27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2014 CUMARTESİ 4 HABERLER 2007’de başlatılan ancak hiçbir somut adım atılmayan Alevi açılımı tekrar gündemde Laiklik, Laik Çözümle Korunur PARİS Son günlerde İslam dünyasının en gözde ülkesi olan Tunus’a, Fransa’nın başkalarından daha yakın bakmasının nedeni Mağrip’in, turizm cennetinin, 70 yıldan fazla Paris’in egemenliğinde kalmasının yanı sıra iki ülke arasındaki ticari ve kültürel ilişkilerin yoğunluğundan da kaynaklanıyor. Böyle olunca, buradan bakıldığında, olaylara biraz daha değişik bir tanı konuluyor. Nitekim 5 Kasım tarihli Liberation’da çıkan Tunus üzerinde iki dokümanter filmin yöneticisi olan Christope Cotteret ile Çağdaş Mağrip Enstitüsü araştırma görevlisi Jerome Heurtaux’nun yazısı çok anlamlı çağrışımlar yapan şu başlığı taşıyordu: “Tunus, Laik Cephenin Yapay Zaferi.” Hemen anımsatmak isterim ki Tunus’ta Ekim 2014 seçimlerinde Kaid es Sebsi liderliğindeki Nida Tunus (Tunus’un Sesi) Partisi’nin oyların yüzde 39’unu ve sandalyelerin 85’ini alarak, oyların yüzde 32’sini ve parlamentodaki sandalyelerin 69’unu alan Ennahda’nın önünde birinci parti olarak çıkması, birçok yerde ve bu arada bizde, laiklerin İslamcılar karşısındaki zaferi olarak nitelendi. Sanırım, Tunus’ta laikliğin zaferini ilan etmekte pek fazla acele etmemekte yarar var. Her şeyden önce, “yarı başkanlık” sistemiyle yönetilen Tunus’ta 23 Kasım’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını beklemek gerek. HHH Bu arada son seçimlerdeki katılım oranının çok düşük olduğu unutulmamalı. 2011’de sandık başına giden Tunuslu seçmen sayısının 4.3 milyon olmasına karşın 2014’te bu sayı 3 milyona düşmüş bulunuyor. Ennahda’nın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, aslında birinci pozisyonda olan “hiçbiri”cileri mobilize ederek sandık başına göndermeyi başarması halinde ne olacağı bilinmez. Uzun vadede önem taşıyan asıl soru şu: Tunus’ta uzun erimde radikal İslamın iktidarı engellenip laiklik korunabilecek mi? Burada hemen bir noktaya dikkati çekmek gerek. Tunus’ta laik bir rejim vardır ama bu, sınırları mahalle baskısıyla daraltılmış, kendine özgü bir laikliktir. Unutmayalım ki şeriat hukukun temelini oluşturmasa bile, anayasaya göre devletin resmi dini İslamdır. Bu arada “ılımlı İslam”a da değinmek gerek. Mısır’daki Müslüman Kardeşler’den çıkmış olan Ennahda her ne kadar demokrasiye bağlı, ekonomik liberalizmin savunucusu, ılımlı İslam çizgisinde bir kuruluş olduğunu ileri sürse bile vatandaşın özel yaşamını da kadın haklarını da ayaklar altına almakta beis görmeyen, genç kızları tehdit eden, Tunus bayrağını bile yakacak kadar ileri giden, devlet binalarını kundaklayan, üniversitelerde öğrencilere, öğretim üyelerine saldıran, müthiş bir mahalle baskısı yaratan tutumuyla her yerde olduğu gibi ılımlı İslamın boş bir hayal olduğu, bütün “İslamcı” akımların eninde sonunda, bağnaz radikal İslama dönüştüğünü kanıtlamış bulunmaktadır. HHH Nida’nın son seçim zaferinin, bu hareketi engelleyeceği kuşkuludur. Ennahda’ya karşı kurulmuş bir koalisyon olan Nida, oyların ancak yüzde 39’unu almış bulunuyor. İktidar için çok değişik ve dağınık güçleri seferber edebilmek zorunda. Ülkenin ekonomik sorunları giderek artıyor ve işsizlik kontrol edilmek bir yana gittikçe yükseliyor. Unutmayalım ki 23 yıllık Bin Ali diktasının 2011’de yıkılması da işsizlik yüzünden olmuştu. Şu anda alanda olumlu bir gelişme yok. Gençlerin siyasete yaklaşımları da olumsuz, son seçimlerde genç nüfus içinde sandık başına gitmeyenlerin oranı görülmemiş ölçüde yükselmişti. Liberal ekonomiyi düstur edinmiş, sürdürülebilir bir kalkınma için yabancı sermayeye bel bağlamış Nida’nın bütün bu sorunlara çözüm üreten bir programı da yok. Durum böyle olunca, Nida’nın laiklik övgüsü, çağdaşlık çağrısı veya dincilere taviz politikası ile laikliği savunabilmesi güç görünüyor. Aynı sorunu daha önceki yıllarda yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti örneğinin ortaya serdiği büyük gerçek önümüzde duruyor. O da, laikliğin, yasaklamayla, çağdaşlık övgüleriyle, dini söylemlerle, taviz politikasıyla savunulamayacağıdır. Laiklik ancak sorunlara laik, çağdaş, sivil çözümler üreten politikaların yürütülmeleri ve o yönde çözümlerin yaşama geçirilebilmeleriyle savunulabilir. Dinci iktidarların, krizleri, skandalları, başarısızlıkları dinin hanesine yazılmıyor. Ama laik iktidarlarda bütün bunlar, laikliğin hanesine kaydediliyor. Üzgünüm ama ne yazık ki durum bu! Alevilerin algısı ölçülecek FIRAT KOZOK ANKARA Hükümetin 2007’de başlattığı ancak “yılan hikâyesine” dönen Alevi açılımı için bir kez daha düğmeye basan Başbakan Ahmet Davutoğlu, muharrem ayı nedeniyle bugün Hacıbektaş’a gidecek ve hükümetin yeni dönemde atacağı adımların ilk mesajlarını verecek. Davutoğlu’nun talimatıyla konu Başbakanlık’ta bir kez daha masaya yatırıldı. Cemevlerinin statüsü, Alevi dedelerine maaş ve zorunlu din derslerini bir kez daha gündemine alan hükümet, işe Alevilerin AKP algısını araştırmakla başlayacak. Başbakanlık koltuğuna oturmasının ardından Alevi açılımı için bir ekip kurulması talimatını veren Davutoğlu, televizyonlardan yayımlanan son “Yeni Türkiye Yolu” konuşmasında Alevi açılımı ile ilgili yeni adımının haberini vermişti. Davutoğlu, “Buradan toplumsal barışın tesisi için çok hayırlı olacağına inandığım yeni bir açılımımızı duyuruyorum” diyerek 8 Kasım’da Hacı Bektaş Derneği’nin Hacıbektaş’ta düzenlediği Aşure gününe katılacağını söylemişti. Bu mesajların ardından gözler Davutoğlu’nun bugünkü Hacıbektaş ziyaretine çevrildi. Alevilerin temel talepleri arasında yer alan cemevlerine yasal statü tanınması konusunun paketin içerisinde yer alacağı ve cemevlerinin camiye alternatif görülmeyecek bir formülle ele alınması planlanıyor. Zorunlu din dersleri ve Alevi dedelerine maaş bağlanması ise paketin diğer iki önemli unsuru olacak. Hükümet, Alevi dedelerine maaş bağlama fikrini daha önce de gündeme getirmiş ancak önde gelen sivil toplum kuruluşları bu öneriye karşı çıkmıştı. Hükümetin açılım çalışmaları kapsamında geçmişte Diyanet İşleri Başkanlığı da “Türkiye’de Dini Hayat Araştırması” adlı bir çalışma başlat mış, çalışmayla din konusundaki temel algılara mercek tutulmuştu. Ancak, Davutoğlu bu konuda da yeni bir çalışma istedi. Çalışma kapsamında Alevilerin hükümetle ilgili değerlendirmeleri alınacak. yönetimi’ ‘Kandırmaya yönelik algı Yeni algı araştırması Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Fevzi Gümüş, Davutoğlu’nun bugün yapacağı Hacı Bektaş ziyaretini ve Alevilerin beklentilerini değerlendirirken hükümetin her sıkıştığında hep bir Alevi açılımından bahsettiğini söyledi. Gümüş şu görüşleri dile getirdi: “Ama bugüne kadar Alevilerin sorunuyla ilgili bir arpa boyu yol alınmış değil. Geçmiş hükümetler Aleviler için tek bir adım atmadığı gibi bu sorunları daha da derinleştirdi. Bu hükümet döneminde Alevi kökenli tek bir vali ya da emniyet müdürü görevlendirilmedi. Zorunlu din dersleri işkencesi katlanarak sürüyor. Dış politikada, ekonomide sıkıntıya düştüklerinde, Kürt sorununda tıkandıklarında tamamen Alevileri kandırmaya yönelik bir algı yönetimi ile karşı karşıyayız. Başbakan’ın, oraya gittiğinde muhtemelen ziyaret edeceği Hacı Bektaş Dergâhı’nın neden dev let işgal altında olduğunu, neden Alevi lerin kendilerine ait kutsal mekânına bilet ücreti ödemek suretiyle girdiğini cevaplamasını isterim” diye konuştu. Arınç konuştu Davutoğlu ağladı LEVENT GENCELLİ BURSA Bursa’da açılış törenine katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, İsrail askerlerinin Mescidi Aksa’ya müdahalesini eleştirirken “Bir Müslüman Türkiye başbakanınına ‘İslam ümmetinin izzetidir’ diyorsa ne mutlu bize” sözleri üzerine gözyaşlarını tutamadı. Arınç da konuşması sırasında ağladı. Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi (AKKM) önündeki toplu açılış töreninde ilk konuşmayı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptı. Arınç, İsrail askerlerinin Kudüs’te Mescidi Aksa’ya operasyon düzenlemesine tepki göstererek “Mescidi Aksa Camii’ni kirletenleri görüyorsunuz. Dünyada pek çok İslam ülkesinde suskunluk, bir vurdumduymazlık var. Eğer İslam ümmeti, eğer onurlarını kaybettiklerini görüyorsa, mescitlerinin ayak pisliği ile pislendiğini görüyorsa, bir Müslüman Türkiye başbakanınına ‘İslam ümmetinin izzetidir’ diyorsa ne mutlu bize. Biz dünyadaki sadece 1.5 milyar Müslümanın değil, mazlum ve mağdur bütün insanların hamisiyiz. Binlerce Ulu Cami cemaati, ‘Bizim izzetimiz oldunuz’ diyorsa, 12 yıllık iktidarımız helal hoş olsun” dedi. Arınç, kendi sözleri üzerine gözyaşlarını tutamazken Başbakan Ahmet Davutoğlu da ağladı. Arınç’ın ardından konuşan Başbakan Davutoğlu da İsrail askerlerinin Mescidi Aksa’ya müdahalesine sert tepki gösterdi. Tören öncesinde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve Hamas lideri Halid Meşal ile telefonda görüştüğünü ifade eden Davutoğlu, “Ulu Cami’de yüreğimi titreten bir kardeşimiz oldu. Elinde al bayrak, üzerinde tespih uzattı. ‘Sayın Başbakanım bu Emir Sultan’dan’ dedi. Aldım öptüm, başıma koydum bayrağımızı ve tespihi” dedi. İsrail askerlerinin postallarıyla Mescidi Aksa’ya girdiğini söyleyen Başbakan Davutoğlu, “O işgalcilere Bursa meydanından sesleniyoruz; nasıl Bursa’nın işgali daim olmamışsa, nasıl izzetli ve onurlu Bursalılar buna izin vermemişse, izzetli ve onurlu Filistinliler, izzetli ve onurlu Müslümanlar ve insanlık, bu işgalcilere izin vermeyecek. Nasıl Osman Gazi’nin türbesi kurtulmuşsa, inşallah Mescidi Aksa da bir gün hürriyetine kavuşacaktır. Buna kimse engel olamaz. Tam bir koordinasyon içinde Kudüs için, Mescidi Aksa için ne yapılması gerekiyorsa, her şeyi yapacağız. Gerekli talimatları verdik. Başta BM olmak üzere dünyanın her yerinde Kudüs’e sahip çıkmak için girişimlerde bulunacağız” dedi. BAŞBAKAN, BURSA’DAN İSRAİL’E SERT MESAJLAR VERDİ Girişimlerde bulunacağız CHP’den 10 maddelik Alevi raporu İstanbul Haber Servisi CHP’nin Alevilerin sorunlarına ilişkin hazırladığı ve TBMM’ye kanun teklifi olarak sunduğu raporu açıklayan Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey, Alevilerin “ıslah” edilmesi gereken bir topluluk olarak görülmekten ve Sünni anlayış içinde eritme politikalarından vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. Aleviliğin tanımlanmaya değil, inandıkları gibi yaşamaya ihtiyacı olduğunu anlatan Pavey, “Çözüm Alevilere ‘Azınlık Statüsü’ verilmesi değil, ‘İnanç’ haklarının tanınmasıdır” dedi. CHP’nin Alevi inancının özgürlüğüne ilişkin TBMM’ye kanun teklifi olarak sunduğu rapor dün Seyrantepe’deki İl Başkanlığı’nda Genel Sekreter Gürsel Tekin, Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu ve Şafak Pavey ile CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın katıldığı basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. CHP’nin Alevilerin sorunlarına ilişkin önerilerini anlatan Şafak Pavey, katı dogmalardan beslenen anlayış sonucu, Alevilik ve Alevilerin her zaman aşağılanan, dışlanan, hor görülen ve saldırıya uğrayan bir inanç olduğunu söyledi. CHP’nin Alevilerin sorunlarının çözümüne yönelik 10 maddelik önerileri arasında dikkat çeken başlıklar şöyle sıralandı: l Nüfus cüzdanlarındaki “din” hanesi kaldırılsın... l Zorunlu din dersleri kaldırılsın... l Alevi inancında özel önem taşıyan Hızır Orucu için her yıl şubat ayının ikinci haftası perşembe günü tatil ilan edilsin. l Alevilerin kutsal bayramı olan Gadir Hum Bayramı, Türkiye’deki “resmi bayramlar” arasına dahil edilsin. l Mevzuatta yer alan “ibadethane”, “ibadet yeri” ve “mabed” ifadeleri, “cami, mescid, cemevi, kilise, havra ve sinagoglar” olacak şekilde yeniden düzenlensin. l Madımak Oteli müzeye dönüştürülsün. l Madımak katliamının yaşandığı 2 Temmuz günü “sevgi ve hoşgörü günü” ilan edilsin. CHP’den İsrail’e kınama n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Şekerİş Sendikası Malatya Şubesi’ni ziyaretinde gazetecilere açıklamalarda İsrail’in Mescidi Aksa baskınını değerlendirirken de “İsrail terörü uygulandığını, geçtiğimiz aylarda Gazze’ye, şimdi de Mescidi Aksa’ya İsrail’in saldırdığını” söyledi. Ağbaba, CHP olarak Mescidi Aksa’ya yapılan saldırıyı kınadıklarını belirterek, “Maalesef yıllardan beri orada bir İsrail terörü uygulanıyor. Geçtiğimiz aylarda Gazze’ye şimdi de Mescidi Aksa’ya İsrail saldırıyor. Bu konuda maalesef Türkiye AKP’nin uyguladığı politikalar sonucunda sadece kınamakla yetinebiliyor. Hiçbir ağırlığı, hiçbir gücü, sözünün hiçbir ciddiyeti olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Eğer Türkiye geçmişte olduğu gibi bölgede sözü dinlenen, bölgede etkili bir ülke olmuş olsaydı bugün İsrail örgütü, devleti Mescidi Aksa’ya elini kolunu sallayarak saldıramazdı” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle