05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2014 PERŞEMBE [email protected] 14 KÜLTÜR 55. ULUSLARARASI SELANİK FİLM FESTİVALİ Baskı ve şiddet her yerde... ‘Göçebe Bakış’, Güneydoğu Asya çağdaş sanatını, İstanbul izleyicisiyle buluşturuyor NAZLI PEKTAŞ 18 Eylül’de ARTER’de açılan “Göçebe Bakış”, Güneydoğu Asya çağdaş sanatını, İstanbul izleyicisiyle buluşturuyor. Ocak ayı başına kadar devam edecek olan sergi, kapsadığı coğrafyanın çağdaş sanatının ana hatlarını ve özelliklerini oldukça başarılı bir seçki ve düzenlemeyle, deyim yerindeyse kitap gibi sunuyor. Serginin küratörü, Güneydoğu Asya sanatı hakkında çalışmalar yapan araştırmacı ve eleştirmen Iola Lenzi’yi içtenlikle kutlamak gerek. Zira sergi “göçebe” üzerinden Güneydoğu Taylandlı sanatçı Sutee Kunavichayanont’un “Tarih Asya’nın politik ve toplumsal meseDersi 2. Bölüm” adlı yerleştirmesi. lelerini, etkileyici üretimlerle ve izleyiciyi sürece katarak anlatıyor. Görünın nen deneyim olsa da, izleyici hiç dığımız coğrafya ırk şa a y i, is rg kuşku yok ki bir fikir sahibi olarak se ’ ış u ‘Göçebe Bak erkin keskin dilinin, din, dil ve ayrılıyor. ak, etin “Göçebe Bakış”, yaşadığımız sızılarını hatırlam ez daha anlamak baskı ve şidd n so ir k coğrafyanın sızılarını hatırlamak, gözetmediğini b evam ettiğini görmek açısından erkin keskin dilinin, din, dil ve ırk d z si her yerde kesinti derece önemli. gözetmediğini bir kez daha anlamak, baskı ve şiddetin her yerde kesintisiz devam ettiğini görmek açısından son derece önemli. Endonezya, Tayland, Filipinler, Singapur, Myanmar, Kamboçya, Vietnam ve Malezya’dan 36 sanatçının 40’tan fazla işiyle Türkiye’de ilk kez böylesine geniş ölçekli bir sergide karşılaşıyoruz. Sergi bu yönüyle de oldukça önemli. Zira dünyanın diğer ucundaki bu bölgenin, yalnızca egzotik tatillerin adresi olmadığını hatırlarken yerellikle evrenseli, geleneksel üretimle güncel üretimi beraber okuyoruz. Sergide yer alan işlerin çoğunda, sanatçıların yerel ve emek dolu üretim dilini disiplinlerarası bir refleksle başarıyla kullandığı Lee Wen’in “Yuvarlak Masa Tenisi” adlı çalışması. nı görüyoruz. “Göçebe Bakış”, küratör Iola Lenzi’nin sözleriyle; “gezinen göz”e sizce davet eden bir kurum. Giriş katına yerleşodaklanıyor ve Güneydoğu Asya toplumlarında tirilen yapıtlarla, bu davete icabet her zaman deyaşananlara dair muhalif ve eleştirel bir duruş ser vam ediyor. İzleyici katılımının oldukça yoğun giliyor. Bölgede yaşanan bireysel ya da toplumolduğu bu sergide de gelenek bozulmuyor. Sinsal sorunların bu sergide yan yana gelen işlere ko gapurlu sanatçı Lee Wen’in “Yuvarlak Masa nu olması, hem orası hakkında bilgi sahibi olmaTenisi” adlı çalışması, serginin vitrinde olan işi. mızı hem de kendi hakkımızdaki bilgileri güncel Dikdörtgen masatenisi masası yerine, ortası delik lememizi sağlıyor. Bu serginin böyle bir iradeyle yuvarlak masa, izleyiciye bilinen ve tanınır olaİstanbul’da açılmış olması da elbette ARTER’in nın, değişebilme ihtimalinden söz ediyor ve farkbaşarısı. lı çözümleri düşündürüyor. Yuvarlak masa etraTaylandlı sanatçı, Araya fında gelişen oyun içerdekilerin katılımı, dışarRasdjarmrearnsook’un “Tayland Potpuridakilerin seyriyle kısa süreli bir maça dönüşüyor. si” adlı videosu ARTER’de girişin bir alt katınRekabetin döngüsel ritmi önerilen bu yeni sistemda yer alıyor. Ocak ayında New York’da Sculptu le, iyice ifşa oluyor. re Center’da ilk büyük retrospektifini açacak olan Sergide yer alan pek çok iş deyim yerindeysanatçı, bu videoda kimsesiz ölülerin arasında do se izleyici tarafından kullanılabiliyor. Bu işlaşarak onlara metinler okuyor. Akrabaları olmalerden bir diğeri de Taylandlı sanatçı Sutee yan bu insanlar için, ekonomik sebeplerle, Budiz Kunavichayanont’un “Tarih Dersi 2. Bölüm” min cenaze ritüeli gereği, yapılması gereken yaadlı yerleştirmesi. Bu dersin ilki kamusal bir alankılma töreni yapılamıyor. Sanatçı onların canda, Bangkok demokrasi anıtının önüne yerleştisız bedenleri aracılığıyla, bir şifacı gibi ruhlarına rilmiş ve oldukça ses getirmiş. ARTER’in birinci ulaşmaya ve onları huzurla uğurlamaya çalışıyor. katında, 23 okul sırasından ve kara tahtadan oluÖlüm ve yaşam arasındaki sınırı muğlaklaştıran şan bu işi izlerken/dahil olurken, Tayland’da bir sanatçı; bu sınırı, kendisiyle cansız bedenler araokulda olduğunuzu varsaymak olası. Tek kişilik sında ise tamamen kaldırıyor. sıraların üzerine Tayland tarihinde tartışma yaraEndonezyalı FX Harsono’nun “Arındırma” tan olaylar, oyularak işlenmiş. İzleyiciler ahşaba adlı üç kanallı videosunu mutlaka izleyin. Üretioyulmuş tarihi, masaya kâğıt yerleştirerek ve üzemi Vehbi Koç Vakfı desteğiyle gerçekleştirilen rini boyayarak görünür olmasını sağlıyorlar. Ahbu işinde sanatçı, dini bir törende zikreden Müsşaptan kâğıda nakil olan tarih, böylelikle bilmelümanlar, bir fabrikada seri üretimde çalışan işçi yen birinin belleğinde yer alarak dolaşıma giriler ve sokakta politik bir eyleme katılan insanlar yor. (Sıralara Tayca oyulmuş metinlerin, İngilizce aracılığıyla, Endonezya’daki köktenci eğilimleTürkçe çevirileri de sergi mekânında bulunuyor.) re ve çoğulculuğa dikkati çekerek arılık dayatmaGüneydoğu Asya’dan gelen çağdaş sanat, yesına karşı; muhalif, eleştirel ve oldukça açık bir rel üretim pratiklerinin çağdaş sanatla nasıl buluştablo çiziyor. tuğunu görmek, düşünmek ve farkında olmak için ARTER, Beyoğlu gezginlerini içeriye sesgüçlü sözler üretiyor. Kaçırmayın. ASLI SELÇUK filmi Early Works’la (1969) Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı’yı kazanarak ülkesi Yugoslavya’ya ilk büyük SELANİK 55. Uluslararası Selanik Film uluslararası ödülü getirmiş. Karl Marx’ın yazılarınFestivali’nin en güçlü bölümlerinden Balkanlar’a Badan esinlenerek üç gencin yolculuğunu irdeleyen Zilnik, kış’taki çalışmalar etnik savaşın insanlar üzerinde bıHaziran 1968’de Belgrad’da dünyayı değiştirmek isteraktığı derin izleri sorguluyor. yen öğrencilerin gösterilerini yansıtıyor. Three Windows and a Hanging (Isa Balkanlar’ın Easy Rider’ı (1969/DenQosja / KosovaAlmanya) tabu bir konis Hopper,Amerikan protest yol filmi) olau Festivalde, Altın ve nuya, savaşta kadın tecavüzüne odakrak tanınan film anarşist düşünceler taşıdıGümüş İskender ödülleri ğı için zamanında çok eleştirildi. The Way lanarak dindar kesimin katı, duygusuz duruşunu sergiliyor. Psikolojik geriiçin yarışan ilk ve ikinci Steel Was Tempered (1988) daha iyi bir yalim CureThe Life of Another (Andrea filmleri uluslararası jüri şam düşleyen dökümcü Leo’nun öyküsü. Staka /İsviçre HırvatistanBosna HerYugoslavya’nın ekonomik çöküşü süresince izlemeye başladı. sek) Dubrovnik’te savaş travmalarından denetlenemeyen yozlaşmayı anlatan komedi kurtulmaya çalışanların gerçek öyküleetik bozulmanın sınıf farkı gözetmediğinin rini işliyor. Barbarians (Ivan İkic / Sırde altını çiziyor. bistanSlovenyaKaradağ) Kosova’nın bağımsızlığınMarble Ass (1995) Belgrad’daki eşcinsellerin zor yadan sonra gençlerin girdiği çıkmazı ele alıyor. şamlarını irdeliyor, Fortress Europe (2000) Avrupa’da21. yaşını dolduran bölümdeki yapımlar savaş, şiddet, ki sığınma hareketinin içerdiği ekonomik faktörleri sorkayıp, gençlerin sorunları, çağdaş toplumlardaki belirguluyor. Kenedi Goes Back Home (2003), Kenedi Lost sizliklere odaklanıyorlar. Toplu gösterimi düzenlenen and Found (2005), Kenedi is Getting Married (2007) politik aktivist Zelimir Zilnik 1942’de Sırbistan’daüçlemesi göçmen Kenedi’nin ailesini yitirme, bulma ki Niş toplama kampında doğmuş. Ebeveynlerini yitiseks işçisi olarak çalışma öyküsü. ren Zelimir’i akrabaları Novi Sad’da yetiştirmişler. YuAltın ve Gümüş İskender ödülleri için yarışan ilk ve goslav usta Dusan Makavejev’le çalışan sinemacı ilk ikinci filmleri uluslararası jüri izlemeye başladı. Balkanlar’dan insan manzaraları OPERANIN YAŞAYAN EN BÜYÜK EFSANESİ KAMİL KÜLTÜR Plácido Domingo İstanbul’a geliyor Kültür Servisi Yüzyılın en büyük tenorlarından biri olarak kabul edilen Plácido Domingo, 19 Ocak’ta İstanbul’da konser verecek. Dünyanın en önemli sahnelerinde yarım yüzyılı aşkın kariyeri boyunca, 140’tan fazla rol seslendiren, 4 bine yakın performans sergileyen, 500’ün üstünde konser yöneten, çoğu tam opera kayıtlarından oluşan 100’ü aşkın albüm çalışmasına imza atan, 9 Grammy ödülü sahibi İspanyol tenor Plácido Domingo, zengin repertuvarını 19 Ocak 2015 Pazartesi akşamı Ülker Sports Arena’da sunacak. 1990 yılında İtalya’daki Dünya Kupası için hazırlanan “Üç Tenor” konseri ile uluslararası üne kavuşan sanatçı, İtalyan Luciano Pavarotti ve Katalan José Carreras ile birlikte verdiği 35 konseri kapsayan turnesinin kaydı, klasik müziğin en çok satan albüm serisi olarak hafızalarda tazeliğini koruyor. Biletix üzerinden satışa sunulan biletlerin fiyatları 210 ile 800 TL arasında değişiyor. l MASARACI ÇİZİK 100 YILLIK YAPI SERGİ MEKÂNINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ Yetimhanede sanat... Kültür Servisi 100 yılı aşkın süre önce inşa edilen, önce Ermeni okulu, sonra Yahudi yetimhanesi olarak kullanılan Ortaköy Yetimhanesi, 18 Kasım’a kadar sürecek Fotoistanbul 1. Beşiktaş Uluslararası Fotoğraf Festivali kapsamında restore edilerek sanat merkezine dönüştürüldü. Festivalin sergi mekânlarından biri haline gelen yapıda bugün usta ve genç sanatçıların, eski ve yeni fotoğrafları bir arada sergileniyor. Çeşitli enstelasyon çalaşmalarının da yer aldığı sergide, isteyenler, çektikler fotoğrafları duvarlara asabiliyor. Ortaköy Yetimhanesi de o tarihe kadar sergi alanı olarak kullanılacak. Ancak sergi sona erdiğinde, özel mülkiyete ait yapının hangi amaçla kullanılacağı bilinmiyor. Rönesans dönemine yolculuk u Dünyanın değişik ülkelerinden müzikçilerden oluşan topluluğun kullandığı çalgıların tümü özel üretilmiş dönem çalgılarıydı. EGEMEN BERKÖZ Capriccio Stravagante Rönesans Orkestrası CRR’deydi se Ferriere, Benoit Toigo ve Vincent Courrier (tenordan basa blokflütler), Simen van Mechelen, Claire Mcintyre ve Joost Swinkels (trombon), Doron Sherwin ve Josue Melendez (kornet). Konserde yapıtlar değişik çalgılarla seslendirildi. Kimi yalnız yaylılarla, kimi yalnız üflemelilerle, kimi de örneğin iki kornetle ya da trombonlarla. Konserin sonundaysa topluluk yoğun alkışa tüm üyelerinin de katıldığı kısa bir yapıtla karşılık verdi. Salondan çıkarken kulağımda Rönesans dönemi müziğinin kendine özgü tınısı, çoksesli klasik müziğin ilk dönemlerini oluşturan ortaçağ ve Rönesans müziklerini dinlemenin bu müziği anlamaya ne kadar yardımcı olabileceğini düşünüyor ve bu tür konserlerin daha çok düzenlenmesini diliyordum. Avrupa’nın en eski müzik topluluklarından Capriccio Stravagante’den doğan Capriccio Stravagante Rönesans Orkestrası 4 Kasım Salı akşamı Cemal Reşit Rey’de (CRR) sıra dışı bir konser verdi: Salonu dolduran müzikseverleri zaman içinde bir müzik yolculuğuna çıkardı; yaklaşık 400 yıl önceye, Rönesans dönemine götürdü. İstanbul’a kurucuları, klavsenci Skip Sempe’den ani rahatsızlığı nedeniyle yoksun gelen topluluk konserde Alman besteci ve müzik kuramcısı Michael Praetorius’un (1571 1621) “Terpsichore” (Mitologyanın Dokuz Esin Perisi’nden biri, Dans ve Koro Perisi) adlı dans müzikleri derlemesinden William Brade, Anthony Hopkins, John Dowland, Samuel Scheidt, John Bennet, Moritz Landgrave von Hessen ve Praetorius’un yapıtları ile bir de anonim yapıt seslendirdi. Dünyanın değişik ülkelerinden müzikçilerden oluşan topluluğun kullandı ğı çalgıların tümü özel üretilmiş dönem çalgılarıydı. İzlediğim konserde altı yaylı, on üflemeli ve bir vurmalı çalgı vardı. Toplulukta yer alan müzikçilerin adlarını da meraklıları için yazıyorum şöyleydi: Jacek Kurzydlo ve Maite Larburu (keman), Nick Milne (tenor viola da gamba), Julien Leonard (bas viola da gamba), Wim Maeseele (kitaron), Benoit Vanden Bemdem (kontrbas), Julien Martin, Marine Sablonniere, Eli Early Works
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle