04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2014 SALI 4 HABERLER TOKİ’nin dar gelirlilere yaptığı konut sayısı seçim sonuçlarına göre belirleniyor Vicdani Ret Cüzdani Ret Sağmalcılar C16 kaçakçılar koğuşunun, sakinleri yakınırlardı: Bizim burada yatmamız abes, bizim suçumuz ekonomik, karşılığı hapis olmamalı! Devir Özal devriydi. Turgut Özal’ın pragmatik liberal bakışının sonucu olarak kaçakçılık, devleti ekonomik zarara uğrattığına göre karşılığı da ekonomik, yani para cezası şeklinde olmalıydı. Parayı veren düdüğü çalar, sözü bizde kapitalizmden önce de yerleşikti sanırım. Aslında her şeyin bir fiyatının olduğunu anlatan bu deyiş, tam kapitalist zihniyetin ürünüdür. Her şeyin paraya tahvil edilebilir metalar olması kapitalizmin ana motoru ve günümüz toplumunu vardırdığı noktadır. Haklar bile artık paraya tahvil edilebilir ve edilmelidir de. Onun için her şeyin bir bedeli olmalıdır. Sağlığın, eğitimin, suyun, hatta nefes almanın bile. Bu toplumlarda ne bedava eğitim vardır, ne bedava sağlık, ne bedava su, ne bedava soluk. Bu mantıkla bakınca dünyaya, C16’da bir süre ikamete mecbur edilmiş kaçakçılar da pekâlâ haklı görülebilirlerdi. HHH Olayı hatırlamamın nedeni, bedelli askerlik konusunun, bugünlerde bir kez daha ısıtılıp önümüze getirilmiş olması. Her şeyin bedeli olduğu fikri egemen olunca, parası olmayanın askerlik yapması, olanın ise canı istemiyorsa, yapmayıp bedelini ödemesi fikri de hiç yadırgatıcı gelmeyebilir. Buna çeşitli gerekçeler de bulunabilir. Hele hele son zamanlarda profesyonel orduya doğru yöneliş üzerine savların inandırıcılıkları artmıştır. Profesyonel orduya bedel ödeyerek katkıda bulunma fikri ilginçtir. Zaten profesyonel ordularda görev alanlar, ön safta çarpışanlar, can verenler de yoksul çocuklarıdır genellikle. Profesyonel Amerikan ordusunun Irak’taki kayıplarının sınıfsal yapısı ibret vericidir. Burada kayıp diyorum, dikkat ederseniz şehit değil. Çünkü profesyonel orduda savaşta can verince; bunun normal olarak iş kazası addedilmesi gerekir, şehitlik olarak nitelenmesi pek mümkün olmasa gerek. Ama eğer toplumda fırsat eşitliğini savunuyorsanız, o zaman bütün bu savları bir kenara itersiniz. Eğer çağdaş insanın insan olmaktan gelen kimi hakları olduğunu savunuyorsanız, askerlik yükümlülüğünün vatandaşlar arasında ırk, dil, din ve de sınıf farkı gözetmeksizin eşit paylaştırılmasını istemekle yetinmez, bedava sağlık, bedava eğitim konusunda da ısrarcı olursunuz. HHH Dikkat buyurursanız burada kutsal vatan hizmetinden falan söz ederek hamaset yapmıyorum. Savaş bana pek kutsal bir uğraş gibi gelmiyor. O yüzden de silah altına alınmayı kendi görüşlerine ve vicdanlarına sığdıramayanları anlıyorum. Çağdaş dünyada da artık onlar anlayışla karşılanıyorlar. Ve silah tutmayan öldürme talimi yapmayan, mermi ve bomba eğitimine katılmak istemeyenlere demokrasilerde, askerlik mükellefiyetinin eşitlik ilkesini de zedelemeden bir çözüm getirmeye çalışıyorlar. Askerlik hizmetini bu nedenle yerine getirmek istemeyenlere “vicdani retçi” deniyor. İlk bakışta bizim toplumumuza ne denli ters gelirse gelsin, üzerinde biraz düşününce bunların davranışlarındaki etkenleri anlamak mümkün. “Vicdani ret”çilere bu kadar ters bakan yasalarımız ve yöneticilerimiz, bedelini ödeyerek askerliği reddetmek isteyen “cüzdani ret”çilere karşı ne kadar da hoşgörülü. Neden acaba? Neden olacak, her şeyin bir bedelinin olduğu toplumda, para etmeyen tek şey vicdandır da ondan. Vicdan bu toplumlarda neden para etmez derseniz, onun da cevabı açıktır: Çünkü vicdan insanın insan olmaktan gelen haklarını reddeden her şeyi bedele indirgeyip meta haline getiren düzene karşıdır da ondan. Bütün bu nedenlerden “ ‘vicdanı ret’çilere evet, ‘cüzdani retçi’lere hayır!” diyorum. ‘Oy’a göre konut MAHMUT LICALI ANKARA Dar gelirli vatandaşlara ucuz konut yapmak amacıyla kurulan TOKİ’nin konut yatırımlarının seçim sonuçlarına göre şekillendiği ortaya çıktı. CHP Adana Milletvekili Turgay Develi’nin araştırmasına göre AKP’nin güçlü olduğu kentlerde TOKİ’nin yaptığı konutların seçmen sayısına oranı yüzde 9 ile yüzde 12 arasında değişirken, söz konusu oran CHP’nin güçlü olduğu kentlerde binde 2 ile binde 3 arasında değişiyor. TOKİ’nin Türkiye genelinde alt gelir grubuna yönelik yaptığı konut projelerinde temel amaç düşük gelire sahip yurttaşların ev sahibi olması. Bu kapsamda Türkiye’nin dört bir yanında konutlar inşa edilirken, TBMM KİT Komisyonu üyesi CHP Milletvekili Turgay Develi, ikti u Develi, TOKİ’nin AKP’nin siyasi organizasyonunun bir parçası gibi hareket ettiğini belirterek “TOKİ bütün halktan aldığı vergiyi AKP’nin seçim yatırımı gibi kullanıyor. Bu durum AKP’nin yoksul vatandaşlarımızı kendisine bağlamak için kullandığı yöntem haline geldi” değerlendirmesini yaptı. dar partisi AKP’nin aldığı oy oranlarıyla TOKİ’nin alt gelir grubuna yönelik yaptığı konut sayılarını karşılaştırdı. Develi’nin yaptığı çalışmaya göre CHP’nin son seçimlerde güçlü olduğu Aydın’da 700 bin seçmene karşı TOKİ’nin yaptığı konut sayısı 1348 olurken, buna göre seçmen/konut sayısı oranı Aydın’da binde 2 olarak belirlendi. Antalya’da 1 milyon 500 bin seçmene karşı TOKİ’nin yaptığı konut sayısı 3 bin 440 oldu. Antalya’da seçmen/ konut sayısı oranı binde 2 olarak hesaplandı. 650 bin seçmenin bulunduğu Muğla’da da TOKİ’nin 1789 konut yaptığı belirlendi. Buna göre bu kentteki seçmen/konut sayısı oranı da binde 3 olarak gerçekleşti. Seçim yatırımı Çalışmaya göre AKP’nin güçlü olduğu kentlerde dar gelirlilere yönelik yapılan konut oranları katlanarak artıyor. AKP’nin güçlü olduğu Yozgat, Çankırı, Kütahya, Erzincan, Kırıkkale’de TOKİ’nin yaptığı konut sayısı artış gösteriyor. Yozgat’ta 45 bin seçmen bulunurken, bu kentte yapılan konut sayısı 5 bin 234 oldu. Buna göre seçmen sayısının konuta oranı yüzde 12 olarak gerçekleşti. 43 bin seçmenin bulunduğu Çankırı’da 3 bin 386 konut yapıldı. Buna göre Çankırı’daki oran yüzde 9 olarak gerçekleşti. Erzincan’da 45 bin seçmen bulunurken, TOKİ bu kentte 9 bin 134 konut yaptı. Buna göre Erzincan’da seçmen sayısıyla yapılan konut sayısının oranı yüzde 9 oldu. Güneydoğu bölgesindeki iller değerlendirildiğinde; Mardin’de 320 bin seçmene karşı TOKİ 3 bin 551 konut yaptı. Buna göre Mardin’de seçmen/ konut oranı yüzde 1.1 olarak gerçekleşti. Diyarbakır’da 760 bin seçmene karşı 10 bin 600 konut yapılırken, bu kentte de oran yüzde 1.3 olarak belirlendi. 17 Aralık soruşturmasındaki ses kayıtları ile tapeler örtüştü CEZAEVLERİNDE KEYFİ UYGULAMA ‘Cümle ekleme çıkarma yok’ EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM Soruşturma Komisyonu’na sunulan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 17 Aralık soruşturması kapsamında yapılan yasal dinlemelerle ilgili raporunda, ses kayıtları ile ses kayıtlarına ait tapelerin örtüştüğü belirtilirken, “Bir bütün olarak cümle eklemesi veya cümle çıkartılması sonucu anlam bütünlüğünü bozacak bir değişikliğin tespit edilmediği” kaydedildi. Raporda, 10 adet ID numaralı tapelere ait ses kayıtlarının ise gönderilen dosya içinde bulunmadığına dikkat çekildi. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Ses ve Görüntü İnceleme Şubesi’nin 29 Nisan 2014 tarihli raporunda, 17 Aralık Soruşturması kapsamında mahkeme kararıyla yapılan dinlemelerle ilgili şu saptamalara yer verildi: l “21917665303, 1811870467, 1830978187, 1830979305, 1830985149, 1830994485, 183101233, 1831058204, 1831731481, 1875507124” ID numaralı tapelere ait ses kayıtlarının gönderilen medyalar içinde bulunamadığı, l 8 no ile numaralandırılan klasörde “186136033” ID numaralı ses kaydına ait tapenin 223221 sayfa numarası ile numaralandırıldığı, 222 sayfa numarasının yazılmamış olduğu tespit edildi, sayfa 221’deki ses kayıt çözümünün sayfa 223’deki ses kayıt çözümümün devamı niteliğinde oldu, 222 numarasının sehven yazılmamış olduğu kanaatine varıldığı, l İnceleme konusu tüm ses kayıtları ile ses kayıtlarına ait tapelerde yapılan karşılaştırma sonucunda, basit imla ve yazım hataları dışında, konuşmanın anlam bütünlüğünü bozacak herhangi bir bulgunun tespit edilemediği, l Tespit edilen yazım hatalarının sıklıkla, konuşmaların üst üste binmesi, seslendirilen kelimenin Türkçe dışı kelime olması durumlarında meydana geldiği, bir bütün olarak cümle eklemesi veya cümle çıkartılması sonucu anlam bütünlüğünü bozacak bir değişiklik tespit edilemediği. Mektup 100 günde ulaştı İstanbul Haber Servisi F tipi cezaevlerindeki siyasi tutukluların sıklıkla dile getirdiği haberleşme hakkı ihlali aralıksız sürüyor. Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Cihan Kirsiz’in 4 Ağustos’ta gazetemize yazdığı mektubun cezaevi yönetimi tarafından tam 85 gün sonra postaya verilmesi de bu ihlalin somut delili oldu. Yaklaşık 100 gün sonra kasım ayında gazetemize ulaşan mektupta temmuz ayına ait hak ihllalleri sıralanırken, haberleşmenin engellendiğine, avukat görüş kabinlerinin dinlendiğine ve keyfi cezalar verildiğine dikkat çekildi. Cihan Kirsiz, tutuklu bulunduğu cezaevinden geçen ağustos ayında gazetemize yazdığı, temmuz ayına ait hak ihlallerini içeren mektubuna 4 Ağustos 2014 tarihini atarak postaya verilmek üzere cezaevi yönetimine teslim etti. Gazetemize ulaşan mektubun içinde bulunduğu zarfın üzerinde ise “28 Ekim 2014” tarihli PTT damgası vardı. Araya Cumhuriyet Bayramı ve dağıtım süresindeki gecikmeler de girince Kirsiz’in mektubu yaklaşık 100 gün sonra gazetemize ulaştı. Kirsiz mektubunda da tam olarak yaşanan bu süreçten cezaevinde iletişim hakkının gasp edilmesinden şikâyet ediyor. Tutukluların mahkemeleriyle ilgili faks ve mektuplarının “dayanışmaya ve haberleşmeye yönelik” olduğu gerekçesiyle engellendiğini anlatan Cihan Kirsiz, “Tutsakların kendi mahkemeleriyle ilgili gazetecilere, yazarlara yaşadığı hukuksuzlukları anlatmasından daha doğal ne olabilir? Tutsakların kamuoyuna seslerini duyurmak istedikleri mektupların engellendiği gibi gönderilme tarihlerinde de yasalara aykırı hareket ediliyor” dedi. İnfaz Hâkimliği’nin gönderilen mektup ve hak ihlalleri raporunun engellenmesini AİHM kararlarına aykırı bulduğunu kaydeden Kirsiz, “Buna karşı cezaevi idaresi engelleme kararları almaya devam etmekte, yaptığımız itirazların infaz hâkimliği tarafından reddedildiği belirtilmekte. Mektuplarımızın sizlere gecikme nedeni de budur. Bizler, keyfi engellemelere karşı kamuoyuna sesimizin duyurulmasını istiyoruz ” ifadelerini kullandı. Abant İzzet Baysal Üniversitesi 10 tapenin kaydı yok Öğrenciler karga tulumba Haber Merkezi Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde eylemlere katılan arkadaşlarına uzaklaştırma cezası verilmesini protesto eden öğrencilere sert müdahalede bulunan polis 44 öğrenci karga tulumba gözaltına alındı. Polisin direnin öğrencilere cop kullanması dikkat çekti. Bu arada, Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi’nde ise (DTCF) çıkan olaylarda eğitimöğretime 3 gün ara verildi. DTCF’de dün sabah öğrencilere özel güvenlikler tarafından üst araması yapılmak istendi. Öğrencilerin itiraz etmesi üzerine, özel güvenlik görevlileri uygulamanın dekanlık kararı olduğunu söyledi. Üniver siteliler üzerlerini aratmak istemeyince yerleşke önünde bekleyen çevik kuvvet fakülteye girdi. Bu sırada fakültenin kapısı da kapatıldı. Çevik kuvvet fakülteye biber gazı attı. Sonrasında da öğrenciler dışarıya kadar kovalandı. Bu sırada polis 6 öğrenciyi gözaltına aldı. Dekanlık da fakültede eğitimöğretime 3 gün ara verdi. Fakülte kapısına, “Fakültemizde 17 Kasım 2014 Pazartesi gününden itibaren eğitimöğretime 3 (üç) gün ara verilmiştir” yazısı asıldı. Bu arada sınavlar da iptal edildi. Fakülte kapısı kapatılırken, bahçeye de kimse alınmadı. Gözaltına alınan öğrenciler ise daha sonra serbest bırakıldı. HÜ, öğRENCİLERİNİ FİşLEYİp DosYALAMış Haber Merkezi Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde sol görüşlü öğrencilerle EğitimSen üyesi akademisyenlerin fişlendiği iddia edildi. Kolektif Basın Merkezi, HÜ Rektörlüğü’nün “Beytepe Kampüsü’nde faaliyet gösteren sol gruplar ve sürekli yayınları” konulu bir dosya oluşturduğunu iddia etti. Dosyada, öğrenci veya öğretim üyesinin ad ve soyadı, fotoğrafı, hangi örgüte üye olduğu, üniversitede yürüttüğü faaliyetler ayrıntılı biçimde yer aldı. Dosyada ayrıca, Öğrenci Kolektifleri üyesi Ö.B. hakkında hazırlanan fişleme belgesinde yer alan bilgiler de sunuldu. Çeşitli bilgilerin yer aldığı belgede, “Düzenli olarak afiş ve pankart asmaktadır” ifadesine de yer verildi. Tarhan’ın parti ismine itiraz (Fotoğraflar:DHA) n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 17. Dönem İstanbul Milletvekili Yılmaz Hastürk, CHP’den ayrılan Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın yeni kurduğu Anadolu Partisi’nin ismine itiraz etti. Anadolu Partisi isminin Siyasi Partiler Yasası’na (SPY) aykırı olduğunu öne süren Hastürk, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanlığı’na ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iki ayrı başvuruda bulundu. Hastürk, “Anadolu Partisi’nin ismi Siyasi Partiler Yasası’nın 96. maddesine aykırıdır. Acilen bu merciler gerekeni yapmalıdır” dedi. Öte yandan CHP’li Muharrem İnce, Tarhan’ın partisine katılıp katılamayacağı konusunda “Türkiye’de dik duran, eğilmeyen, bükülmeyen kale Cumhuriyet Halk Partisi’dir. AKP’den kurtulmanın yolu CHP’yi iktidar yapmaktır. Onun için maceraya gerek yok diyorum. Yeni istifalar inşallah olmaz, sanmıyorum” dedi. Bakan Ala, Emniyet’e alınması planlanan TOMA’ları ‘es’ geçti Yeni alınacak TOMA sayısını vermedi ALİCAN ULUDAĞ ANKARA İçişleri Bakanı Efkan Ala, milletvekillerinin konuşmalarının ardından soruları yanıtladı ancak bir türlü Emniyet’e alınacak yeni TOMA rakamını açıklamadı. Ala, Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker’in kamuoyuna duyurduğu TOMA ihaleleri konusunda bilgi vermekten kaçındı. Oysa geçen yılki sunumda dönemin bakanı İdris Naim Şahin, Emniyet’e alıncak TOMA’lara ilişkin istatistikler de vermişti. Ala, bakanlığının bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki konuşmasında uzun süre vekillerin soruları yanıtlamaktan kaçındı, bu durum vekillerin tepkisini çekti. Daha sonra soruları yanıtlamaya başlayan Ala, Van’da polis panzerinin araçları ateşe iteklemesine ilişkin “Burada bu işi yapan bir polis memuru ile birlik amiri olan komiser yardımcısı açığa alındı, haklarında soruşturma açıldı. O itilen sivil plakalı iki araç Emniyet’e aittir” dedi. Bingöl Emniyet’ine yönelik saldırıda üç kişinin, Yüksekova’daki iki askerin şehit edilmesine ilişkin ise 2 kişinin tutuklandığını söyleyen Ala, Van depremine ilişkin vali ve diğer sorumlular hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin, müfettişlerin yaptığı inceleme sonucunda suç bulunmamasını gerekçe gösterdi. Ala, konuya karşı Danıştay’da dava açılabileceğini söyledi. Ala, TOMA alımlarına ilişkin ise “Kamu İhale Yasası Meclis’ten çıktı. Her şey bu yasaya göre yapıldı. Bu çerçevede insanların her türlü yolları deneme hakları var” dedi. Ala, şu anda emniyetin elinde 247 TOMA olduğunu açıklarken, yeni alınacaklara ilişkin bir bilgi paylaşmadı. KÜRDİSTAN TARTIŞMASI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanlığı’nın bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, MHP’li Mehmet Günal ile HDP’li Hasip Kaplan arasında “Kürdistan neresi” tartışması yaşandı. Peşmergelerin Suriye’nin kuzeyine gönderilmesine ilişkin HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ile tartışan MHP milletvekili Mehmet Günal, “Türkiye topraklarında Kürdistan var mı, sayın Bakan’a soruyorum. Siz karışmayın” dedi. Kaplan’ın “Var tabii... Siz de öğreneceksiniz” demesine Günal, “Türkiye’de böyle bir yer yok. Kim ki Kürdistan var diyorsa, hepsi teröristtir. Sen söylüyorsan Sayın Kaplan sen de teröristsin. Türkiye’de Kürdistan diye bir yer yok, olmayacak da” diye tepki gösterdi. Kaplan da “21. yüzyılda Kürt ve Kürdistan’ı inkâr etmek, kafayı kuma gömmektir” ifadesini kullandı. Tartışmanın uzaması üzerine görüşmelere bir saat ara verildi. Emniyet’in 247 TOMA’sı var Çiller duruşmaya getirilemiyor n İstanbul Haber Servisi 28 Şubat davasında şikayetçi olan eski Başbakan Tansu Çiller, 28 Şubat davasının görüldüğü Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatı ile İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya yine mazeret bildirerek katılmadı. Avukatı tarafından mahkemeye sunulan mazeret dilekçesinde Çiller’in yurtdışında bulunduğu ifade edilerek, duruşmanın adli tatil sonrasına bırakılması istendi. Mahkeme Çiller’in mazeretini kabul ederek, duruşmayı 19 Aralık’a erteledi. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nda değişiklik yapacaklarını belirten Ala, ayrıca molotofun da silah sayılacağını kaydetti. Oslo görüşmelerini “paralel yapı”nın sızdırdığını iddia eden Ala, yasadışı dinlemelerle ilgili bin 181 kişi hakkında soruşturma açıldığını, bunlardan 460 kişi hakkında ihraç talep edildiğini, 155 kişinin ise ihraç edildiğini söyledi. 155 polise ihraç Kirsiz’in gazetemize gönderdiği mektupta dikkat çeken bazı ihlaller özetle şöyle: 2007 yılında Adalet Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu 45/1 genelge kapsamında haftada 10 tutuklunun toplam 10 saat sohbet hakkı engellenerek sadece haftada 2.5 saat görüşmeye izin verilmekte. Açık görüş girişindeki xray cihazlarının ayarlarıyla oynanarak iç çamaşırı kopçası metal düğmeye ötecek kadar hassaslaştırılarak ziyaretçilere sorun çıkarılıyor. Mecit Şahinkaya’nın ziyaretçisi Kader Şahinkaya 1 saatlik görüşmeye üst değiştirmesinden dolayı 10 dakika gecikmeli geldi. Temmuz ayı içerisinde A20 hücresine Leman, Penguen ve Uykusuz gibi muhalif dergilere abone olma telebine cevap verilmedi. Mecit Şahinkaya’nın doktor tarafından yazılan gözlüğü 8 gün gecikmeli geldi. Gönderilen gözlüğün bir camı aşırı yüksek derecede takılarak gönderildi. Utku Aykar’a zorla ayakkabı aramasına izin vermediği için 3 ay ziyaretçi yasağı getirildi. İhlalleri sıraladı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle