05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 KASIM 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Evindeki ayakkabı kutularından 4.5 milyon dolar çıkan Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, ifadeye gitmedi Aslan da ‘hastalandı’ IMF hata yaptı Ekonomi Servisi Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) iç denetim birimi olan Bağımsız Değerlendirme Ofisi (IEO), IMF’nin 2008 krizinin ardından hükümetleri kemer sıkmaya çağırarak hata yaptığını açıkladı. IEO, IMF’nin krize verdiği tepkiyi analiz ettiği raporunda aynı zamanda gelişmiş ülkelerde büyümeyi sürdürmek ve talebi artırmak amacıyla gevşek parasal politikaları da savunan IMF’nin başlangıçta bu tür politikaların gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkileme riskini de gözden kaçırdığını belirtti. Raporda, kemer sıkmanın o dönem için erken verilen bir tavsiye olduğu ve bunun küresel ekonomik sıkıntıların artmasına yol açtığı ifade edildi. Halkbank yönetimi dün “hesap vermek” üzere, altı saat Meclis huzurundaydı. Bir KİT olan bankanın 2011 ve 2012 yılı hesaplarının görüşüldü KİT Komisyonu’nda. Toplantıya, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda evindeki ayakkabı kutularından 4.5 milyon dolar nakit para çıkan eski Genel Müdür Süleyman Aslan da “davet”liydi. Adetti. KİT Komisyonu’nda hele bir kamu bankasının hesapları görüşülüyorsa önceki genel müdürler de davet edilir ve genellikle gelirlerdi. Ancak sabah 10.30’da komisyon toplantısını açan Başkan Hasan Fehmi Kınay, Süleyman Aslan’ın “sağlık” sebebiyle gelemeyeceğini bildirdi. Tıpkı 301 işçinin yerin altında yanarak yaşamını yitirdiği Soma’daki Soma Holding’in patronu Alp Gürkan gibi. Aslan’ın rahatsızlık haberi salonun da tansiyonunu ve seslerini yüksetti. CHP’li vekiller tepki gösterince iktidar vekilleri, azimli bir çabayla “İşte mevcut yönetim burada sorularınızı onlara sorun” dedi. AKP’li komisyon üyeleri, Aslan’ın gelmeyişinin bir eksiklik olmadığı kanısındaydı. Muhalefet vekillerinin “Siz Aslan’ın avukatı mısınız? Kutudan çıkan paraları, neden 4.5 milyon doları kendi bankasına yatırmayı tercih etmediğini, bankanın parasını neden evinde tuttuğunu bu genel müdüre mi soracağız?” tepkisi üzerine fazla ısrarcı olmadılar. İlk gerilim dalgası böyle sonlandı. palı yapılmasının istendiğini, bunu da kabul etmediklerini açıkladı. yaşandı. Kamu şirketlerini denetleyen KİT Komisyonu, bu denetimi Sayıştay raporları üzerinden yapabiliyor. Ancak dün komisyon üyeleri, Sayıştay raporlarını oluşturan belge ve bilgilerin “ticari sır” gerekçesiyle kendilerine verilmediğini açıkladı. CHP ve MHP’li vekiller, salondaki Sayıştay yetkililerine “Siz Meclis, yani bizim adımıza denetim yapıyorsunuz. Sizin görebildiğiniz şeyleri biz nasıl göremiyoruz?” diye sordu. Sayıştay’ın bilgi ve belge vermek zorunda olduğunu söyleyerek “Belgeleri bizden saklayamazsınız” dediler ancak Sayıştay yetkilileri belgeleri vermemekte kararlıydı. CHP’li Mevlüt Dudu, “Ben kendi bölgemde kimlerin, özel bankalardan 1 milyon dolar alamazken kamu bankalarından yüz milyonlarca dolar aldığını biliyorum. Ne kadar gizleseniz de bunların hesabı sorulacak ve kul hakkı yiyenin burnudan fitil fitil gelecek” deyince salonda soğuk rüzgârlar esti. Komisyonun AKP’li Başkanı Kınay çarpıcı bir bilgi verdi. “Daha önce bu raporlar bize ‘Hizmete Özel’ diye gelirdi, bu sefer ‘Gizli’ damgasıyla geldi” diyerek raporları eliyle gösteren Kınay, bu durumu benimsemediklerini söylerken ayrıca görüşmelerin de basına kaSayıştay raporunda rakamla kodlanmış bir firmanın takibe alınan, toplam 1 milyar 76 milyon TL’ye ulaşan kredisi görüşmelere damgasını vurdu. Kamer Genç, şirketin adını Yıldızlar Holding olarak açıklayınca iktidar vekilleri tepki gösterdi. Genç ise bunun gazetelerde çıktığını söyledi. Sayıştay raporunda firmanın teminat olarak gösterdiği Kütahya’daki fabrika arazisinin Hazine arazi olduğu, bankanın 575 milyon dolarlık kredi için alabildiği ipoteğin 8 milyon TL’de kaldığı vurgulandı. Holdinge kullandırılan kredinin, teminat yetersizliğine ve ödeme güçlüğüne rağmen, yeniden yapılandırılması, banka yönetimi tarafından “operasyonel bir işlem” olarak tanımlanınca, komisyona dışarıdan katılan Aykut Erdoğdu, 1 milyar 76 milyon TL’lik kredinin “battığını”, yapılandırma denilen işlemin de aslında fiktif bir işlem olduğunu, bu boyutuyla da bankacılık suçu oluşturduğunu söyledi. CHP’li vekiller Erdoğdu, Haydar Akar ve Turgay Develi, Sayıştay ve BDDK hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. CHP’li Erdoğdu, 17 Aralık operasyonundan önce gündeme getirdiği “Meksan” dosyasını da komisyonda anlatarak Sayıştay’ın nedense bir türlü gündemine almadığı bu batık kredinin de ayakkabı kutularından çıkan 4.5 milyon doları izah ettiğini söyledi. 1 milyar TL’lik batık ‘245 milyon dolarını tahsil ettik’ SABAHATV KREDİSİ Barış Peşrevle Sınanamaz... Güreşte seyirliği zenginleştirmek, rakibinin gücünü ölçmek üzere, önden peşrev, elense çekmek, oyunun olmazsa olmazı... Barış sürecinde ülkemizde çözüme çok yaklaşıldığı, anlamlı bir dönemeç noktasına varıldığı, gerek İktidarları, gerekse Kürt cephesince kamuoyuna müjdelenmişken yaşananları; karşılıklı güç yoklaması, karşı tarafı yenmek, en iyi niyetli yaklaşımla istenenleri almak, koşularını dayatabilmek üzere güç, tehdit gösterisi olarak değerlendirenler çoğunlukta. İyimserler, son bir aydır şiddet, çatışma, tehdit dozu çok tırmanmış bu gerilimin, 50 ölüye varan çatışmalarının kaosunda, terörün her türden örneğinin sahnelendiği, ne olup bittiğinin, gerçek sorumlularının, karşılıklı suçlamalarda anlaşılamaz kılındığı sağırlar diyaloğunun, yine de toplumun çoğunluğunun güçlü beklentisine dönüşmüş barış sürecini yıkamayacağı, riskli, çok sert tehdit güç gösterilerinin yarattığı kaygıyla, hızlı, sürpriz uzlaşma adımlarının gelebileceğini savunuyorlar... Barış süreci, peşrev, elense çekmekle seyirliği zenginleştirilecek bir güreş oyunu değil ki... Karşı tarafı nasıl yeneceğinizi, vurmak için zayıf noktalarını öğrenmeye çalıştığınız, seyirliği zenginleştirmeye yarayan, peşrev niyetine oyunlar, can yakan denemeler, olsa olsa karşılıklı güven duygularını yok eden, cepheleşmeyi, düşmanlıkları, ayrımcılıkları besleyen sonuçlar üretirler ki... Oyunu sahneleyenler provokatörler olsa, gerçek tarafların hiç suçları sorumlulukları söz konusu olmasa dahi, çoğunluğun barıştan yana güçlü iradesini bile yıkabilecek acımasız sonuçlar üretebilir... Kapalı kapılar arkasında yürütülmüş, demokratik uzlaşma, genel toplumsal desteğin aranmadığı, başta siyaset, toplumsal örgütlenmelerden saklanmış sürecin kaçınılmaz yarattığı kuşkulara son gelişmeler, çatışmalar tuz biber oldular. HHH Toplumda dipten gelen dalgalar olarak var olan kaygılar, barış içinde birlikte yaşam iradesini ortaya koyabilecek bir uzlaşma umudunu yeterince sarsmıyormuş gibi, İktidarları ve Kürt cephesinin taraflarından yansıyan karşılıklı suçlamaların barış koşulları ile çelişen içerikleri, “Barış dilinin unutulması, savaş, çatışmacı dilin, kaygıları, cepheleşmeleri, korkuları, tehditleri besleyen, düşmanlık üreten içerik kazanması.” olarak karşımıza çıkıyor... Eskiden olsa karşıt tarafların canlı yayınlarda açık açık tartışmalarının, kaygı, beklenti, kırılma noktalarını açaklamalarının çıkış, akıl yolunda buluşmada işe yarayacağı sonucunu çıkarırdık. Son günlerin dozunda, içeriklerinde, ortak akıl “Eyvah” nidası ile yutkunmaya yol açıyor... Barış sürecinde atılan adımlarda, yürünen yollarda “birlikte yaşayabilmenin olmazsa olmaz ilkeleri, kriterlerinde..” yaşamsal risklerin olduğu kaygıları büyüdükçe büyüyor... HHH Hiç unutmadım, unutamam da... ABD’nin arabuluculuğunda, Clinton’ın iki yanında İsrail ve Filistin tarafları barış anlaşması imzalamışlardı... İstanbul’da gerçekten iki tarafın da içtenlikli barıştan yana sözcüleri, İsrail Barış Örgütü Başkanı ile Filistin’in Ankara Temsilcisi gözümüzün içine baka baka, “Barış için yapılanlar çok az ve çok geç” değerlendirmesinde buluşmuşlardı... Çok çabuk haklı çıktılar. Yıllar içinde aralarında, Hamas’ın da işin içine katılması, yeni çelişkiler, çatışma gündemlerinin, kaosların oluşmasında kaç büyük kanlı çatışma oldu, yoksul Filistinlilerin kaçının canına, dibe vuran zorlu yaşam koşullarına mal oldu?.. Sayamıyoruz bile... Dün El Aksa Camii’nde Müslümanlara ait ibadet yapılan bölüme İsrail askerlerinin postalla girmeleri, gaz bombalarının kullanıldığı çatışmalar yaşandı... İki aynı topraklardan çıkmış tektanrılı dinin, birbirini tanıyan değerleri, birbirinin devamı peygamberleri gerçeğine karşın, ortak geçmişlerinde ortak kutsal bir ibadet yerini koca bir tarih içinde paylaşamamış olmalarını nasıl açıklayacağız? Müslüman tarafından bakarak, büyük olasılıkla haklı olarak da.. İsrail’in çaktırmadan yıl yıl attığı adımlar, son inşaatları ile El Aksa’yı kutsalları olan Müslümanlara kapatıyor sonucuna varsak neyi değiştireceğiz ki?.. Barışa giden yolda El Aksa’nın iki dinin de kutsalı olduğunu kabul etmekten, birlikte ibadette paylaşmaktan başkaca çıkış yolu var mı ki? “Emperyal çıkarlar doğrudan şeytani planlarla olmasa da, siyaset oyunları, toplumsal güdüleme, algılamaların, yoksullaştırma, yoksunlaştırmanın tuzağında... Yoksul güney dünyasının halklarını, farklı inançlar, mezhepler, ırklardan insanlarını barış içinde birlikte yaşam gerçeklerinden koparıp, çağlar gerisinde kalmış olması gereken ilkel ayrımcılık, cehaletin tuzağında birbirlerine kırdırarak besleniyor..” demek gidişata da açıklık getiren bir gerçeklik olabilir... Sonucu değiştirmede hiçbir işe yaramıyor. Çünkü sonuçta birlikte, barış içinde yaşamayı beceremeyenler, bir diğerlerini boğarak, üstüne çıkarak ayakta kalmaya çalışanlar, yoksul güney dünyalıların ta kendileri... Ülkemizde hâlâ Ortadoğu, İslam dünyası bataklıklarında yaşananları yaşamak zorunda olmamak gibi bir şansımız var... Cumhuriyet kazanımları, Atatürk devrimleri, laiklik, kurtuluş, kuruluş destanlarında yaratılanlarla oluşturulmuş sağlam bir çimento; evrensel insan hakları, demokrasi kriterlerini yakalamanın ortak dinamiği, bilinci tam olmasa da çoğunluk istencinden beslenen Anadolu uygarlığı, aydınlanmasının pusulasının yol göstericiliği var... Hizmete özelden gizliye AB’nin para hesabı şaştı Ekonomi Servisi Avrupa Birliği denetçileri çarşamba günü yayımladıkları raporda bloğun 2013 bütçesinden yaklaşık 7 milyar Avro’yu yanlış harcadığını açıkladı. Bu miktar AB’nin 148.5 milyar Avro’luk bütçesinin yüzde 5’nin harcanmamış olması gerektiğini ortaya koyuyor. Hataların çoğunun üye ülkelerin kötü harcamaları fark etmekte ve bu harcamaları rapor etmekte yavaş davranmalarından kaynaklandığı belirtildi. Diğer yandan Avrupa Merkez Bankası (ECB) kaynakları, Avro bölgesi ülkelerinin ulusal merkez bankaları başkanlarının ECB Başkanı Mario Draghi’nin kararlarını gizlediği yönetim stili ve yürüttüğü düzensiz iletişimden kaynaklanan rahatsızlıklarını kendisine ileteceklerini söyledi. Eurostat verilerine göre AB vatandaşlarının yaklaşık 4’te 1’i yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında bulunuyor. Sır kimin için? İkinci gerilim, “ticari sır” konusunda Yurttaşın cebinden sağlığa 14 milyar TL gitti Ekonomi Servisi Sağlık harcamaları geçen yıl, önceki yıla göre yüzde 13.8 artarak 84 milyar 390 milyon lira oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013’e ilişkin “Sağlık Harcama İstatistikleri”ni yayımladı. Türkiye’deki sağlık harcamaları, aynı dönemler itibarıyla dolar bazında da 41.17 milyar dolar düzeyinden, 44.32 milyar dolar düzeyine yükseldi. Hanehalkları tarafından yapılan cepten sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı, 2012’de yüzde 15.8 düzeyindeyken, 2013’te yüzde 16.8’e çıktı. Bu verilere göre, 2012’de 11 milyar 722 milyar liralık cepten sağlık harcaması yapan hane halklarının bu harcamaları 2013’e 14 milyar 178 milyon liraya yükseldi. TÜİK verileri, bireylerin sağlık harcamaları artarken, genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payının azaldığını gösteriyor. Buna göre, devletin genel sağlık harcamaları içindeki payı 2012 yılında yüzde 79.2 düzeyindeyken, 2013 yılında ise yüzde 78.5 düzeyine geriledi. Toplam sağlık harcamasının gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı da 2012’de 5.2 düzeyindeyken, 2013’te yüzde 5.4’e yükseldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadının yönettiği Çalık Grubu’nun, Sabahatv’yi 2008 yılında 1.1 milyar dolara satın alma sürecine, 375 milyon dolar krediyle destek veren Halkbank, bugüne kadar bu kredinin 245 milyon dolarını tahsil etti. Halkbank Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu, KİT Komisyonu’nda muhalefet vekillerinin Sabahatv kredisinin durumuna ilişkin ısrarlı soruları üzerine kod numarası kullanarak açıklama yaptı. Halkbank’ın Vakıfbank ile birlikte kullandırdığı 750 milyon dolarlık kredinin 3 artı 7, toplam 10 yıl vadeli olduğunu belirten Genel Müdür, şu bilgileri verdi: “Bankamızın payı 375 milyon dolardır.Firma, sözkonusu satın alma işlemini 1.1 milyar dolar bedelle gerçekleştirmiş olup 350 milyon dolar özkaynak katkısı yapmıştır. Firmadan günümüz itibariyle bankamızca 105 milyon dolar arapara, 133 milyon dolar faiz ve 7.5 milyon dolar komisyon olmak üzere toplam 245 milyon dolar tahsilat sağlanmıştır.” Taşkesenlioğlu, kredi borçlusu firmanın bir başka gruba satışı nedeniyle, hakim ortak yapısında 22 Nisan 2014 tarihinde değişiklik olduğunu vurgulayarak, bu değişikliğin kredi sözleşmesi ve teminata yansıtıldığın aktardı. Halkbank Genel Müdürü, bu kredinin kullanırılmasından sonra tahsil edilmesi için ek bir kredi kullandırılmadığını da belirtti. ‘Rıza Sarraf’a ayrıcalık yok’ Genel Müdür, Rıza Sarraf’ın Halkbank üzerinden yaptığı altın ticaretine dair sorulara da şu açıklamayı yaptı: “Tüm dış ticaret işlemleri ve para transferleri, açık şeffaf ve izlenebilir durumda. Yapılan denetlemelerde bugüne kadar hukuka aykırılık tespit edilmedi. Herhangi bir ülkeyle ilgili mahiyeti belirsiz hukuksuz işlem yok. 1 temmuz 2013’e, yani ABD’nin yaptırım kararına kadar kıymetli maden satışını engelleyen hiçbir kural yoktu. Bu kararla birlikte ticarete son veridi. Bütün evraklar, ayrım gözetilmeden müşterilerden istendi. Uluslararası nitelikli inceleme yok.” TÜİK verilerine göre, kişi başına sağlık harcaması, 2012 yılında 987 lira düzeyindeyken, 2013’te yüzde 12.5 artışla 1.110 liraya yükseldi. Aynı gösterge, dolar bazında değerlendirildiğinde, kişi başı sağlık harcaması 2012’de 548 dolar düzeyindeyken, 2013’te yüzde 6.4 artışla 583 dolar olarak hesaplandı. Bütün riskler toplandı Ekonomi Servisi Kre di derecelendirme kuruluşu Moody’s’in kıdemli analisti Alpona Banerji, iç siyasi ortam, jeopolitik riskler ve küresel sermaye ortamındaki değişikliklerin Türkiye’nin kredi notu üzerinde baskı oluşturduğunu söyledi. Türkiye’nin notunu bu nedenlerden dolayı negatifte tuttuklarını belirten Banerji, “Notun kısa vadede artması olası değil” dedi. Moody’s’in Türkiye ile ilgili 8. Yıllık Kredi Riski Konferansı’nda konuşan Banerji, Türkiye’nin benzer kredi notuna sahip ülkeler arasında dış kaynaklı risklere karşı kırılganlığı en yüksek ülkeler arasında olduğunu belirtti. Banerji, “Dış dengesizlikler yüksek kalmaya devam ettiği ve Türkiye dış finansman ve ödemeler dengesi baskılarına maruz kaldığı sürece kredi notunda kısa vadede yukarı yönlü bir hareket olası değil” diye konuştu. Ülke notunu belirlerken 4 ayrı faktörü dikkate aldıklarını ifade eden Banerji şu değerlendirmeyi yaptı: * Birincisi ekonomik güç. Bu faktörde Türkiye ticari bağları ve dünyanın 17. büyük ekonomisi olma özelliğinden dolayı görece güçlü. Ancak ısrarlı yüksek enflasyon, düşük tasarruflar ve yavaşlayan büyüme nedeniyle devam eden cari açık sorunu devam ediyor. * İkincisi kurumsal güç. Burada hükümetin politikala Moody’s kıdemli analisti Banerji’ye göre Türkiye ekonomisindeki yavaşlama, jeopolitik riskler, politika öngörülebilirliği ve ABD Merkez Bankası’nın faiz artıracak oluşunun yarattığı sorunlarının tümünün aynı anda görünmesi Türkiye’nin notu üzerinde en büyük riski oluşturuyor. Banerji “Not artışı kısa vadede mümkün değil” dedi. rının öngörülebilirliği ve etkinliğine bakıyoruz. Devletin etkinliği, hukukun üstünlüğü ve yolsuzluk göstergelerini göz önünde bulunduruyoruz. Türkiye’de son 10 yılda bu alanlarda olumlu gelişmeler yaşandı. Ancak son 3 yılda bu iyileşme yavaşladı. Burada politikaların etkinliği de değerlendirdiğimiz etkenlerden biri. Merkez Bankası’nın enflasyonu kontrol edebilme gücü. Son birkaç yıldır enflasyon hedefine ulaşılamadı. * Üçüncüsü mali güç. Mali güç yine orta derece artı olarak değerlendiriliyor. * Son olarak “çeşitli olaylara karşı hassasiyet”e baktığımızda işler tersine dönüyor. Değerlendirmemiz olumsuz. Cari açığın finansman şekli, yatırımcının güveninin dalgalanmasına sebebiyet veriyor. Baa3 notuna sahip ülkelerle karşılaştırdığımızda bu kategorideki yüksek riski olan ülke Türkiye. İç siyaset, ekonomi politikalarının yönüyle ilgili belirsizlik, jeopolitik riskler, iç siyasetin dış sorunların birbirini etkilemesi ve bunun ticarete etkisi, ABD’de parasal genişlemenin sona ermesiyle sermaye akışlarında yaşanacak değişimler Türkiye için yüksek derecede riskli. * Büyümenin düştüğü bir ortamda ekonomi politikalarının nasıl yönlendirileceği önemli. Önümüzdeki 12 yıl boyunca yüzde 2.9 büyüme öngörüyoruz. Kamu maliyesinde önemli bir bozulma olursa, politik istikrarsızlık, jeopolitik riskler ve kurumsal anlamda riskler artarsa not aşağı çekilebilir. * Türkiye ekonomisindeki yavaşlama, jeopolitik riskler ve ABD Merkez Bankası’nın faiz artıracak olmasının yarattığı sorunlarının tümünün aynı anda görüyoruz. 2008’den beri yaşanan gelişmelerde bu sorunlar tek tek gerçekleşiyordu, bu sefer ise hepsi birden oluyor. Davutoğlu’ndan Merkez’e ‘koordineli ol’ mesajı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tersine Merkez Bankası’na faiz konusunda daha yumuşak eleştirilerde bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Kimse Türkiye’de ekonomi yönetiminde sanki bir iletişimsizlik varmış gibi bir kanaat içinde olmamalıdır” dedi. Davutoğlu dün Merkez Bankası’nda yaklaşık 2.5 saat süren brifing aldı. Davutoğlu’nu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başcı karşıladı. Merkez Bankası’na “üstü örtülü” faiz mesajı veren Davutoğlu, “Merkez Bankamızın, rasyonel ekonomik politikalar uygulamasındaki merkezi konumu ve yasal olarak kendisine verilen fiyat istikrarını koruma misyonu çerçevesinde yürüttüğü çalışmaların diğer çalışmalarla, diğer ekonomik faaliyetlerle birbirini destekler mahiyette olması çok önemlidir” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle