27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 08 KASIM 2014 CUMARTESİ 14 HABERLER İnsan hakları savunucusu Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı Prof. Dr. İoanna Kuçuradi: Abdullah Gül, Ak Saray sorularına tepki gösterdi İstanbul Haber Servisi 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail’in Mescidi Aksa’ya yönelik saldırısına tepki gösterdi. Cuma namazını Maslak’taki Orman Bölge Müdürlüğü içindeki camide kılan Gül çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gazetecilerin Türkiye gündemine ilişkin sorularına yanıt vermeyen Gül, Cumhurbaşkanlığı sarayının maliyetiyle ilgili tartışmalar ve Kobani olaylarıyla ilgili sorular karşısında sitemde bulunarak, “Kudüs’te İsrail’in Müslümanların kutsal mekânlarına saldırılarıyla ilgili sorarsınız zannettim” dedi. ‘Makul’ çok kaypak bir kavram FİGEN ATALAY İ nsan hakları savunucusu Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, güvenlik konusunda yapılan değişiklikliklerle ilgili olarak “Makul çok kaypak, problemli bir kelime. Ben olsam ‘bilgisel verilere dayalı şüphe’ derim” diye konuştu. Türkiye’nin “insanlaştıran eğitim”e ihtiyacı olduğunu vurgulayan Kuçuradi, ortaöğretimde 4 yıl boyunca verilecek bir eğitimle kişilerin insanlaşmasına yardımcı olunabileceğini söyledi. Geçen günlerde, aday olmamasına rağmen Institut International de Philosophie’nin (Uluslararası Felsefe Enstitüsü) başkanlığına seçilen Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı, Maltepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Kuçuradi ile üniversitedeki odasında, felsefe eğitimi, insan hakları ve özgürlükler üzerine konuştuk. l Yargı ve güvenlikle ilgili değişikliklerde kullanılan ‘makul şüpheli’ l Hukuk fakültelerinde yapılan ‘hak; hukukla korunan tanımındaki ‘makul’ çok problemli bir kelime ve kaypak bir kavram. Ben olsam ‘bilgisel verilere dayanan şüphe’ derim. menfaat’ tanımı tüylerimi diken diken ediyor. Çünkü ben hakla menfaatı ayırmaya çalışıyorum. Bir şey birisinin hakkıysa ona bunun muhakkak verilmesidir, ona borçlu olunandır. Lösemili çocuklardan CHP’ye ziyaret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, LÖSEV Genel Koordinatörü Hülya Ünver ile lösemili çocuklar ve ailelerini kabul etti. Çalışmaları hakkında bilgi veren LÖSEV Genel Koordinatörü Ünver, vakıf olarak yaptırdıkları “Onkoloji Kenti”nin inşatını tamamladıklarını belirterek, açılış için Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsat beklediklerini söyledi. Ünver, “Hep birlikte lösemi canavarına dur diyelim, kansere geçit vermeyelim” dedi. CHP Grup Başkanvekili Gök ise lösemili çocuklarla birlikte, “Bir tuğla da siz koyun” çağrısında bulunarak, vatandaşları LÖSEV’in yanında yer almaya ve katkı vermeye çağırdı. CHP’den Türkmenlere yardım eli l İnsan hakları sadece muamele nsan haklarının reçetesi yoktur İnsan hakları nedir? Neyi talep eder? İnsan hakları aslında devletin koruması gereken taleplerdir. İnsan hakları ilkelerdir. Bu ilkeler; birincisi, yasaların temelinde insan hakları olması ve anayasada insan haklarının korunmasına ilişkin kurumların yer alması demek. İkincisi, özellikle kamu görevlilerinin insan haklarına uygun muamele yapması demek. Bir hakkın korunması için belli bir durumda yapılması gerekenlerdir. İnsan hakları ile gerektirdikleri aynı şeyler değildir, çok karıştırılıyor. İnsan haklarının gerektirdikleri, farklı koşullarda farklı şeyler olabilir. Hazır reçetesi yok. Örneğin, bir ilçede köylere su verilecek ama hepsine birden verilemiyor, sıraya koymak gerekiyor. Kaymakam, en çok okula kızını gönderen köye öncelik tanıyor. Burada bir çözüm var. İnsan hakları, insan haklarının korunması için belli bir durumda ne yapmak gerektiğidir. ‘İnsan haklarına dayalı devlet’ tanımınız var. Bu ne demek? İnsan hakları devlet tarafından nasıl korunur? Yasalar aracılığıyla ve kamu kurumları tarafından. Bu hakları oluşturacak kamu kurumları kurmak gerekir. Çok iyi niyetli kurumlar kuruluyor; mesela TOKİ ya da Et Balık Kurumu. Et Balık Kurumu, insanlara ucuz ve güvenilir besin sağlamayı amaçlıyor ama amaca ulaşmıyor. İnsan haklarını amaç olarak koymak gerekir. Bunun için de insanların belli bir eğitim görmesi gerekir. İnsan hakları sadece muamele görmek değil muamele etmektir. Hiç kimse işkenceye uğramayacak o zaman hiç kimse işkence etmeyecek. İ görmek değil, muamele etmektir. Hiç kimse işkenceye uğramayacak ki hiç kimse işkence etmesin. ru yapmıyor. Polis devletine doğru bir gidiş var mı? Polisin eğitimini daha iyi yapmak lazım. Mesela, bir mitingde A düzeni varsa şu müdahale, B düzeni varsa şu müdahale yapılacaksa, polisin, A’dan B’ye geçişi çok hızlı ve çok iyi değerlendirmesi lazım. Hak nasıl tanımlanır? Hukuk fakültelerinde hak hukukla korunan menfaat deniliyor. Benim tüylerim diken diken oluyor. Çünkü ben hakla menfaatı ayırmaya çalışıyorum. Bir şey birisinin hakkıysa ona bunun muhakkak verilmesidir, ona borçlu olunandır. Hakkıdır dediğimiz, zaten birisine borçlu olunan bir şey. Kavram ve tanımlar söz konusu olunca hep hukuk ön planda, felsefeci çağırmayı düşünmüyorlar. Yargı ve güvenlikle ilgili değişiklikler var. ‘Makul şüpheli’ diye bir kavram ortaya çıktı. Nasıl değerlendiriyorsunuz? Makul kelimesi çok problemli bir kelime, çok kaypak bir kavram. İstediğiniz tarafa çekebilirsiniz. Avrupa’da böyle denmesi beni ilgilendirmez, aynı problemi taşıyor. Ben olsam ‘bilgisel verilere dayanan şüphe’ derim. Mesela ben Komiser Columbo’yu çok severim, bilgi felsefesi dersinde kullanırım. Belli bir veriden nasıl bir yere gidilir? Yeterli değildir o veriler. Bilgiler bir noktada öyle bağlantılar içine sokulur ki, veri olur. Bu kavramın Avrupa’da kullanılması bunu meş Komiser Columbo örneği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP heyeti, yarın, 7 TIR’lık konvonyla Erbil ve Kerkük’e gidecek, Türkmenlere yardım götürecek. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Şekerİş Sendikası Malatya Şubesi’ni ziyaretinde gazetecilere açıklamalarda bulundu. Ağbaba, “Ataköy, Kadıköy, Şişli, Beylikdüzü, Maltepe, Beşiktaş belediyelerimizin hazırladığı 7 TIR’daki çadır, battaniye, yatak, kuru gıda, konserve ve kışlık giyeceği Türkmenlere götüreceğiz. Pazar günü (yarın) 7 TIR’lık konvoyla, benim de bulunduğum bir heyetle Erbil’e, Kerkük’e gideceğiz. Başta Türkmen Cephesi Başkanı Eşad Salihi olmak üzere Türkmen gruplarla da görüşeceğiz ve durumu bir raporla genel başkanımıza sunacağız” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, Gezi eylemlerine ilişkin polisler hakkında başlatılan idari ve adli soruşturmalara ilişkin paylaştığı veriler “polis şiddeti”nin cezasız kaldığını ortaya koydu. CHP’nin soru önergesini yanıtlayan Bozdağ, 10’a yakın kişinin öldüğü, 4 binden fazla eylemcinin yaralandığı müdahalelerle ilgili sadece 3 polis hakkında dava açıldığını, 4 personele idari ceza verildiğini, 9 kişi hakkındaki soruşturmanın ise sürdüğünü açıkladı. Gezi şiddeti cezasız kaldı 4 yıl ve 4 derste Türkiye değişimi Kuçuradi, ‘Bana dört yıl verin, 20 yıl sonra Türkiye bambaşka bir ülke olur’ diyor korunacağı bir sistem İstanbul Haber Servisi CHP Milletvekili Mahmut Tanal, polis alımlarında fişleme ve torpil iddialarını soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. Tanal, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya, “Polis Akademisi FYO sınavında bazı adayların iktidar partisine yakın olmadığı için kazanamadığı iddiaları doğru mudur? Bu sınavda adayların siyasi görüşlerine göre fişlendiği ve farklı etnik köken ve mezhebe mensup adayların kabul edilmediği iddiaları gerçek midir? Sınavı geçen 2 bin 500 kişinin referansının AKP’ye mensup isimler olduğu iddiaları doğru mudur?” sorularını yöneltti. Tanal polisteki fişlemeyi sordu lTüm yurttaş haklarının Demokrasi seçime Felsefe eğitimi nasıl olmalı? Dünyamızda ırkçılık, köktendincilik, ayrımcılık ve bununla birlikte şiddet eylemleri, terör, hunharca işlenen cinayetler gitgide artıyorsa, rasgele, tanımadıkları birini neden öldürdükleri sorulduğunda genç insanlar, “yapacak bir şey olmadığından, can sıkıntısından” diye cevap verebiliyorsa günümüz eğitiminin insanlaşmaya yardımcı olamadığı söylenebilir. Bana dört yıl verin, 20 yıl sonra Türkiye bambaşka bir ülke olur. Bu insanlaşma eğitimi dört ders merkezi etrafında olabilir: 1 Bağlantı kurmak: Bağlantı kurabilmek, sonuç çıkaracak bağlantıları görebilmek çok önemli. 2 Değerlendirme: Doğru değerlendirme nedir? Koşulları nelerdir? Bir eylemi, bir eseri doğru değerlendirmek nasıl olur? Birincinin üzerine kurulu olan bu ders, bir kişinin bir eylemini, bir durumu, bir eseri doğru değerlendirme üzerinde yoğunlaşır. 3 Etik: Dersin en temel amacı, öğrencilere günlük yaşamamızda ve mesleğimizi icra ederken hiçbir yaptığımızın, kimilerinin iddia ettiği gibi değer dışı olmadığı, dolayısıyla eylemlerinizin etik öğelerini gözden kaçırmamaları gerektiğini görmelerine, böylece de eylemle bulunacakları her durumda insan onurunun nerede tehlikede olduğunu görebilen bir göz kazanmalarına yardımcı olmaktır. 4 İnsan Hakları: İnsan hakları nedir? Yaşama hakkı nedir ve dünyamızın bugünkü koşullarında gerektirdikleri nelerdir, gibi sorunlar ele alınır. Bu eğitim için 4 yıl istiyorum. 20 yıl sonra Türkiye bambaşka bir ülke olur, ama önce öğretmenleri hazırlamak lazım. Yoksa hiçbir işe yaramaz. indirgenemez Bir konuşmanızda demokrasinin seçime indirgenmesinin insan haklarını engelleyebileceğini söylediniz. Bu nasıl gerçekleşir? 1990’ların başından beri demokratikleşme, insan hakları ve serbest pazar ve özelleştirme, uluslararası topluluğun sloganları haline gelmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde demokratikleşme ve serbest pazarın insan haklarını korumanın ana yolları olduğu görüşü de yaygın kabul görüyor. Ne var ki şu anda demokratikleşmenin çok partili seçimlerle eşitlendiği bunun sonucunda da gelişmekte olan birçok ülkede “her şey yapılabilir” ilkesi ile hareket eden siyasal partilerin olabildiğince fazla oy almak ve iktidara sözümona demokratik yoldan gelebilmek için çoğu zaman onlara oy verenlerin hoşuna giden ama insan haklarına ve bu arada onlara oy verenlerin de insan haklarına zarar veren şeyler vaat etmekten ve yapmaktan çekinmedikleri gözden kaçmıyor. Birçok ülkede aynı şeyi görüyoruz. İşte demokratikleşmenin çok partili seçimlerle eşitlenmesi, yani demokrasi kavramının yalnızca bir öğesine indirgenmesi, bu tür demokrasilerin insan haklarının korunmasını engelleyebildiği olgusunun görünmesini zorlaştırıyor. Özellikle Batı dünyasının bunu görmesini zorlaştırıyor. Seçimler olduğu yerde işler tamam, demokrasi var demektir diye sanılıyor. Çok partili seçimlere indirgenen demokrasi, sivil toplumun yönetim biçimi olmasa gerek. Yani bir ülkede bütün yurttaşların insan hakları korunacak şekilde bir yönetim olması gerek. İnsanlaşma eğitimi Derecesini belirlemek çok zor ama yok da diyemeyiz, tam var da diyemeyiz. Mahkemeler bazen çok güzel kararlar verebiliyor ama mahkemeye ihtiyaç kalmaması gerekiyor. Asıl sıkıntı bugün Avrupa’dan geliyor. Düşünce özgürlüğü, kanaat. Hepsi ifade özgürlüğüne indirgeniyor. İfade özgürlüğü tek başına bir temel hak değildir. Düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğünü kapsıyor ama tek başına aldığımız zaman hakaret etme özgürlüğüne kadar gider. Peygamber karikatürlerinin düşünce özgürlüğü adına savunulması gibi. İnsan hakları, yalnız peygamber değil, hiç kimseye hakaret serbestliği vermez. Kavramlar karışık olunca her şey hak oluyor ve insan haklarına zarar veriyor. Her şey birbirine giriyor ve bugün bu haldeyiz. Bir hak, herkes için hak değildir, duruma göredir. Özgürlük nedir? İnsan özgür müdür? Özgürlüğün üç türü vardır. Birbiriyle ilgili ama karıştırılmaması gereken üç tür: a) İnsanın özgürlüğü ben buna antropolojik özgürlük adını veriyorum. b) Kişilerin özgürlüğü ya da etik özgürlük. c)Toplumsal özgürlüktür. Özgürlükle ilgili bize öğretilen bir şeyler var okulda: “Özgür ‘Özgürlük’ çıkmazı lük, başkasına zarar vermeden istediğini yapmaktır.” Ama mesela, Kant diyor ki, “Özgürlük bir çeşit belirlemedir, belirlenmedir” Onun ifadesiyle ahlak yasası ya da pratik imperatif tarafından belirlemektir yani istemenin bazı değerler tarafından belirlenmesidir. Onun içeriğini de şöyle söyleyeyim; kendinde ve başkasında insan olmayı koruyacak şekilde eylemde bulun. Kant’a göre özgürlük, eylemde bulunurken bunu istemektir; eylemde bulunmayı istemektir. İnsan türü özgür müdür, değil midir, insan eylemlerinde özgür müdür, değil midir, insanın iradesi özgür müdür? Bu soru çıkmazdır. “Özgürlük”ten neyi anladığınıza bağlı olarak, insanın özgür olduğu da özgür olmadığı da savunulabilir. Özgürlük bir olanaktır. Olabilir, olmayabilir. Kim gerçekleştiriyorsa o olanağı özgürdür. ANTALYA (DHA) Kemer’de 5 Kasım’dan bu yana kendisinden haber alınamayan 19 yaşındaki Kaan Yıldırım ormanlık alanda ölü bulundu. Yıldırım’ın cenazesini gören yakınları sinir krizi geçirirken, anne Saadet Yıldırım ise oğlunun konulacağı tabutun içine uzanıp, ağıt yaktı. Son kez bakmak istediği oğlunu gören anne Saadet Yıldırım fenalaştı. Sağlık ekipleri, anne ve babaya ambulansta müdahale etti. Kaan Yıldırım’ın cenazesi, savcının incelemesinin ardından Kemer Devlet Hastanesi morguna götürüldü. ‘Senin yerin burası değil oğlum’ Tekne faciasında 12 kişi aranıyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Boğazı’nda kaçakları taşıyan teknenin alabora olması sonucu yaşamını yitiren 3 kişi yakınlarına teslim edildi. Diğer cenazeler ise 15 gün bekletildikten sonra yakınlarının bulunmaması durumunda kimsesizler mezarlığına defnedilecek. Kayıp olan 12 kişinin arama çalışmaları ise sürüyor. BURSA (Cumhuriyet) Davut İnan, geçen yıl evlendiği 9 aylık hamile eşi Deniz İnan’ı önceki gece işten eve geldiğinde doğalgaz borusuna asılı olarak buldu. Sinir krizi geçiren ve “Hiçbir sorunumuz yoktu. Bebeğimizi bekliyorduk” diyen Davut İnan’ı yakınları güçlükle sakinleştirdi. İnan çiftinin evine bir gece önce misafirliğe giden akrabaları Celil İnan, “Deniz çok neşeliydi. İntihar edecek bir hali yoktu. İnanamadım” dedi. Hamile kadın ölü bulundu Nehir’den iz yok sıl sıkıntı Avrupa’dan geliyor Türkiye’de düşünce özgürlüğü var mı? Düşünce özgürlüğü var veya yok dememek gerekir. Ne kadar var? Ben düşünce özgürlüğünden şunu anlarım: Bir kişi yeni bir fikir, yeni bir bilgi getirdiği takdirde çok aykırıysa onun başka haklarına zarar verilmemesi. Böyle olabiliyor da olmayabiliyor da. A VAN (Cumhuriyet) Gürpınar’da 29 Ekim günü kaybolan 4 yaşındaki Nehir Aslan’ı arama çalışmaları devam ederken anne ile babasından kan ve tükürük örneği alındı. Nehir’den geriye geçen yıl amcası Hakan Aslan’ın düğününde çekilen video görüntüleri kaldı. Anne Hatice Aslan kızının görüntülerini yaşlı gözlerle izledi. Pompalı dehşeti: 5 polis yaralı 10 yaşa türban serbestliği özgürlük müdür? Bunu özgürlük olarak görmüyorum doğrusu ama genel olarak türbanla ilgili bu kadar kavga etmeye de değmez. Bir ideolojik nedenlerden takan var bir de alışanlar var. Çok fazla kavga konusu etmemek gerekir. Örtüden çok kafanın içidir önemli olan. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Buca Mustafa Kemal Mahallesi’nde kaçak 8 ev, Buca Belediyesi’ne bağlı ekiplerce yıkılmak istenince adı öğrenilemeyen bir kişi pompalı tüfekle belediye ekiplerinin yanında bulunan polislere ateş açtı. Buca İlçe Emniyet Amiri Şenol Kurt ile 4 polis memuru yaralandı. Polislerin sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi. CHP Buca İlçe Başkan Yardımcısı Göksel Bozkurt, yıkım kararının bölgede yaşayanlara tebliğ edilmediğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle