Katalog

18 KASIM 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gezi Direnişi’nin başlangıç nedeni Gezi Parkı’nda yapılaşma İBB’nin gündeminde 5 Nefret! Talan, yağma, katliam! Ezilen, sömürülen, köle düzeninin halkları! Saraylar, AK Saraylar! Bunun yanı sıra bir Çin efsanesi, Küba’ya cami yapma düşü... Sömürgeciliğin, emperyalizmin, vahşi kapitalizmin “küresel dünya düzeni” kandırmacasıyla yeraltı kaynaklarını ele geçirme mücadelesi... RTE’nin kafasında fetihçi bir düşünce var, bunu hayata geçirmek istiyor anlaşılan... Bin odalı AK Saray, TOKİ’ye takılan 297 milyon borç... Cumhuriyet’in manşeti: “Veresiye Saray!” HHH Gündem canımızı sıkıyor, kaygılarımız artıyor; eski korkularımızın korkusuzluk içeren paha biçilmez deneyleri... Yaşamın anılaşmış renklerinde bırakalım “Amerika’nın keşfi”ni, Küba’nın tepelerine cami yapmayı... Kaç işçi yaşamını yitirmiş iş kazalarında 10 yıl içinde... 12 bin mi? Şu dudak uçuklatan kamu harcamalarına bakalım, yolsuzluklara, mevsimlik tarım işçilerine, maden kömürü ocaklarına, siyanürlü gümüş ve altına... Talana! Yağmaya! Kayıplarımız çoğalırken medyanın gündemi ne? Yüzde 10 barajı kalkacak mı? Bu coğrafyada barış gerçekleşecek mi? 80 yıl önce Dersim’de yaşanan o kıyımı, akan kanı tartışıyoruz tartışmasına ama 30 yıl, 20 yıl, 10 yıl önceyi tartışmıyoruz... Uludere’yi konuşmuyoruz... Peki Gezi ne olacak? Berkin Elvan, Ali İsmail, Ethem, Ahmet, Abdocan, Uğur... Ya Atatürk Orman Çiftliği’nin yağmalanması, AK Saray... Bir görgüsüzlük anıtı olarak karşımızda duracak... O kaçak saray... Damadın kuryesi... Bakın Suriye’deki iç savaş üç yılda 200 bin insanı öldürdü... Bir mezhep çatışması, vahşi kapitalizm, sömürgecilik ruhu, emperyalizm... Gelin biraz da bunları konuşalım... Bir soru da benden: “Acaba Cüppeli Ahmet Hoca Amerika’nın keşfi konusunda ne düşünüyor?” Bunu da ben merak ediyorum! Bir de tüm Güney Amerika ülkelerine camiler yapıp imam hatipler açalım... Ne iyi olur değil mi? Kışla sevdası sürüyor HAZAL OCAK İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), 12 milyar 250 milyon lira olarak belirlenen 2015 yılı bütçesi sert tartışmalar arasında oy çokluğu ile kabul edildi. CHP Grup Sözcüsü Tonguç Çoban hem strateji planlarında hem de 2015 performans yatırım planlarında “Taksim Meydanı Kentsel Tasarım ve Taksim Kışlası Restitüsyon Yeni Kullanım” projesinin yer almasına tepki göstererek “Gezi Parkı’na kışla yapma sevdasından vazgeçin. Park olarak kalsın” dedi İBB Başkanı Kadir Topbaş dün belediye meclisine 2015 yılı bütçesini sundu. Konsolide bütçenin 31 milyar 865 milyona TL’ye ulaştığını belirtti. Çevre konusunda yanlış anlaşıldıklarını savunan Topbaş, bütçenin yüzde 40’ının çevre yatırımlarında kullanılacağını söyledi. Topbaş, Unkapanı Köprüsü’nü denizin altına alacaklarını ve konunun ihale aşamasına geldiğini de açıkladı. Stratejik planda ve performans yatırım programında Gezi Parkı’na kışla adı altında AVM inşa edilmesine yönelik projenin yer alması tartışma yarattı. CHP Grup Sözcüsü Tonguç Çoban “10 yakın gencimizi bu olaylar çerçevesinde kaybettik ve ortak acımızdır. Bunun simge lendiği yer Gezi Parkı’dır. Direniş de Gezi Parkı’nın park olarak kalması orada ağaçların kesilmemesiydi. Bundan herkesin bir ders çıkarması lazım. Başka benzeri olaylar olmaması gerekirken inadına inadına ‘Taksim Kışlası’ kavramı bu plana sokuluyor. Olaylardan sonra hiçbir zaman Gezi’ye yapılacak kışlayı bu kadar açık söylememişlerdi” diye konuştu. CHP grubu adına söz alan meclis üyesi Hakkı Sağlam kentin dört bir yanının AVM’ler ile doldurulduğunu vurgulayan Sağlam “Kişiye özel imar düzenlemesi ile müteahhitlere rant sağladınız.” dedi. l Eski Vali Mutlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Altınok’a takipsizlik Küba’ya İmam Hatip de Açalım! Eh, olacağı buydu zaten ve oldu. Bize bu yakışırdı, sonunda başardık. Amerika’yı yeniden keşfettik... 12 yıldır bilgilerimiz çoğalıyor, yeni keşiflere yolculuk yapıyoruz, Davos’ta “van münit” çekip, yoksul, ezilen ve baskı altında yaşayan halkların umudu oluyoruz. O umut çoktan yitip gitti, Ortadoğu yangınının içinde kavruldu, külleri uçuştu Gazze’de ama olsun! Umut umuttur! Bir toplum umutlarıyla, coşkusuyla yaşar... Biz de öyle yaşıyoruz! Kazakistan’ı tam yenmişti ulusal takımımız, kaleci Volkan, maç başlamadan önce seyircilerle tartışıp çekip gitti... Neyse Aziz Bey telefon etmiş, maçın ilk yarısı oynanırken takım arkadaşı Emre’yle stada geri dönmüş, maç bittikten sonra çıkışta gazetecilerin üzerine güvenlikçiler saldırmış... Futbolumuz da siyaset gibi! Cumhurbaşkanı öyle bir konuşuyor ki, dünyayı titretiyor. Tam 12 yıldır bekleyip turnayı gözünden vuruyor, masallarda, söylencelerde geçenleri gerçekmiş gibi ortaya atıyor... Merak ediyorum inanarak mı söylüyor bunları? Bana kalırsa inanarak söylüyor ve böylece salt Türkiye değil, dünya gündemini de değiştireceğini sanıyor! HHH Umur Talu’nun değindiği gibi “o Avrupa merkezli keşif dili” aynen bizim de dilimiz... Amerika’nın keşfi gibi bir saçmalıkla, nasıl oradaki kadim halkların ve uygarlıkların varlığı, sömürgeciler, misyonerler, onların kılıçları ve hastalıkları tarafından kaldırılıyorsa... Aynı dili şöyle kullanmak eşdeğerdir: “Amerika’yı Kolomb değil, Müslümanlar keşfetmiştir...” İnsan o zaman şöyle düşünür: “Hani İslam dini, sömürgeci, baskıcı, dayatmacı bir din değildi?” 2014 yılında sınır komşularımızda, İslam coğrafyasında ırk, mezhep savaşları yoğunluk kazanıyor; Müslümanlar Müslümanları öldürüyor, şeriat düzenini, hukukunu, devletin yaşam biçimi yapmak için... Mezhepseletnik düşmanlık! ‘İnadına Kışla diyorlar’ Meclis Başkan Vekili Ahmet Selamet, Sağlam’ın konuşma süresini aşması üzerine mikrofonu kapattırdı. Pazarlıkların ardından teşekkür etmek için süre isteyen Sağlam’ın mikrofonu açıldı ancak itfaiyede yaşanan yolsuzlular, işçi ölümleriyle ilgili eleştiriye devam ettiği için yeniden kapatıldı. Bu sırada AKP’li üyeler sıralara vurarak protesto ederken CHP’li üyeler alkışlarla Sağlam’a destek verdi. Sağlam’dan sonra konuşma yapacak olan MHP’li Meclis Üyesi Hüseyin Kırcalı’nın süresini Sağlam’a vermek isteyince tekrar tartışma çıktı ve oturuma ara verildi. Mikrofon kapatıldı TOMA operatörü polise 3 yıla kadar hapis istemi CANAN COŞKUN Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği facianın ardından 17 Mayıs günü Taksim’de gerçekleştirilen protesto eyleminde Birgün gazetesi muhabiri Pembegül Gökçek’i tazyikli su sıkarak yaralayan TOMA operatörü polise, kasten yaralama suçundan iddianame düzenlendi. Gökçek’in şikâyetçi olduğu dönemin valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü Ünal Altıner, İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürü Kayhan Şahan hakkında da takipsizlik kararı verildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, çevik kuvvet şube müdürlüğünde görevli TOMA operatörü polis memuru Hakan Yıldırım hakkında Gökçek’i kasten yaraladığı iddiasıyla 3 yıla kadar hapis istendi. İddianamede, Gökçek’in 17 Mayıs günü alanı dolduranların dağıldığı esnada illegal örgüt üyelerinin polise taş ve şişe fırlattığı iddia edildi. T35 No’lu TOMA’da operatör olarak görev yapan Yıldırım’ın toplananlara doğru su sıktığı anlatıldı. Sıkılan sudan dolayı Gökçek’in düşerek yaralandığı kaydedildi. 16 Eylül 2014 tarihli adli tıp raporunda da Gökçek’in basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmayacak şekilde yaralandığı belirtildi. Şüpheli polis memuru savcılık ifadesinde, emir üzerine topluluğa su sıktığını kaydederek, “Belirgin bir şahsı ya da müştekiyi yaralamak gibi bir kastımız söz konusu değildir. Yasadışı hale gelen gösteriyi engellemek amacıyla topluluğu dağıtabilmek niyetiyle ve amirlerimizin verdiği emir üzerine harekette bulunduk suç isleme kastım yoktur” dedi. nium e a t i T d elin d o m keti a p X iye! d e h Avukatlar, Gezi Direnişi sırasında gözaltına alınan bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek’e de gönüllü olarak destek vermişlerdi. l Polislerce darp edilen avukatların yargılanmasına bugün başlanacak Avukatlara cadı avı ÖZLEM GÜVEMLİ Gezi eylemleri sırasında gözaltına alınan birçok yurttaşa gönüllü hukuki destek sunan 4 avukatın, 8 Temmuz 2013 günü aralarında bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek’in de bulunduğu müvekkillerine yemek götürdükleri için dayak yedikleri polislerle ilgili şikâyetinde bir yıldır hiçbir gelişme yaşanmadı. Ancak polislerin avukatlar hakkındaki şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma hızla tamamlandı. Avukatların yargılanmasına bugün başlanacak. Olayla ilgili hazırlanan iddianamede çok dikkat çekici bir kopyalayapıştır vakası da yaşandı. İddianameye göre 4 avukat da kelimesi kelimesine hâkime ve polislere aynı ifadelerle hakaret etmişler. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Bayram Köroğlu tarafından Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 3. katındaki nezarethanede 8 Temmuz 2013’te yaşanan olayla ilgili 28 Mayıs 2014’te iddianame hazırlandı. İstanbul 22. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi Salih Cantürk, polis memurları Talip Akboğa, Atalay Özdemir, Ramazan Ekemen’in şikâyetçi olarak yer aldığı iddianamede avukatlar Elif Çalışkan, Sevinç Sarıkaya, Tolga Çakır, Tülay Odabaş hakkında hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlamaları ile 3 aydan 3 yıla kadar hapis istemi ile dava açıldı. İddianamede hakaret ifadelerin hepsi aynı sırayla ve imla hataları ile birlikte avukatların isimleri değiştirilerek tekrarlandı. Avukat Elif Çalışkan’ın polis Talip Akboğa’yı, avukat Sevinç Sarıkaya’nın da polis Atalay Özdemir’i yaraladığı öne sürüldü. Çalışkan, yaşananları şöyle anlattı: “Biz yaklaşık 10 müdafii olarak ‘lütfen dosyayı tekrar dikkate alın ortada suç yok, delil yok Hâkim Bey’ şeklinde tepkimizi gösterdik. Hâkim Cantürk tepkimi duymadı. Kimse hakarette bulunmadı. Saat 23.30 civarıydı tutuklular uzun süredir aç oldukları için aileleri yemek almışlardı, onları götürdük. Polis memuru yiyeceklerin folyolu olması gerektiğini söyledi. Biz de gecenin o saatinde folyolu yiyecek bulamayacağımızı isterlerse tek tek kontrol edebileceklerini söyledik. Paketlerle birlikte nezarethaneye girdik. 2 avukattık. 89 polis ellerimizdekileri yere atıp çiğnediler. İkimizi de tekmelediler. Tutukluların gözleri önünde gerçekleşti. Avukat Tolga Çakır yardıma geldi, 10 polis vurdu. Çakır’ın dudağı patladı. Şikâyetçi olduk.” Kopyala yapıştır