05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 KASIM 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA Başkomutanımız “Mescidi Aksa’ya saldırı, Türkiye’yedir!” dedi. Ama önce... Genelkurmay’ın dünkü bir başka saldırıya ilişkin açıklamasına kulak vermek gerek: “Şırnak il merkezinde bir uzman çavuşumuz eşi ve çocukları özel araçları içinde taşlı ve molotof bombalı saldırıya uğradı.” Çok şükür ölen yok! Başkomutan’dan da çıt yok. Genelkurmay, günlük saldırı olaylarını düzenli olarak ve ayrıntısıyla açıklıyor. Daha önce de örneğin, PKK’nin Ağrı’da mahkeme kurduğu, vatandaşları yargıladığı ve para cezaları kestiği falan açıklanmıştı. Başkomutanımız ise nedense bunu “Türkiye’ye saldırı” saymamıştı. Şimdi de Genelkurmay, “Uzaktaki Mescid”e saldırıyı saldırı saymıyor. Buyurun buradan yakın! Milli savunma stratejimiz bakımından bunun bir zafiyet olup olmadığını yorumlamak elbet, “Stratejik Derinlikli Başbakanımız” Davutoğlu’na düşer! Bekleyelim. Madem “Mescidi Aksa, Türkiye’dir!” “Uzaktaki Mescit”e yakından bakmak şart oldu. “Uzaktaki” sözü, lafın gelişi değil. “Aksa”nın sözlükteki karşılığı. Dinsel kaynaklar “uzaklık”tan bizim muhteremin nutuk attığı yerlere olan mesafeyi falan değil, Mekke’ye (Kâbe) olan uzaklığın murat edildiğini belirtiyorlar. Mescidi Aksa Kudüs’tedir. Müslümanların ilk “kıble”sidir. Milattan önce ve uzun yüzyıllardan beri Musevilerce kutsal sayılan Süleyman Tapınağı’nın yıkıntıları üzerine inşa edilmiştir. İlginç olan, milat ile birlikte (Hz. İsa’nın göğe yükselmesinden itibaren) aynı mevki Hıristiyanlar tarafından da kutsal sayılmaya başlandı. Ayrıca Kudüs’ün politik durumu ve tarihi tapınağın 13 Müslüman olmayanların ayak basması yasak olan Mescidi Aksa’ya İsrail’in bu yaptığı ilk “saldırı” değil. Ama onlar bunu saldırı olarak görmüyorlar. Yahudi inancına göre, Mescit’in üzerine inşa edilen Süleyman Tapınağı’nda “Tanrı’nın simgesel ayak izi” bulunuyor. İlgileri Mescit’e değil, üzerinde yükseldiği araziye. Burasının üzerine bir başka dinin tapınağının inşa edilmesini kabul edemiyorlar. 1969’da Avustralyalı bir Yahudi burasını yakmaya kalktı. 1980’de, bir başka Yahudi bombalama girişiminde bulundu. Daha sonraki yıllarda da (1986) bir grup İsrail milletvekili İsrail askerleri korumasında Mescid’e girmeye çalıştı. Büyük arbede çıktı. 1990’daki benzer bir olayda ise 30 Filistinli öldü. 2000 yılında da Ariel Şaron’un İsrail polisi ve askeri korumasında Mescit’e girmek istemesi Filistin’de 5 yıl sürecek olan o büyük İntifada’ya yol açtı. 5 Ekim 2009 tarihinde ise İsrail “potansiyel provokasyonu” kurumsal hale getirdi: “Mescidi Aksa’ya girmeyi kesin olarak yasakladı.” Aslında en büyük saldırı bu idi. Bu sırada Tayyip Erdoğan ustalık dönemine geçmiş bir başbakan idi. Ama bir iki demeç vermekle yetindi. Mescidi Aksa, yine aynı mescit... Ve yine aynı “Uzaklıkta.” Ama Tayyip Erdoğan aynı Erdoğan değil. Artık Başkomutan... Peki, “Mescit’e saldırı Türkiye’ye saldırıdır!” derken ne yapmak istiyor? Bilmek zor. Ama onun ne yapacağını İsrail çok iyi biliyor. Türk bayrağı dalgalanan Mavi Marmara gemisine saldırıp da Türk vatandaşlarını öldürdüğünde ne yaptı ise onu yapacağını!.. Başkomutan ile Uzaktaki Mescit!.. rezilyalı çizer gözüyle: Sadece tarihin ve doların değil ülkemizin saygınlığının da suyunu çıkartıyor! Durum demek Güney Amerika’dan bile görünüyor. Düşleri Çalınan Çocuklar!.. İşçilerin durumu berbat, kadınların felaket, çalışanların güç... Emekli zorda, köylü bitti, çocuklar... İçler acısı durumda. İnşaatta, sanayide, tarlada, koca evinde, okulda, evde, yetiştirme yurdunda, sokakta perişan çocuklarımız... HHH Çocuk hakları günüydü, dün. Yılda bir kez. Dokunuyoruz, irdeliyoruz, tartışıyoruz. Birkaç haber ve köşe yazısı, istatistik, uzman görüşü, hükümet sözcüsü... Ülkenin en büyük utanç tablolarının arasındadır çocuklarımız. Sömürülen, dövülen, aşağılanan, horlanan, tacize uğrayan, okutulmayan, telli duvaklı kadın yapılan, ensestin kıskacında, mahalle baskısında, özgürlükleri hiçe sayılan, başlarına türban geçirilen... HHH Bilye oynadığı dönemde ekmek almaya giderken gaz fişeğiyle vurulan çocuklarımız. 200 bine dayandı evlendirilenlerin sayısı; her yıl 40 bini yeni gelin oluyor, resmi rakam, oran yüzde 35’e dayandı. 1 milyonu çalıştırılıyor, yazık 50 bini fuhuş sektöründe. Bir o kadarı sokakta... Ensest belası ayrı. Hesapta, “yüzde 99” diyorsunuz ya! Mahkemelerdeki cinsel istismar ve tecavüz sayısı, geçen yıl 40 bin. 2008’den geçen yıla, yüzde 400 arttı. Çalıştırılırken 42’si öldü daha yıl bitmeden. Dünyanın en gelişmiş 17. ekonomisinde Mali, Butan, Burundi, Uganda, Nijer, Burkina, Etiyopya, Nepal, Ruanda, Kenya ve Pakistan sıralamasındayız. Her yüz çocuktan 70’i şiddet görüyor üstelik. Düşleri çalınıyor... Sayarsan, kâğıt üstünde hepsinin sağlıklı ortamda yetişme, dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama, eğlenme, kültürel ve sanatsal yaşama özgürce katılma hakkı var. Tabii hesapta!.. Çocuklara bayram hediye edilen dünyanın tek ülkesindeki manzara. HHH Yurdumun çocuk fotoğrafları acıyı, sömürüyü, şiddeti yansıtıyor ne yazık. Üstelik doymazlığınızın, hırsınızın, merhametsizliğinizin, yağmacılığınızın bedelini henüz doğmamış çocuklarımız ödüyor. Onların başlamamış hayatlarını çalıyorsunuz, talan ettiğiniz ormanlarımız, tarlalarımız, ırmaklarımız, denizlerimiz, havamız, suyumuzla... Geleceği satıyorsunuz... B yer aldığına inanılan alanda Müslümanlarca da kutsal sayılan Kubbetüs Sahra’nın bulunması burasını asırlar süren ve sürecek dinsel bir çatışma alanı haline getirdi. Başmareşal Mescidi Aksa’yı sahiplenmesi Aksa’nın Ak’ı için değilse.. “Sivil Mareşal” rütbesine terfi içindir. Otlak Bin yılların ötesindeki mirasın tamamlayıcısı İstanbul’daki Surdibi Bostanları imara açılıyormuş. Belediye meclisi öyle karar vermiş. Bostanlar buna izin veren büyükbaşlara açılmalıydı. Odalık 1000 Saray Odası = 301 + 18 Yaşam Odası. Maden ocakları “yaşam odasız” kaldıkça... 301+18 madenci ailenin laneti 1000 odalı Saray’ın “şagili”nin üzerinde olacaktır. Esrar Oda sayısı sarayın maliyetinden daha esrarengiz. 1000 oda kendi paralel devletini kurmak için mi, yoksa saklanınca bulunma ihtimalini 1000’de 1’e indirmek için mi? KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Bir Oda Eksik!’ “1000” odalı “R.T. Erdoğan”ın sarayı için “Bir oda eksik, ‘1001’ odalı olmalıydı!” diyormuş kimileri, “1001 Gece Masalları”nı anımsatırcasına... Gerek İran, gerek Bağdat kaynaklı yaklaşık “1200 yıllık” bu masalların yaratılma nedeninin “oyalama” olduğu bilinir. Dolaysiyle “R.T. Erdoğan”ın, “Referansımız İslam Devletidir” hedefine doğru adım adım yürürken karşısına çıkan, çıkarılan “engeller”i, “1001” ustalıkla dönüştürdüğü “masallar”a özgülenecekmiş bu odalar deniyor... Peki, nedir nicedir bu “masallar” derseniz; ilkin şu “talan”, “yolsuzluk”, “rüşvet”, “kul hakkı yemek” bağlamındaki masallaştırmaların birkaçını anımsayalım diyorum; bunu demek kolay da, bu konuda “masal”a dönüştürülen onca utanmazlıktan, duyunçsuzluktan hangisini örnek olarak seçelim? “17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet” in dönüştürüldüğü “Ana Masal” mı, yoksa bununla bağlantılı olarak üretilen “Bilal Oğlum Sıfırla Masalı”nı mı ya da “Sümeyye Kızım Kâğıt Kıyma Makinesi Al!”ı mı, taa İsviçre’ye dek uzanan “Kol Saati Masalı”nı mı, belki de “Altın Dolu Uçak Masalı”, olmazsa “Gemicikler Masalı” ya da “İzmir Limanı Masalı”nı, yoksa “Sahte Belgelerle İhracat Masalı”nı mı? Acaba diyorum; “Urla SİT Alanı Villaları Masalı”nı mı seçsek? Hiç olur mu, “Ayakkabı Kutusunun Gözaltı Masalı” ya da İstanbul’un “Kuzey Ormanları”nın bir bölümünü bir dostları içinhiç acımadan “imar”a açtıran “Emine Erdoğan’ın Kısırkaya Ormanı Masalı” varken... Ayrıca “Erdoğan”ın “şürekasının” özellikle oğullarının “Haşlanmış Mısır ve Pirinç Masalları”nı, hele bunların “Para Sayma Makineleri Masalları”nı ve ötekileri saymayı sürdürürsek, “1001.” oda için masallaştırılacak konuya değil bu yazıda, gelecek haftaki yazıda bile “sıra” gelmez... Hep olduğu gibi, özellik le “AKP” iktidarı döneminde de, “Atatürk” düşmanlığı “10 Kasım”dan az önce pek koyulaşıyor; bu yıl da öyle oldu ve artık iyice “ilkel” bir boyuta ulaştırıldı; anma, “AKP”nin üstadlarından “K. Mısırlıoğlu”nun: “Saat 09.05’te kenefe gidin!” buyruğuyla başlatıldı; “AKP”nin sözcüsü “Bülent Arınç” ın, “Çerkez Ethem” atılımıyla sürdürüldü. Arınç: “Türkiye’de hiçbir vatansever, resmi ideolojiye kendini kaptırmış ‘35’ kişi dışında, ‘Çerkez Ethem’e ‘hain’ diyemez!” uyarısıyla kendince “Atatürk”e dil uzattı, hem de yakın tarihimizin bu unutulamaz “ihanet”ini bir “Çerkez Ethem Masalı”na dönüştürmenin adımını attı... Böylece de, iktidara, Davutoğlu’na, R.T. Erdoğan’a içte ve dışta yapılan eleştirilerin oluşturduğu gündemi, “oyalama gündemi”ne dönüştürme yöntemine başvurdu... (Aydınlık, 10.11.2014) Kuşkusuz bu “Çerkez Ethem” konusu, dönem dönem ele alınıp hep canlı tutularak sürdürüldü; pek çok yayın yapıldı; ne var ki Meclis’in “Tutanak Dergileri”nin (Zabıt Ceridesi) sayfaları, olayı en yansız biçimde ortaya konduğu yayındır kuşkusuz. Ayrıca “Celsei Hafiye” denilen “Gizli Oturumlar”ın, tutanakları da (1980) yayımlanınca, bu konudaki pek çok soruya “yanıt” bulma olanağı doğdu. O sırada, henüz “sekiz aylık” olan “BMM”nin, bütünüyle “Çerkez Ethem” ve kardeşlerine “karşı” olduğu sanılmasın; konu “Meclis”te ele alındığında, artık “Çerkez Ethem ve Kardeşleri”nin, “iç isyanlar”ın kimisini bastıran “kuvvetler” olmadığı, “adım adım” anlaşılmaya başlar. “Düzenli ordu” kurulmasına karşıdırlar; ama karşılarında İngiltere’ce tüm gereksinmeleri karşılanmış bir “Yunan Ordusu” vardır... Oysa “Ethem’in Kuvvetleri” gizli oturumda “Yozgat Milletvekili İ. Fazıl Paşa”nın dediği gibi, “birtakım yuvalardan toplanmış haşerelerden ibaretti” (30.12.1920) Ve yine bu kuvvetlerini oluşturmak için askere alma girişimlerine olumlu yanıt vermeyenlerin ailelerine, çolukçocuğa uyguladıkları cezaları, gizli tutanaklardan okumaya bile insan dayanamıyor (29.12.1920sh: 280) Genelkurmay Bşk’nı “F. Çakmak” ın, Ethem ’in sü varilerinin atlarına “saman” vermeyen ailenin bebeleriyle birlikte nasıl yakıldığından söz eden konuşmasını, insan nasıl dinleyebilir ki... Dahası birçok yerde “Yunan” kuvvetleri ayrılırken, “Ahali ya düşmanla birlikte kaçıyor; yahut düşmana yalvarıyor; aman burada oturunuz bizi muhafaza ediniz...” diye. (Gizli oturum, 29.12.1920sh: 281) Dolaysiyle “Atatürk”, hâlâ ondan “Ethem Bey!” diye söz edince, “Erzurum Milletvekili ‘Nusrat Ef.”: “Paşa Hazretleri artık ‘Bey’ demeyiniz, ‘HAİN’ deyiniz!” dediğinde, milletvekilleri çoktan, “Kahrolsun!” sesleriyle, “Ethem”in “ihanet”ini “lanetliyorlardı”... (Zabıt Ceridesi, 8.1.1921sh: 228) Yarın, çoğalarak “Beşiktaş”ta olalım! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA T.C. MANİSA 1. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2014/191 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Manisa ili, Şehzadeler ilçe, 1459 Ada No, 1 Parsel No, Adakale Mahalle/Mevkii, 14 cilt 1387 sayfada kayıtlı 365/2205 arsa paylı, zemin kat 2 No’lu işyeri, Manisa merkez Adakale Mah., 2907 Sok. no: 2/A Şehzadeler/Manisa adresinde bulunmaktadır. İmar planında bitişik nizam 3 kata imarlı mesken adasında kalan taşınmaz, konum olarak İstiklal İlkokulu doğusunda ve tam karşısında konumundadır. Doğramaları alüminyum doğrama, yer döşemesi seramik, duvarları saten+plastik boyalıdır, işyeri yaklaşık 53m2’dir. Kıymeti: 84.800,00 TL KDV Oranı: %18 Kaydmdaki Şerhler: Tapu kaydındaki gibidir 1. Satış Günü: 29/12/2014 günü 14.00 14.10 arası 2. Satış Günü: 23/01/2015 günü 14.00 14.10 arası Satış Yeri: Manisa Adliyesi zemin kat Z178 No’lu satış odası YUNUS EMRE/MANİSA Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, %18 KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2014/191 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 7 İşbu gazete ilanı, tapuda adresi bulunmayan ve/veya tapuda kayıtlı adreslerinde bulunamayan ve adli tebligatı iade edilen ilgililere de tebligat yerine geçeceği ilan olunur. 13/11/2014 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 73021) SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Deprem 1 lerin yol aç 2 tığı yıkıcı deniz dal 3 gası. 2/ Ba 4 tı Karadeniz 5 Bölgesi’nde 6 bir dağ. 3/ Eski Türk 7 lerde çocuk 8 ları koruyan 9 tanrıça... Erkek geyik. 4/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Efendisiz samu 1 N O V E L L A S ray... Bir nota. 5/ 2 O D A K A S İ T “Kakım” da deni 3 İ ME C E len bir kürk hay 4 K E M T O P A N T A R vanı... İçgüdü 5 Ü N K İ F O Z durumunu almış 6 R A S İ N E K alışkanlık... Eski T E Mısır’da güneş 7 N İ H A L E L A T İ F E N tanrısı. 6/ Dolam 8 baçlı, eğri büğrü, 9 K O R A M S İ T çapraşık. 7/ İskambilde koz... Dört Halife’nin sonuncusu. 8/ “’ler arkasından / Gelen gecelerim vardır” (F. H. Dağlarca)... İlave. 9/ Yasa, kural, mantık ölçülerine dayanmayan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kazakistan’daki Baykonur Uzay Üssü’ne verilen bir başka ad. 2/ Yunanistan’a ait Sisam Adası’na verilen bir başka ad... Sıcak bölgelerde yetişen çok sert bir ağaç. 3/ Sanayi... Özellikle heykel yapımında kullanılan beyaz mermer cinsi. 4/ Ücret karşılığı ölünün arkasında ağlayan kadın... Utanma, hayâ. 5/ Bir renk... Hile, düzen, oyun. 6/ “Ben sana mecburum bilemezsin/adını gibi aklımda tutuyorum” (Attilâ İlhan)... Kuş kanadının büyük tüyü. 7/ Rusların ünlü destanı... Lityum elementinin simgesi. 8/ Teklif... Hayat arkadaşı. 9/ Sıkıntı verme, üzme... Belli bir amacı olmayan, dayanaksız söz ya da konuşma.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle