04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 KASIM 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Akdoğan ve HDP heyeti arasındaki görüşmede 16 kişilik İzleme Heyeti masaya yatırıldı 7 ‘Çözüm’e üçüncü göz’ MAHMUT LICALI ANKARA Çözüm süreci kapsamında Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP heyeti arasında gerçekleşen kritik görüşmede; bugüne kadar pek çok krize neden olan bölgedeki lokal eylemler ve çatışmaların önüne geçilerek “kamu düzeninin sağlanması” konusunda karşılıklı irade beyan edildi. Görüşmede gündeme gelen ve çözüm sürecinde “üçüncü göz” olacak İzleme Heyeti’nin 16 üyeden oluşacağı ve üyelerin 8’inin hükümet, diğer 8 üyeyi ise HDP’nin belirleyeceği ifade ediliyor. Çözüm sürecinde yaklaşık 25 gündür kesilen görüşmeler, dün Başbakan Yardımcısı Yalçın Ak u Çözüm sürecinde yaklaşık 25 gündür kesilen görüşmeler, dün Başbakan Yardımcısı Akdoğan ile HDP İmralı heyetinin görüşmesiyle tekrar başladı. Görüşmede süreçte üçüncü göz görevini yürütecek İzleme Heyeti üzerine değerlendirmeler yapıldı. Heyet 16 kişiden oluşacak; üyelerin yarısını hükümet, yarısını da HDP belirleyecek. bittiği mesajı olarak yorumlandı. HDP heyeti görüşmenin ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile de bir toplantı gerçekleştirdi. Edinilen bilgiye göre Başbakanlık Merkez Bina’da yapılan ve bir saat süren kritik görüşmede; süreçte tıkanıklığa neden olan etkenlerin bir daha yaşanmaması için karşılıklı değerlendirmeler yapıldığı öğrenildi. Bu çerçevede bugüne kadar çözüm sürecinde krizleri tetikleyen yol kesme, doğan ile HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan, İdris Baluken ve HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den oluşan HDP İmralı heyetinin görüşmesiyle tekrar başladı. Hükümet ile HDP arasında hafta içinde tıkanıklık öncesinde olduğu gibi yoğun bir görüşme trafiği yaşanacak. HDP heyeti hafta içinde Çözüm Kurulu üyeleri ve bazı hükümet temsilcileriyle görüşme yapmayı sürdürecek. Dünkü kritik görüşmede Akdoğan ve HDP heyetinin birlikte çekilen fotoğrafı süreçteki tıkanıklığın resmen Lokal eylemler kimlik kontrolü, iş makinelerinin yakılması gibi bölgede yaşanan eylemlerin süreçe zarar verdiği konusu dile getirildi. Taraflar söz konusu eylemlerin ve çatışmaların sona ermesi konusunda irade beyan etti. Görüşmede HDP heyetinin genişlemesi konusunun da ele alındığı belirtilirken, bu konuda herhangi bir sıkıntı yaşanmadığı ifade ediliyor. KCK davası kapsamında cezaevinde kalan DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle’nin heyete dahil edilmesi konusunda hem hükümet hem de HDP’de herhangi bir görüş ayrılığı olmadığı belirtilirken, heyete dahil olacak diğer isim konusunda görüşmelerin sürdüğü belirtiliyor. HDP heyetinin genişlemesi konusunda verilecek kararla birlikte heyetin İmrali ziyaretini yeni üyelerle birlikte yapabileceği de konuşuluyor. Öte yandan müzakere aşamasında Abdullah Öcalan’a yardımcı olacak sekretaryanın hükümlü örgüt üyesi formülüyle kurulması konusunda bu hafta çalışmaların tamamlanabileceği, böylece heyetin İmralı’ya gittiğinde Öcalan’ın yanında yardımcılarının da olabileceği ifade ediliyor. Edinilen bilgiye göre müzakere aşamasına geçişle birlikte oluşturulması öngörülen ve süreçte üçüncü göz görevini üstlenecek İzleme Heyeti’nin üye yapısıyla ilgili de önemli değerlendirmeler yapıldı. Buna göre heyetin üye yapısı konusunda hükümet ve HDP tarafında isimler tartışılıyor. Çözüm sürecinde olası tıkanıklıklarda taraflara çağrı yapacak, süreç kapsamındaki çalışmaları tarafsız bir şekilde takip edecek İzleme Heyeti’nin üyelerinin hem hükümet hem de HDP tarafından belirleneceği belirtiliyor. Kulislere sızan bilgiye göre İzleme Heyeti 16 üyeden oluşacak ve 8 üye hükümet, diğer 8 üye ise HDP tarafından belirlenecek. İzleme Heyeti üyelerinin siyasi kimlikleri yerine akademisyen, yazar ve aydınlar başta olmak üzere sivil toplum kökenli isimlerden oluşacağı dile getiriliyor. Görüşmenin ardından açıklama yapan Baluken, genel olarak müzakere sürecinin hızlandırılması ve hızla sonuca ulaştırılması açısından daha yapıcı bir tutumla çalışmaların devam ettirilmesi hususunda önemli tespitler yapıldığını belirtti. Görüşmelerin devam edeceğini söyleyen Baluken, İmralı’ya gidiş tarihinin netleşmediğini belirterek, “Bu görüşme trafiğimiz bittikten sonra İmralı’ya gidişin önünde herhangi bir engel yok” diye konuştu. İzleme Heyeti konusunda fikir alışverişi yapıldığını kaydeden Baluken, “Bu konuda aramızda herhangi bir çelişki yok. Biz bir İzleme Heyetinin üçüncü göz olarak bu süreçte bir an önce görev almasını olumlu buluyoruz” dedi. İspanya’ya ‘Kolomb’ Şoku MADRİD “Plaza de Colon”, “Kolomb Meydanı”, Madrid’in en merkezi meydanıdır… Bir yanında, kentin en pahalı ve şık butiklerinin bulunduğu “Calle Serrano” caddesi bulunur. Bir yanını da altı şeritle şehri boydan boya kesen “Passeo de la Castellana” bulvarı çevirir. Avrupa sanatının paha biçilmez parçalarını barındıran “Prado Müzesi”nden, futbol tapınağı “Bernabeu” stadyumuna ve “Kongre Sarayı/Palacio de Congresos”a uzanan bu görkemli bulvar üzerinde çift yanlı yemyeşil ağaçlar; büyük oteller, müzeler, büyükelçilikler, çokuluslu şirketler, bankalar vardır. Birbirine paralel iki atardamar caddenin arasına konuşlandırılan “Kolomb Meydanı”nın kalbine de Kolomb’un heykeli dikilmiştir... Heykelin etrafında pembemsi taş bloklardan yapılmış dev yontular dikkat çeker. Yontulardaki kabartmalarda Amerika’nın keşfine dair olaylar ve şahıslar anlatılır. Yontuların yanında okyanusu simgeleyen sularla bir havuz vardır. Cümlesi Kolomb’un anısına dikilen bütün bu anıtların yanında da 50 metre yüksekliğinde haşmetli bir direğe çekilen “dünyanın en büyük İspanyol bayrağı” dalgalanır. Baştan sona bir “fetih” alegorisi olan bu büyük meydan sadece İspanya’nın tarihinin değil, kimliğinin de özetidir aslında. Meydanın, başkentin en stratejik yerine oturtulmasının anlamı budur. Yakından inceleyince, Kolomb heykelinin kaidesinde Kraliçe Isabel’in rölyefini görürsünüz. Isabel de İspanya’nın imparatorluk tarihinin miladıdır… 1474’te “Kastilya Kraliçesi” olarak tahta geçmiş; 1479’da “Aragon Kralı” Ferdinand’la evlenip kocasıyla “Katolik Krallar” unvanını almış, 1491’de Endülüs’ün fethini tamamlayıp İberik’ten Müslümanları çıkarttıktan sonra; 1492’de Kolomb’un sponsorluğunu üstlenmiş, Güney Amerika topraklarını da mülküne katarak “İspanyol imparatorluğunu” kurmuştur. Bu yüzden Isabel, hem Güney Amerika hem de İspanya’nın üzerinde bulunduğu topraklar olan Endülüs olmak üzere “çifte fethin” “ana”sıdır. Tesadüf bu ya… Şu sıra tam İspanyol televizyonu “TVE”, konuyu bir diziye dönüştürmüş. Üçüncü sezonuna giren ve doğrudan Kraliçe’nin adını taşıyan “Isabel”, pazartesi geceleri “Muhteşem Yüzyıl” rekorları kırıyor. Ama bizde “harem”den çıkamayan “Muhteşem Yüzyıl”ın aksine, “Isabel” daha yoğun tarih anlatıyor. Dün akşam bir arkadaşın evinde, Kolomb’la ilgili bölümü gördüm… Cenovalı Kolomb, Avrupa tahtlarındaki belli başlı hükümdarlara deniz serüvenini desteklemeleri için başvuruyor… Isabel dışında hiçbirinden olumlu bir yanıt gelmiyor. Kolomb sade üç gemiyle gittiği ilk seyahatinde… günümüzde “Bahama”lar olarak bilinen meçhul adalara ayak basıyor. Görmüş olduğu zenginlikleri dönüşte Isabel’e anlatıyor. Bahama’ların ardında henüz ne olup olmadığını bilmeden bir “poker” oynarcasına Isabel’e “topraklarına katacağı imparatorluk” vaat ediyor! Karşılığında da ihtiyaç duyduğu daha büyük bir filo, daha çok denizci, para, imkân istiyor. “Genişlemecilik” uğruna her boy ölçüşmeye hazır olan Isabel, gözü kara biçimde Kolomb’un isteklerini karşılıyor. O tarihte Osmanlı tahtında II. Beyazıt var. Beyazıt’tan tık yok! Büyük keşifler döneminde adı “dipnot” olarak dahi geçmiyor… Bu nedenle şimdi… 2014 yılında, bir Türk cumhurbaşkanının çıkıp, Amerika’nın keşfini “İslam medeniyeti” adına sahiplenmesi herkesi çok şaşırttı. “Katolik Isabel”den 522 yıl sonra “Yeni Dünya”ya ayrıca İslamı tebliğ etmeye talip olması ve bir “medeniyet rövanşı”nın peşine düşmesi… tam bir “dumur hali” yarattı… Dün Periodico gazetesinde yarım sayfalık bir yazı bu yüzden “Şok açıklama” başlığını taşıyor; Erdoğan’ın “Amerika’yı Kolomb’un değil Endülüslü gemicilerin keşfettiğini” beyan ettiğini kaydediyor, Cumhurbaşkanının Küba camii tasavvurunu “Ankara’nın Güney Amerika ve Karayipler’de nüfuzunu genişletme emeline” yoruyordu. El Pais portalında da konu, en çok okunan ve en çok yorumlanan haber olmuştu. Bu yorumlardan bazıları şunlar: “Erdoğan böyle mutlu oluyorsa biz de oluruz. Şimdi iş artık yerçekimi kanunlarıyla penisilinin icadına ve Rus salatasının keşfine kaldı. Moralini bozmasın, o da zaman meselesidir!” “Saray başına vurdu! Atatürk’ün her manada tersi olmak istiyor!” “Şimdi de tarihçi mi oldu?” “Gerçeklerden kopmuş…” “Hayır… hayır… Küba’da ve Karayipler’de İslamcılığa ve camiye lütfen hayır!” “Tarih yazmaya çalışan bir politikacıdan tehlikeli bir şey yok dünyada. Tarihteki örneklerin hiçbiri iyi bitmedi!” “Türkiye AB’ye girememiş olmanın rövanşını almaya çalışıyor; ‘senyor’ Erdoğan da uluslararası tiyatroda kendisine Putin gibi geçmişte yitirilen bir yer arıyor. Ancak süreçte ne yazık ki Türkler, gerçek bir kahraman olan Atatürk’le elde edilen kazanımlarını yitirecek...” “Sanıyorum Rosetta ve Philae’nin ‘sonda’sından bir resim geldi: Kuyrukluyıldızda nargile içen bir Türk bulmuşlar.” “NASA onyıllardır saklıyor. Mars’a yolladıkları ilk misyonlarda elde ettikleri resimlerde de, Marineris Vadisi’nde yarım düzine minare, çeşitli kebapçılar ve helal mezbaha görülüyor.” İsimler belli oluyor barış, akp’nin seçim kozu Seçimde süreç oylanacak ERDEM GÜL İspanya’nın ‘Muhteşem Yüzyıl’ı’ ANKARA Hükümetle HDP heyeti arasında dün yapılan görüşmeyle, 2015 genel seçimlerini çözüm sürecinin oylanacağı bir referanduma dönüştürecek yola da girildi. AKP’nin Haziran 2015’teki seçimleri bir ya da iki ay öne çekme planlaması da başka nedenlerin yanı sıra asıl olarak sürecin yol haritasından kaynaklanıyor. Hükümet, HDP ile görüşmenin ardından artık sürecin finale ulaştırılması için gereken en kritik adımların 2015 baharına kadar atılmasını istiyor. Bu adımlar da Kobani eylemleri öncesinde mutabakatla belirlenen yol haritasında yer alıyor. Süreç bugünden itibaren tarafların birbirinden atmasını istediği iki kritik adım etrafında şekillenecek. Hükümet, süreci Abdullah Öcalan’ın PKK’ye Türkiye’de silah bıraktırmasıyla sonlandırmak istiyor. Bu nedenle hafta sonuna kadar HDP heyetinin İmralı’ya yapacağı ziyaretle başlayıp PKK’ye silah bırakma çağrısı yapana kadar geçecek süreçte Öcalan’ın konumu güçlendirilecek ve sürece müdahale olanakları artırılacak. HDPKandilÖcalan kanadının çözüm finali ise PKK’lilerin Ankara’da siyaset yapma kanallarını açacak bir aftan geçiyor. Af talebinin kapsamı içinde ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü Öcalan da bulunduğu için TCK’deki “etkin pişmanlık” maddesiyle çözüm bulunamıyor. Bu nedenle çözümün son adımı, ancak Meclis’ten geçirilecek özel bir düzenlemeyle yaşama geçirilebilecek. Sürecin, yeni bir yol kazası olmaması durumunda bu iki hassas ve önemli adım etrafında yürütülüp en geç yaz başında sona erdirilmesi planlanıyor. Bu nedenle PKK’ye silah bıraktırma adımı seçimden önce, PKK’lilere af düzenlemesi ise seçimden sonra gerçekleştirilecek. Takvim bu şekilde belirlenirken tarihler ilginç biçimde 2015 seçimleriyle çakıştı. Bu çakışma nedeniyle hükümet de sürecin seçimle doğrudan bağlantısını kurdu. AKP, haziran ayından nisan ayına çekmesi durumunda seçime, Öcalan’ın PKK’ye yapacağı “silahı bırakın” çağrısının sağlayacağı avantajla girecek. Daha önceki tüm seçimlere bir konu etrafından seçmeni kutuplaştırarak giren AKP, 2015 seçimlerinde de yine aynı yöntemi bu kez süreç üzerinden yürütecek. Ankara kulislerinde şimdiden AKP’nin seçim kampanyasını, “Barışı isteyenlerbarışa karşı olanlar” ikilemi üzerinden yürüteceği konuşulmaya başlandı. AKP, çözüm üzerinden yürütmeyi planladığı bu kutuplaştırıcı kampanyada yine CHP’yi hedef alacak. HDP de aynı şekilde kampanyasını çözüm süreci üzerinden yürütürken, bölgede PKK’nin silah bırakmasının ardından affın geleceğini anlatarak “Öcalan’ın özgürlüğü” için oy isteyecek. Açık bir şekilde atılacak adımlara şiddetle karşı çıkacağı için MHP de zorunlu olarak kampanyasını süreç üzerinden yürütmek zorunda kalacak. CHP ise AKP’nin “barışı engelleyen parti” suçlamaları karşısında çözümden yana olduğunu AKP’nin çözüm değil kendisi için iktidar istediğini, Kürt sorununda çözümü AKP’nin değil ancak CHP’nin sağlayabileceği teziyle seçime asılacak. Çözümün oylandığı referanduma dönüşecek olan seçimde çıkacak oy oranları ve oluşacak Meclis yapısı, af konusundaki karar ve AKP’nin başkanlık sistemi arayışları için de belirleyici olacak. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile Pervin Buldan, İdris Baluken ve Sırrı Süreyya Önder’den oluşan HDP heyeti dün Başbakanlık Merkez Bina’da görüştü. (Fotoğraf: AA) ‘Her yerde eylemsizlik’ Yalçın Akdoğan, ‘Çözüm için kentlerde yaşanan her türlü asayiş ve şiddet olayı da sona ermeli’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çözüm sürecindeki son gelişmeleri ele almak üzere HDP heyetiyle buluşan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Anadolu Ajansı’na konuştu. HDP heyetiyle görüşmesinin sürecin tekrar başlaması anlamında önem taşıdığına işaret eden Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sürecin temel zemini, daha önce açıklanan eylemsizliğin tüm yönleriyle çok boyutlu olarak hayata geçmesidir. Eylemsizlik sadece karakol basmamak değildir. Her türlü şiddet ve asayiş olayı da ‘terör eylemleri’ başlığı altında değerlendirilmesi gereken olaylardır. Bu yüzden yol kesme, haraç alma, iş makinesi yakma her türlü eylem şekli, kırsalda veya şehir merkezinde, bunların hepsine son verilmesi ve tam anlamıyla gerçek bir eylemsizliğin hayata geçmesi temel zemindir. Bu zemin üzerine bir şey inşa edilecektir, bu noktada da biz kamu düzeni ve güvenliğinden taviz vermeden tek bir vatandaşımızı bile bölgede ezdirmeden, hepsinin hakkını, hukukunu koruyarak bu süreci devam ettirmek durumundayız. Şu an öne çıkardığımız temel hassasiyet, öncelikli hassasiyet budur.” ‘Engel yok’ görüşmüş olabilir Şahin: ABD Kandil ile Osmanlı’nın adı anılmıyor AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de katıldığı televizyon programında ABD’nin Kandil ile görüşüp bazı taahhütlerde bulunmuş olabileceğini söylerken, “ABD, Kürtlerin hamisi benim izlenimi vermeye çalışıyor” dedi. Şahin, süreci izleyecek üçüncü göz teklifinin de Öcalan’ı “devre dışı bırakmak için” önerilmiş olabileceğini söyledi. HDP’li Çelik, iktiDarın ‘Güvenlik Bakanlığı’ kurma Çalışmalarına tePki GösterDi Çözüm kutuplaşması ‘Özgürlük bakanlığı kurun’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Muş Milletvekil Demir Çelik, iktidarın seçimden sonra TSK, Emniyet, MİT ve Jandarma’yı “Güvenlik Bakanlığı” adıyla tek bakanlık çatısında toplanacağına yönelik çalışmalarına, “İhdas edilecekse güvenlik değil özgürlük bakanlığı ihdas edilmeli” sözleriyle tepki gösterdi. İçişleri Bakanı Efkan Ala da ‘Güvenlik Bakanlığı’ kurulacak iddiasını reddetti. İktidarın “Güvenlik Paketi” ve Emniyet’in yapısını değiştiren yasa tasarılarının ardından yeni bir çalışma başlattığı, Çankaya Köşkü’nün hukukçularının Türkiye’deki güvenlik birimlerini tek çatı altında toplayacağına yönelik çalıştığı basına yansımıştı. HDP’li Çelik de Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, söz konusu haberlere tepki gösterdi. Çelik, “Bugün Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu güvenlik konusu değil. Sorunumuz, özgür, demokratik hakların iadesi sorunudur. Polisi, askeri artırarak toplumu zapturapt altında tutamazsınız. Savunma, savaş bakanlığı değil barış bakanı ihdas edilmelidir” dedi. Hamzaçebi de Güvenlik Bakanlığı kurulacağına ilişkin gazete haberinin sorulması üzerine AKP’nin seçimleri cebinde görerek seçim sonrasına ilişkin planlar yapmasını eleştirdi. Hamzaçebi, Güvenlik Bakanlığı fikrinin iktidarın zihninin perde arkasını gösterdiğini belirtti. Hamzaçebi, “Özgürlük, güvenlik dengesi diye bir şey bunların aklında yoktur. Bunların aklında sadece ve sadece güvenlik vardır, güvenlik nedeniyle otoriterleşme vardır, milletin özgürlüğüne müdahale etme, baskı altına alma vardır” diye konuştu. ‘İş penisilinin icadına kaldı!’ ‘Akıllarında otoriterleşme var’ CHP Grup Başkanvekili Akif HÜDapar: çaTışma sona ermeLi DİYARBAKIR (Cumhuriyet)Hür Dava Partisi (HüdaPar) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, parti binasında düzenlediği basın toplantısında, “Hem asırlık Kürt meselesinin çözülmesini hem de PKK’nin silah bırakmasını, çatışmaların sona ermesini HüdaPar olarak istiyor ve destekliyoruz” dedi. Kobani protestolarında çıkan olaylarda öldürülen HüdaPar üyelerinin faillerinn yakalanmadığını ifade eden Yapıcıoğlu, “Bu vahşetin bir daha yaşanmaması için herkese, her kesime düşen sorumluluklar vardır. En büyük sorumluluk (HDP) size düşüyor” ifadelerini kullandı. JanDarma’Da şÜpHeLi ÖLÜm ADANA (AA) Adana’da jandarma karakolunda nöbet değişiminde silah arkadaşlarınca ağır yaralı olarak bulunan er, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Ceyhan İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı Mustafabeyli Jandarma Karakolu’nda görevli jandarma er Yılmaz Bolat (26), nöbet değişiminde silah arkadaşlarınca ağır yaralı olarak bulundu. Osmaniye Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Bolat, müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Bolat’ın, ilk incelemede yakın mesafeden başından silahla vurulduğu belirlendi. Bolat’ın cesedi Adana Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. eYLemLere kaTıLan çoCukLara para Cezası DİYARBAKIR (Cumhuriyet)Diyarbakır’da Valilik ve İl Emniyet Müdürlüğü, eylemlere katılan 226 çocuğun ailelerine 5236 sayılı Kabahatler Kanunu’na göre 189 TL para cezası kesti. Valilik, çocukların istismar edilmesini önlenmesi, bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi için bu yönde bir karar alındığını savundu. Valilik açıklamasında okullardaki eğitim ve öğretimi engelleyen, boykot veya protesto eylemlerine katılan çocukların bu tür eylemlerde bulunmasını velilerin önlemekle yükümlü olduğu vurgulandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle