Katalog

25 KASIM 2014 SALI CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA KÜLTÜR 15 UYKUSUZLUK Yeşil Ev boşaltıldı MEHMET KESKİN ÇELİK GÜLERSOY’UN TÜRKİYE’YE KAZANDIRDIĞI ESERLER BİR BİR KAYBOLUYOR Mine SÖĞÜT minesogut@gmail.com Türkiye’de “tarihi tipte otel” dönemini başlatan Sultanahmet’teki Yeşil Ev’deki tarihi değere sahip eserler Turing tarafından satıldı. Konuyla ilgili bilgi aldığımız Turing Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Bülent Katkak, Yeşil Ev içindeki eşyaların, tesisin işletme ihalesini 2012 yılında kazanan AAG Gayrimenkul AŞ istemediği için satışa çıkarıldığını söyledi. AAG Gayrimenkul AŞ’de, AKP’ye yakın olduğu iddia edilen Recep Ercan Keskin’in ortaklığı bulunuyor. Tesisin teslimi henüz yapılmazken işletmeyi alan firmanın yapıda nasıl bir düzenleme yapacağı ise bilinmiyor. Yeşil Ev, İstanbul üzerine kitapları ve eski yapıların onarılıp yeniden işlerlik kazandırmasıyla bilinen Çelik Gülersoy’un Türkiye’ye kazandırdığı eserler arasındaydı. Açık artırmada Yeşil Ev’deki eşyalardan “satılmayan bir şey kalmadı”. Açık artırmayı düzenleyen Eskidji’den aldığımız bilgiye göre, 2223 Kasım’da yapılan açık artırmada toplamda 400 bin liranın üzerinde satış yapıldı. Şu anda AKP’den Beyoğlu BeYatak, komidinler, makyaj aynası, lediyesi meclis üyesi olan Bülent şifonyerden oluşan “Paşa Oda Batkak, Turing’in Nisan 2012’desı” açılış fiyatı olan 25 bin TL’ye ki olağan genel kurulunda göresatıldı. Aynısının TBMM’de ası ve gelmişti. Turing’de 22 Eylül lı olduğu “23 Nisan Anısına He 2012’de olağanüstü genel kurul diye Halı” 2 bin 500 toplanmış ve tüzük deliraya satışa çıkarıldı ğişikliğine gidilmişti. ve 12 bin liraya alıcı u Açık artırmayı Tüzük değişikliğiyle buldu. Açık artırmakurum varlıklarının eldüzenleyen da bir gravür de 2 bin çıkarılması kararı Eskidji’den aldığımız den 800 liradan satışa çıalınmış, sonra da Sulbilgiye göre, 2223 karılıp 11 bin liraya tanahmet’teki Yeşil satıldı. Kasım’da yapılan Ev’le birlikte Sarnıç 26 Ekim’deki bir Restoran ve Ayasofya açık artırmada başka açık artırmaKonakları 15 yıllığına, toplamda 400 bin da da Turing’in enAKP’ye yakın olduvaterindeki, Halil liranın üzerinde satış ğu iddia edilen, Recep Paşa ’nın “Sultan yapıldı. Ercan Keskin’in ortak Abdülmecid” tabloolduğu şirkete devsu 1 milyon 650 bin redilmişti. Turing’in TL’ye satılmıştı. Aynı açık artırelinde, işletmesini yaptığı yalmada 279 gravür ve 1 endam aynızca Safranbolu tesisleri kaldı. nası toplamda 2 milyon 300 bin Turing, Atatürk’ ün talima lira bedelle satılmıştı. tıyla Lozan Konferansı Genel Yaklaşık sekiz yıl kayyım yönetiminde kalan kurumda, bu yıl Sekreteri Büyükelçi Reşit Çelik başı itibarıyla zarar ettiği gerek Gülersoy’la özdeşleşmişti. Bir çesiyle yayın işletmesi de kapa “İstanbul Âşığı” olarak anılan tılmıştı. Yayın işletmesi İstanbul Gülersoy’un ardından kurumdaüzerine birçok kitabın basımını ki düşüş başlamış ve Turing 2005 yılında kayyıma devredilmişti. gerçekleştirmişti. Önce Kadınları ve Çocukları Vuracaklar Bizimki gibi günden güne muhafazakârlaşan toplumlarda aklı gölgeleyen birçok tabu, ancak çocuklara küçük yaşta ve özgürlükçü bir dille işin aslı anlatılabilirse yıkılabilir. O yüzden cinsellikle ilgili temel bilgilerin çocuklar için kaleme alınmış resimli kitaplardan en gerçekçi haliyle erkenden öğrenilmesinden yanayım. Aynı şekilde, yeryüzündeki dini inançlara dair bilgiler de yine çocuklar için yazılmış kitaplardan erkenden öğrenilmeli. Ki insanlar büyüdüklerinde cinsel kimliklerini, toplumsal rollerini ve inançla ilgili tercihlerini özgür iradeleriyle yapabilsinler. Bu tür kitapların evlere sokulmadığı; üreme ve inanca dair gerçek bilgilerin çocuklardan köşe bucak saklandığı bir dünyada, barışçıl ve eşitlikçi bir hayatın düşlerini kurmak çok zor. Kız çocuklarının küçük yaşta örtünmesini destekleyen ve okullarında bir dinin belli bir mezhebinin inancını zorla herkese dikte ettiren bir devletin bünyesinde yaşamak ise çok tehlikeli. Sistemi değiştirmeyi amaçlayanların ve laikliğe savaş açanların hedefinde doğal olarak önce kadınlar ve çocuklar var. Dini eğitimi önemsiyorlar çünkü küçük yaşta dogmatik bilgilerle gölgelenen aklın algılarıyla oynamak çok kolay. Kadınları toplumsal hayattan soyutlamak istiyorlar; çünkü ahlaki prangalarla aklı bertaraf etmek çok kolay. Soru soran çocuklardan ve kendini sakınmayı aklına getirmeyen kadınlardan korkan bu iktidar, tüm enerjisini doğal olarak onları bastırmaya, yok etmeye harcıyor. Dün kadınlara dair bir toplantıda, Tayyip Erdoğan’ın laik bir hukuk devletinin cumhurbaşkanı gibi değil de yobaz bir tarikatın cahil hocası gibi konuşması bu yüzdendi. Feministlere ya da kadın fıtratına dair söylediği magazin değeri taşıyan slogan cümleler kadar, “Kadınlar için eşitlik değil adalet istiyoruz” diyerek işaret ettiği dini referanslar da ürkütücüydü. Dinin, adalet başlığı altında kadına neleri layık gördüğünü çok iyi biliyoruz. Eşitlikten ne anladığını da. Kadın cinsini “Narin yapılı hanım kardeşler” kategorisine sıkıştırıp modelleyen bu kindar iktidar, aynı narin yapılı hanım kardeşlerini her an şeytanın kızı olarak görme potansiyeline de sahip. Cumhurbaşkanı, gelişmiş ülkelerde kadınların hak mücadelesinin eşitliğe kapılıp kaldığını ama adaleti ıskaladığını örnek veriyor. Bu sırada, eşitlikle işi olmayan ve dini adalete maruz kalan kadınların azgelişmiş ve hiç gelişmemiş ülkelerde başına gelenler her gün dünyayı ayağa kaldırıyor. Cumhurbaşkanı, “Kadın cinayetleri mi? İnançlı insan kadına şiddet uygulayamaz” diyor; ülkede her yıl sayısız namus cinayeti işleniyor. Namusu tarif edenler sanırsınız ateistler ile satanistler... Tüm açılımlar gibi devletin kadın açılımı da korkunç bir paradoks. Kadını kapatarak açmaya çalışıyorlar. Onu yasaklarla özgürleştirmeyi öneriyorlar. Adalet adına eşitsizliği savunuyorlar. Kararlılar; önce kadınları ve çocukları vuracaklar. Sonra ülkeyi yıkıp yeniden kuracaklar. 100. yılında ‘harbi umumi’ semineri Kültür Servisi Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı tarafından, 100. yılında I. Dünya Savaşı’nın nedenleri, etki ve sonuçlarını irdeleyen bir seminer programı düzenlendi. Beş hafta boyunca perşembe günleri yapılacak oturumlarda tarihçi Doç. Dr. Ahmet Kuyaş, çizer İzel Rozental ve kültür rehberi Serhan Güngör kendi alanlarından örnekler eşliğinde, savaşın az bilinen yanlarını öne çıkaran sunumlar yapacak. Vakfın Balmumcu’daki merkezinde süren toplantılar kayıt yaptırılarak izlenebiliyor. (0212 347 24 25) Melez anlatılar ustası 1992’de yitirdiğimiz Şahin Kaygun’un 89 çalışması İstanbul Modern’de için kendi dışavurumcu ve gerçeküstücü fotoğraf dilini kurar. Disiplinlerarası, avangart olaİmgelerle yüklü olan çalışmanı arayan, modern ile olduğu kalarında fotoğraf kâğıdının yadar tarihle, mitolojilerle mektupnı sıra tuval bezini de kullalaşan, erotizm ile dirsek temasınan Kaygun’un kariyerindeki en nı koruyan, yeni öneriler sunan; önemli kırılmalardan biri de pobazen alabildiğine karanlık balaroid fotoğraflarına başlaması zen ise çocuksu bir yaşam sevinile görülür. ci taşıyan, gerçeküs1984’te ilk polatü şiirsel manzaralaroid sergisini açan u Düş ile gerçek, Kaygun’un polarorın yaratıcısı, olabilfotoğraf ile resim diğine kaotik, fanidleri iki temel gruptastik ve sürprizlerta toplanabilir: Birinarasındaki melez le dolu... ci grupta nü’ler ve kaanlatıların ustası Tüm bu tanım ve dın portreleri, ikinci Şahin Kaygun’un sıfatlar 41 yıllık ömgrupta ise onun daha ründe Türk fotoğra197891 arasında sonraki üretimlerinin fını derinden etkiletaşıyan reürettikleri İstanbul ipuçlarını yen fotoğrafın melez simsel çalışmalar. Modern Fotoğraf anlatılarının ustaİstanbul Modern’desı Şahin Kaygun’u ki serginin de büyük Galerisi’nde düşündüğüm vakit ölçüde belkemiğini bu sergileniyor. ilk aklıma gelenler. Yaşamı boyunca 20 binden fazla kareye imza atan sanatçı şu günlerde 197891 yılları arasında ürettiği 89 çalışması ile İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nin konuğu oluyor. Sanatçının fotoğraf üzerine de polaroidler oluşturuyor. Üstleneysel müdahalelerde bulunduğu rini kazıdığı ya da boyadığı bu polaroid çalışmalarından sinema polaroidlerin bazılarında ise sialanındaki üretimlerine; fotoğraf nematografik bir anlatım dikkat ve resim arasındaki sınırı gitgide çekiyor. Sanatçının bir kompozisyoortadan kaldırdığı son dönemine nu hangi aşamalarından geçerek uzanan serginin küratörlüğünü hazırladığını kare kare ilerleyen ise Sena Çakırkaya yapıyor. Sergi nedeniyle Kaygun’un ai polaroidlerde görmek mümkün. Polaroidlerinin yanı sıra sanatle arşivinde ayrıntılı bir çalışçının son serisi olan ve temelleri ma gerçekleştiren müze ekibi 20 British Museum’da çektiği heybinden fazla negatif ve pozitif kel ve maske fotoğraflarına datarayarak dijital ortama aktardı. yanan “Eski Zaman Denizleri” Aldığı grafik eğitiminin fotoğserisi de sergide yer alıyor. rafında adeta bir gölge gibi hisFantastik kurguların, simgesel sedildiği sanatçı, gerek ilk döanlatımların iç içe geçtiği bu senem çalışmaları olan “Siyah riye ek olarak sanatçının hayave Beyaz Fotoğraflar”, gerek ta dair kontrastları ele aldığı ça“Anadolu Fotoğrafları” ya da lışmalar da seri kapsamında gö“Sanat İnsanları” serilerinde seyircisine hep farklı bakış açıla rülebilir. 15 Şubat’a kadar açık kalacak rı sunmuştur. 1977’de Taksim Meydanı’nda olan sergi süresince, Kaygun’un ki kanlı 1 Mayıs olaylarını da fo yönetmenliğini üstlendiği “Afife Jale” ve “Dolunay”ın yanı sıra toğraflayan Kaygun’un çalışmasanat yönetmenliğini yaptığı Atıf larındaki esas kırılma ise fotoğYılmaz’ın “Dul Bir Kadın”, raflarına ressamca müdahaleler“Adı Vasfiye” ve “Ah Belinde bulunmaya başlaması ile göda”, Ömer Kavur’un “Anayurt rünür hale gelir. Sanatçı var olan dünyanın göOteli” filmleri İstanbul Modern rüntüleri kendisine yetmediği Sinema’da gösterilecek. SAMİ KISAOĞLU Sırma Aksüyek’ten ‘Usulca’ Kültür Servisi Daha önce karma sergilere katılan Sırma Aksüyek’in, “Usulca” adını verdiği ilk kişisel sergisi, Pervin Özen Art Sanat Evi’nde açıldı. Aksüyek sergisini, “‘Neydi’ dediğimiz, tarif edemediğimiz, hatta unutmuş olduklarımızı içinde bulabileceğimiz bir sergi. Her şeyin çok hızlı ilerlemek durumunda bırakıldığı günümüzde bir parça da olsa an’da kalabilmek, durabilmek ve hissedebilmek için oluşturmaya çalıştığım bir duygu bütünüdür” sözleriyle anlatıyor. 5 ARALIK CUMA 20.00