeye çalışacaklarını söyleseler... İmkânı yok bizi inandıramazlardı... O gün bugün TÜYAP kitap fuarları hep bir vaha, hep bir direnç gücü, hep bir umut... Bugün, cehaletin baştacı edildiği, kültürsüzlüğün alkışlandığı, aydınlığı boğacak karşıdevrimin adım adım uygulamaya konduğu günler yaşıyoruz. Böyle bir ortamda kitaplara, yazarlara daha da sahip çıkmak, hep birlikte çoğalmak daha da önem taşıyor. Hiç unutmuyorum: 1984’te TÜYAP fuar yönetimi yeni bir uygulama başlattı. Fuara gelen okurların seçimiyle, ankete katılımıyla “Halk Ödülü” kondu. Bunların birincisini Yaşar Kemal, ikincisini Aziz Nesin aldı. 198489 yıllarında “Halk Ödülü” alanlar Yaşar Kemal (2 kez), Aziz Nesin (2 kez), Mehmet Ali Birand ve Emin Çölaşan’dı. 1987’den sonra ise İstanbul Kitap Fuarı onur yazarları seçilmeye başlandı. İlk aklıma gelenler: Yine Aziz Nesin ve Yaşar Kemal, sonra Dağlarca, Nadir Nadi, Melih Cevdet Anday, Turhan Selçuk, İlhan Selçuk, Rıfat Ilgaz, Server Tanilli, Adalet Ağaoğlu, Füruzan, Fethi Naci, Gülten Akın, Doğan Hızlan, Ferit Edgü... (Liste uzun, yerim kısa) Bu yıl Atilla Dorsay’a verilmesi, bunca yıldır sinema kültürümüzü besleyen, gerek Türk gerek dünya sineması üzerine binlerce sayfa, elli küsur kitap yazan; kent sorumluluğu, kent bilincini iliklerinde taşıyan, karınca çalışkanlığında bir yazara verilmesi bence aynı zamanda emeğe verilen bir saygı ifadesi... Kutluyorum sevgili arkadaşımı. Kitap fuarıyla birlikte anımsamadan edemedim. Bir süre önce Türkiye İstatistik Kurumu açıklamıştı: 2014 istatistiklerine göre kitap okuma alışkanlığında Türkiye yerlerde sürünüyor. Utanç verici bir durumdayız: Avrupa’da kitap okuma oranı ortalama yüzde 21. Bizde binde bir. (yüzde 0.1) Dünya sıralamasında İngiltere ve Fransa birinci; Türkiye 86. sırada. Yine TÜİK’e göre milletimiz günde 6 saat televizyon seyrediyor; 3 saat internet kullanıyor ve 1 dakika okuyor. Yani Türkiye ortalamasında kitap okumaya ayrılan süre günde sadece bir dakika! Seneca, “Kitapsız yaşamak, kör, sağır, dilsiz yaşamaktır” demişti bir zamanlar. Ülkemin körler sağırlar ülkesine dönüşmesinin kaynağı sakın bu olmasın! Kitapla direnmek ‘S Fotoğraf: VEDAT ARIK Müzik tutkunları nicedir arzuladıkları Jack WhIte’a kavuştu Adrenalin yükselten doksan dakika rini, Jimi Page sololarını, Black Sabbath riff’lerini ihmal etmiyor. Arkasında tabanca gibi topluluk var; İlk adıyla Black Box, şimdi otomobil markalı konser mekânı, ses bombar basçı Dominic Davis, yeni klavyeci dımanı altında geçmeye namzet ge Dean Fertita, mandolin, gitar ve theceye hazır. Yandaki marketin bira do remin çalan Fats Kaplin, kadın kelaplarını boşaltan rock’n roll tutkunları mancı Lillie Mae Rische ve özellikle zaten dünden hazır, çünkü The White de konseri dinamitleyen davulcu DaStripes’ın cool çocuğu Jack White’ı ru Jones; blues rock temelli sağlam müzisyenler. hepsi nicedir arzuluyor. “Would You Fight for My Love”a Erken sahne alan Umut Adan “Tuttuğunuz altın olsun” sözleriyle ilk bü girmeden ceketini sıyırıyor. Müziği yeyük sınavını tamamlarken, salon dolu tersizmiş gibi, bir de hareketleriyle semyor, ancak White’tan önce uyarısı ge pati topluyor. Hiperaktif White, yerinliyor; “cep telefonuyla resim ve vi de duramıyor, sahnede spor yapıyor; deo çekmek yerine konserin keyfi aletli jimnastik, artistik buz pateni, 100 metre engelli... ni çıkarın” özetinde. 47 dakika sonra “HoşGazı kökleyerek giriyorlar Hiperaktif ça kalın” diyor, ama “High Ball Stepper” ile. bisi konser kadar White’ın saçları kesilmiş, White, yerinde uzun tutuyor. “Icky düzgün taranmış, yüzü duramıyor, sahnede spor Thump” ile başlagözü açılınca üzerindeki mavi takım ve boy yapıyor; aletli jimnastik, artistik yan ikinci sahnede, “Ball and Biscuit” nundaki gitarla Hank buz pateni, 100 metre ve “Love InterrupWilliams’a dönmüş. tion” seyirciyi iyice Sahne sanki Richard engelli... azdırıyor. Hamilton’ın “Günümüz evKravatı da çıkarıyor ve lerini bu denli farklı çekici kı“Three Women” için piyanolan nedir?” kolajından alınmış eşyalarla döşemiş; tüplü televizyon, vanti nun başına çöküyor, vokali melankolatör ve birkaç külüstür nesne daha... lik bir ağıda dönüşüyor. Solo atarken şeytan gibi bebek yüzlü Konuşkan değil, ama ketum da sayılmaz. Aksanlı konuşuyor Detroitli White, White; sonik karalamalar ile melodiler 38 yaşında ölen klavyecisi Ikey Owens arasındaki boşluğu ağır doğaçlamalariçin “Buraya gelmekten mutluluk du la dolduruyor. İyi şarkı ve gitar perforyardı” diyor, “Hotel Yorba” öncesi. mansına yaratıcılığını da ekliyor; ağır Repertuvar iyi; iki solo albümünden bir donanım sayesinde Fender Teleseçilenler dışında The White Stripes caster’ından çok özel sesler çıkarıyor. 39 yaşındaki Rönesans adamı, en iyi şarkıları (hatta bir de Raconteurs) var. Eskiyi seviyor White; çiftlik evinde 100 gitarcı listesinde bileğinin hakkıyçalınan kemanın, kovboy salonların la 17. sırada. Son şarkı “Seven Nation Army”den da tıngırdayan piyanonun sesleri duevvel müzisyenlerini tanıtırken, bir yuluyor şarkılarında. Amerikan folk lirizminden ziyadesiyle şanslı salona fırlatılan bageti havada istifade ediyor, Robert Plant vokalle kapıyor. Yorucu bir 90 dakika, yordukça adrenalin yükselten cinsten. Çıkışta biri soruyor: “Markette bira kalmış mıdır?” MURAT BEŞER Onur yazarı Atilla Dorsay Ve utanç verici yerimiz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle