04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2014 SALI [email protected] 14 KÜLTÜR PROF. DR. ULUĞ NUTKU İÇİN 3 AYRI TÖREN DÜZENLENECEK ‘Gezgin’ filozof sonsuzluğa uğurlanıyor Kültür Servisi İnsan felsefesi, etik, siyaset felsefesi alanlarının hocası filozof Prof. Dr. Uluğ Nutku önceki akşam Mersin’deki evinde uykuda hayata veda etti. Hocaların hocası Uluğ Nutku’nun naaşı, bu sabah Mersin, öğleden sonra Çukurova Üniversitesi’nde düzenlenecek törenlerin ardından bugün İstanbul’a getirilecek. Uluğ Nutku için üçüncü tören, yarın İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde düzenlenecek. Törenin ardından ikindi namazında Bebek Camii’ne getirilecek olan Nutku, Aşiyan’daki aile kabristanında sonsuzluğa uğurlanacak. Kendi tabiriyle “gezgin” filozof Uluğ Nutku 1957 yılında İstanbul Üniversitesi’nde Prof. Dr. Takiyettin Mengüçoğlu’nun öğrencisi olarak başladığı felsefe uğraşını aynı yerde 1968’de asistan, 1974’te doktor, 1979’da doçent olarak sürdürdü. 1990’da “Gezgin Filozof” olmayı seçerek Çukurova, 1994’te Mersin, 2000’de Sivas Cumhuriyet üniversitelerinde felsefe bölümlerini hayata geçirdi. 2002’de yaş haddinden emekli oldu. Onu hiç bırakmayan idareci ve öğrencilerin teşvikiyle sözleşmeli, serbest olarak hep çalıştı. Yüzlerce öğrenci yetiştiren Nutku, aralarında “İnsan Felsefesi Çalışmaları”, “Gezgin Filozof”, “Felsefe ve Güncellik”, “Ur Uruk Urşu”, “İnanmanın Felsefesi”nin de bulunduğu kitaplar yazdı. Zaman nasıl da geçiyor Genco Erkal, ilk 50 yıl önce yönettiği ve oynadığı ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’yle yeniden Kenter Tiyatrosu’nda sahnede Geçen cuma akşamı, Kenter Tiyatrosu fuayesinde durup Genco Erkal’ın oynadığı “Bir Delinin Hatıra Defteri”nden çıkanları izlerken düşündüm: 50 yıl az bir zaman değil… Benim kuşağım 20’li yaşlarını sürerken izledi ilk kez “Bir Delinin Hatıra Defteri”ni Ankara Sanat Tiyatrosu’nda. 1965’te, sanatçı 27 yaşındaydı ve de büyük bir cesaretle “Bir Delinin Hatıra Defteri” gibi zor bir oyunu hem yönetti hem de oynadı ve çok başarılı oldu. Kuşkusuz ayrı bir yeri var bu oyunun Genco Erkal’ın hayatında. İnsanın hafızasından hiç silinmeyen oyunlar, oyuncular, sahneler vardır… “Bir Delinin Hatıra Defteri” de onlardan biri işte… Erkal, 1969 ve 1992 yıllarında yine sahneden bize uzandı, St. Petersburg’da bir bakanlıkta 9. dereceden memur Aksentiy İvanoviç Poprişçin olarak. İlginç olan şu ki; yıllar içinde seyirci profili değişse de, kuşaklar anneanneden torunlara geçse de, eserde satır aralarında gizli toplumsal eleştiriler, yaşadığımız güne ışık tutan göndermeler asla değişmedi, değişmeyecek de… İBBŞT’NİN YENİ YAŞI KUTLANDI u Benim kuşağım 20’li yaşlarını sürerken izledi ilk kez “Bir Delinin Hatıra Defteri”ni Ankara Sanat Tiyatrosu’nda. 1965’te, sanatçı 27 yaşındaydı ve de büyük bir cesaretle “Bir Delinin Hatıra Defteri” gibi zor bir oyunu hem yönetti hem de oynadı ve çok başarılı oldu. Kuşkusuz ayrı bir yeri var bu oyunun Genco Erkal’ın hayatında. İnsanın hafızasından hiç silinmeyen oyunlar, oyuncular, sahneler vardır… St. Petersburg’da yaşayan küçük memur Oksans İvanoviç Poprişçin’in gerçekle hayal dünyası arasındaki sınırların kalkmaya başladığı noktada, bilinçaltında bastırdığı sevdası, arzuları, kuşkuları, düzene dair sorgulamaları ile kuşatılarak deliliğe nasıl adım adım yaklaştığını sanki bir fars atmosfer içinde işler, yazar ama, gerçekçi ve buruk bir yön vardır bu farsta. Yapıtlarında Çarlık Rusyası’nda toplumsal ve ekonomik anlamda yaşanan çöküntüyü sıradan insanların sıkışmışlıkları ve özlemleri üzerinden ele alır Gogol. Yabancılaşma; topluma yabancılaşma, çevreye yabancılaşma, kendine yabancılaşma… Poprişçin’in her an hissettiği, yaşadığı, gözlemlediği sınıf farkı, mantık ve delilik arasında acımasızca savurur onu. “Saray soylusu diye alnının ortasında üçüncü göz yok ya… Burnuyla yemek yiyemez ya… İnsanlar arasında bu sözde ayırımlar nereden çıkıyor bakalım. Çoktandır anlamaya çalışıyorum...” Genco Erkal, o kendine özgü usta oyunculuk tarzıyla, Oksans İvanoviç Poprişçin’in gerçekle hayal arasında gidip gelen dünyasının en ücra köşelerine dalarak seyirciyle müthiş bir iletişim kuruyor. Deliliğinin takip ettiği mantık çizgisini ilginç vuruşlarla işlerken deliliğe giden yolda, hasta mantığı içinde sağlam kurgular oluşturduğunun da altını çiziyor. Bu mantıksız mantık örgüsü içinde gerçeklerin çarpıtılması onun çektiği acının da kaynağını oluşturuyor. “Ah bu sopa! Bu tanrının cezası sopanın acısına dayanılmıyor. Alın götürün beni buradan. Fırtına gibi bir troyka gelsin… Götürsünler beni bu dünyadan uzağa, çok uzağa.” Gogol’ün vurguladığı toplumsal Başarılı oyunculuk, başarılı yapım Nicolay Vasilievich Gogol’ün 1835’te yayımladığı Arabesk adlı kitabındaki hikâyelerden biridir “Bir Delinin Hatıra Defteri”. ve bireysel sorunlar da bu kurgular içinde buluşuyor. Genco Erkal bu sorunları; Poprişçin’in ruhunda kopan fırtınalarla, köpeklerin mektuplarını okurken ortaya attığı tartışmalarla, tımarhanedeki ilk günlerindeki direnişleriyle incelikli bir biçimde işliyor. Coşkun Tunçtan’ın Türkçeye çevirdiği ve Genco Erkal’ın sahneye uyarladığı “Bir Delinin Hatıra Defteri”nin sahne tasarımı Duygu Sağıroğlu’na ait. Poprişçin’in iç dünyasında esen fırtınaları dışa vuran etkileyici bir tasarım… 1992’de de Sağıroğlu’nun tasarımı aynı şekilde bütünü tamamlıyordu. Güçlü müzik 1992’de olduğu gibi yine Mete Sakpınar’ın… Ve kostüm tasarımı 22 yıl önce değerli bir sanatçımızın; Sevim Çavdar’ın elinden çıkmıştı. Maalesef bugünlere yetişemedi… Ama, Özlem Kaya’nın kostüm tasarımı da aynı derecede özenli. Ve, son olarak; içten arzum “Bir Delinin Hatıra Defteri”nin Kenter Tiyatrosu’nda oynamaya devam etmesi... Bana, geçen cuma akşamı gördüğüm kalabalık bu değerli tiyatro mekânının çok da uzak olmayan eski günlerini hatırlattı... İnanıyorum ki Kenterler benimle aynı duyguları paylaşıyordur. Bu salon İstanbul’un tiyatro yaşamında çok önemli yeri olan bir kıymetli mekân... Hele de günümüzde ışıkları hep yanmalı… Darülbedayi 100 yaşında Kültür Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBBŞT) 100. yılını Cemal Reşit Rey konser salonunda düzenlenen törenle kutladı. Dün akşamki kutlamada tiyatronun oyuncularının yanı sıra çok sayıda davetli de yer aldı. Saat 20.30’da başlayan etkinlikte Darülbedayi (Güzellikler Evi) adıyla kurulan Şehir Tiyatroları’nın geçmişten bugüne seyircisiyle buluşturduğu müzikal ve oyunlardan seçme bölümler seyircinin karşısına çıktı. Gecede; Nükhet Duru, Erol Evgin, Emre Altuğ, Burak Kut, Cihan Ünal, Hakan Aysev, Ayça Varlıer ve Aslı Omağ, Türk ve dünya müzikallerinden seçme şarkıları seslendirdi. KAMİL KÜLTÜR l MASARACI ÇİZİK DT’DEN ‘KÜÇÜK TİYATRO’ AÇIKLAMASI ‘Bürokratik süreç devam ediyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürlüğü’nden, Başbakanlık’a bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün içinde genel müdürlük makamının da yer aldığı Küçük Tiyatro ile Oda Tiyatrosu’nun “kira bedelinin artırılmadığı takdirde tahliye talebiyle” açtığı davaya ilişkin “Bürokratik süreç devam etmektedir” açıklaması yapıldı. Cumhuriyet, DT’nin 1949 yılından bu yana “kiracı” olarak kullandığı, Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafından tescilli, içinde Küçük Tiyatro ile Oda Tiyatrosu’nun bulunduğu bina hakkında Başbakanlık’a bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün “kira bedelinin artırılmadığı takdirde tahliye talebiyle” kurum alehine dava açtığını duyurmuştu. Hatta söz konusu binaların 1993 yılında, Yücel Erten’in genel müdürlüğü döneminde yine Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce Ziraat Bankası’na satılmak istendiği ancak tepkiler üzerine bu durumdan vazgeçildiği dile getirilmişti. Konuya ilişkin DT Genel Müdürlüğü’nden yazılı açıklama yapıldı. “Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetindeki gayrimenkulün kirasının rayiç uygulamalar dikkate alınarak artırılması talep edilmiş; genel müdürlüğümüzce talep değerlendirilerek uygun görülmüş olup, konuyla ilgili bürokratik süreç devam etmektedir” denilen açıklamada, binanın “tahliye edilmeyeceği” dile getirildi. ORHAN KEMAL ÖYKÜ ARMAĞANI SONUÇLARI AÇIKLANDI Yarışmanın birincisi Fuat Sevimay Kültür Servisi Çukurova Edebiyatçılar Derneği’nin (ÇED), Adana Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle 7’ncisini düzenlediği Orhan Kemal Öykü Armağanı yarışması sonuçlandı. Alper Akçam, Zafer Doruk ve Vecdi Ciracıoğlu’ndan oluşan seçici kurul, yarışmada birinciliğe “Ara Nağme” isimli kitabıyla Fuat Sevimay’ı değer buldu. İkinci, “Gölgeler ve Yelkovan” kitabıyla İbrahim Karaoğlu, üçüncü ise “Yasak Kitap” ile Deniz Faruk Zeren oldu. Özendirme ödülü Yaşar Yıltan’a (“Yaşanmış Yıllar”) verilirken, seçici kurul özel ödülüne Deniz Çağla Şimşek (“Hayattan Kareler”) değer görüldü. Ödül töreni 12 Aralık’ta Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda yapılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle