25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2014 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER F OkurYazar Olarak Atatürk arkına varalım ya da varmayalım, en çok gerçekleştirdiğimiz edim okuma edimidir. Biz insanlar, duyumlayanalgılayan, gözlemleyen, önceden gören, tutum belirleyen, eyleyen, isteyen, değerlendiren, yargılayan varlıklar olarak varolanı, dünyayı, olayları, olguları, durumları, nesneleri, insanları, yazıları okuruz. Çağımızı okumaya, içinde bulunduğumuz tarihsel dönemi okumaya, anlamaya çalışırız. Durumlarla, olaylarla, insanlarla, kısaca dünyayla olan karşılaşmasını doğrudan gerçekleştirmenin yanı sıra, biz insanlar, başka insanların dünyayla karşılaşmasının sonucu olan bilgilere de, dile dökülmüş yaşantılara da, deneyimlere de, ürünlere de okuma yoluyla ulaşırız. Başkalarının yazdıklarını okuyarak dünyamızın sınırlarını sürekli bir biçimde genişletiriz. Çünkü dünyanın her yanına, her bölgesine ulaşma olanağımız yok; her çağı, her dönemi yaşama olanağımız yok elbette. Başkalarının tanıklıklarıyla kendi dünyamızı zenginleştiririz. Okuma yoluyla zamanaşırı bir durum içinde başkalarına ulaşırız; başkalarının oluşturduğu bilgiyi ve hem kendimizin hem de başkalarının edindiği deneyimleri biriktiririz. Bir eyleyen, eyleyici olarak Atatürk, eylem insanı oluşunu ayrıca konuşmayazma ediminde bulunmakla göstermiştir. Ünlü yapıtı Nutuk bu ileri sürüşün en büyük göstergesidir. Atatürk etkili bir eyleyici, aktivist olmanın yolunun deneyimli, bilgili olmaktan geçtiğini bilen, yukarıda da belirttiğimiz gibi, başkalarının deneyimlerini de anlamaya çabalayan biridir. Prof. Dr. BETÜL ÇOTUKSÖKEN Maltepe Üniversitesi biliyoruz. Burada “Nasıl okumalı” ya da “Metinleri nasıl okumak gerekir” sorularının yanıtını da buluyoruz. Bu tür okumaya “katkılı okuma” diyoruz. Atatürk’ün okuduğu kitaplara düştüğü notlar, yaptığı yorumlar bu türden okumanın, katkılı okumanın bir göstergesidir. Siyaset ve tarihle ilgili okumalarının ne denli çok olduğunu biliyoruz. Liberalizm, sosyalizm, faşizm, demokrasi, halk egemenliği, özgürlük sorunu konularında okuduğunu biliyoruz. Ayrıca hukuk, tarih, antropoloji, felsefe, arkeoloji, sosyoloji, biyoloji, ekonomi kitaplarını okuduğunu; özellikle Türk tarihi, İslam tarihi konularına yoğunlaştığını tanıklıklar aracılığıyla öğreniyoruz. Bir eyleyen, eyleyici olarak Atatürk, eylem insanı oluşunu ayrıca konuşmayazma ediminde bulunmakla göstermiştir. Ünlü yapıtı Nutuk bu ileri sürüşün en büyük göstergesidir. Atatürk etkili bir eyleyici, aktivist olmanın yolunun deneyimli, bilgili olmaktan geçtiğini bilen, yukarıda da belirttiğimiz gibi, başkalarının deneyimlerini de anlamaya çabalayan biridir. Onun kurameylem bütünlüğünü, birlikteliğini yaşamı boyunca dikkate aldığını, çağdaş insanlık değerlerine ulaşmanın sadece seyredici değil, yapıcı olmaktan da geçtiğini, yazıyla ancak zamanaşırı olunabileceğini çok iyi bilmektedir ve bunun için de yazmıştır. Okumak çokça bilindiği gibi, eğitim almak, öğrenim görmek, tahsil yapmak, eğitimöğretim dünyasının içinde olmaktır. Günümüzde eğitimin yaşamboyu sürmesi gerektiği konusunda, bu Rönesans düşüncesi hakkında herkesin uzlaştığını biliyoruz. Aynı zamanda eğitimin tüm paydaşlarının eğitim etkinliğine katılan her öznenin değerli olduğunu da biliyoruz. Atatürk’ün ilköğretimden başlayarak önemle üzerinde durduğu, somut verilere dayalı olarak anlamaya çalıştığı eğitim etkinliğini okuryazar olmayla bağlantılandırmada gösterdiği özen, ayrıca anılmaya, üzerinde ayrıntılı bir biçimde durulmaya değer görünmektedir. KaçAk Saray Neyin Simgesidir? Cumhuriyetin... Halkın... Milletin... Devletin... Adaletin... Cumhurbaşkanlığının... Siyasal iktidarın... Bürokrasinin... AKP’nin... Rejimin... Hukuksuzluğun... Vahşi kapitalizmin... Emperyalizmin... Feodalizmin... Ortadoğululuğun... Azgelişmişliğin... Karizmatik liderliğin... Popülizmin... Otoriterliğin... Baskının... Ceberutluğun... Yozlaşmanın... Soygunun... Yağmanın... Talanın... Betonlaşmanın... Doğa katliamının... Yeşil karşıtlığının... Atatürk karşıtlığının... İhtişamın... Görmemişliğin... İsrafın... Hesap bilmezliğin... Zevksizliğin... Cehaletin... Sonradan görmeliğin... İhtirasın... Haddini bilmezliğin... Çöküşün... Halktan kopukluğun... Yabancılaşmanın... Hepsinin... Hiçbirinin. HHH Doğru yanıtı bulanlar arasında yapılacak çekilişte kazanana KaçAk Saray’ın çerçeveli bir fotoğrafı verilecektir! Etkili bir eyleyici Okuma ve yazma, okumayazma hem kendimizle hem de kendimizin dışındakilerle kurduğumuz iletişimin türleri aynı zamanda. Okuduklarımız, başka öznelerin yazdığı metinlerse eğer, biz o metinlerdeki anlamı yakalamak üzere onlara yöneliriz; metinlerde gizlenmiş insandünyabilgi ilişkilerini anlamaya çabalarız. Soralım öyleyse: Metinleri niçin okuyoruz? Kendimizi, başka insanları anlamak için, kısacası dünyayı anlamak için okuyoruz. Sorunlarımızı çözümlemek için, bunun da ötesinde sorunlarımızı çözmek için okuyoruz. Sorunlaştırdığımız yaşama durumlarına çözüm olabilecek ya da olacak yeni bir yaşama kültürü yaratmak için okuyoruz; harekete geçmek için Metinleri niçin okuyoruz? okumanın bütün anlamlarını içerecek biçimde okuyoruz. Ayrıca, her biri kültürün farklı görünümlerini, farklı katmanlarını içinde barındıran farklı dillerde okuyabilme olanağını yakaladığımızda daha çok varolduğumuzu hissediyoruz. Sözlü kültürün yanı sıra yazılı kültürün, okumayazma ediminin öznesi olarak Mustafa Kemal Atatürk, yaşadıklarına ek olarak okuduklarının da eşliğinde insandünya ilişkilerini kuruyor; okumadaki seçimini bilinçli bir biçimde yapıyor, bildiği yabancı diller İnsandünya ilişkileri Fransızca, Almanca aracılığıyla kendini zenginleştiriyor. Siyasetin Avrupa’sıyla savaşırken, entelektüel Avrupa’yı, kavram yaratıcısı Avrupa’yı, aydınlanmanın ve romantizmin Avrupa’sını anlamaya çalışıyor. Kendi deneyimlerimizden de biliriz; en sıkıntılı, bunalımlı olduğumuz durumlarda yaratıcılığımız harekete geçer; olağanüstü ya da olağandışı durumlar yaratıcılığımızı kışkırtır; bizi daha etkin kılar. Yaşamının neredeyse tümünü olağandışı durumlarda, bunalımlı durumlarda geçiren Atatürk’ün tuttuğu notlardan da cephede bile kitap okuduğunu Tunus Parlamento Seçimi ve Atatürk U Prof. Dr. MEHMET TOMANBAY 22. Dönem Ankara Milletvekili ikastlarla öldürüldü. Bu suikastlar üzerine binlerce Tunuslu büyük protesto gösterileri gerçekleştirdi. Öte yandan Ortadoğu’yu kana bulayan IŞİD adlı terör örgütüne en büyük katılım Ennahda’nın da desteği ile gene bu dönemde Tunus’tan oldu. 26 Ekim 2014 Pazar günü Tunus’ta bu ortamda yapılan parlamento seçimini bu sefer laik Nida Tunus Partisi (Tunus’un Sesi Partisi) kazandı. Bu sonuç uzun bir süredir Ortadoğu’daki İslamcı terör ve ülkelerindeki baskı ortamından bunalan Tunus halkı için büyük bir sevinç ve gelecek günler için umutlu bir gelişme oldu. Zaferi kutlayan Tunus halkı sokaklara Tunus’un Atatürk’ü sayılan Habib Burgiba’nın fotoğrafları ile çıktılar. Tunus’taki laiklerin bu zaferi Türkiye’de AKP’nin keyfi yönetimi ve baskısından bunalan çağdaş ve laik kesim için de dersler alınması gereken önemli bir gelişmedir. Özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ü kendisine örnek alan bir liderin kurucusu olduğu, daha açık bir ifadeyle Atatürk etkisinin derin olduğu bir ülkede yaşanan bu gelişme Atatürkçü düşüncenin Türkiye dışında da köklü ve güçlü dayanaklarının olduğunun bir göstergesidir. Evet, Tunus’ta laik Nida Tunus Partisi’nin seçim zaferi Atatürk’ün bu sözlerinin ne kadar doğru olduğunun en önemli göstergesidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirleri Hint’e, Mısır’a, Tunus’a gitmiştir ve oralarda da kökleşerek, yeşererek verimli sonuçlarını vermeye başlamıştır. O özlü ve kuvvetli fikirlerin Hint’ten, Mısır’dan ve Tunus’tan dönüp dolaşıp ülkemize döneceği ve verimli neticelerle kalpleri dolduracağı günler çok yakındır. zun yıllar Fransa’nın sömürgesi olarak yaşamış olan Tunus 1956 yılında Habib Burgiba sayesinde bağımsızlığına kavuşmuştur. Bağımsızlık sonrası Tunus’un seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Habib Burgiba, tüm yaşamında Mustafa Kemal Atatürk’ü ve yaptıklarını örnek almış, birçok kez Atatürk’e olan hayranlığını dile getirmiş ve Tunus’u Arap dünyasında laik ve çağdaş rejimiyle farklılaştırmış bir devlet adamıdır. 1987 yılına kadar Tunus’u cumhurbaşkanı olarak yöneten Burgiba bu tarihte, Başbakan olarak atadığı Zeynel Abidin Bin Ali tarafından ileri yaşı öne sürülerek cumhurbaşkanlığından uzaklaştırılmıştır. Ne yazık ki Zeynel Abidin Bin Ali, Burgiba sonrası bir dikta rejimi oluşturarak ülkeyi yolsuzluklara bulaştırmış, işsizlik, enflasyon gibi sorunları çözememiş ve ifade özgürlüğünü kısıtlamıştır. Bu gibi sorunlar nedeniyle 18 Aralık 2010 da rejimi protesto eden bir gencin kendisini yakması üzerine Arap Baharı’nın ilk ayaklanması Tunus’ta başlamış ve sonunda Zeynel Abidin Bin Ali yurtdışına kaçmak zorunda kalmıştır. Bin Ali’nin dikta rejiminin yıkılması sonrası oluşan demokratik ortamda ülkenin ilk çok partili seçimi 23 Ekim 2011 tarihinde yapıldı. Seçimde başarılı olan parti, Bin Ali döneminde uzun yıllar baskı altında tutulan İslamcı muhalefetin oluşturduğu ve kendisine AKP’yi örnek aldığını söyleyen Ennahda Partisi’ydi. Ennahda Partisi, Müslüman Kardeşler çizgisindeydi ve 26 Ekim 2014 tarihinde yapılan Tunus Parlamento seçimlerine kadar ülkeyi İslami kurallara göre yönetmeye çalıştı. Ancak Tunus’un iki laik siyasi lideri bu dönemde yapılan su
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle