29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 KASIM 2014 CUMA 6 CHP lideri Kılıçdaroğlu, yolsuzluklara yayın yasağı, çözüm ve seçim ittifakları konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu HABERLER ‘O tutanakları Meclis’te okuyacağız’ ERDEM GÜL O Yasağı CHP de Tanımayacak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetemiz yazar ve yöneticileriyle önceki akşam gerçekleşen buluşmasında 2015 seçimlerine nasıl hazırlandıklarının önemli işaretlerini verdi. Kendisi ve yemekte yanında yer alan kurmayları Gürsel Tekin, Enis Berberoğlu, Ercan Karakaş, Mehmet Bekaroğlu, Erdoğan Toprak ve Oğuz Kaan Salıcı’dan edindiğimiz izlenim önceliklerinin yoksulluk ve işsizlik olacağı. Tabii ki demokrasiye, insan haklarına, Kürt sorununa, Alevilerin beklentilerine, çevre katliamlarına önem veriyorlar ama öncelik vatandaşın gündelik dertleri olacak. Kılıçdaroğlu çok somut bir örnekle anlattı: “Bugün Tuzla’da bir dramla karşılaştım. Kocası ölmüş yaşlı bir kadın. Oğlu Denizli’de hapiste. Yanında bir kızı var. O da küçükken menenjit geçirmiş, konuşamıyor. Anne kız bir gecekonduda 350 lira aylıkla geçinmeye çalışıyor. Siz buna ne çevreyi, ne laikliği, ne sosyal devleti, ne demokrasiyi anlatabilirsiniz. Hiçbir şeyi anlatamazsınız. Bu durumda etrafımızda yüz binlerce insan var hepimizin ulaşması gereken...” Bu bakış doğrultusunda ‘aile sigortasını’ işsizleri ve asgari ücret altında yaşayanları kapsayacak şekilde genişleten ve çocukların bakımeğitimi için sosyal devlet ilkesini temel alan yeni projelerle halkın karşısına çıkacaklar. HHH Yoksullukları anlatırken doğal olarak Türkiye’nin yolsuzluk gerçeğini anlatacaklar. Seçim beyannamelerinde yolsuzluk önemli yer tutacak. 17 Aralık yolsuzluk komisyonunun çalışmalarına, bizzat komisyonun AKP’li başkanının talebiyle getirilen yayın yasağına karşı gazetemizin ortaya koyduğu tavrı Kılıçdaroğlu sonuna kadar destekliyor. Cumhuriyet gibi CHP de sansüre boyun eğmeyecek, o yasağı tanımayacak. Kılıçdaroğlu, önceki sabah yasak haberini gazetemizden okuyunca ilk iş olarak CHP grubuna “17 Aralık komisyonunun tutanaklarını Meclis kürsüsünden okuyun” talimatı vermiş. Yolsuzlukların unutturulmaması konusunda da kararlı. 17 Aralık’ın birinci yıldönümünde de, Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM) isimli polislerce kurulan bir sivil toplum örgütünün ‘yolsuzluk’ konulu konferansının açış konuşmasını yapacak. Kurmayları Tekin ve Karakaş da o hafta boyunca örgütlerin yolsuzluk konulu etkinlikler yapacağını ekliyor. HHH CHP’nin en fazla eleştirildiği konuların başında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yerel ve genel siyasette temsil edilmiyor olmaları gelir. CHP lideri bölge toplantıları kapsamında yarın bir kez daha Diyarbakır’da olacak. Geçmişte Kürt sorununa ilişkin söylemleri nedeniyle CHP’nin de hatalarının olduğu özeleştirisini yaptıktan sonra 2015 seçimi için iddia ortaya koyuyor: “Doğu ve Güneydoğu’dan az da olsa mutlaka milletvekili çıkaracağız.” HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a yönelik ılımlı üslubunu korusa da HDP ile seçim ittifakı olasılığını kesin dille reddediyor. Çözüm süreci konusunda ise konu parlamento zeminine gelmedikçe iyimser değil. Hükümetin arka arkaya çıkardığı polis devletini güçlendiren yasaların seçim sonrasında Güneydoğu’da yeni bir çatışma sürecinin habercisi olduğu kaygısını taşıyor. HHH Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ikilisinin tüm adımlarını yakından takip ediyor. Özellikle de Erdoğan’ın Meclis ve hükümetin sorumluluk alanına müdahalelerinin er ya da geç hem bu ikili arasında hem de AKP içinde kriz yaratmasının kaçınılmaz olduğu düşüncesini taşıyor. Erdoğan ve Davutoğlu’nun kritik 2015 seçimleri öncesinde, Alevilerin acıları ve beklentileri üzerinden CHP’yi hedef almalarını ‘tuzak’ olarak değerlendiriyor. ‘Dersim’ tartışmasında CHP’nin yapılabilecek tüm önerileri yaptığını ve hepsinin de AKP tarafından reddedildiğini anımsatırken samimi ve dürüst birileri tarafından yapılacak arşiv çalışması sonrasında gerekiyorsa devletin de özür dilemesi gerektiği düşüncesini bir kez daha kayda geçiriyor. Meclis’te yolsuzluk komisyonu çalışmalarına getirilen yayın yasağına karşı CHP de direnişe geçti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yayın yasağına karşın CHP olarak komisyon tutanaklarını Meclis kürsüsünden okuyup halka açıklayacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, genel seçimlerde kampanyalarının ana konusunu yolsuzlukların oluşturacağını belirtirken Meclis’teki yolsuzluk komisyonunun CHP’li üyelerine eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a, “Sizden istifanızı kim istedi? Başbakanı suçlayan açıklamalarınızdan neden geri döndünüz” sorusunu yöneltmelerini istediğini açıkladı. Kılıçdaroğlu, “MİT operasyonu” tartışmaları çerçevesinde gündeme gelen CHP ile HDP’nin u İstanbul’da gezetemizin yönetici ve yazarlarıyla buluşan Kılıçdaroğlu, AKP’nin yayın yasağıyla yolsuzluk komisyonu çalışmalarını gizleme çabasına sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, ‘Gerekirse Soruşturma Komisyonu’ndaki tutanakları arkadaşlarımız alsınlar, Meclis Genel Kurulu’nda çıkıp kürsüde okusunlar’ dedi. AKP’nin çözüm sürecini Öcalan ile götürmeye çalıştığını söyleyen Kılıçdaroğlu, ‘Çözümde adres İmralı değil, parlamento’ dedi. CHP lideri HDP ile seçim işbirliği konusunda ise kapıları tamamıyla kapattı. seçimde ittifak yapacaklarına ilişkin senaryolara kapıları kapattı. Kılıçdaroğlu, ittifak tartışmaları için “Valla herkes bunu konuşuyor da biz hariç. Gerçekten hiç konuşulmadı, biz de okuyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın farklılığının altını çizerken asıl seçim ittifakının AKP ile HDP arasında olabileceği tahmininde bulundu. Kürtlerden oy alamamalarında CHP’nin de hataları olduğunu kabul eden Kılıçdaroğlu, bu seçimde ilk kez bölgeden milletvekili çıkaracaklarını söyledi. İstanbul’da gazetemiz yönetici ve yazarlarıyla buluşan CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yolsuzluklar, çözüm süreci ve genel seçimlere ilişkin açıklamaları ana başlıklarıyla şöyle: Kürsüde okuyacağız: Biz de bugün onu araştırdık. Gerekirse soruşturma komisyonundaki tutanakları arkadaşlarımız alsınlar, Meclis Genel Kurulu’nda çıkıp kürsüde okusunlar. Bantları da yayımlamıştık. Burada da benzer bir şey yapabiliriz. Komisyon üyelerine tutanak veriliyordu. Bu sefer verilmemesi kararı almışlar ama onun bir yolu bulunacak. Mahkeme kararı hiç görüşülmemiş komisyonda. Komisyonun karar alması lazım. Parlamentoyu itibarsız hale getirmeye çalışıyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Yasama organının normalde her türlü tartışmaya açılması lazım. vardır. Şimdi siz alacaksınız, göndereceksiniz. Büyük bir ihtimalle şunu demiştir yani “Ben yurtdışındayken yapın bunu da, bu işi böyle kapatalım” demiştir. Sadece o mu? Buna benzer Cemil Çiçek’in çok yanlışı var. Bir de Cemil Çiçek; sen artık son dönemindesin. Artık senin şu itibarını koruman lazım. Yeri geldiğinde belli hukuksuzluklara karşı durman lazım. Hiçbirisini yapmadı. Hakkı Köylü’ye sert eleştiri: Hayır sadece Köylü’nün de risinde çalışmasından sorumlu olan Meclis başkanı. Eğer böyle bir şeyi Meclis başkanından bağımsız olarak gönderiyorsa o zaman Meclis başkanının mutlaka haberi Çiçek’in mutlaka haberi vardır: Komisyonların uyum içe CHP, Celal Kara’yı dinleyecek: CHP’nin üyelerinin iste ğil, iç dinamiklerinin aldığı bir karardır. Yayın yasağı getirelim, bakanların konuşmaları medyaya yansımasın, biz bu dosyayı mümkün olduğu kadar sessiz sedasız seçimlere kadar götürelim. İstedikleri bu. G erçeğin ortaya çıkmasını istiyorum ben. Şunu dedim arkadaşlara eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ı kastederek sorun; Bugün belki sormuş da olabilirler: Size hangi otorite söyledi bakanlıktan istifa edin, başbakanı rahatlatın, diye kim söyledi bunu size? Ve siz yaptığınız açıklamadan neden geri döndünüz? Hangi gerekçeyle geri döndünüz? Size bir şey vaat edildi mi, edilmedi mi? Bayraktar’a özel soru CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kurmaylarıyla birlikte İstanbul’da gazetemiz yönetici ve yazarlarıyla buluştu. (Ayaktakiler soldan sağa): CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Genel Başkan Yardımcıları Enis Berberoğlu, Mehmet Bekaroğlu, Ercan Karakaş, Genel Başkan Başdanışmanı Erdoğan Toprak, İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı. Oturanlar: Can Dündar, Utku Çakırözer, Akın Atalay, Çiğdem Toker, Kemal Kılıçdaroğlu, Orhan Erinç, Orhan Bursalı, Murat Sabuncu, Erdem Gül) diği tanıklar dinlenmiyor. Hakkı Köylü oturuyor, ‘bunları çağıracağız’ diyor. Peki o dönemin savcısı var; dosyayı asıl hazırlayan savcı. Onun dinlenmesi lazım. Celal Kara... “Hayır onu çağırmayalım” diyorlar. Ben de arkadaşlara talimat verdim. Dedim ki gidin savcıyı dinleyin, hapiste olan polisleri de dinleyin, yanınızda noter de götürün anlatsın olayları. Belki bunlar bize yeni bilgiler, belgeler verecekler. Niye çağırıp bunları dinlemiyorsunuz. Hakkı Köylü, kimler dinlenecek kararı veriyor. Kime danışarak bu kararı alıyor? AKP’nin kendi derin devletine danışarak bu kararı alıyor, yukarıya soruyor kimi çağıralım. Başbakan’a soruyor; kimi çağıralım? Yani dosyayı nasıl kapatalım, diyorlar. Bütün düşünceleri bu. Ne yaparlarsa yapsınlar dosyayı kapatamayacaklar. P 17 Aralık’ta konuşacak olislerin bir derneği var, 17 Aralık’ta bir toplantı düzenliyorlar. Ankara’da bu toplantıya katılacağım. Ben açılışını yapacağım. Partinin özel bir çalışması yok. Sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, bilimsel çevreler bir araya gelmeli, yolsuzluğu tartışmalılar. Yolsuzluğun getirdiği felaketleri anlatmalılar. Biz SabahATV yani havuz bölümünü bir kitap haline getirdik. ‘HDP ile ittifak planımız yok’ HDP ile ittifak: Valla herkes bunu konuşuyor da biz hariç. Gerçekten hiç konuşulmadı, biz de okuyoruz. Kalkacaksınız da Atatürk heykellerini yakacaksınız. Kütüphaneleri yakacaksınız. İnsanları, masum insanları öldüreceksiniz sonra biz kalkacağız onlarla buyrun gelin seçimlere gireceğiz. Bu olmaz. Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı sürecine hiç eleştiri getirmedik. Tam tersine ben bireysel olarak Demirtaş’ın HDP’yi bir Türkiye partisine dönüştürmesini her zaman olumlu gördüm. Çabasını da takdirle izledim. Bu kadar... Orada Demirtaş kararı verme mercinde olsa ortaya daha farklı bir tablo çıkabilir. ‘Çözümde adres İmralı değil, parlamento’: Demirtaş’ın CHP’ye “masada ol” çağrısının çok fazla bir anlamı yok. Neden yok? Şimdi süreci götüren kim? İktidar partisidir. Kiminle götürüyor? Abdullah Öcalan’la götürüyor. Biz kredi açtık “senin kredine bile ihtiyacım yok” dedi. Adres neresi? Adresin parlemento olması lazım. Parlamentodan çıkartıp, adresi İmralı yaparsanız, hiçbir şey yapamazsınız. Bu sorunu çözemezsiniz. Sadece iki taraf güvensizlik üzerine bir görüşme götürürler. Yani oyunu bozan ben olmayayım diyor. Böyle bir yapı. Bülent Arınç’ın yaptığı açıklamada çok önemli. “Öcalan’ın itibarıyla oynuyorsunuz” diyor. Geldiğimiz noktaya bakın. Herkes şaşkınlık içinde böyle bir şey olabilir mi? Bunu kime söylüyor, HDP’ye söylüyor bunu. HDP’nin de çözüm sürecinin dışına itildiği, Abdullah Öcalan’da hükümetin doğrudan doğruya karşı karşıya gelip sorunu çözmeye çalıştıkları bir süreç. Bu sürecin içinde CHP’ye zaten yer yok ki. Biz ne diyoruz sorun nerde çözülür parlementoda. Buyurun gelin burada çözelim. Bizim ısrarlarımıza rağmen yapılmadı. Sonra bir yasa getirdiler. Yasanın bir maddesi de şu; ‘Kamuoyuna bilgi verilecektir.’ İyi de yasa çıkalı kaç ay oldu. Hiç kimsenin bir bilgi verdiği yok. Niçin? Süreci idare edelim seçimlere kadar bu işi götürürsek götürürüz. Seçimden sonra zaten bir 4 yıl daha. Ondan sonra Allah kerim ne olacak hep beraber göreceğiz bunu. Zaten devleti tam bir polis devletine dönüştürecekler. Bunun hukuksal alt yapısını oluşturuyorlar şimdi. İki taraf birbirini kandırıyor. ‘AKPHDP arasında işbirliği olabilir’: Sorunu samimi olarak çözmek mi istiyorsunuz: Kaldırırsınız yüzde 10 barajını. Kürtler gerçekten hülle yapmadan parlementoya gelirler, oturur ve konuşurlar. Siz önlerine baraj koyuyorsunuz. Ben bu sorunu çözeceğim diyorsunuz. Olmaz... Biz dedik, kaldırılması için teklif verdik. Ama reddettiler. AKPHDP arasında işbirliği olabilir. Asıl kamoyunun düşenmesi gereken konulardan biri bu. AKP ile anayasal düzeni değiştirmek için işbirliği yapabilirler. Seçim işbirliği artı seçim sonları amaçlarına uygun bir düzenleme yapabilirler. Anayasa değişikliği yapabilirler. Demirtaş önemli bir açıklama yaptı. Oslo tutanaklarını açıklayalım dedi. Kim hangi sözü verdi, kim hangi vaatte bulundu. Görelim bunu. Ama bunu açıklamıyorlar. İZLENİM / MURAT SABUNCU Normal zamanında yani nisana çekilmez de 7 Haziran’da yapılırsa seçimlere 6 ay var. Seçime kısa bir süre kala ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibiyle yemeğe giderken Türkiye’nin önemli araştırma kuruluşlarından birinin üst düzey yöneticisini aradım. Anketlerdeki son durumu sordum: CHP yüzde 2627’de, AKP yüzde 4748’de gözüküyor, yani CHP eğer iktidar hedefliyorsa yüzde 1416 arasında bir oya ihtiyacı var. Peki önceki akşam dinlediklerimden ve izlenimlerimden bakarak bu mümkün mü diye soracak olursanız vereceğim en nezaketli yanıt ‘zor’ olur. Nedenlerine gelince. Bunu Kılıçdaroğlu’nun cümlelerinden bir kısmını da analiz ederek açıklamak istiyorum. Kemal Bey; Kürt barışı ve Dersim gibi “yakıcı” konularda ya “Biz daha önce söylemiştik” ya da “Eğer bu konuda konuşursak gündem değişir Ak Sarayyolsuzluklar geri planda kalır” diyor. Kendisiyle yaptığımız görüşmede bunu bir adım daha ileri götürüyor: “AKP’nin şöyle bir taktiği var: Kendi yapacaklarını önce bize söyletmek istiyor. Bu tuzağa düşmek istemiyoruz.” Başka bir parti CHP’yi “tuzağa düşürecek” düşüncesiyle tam da Türkiye barışı, yüzleşmeyi konuşurken bir adım geride durmak. Bu CHP’ye oy getirir mi? Evet CHP’nin Kürt barışı için 17 maddelik planı var, Dersim’e isminin iadesi için çaba da sarf edilmiş ama bu iki konu, altı yeterince çizilmediği, vurgulanmadığı için toplum tarafından iyi algılanmamışsa bunun sorumlusu halk mı, parti mi? Kemal Bey diyor ki; “Siyaseti Türkiye’de etnik kimlik üzerine, yaşam tarzı, inanç üzerine kurgularsanız kişiyi ikna etmek veya kazanmak çok zordur.” “Kimlik siyasetini” reddediyor yani. Haklı bir duruş. Ancak bunu yaparken özgürlük, adalet, geçmiş acılarla yüzleşme gibi ülkedeki pek çok kimlik ya da grubun sorunlarında da aktif bir tavır alamıyor. Konuştuklarından çok konuşmadıkları ya da dengeleri gözeterek konuşmadıklarının merak edildiği bir parti ve lider. Önümüzdeki seçimlerde olası ittifak arayışları tartışıldığı için HDP ile ittifak olasılığını soruyorum. Öyle kelimelerle tarif ediyor ki HDP’yi, böyle bir ihtimalin neredeyse imkânsız olduğunu anlıyorum. CHP’de Hedef İktidar mı Yüzde 30’u Aşmak mı? Kılıçdaroğlu, önümüzdeki seçimlerde Doğu’daki oylarını artıracağına inanıyor. Henüz “nasıl”ın cevabını veremiyor ama bir tespiti var: “O kitleyi yanınıza almanız o kadar kolay değil. Ancak belli bir zaman geçecek. Bir de tabii güven ilişkilerinde de bir zedelenme var aslında. O zedelenmenin de tamir edilmesi lazım. Geçmişteki söylemlerin tamir edilmesi lazım.” Kılıçdaroğlu bu cümlelerinde geçmiş döneme yani partinin bir önceki genel başkanı Deniz Baykal’a, adını anmadan bir gönderme yapıyor. Kemal Kılıçdaroğlu kendilerinin değil AKP ile HDP’nin seçim ittifakı olasılığını daha yüksek görüyor: “Asıl kamuoyunun düşünmesi gereken konulardan biri bu. AKP ile anayasal düzeni değiştirmek için işbirliği yapabilirler.” CHP için kritik başka bir gündem, seçimde 9 milyon 800 bin kişiyle en çok seçmenin olduğu il İstanbul. Muhtemelen aralık ayı ortasında il başkanlığına Murat Karayalçın gelecek. Karayalçın tecrübeli bir politikacı. Ancak hem Ankaralı oluşunun, hem geçmişte üstlendiği başbakan yardımcılığı gibi görevlerle, yaşının (1943 doğumlu) il başkanlığına uygun olup olmadığı tartışmalarını hatırlatıyorum. Bana katılmıyor: “Murat Bey parti genel başkanlığı, dışişleri bakanlığı gibi görevler yaptı. Yani hayatın her alanında var olmuş bir isim. Dolayısıyla iyi bir ekiple İstanbul’u ayağa kaldırabiliriz. Doğu’ya da yakınlığı var SHP başkanlığından. Karadenizli aynı zamanda. Baktığınız zaman pek çok şey oturuyor.” Uzun bir yemek. Mesleğim icabı uzun bir süredir dikkatle izlediğim parti. Önceki akşam itibarıyla görebildiğim; eğer önümüzdeki günlerde halkın önüne kuvvetli bir seçim bildirgesi ile çıkmazlarsa, işsizlikten iç barışa ülkenin sıcak gündemi ile ilgili daha net ifadelerle çözüm önerilerini getirmezlerse genel seçim sonrası CHP’de yeniden kurultay konuşulmaya başlanır. İzlenimlerimi aktarırken ilk seçimde iktidar olasılığı ile başladım. Kılıçdaroğlu ile sohbette değil ama CHP koridorlarında “ilk hedef” olarak konuşulan kulis ile noktalıyorum: “Genel seçimde CHP için gerçekçi hedef, yüzde 30 oranını aşmaktır. İktidar yolunda psikolojik çıta, oyların 45 puan artmasıyla aşılabilir...” AKP’li Şahin’in eşi yaşamını yitirdi ANKARA (AA) AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in eşi Saniye Şahin, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.. Alınan bilgiye göre, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gören Saniye Şahin, dün akşam hayatını kaybetti. Bu arada Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu, Hacettepe Hastanesi’ne gelerek yetkililerden bilgi aldı, Şahin’in yakınlarına başsağlığı diledi. Şahin’in bugün öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Karabük’ün Ovacık ilçesine bağlı Ekincik köyünde toprağa verileceği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle