Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 KASIM 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Zorunlu din dersi, derken sözde “Alevi Açılımı”, Tunceli’ye müze, yol falan yutturmacası... Kürtlere “çözüm yakında” kandırmacası... Ortada ne açılım var, ne Balyoz sanıkları sivilde iş bulamayınca ‘hükümlü’ ibaresinin silinmesini istedi ‘Adli sicil’ dilekçesi BARKIN ŞIK ANKARA Anayasa Mahkemesi’nin “adil yargılanma haklarının ihlal edildiği” yönündeki kararı sonrasında hukuki statüleri “hükümlü” durumundan çıkan 237 Balyoz Davası sanığı, mağduriyetlerinin giderilmesi için Genelkurmay Başkanlığı’nın kapısını çaldı. Adli sicil kayıtlarında “hükümlü” gözüktükleri için iş bulamayan sanıklar, Adli Sicil Kanunu’nun 12. maddesine, “Bir ceza yargılaması ile ilgili olarak yapılan bireysel başvuru sonucu Anayasa Mahkemesi’nin ‘Adil Yargılanma Hakkının İhlali’ kararı verdiği mahkumiyet kararına ilişkin adli sicil ve arşiv kaydı tamamen silinir” ibaresinin konulması için Genelkurmay Başkanlığı’ndan aracılık etmesini istedi. Balyoz davasının özellikle pilot ve denizci olan sanıkları, sivilde iş bulmaları için gerekli sertifikaları adli sicil kayıtlarında hükümlü gözüktükleri için alamıyor. Askeri kariyerleri noktalandığı için ailelerinin geçimini sivilde iş edinerek sağlamak isteyen sanıkların taleplerini Adli Sicil Genel Öğretmenim... Benim öğretmenim din bezirgânlarına ödün vermez, tarikat şeyhlerine teslim olmaz... Bilimden, uygarlıktan yanadır o! Demokrasiyi, özgürlükleri yaşam biçimi olarak görür; laik, demokratik cumhuriyeti savunur! Hurafelerle işi olmaz... Din, dil, ırk, mezhap, inanç ayrımcılığı yapmaz... Benim öğretmenim onurludur... Van’da, Edirne’de, İstanbul’da, Samsun’da, Hakkâri’de... Memleketin dört bir yanında... Çalmaz, çaldırmaz benim öğretmenim... Mustafa Kemal’i, Aydınlanma Devrimi’ni savunur; savaş değil barış ister, eşit yurttaşlık, kardeşlik... Sevdayı büyütür gözlerinde, insan sıcaklığını, sevgiyi... Sınıfın sobasını yakar öğrencileriyle o viran dağlarda, vadilerde, ovalarda... O okullarda! Düşleriyle yaşar... Öğretmenler Günü’nde dağ köylerinde, soğuk gecelerde neler düşünüyorsun öğretmenim? Büyük kentlerde nasıl geçiniyorsun aldığın maaşla öğretmenim? Sen düşünürken ben de çocukluk günlerime gidiyorum, Edremit’in Güre beldesine... O ilkokulumu, taş öğretmenevini, gaz lambası ışığı altında ders çalıştığım yılları... Yıllardır Paris’te yaşayan Hasan Kudar’ı anımsıyorum... HHH Türkiye bugün eğitim sorununu çözebildi mi? Öğretmeni düşman sayan, okulları ticarethaneye, öğrencileri müşteriye çevirmeyi hedefleyen, bunu başaran bir zihniyet zaten yapacağını yaptı... 12 Eylül’ün ürünü olan özel okullar, dershaneler patladı... Milli eğitim çukura düştü, öğretim birliği devrimi yıllar ve yıllar önce tarihin çöplüğüne atıldı... Bilim yerine eğitimde dincilik anlayışı körüklendi, dini bütün “altın nesil”ler yetmedi, karşılığında “dindar nesil”ler ortaya atıldı... Dinciliği amaçlayan bir kafa yapısı, bilimden uzak üniversite eğitimi, yoksul alilelerin çocuklarına “imam hatip” adresi... Kumpas iddialarına ilişkin ifadeler sürüyor ‘Örgüt işiydi’ İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında 18 yıl hapis cezasına mahkum edilen emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz ve emekli Koramiral Kadir Sağdıç orduya kumpas iddialarına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında müşteki olarak ifade verdi. Yavuz, soruşturma savcılarından, hâkimlerden ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyelerinden şikâyetçi oldu. Balyoz davası sanıklarından emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, “orduya kumpas” soruşturması kapsamında “şikâyetçi” olarak ifade verdi. Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü’ye ifade veren Yavuz, 2011 yılında Harp Akademileri Kurmay Başkanlığı görevini yürüttüğü sırada tutuklandığını ve 18 hapis cezası aldığını anımsattı. Kumpas olarak nitelendirilen üretilmiş sahte dijital veMüdürlüğü ise “Bizim için bir mahkeme kararı ya da kanun değişikliği gerekli. Aksi takdirde biz kendiliğimizden sizin sicilleriler esas alınarak soruşturma ve yargılama yapıldığını belirten Yavuz, “Soruşturma ve kovuşturma aşamasına katılan tüm memur ve amirleri, gerçeğe aykırı rapor düzenleyen bilirkişiler, yargı görevini yürüten Cumhuriyet savcıları, hâkimler, Yargıtay 9. Ceza Dairesi başkan, üyeleri ve savcısından şikâyetçiyim” dedi. Yavuz yaptığı açıklamada, “Savcılıkta bir örgüt ile karşı karşıya kaldığımızı ifade ettim. Yargılamanın başından sonuna kadar bir örgüt işiydi ve bu örgütün çeşitli ayakları vardı. Medya ayağı vardı, yargı ayağı vardı, emniyet ayağı vardı, bürokrasi ayağı vardı. Bir yalan dalgasıyla yargılama yaptılar. Suçsuz ve masum insanları askeri vesayetle hesaplaşıyoruz adı altında mahkum ettiler. Ama gerçeğin gücü her şeyden üstündür” dedi yapılmasını isteyen Balyoz sanıkları, Genelkurmay Başkanlığı’nın kapısını çaldı. Sanıklar, Genelkurmay’a ilettikle rinizdeki ‘hükümlü’ ibaresini çıkaramayız” diyerek geri çeviriyor. Bu nedenle kendileriyle ilgili yasal düzenleme ri dilekçelerinde, Adli Sicil Kanunu’nda yapılması istenen değişiklik ile ilgili şöyle denildi: “Mevcut durumda, adil yargılanmadığı Anayasa Mahkemesi’nce tespit edilen herhangi bir kişi adli sicil ve arşiv kaydının silinebilmesi için yeniden yapılacak yargılamanın sonucunu beklemek zorundadır. Özellikle çok sanıklı davalarda yeniden yargılama sonucu verilecek kararın kesinleşmesi için geçecek süre, zaten adil yargılanmamış olan kişiyi bir süre daha mağdur etmeye devam edecektir. Hukukumuzda haksız tutuklulukta geçen süreyi telafi etme imkânı bulunsa da haksız olarak sabıkalı bulunmaktan doğan mağduriyeti giderecek bir düzenleme bulunmamaktadır. İlgili bu konuda ayrı bir dava açmak zorunda kalacak ve yukarıda sözü edilen boşluk nedeniyle bu mağduriyetini tazmin edemeyebilecektir. Nasıl ki zehirli bir ağacın meyveleri zehirli olacaktır. Adil olmayan bir yargılamadan doğan mahkumiyet kararı da adil değildir ve silinmelidir.” ESKİ İÇİŞLERİ BAKANI ŞAHİN ‘Bahoz MİT verdi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski İçişleri Bakanı ve bağımsız Ordu Milletvekili İdris Naim Şahin, 34 kişinin hayatını kaybettiği Uludere olayının MİT’ten gelen birden fazla resmi istihbarat raporları ve telefon bilgileri üzerine yaşandığını söyledi. Meclis’te basın toplantısı düzenleyen Millet ve Adalet Partisi (MİLAD) kurucu üyesi Şahin, önemli iddialarda bulundu. Uludere olayı TSK’nin, terörle mücadelede operasyon yapmasının nisbi olarak önüne geçildiğini söyleyen Şahin, başbakanlık ofisine konulan “böcekler” üzerinden de emniyete operasyon yapıldığını ileri sürdü. Şahin, “Böcek, özellikle suçlama yapabilmek için emniyet istihbarat teknik personelinin kontrol yaptığı odaya konulmuştur. Bugün böceği önce koyup sonra bulanlar, böcek konusunu sürekli ve sadece siyasi rant malzemesi olarak kullanmaktadırlar” dedi. Türkiye’nin son günlerde içinden geçmekte olduğu vahim süreçte kişiler, kurumlar, siyasi partiler ve Türk Silahlı Kuvvetleri gibi devletin ve demokrasinin vazgeçilmez unsurlarını hedef alan açıkörtülü operasyonlar ve saldırılar karşısında bu açıklamayı yapma zorunluluğu olduğunu dile getiren Şahin, yakın geçmişte yaşanan bazı olayları, bugün tanıklık ettiğimiz son gelişmeler perspektifinden okuyunca “muhteşem tesadüfler”, “gerçek tuzak ve kumpas ustaları” ve bunların amaçlarının çok daha net görüldüğünü ifade etti. 13 Eylül 2011’de Dicle Haber Ajansına, Oslo’da yapılan görüşmelerin ses kayıtlarının düşmesiyle MİT içerisindeki bir kliğin, dönemin Başbakanını ikna ederek, PKK ile müzakere masasına oturduğunun anlaşıldığını dile getiren Şahin, Uludere olayıyla ilgili de şu çarpıcı iddiaları dile getirdi: “27 Aralık tarihinde şahsım hakkında hakaretler içeren, Bakanlık görevimden alınmam gerektiği minvalinde yazılar yayınlanmış. 28 Aralık sabahı Başbakanlık Ofisinde Polisin koyduğu iddia edilen böcekler bulunmuş. Ve aynı günün akşamı MİT kanalıyla ısrarla teyit edilen tuzak istihbarata bağlı olarak gerçekleştirilen operasyon sonucunda çok üzücü bir olay yaşanmış ve 34 sivil vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. MİT tarafından gönderilen yazılar ve üst düzey MİT görevlisi tarafından TSK telefonla bizzat aranarak, Bahoz Erdal’ın hudut hattını geçmekte olduğu bildirilmiştir. Silahlı kuvvetlerin yetkilileri, bilginin doğru olup olmadığını defaatle sormasına rağmen, MİT yetkilisi ısrarla bilginin doğruluğunu teyit etmiştir. Sonuçta, MİT’ten gelen birden fazla resmî istihbarat raporları ve telefon bilgileri üzerine maalesef Uludere olayı yaşanmıştır.” 28 Aralık 2011 tarihinin Türkiye’nin terörle mücadelesinde bir dönüm noktası olduğunu belirten Şahin, Uludere olayı aracılığıyla TSK’nin, böcek olayı aracılığıyla da emniyetin operasyon yapmasının sınırlandırıldığını savundu. TUNCELİ (Cumhuriyet) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle önceki gün Kocaeli’de yaşamını yitiren kayınvalidesi Fatma Özdağ (88) için dün memleketi Tunceli’nin Nazımiye ilçesine bağlı Ayranlı köyünde cenaze töreni düzenlendi. Törende Alevi dedeleri dualar okudu. Cenaze törenine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ve akrabaları, Tunceli Valisi Osman Kaymak, İl Emniyet Müdürü Fahrettin Şen, eski Şişli Bele diye Başkanı Mustafa Sarıgül, CHP milletvekilleri, yöneticiler, partililer ve vatandaşlar katıldı. Fatma Özdağ’ın cenazesi, eşi Ali Hıdır Özdağ’ın mezarının yanına defnedildi. Kılıçdaroğlu ve akrabaları, cenazenin defnedilmesinin ardından taziyeleri kabul etti. Defin töreninden sonra Selvi Kılıçdaroğlu’nun annesinin mezar taşına sarılması, duygulu anların yaşanmasına yola açtı. Selvi Kılıçdaroğlu, sık sık Kemal Kılıçdaroğlu ve çevresindekilere yaslanarak ayakta durmaya çalıştığı gözlendi. ‘Tuncelili olduğum için gündeme geliyor’ TUNCELİ (Cumhuriyet) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu, kayınvalidesinin cenaze töreninin ardından kent merkezinde kahvehanelerde yurttaşlarla sohbet etti. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Tunceli ziyaretini değerlendiren Kılıçdaroğlu, ziyareti önemsediklerini belirterek, güvenlik güçlerinin ziyaret sırasında adeta terör estirdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Dersim olaylarıyla ilgili TBMM’de araştırma komisyonu kurulmasını istediklerini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Eğer bu olaylar dolayısıyla bilgilerde, belgelerde, dokümanlarda ciddi bir olay varsa bir Başbakan’ın çıkıp özür dilemesi lazım. Bunu gayet açık söyledim ve tipik bir örnek de verdim. Biz Cezayir’in bağımsızlığında Birleşmiş Milletler’de Cezayir’in bağımsızlığını tanımadık Türkiye olarak. Aradan yıllar geçti rahmetli Turgut Özal, Cezayir’e gittiğinde Cezayir halkından özür diledi. Türkiye olarak biz tarihimizle yüzleşmeliyiz. Tarihimizi bilmeliyiz” diye konuştu. CHP’nin Meclis komisyonu kurulması talebinin AKP’nin oylarıyla engellendiğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, kendisi Tuncelili olduğu için hükümetin bu konuyu yeniden gündeme getirdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Ben onun bildiğinden çok daha fazla şey biliyorum Dersim tarihi konusunda. Üstelik sadece Cumhuriyet tarihini değil, Cumhuriyet öncesi tarihini de çok iyi biliyorum” dedi. Fotoğraflar:DHA istihbaratını Kılıçdaroğlu’nun kayınvalidesi toprağa verildi çözüm... İlhan Selçuk 10 yıl önce şöyle yazmış: “Hastaya hekim gerekli... Bunlar üfürükçü! Peki, ne yapmalı? Yalnız çocuklarımız mı sınavda sıfır çekiyorlar? Büyüklerimiz siyasette ne çekiyorlar? Sıfıra sıfır... Elde var sıfır...” HHH Aydınlanmanın ışığı olan, devrimci, yurtsever öğretmenlerimi saygıyla selamlıyorum... İstanbul yine soğuk ve yağmurlu! Sen üşüyorsun öğretmenim... Dudakların çatlak, umutların kırık senin! Eğitimdeki ayrımcılık ve gericilik, zorunlu din dersleri... Üstelik camilerde ve mezarlıklarda uygulamalı din dersi! Çocuklar arasında başlayan “kâfir, yobaz, dinsiz” tartışmaları... Başbakan 15 bin atama yapılacağını söylese de hâlâ atama bekleyen binlerce öğretmen adayı... Kimi maden ocağında, kimi fırında, kimi garson... Pazarcılık yapan öğretmenler, öğretmen adayları... Eğitim sisteminde son 12 yıl içinde yapılan köklü değişiklikler... AKP’nin tutucu eğitim sistemi! Alın size “Yeni Türkiye”, çağdaşlık, bilim... Eğitimİş’in araştırmasına göre öğretmenlerin yüzde 81’i kredi kartına, yüzde 79’u bankaya, yüzde 39’u kişilere borçlu. Öğretmenlerin yüzde 40’ı ise ailelerinden parasal destek alıyor... Üç öğretmenden biri yukarıda değindiğim gibi ek iş yapıyor. OECD ülkeleri arasında benim öğretmenim en çok çalışıyor, ama en az ücreti alıyor... HHH İşşiz öğretmenler ülkesi benim ülkem... Öğretmenim yalnız, öğretmenim itilip kakılıyor, kimi zaman demokratik haklarını kullandıkları için güvenlik güçlerinin saldırısına uğruyor... Dayak yiyor, gözaltına alınıp tutuklanıyor... Yine de Öğretmenler Günün kutlu olsun benim acılı, hüzünlü, yalnız öğretmenim! Meclis’teki Telefon ve internet bağlantıları Mahmut Tanal’dan ‘izleniyoruz’ iddiası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Meclis’te vekillerin konuştuğu tüm telefonların ve internete bağlanan tüm bilgisayarların izlendiğini savundu. Tanal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, konuyla ilgili daha önce çeşitli soru önergeleri verdiğini anımsatırken “Bunlardan biri nedeniyle destek hizmetlerinde görevli kişi emeklilik dilekçesini vermek zorunda kaldı” dedi. Tanal şöyle devam etti: “Benim çalışma mekânımda yaptığım tüm yazışma, bilgisayardaki bütün veriler, TBMM’deki o ‘server’den geçiyor. Bunu bizzat o dönem yetkililer gelip bana ifade etti. Niye kaydedildiğini sorduğumda, çalışan personelin ne yaptıklarını izlediklerini söylediler. Dedim ki ‘burada çalışan benim personelim ve parlamenter olarak faaliyetlerimin bir parçasıdır, izleyemezsiniz’ dedim. O zaman dilekçe şeklinde bazı mazeretler uydurdular. Bunlar maalesef dinleniyor, izleniyor. Ben aslında hodri meydan diyorum; ne kadar dinlemiş ve izlemişlerse çıkarsınlar bakalım, hangi milletvekili hangi rüşvet pazarlığını yapmış, hangi ihaleyi takip etmiş, kimleri işe almışlar, kim suça bulaşmış, kim temiz, dürüst şekilde parlamenter faaliyetlerini yapmış, açığa çıkarsınlar. Ben iktidara diyorum; siz bizi bu kadar dinlediniz, izlediniz. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, 550 milletvekili olmak üzere tüm telefon kayıtlarını kamuoyuna sunalım, kim ne yaptı, ne yapmadı ortaya çıksın. Ama sadece kendisine muhalif olanları dinliyor, izliyorlarsa hukukun bize verdiği imkânlarla hepsini takip edeceğiz.” Tanal, telefonunu Meclis’te şarj edip etmediği sorusuna, şarj cihazını ve ek şarjı yanında bulundurduğunu söyledi. Tanal, “Evlerimiz, işyerlerimiz, makamlarımız, personelimiz takip ediliyor. MİT Müsteşarı düğününe iktidar partisi dışında muhalefetten tek kişiyi çağırdı mı? Bu bile tek başına MİT’in iktidarla eşgüdümlü hareket ettiğinin göstergesi” dedi. EDİRNE VALİSİ ŞAHİN: SÖZLERİM ÇARPITILDI ‘MUNZUR’U AKP’LİLER REDDETMİŞTİ Yurt Haberleri Servisi Edirne Valisi Valisi Dursun Ali Şahin’in, şehirde restorasyonu devam eden sinagogu müze olarak kulllanmaya karar verdiklerini açıklamasından sonra tepkiler art arda gelirken Türkiye HahambaşılığıTürk Musevi Cemaati, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin’’n Türkiye Hahambaşı Rav İsak Haleva’yı telefonla arayarak, Türk Musevi Cemaatine özürlerini ilettiğini duyurdu. Türkiye HahambaşılığıTürk Musevi Cemaati tarafından yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: “ Edirne Sinagogu ve mezarlığımız ile ilgili ifadelerinin yanlış anlaşıldığını ve bazı medya organlarında açıklamaların çarpıtılarak yapılan yayınları kesinlikle onaylamadığını belirterek, kendi beyanının da yanlış Vali özür diledi önce önerdi anlaşıldığından dolayı derin üzüntülerini dile getirmiş ve açıklamanın Türk Musevi Cemaati ile hiçbir ilişiğinin olmadığını Hahambaşı Rav İsak Haleva’ya ifade etmiş, Türk Musevi Cemaatine özürlerini iletmiştir.” Türkiye Hahambaşılığı Türk Musevi Cemaati, bu açıklama öncesinde Şahin’e tepki gösteren bir açıklama yapmıştı: “Kendi ifadesi ile ‘içinden gelen büyük bir kinle’, ülkemizin asırlardır önemli bir unsurunu teşkil eden biz vatandaşlarını ötekileştirmiş ve ‘onlar’ diye tanımlayarak düşman haline getirmiştir.” . Amerika Merkezli Hakareti Önleme Grubu da (ADL) kamusal ifade ve eylemlerin Türkiye’deki Yahudilere ve İsrail’e karşı düşmanlığı artıracağı uyarısı yaptı. FIRAT KOZOK Kılıçdaroğlu 6 yıl ANKARA Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Tunceli ziyareti sırasında “müjde” olarak açıkladığı Tunceli Üniversitesi’nin adının Munzur olarak değiştirilmesini ilk olarak CHP 6 yıl önce önermiş, ancak öneri TBMM’de AKP tarafından reddedilmişti. CHP’nin değişiklikle ilgili ısrarları TBMM tutanaklarına da yansımıştı. TBMM tutanaklarına göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 21 Mayıs 2008’de partinin Grup Başkanvekilliği görevini sürdürürken, TBMM Genel Kurulu’nda söz aldı. Kılıçdaroğlu, o dönemde kurulması kabul edilen Tunceli Üniversitesi’nin adının Munzur olmasını önerirken, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç de isim değişikliği için önerge verdi. Ancak hem Kılıçdaroğlu’nun istemi hem de Genç’in önergesi AKP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.