25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 KASIM 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ DAVUTOĞLU’NUN TUNCELİ ZİYARETİ 7 Okmeydanı Cemevi Başkanı Zeynel Şahin’e göre AKP’nin inandırıcılığı yok: Muaviye düşüncesi bize bir şey vermez ÖZGÜR MUMCU Zeynel Şahin, İstanbul Okmeydanı Cemevi’nin başkanı. Herhangi bir cemevi değil bahsettiğim. Avlusunda bir cenazeye gelen Uğur Kurt’un vurulduğu, Berkin Elvan’ın öldürüldüğü mahallenin cemevi. Davutoğlu’nun Dersim’deki mesajlarını soruyorum Zeynel Bey’e. “Konuşma üslubu” diyor, “Alevilere yakın. Erenleri, pirleri sayıyor. Güzel sözler. Yıllardır birileri güzel sözler yazıyor, onlar da okuyorlar”. İnandırıcı geliyor mu size diye soruyorum? “İnanmıyorum. Biz de Alevileri seviyoruz diyorlar ama inanmıyorum. On iki senedir iktidardalar bir şey görmedik” diye cevap veriyor. Zeynel Şahin, lütuf istemediklerini, temel haklarının peşinde olduklarını dillendiriyor. “Dersim’e müze yapacaklarmış, güzel de” diyor, “Sivas’a bir utanç müzesi neden yapılmıyor?” “Tunceli’de üniversitenin adı Munzur Üniversitesi olacakmış, Kırşehir’de Hacı Bektaş Üniversitesi de var. Haklarımızı aldık mı yani” diye devam ediyor. Okmeydanı Cemevi Başkanı, Davutoğlu’nun sözlerini inandırıcı bulmuyor çünkü “Sivas’ta zamanaşımı hayırlı olsun dediler, Aleviliği ve Berkin Elvan’ın annesini yuhalattı Erdoğan, nasıl inanabilirim önceki gün söylediklerine” diye soruyor. Tunceli’deki bazı Alevilere de kes görmüşken, her şey ortadayken neden tutuklanmıyor diye isyan ediyor. Murat Can’ın katili bulunsun Sorusu sadece Uğur Kurt’la ilgili değil. Berkin Elvan’ın cenazesinden sonra Murat Can’ı kimin öldürdüğünün ortaya çıkartılamamasına da tepkili. Uğur Kurt’un öldürülmesine tepki verdiklerini, mahallesine ziyarete gittiklerini, katillerinin bulunmasını istediklerini anlatıyor. Erdoğan’ın Berkin Elvan ve Murat Can’ı kıyaslayan konuşmalarıyla bir Alevi Sünni çatışması yaratmaya niyetli olduğunu düşünüyor. Her ne kadar Davutoğlu’nun son konuşmasındaki üslubu beğense de iktidara güvenmiyor ve “Muaviye, Yezit düşüncesi Alevilere bir şey vermez. Kaç Alevi açılımı yapıldı onca zamandır ne çıktı?” diyor. Peki Dersim katliamı hakkında iktidardan gelen açıklamalar hakkında ne düşünüyorsunuz diye soruyorum. “Dersim’e değil kendilerine taraflar. Amaçları Atatürk’ü Yezit olarak göstermek. Sivas, Maraş, Çorum katliamları için neden özür dilenmiyor. Bunlara neden Kerbela demiyor başbakan” diye cevaplıyor sorumu. Altını çizdiği konu açık. Somut olarak hakların verilmesini, ayrımcılığa son verilmesini istiyor. Süslü sözlere karınlarının tok olduğunu belirtiyor. Başbakanın sözleri, Uğur Kurt cinayetinin görgü tanığı, Okmeydanı cemevi başkanına ulaşamamış gibi görünüyor. Davutoğlu’nun Alevi açılımının içi somut haklarla doldurulmadığı sürece de durumun böyle devam edeceği anlaşılıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Tunceli’de yaptığı ‘açılım’ siyasiler ve Alevi kuruluşları tarafından ‘içi boş’ bulundu. ‘Dağ fare doğurdu’ Haber Merkezi Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Aleviler için “hayal kırıklığı” ile sonuçlanan Tunceli çıkarması, tepkileri beraberinde getirdi. Muhalefet ve Alevi örgütleri cemevlerine yasal statü, zorunlu din dersleri gibi temel beklentilerin hiçbirinin gündeme gelmediği ziyaretle ilgili olarak “Dağ fare doğurdu” eleştirisini getirdi. Meclis’te grubu bulunan partiler ve Alevi örgütleri, Davutoğlu’nun ziyaretini şöyle yorumladı: CHP Grup Başkanvekili Levent Gök: Bir kere, Başbakan’ın Tunceli’de herhangi bir açılımda bulunduğuna tanık olmadım. Alevi kardeşlerimizin beklentilerinden birincisi cemevlerinin ibadet yeri sayılmasıdır. Sayın Başbakan böyle bir şey söyledi mi? Yine taleplerden bir diğeri zorunlu din derslerinden muaf tutulmaktır. Bu yönde bir açıklama da yapılmadı. Ya da Başbakan Diyanet’ten pay verilmesi konusunda neden bir şey söylemedi? Gerçek talepler ortadayken, CHP’nin bu konudaki talepleri reddedilmişken, yaptığı açıklamaların hiçbir inandırıcı yanı yoktur. Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Selahattin Özel: Dağ fare doğurdu. Sayın Başbakan’ın kullandığı dil Erdoğan’a nazaran daha ılımlı, en azından hakaret etmiyor ancak, “Ali’siz Alevilik” gibi polemiklere girdi. Öncelikle bilmesi gereken şey şu; bu konuya Aleviler karar verir. Bugün Alevilerin en temel beklentileri eşit yurttaşlık hakkı ve devletin dinden elini çekmesidir. İktidar bugün cemevlerini yasal statüye kavuşturabilir ama bunu bile yapmıyor. Bu konuda adım atılmasa da cemevleri konusunda fiili durum devam ediyor. Bugün bu konudaki zihniyet değişmediği sürece beklentiler de her zaman boşa çıkacaktır. MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu: AKP hükümetinin Alevi açılımı yapacağı yok. AKP yalnızca Kürt açılımı yapar, onu da ne kendi bakanları ne de milletvekilleri bilir. Öncelikle Anayasada herkesin kendi inançları doğrultusunda hür bir şekilde ibadetlerini yapabilmesine imkan tanınmalı. Ancak hükümetin buradaki tek amacı şov yapmak. Türkiye’de siyasete alet edilmemesi gereken konular vardır. Başbakan Madımak olayları MHP ve SHP zamanında oldu dedi. Daha o dönem DYP ve SHP’nin iktidarda olduğunu bile bilmiyor. Alevi açılımı yapacağım diye ucuz siyaset yapıyor. HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel: Kürt sorunu da Alevi meselesi de AKP’nin kırmızı çizgileridir. AKP bir türlü tekçi anlayışını değiştirmediği için bu gibi konularda sorunun etrafında dolanmayı tercih ediyorlar. Müze kurmak ve isim değişikliği; Dersim halkının, Alevi inancının beklentilerine yanıt değil. Bu gibi adımlar biçimsel kalıyor. Davutoğlu Dersim’de protesto edildi, halk da biliyor artık bütün bunların laftan öte bir karşılığı olmadığını. Başbakanın Dersim ziyareti için dağ fare doğur Okmeydanı Cemevi gündeme Uğur Kurt’un bahçesinde polis kurşunuyla öldürülmesiyle geldi. Cemevi Başkanı Zeynel Şahin, ‘Belki de hedef bendim’ diyor. kırgın. İçişleri bakanını, siyasetçileri Tunceli’deki posta oturtmalarını büyük bir saygısızlık olarak değerlendiriyor. Zeynel Şahin, cemevi avlusunda Uğur Kurt vurulurken yanındaymış. “Ateş edeni gördüm. Her şey belli. Savcıyı ancak iki günde getirtebildik. Belki de hedef bendim” diyor. Ateş edeni her Yazar Necdet Saraç’a göre, ‘Ali’siz Alevilik’ tartışması büyük bir tuzak ‘Alevi değil, Sünni sorunu’ Alevi dünyasında, Almanya dahil bırakınız federasyon düzeyinde bir örgütlenmeyi, “Ali’siz Aleviliği” savunan bir tek dernek bile yok. Benim de kişisel olarak “Ali’siz Alevilik” diye bir tezim dün de, bugün de olmadı... Bu gerçeğe rağmen, Erdoğan da, Davutoğlu da ısrarla bu konuyu gündem taşıyorlar. Televizyonlarda, gazetelerde bu soru öne çıkartılıyor. Öncelikle belirteyim ki, bu soru masum bir soru değil. İyi niyetli hiç değil! Neden mi? İster “devlet aklı”, isterseniz “Sünni aklı” deyin, Osmanlı’dan bu yana bütün siyasal iktidarlar Alevilere ilişkin politika üretirken, teolojik referansları hep Sünnilik olmuş, her daim Aleviliği Sünniliğe benzetmeye çalışmışlardır. Siyasal, sosyolojik ve hukuki gerçekler asla dikkate alınmamış, bu gerçekler bugün olduğu gibi sürekli inkar edilmiş, gerçeklerin yalnızca lafı edilmiştir… çalışıyor. Eğer Aleviler kendi çizdikleri çemberin içinde olurlarsa, pekala Cami onların da mabedi olabilir. Cemevi de zikir ya da kültür evi! Hesap bu! Bu yüzden devletin “Sünni aklı” Alevilerin neredeyse istisnasız tamamı, “bizim ibadethanemiz Cemevidir” dedikçe, “İslamda bir tek ibadethane, bir tek mabet vardır, orası da camidir, mescittir” cevabını vererek, klasik çağrısını yenilemektedir: “Ey Aleviler, eğer Müslümansanız camiye gelin!” Bu yüzden de ortalık Alevilerin ne kadar Müslüman olduğu laflarına boğulmuş durumda. Ağzını açan Kerbela diyor, Hz. Hüseyin, Hacı Bektaş, Pir Sultan diyor… Alevilerin klasik Sünni İslam çizgisi dışında, camiye gitmedikleri, camide namaz kılmadıkları, Ramazan orucu tutmadıkları ise duyulmak bile istenmiyor… Diğer yandan, Alevi örgütlerinde olmasa da “Ali’siz Alevilik” tezi var ve yer yer tartışılıyor. Bundan daha doğal ne olabilir? Nasıl ki, Sünni İslamda IŞİD’den Müslüman Kardeşler’e, Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye kadar yüzlerce farklı yorum varsa, Alevilerde de olacaktır. Cemevi sorununun çözülememesinin asıl nedeni de bu yaklaşımlarda yatmaktadır. İşine her geldiğinde yasalarla oynamayı bir alışkanlığa dönüştüren AKP’nin “Tekke ve Zaviyeler Yasası”nın arkasına sığınması da bu anlamıyla taktiksel bir hamledir. İktidar inanç özgürlüğü meselesine böyle yaklaşınca sorunun asıl kaynağının da önünü kapatıyor. Örneğin bu ülkede Alevilerden kaynaklanmış tek bir sorun olmasa da konu “Alevi sorunu” olarak tartışılıyor. Oysa, esas itibariyle mevcut sorun bir “Alevi sorunu” değil, bir “Sünni sorunudur”! Çünkü, ortadaki bütün sorunlar Sünni egemen sistemin kendi yarattığı sorunlardır: Eşit yurttaşlık hakkı da, Cemevi statüsü de, zorunlu din dersleri de, Madımak da sistem tarafından yaratılmış sorunlardır… Bu nedenle orta yerde bir Alevi sorunu yoktur, egemen bir Sünni sorunu, daha farklı bir ifadeyle bir sistem sorunu vardır! ALİ MURAT İRAT: AKP’NİN SİLAHI İTİBAR KAYBETMİŞ ALEVİ AKTÖRLER Ali Murat İrat, Birgün gazetesi yazarı. “Aleviliğin ABC’si”, “Devletin Bektaşi Hırkası” gibi kitapları var. İrat, Alevilik açılımı tartışmalarıyla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı: “AKP başından bu yana Alevi sorununu ikiye ayırıp çözme eğilimindeydi. Bir yanda Dersim, inanç özgürlüğü, tekke ve zaviyelerin durumu gibi birçok mesele vardı, diğer yanda ise Aleviliğin kendisi bir sorun olarak duruyordu AKP için. Geçen çalıştayda direkt Aleviliğe müdahale ettiler ve Alevilerin ibadetleri, dedeleri vs. gibi konularda Alevilere yol yordam öğretmeye, hatta utanmazca bir tavırla, Aleviliği Alevilere öğretmeye çalıştılar. Çünkü AKP için mesele Alevilerin sorunları değil, bir inanç olarak Alevilik. Erdoğan başından bu yana sorun olarak gördüğü Aleviliğe müdahale ediyor. Alevi itikadına don biçmeye çalışıyor. Ancak bence Türkiye’de Alevi sorununa kendi meşrebince en doğru ve etkili müdahaleyi AKP yapıyor. AKP bir sorun olarak gördüğü Alevilik inancını nasıl dönüştürebileceğini gayet iyi anlamış, dersine iyi çalışmış. Bu nedenle bu açılımda başka silahlarını da ortaya çıkardı. O silahlar Dersim meselesi, inanç özgürlüğü ve Tekke ve Zaviyeler Kanunu. Bir taşla birkaç kuş vurmak tam da bu. Bir yandan bu üç konuda oldukça zayıf olan muhalefet oyalanırken, diğer yandan doğrudan bir inanç olarak Aleviliğe müdahale hızlanacak. Alevilerin zorunlu din derslerinin kaldırılması, cemevlerinin statüsü, Madımak’ın müze yapılması gibi talepleri güçlü olmasa da AKP için sorun. Bu konudaki kamuoyu baskısından bunalmış olacaklar ki daha rahat at koşturacakları bir mecrada açılım yaparak asıl meseleleri olan bir inanç olarak Aleviliği çözme sürecine hız verecekler gibi duruyor. Buradaki en büyük silahlarıysa aslında itibar kaybetmiş olan bazı Alevi aktörler. Ancak bu itibar kaybetmiş aktörlerin ellerinde hâlâ güçlü silahlar var ve Aleviler bu tuzağa düşmek üzereler. Biliyoruz ki hiçbir ibadet gösteri amaçlı yapılmaz dünyada. AKP’nin Aleviliği eritebilmesinin ilk basamağını işte bu Alevi ritüellerinin köklerinden koparılması oluşturuyor. Bugün Alevilik sadece adı Alevilik olan sosyolojik olarak Sünnileşmiş biçimde yaşanıyor çoğu yerde. Ritüeli olmayan, ritüeli gösteri haline gelmiş bir inanç kısa zamanda da folklorik bir hal alacaktır. AKP bunu kendisi yapamayacağı için bizzat Alevilere yaptırıyor. Tabii bu arada rant da dağıtıyor. O nedenle birçok Alevi aktör bugün AKP’nin kapısında kuyruğa girmiş, televizyonlarında cem ibadetini seyirlik hale getirmiştir. Ancak işin garibi tam da bu aktörlerin CHP tarafından da sahiplenilmesi. ünni çemberden ayrılma Çünkü sisteme akıl veren “Sünni Ulema” ve “Sünni refleks” esas itibarıyla Alevileri dinden çıkmış sapkın insanlar, Aleviliği de sapkın bir inanç olarak görmektedir. “Sünni aklın” kafasındaki Alevi sorunu esas itibariye “Alevileri imana getirme” Sünnileşmiş bir Alevi yaratma sorundur! 16. Yüzyıldan bu yana yaklaşık 500 yıl “sapkın” ve “İslam dışı” olarak görülen Alevilerin, kentleşmeyle birlikte görünür olmaya ve güç olmaya başlamaları devlette taktiksel değişiklikleri beraberinde getirdi. Dün devlet tarafından İslam dışı görülen Aleviler, bugün ise kontrol altına alınmak, “ehlileştirilmek” için parmak sallanılarak, korkutularak “İslam içi” görülmeye ve gösterilmeye çalışılmaktadır. Çünkü onlara göre, Alevilik ve Aleviler İslam dışı olursa, solculaşır, düzene muhalif olmaya, Gezi gibi eylemlerin asıl katılımcısı olmaya devam ederler. “Alisiz Alevilik” balonunu bir yanı bu, diğer yanı ise Cemevi. AKP “Alevilerin has Müslüman” olduğunu anlatarak, Cami dışında Cemevi’nin ibadethane olmasının önüne geçmeye S du bile demek bile yetersiz kalır. Munzur’un ismi üniversiteye verilirken Munzur milli park olmaktan da çıkarılıyor. Munzur Çayı üzerine hesler yapılıyor. Her taraflarından riya ve sahtekarlık akıyor. AKP ıslah etme politikasıyla “Benim anlayışıma gelirseniz yol da yaparız, isim de veririz, kışlayı da müze yaparız. İtiraz ederseniz de gazla karşılaşırsınız” mesajı veriyor. Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği Genel Sekreteri Ali Kaim: Ziyarette Alevilerin temel talepleri konusu üzerinde durulmadı. Başbakan’ın Hacıbektaş ziyaretinde de aynı şey olmuştu. Alevilerin temel talepleri belli, bunlar cemevlerinin ibadethane statüsü alması ve zorunlu din dersleri. Bu temel konularda birşey söylenmedi. Umarım önümüzdeki dönemde bu yönde adımlar atılır. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez: Aleni olarak Alevilerle alay ediyorlar. Başbakan ve hükümet yetkilileri gerçekten bir adım atmak istiyorlarsa Alevi köylerine cami yapıp, kadrolu imam atamamaktan vazgeçsinler, zorunlu din derslerini kaldırsınlar, Madımak’ı müze yapsınlar, Diyanet İşleri Başkanlığının varlığını sorgulasınlar, Aleviliğin İslamın inde mi dışında mı tartışmasını bir kenara bıraksınlar, cemevlerine yasal statü versinler. Başbakan oyalıyor ve hiçbir şekilde samimi bulmuyorum. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Fevzi Gümüş: Başbakan’ın temsil ettiği siyasi çizginin Alevi taleplerine, Alevi gerçekliğine çok uzak olduğunu biz zaten biliyorduk. Hacıbektaş ve Tunceli ziyaretleri öncesinde açılım sinyalleri boşa çıktı. Birinden Hacıbektaş türbesine ücretsiz ziyaret, diğerinden de müze açmak, üniversite adı değiştirmek çıktı. Bunlar Alevilerin gerçek talepleri değildir. Hâlâ cemevlerinin yasal statüsü yok, zorunlu din dersleri ağırlaşarak devam ediyor, Alevi köylerindeki imamlar hala iş başında. Alevi sorunları çözülmeden Türkiye’nin demokratikleşeceğine inanmıyoruz. Alevi Vakıflar Federasyonu Genel Başkanı Remzi Akbulut: Biz Başbakan Davutoğlu’nun açılım hamlelerinden bir şey çıkmayacağını zaten biliyorduk. Sayın Başbakan resmen bizimle dalga geçti. Sarı Saltuk ve Baba Mansur önünde ikrar sözü istedi. Biliyorsunuz Alevilikte ikrar çok önemli bir olay. Alevilikte ikrarınızı yerine getiremezseniz düşkün olursunuz, toplumun yüzüne bakamazsınız. Alevi Dernekler Federasyonu Başkanı Rıza Eroğlu: Alevi sorunlarının iftar sofralarına meze yapılarak, siyasete alet edilerek çözülemeyeceğini defalarca söyledik. Alevi sorunları gerçekten çözülecekse bunun yeri müzakere masaları ve Alevilerin temsilcileri belli. Bunların yaptığı Alevilerle dalga geçmek gibi bir şey. Bu yaşananlar çok ciddi samimiyetsizlik. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle