05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2014 PERŞEMBE 4 HABERLER ‘Özel Yargı’dan ‘Güzel Yargı’ya Totaliter Tayyibizm, bir türlü gönlünce kendisine bağımlı kıldığına ikna olamadığı yargıyı, istediği düzene sokmak için yeni düzenlemeler peşinde. Geçen cuma TBMM’ye sunulan bir teklif ile yargıda tabandan tavana bağımlılaştırma operasyonu öngörülüyor. Bir zamanlar etrafı duman eden özel yetkili mahkemelerin egemenliğindeki özel yargı, bu özel yargının cemaat ile olan ilişkisinin, cemaat iktidar birlikteliğinin bozulması üzerine, iktidar cenahında tedirginlik yaratmış olduğu için artık güzel görülmemeye başlamıştı. Şimdi cemaate bağımlı yargıdan, bağımsız yargıya değil, iktidara bağımlı yargıya geçmek amaçlanmaktadır. Özel yargı cemaate bağımlı yargıydı, güzel yargı da iktidara bağımlı yargı olacak. Operasyon, tavan ve taban olmak üzere iki aşamada yürütülüyor. Tavan operasyonu, özellikle HSYK seçimlerinde Yargıtay ve Danıştay’da istenen sonuçların elde edilememesinden doğan düş kırıklığının ürünü. Yargıtay ayağında yeni 8 daire daha kurulacak ve 128 üye daha seçilecek. Danıştay ayağına ise iki yeni dairenin eklenmesiyle birlikte 39 yeni üye daha seçilecek. Böylelikle, HSYK seçimlerinde iktidarın istediği adayları seçmemiş olan Danıştay ile Yargıtay’da cemaat lehinde olduğu düşünülen dengelerin, iktidar lehine değişeceği umuluyor. HHH Bu amaca ulaşmak için, Danıştay ve Yargıtay yeniden dizayn edilecek. Danıştay’da tetkik hâkimlerinin tayini işi Danıştay başkanı, başsavcı başkan vekilleri ve 15 daire başkanından oluşan Danıştay Başkanlar Kurulu’ndan alınıp Danıştay başkanı, üçü daire başkanı, üçü de Danıştay üyesi yedi kişiden oluşan Danıştay Başkanlık Kurulu’na verilecek. 38 olan daire sayısı 46’ya çıkarılacak olan Yargıtay’a atanacak yeni 128 üyenin seçimi ise HSYK tarafından yapılacak. Yargıtay’daki tetkik hâkimlerinin tayinleri de HSYK’nin yetkisinde olacak. Bu arada yapılan bir değişiklik de, Danıştay üyelerinin yükseköğrenimlerini hukuk veya hukuk bilgisine programlarında yer veren siyasal bilimler, idari bilimler, iktisat ve maliye alanlarında yapmaları zorunluğu da kaldırılmış olması. Bundan böyle hukukun “h”sini okumamış ve bilmiyor olanların da Danıştay üyesi olmalarının önü açılmış olacak. Her ne kadar düzenleme ilk bakışta biraz garip görünüyorsa da, aslında Yargıtay ve Danıştay başta olmak üzere bütün yargının hukuk ile ilişkisinin kesilmeye çalışıldığı dönemde hiç de garipsenecek bir davranış olmasa gerek. HHH Tavan iktidarın keyfine göre, böylece düzenlenecek; peki, ya taban? İktidar tabanda da kendisine bağımlı bir yargı oluşturmanın yöntemini bulmuştur. Daha önce, 5 yıllık avukatlıktan gelenlere açılmış olan hâkim ve savcılığa geçme olanağı, bu teklif yasalaşırsa 2 yıllık avukatlara da sağlanacaktır. Bu yıl 3 bin 500, gelecek yıl da 5 bin hâkim ve savcı bu yolla sağlanacağına göre iki yıl içinde yargı bünyesine, avukatlıktan geçmiş, 8 bin 500 hâkim ve savcı atanmış olacaktır. Böylelikle hâkim ve savcı kadroları içindeki cemaat yanlılarının ya da tarafsızların etkisi azaltılmış olacaktır. Bütün bu düzenlemeleri izlerken, aslında, iktidarın yargıya bakış açısının “bizden olanlar ve olmayanlar” diye ikiye ayrıldığını ve bizden olmayanlar içinde mütalaa edilenler arasında tarafsız ve cemaate yakınların pek de farklı gözle görülmediklerini belirtmek gerek. AKP, iktidarının ilk döneminde, hukuku çiğneyip adaleti ayaklar altına alırken özel yetkili mahkemeleri kullandı. Özel yargı, cemaate bağlılığı ile yollar ayrılınca AKP’yi tedirgin etmeye başladı. İşte bu yüzdendir ki artık ikinci döneme geçilmiştir. Bu dönem “güzel yargı” dönemidir. Bağımlılık ve taraflılık açısından her ikisi arasında da fark yoktur. Tek fark “güzel yargı”nın yalnızca AKP’yle bağımlı olmasıdır. Bu fark da mazlum vatandaşın yazgısını değiştirmeyecek, adil yargıyı sağlayamayacaktır. Görüşmeler durdu MAHMUT LICALI ANKARA HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP’ye yapılan saldırının bir provokasyon olmadığını, devletin “kafanızı keseriz” mesajı verdiğini kaydetti. İmralı ziyareti için Adalet Bakanlığı’na resmi başvuru yapıldığını söyleyen Demirtaş, Abdullah Öcalan ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşılıklı irade beyanları sürdüğü müddetçe çözüm sürecinin devam edeceğini kaydetti. Demirtaş, gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında HDP’ye yapılan saldırı, çözüm süreci, partinin kapatılacağına yönelik tartışmalar ve Diyarbakır uçağında yaşadıklarına ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Demirtaş’ın açıklamaları şöyle: 30 yıllık Hizbullahçıyım dedi: O kişinin bütün ailesi partilimizdir. Kardeşi partimizin yöneticisidir. Üç ayrı mahallede de bu aile komşumuzdur. Karakolda kendisini tanıdım. Kendi aramızda konuştuk, oradan çıktık. 5 gün sonra bu gündeme geliyor. Bu kişiyle asla husumetimiz yoktur. Hiç kimse bu kişiyi hedef göstermeye kalkmasın. Ben uçakta kayıt yaptığını gördüm, planlıydı. Fotoğraflar da çekildi. Kesmişler, ses kaydında şu da vardır: Ben o bağırdıktan sonra yanına gittim. “Senin yaralı çocuğun varsa benim kardeşimdir” dedim. Karakolda da kayıt yapıyorlardı. Müdahale etmedim. “Ben 30 yıllık Hizbullahçıyım, beni herkes tanır” dedi. Karakolda bana bu lafı söyleyen kişiyi çıkardım. HDP’ye ‘kafanızı keseriz’ mesajı: Saldırı çok açık partimize dönük planlanmış bir mesajdır. HDP’ye kafanızı keseriz, koparırız mesajıdır. Saldırgan Ahmet Karataş’ı öldürmek için elinden gelen her şeyi yapmış. Allah canını almamış. Bizi hedef göstermediğini, yalnızca eleştirdiğini söylüyor. 8 Ekim’de “Herkesi HDP’ye karşı tavır almaya çağırıyoruz” demiştir. İmralı için resmi başvuru yapıldı: HDP heyeti, Adalet Bakanlığı’na İmralı Adası’na gitmek için resmi başvuru yaptı. Biz bu başvuruya olumlu cevap verilmesini bekliyoruz. “Sürecin arkasındayız” diyorlarsa başvuruya hızlı bir şekilde cevap verilmesini bekliyoruz. Görüşmeler durmuş durumda. Hükümet ile heyetimiz arasında bir görüşme yok. Son bir yıllık periyoda bakıldığında bu olağanüstü bir durumdur. Heyetlerimiz hükümetle her hafta, 1015 günde bir temas kurardı. Neredeyse 1520 gündür hükümetle hiçbir temasımız gerçekleşmedi. Heyetimizin talebine rağmen gerçekleşmedi. Adalet Bakanlığı’ndan resmi cevap bekliyoruz. Öcalan ya da Erdoğan istemeden bitmez: Çözüm süreci İmralı Adası’ndaki görüşmeyle başladı, bitecekse de orada yapılacak görüşmeyle biter. Bizim heyetimiz süreci bitirme sevdalısı değil. Dolayısıyla Sayın Öcalan “Süreç bitti” demediği sürede süreç devam eder. Karşılıklı Öcalan ve Erdoğan irade beyanlarını sürdürdüğü sürece süreç devam eder. AKP A.Ş. olmaktan çıkmalı: Başbakan “HDP parti gibi davranırsa belki bakarız” diyor. HDP AKP’den daha partidir. Asıl kendileri bir parti olsalar. A.Ş. olmaktan çıksalar; para, yolsuzluk, rüşvet yerine biraz siyasetten baksalar; tüccar kafası yerine biraz vicdan ölçüleriyle meselelere baksalar, süreci ilerletmeye hazırız. Başlarında bir CEO var: Recep Tayyip Erdoğan. Partiyi şirket gibi yönetiyor. Kimse kusura bakmasın, eli kanlı devletin en son hesap soracağı kişi benim, en son hesap soracağı parti HDP’dir. Bingöl suikastında Başbakan açıklamasında “Alçaklar anında cezalandırıldı” demişti. Bulguların farklı olduklarını, ifade etmiştik. Balistik sonuçları da bizi doğruladı. Şimdi Başbakan’a sormak istiyorum: Anında açıklamıştınız, “Alçaklar hak ettiği cezayı buldular” diye. Bir başbakan olarak bu infazın arkasında mısınız hâlâ? Velev ki onlar örgüt üyesi, tutuklanırlar, yargılanırlar, varsa cezaları yatarlar. Ama infaz cinayettir. Devlet cinayet işlemiştir. Kapatma olacağını sanmıyorum: Bizim elimizde partinin kapatılacağına dair hazırlık olduğu bilgisi yok. Arkadaşlarımız yalnızca MGK’de bu tartışıldı mı, diye soru sormuşlar. Partimizin kapatma mevzusuyla tartışılmasını çok doğru bulmuyoruz. Bunun olacağını da düşünmüyoruz. Demirtaş, ‘Hükümetten taleplerimize yanıt alamıyoruz. Bu olağanüstü bir durum’ dedi Atalay’dan itiraf: Partide tereddüt var ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay’ın “partide çözüm süreciyle ilgili tereddüt yaşandığı” açıklaması, AKP içinde başta bölge milletvekilleri olmak üzere çözüm süreci konusunda rahatsızlıklar ve görüş ayrılıkları olduğunu gözler önüne serdi. Atalay, çözüm sürecinin başarısız olmasını isteyen faktörlerin kendi partisinin içine kadar etkili olduğunu da kaydetti. İki yıldan bu yana HDP ile yaşanan krizlere karşın sürekli “çözüm sürecinin kararlılıkla yürütüleceği” mesajı verilirken, AKP’de gün yüzüne çıkan bu durum ilk kez bu kadar yoğun rahatsızlık yaşandığını gösterdi. AKP’nin geçen hafta sonu Afyonkarahisar’da yapılan kampında “çözüm süreci”yle ilgili toplantı yapıldı. Atalay, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan başta bölge milletvekilleri olmak üzere AKP’li vekillerin görüş ve eleştirilerini dinlediler. Toplantıda söz alan milletvekillerinin birçoğu çözüm süreciyle ilgili eleştiriler yöneltirken, bu durum AKP içinde ciddi bir görüş ayrılığı olduğunu da gösterdi. Söz konusu toplantıda bölge milletvekilleri çözüm sürecinin yönetilemediğini, PKK’nin bölgedeki etkinliğinin arttığına dikkat çekerek sürecin bu haliyle devam etmesinin partiye zarar verdiği görüşünü dile getirdi. Atalay da bir televizyon programında AKP içinde yaşanan çözüm rahatsızlığını doğruladı. Çözüm sürecinin askıda olup olmadığı sorusu üzerine Atalay, hükümetin bu konuyu ciddi biçimde yürüttüğünü belirtti. Kobani eylemlerinde HDP’nin çağrısı ve meydana gelen olayların kamuoyunu etkilediğini söyleyen Atalay, bölgede güvenlik elemanı sayısının artırıldığını kaydetti. Atalay, AKP’li milletvekillerinin de partililerin de en önemli beklentisinin “Çözüm süreci yürürken hukuk dışılıklara zamanında müdahale edilmemesi” olduğunu ifade etti. Atalay, HDP’nin İmralı ile görüşmemesi durumunda sürecin nasıl devam edeceği konusunda da “Başbakan’ın o açıklamaları açıktır, kararlılığı ifade ediyor. Kendi mecrasında yürüyor diye değerlendirdiğim çerçeve içinde algılanmalıdır” diye konuştu. Çözüm sürecinin uzun nefesli yürütülmesi gerektiğini kaydeden Atalay, “Çözüm sürecini yönetenler provokasyonlara hazırlıklı olacak. İçeride ve dışarıda çözüm sürecinin başarısız olmasını isteyen faktörler var. Dışarıda daha fazla. Öyle sistematik yürütülüyor ki kendi partimizin içine kadar bu duyguların etkili olduğunu görüyorsunuz” diye konuştu. Kışanak: Süreç kalp krizi geçirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, süreç zamana yayıldıkça provokasyona açık zemin oluştuğunu belirterek “Dolayısıyla bir an önce Sayın Öcalan ile bir görüşmenin yapılması ve sürecin ilerlemesi yönünde bir sinyalin alınması bizim için önemlidir” dedi. Buldan, Adana’da öldürülen Azadiya Welad gazetesinin dağıtıcısı Kadri Bağdu’nun ailesi ile görüştü. Bu arada Irak’ta bir toplantıda konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Kobani sürecinde yaşananların çözüm sürecine zarar verdiğini savunurken “Kobani sürecinde çözüm süreci kalp krizi geçirdi. Kürtler ile hükümet arasında yürütülen diyalog süreci ciddi bir yara aldı. ‘Kobani ile Diyarbakır’ın ne alakası var’ sözü, hükümetin hâlâ Kürt sorununu anlamadığının göstergesidir. Kürdistan dört parçaya bölünse de Kürt halkının duyguları tektir” dedi. Kışanak, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen hâlâ demokratik çözüm ve barış sürecinin önünü açmanın mümkün olduğunu belirterek “Ortadoğu’da sorunların diyalogla çözümünün mümkün olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Kürtlerin duruşu, Ortadoğu barışı için bir şanstır” diye konuştu. Genelkurmay yasal güvencede ısrarlı BARKIN ŞIK ANKARA Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel başkanlığındaki kurmay heyeti tarafından Başbakan Davutoğlu’na karargâhta verilen brifingde, Türkiye’nin önümüzdeki 20 sene içinde karşılaşması muhtemel tehditlere ilişkin bilgi verildiği öğrenildi. Genelkurmay yaptığı bilgilendirmede, konvansiyonel savaşlar döneminin dünyada son bulduğuna işaret ederken, Suriye ve Irak sınırı ile Ukrayna krizi nedeniyle Karadeniz’deki belirsizliklerin önümüzdeki dönemlerde de sürmesinin beklendiğini kaydetti. Edinilen bilgilere göre Genelkurmay Başkanlığı’nda Davutoğlu’na yapılan sunumun başlıkları şöyle: Bedelli rafa kalktı: Genelkurmay, askerlik sürelerinin kısaltılmasının ardından, özellikle kısa dönem (6 ay) askerlik yükümlülerinin iç güvenliğe katkısının çok sınırlı olduğuna dikkat çekti. Bedelli askerlik uygulamalarının mali imkânları yetersiz kesimlerde yarattığı rahatsızlığa ve bölgesel gelişmelerin ortaya çıkardığı güvenlik risklerine işaret edildi. Karargâhın olumsuz bakışı karşısında, bedelli askerlik uygulaması düşüncesinin kesinlikle rafa kaldırıldığı belirtildi. Sınır güvenliği kuvvetlenmeli: Genelkurmay Plan ve Prensipler Başkanlığı, 2033 yılına kadar uygulamaya geçecek 27 modernizasyon projesi hakkında bilgi verdi. Öncelikli proje olarak sınır güvenliği üzerinde duruldu. Birinci adım olarak Suriye ve Irak, ardından İran sınırına “kalekollar” yapılması ve sabit radar, gözetleme ve acil alarm sistemleriyle donatılması istendi. Sınır karakollarındaki uzman personel sayısının da artması gerektiği belirtildi. Yasal güvence yine istendi: Genelkurmay, terörle mücadele operasyonlarında görev alan personelin yasal güvenceye kavuşturulması beklentisini 24 ay önce hükümete bildirmişti. Bu beklenti yinelendi. Askeri personelin sivil mahkemede yargılanmaması, eğer yargılanacaksa da orgeneraller için Başbakan’ın izni, korgeneral ve altındaki rütbeler için ise Milli Savunma Bakanı’nın izninin şart koşulması talep edildi. Jandarma personeli için ise izni İçişleri Bakanı’nın vermesi istendi. Bu güvencenin terörle mücadele açısından büyük önem arz ettiği belirtildi. Konvansiyonel savaşlar bitti: Brifingde, düzenli orduların yaptığı konvansiyonel savaşlar döneminin bitmeye yüz tuttuğu anlatıldı. Suriye örneğine işaret edilerek, ülkelerin gelecek yıllarda savaş ortamlarına kendi düzenli ordularıyla girmek yerine yerel güçleri kışkırtmayı tercih edeceği kaydedildi. TSK’nin bu risk algılaması doğrultusunda daha hızlı ve etkin şekilde hareket edebilecek yapıya kavuşturulması gerektiği vurgulandı. Profesyonelleşmeyi öngören bu yapıda TSK personel sayısı düzenli olarak azalırken, uzmanlaşmış er ve erbaş sayısının artırılmasının planlandığı kaydedildi. Belirsizlikler sürecek: Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırı ile Ukrayna nedeniyle Karadeniz’de yaşadığı belirsizliklerin önümüzdeki on yıllar boyunca sürmesinin beklendiği kaydedildi. İran’ın nükleer faaliyetlerine dikkat çekilen toplantıda, kimyasal silah tehdidinin de altı çizildi. Bunun için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güçlü bir hava savunma sistemine sahip olması gerektiği belirtildi. Siber savunmaya özel vurgu: Davutoğlu’na yapılan sunumda, siber tehdit ve saldırılara karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin aldığı ve almayı planladığı tedbirler de gündeme geldi. Önümüzdeki dönemde silahlı çatışmaların yerini siber saldırıların alacağı da Başbakan’a anlatıldı. TSK’nin “Kuvvet 2033” vizyonu anlatılırken, Yunanistan riski bugün için ön planda olmasa da Ege Ordusu’nun lağvedilmesinin TSK açısından gündemde olmadığı da Davutoğlu’na aktarıldı. Özel, Davutoğlu’na Türkiye için olası tehditlere ilişkin bilgi verdi Davutoğlu: HDP niyet tazelesin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP’nin son açıklamalarına sert tepki gösterdi. “HDP sürekli hükümete ev ödevi çıkarmaya çalışmamalı, kendi ödevini yapmalı. Bir niyet tazelenmesine ihtiyaç vardır” diyen Davutoğlu, “Ne zaman silahlı grupların silahlarını bırakacağı, Türkiye’yi terk edeceği sorusuna cevap vermeliler. Yoksa bu ziyaretler anlamını kaybeder” ifadelerini kullandı. Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan aldığı brifingin ardından soruları yanıtladı. HDP’nin son yaptığı açıklamalarla “dikkatleri dağıtan” bir tutum sergilediğini belirten Davutoğlu, “Silahlı unsurlar şehirlerimizin üzerinde bir baskı unsuru haline gelecekse o zaman bir niyet tazelenmesine ihtiyaç vardır” diye konuştu. Davutoğlu, “Neredeyse 1 buçuk yıl geçti. Biz çözüm sürecine katkı sağlayacak her faaliyete destek veririz ama çözüm süreci adı altında kamu düzeni tehdit edilirse buna da müsaade etmeyiz” diye konuştu. Davutoğlu, “Görmek istediğimiz somut adımlardır. Bütün illegal faaliyetlerin sona ermesidir. Ne zaman silahlı grupların silahlarını bırakacağı, Türkiye’yi terk edeceği sorusuna cevap vermeliler” ifadelerini kullandı. Davutoğlu, “Kobani’de çatışmalar sürüyor diye bu çatışmaları Türkiye’ye yansıtmaya kalktığınızda o zaman yol haritası diye açık bir şekilde üzerinde mutabık kalınan unsurların dışına çıkmış olunur” diye konuştu. İstihbarat yapısının değişmesinin önemine vurgu yapan Davutoğlu, “İstihbarat yapısının değişmesi büyük önem arz ediyor. Bilgi 21. yüzyılda en önemli araçtır” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), ilk kararnamesini görev süresi dolan eski kurul üyelerine ilişkin çıkardı. 8 kişilik kararname kapsamında eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur Bakırköy Savcılığı’na, 2. Daire Başkanı Nesibe Özer ise Küçükçekmece Hâkimliği’ne atandı. Kurulda cemaate yakın olarak bilinen üyelerin Nesibe Özer dışındakilerin Sincan Adliyesi’ne atanması dikkat çekti. Kararnameye göre Ömer Köroğlu, Ahmet Kaya, Teoman Gökçe, Hüseyin Serter, Sincan Adliyesi olarak bilinen Ankara Batı Hakimliği’ne atandı. İbrahim Okur İstanbul’a giderken, eşi olan Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Nurdan Okur Ankara’da kalmış oldu. HSYK’nin eski üyelerinin görev yerleri belli oldu HDP’li Karataş’ı yaralayan zanlı Akman, eylemler ve şehitlere tepkisini ileri sürdü Saldırganın bahanesi gösteriler ALİCAN ULUDAĞ ANKARA – HDP Ankara İl Başkanlığı’nı basarak PM üyesi Ahmet Karataş’ı bıçakla ağır yaralayan özel güvenlik görevlisi Emrah Akman tutuklandı. Akman Ankara Çubuk’ta ikamet ettiğini belirterek ifadesinde şunları söyledi: “Olayın mağdurunu daha öncesinden tanımam. Aramızda herhangi bir husumet yoktur. Ancak son dönemde meydana gelen sokak olay ları, güvenlik görevlisi vatandaşların arkadan pusu kurularak şehit edilmesi gibi durumlar bende tepki oluşturdu. Bu olayların sona ermesi için yetkililerle konuşmak üzere HDP Genel Merkezi’ne gitim. Beklemeye başladım. Sağı solu gözlemledim. Sonrasında da üzerimde taşıdığım bıçakla mağdura saldırarak vücudunun muhtelif yerlerine birkaç kez vurdum. Sonrasında da oradan ayrıldım. Bu olayı münferiden tek başıma gerçekleştirdim. Bu konuda beni herhangi bir kimse azmettirmemiştir.” Akman’ın çalıştığı özel güvenlik firmasındaki arkadaşlarının da ifade vereceği öğrenildi. Öte yandan Akman’ın sosyal paylaşım sitesi Facebook hesabında BBP ve Muhsin Yazcıoğlu ile ilgili paylaşımlarda bulunması dikkat çekti. Meclis’te Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruklu saldırıda bulunan Orhan Övet de Elmadağ’daki Alperen Ocakları’na gidip geldiğini söylemiş, olayı “bireysel” ve “tepkisel” olarak yaptığını ifade etmişti. Akdoğan: Çözümü kurban etmeyiz Plan ve Bütçe Komisyonu’na katılan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Demirtaş’ın “Çözüm süreci İmralı’da başladı, İmralı’da biter” sözlerine tepki verirken “Süreci biz başlattık, kamu düzeninden taviz vermeden gereken ne varsa yapılacaktır” dedi. HDP’li yöneticiye yapılan bıçaklı saldırıyı da kınadığını belirten Akdoğan, “Bu provokasyondur, süreci buna kurban etmeyiz. Kimse kendini devletin yerine koyamaz. Çözüm sürecini devam ettiririz ama taviz vermeden” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle