04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2014 CUMARTESİ 4 HABERLER Nasıl Görünüyor? 2 PARİS Fransa’nın Türkiye konusunda uzmanlaşmış gazetecilerinin önde gelenlerinden Marc Semo’nun, dün bu köşede yansıttığım Türkiye ve Erdoğan ile ilgili analizlerini sürdürüyorum. Söz yine Semo’da: “Kimi zaman Erdoğan’ın savları doğru olduğu halde, itibar yitirdiği için kendisine kulak verilmediğini söylemiştim. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri de Suriye konusundaki tutumu. Bu konuda bir zamanlar Fransa ile Erdoğan Türkiyesi aynı çizgideydiler. İkisi de en başta Beşşar Esad’dan bir reformcu yaratmaya çalıştılar. Sonra ikisi de Suriye’ye müdahale ederek Esad’ın gitmesinin sağlanmasını savundular. İki ülke de Esad muhaliflerine para ve silah verdi. Durum 2013’ten itibaren değişti. Fransa politikasında rötuşlar yaparken Türkiye eski politikasında sıkışıp kaldı. Bununla birlikte, Erdoğan’ı tarafsız kalmadığı için eleştirenlere de katılamıyorum. Sekiz yüz kilometrelik bir ortak sınırda çıkan savaşın etkileri ne yaparsanız yapın size de bulaşır. Ama İslamcılarla sıkı ilişkileri olan Erdoğan’ın geri adım atması da güç oldu. Bugün ise gerçek bir İslamcı terör tehlikesi var Türkiye için. Bugün artık bir gerginlik senaryosu için çok veri mevcut. Metastas tehlikesi Türkiye için de var. Avrupalıların hatasıyla, Avrupa içinde yer alması gereken Türkiye bir Ortadoğu ülkesi konumuna girdi. HHH Türkiye’nin Ortadoğu’da bölgesel güç haline gelmesi de söz konusu. Ama burada Türk ordusunun durumu da çok önemli. Son operasyonlarla, hava kuvvetleri, deniz kuvvetleri büyük darbeler yediler. Türkiye’nin bölgesel güç olmasından çokça söz edenler, milli savunma politikalarına değinmiyorlar. Türkiye, keşif uçağının Suriye tarafından düşürülmesi olayında bir bölgesel güç gibi davranmadı. Orada bölgesel güç, uçaksavar tesislerinin hiç değilse bir kısmını yerle bir ederdi. İsrail benzer bir durumda öyle davranırdı. Sonra bölgesel güç konusunu gündeme getirenler, nükleer güç konusunda hiç konuşmuyorlar. İran’ın nükleer gücü olunca, Pakistan’ın da olduğu göz önünde bulundurulursa, Türkiye’nin durumu ne olacak? İktidardan olsun, muhalefetten olsun, bu stratejik konulara değinen kimsenin çıkmaması beni çok şaşırtıyor. Bölgesel stratejilerini oluşturmayan ülke bölgesel güç olamaz. HHH Kürt konusunda, Erdoğan, Turgut Özal’ın büyük hayalini kendine mal etti. Kürt sorunundan söz ederken bir gerçeği vurgulamak zorundayız. Biliyorsunuz Kürdistan deyince, bir Kürdistan değil, birçok Kürdistan geliyor akla. Türkiye Kürdistan’ı, Suriye Kürdistan’ı, Irak Kürdistan’ı... Bütün bunların her alanda Avrupa’ya, Batı’ya, dünyaya açılmalarının tek yolu Türkiye. Özal bu kartı oynamak istiyordu. Tayyip Erdoğan da aynı yolu tuttu. Yalnız burada bir noktaya değinmek istiyorum: Şimdiye kadar Kürt sorununun çözümü Türkiye’de demokrasiyi güçlendirecek yol olarak görülürdü. Şimdi illa öyle olmayabileceği görüldü. Pekâlâ da, otoriter bir Erdoğan, otoriter Öcalan ve feodal Barzani ile anlaşarak, sorunu çözebilirler. Bunun da Türkiye’nin demokratikleşmesine büyük katkısı olur mu bilmem. Bugün Türkiye, Suriye’deki iç savaşın da etkisiyle artan, ciddi bir radikal İslam terörü sorunuyla karşı karşıyadır. Bugün Türkiye şu üç çelişkiyle karşı karşıya: 1 Sünni Alevi. 2 Kürt Türk. 3 İslamcı Laik. Bunlar büyük tehlikeler. Bunlar karşısında Erdoğan’ın en büyük sorunu kendiyle tutarlı olabilmektir. Evet Erdoğan bir otoriterdir, birçok kusuru vardır. Ama başka kimse de yok ortada” Evet sevgili okurlar, Türkiye ve Erdoğan, Paris’ten bir uzmanın gözüyle, hoşumuza gitse de gitmese de böyle görünüyor. ‘Sarraf her yıl 1 milyon Avro’luk saat alır’ l 17 Aralık’ın kilit ismi olan İranlı işadamının saatçisi Yusuf Tutuş, Meclis Komisyonu’na önemli bilgiler verdi EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM Soruşturma Alt Komisyonu’na İstanbul’da bilgi veren Rıza Sarraf’ın saatçisi Yusuf Tutuş, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın 700 bin dolarlık saati için Sarraf’ın kendisinden yardım istediğini söyledi. Tutuş, “Almanya’daki bir arkadaşımdan rica ettim. Ancak geliri ile mütenasip olmayacağından başının derde girebileceğini söyledi. Saatle ilgim burada kesilmiş oldu. Bu saati ‘ağabeye vereceğiz’ demişti. Ama kimi kastettiğini bilmiyorum. Son zamanlarda ağabey diye hitap ettiği kişi sayısı biraz fazlaydı” dedi. Tutuş, Sarraf’ın yılda 1 milyon Avro’luk saat aldığını söyledi. Eski Bakan Egemen Bağış’ın hizmetçisi Maria, eve gelen kutudan Bağış’ın haberinin olduğunu, kendisine “Git al haberim var” dediğini, kutuda çikolota olduğunu belirtti. Sarraf, mahkemeye verdiği ifadede ise, içinde 500 bin dolar olan çikolota kutusunu eşi Ebru Gündeş’e kredi borcunu kapatması için gönderdiğini savundu. TBMM Soruşturma Alt Komisyonu, İstanbul’da Sarraf’ın saatçisi Yusuf Tutuş ve Egemen Bağış’ın hizmetçisi Maria’yı da dinledi. Edinilen bilgiye göre Tutuş, Rıza Sarraf’ın iyi müşterilerinden olduğunu, yılda 2030 dolayında “sağa sola hediye” etmek için saat aldığını söyledi. Yolsuzluk operasyonu sonrasında istifa eden eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Sarraf’ın 700 bin dolarlık saat hediye ettiği iddialarıyla gündeme gelmişti. HİZMETÇİ MARİA: EGEMEN BEY ‘KUTUDAN HABERİM VAR, GİT AL’ DEDİ Eğemen Bağış’ın evinde çalışan Maria, 1 yıl önce evde bulunduğu sırada arayan site güvenliğinin bir paket geldiği bilgisini verdiklerini belirterek, “Ben Egemen Bey’i telefonla aradım. Kendisine bir paket geldiğini ve güvenlikte olduğunu söyledim. Bana ‘haberim var pakette çikolota var, git al’ dedi. Daha doğrusu ‘git al haberim var’ dedi. ‘Çikolata var’ deyip demediğini tam hatırlamıyorum. Güvenliğe gittim, yanında duran arabadan birisi bana bir karton çanta verdi. Paketi ben açtım. İçinden çikolatadan başka birşey çıkmadı. Bunun dışında o günlerde veya başka zamanda kravat veya elbise türünden bir şey gelmedi. Gelse ben mutlaka görürdüm” dedi. ÇAĞLAYAN’A OKUL VE CAMİ İÇİN ELDEN PARA YARDIMLARI ‘Son zamanlarda ağabeyleri artmıştı’ Sarraf’ın aldığı saatlerin değerinin genellikle 2050 bin Avro olduğunu anlatan Tutuş, Çağlayan’ın 700 bin dolarlık saatiyle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “İsviçre ile ilgili konu tahminen 1 yıl önce gündeme geldi. Bana ‘Bir saat alınacak, Türkiye’ye getirilecek, senin orada tanıdıkların vardır. Bana bu konuda yardımcı olabilir misin’ dedi. Almanya’da arkadaşım vardı, ondan rica ettim. Almanya’da çalıştığı ve orada oturduğu için böyle bir saati alması halinde geliri ile mütenasip olmayacağından dolayı başının derde girebileceği gündeme geldi. Bunun üzerine onu geri çektik. Benim saatle ilgim burada kesilmiş oldu. Rıza Sarraf ile aramızda yılda 1 milyon Avro’dan fazla saat ticareti olmaktadır, paralarımı da aksatmadan ödemektedir. Bu bahse konu saati de alıp ‘ağabeye vereceğiz’ diye söylemişti. Ağabeyden kimi kastettiğini bilmiyorum ama son zamanlarda ‘ağabey’ diye hitap ettiği kişi sayısı biraz fazlaydı.” Soruşturma dosyasına giren 5 Mayıs 2014 tarihli savcılık ifadesinde Rıza Sarraf, Çağlayan’a Muş’ta yapılan bir okula yardım için 2 milyon TL’yi elden gönderdiğini belirterek, “2 milyon TL de ramazan paketleri için gönderdim. 1 milyon TL de sanırım Muş’ta yapılan bir caminin inşatına yardım için gönderdim. Ben sadece yardımı yaparım, geri kalan ayrıntılar ile çok fazla uğraşmam” ifadesini kullandı. Sarraf, 21 Mayıs 2014 tarihli ifadesinde ise, yardım paralarının miktarında düzeltmeye gitti. Sarraf, “Okul için 1 milyon TL, ramazan paketleri için de 1 milyon TL yardım parası göndermiştim. Camiye yaptığım yardımı da doğrudan biz kendimiz yapmışız. Bu cami sanıyorum Kasımpaşa’daki bir camidir” dedi. ‘500 BİN DOLARLIK KUTU EBRU GÜNDEŞ’E’ Sarraf, Egemen Bağış’a rüşvet verdiği iddialarıyla ilgili olarak ise kendisine bir bayramda sadece içinde çikolota bulunan bir kutu gönderdiğini savundu. İçinde 500 bin dolar bulunan çikolota kutusunun gönderildiği kişinin Egemen Bağış değil eşi Ebru Gündeş olduğunu belirten Sarraf, “Doğum gününde kredi borcunu kapatması için çikolota ile birlikte 500 bin dolar koyarak gönderdim. Kesinlikle Egemen Bey ile herhangi bir menfaat alışverişimiz olmamıştır. Evine para gönderildiği iddiası doğru değildir. Bir kez evine bayram hediyesi olarak Vakko’dan gömlek gönderdim” dedi. Bass: Gülen için ihraç yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi John Bass, Fethullah Gülen’in iadesi için ihraç sürecinin başlamadığını diplomatik bir üslupla aktardı. Hürriyet Daily News’e verdiği röportajda Bass, sınır dışı kararlarında, ABD kanunlarına göre ‘titiz bir süreç’ takip edildiğini belirterek, ihraç kararları hakkında yorum yapmadıklarını belirtti. Herhangi bir ihraç kararının ancak ‘somut kanıtlarla dikkatli bir incelemeden sonra’ başlayacağını belirtti. Bass, bu konuda resmi başvuru olup olmadığı sorusuna “Kişilerle ilgili yorum yapmıyoruz” karşılığını verirken, bu talebin resmi olarak iletilip iletilmediği sorusuna, “İhraç süreci başlamış olsaydı, bu kamu kayıtlarında olurdu” yanıtını verdi. John Baas, Erdoğan ile Obama’nın geçmişteki kadar görüşmediklerine yönelik bir soru üzerine “Başkan Obama, eylülde NATO zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. İki lider arasında ihtiyaç duyulduğunda telefon görüşmeleri oluyor” dedi. İki ülke hükümetlerinin yapması gereken çok şey olduğunu anlatan Büyükelçi Bass, “Türkiye ve Amerika çok uzun yıllardır iyi dosttur ve stratejik ortaklar” dedi. Bass, basın özgürlüğüne ilişkin soru üzerine de “Burada hükümet içinden ve dışından birçok kişiyle Türkiye’nin süregelen demokratik kalkınma süreci hakkındaki bakış açılarını konuşacağım ve dinleyeceğim. Ve bizi cidden kaygılandıran spesifik olaylar oluştukça, bunlar hakkında da hem hükümet içinden hem de dışından kişilerle bu konuları ele almaya odaklanacağım” diye konuştu. 17 polis için itiraz İstanbul Haber Servisi Yasaya aykırı dinleme iddiasıyla gözaltına alınan Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü ile Edirne İl Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan 17 polisten 8’i savcılık, 9’u ise mahkeme sorgusunun ardından serbest bırakıldı. “Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” suçundan tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen 9 polisi serbest bırakan İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği, tutuklama tedbirinin ağır olacağını belirterek adli kontrolün yeterli olacağı kanaatine vardı. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Okan Özsoy, 9 polisin serbest bırakılmasına suçun niteliği ve yoğunluğu, mağdur, müşteki ve tanıkların anlatımlarını gerekçe göstererek itiraz etti. Edirne Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli 41 yaşındaki Özgür Nikbay ifadesinde, “İstihbari dinlemelerde adli dinlemeler gibi somut delil ya da kuvvetli delil aranmamaktadır” dedi. Tartışmalara konu olan Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili olarak Büyükelçi Bass, “Cumhuriyet Bayramı sırasında kısa süreliğine bulundum ve 12 odasını gördüm. Hayli büyük bir tesis. Beyaz Saray’ın, dünyadaki cumhurbaşkanlığı sarayları ya da benzer kompleksler düşünüldüğünde en küçüklerden biri olduğunu düşünüyorum. O yüzden doğru bir ölçek olabilir mi bilmiyorum” ifadelerini kullandı. Bass, “Saray otoriter bir atmosferde hissettirdi mi sizi” sorusu üzerine “Öyle söylemezdim. Bu kompleksle ilgili olarak benim ne düşündüğümden çok Türklerin ne düşündüğü önemli” dedi. ‘Ak Saray hayli büyük’ Aytaç serbest İstanbul Haber Servisi Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nce hakkında çıkarılan yakalama kararı üzerine önceki gece Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alınan gazeteci yazar Önder Aytaç ifadesinin alınmasının ardından dün serbest bırakıldı. Emniyet Genel Müdülüğü’nce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na Aytaç için yapılan suç duyurusunda, Polis Akademisi Başkanlığı’nda yardımcı doçent olarak çalışan Aytaç’ın yardımcı doçentlik görevinin uzatılmadığına ilişkin tebligatı imzalamadığı, belgenin altına şerh düşerek “emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçunu işlediği kaydedildi. AKP’liler Sedat Peker’le kol kola görüntülendi EMRE DÖKER İZMİR AKP İzmir il yöneticileri, silahlı terör örgütü kurma suçlamasıyla yargılanan ve Ergenekon davası kapsamında 5 yıl cezaevinde kalan Sedat Peker’le yemek yedi. Eski AKP Güzelbahçe İlçe Başkanı Kerim Çetin, AKP İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi Nebil Hazar ve Ahmet Kurtuluş, AKP İzmir Milletvekili Aydın Şengül’ün danışmanı Selman Günaydın ile AKP İzmir İl Basın Müşaviri Ömer Günaydın’ın da aralarında olduğu partililer, 5 gün önce İzmir’de bulunan Peker’le Balçova Kaya Termal Otel’de bir araya geldi. Ekip, otelde yenilen yemeğin ardından hatıra fotoğrafı da çektirdi. Bu fotoğraflar Şengül’ün danışması Ömer Günaydın tarafından sosyal medyadan paylaşıldı. Daha önce de Kurtuluş’un Peker’i cezaevinde ziyaret ettiği ve Peker’in Kurtuluş’a altın tespih hediye ettiği öne sürülmüştü. Peker, 12 Mart 2005’te İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü tutuklanmış ve 14 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılmıştı. Ergenekon davasında yargılananan Peker’e 10 yıl hapis cezası verilmişti. Peker, 5 yılı aşkın tutukluluk hali göz önünde bulundurularak tahliye edilmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle