28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM 2014 SALI 4 HABERLER Hükümetin Meclis’e sunduğu ‘iç güvenlik paketi’nde polise olağanüstü yetkiler veriliyor Gâvura Kızıp Oruç Bozmak Cumhurbaşbakanımız, henüz sade başbakanımız iken buyurmuştu: Amacımız dindar ve kindar nesiller yetiştirmektir. Kendisinin de, aynı kafada olanların da gözleri aydın! Dindar ve kindar nesiller yetişmiş de vali bile olmuş. Şu sözlere bakın: O eşkıya kılıklı insanlar, Müslümanları katlederken biz onların sinagoglarını yapıyoruz. İçimdeki büyük kin ile söylüyorum bunu... “İçindeki büyük kin” ile konuşan Türkiye Cumhuriyeti devletinin Edirne Valisi Dursun Şahin’dir. Evet efendim, aranan vali bulunmuştur! Hem dindar, hem kindar. Dindar ve kindar Dursun Şahin’i kızdıran ise İsrail’in, Mescidi Aksa’ya yönelik densiz, herkesin kınaması gereken girişimleri. Peki onlar dediği kim? Onlar dediği Türkiye’deki Yahudi TC vatandaşları. Peki vali bey dindarlığından kaynaklanan bu kindarlığıyla ne yapmayı düşünüyor? Edirne’de devletin restore ettirdiği büyük sinagoğu ibadet ve evlenme törenlerine kapatarak yalnızca müze olarak kullanıma açık bırakmayı düşünüyor. Neden? Çünkü İsrail Kudüs’te, Mescidi Aksa’da Müslümanlarına karşı hasmane tutum takınmış, biz de burada TC olarak Edirne’deki Yahudi kökenli yurttaşlarımızın, inanç özgürlüklerini çiğneriz. HHH “Ne alakası var kardeşim?” diye soracak olursanız, yanıt hazırdır: O Yahudi, Müslüman kardeşime onu yapıyor, ben de bu Yahudiye Müslüman kardeşime yapılana duyduğum kinle bunu yapıyorum. Oysa o Yahudi başkadır, bu Yahudi başka. Ama onun kafası takılmıştır bir yere, anlamamakta direnir: Ben onu bunu anlamam o da Yahudi bu da Yahudi. Genelleme yapmak, bir Yahudinin eyleminden dolayı bütün Yahudileri sorumlu tutmak ırkçılığın en büyük özelliklerinden biridir. Unutmayalım! Ne zaman biri “Türkler, Yahudiler, Müslümanlar, Kürtler, Amerikalılar” diye bir genellemeye başlarsa söze bilin ki bir ırkçı ile karşı karşıyasınızdır. Şaşmaz bir göstergedir bu. Bu saplantı insanı aklından eder ve anayasa suçu işlemeye kadar götürür. Tıpkı Edirne Valisi Dursun Şahin gibi. Vali Bey ırkçı genellemelerle, kendisinin devletin temsilcisi olarak, ırk, dil, din farkı gözetmeksizin bütün yurttaşlarımıza karşı eşit davranmak zorunda olduğunu unutmuş görünüyor. Oysa Vali Bey engellemeye çalıştığı, Yahudi vatandaşlarımızın inanç özgürlüklerini engellemeye kalkanlar olursa, onun karşısında durmak, o özgürlükleri savunmakla görevlidir. Ama gel de bunu o kindar kafaya anlat! HHH Vali suç işlemiştir. Valinin hemen görevden alınması ve hakkında soruşturma açılması için izin verilmesi gerekmektedir. Şu sıralarda, özür dilemeye pek meraklı görünen sade başbakanımız da gerçekten özür dilenecek bir yer arıyorsa öyle zaman içinde Dersim’e yolculuk yapmaya kalmadan önce, Türkiye’deki Yahudi vatandaşlarımızdan “onlar” diye söz edilerek ötekileştirilen Türk Yahudilerinden özür dilemelidir. Kendisi bunu yapmayacaksa hiç değilse valisi Dursun Şahin’e bu özrü dilemesini söylemelidir. Olayı cumartesi günü, o günü ve akşamı birlikte geçirdiğimiz Yahudi dostlarımdan haber aldım, dostlarım kırgın, öfkeli ve tedirgindi. Ne söyleyeceğimi bilememenin şaşkınlığı ve utancı içinde kekeledim: Neyse ki, karardan vazgeçilmiş sinagog açılmış. Sinagog açılır dedi dostum, peki ya “o içindeki kin” ne olacak? Ben onunla nasıl yaşayacağım? Verecek yanıt yoktu. Son zamanlarda ötekileştirilen azınlıklarımızdan aldığımız tedirginlik kırgınlık dolu mesajlar çoğaldı. Daha birkaç gün önce, Cumhuriyet Mario Levi’nin şu sözlerini yayınlamıştı: Günün birinde gidebilirim. Einstein, “Arılar yeryüzünden kaybolursa, insanın dört yıl ömrü kalır” diyordu. Azınlıklar gittikten sonra, biz Anadolu insanlarının dirlik içinde daha kaç yıl ömürleri kalır dersiniz? ‘Molotof’a kurşun postere 4 yıl hapis ALİCAN ULUDAĞ ANKARA AKP hükümeti, uzun süredir üzerinde çalışmaları yapılan “iç güvenlik paketi”ni TBMM Başkanlığı’na sundu. Üç bölüm halinde hazırlanan yasa tasarısıyla, “cemaatçi kadrolara” dönük kapsamlı tasfiye yolu açılırken polis ve valilere ise “olağanüstü yetkiler” veriliyor. Gösterilerde yüzünü kapatan, molotofkokteyli atan, suç unsuru afiş, resim taşımak artık tutuklama nedenleri arasında sayıldı. Bu suçları işleyenlere de 4 yıla kadar hapis cezası getiriliyor. Buna göre Abdullah Öcalan posteri taşıyanlara hapis cezası verilebilecek. Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan posteri taşıyanlara da hapis yolu açılmış olacak. Molotof atanlara karşı polisin silah kullanmasının da önü açıldı. Hükümet, 43 maddelik güvenlik paketini dün Meclis Başkanlığı’na gönderdi. Tasarıyla 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasası’nda değişikliğe gidilerek polisin yetkileri artırılıyor. 2559 sayılı yasada, polisin durdurma ve kimlik sorma yetkisi düzenlenirken polisin kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılmasını isteyemeyeceği düzenleniyordu. Ancak bu tasarıyla uygulama kökten değiştiriliyor. Tasarıyla polis, kişinin üstü ve eşyası ile aracının dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerini arayabilecek. Kolluk amiri, arama kararını 24 saat içinde görevli hâkimin onayına sunacak. Bu madde, özellikle Bingöl’deki emniyet müdürlerine yönelik saldırı olayından önce kentte hâkimin izin vermemesi nedeniyle genel arama yapılmaması ve saldırının gerçekleşmesi nedeniyle getirildi. Tasarıda maddenin gerekçesinde, amacın kişilere ve topluma yönelik “muhtemel tehlikeleri önlemek” olduğu ifade edildi. Tasarıyla polis, “kendisi veya başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürenleri” eylemin veya durumun niteliğine göre; koruma altına alabilecek olay yerinden uzaklaştırabilecek ya da yakalayabilecek. Bu durum özellikle bir kentten başka kente protesto veya anma amaçlı gidenlerin, kente girişlerinin engellenmesine yasal imkân tanıyacak. Tasarıyla polisin zor ve silah kullanma yetkisi de artırılıyor. Polise, toplumsal olaylara müdahalede “suç işleyenlerin tespiti ve suçüstü yakalanması” amacıyla “boyalı” su kullanılması yetkisi veriliyor. Molotofa karşı silah da kullanılabilecek. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı maddelerle demir bilye ve sapan kullanılması, kimliklerini gizlemek amacıyla yüz örtmek ve suç unsuru taşıyan resim taşıyanlara 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası getiriliyor. Bu durumda Öcalan posteri taşıyanlara hapis cezasi verilecek. Mahir Çayan, Deniz Gezmiş gibi hayatta olmayan fotoğraflarını ta Önleme dinlemesine tatil ayarı şımaya hapis yolu açılmış olacak. ‘Molotof’a silahlı müdahale Önleme dinlemelerinde gecikmesinde sakınca bulunan hallerde emniyet müdürünün veya jandarma komutanının verdiği dinleme kararının hâkim onayına sunulmasının süresi 24 saatten 48 saate çıkarılıyor. Bu durum, dinleme kararının tatil günlerine denk gelmesi halinde 24 saat içinde hâkimden onay almanın mümkün olmamasına bağlandı. Bu konuda yetkili ve görevli hâkimin de Ankara Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olduğu yasaya girdi. Tasarıyla yasaya aykırı ve keyfi dinlemelerin önüne geçilmesi için istihbarat birimleri yılda en az bir defa denetlenecek. Polise suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla 48 saate kadar gözaltı yapma yetkisi veriliyor. Bu sürenin sonunda savcıya yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilecek. Suçüstü gözaltıları; toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet olayları, kasten öldürme, yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, hırsızlık, yağma, uyuşturucu, bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma, fuhuş, kötü muamele, TMK’de düzenlenen suçlar, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde molotof, sapan gibi silah kullanılması, sokağa çıkma yasağını ihlal etme suçlarında uygulanacak. Bu düzenleme yasalaşırsa polis Gezi, Kobani gibi eylemlerde savcı veya mahkeme kararı olmadan bir kişiyi 48 saat gözaltında tutabilecek. ilgili düzenlemelere sert çıktı: l Yargıtay Başkanı, kurumuyla Yargıtay’a zarar verilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Başkanı Ali Alkan, TBMM Genel Kurulu’na gelmesi beklenen yeni yargı paketine sert tepki gösterdi. “Bu teklifin öncesinde veya hazırlanması sırasında kurumsal ihtiyaçlarımız ve taleplerimiz sorulmadığı gibi bir istişare arayışına da girilmemiştir” diyen Alkan, düzenlemelerin “Yargıtay’a, yargısal kültüre, yargı bağımsızlığına ve temyiz incelemesinin mahiyetine ciddi zararlar verebilecek nitelikler taşıdığına” dikkat çekti. Alkan, Yargıtay’dan yeni daireler kurulması, hâkim ve cumhuriyet savcılarının Yargıtay’a atanması ve Adli Yıl açılış törenin kaldırılmasına ilişkin yasa tasarısına, yaptığı yazılı açıklamayla tepki gösterdi. “Kişisel görüşlerini açıklamaya mecbur kaldığını” belirten Alkan, Yargıtay’ın, yasal seçim yetkisine dayanarak belirlediği Birinci Başkanlık Kurulu’nun görevine, hiçbir gerekçe gösterilmeden 28 Haziran 2014 tarihinde son verildiğini, dört ay önce yapılan seçimle kurulan kurulun görevine yeni düzenlemeyle son verileceğine dikkat çekti. Alkan, “Bu müdahale, daha ne zamana kadar devam edecektir? Yürütme, bu kurul nasıl oluşursa memnun kalacaktır? Bu kurula 3. kez seçilecek olan yüksek yargı üyelerine bu türden bir memnuniyet yükünü yüklemek onlara da haksızlık olmayacak mıdır? Yargıtay’ın bağımsızlığı korunmalıdır. Yargıtay’a sıkça yapılan bu tür müdahaleler anayasamızın sözüne ve ruhuna uygun değildir” görüşünü dile getirdi. Düzenleme ile Yargıtay’ın yüzde 30 oranında büyüyerek üye sayısının 516’ya ulaşacağını aktaran Alkan, ortaya çıkacak olan iş yükünün Yargıtay’ın bir içtihat mahkemesi olma özelliğini tamamen ortadan kaldıracağını belirtti. “Bu yöntem hem sorunu çözmeyecek hem de Yargıtay’ı bir Yüksek Mahkeme olmaktan çıkaracaktır” diyen Alkan, “Bir taraftan Yargıtay’ı yüzde 90 oranında küçültecek istinafları faaliyete geçirmeyi vaat etmek, diğer taraftan Yargıtay’ı yüzde 30 oranında büyütmek için teklifte bulunmak çelişkisi, yasa değişikliği teklifinde gösterilen gerekçelerle açıklanamadığı gibi, tutarlı ve makul bir yaklaşım olarak da görülmemektedir” dedi. Yargıtay’a atanmada kurumsal görüş gerektiğine işaret eden Alkan, “Yargıtay’da üyeler dışında 1308 hâkim ve Cumhuriyet savcısı görev yapmaktadır. Mevcut düzenlemelere göre hâkimlerimizin ve Cumhuriyet savcılarımızın Yargıtay’a atanması ve ayrılmasında kurumsal muvafakat ve görüş gerekmektedir. O halde, bu muvafakat ve görüş işlemini kaldırarak, kanun yolları incelemesinde uzmanlaşmış insan kaynaklarını atama ve görevden alma işlemlerinde, Yargıtay’ı kurumsal olarak devre dışı bırakmanın makul, meşru ve devlet geleneği kapsamında bir açıklaması bulunmamaktadır.Yargıtay, hâkim ve savcılarının görevlendirmelerinde doğrudan atama yapmak bir yana, tamamen devre dışı bırakılmaktadır. Yargıtay HSYK’nin doğrudan atama ve görevden alma işlemlerine muhatap olan bir ilk derece mahkemesine dönüştürülmek istenmektedir. Bu tasarruf, başta temyiz incelemesinin mahiyeti olmak üzere Yargıtay’ın Yüksek Mahkeme sıfatı ile uyuşmamaktadır” dedi. Adli yıl açılış törenlerinin kaldırılmak istenmesine de tepki gösteren Alkan, “Adli yıl açış töreninin kaldırılmak istenmesi, sadece Yargıtay’ın değil yargı adına ifade edilen tüm düşüncelerin etki gücünü azaltacaktır. Özellikle yargıya tanınan yasal demokratik seçim hakkının kullanılması sonucunda oluşan temsile, yeni bir yasa değişikliği ile tekrarlanan bu tür müdahale düşünceleri kabul edilemez” dedi. Alkan, Yargıtay’dan çıkışında gazetecilerin düzenlemeye ilişkin sorularını yanıtladı. “Hangi açılardan yargıya müdahale edildiğini düşünüyorsunuz” sorusu üzerine, Alkan, 4 ay önce Yargıtay’ın iç işleyişiyle ilgili yasal düzenlemenin yapıldığını söyledi. Alkan, şunları kaydetti: “Örneğin genel sekreterin özelliklerinin neler olması gerektiği belirtildi. Bu Yargıtay’ın iç işleyişiyle ilgili bir düzenlemedir. Buna hiçbir kurumun müdahale etmemesi gerekir. Yine Yargıtay Yasası gereğince, Yargıtay’daki dairelerin nasıl oluşacağı yetkili organlarca belirlenir. Oysa yapılan düzenlemeyle bunun nasıl dizayn edilmesi gerektiğine de yön verici şekilde düzenlemeler yapılmaktadır ki bu açıkça yargıya bir müdahaledir diye düşünüyorum.” Polis okulları sil baştan Tasarının en önemli bölümlerinden biri Emniyet kadrolarının yeniden düzenlenmesine ilişkin oldu. Hükümet, Emniyet’in yönetici kadrolarındaki “cemaate” yakın isimleri tasfiye etmek, polis okullarındaki kadroları dağıtmak için de sil baştan değişikliklere gitti. Tasarıya göre polis koleji kapatılacak ve burada öğrenimine devam eden öğrenciler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sınavpuanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara naklen kaydedilecek. Polis koleTasarıyla, Jandarma Teşjindeki perkilatı ve Sahil Güvenlik sonel, MEB Komutanlığı’nda yapılacak birbünyesindeki Güvenlik paketinde, valilerin çok atama ve görevden alma okullara atanalüzumu halinde kolluk amir ve İçişleri Bakanlığı’na bağlanıyor. cak. Tasarı tıl memurlarına suçun aydınla General rütbesinde olmayan daaçıklanmadan ması ve suç faillerinin bulunmaire başkanlarıyla il ve ilçe janönce Posı için gereken acele tedbirlerin darma komutanlarının atanmaları, yer değiştirmeleri ve geçici görevlendirmelis Akademesi n alınması hususunda doğruda leri İçişleri Bakanı tarafından yapılacak. Askeri nitelikte olmayan görevleri seBaşkanlığı’nın emirler vermesinin önü açıldı. bebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında sada kaldırılması kınca görülen jandarma personeli İçişleri Bakanı tarafından görevinden uzakgündemdeydi. laştırılabilecek. İllerdeki görevden alma ve uzaklaştırmaları ise vali yapacak. Ancak hükümet bundan geri adım attı. Ancak tasarıyla Polis Akademisi Başkanı dahil tüm yönetici kadronun görevi, düzenleme yürürlüğe girince sona erecek ve kurumla ilişkileri kesilecek. Akademinin tüm yönetici kadrosu sil baştan yeniden atanacak. Polis meslek yüksekokulları Tasarıda toplumu ilgilendiren çeşitda değişiklik yapılıyor. İstenmeyen soİçişleri Bakanı’nın onayıyla polis meslek eğitim li düzenlemeler de yapıldı. Buna göyadları, nüfus müdürlükleri tarafından merkezine dönüştürülebilecek. Güvenlik Bilre bonzai Türk Ceza Kanunu kapsadeğiştirilebilecek. Yazılı talepte bulunimleri Fakültesi, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi mına alınıyor. Araç kiralama şirketlemak kaydıyla; boşandığı eşinin soyaMüdürlüğü’ne dönüştürülecek. Bu fakültede hari, kiralanan araç bilgileri, aracı kiradını kullanmasına izin verilen kadının len okuyan öğrenciler, YÖK tarafından çeşitli layanların kimlik bilgileri ve kira sözevlenmeden önceki soyadını; eşinin üniversitelere atanacak. Yine bu kurumlardaki leşmesi kayıtlarını, usulüne uygun şesoyadı ile birlikte önceki soyadını tapersonel de kurum dışına çıkartılacak. Tasarıyla kilde günü gününe tutacak ve bunları şıyan kadının sadece eşinin soyadını Emniyet’teki kadro fazlası müdürler emekliye Emniyet ile paylaşacak. Tasarıyla, Nükullanmak istemesi halinde nüfus müsevk edilecek. Bu yöntemle iktidar, özellikle cefus Hizmetleri Yasası’nda da çok sayıdürlüğünce gerekli işlem yapılacak. maate yakın polis şeflerini tasfiye edecek. Valiye savcı yetkisi Jandarmada atama İçişleri’ne Devlet geleneğine uymaz Bonzai TCK kapsamında YARGI PAKETİ KONUSUNDA ALKAN’A KULAK VERİLMESİ GEREKTİĞİNİ BELİRTEN ARINÇ YİNE HDP’YE YÜKLENDİ: Öcalan’ı zor duruma düşürdünüz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, çözüm sürecini ilişkin HDP’de bilinçili insanlar olduğunu belirterek, “Ancak bunun dışında baltalamaya çalışan, başkalarına kulak açanlar da var. Tuzak hile yapmacık hareketler de önümüzü tıkayabilir” dedi. Arınç, Demirtaş’a da “Siz egosu yüksek olabilirsiniz. Türkiye siyasetinde başarılı olma şansınız var” diyerek, “Sahici olun, kendiniz olun. Çözüm sürecini başka yere götürecek şeyler yapmayın” uyarısında bulundu. Hükümet Sözcüsü Arınç, 5.5 saat süren Bakanlar Kurulu’nun gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çözüm sürecinde HDP’lilerin beklentileri, üçüncü göz ve Demirtaş’ın “Mutabakat yoksa, çözüm başlamayacaksa bize anlatılan ne?” sözlerinin sorulması üzerine polemiğin arzu ettiği bir şey olmadığını, kendisinin eleştiri yaptığını söyleyen Arınç, “Eleştireye tahammülü olmayanlar, edepdışı ifadelerle, hor görme yolunu tercih diyorlar. Eleştiriye tahammül olmalı” yorumunu yaptı. Demirtaş’ın kendi seçim bölgesi olan Bursa’da yaptığı konuşmada, “Buradan seçilmişti, değil mi” şeklinde konuştuğunu söyleyen Arınç, Bursa’da AKP ve HDP’nin seçimlerde aldığı oy oranlarını anımsattı. Demirta’ın 67 Ekim olayanırda halkı sokağa çağırdığını anımsatan Arınç, ölen insanların HDP çizgisinde olmadığı için hedef seçildiğini kaydetti. Arınç, “Demirtaş cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman çizgiyi farklı noktaya getirmişti. Barış, özgürlük laflarını çok sayıda söylüyorlardı. Belki yüzde 10’u aşacaklardı. Ama 67 Ekim yüzdeki makyajı bozdu” diye konuştu. HDP’nin genel sekretarya, üçüncü göz, kalabılk heyet gibi taleplerinin, hükümet tarafından vaat edilmiş gibi anlayıldığına dikkat çeken Arınç, “Bunların zaraları var. Hükümeti zor duruma düşürüyorsunuz. Öcalan’ın bile talep etmeği, onun taleplerini dışında söylemlerle, Öcalan’ı da zor duruma düşüroyorsunuz. Kimin sözcülüğünü yürütüyorsunuz da Öcalan’ı da zor duruma düşürüyorsunuz” diye sordu. yükünün fazla olduğu, dosyaların yıllarca beklediği idi. Yeni üyeler seçildi, büyük özveriyle çalışıldı, ama hala o dosyaların biriktiğini düşünüyorum. Yeni daireler kurulması, ihtiyaç görüldüyse bu bir gerekçedir. Ama Altan’ın görüşlerinin dinlenmenin de faydalı olduğunu düşünüyorum.” Arınç, Edirne Valisi’nin sinegog açıklamalarına ilişkin olarak da “Valimiz yanlış yapmıştır, hisli davranmıştır. Miscidi Aksa’da yapılanları kınıyoruz ama orada onlar yapılıyor diye buradaki musevi ve yahudilere kötü gözle bakamayız, ‘İbadete engel olacağız’ çağdışıdır. Duygusallığıyla karışınca kötü bir durum ortaya çıktı. Hiçbir ibaret yerine kötülük kapatma tavrımız olmayacaktır” diye konuştu. ‘Meclis sarayı araştırsın’ n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yapımında kamuyu zarara uğratacak şekilde inşaat maliyetlerinin kasıtlı olarak şişirilerek gerçek maliyetinin en az 4 katı kadar kamu zararına yol açıldığı yönündeki iddiaların incelenmesi için Meclis araştırması açılmasını istedi. Tanrıkulu, önergesinde gerekçesinde, Ak Saray’ın yapı ruhsatı olmaksızın ve mahkemelerin yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen inşasına devam edildiğine dikkat çekti. ‘Alkan’ın sözlerinin dinlenmesi faydalı’ Arınç, Bakanlar Kurulu’nun ardından gazetecilerin Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın sözlerini anımsatması üzerine şunları kaydetti “Dikkat ettiyseniz Alkan imzalı açıklama yapmış ama şahsi bir açıklama. Bakanlar Kurulu’nda görüşülmüş değil. Bu konuşulur, tartışılır, Adalet Bakanlığı da bir açıklama yapabilir. Görev süesinin önümüzdeki yıl biteceğini biliyorum. Şu ana kadar Yargıtay için söylenen; iş ‘Valimiz yanlış yaptı’ ‘Yılmaz Güney’in mezarı getirilsin’ n ŞANLIURFA (AA) Sinema sanatçısı ve yönetmen Yılmaz Güney’in kız kardeşi Güzide Pütün Sayılı, ağabeyinin mezarının Türkiye’ye getirilmesi için sivil toplum kuruluşlarından destek istedi. Sayılı, “Son sözü ağabeyimin eşi, Fatoş Güney söyleyecek. Siverekliler Yılmaz Güney’in anıt mezarının memleketi olan Siverek’te yapılmasını istiyor” dedi. Sayılı, ilçede Yılmaz Güney Film Festivali düzenlenmesini de istedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle