23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Yol haritasına göre çözüm süreci hem ‘siyasal’ hem ‘sayısal’ açıdan CHP’den de geçmek zorunda CHP’ye mecburlar ERDEM GÜL ANKARA Kobani eylemleri sonrasında tıkanan ve Abdullah Öcalan ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın girişimiyle yeniden raya sokulan çözüm sürecinin önceden planlanan yol haritası CHP’nin kapısının çalınmasını da içeriyor. Yol haritasındaki PKK’nin silah bırakmasına karşı gerçekleşecek özel ya da genel af için CHP’den destek istenecek. Gelecek hafta HDP heyetinin İmralı’ya ziyaretinin ardından taraflar alttan alta CHP’yi sürece çekecek girişimleri başlatacak. Çözüm sürecindeki bir aya yaklaşan tıkanıklığın ardından hükümet ile HDP’nin yeniden devam kararı almaları üzerine gözler gelecek hafta Öcalan’la yapılacak görüşmeye ve yol haritasının uygulama takvimine çevrildi. Ancak İmralı görüşmesi öncesi yol haritasında her iki tarafın da farklı talepleri bulunuyor ve bu taleplerin gerçekleşmesi çok büyük oranda CHP desteğini gerektiriyor. İmralı ziyareti öncesinde hükümet kanadı, yol haritasının PKK’nin Türkiye’de silahlı mücadeleyi bıraktığını ilan ederek silahı bırakması hedefiyle yürütülmesini istiyor. HDP’nin sözcülüğünü yaptığı taraf ise PKK’nin silahı bırakması karşılığında süreci PKK’lilerin özel ya da genel bir afla Türkiye’ye yasal olarak dönüp siyaset yapmalarının sağlanmasıyla sonuçlanması hedefiyle yürütüyor. PKK’nin “Türkiye’ye karşı silahı bırakması” koşulu karşılığında bir özel ya da genel af çıkarılması Okyanusu Geçerken Uluslararası şiir şölenine katılmak üzere Meksika’nın başkenti Mexico City’ye uçuyorum… İstanbulParis arasında üç saatlik uçuştan ve Paris’te De Gaulle’ün adını taşıyan havaalanında birkaç saatlik bekleyişten sonra yaklaşık altı saattir havadayız. Fransız havayollarının neredeyse bir stadyum dolusu yolcu taşıyan iki katlı muazzam uçağının üst katına bir ara göz attığımda, bu oldukça küçük bölümde pek çok boş koltuk olduğunu görüp pılımı pırtımı toplayarak yukarıda bir pencere kenarına yerleştim… Gerçekten de bir yerleşme oldu bu, çünkü yanımdaki koltuklar da boş olduğu gibi, yanıma okumak üzere aldığım birkaç kitap, dünden birkaç gazete ve Paris’te uçak girişinde yolcular için ayrılmış gazetelerden birkaçıyla, pencereyle koltuk arasındaki iç pervazda küçük bir kitaplık oluşturmayı bile başardım… Bu derme çatma kitaplık bana, Maltepe, sonrasında da Sağmalcılar tutsak evlerinde ranzamın kıyısında oluşturduğum kitaplıkları anımsattı… Yazıya okyanusu geçerken diye başladım ama, Okyanus bir süre önce geride kaldı. Önümdeki ekranda yolun yarısından çoğunun aşıldığı, uçağın burnunun Şikago’ya doğru kıvrıldığı görülüyor… HHH Mexico City’de 14 Kasım’da başlayacak olan şiir şöleni üç gün sürecek. Benim gibi uzaktan gelenler için, zaman farkına alışmak bakımından kısa bir süre bu. Bizimle Meksika arasında zaman farkı sekiz saat. Bizde sabah sekiz saat önce başlıyor… Kolombiya’nın Medellin kentindekinden sonra katılacağım ikinci Güney Amerika şiir şöleni olacak bu. Güney Amerika ülkelerindeki şiir tutkusuyla sanırım hiçbir ülke yarışamaz. Venezüella’da, Şili’de, Küba’da, Arjantin’de uluslararası büyük şiir buluşmaları olduğunu biliyorum. Şiirin öldüğünü düşünenler (Batı Avrupa’da gerçekten var böyle bir şey), bu Güney Amerika gerçeği üzerinde de düşünmeliler… HHH Seyrek de olsa duyumsanan hafif hava sarsıntıları yukarı katta belki daha etkili de olsa, buradaki sere serpe yolculuk hoşuma gitti… İnsan aklının olağanüstü zaferlerinin herhalde başta gelenlerinden biri olan uçmak olgusuna her seferinde bir kez daha hayranlık duymamak mümkün değil! On bin metrede, evimde, çalışma masamın başında gibiyim… Bu yazdıklarım uluslararası uzun mesafe uçak yolculuklarını kanıksamış olanlara komik bile gelebilir. Ama ne yapayım ki ben, bunca yolculuğa, şimdilik Afrika dışında gezegenimizin pek çok yerini görmüş olmama karşın, yarım yüzyıl önce “Bir Gün Mutlaka”da “dünyayı görmek istiyorum” diyen delikanlının merak duygusunu, heyecanını yitirmiş değilim… HHH Yazıya son noktayı koymadan az önce sözünü ettiğim gazetelerden birinde okuyup etkilendiğim bir haberi, daha doğrusu ayrıntılarını paylaşmak isterim… Bizim, göremediğim perşembe günkü gazetelerimizde de yayınlanmış olması gereken AlmanyaDarmstdat kaynaklı haberde, Rosetta adını taşıyan insansız uzay aracının Philae adı verilen modülünün, 6.4 milyar kilometrelik uzaktaki bir “kuyrukluyıldız”a ulaştığı, oradan gelecek haberlerin yaşamın başlangıcı konusunda önemli bilgiler sağlayacağı bildiriliyor… Haberde beni asıl duygulandıran, izleme merkezindeki bilim insanlarının, bu sonucu sevinçle kutlayışlarını gösteren bir fotoğraf ve modülün inişi henüz tam olarak gerçekleşmemiş olduğu için kuyrukluyıldızın yer çekimi özelliğine ilişkin olarak içlerinden birinin şu cümlesi oldu: “Şimdi yönetim koltuğunda Isaac Newton oturuyor…” HHH On bin metrede uçarken ve özellikle de böyle bir ortamda, bilimsel aklın ve bu akılla düşünen insanın düzeyini, ülkemizde yaşanmakta olanlarla bir arada düşünerek hissettiklerimi anlayacağınızı ve paylaşacağınızı biliyorum… 330 oy gerekli konusunda tarafların yol haritasının ilan edilmemiş adımları çerçevesinde mutabakatı bulunuyor. Af, yol haritasının en hassas adımını oluşturuyor. PKK’lilerin siyasete dönüşünü öngördüğü için hükümeti en çok zorlayacak konu da af olacak. Anayasaya göre af için “nitelikli çoğunluk” olarak tanımlanan 330 oy gerektiğinden de sayısal zorluk bulunuyor. Halen 312 milletvekili olan AKP’nin HDP’lilerle birlikte 340 oyu ancak bulabiliyor. 340 oyluk bir tablo, özellikle AKP’deki çözüme muhalefet eden ve partide gelecek bulamayan isimlerin de oy vermeyeceği öngörüldüğünde güven verici bulunmuyor. Ancak taraflar yalnızca bu tablo nedeniyle değil, siyaseten de çözüm sürecinin sonuca ulaşmasında CHP’ye ihtiyaç duyuyor. Özel likle çok alttan alta Öcalan için de formül arayışı konuşulduğu için çok geniş bir toplumsal desteğin zorunlu olduğuna vurgu yapılıyor. Bu nedenle de affın toplumsal tabanının genişletilmesi için CHP desteğinin önemine her iki taraf da özel vurgu yapıyor. Taraflar, halen silah bırakma karşılığı afta mutabakat sağlamalarına karşın yaklaşan seçim nedeniyle bunun zamanlamasını belirlemedi. Silah bırakmaya karşı af adımının seçim öncesi mi sonrası mı olacağına karar verilecek. CHP’nin çözüm süreci izleme kurulları için çıkarılan çerçeve yasaya muhalefet etmemesinden de cesaret bulan taraflar, CHP’nin desteği için girişimde bulunmayı CHP’nin nabzı geciktirmeyi düşünmüyor. Gelecek hafta HDP heyetinin İmralı ziyaretinin ardından hem hükümet hem de HDP kanadının olası bir destek talebine karşı nasıl davranacağı konusunda CHP’nin nabzını tutacak girişimlerde bulunması bekleniyor. AKP’de de HDP’de de Öcalan’la görüşecek heyetlerin genişletilmesi kapsamında CHP’lilerin de ziyaret yapmalarının önerilmesi görüşleri seslendiriliyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve eski genel başkan Deniz Baykal’ın “genel af” konusunda yaptıkları açıklamalar da CHP’den gelebilecek olumsuz bir tavra karşı, “Ama genel başkanlarınız bunu söylemişti” yanıtını vermek üzere AKP ve HDP çevrelerinin bellek tazeleme çerçevesinde gündemlerine girmiş durumda. 1. Dünya Savaşı Sempozyumu’nda konuşan Kılıçdaroğlu, krizlerin savaşla çözülemeyeceğini söyledi Ders çıkarmıyorlar ALİ AÇAR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Tarih siyasetçilerin istismar edecekleri bir alan değil, tarih siyasetçilerin ders çıkaracağı bir alandır” dedi. Kılıçdaroğlu, 1. Dünya Savaşı sonrasında Ortadoğu coğrafyasında kurulan devletlerin bölgenin temel hassasiyetlerini hiçe sayan bir anlayışın temsilcisi olduğu için bugün bile bölgede iç karışıklıkların, savaşların devam ettiğine dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Bugün içinde bulunduğumuz koşullarda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey cumhuriyet tarihimizin barış eksenli dış politikasıdır” dedi. Gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın organize ettiği 2 günlük “100. Yılında 1. Dünya Savaşı” sempozyumu Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde dün başladı. Sempozyumun açılış törenine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dünya Savaşı fotoğrafları sergisini gezdi. Kılıçdaroğlu 1. Dünya savaşının 40 milyon insanın yaşamını yitirdiğini ölen her askerden 10’u Osmanlı üniforması taşıdığını anlattı. Bu savaş sonucunda 4 büyük imparatorluğun çöktüğün, monarşizmin dünyada tek egemen yönetim anlayışı olmaktan çıktığını söyleyen Kılıçdaroğlu, 1.Dünya savaşı sonucunun dünyadaki krizlerin artık savaşlarla çözülemeyeceğini ortaya koyduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Ne yazık ki dünya devletleri yaşanan acılardan ders çıkarmayı başarabilmiş değildir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Ortadoğu coğrafyasında kurulan devletler bölgenin temel hassasiyetlerini hiçe sayan bir anlayışın temsilcisi olduğu için bugün bile bölgede iç karışıklıklar ve savaşlar devam etmektedir. Bugün özellikle Ortadoğu’ya göz dikerek kişisel ihtirasları doğrultusunda içinde bulunduğumuz coğrafyayı ülkemizide içine alan bir savaşın eşiğine getirenler anlaşılan tarih bilgisinden ve geçmişten ders çıkarma erdeminden yoksundurlar. Bugün içinde bulun Özel tünel park yutacak HAZAL OCAK CHP’nin sempozyumuna Prof. Dr. İlber Ortaylı da katılarak Kılıçdaroğlu ile bir süre sohbet etti. Beşiktaş’taki sempozyumun bugünkü bölümünde özel bir oturum yapılacak. duğumuz koşullarda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey cumhuriyet tarihimizin barış eksenli dış politikasıdır. Gerçeği öğreneceğiz ki geleceği sağlıklı kuralım” diye konuştu. Toplantının açılış konuşmasını yapan Mustafa Balbay, fotoğrafları, araştırmacı Necmettin Özçelik’in arşivinden aldıklarını ve CHP olarak günlük siyasi tartışmaların dışında, bilim insanlarına bırakıp  onlardan ders alarak gelecek kurmayı planladıklarını söyledi. Temel sloganlarının, “20. yüzyılın belleğini bilimin ışığında 21. yüzyıla taşıyoruz” olduğunu söyleyen Balbay, “Biz Türkler tarihi yapmaktan, yazmaya fırsat bulamıyoruz. En uzun yolculuk bile ilk adımla başlar derler ya, sempozyumun heyecanıyla söylüyorum. Çok önemli bir yolculuğun ilk adımı bu” diye konuştu. Prof. Dr. Feroz Ahmad, Osmanlı devleti yıkılmasaydı Türkiye Cumhuriyeti’nin olamayacağını vurguladı. Ahmad, “Mustafa Kemal’in partisi inkilabı yerine getirdi” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Talat Halman ise “O dönemin ardından Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli gibi hümanist şairler ve ilim insani yetiştirmiş olsaydık bugün durum daha farklı olurdu” dedi. Osmanlı dönemindeki azınlıklara yönelik yaşanan olaylara ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili, iddiaları ortaya atan kişilerin belgelerini ortaya koyması gerektiğini söyledi. Ataöv, Mustafa Kemal’in soykırımı kabul ettiği yönünde açıklamaların gerçeği yansıtmadığını anlattı. Prof. Dr. Norman Stone ise Türkiye’nin Kurtuluş Savaşının bir kahramanlık süreci olduğunu söyledi. Stone, Ermenilerde diaspora hastalığı olduğunu ve yanında hep güç görmek istediğini belirtti. halli, özetle şunları söyledi: “Bugün Suriye’ye yönelik 100 ülke harekete geçti. Tarihte böyle bir şey yok. El Cezire televizyonu tam bir operasyon merkezi olarak kullanıldı. Burada görev alan CIA ve MOSSAD ajanlarının paralarını Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkeler veriyor. Türkiyede böyle çağdışı ülkelerle dost oluyor. Atatürk Cumhuriyeti Türkiye’yi, Suudi Arabistan kafasından kurtarmıştır. Dünyada 100 milyon kişinin IŞİD’e parasal ve lojistik destek verdiğini düşünüyorum. Biz 30 yıl IŞİD’i konuşmaya devam edeceğiz.” Prof.Dr. Sina Akşin, Atatürk’ün dayatılan Sevr Antlaşması’na karşı başkaldırdığını belirterek “Atatürk o kadar prestij kazandı ki devrimlerini yapabildi. Bu devrim şıklık olsun diye mi yoksa İslamcıların iddia ettiği gibi züppelik olsun diye mi yapıldı? Hayır. Atatürk yapmasa rahat edebilirdi. Kendisini padişah ilan edebilirdi. Avrupa’da keyif çatabilirdi” dedi. Sempozyumda bugün Hayri İnönü, Osman Mayatepek ve Pınar Feyzioğlu Akkoyunlu’nun katıldığı özel bir oturum yapılacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yapılmaya başlanan Çamlıca Tepesi’ndeki camiye özel tünel projesi teklifi dün İBB Meclisi’nden oy çokluğuyla geçti. CHP’li üyeler tünelin sadece Çamlıca Camisi’ne gidiş için planlandığını belirtirken “Libadiye’den bir tünel yapılacak ve 3 kilometre bu tüneli kazacaksınız ama yolun sonu duvar. Yolun sonu otopark. Yaptığınız tünelin sonunda çıkış yok” dediler. AKP’liler ise yapılan cami ile birlikte ziyaretçi sayısının artacağını ifade etti. Proje kapsamında Libadiye Gürpınar Caddesi’ndeki park alanları da kaldırılarak yola dahil edilecek. İBB Meclis toplantısında tünel teklifine ilişkin rapor projenin ayrıntılarını da ortaya koydu. Teklifte LibadiyeGürpınar Köprülü Kavşağı’nın bulunduğu kısımda ÜsküdarÜmraniye TEM bağlantı yolunun kuzeyindeki ÇamlıcaÜmraniye E5 bağlantı yolunun kuzey yönünde genişletilmesi isteniyor. Gürpınar Caddesi’nin güzergâhının yaklaşık 10 metre doğu yönüne kaydırılması talep edilirken Alemdağ Caddesi’nden itibaren Büyük Çamlıca Tepesi’ne doğru kısmen hemzemin kısmen de tünel geçişi olarak teklifin plana işlenmesi gerektiği belirtiliyor. Plan değişikliği teklifinde Gürpınar Caddesi’nin doğusundaki park alanlarının kısmen iptal edilerek caddeye dahil ediliyor. Bu değişiklik taleplerini içeren İmar ve Bayındırlık Müdürlüğü ile Ulaşım ve Trafik Komisyonu’nun raporu dün Meclis’te görüşüldü. Rapora komisyonda “hayır” oyu veren CHP’li meclis üyeleri muhalefet şerhleri rapora konulmadığı için meclis toplantısında itirazda bulundu. İBB Meclisi CHP Grup Sözcüsü Tonguç Çoban, tünelin camiye özel olarak yapılmak istendiğini belirterek “Mecidiyeköy’den teleferikle başka ulaşım yollarıyla buraya işlevlik kazandırılmak isteniyor. Libadiye’den bir tünel yapılacak ve 3 kilometre bu tüneli kazacaksınız ama yolun sonu duvar. Yolun sonu otopark. Yaptığınız tünelin sonunda çıkış yok. Dolayısıyla buraya harcanacak 3540 milyon dolar boşa gidecek” diye konuştu. AKP üyeler sıralara vurarak CHP’li üyeleri protesto etti. yıl daha IŞİD’i konuşacağız’ Yazar Hüsnü Mahalli de Türkiye’de hilafetin kaldırılmasından 4 gün sonra İngiltere’nin Ortadoğu ve Arap ülkelerinin Türkiye’deki laik bağımsız devleti örnek almaması için Müslüman Kardeşler’in kurulmasına öncülük yaptığını söyledi. Sovyet devrimini tehlike olarak gören Suudi Arabistan’ın sınırsız para kullandığını anlatan Ma ‘30 Şerh dikkate alınmadı ‘Karanlık’ ilişkiler l Mesut Yılmaz’a saldırıdan haberdardı Yol haritası yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm süreciyle ilgili hükümetin sızdırdığı yol haritası taslağının üzerinde anlaşılmış gibi sunulmaması gerektiğini belirterek, “Taraflar oturacaklar, yasaya göre taraflar var, görüşecekler ve sonrasında bir yol haritası çıkarsa o yol haritası olacak. Henüz bunun tartışılmasına bile başlanmış değil” dedi. IMC TV’de gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Demirtaş, Kobani’den önce de süreçte sıkıntılar olduğunu, Abdullah Öcalan’ın deklarasyonundan sonra hızlı adımlarla sonuca ulaşılacağının öngörüldüğünü kaydetti. Hükümetin müzakereye geçişle ilgili yasayı bir türlü çıkaramadığını dile getiren Demirtaş, bu süreçte yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaşandığını belirterek, “Süreç bitecekse, biz kendimizi bunda yetkili görmüyoruz. Bitecekse İmralı’da biter” dedi. 10 gün içinde İmralı’ya gidilebileceğini söyleyen Demirtaş, hükümetin süreçten muradının PKK’nin silahsızlandırılması olduğunu, Öcalan’ın da buna kapalı olmadığını belirterek “Sürecin bir sonucu da bu olacaktır” dedi. Demirtaş şöyle devam etti: “Öcalan, ‘hükümet üzerine düşeni yapacak, ben yapacağım, tüm bunları sonuçlandırabiliriz’ dedi. Ancak uzlaşılmış bir yol haritası var gibi sunuluyor. Kobane oldu ve bozuldu. Hayır. Ortaya konsensüs sağlanmış bir yol haritasının çıkabilmesi için müzakere yapılması lazım. Hükümetin sızdırdığı bir yol haritası taslağı var ama sayın Öcalan’ın bu konudaki görüşünü bilmiyoruz. Takvimlendirilmiş bir yol haritası söz konusu değil. Tek sayfalık 6 maddelik metinde sadece başlıklar var, yol haritası değildir. Cemil Bayık da kendilerine bir şey ulaşmadığını açıkladı.” l Demirtaş: Henüz uzlaşılamadı ‘TSK, PKK İLE İŞBİRLİĞİ YAPABİLİR’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde 1990’lardaki faili meçhul cinayetlerle adı anılan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın 24 Kasım 1996’da Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de dönemin ana muhalefet lideri Mesut Yılmaz’a yumruk atılarak burnunun kırılmasıyla sonuçlanan saldırıyla ilgisinin olduğu ortaya çıktı. 28 Kasım 1996’da Lübnan’dan Öcalan’a suikast girişimi operasyonundan dönen Mahmut Yıldırım, Yılmaz’a saldırının talimatını veren Macar İsmail lakaplı İsmail Koçkaya ile telefonda görüşmüş. Koçkaya, Yeşil Lübnan’dayken de ısrarla kendisine ulaşmak istemiş. MİT’in Yeşil raporunda, bu görüşmelere ilişkin “Mahmut Yıldırım’ın Budapeşte’de Sayın Mesut Yılmaz’a yapılan saldırı olayının organizesinden haberdar olduğu ihtimalini akla getirmektedir” tespiti yer aldı. Üstelik raporda ifadesi yer alan iki MİT görevlisi, Yeşil’in Macar İsmail’i 1995’te MİT KontrTerör Merkezi yöneticisi Mehmet Eymür ile tanıştırdığını açıkladı. Ankara’da açılan faili meçhul cinayetler davasının, dosya eklerinde yer alan MİT’in 29 Mayıs 1998 tarihli soruşturma raporunda Mahmut Yıldırım’ın bağlantılarına ilişkin yeni bilgiler gün yüzüne çıktı. Yıldırım’ın 1994’te İstihbarat Başkanlığı’nda görevli Şükrü Elgin tarafından Mehmet Eymür ile tanıştırıldığının anlatılan raporda, buna karşın Yeşil’in 1992’de Malatya Bölge Başkanlığı aracılığıyla teşkilat ile irtibat kurmak istediği, İç İstihbarat Başkanlığı’nın “Kati suretle kendisi ile temasta bulunulmamasına azami özenin gösterilmesi” talimatı olduğu ifade edildi. MİT’in raporunda, Öcalan’a yönelik Beyrut Fırsat Operasyonu’nun neden başarısız olduğuna ilişkin değerlendirmeler yer alırken patlayıcıların diplomatik dokunulmazlığa sahip personelce taşınılması eleştirildi. Mahmut Yıldırım’ın kardeşi Bahattin Yıldırım’ın da ifadesine başvuruldu. Sakık’tan tartışma yaratacak öneri DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık, çok tartışılacak bir öneride bulundu. Sakık, Türkiye’de barış sağlandıktan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Ortadoğu’daki tehditlere karşı PKK ile ortak bir güç birliği kurmasını önerdi. Sakık, peşmergenin de buna katılabileceğini belirtti. Kürt Bölgesel Yönetimi Başkan Mesut Barzani ile önceki gün kuzey Irak’ta görüşen Sakık, dün Türkiye’ye döndü. Rudaw’a konuşan Sırrı Sakık, Barzani ile son gelişmeleri tüm ayrıntılarıyla görüştüklerini belirterek, “Son dönemlerdeki saldırıların artık Kürtler arasındaki birliğin kaçınılmaz olduğunu ortaya çıkardığını konuştuk” dedi. “Türkiye’de barış süreci bir aşamaya geldi. Silah artık Türkiye’de bir tehdit olmaktan çıkmalı” diyen Sakık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürtlerin Ortadoğu’da kendisini savunması ve varlıklarını tehdit eden diğer güçlere karşı ciddi bir birlik oluşturması lazım. PKK’nin 30 yıllık bir savaş deneyimi var. TSK de Türkiye’de barış sağlandıktan sonra Ortadoğu’nun güvenliğini tehdit eden güçlere karşı PKK ile ortak bir güç birliği kurabilir. Tehdit kapsamlı bir tehdit olduğu için peşmerge ve PYD de buna katılabilir.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle