05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM 2014 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Amipler Gibi Bölünmeden… CHP 1970’li yıllarda, sol sosyalist, devrimci demokrat, AtatürkçüKemalist güçlerin ve Kürt uyanış hareketinin başlıca kitlesel bileşeni olmuştur. Yine olmaması için önünde aşılmaz bir engel yoktur. C CAVLI ÇULFAZ Siyaset Bilimci HP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekâroğlu, “Ulusalcılar ayrılırsa CHP güçlenir” demiş. Gerçekten böyle mi demiş? Dediğini sanmıyoruz ama eğer böyle demişse, doğru yapmamış. partiden istifa edilmez. Elbette parti yönetimi de değişik görüşten üyeleri partiden atmaya yeltenmez. Lider değişik görüşlerden üyelerle birlikte çalışmayı becerebilen kişidir. Hükümetteki parti ile ana muhalefet partisinin politikaları nerelerde ayrışır, hangi noktalarda kesişebilir? Partinin üst kademesi nasıl seçilir, kimlerden, hangi görüş ya da eğilimlerden oluşur? Parti değişik eğilimleri nasıl kucaklar? Bölünmeden birliğini nasıl korur? Örneğin İngiliz İşçi Partisi’nde delegeler geleneksel olarak yılda bir kez toplanan kurultaylarda parti yönetimini seçerler. Yönetimde genellikle partinin hem sağ hem sol kanadından hem de iki kanat arasındaki eğilimlerden siyaset adamları yer alır. Yönetimde yer alamayanlar çekip gitmez partiden. Seçim yörelerindeki parti tabanının ve sendikaların desteğini yitirmedikleri sürece uzun yıllar milletvekilliğini sürdürürler. 1948’de ücretsiz sağlık reformunu gerçekleştiren Aneurin Bevan, 1983’te parti liderliğine seçilen Michael Foot ve geçenlerde yitirdiğimiz Tony Benn, Britanya işçi hareketinin unutulmaz yöneticileridir. 1960’lı yılların başbakanı Harold Wilson partinin Partiler kuş değildir ama kanatları vardır Siyasal partiler kuş değildir, uçmazlar ama kanatları olur. Hele emekçi kitle partilerinde parti programını kabul etme koşuluyla çeşitli görüşlerden üyeler yer alır. Sağ ve sol kanatların yanı sıra partinin iki kanadı arasında değişik eğilimli öbekler, kümelenmeler yer alır. Partiler bazen sert çizgilerle ikiye de ayrılabilir. Büyük çatışma dönemlerinde partilerin bölündüğüne de rastlanır. Ama aslolan dışa karşı birlikte hareket edip verimli bir tartışmayı içeriden yürütme becerisini gösterebilmektir. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ndeki çoğunluk (bolşevik) ve azınlık (menşevik) kanatlarını hatırlayalım. Atılmadıkça Amipler bölünerek insanlar birleşerek çoğalır Amip gibi tek hücreli canlılar bölünerek çoğalır. İnsanlar ise birleşerek çoğalır. İlkel canlılarla gelişmiş organizmalar arasındaki başlıca fark budur. Londra İktisat ve Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (LSE) yüksek lisansımı bitirmiş, 1969 yılında doktora tezi olarak “Churchill ve Attlee Gölge Kabineleri”ni (19451955) seçmiştim. Şuydu düşündüğüm, araştırdığım: Marksistler, sosyalistler, sosyal demokratlar nasıl ortaklaşa etkin bir muhalefet oluşturabilirler? Muhalefet hükümet olmaya nasıl hazırlanır? Parlamento içi muhalefet nasıl örgütlenir? Parlamento dışındaki muhalefetle ilişkiler nasıl düzenlenir? Eylem birlikleri nasıl gerçekleştirilir? Aşılmaz duvar değil birleştirici köprü sol kanadından gelmiş, ABD’nin Vietnam saldırısına kararlılıkla karşı çıkmıştır. Wilson, “Sovyetler Birliği kadar mühendis yetiştiremezsek yarışı kaybedeceğiz” deyişiyle ünlüdür. Gerek Harold Wilson, gerekse militan işçi ve sendika liderlerinin çoğu uzun yıllar gizli servisler tarafından haksız yere Sovyet ajanlığı ile suçlanmıştır. Komünistler “shop steward” denilen işçi önderleri arasında, “rankandfile” denilen tabanda ve sendikalar içinde güçlüdür. Grevlerde, gösteri ve yürüyüşlerde, kitle hareketlerinde komünistler hep etkili olmuştur. Britanya’da geçen yüzyılda çetin mücadeleler sonucu kazanılan bütün temel haklarda her iki parti militanlarının büyük payı vardır. Bugün İngiltere’ye ya da Batı Avrupa ülkelerine gittiğinizde gördüğünüz olumlu ne kalmışsa, gökten zembille inmemiştir. Ücretsiz eğitim ve sağlık, kamu sektörünün savunulması, demokratik ve sosyal haklar hep bu kesimlerin kararlı savaşımlarıyla kazanılmıştır. İngiltere’de komünistler ve İşçi Partisi’nin sol kanadı arasında yıllardır geçilmez bir duvar olmamıştır. Arada sadece bir köprü vardır. İki parti arasında gidiş gelişler olmuştur. Epey eskidir 1848 Komünist Partisi Bildirgesi ama hâlâ capcanlıdır… Der ki: “Komünistler öteki işçi sınıfı partilerine karşı ayrı bir parti oluşturmazlar.” Lenin de, Britanya komünistlerine, “ayrı parti kurmayın, İşçi Partisi (Labour Party ) içinde çalışın” tavsiyesinde bulunmuştur. Ama İşçi Partisi’nin sağ kanat yöneticileri, komünistleri partiden dışlamak için her yola başvurduklarından Britanya komünistleri ayrı örgütlenmek zorunda kalmışlardır. Yine de sendika üyeleri hukuken kendiliğinden İşçi Partisi üyesi oldukları için komünistler birçok bölgede yerel parti örgütlerinin yönetimine gelebilmişlerdir. Lenin, “İngiltere’de kapı aralık, ille koçbaşı ile kapıyı zorlamanıza gerek yok” diyordu. Aynı sözleri Türkiye’de siyasal mücadele konusunda Bülent Ecevit de söylemişti bir zamanlar… Cumhuriyet Halk Partisi 1970’li yıllarda sol sosyalist, devrimci demokrat, AtatürkçüKemalist güçlerin ve Kürt uyanış hareketinin başlıca kitlesel bileşeni olmuştur. Yine olmaması için önünde aşılmaz bir engel yoktur. CHP yönetimi, dindar emekçilerin yanı sıra cami cemaatinin desteğini kazanmak için özel bir çaba göstermek gerektiğini de kavramıştır. Partideki öbür eğilimlerin bodoslama buna karşı çıkıp hemen partiden ayrılmaya kalkışması anlamsızdır. Aynı şekilde CHP yönetimi de farklı eğilimdeki üyeleri başka partilere gitmek zorunda bırakmamalıdır. Partide ateistler de olur, dindarlar da... Lenin “Gidin dindarları özellikle bulup partiye getirin” dememiş miydi? Hem de en baskıcı dönemlerde, en derin gizlilik koşullarında… Demek ki, çeşitli sol görüşlerden ve değişik eğilimlerden üyeler, parti disiplinini çiğnemeden bir arada pekâlâ daha etkili bir mücadele yürütebilirler. Marksist partilerle CHP arasında aşılmaz duvarlar değil, bir araya gelmeyi sağlayan köprüler vardır. Olumsuz örneklere saplanıp kalmazsak, tarihsel deneyim bunu gösteriyor. Olgun bir siyaset kültürü de bugün özellikle bunu gerektirmiyor mu? Parti lideri elbette bütün partiyi bir arada tutabilme becerisini gösterebilmelidir. Parti içinde ortak hareket, değişik kesimlerle bağlaşıklıklar bir an önce başarılamazsa, eylem birlikleri becerilemezse, işimiz zordur. Hele muarızlarımız domuz topu gibi birbirine yapışmışken biz amipler gibi bölünürsek vay halimize! Yenim değil, yerim dar. Mecburen burada kesiyorum. Kolomb’un Yumurtası Basit çözümler için kullanılan, “Kristof Kolomb’un yumurtası gibi” sözü pek doğru değildir... Çünkü Kolomb’un yumurtası, bir sorunun basitçe çözüleceğinden başka bir şeyi işaret eder: Bir sorunun çözümü için, mevcut koşullardan ve koşullanmalardan kurtulmak, bazen de, sorunun ve çevrenin koşullarını değiştirmek gerektiğini gösterir. Psikolojide biz buna “zekâ” diyoruz: Zekâ, içgüdülerimiz ve alışkanlıklarımız bir duruma uyum sağlamamıza yetmediği zaman işe karışan ve uyumumuzu olanaklı kılan yetimizdir. Kolomb’un yumurtası, bir çözümdeki basitlik ve kolaylıktan çok zekâyı işaret eder: Sorun, bir yumurtanın nasıl dik olarak durdurulabileceğidir. Kolomb yumurtayı alır, dibini masaya vurarak kırar ve düzleşmiş olan alt kısmının üzerine dikine oturtuverir... Görüldüğü gibi çözüm, basit olmaktan öte, zekicedir! HHH Kolomb, Osmanlı’nın İstanbul’u fethi ile Avrasya’nın ticaret yollarını kontrol altına alması sonunda köşeye sıkışan Batı için Doğu ticaretinin yeni yollarını arar... Aynen yumurta çözümünde olduğu gibi alışılmışı ve gelenekleri reddeder: Doğu’ya, Doğu’dan gitmek yerine, dünyanın yuvarlak olduğundan hareketle, Batı’dan ulaşmanın yollarını arar! HHH Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi’nde Erdoğan ne demişti: “Latin Amerika’nın İslamla tanışması, 12. yüzyıla kadar dayanır. Amerika kıtasının 1492’de Kolomb tarafından keşfedildiği iddia edilir. Oysa Kolomb’dan 314 sene önce 1178’de Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmışlardır. Kristof Kolomb’un hatıralarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahsedilmektedir... Kolomb daha Amerika kıtasını keşfetmeden İslam dini kıtada inkişaf etmiş, yayılmıştı.” Bu sözleri eleştiri konusu olunca, kendini savunmak için başvurduğu kaynaklarda bu konuda somut bir bulgu yok: Kolomb, San Salvador adını verdiği yerdeki dağların güzelliğini anlatırken şiirsel bir dil kullanır ve birisinin üstünde zarif bir cami gibi bir tepenin olduğunu belirtir. Müslüman denizcilerin Amerika’yı keşfettiklerine gelince; bazı kaynaklar Atlantik’e açıldıklarını belirtiyor ama Erdoğan’ın atıf yaptığı yazar da dahil, sonuçlarından söz eden yok. HHH Aslında bütün bu tartışmanın yarattığı soruna, Kolomb’un yumurtası gibi yaklaşmak gerek... Erdoğan da, gittikçe otoriterleşen ve rüşvet iddialarıyla zayıflayan iktidarının sorunlarını çözmek için koşulları değiştiriyor; ama ileriye doğru değil geriye doğru: Bilim yerine din... Araştırmacılık ve gerçekler yerine dogmatizm... Ve kendi iktidarı için yeni bir sahte tarih!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle