30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EKİM 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 15 2014 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi yarın Stockholm’de açıklanıyor Bahisçilerin gözdesi Murakami u Japon yazar Haruki Murakami’nin yanı sıra Kenyalı yazar Ngugi wa Thiong’o da tahminlerde adı en çok geçen yazarların başında. Güçlü adaylardan biri de Beyaz Rus araştırmacı gazeteci Svetlana Aleksiyeviç. Ancak İsveç Akademisi tahmincileri yanıltmasıyla ünlü. Kültür Servisi Edebiyat ve yayıncılık dünyasında merakla beklenen Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi yarın açıklanıyor. İsveç Akademisi’nin sürekli sekreteri Peter Englund, yarın öğle saatlerinde kalabalık bir gazeteci ve kameraman topluluğunun karşısına çıkarak 2014 Nobel Edebiyat Ödülü’nün hangi yazara ne gerekçeyle verildiğini açıklayacak. Nobel’i kazanan yazar aynı zamanda 1.1 milyon doların (yaklaşık 2.5 milyon TL) da sahibi olurken, yazarın telif haklarını elinde tutan yayınevleri de ya kitaplara Nobel Ödülü kuşakları geçirecek ya da yeni basımlara hazırlanacak. 2006’da ilk kez Türkiye’den bir yazara, Orhan Pamuk’a verilen, son olarak da Kanadalı kısa öykü yazarı Alice Munro’nun kazandığı Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki bahisleri ve tahminlerinde adı en çok geçen yazar, “çağdaş Ngugi wa Thiong’o Sahaf Festivalleri Önce 314 Eylül 2014 tarihleri arasında “Üsküdar 1. Sahaf Festivali” yapıldı. Üsküdar Belediyesi’nin Sahaflar Birliği desteği ile düzenlediği “Üsküdar 1. Sahaf Festivali” Üsküdar Meydanı’nda gerçekleştirildi. Festivale 36 sahaf katıldı. Ardından, 17 Eylül’de “8. Beyoğlu Sahaf Festivali” başladı ve 7 Ekim’e kadar sürdü. Üsküdar Meydanı 2005 yılında Marmaray Projesi çalışmaları nedeniyle 3 yıllığına kapatılmış ve inşaat 9 yıl sonra bitebilmişti.Meydan 29 Ekim 2013’te tam olarak açılmıştı. Hem çevre düzenlemelerinin artık bittiğini düşündüğüm yeni meydanı görmek hem de Sahaf Festivali’ni ziyaret etmek için Üsküdar’a gittim. Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in belirttiği gibi “Kendi içinde yaya ile bütünleşen ve motorlu araç trafiğinin olumsuz etkileri azaltılmış, yaşanabilir bir kent meydanı” ortaya çıkmamış. Meydan duygusu veren, yayayla, insanla dost bir görüntü yok, aksine yoğun trafiğin ve karmaşanın arasında bunalıyorsunuz. Her yağmur yağdığında meydanı su basması da mimari açıdan önemli hatalar yapıldığını düşündürüyor. Sahaf Festivali’nin standlarının kurulduğu dar sahil şeridi de bu düşüncemi kanıtlar nitelikteydi. Stantlar hem şiddetli yağmurdan etkilendi, hem de sonbaharla birlikte havaların sertleşmesi ile gelen dalgalara maruz kaldılar. Üskidar Sahaf Festivali’ne büyük ilgi vardı. Standların bulunduğu bölümü yol olarak kullanıp duraklara ulaşmak için geçenler bile durup kitaplara bakıyordu. Özel olarak festival için gelmiş olanlar da çoktu. Çoğu kitap satın alıyordu. Üsküdarlılar kitapla, sahaflarla ciddi bir biçimde buluşmuş oldu. Üsküdar Belediyesi bu festivali kalıcılaştırmak istiyorsa meydanda daha uygun ve korunaklı bir yer bulmalı. Diğer sahaf festivallerinden, özellikle Beyoğlu’ndan dersler çıkartmalı. “Beyoğlu Sahaf Festivali” artık gelenekselleşti. Beyoğlu Belediyesi’nin en önemli kültür hizmetlerinden biri halini aldı. Her yıl aynı tarihlerde yapılırsa okurlar için de bir alışkanlık haline gelecek. Beyoğlu Belediyesi geçen yıllarda yapılan eleştirilerden dersler çıkartmış. “Kim sahaf, kim değil” tartışması aşılmış. Festivale 80 sahaf katılmıştı ki bu da bilinen bilinmeyen tüm sahafların festivalde yer aldığını gösteriyor. Bence bu sayı yeterli. Beyoğlu Belediyesi, tanıtım eksikliğini gidermiş, hemen her yerde festivali duyurmuş. Ama hâlâ festivalin bir web sitesi yok. Etkinlik programını festival alanındaki belediye görevlileri bile bilmiyor. Geçen yıl da yazmıştım; festival yapıyorsanız, amaç sadece kitap satmak olmamalı. Sahaflık mesleğini tanıtacak etkinlikler yapılmalı. Sahaflığın şanındandır, bir müzayede de yapılmalı. Tabii bunları önceden ilgilisine duyurmalı. “Beyoğlu Sahaf Festivali”ni Beyoğlu Belediyesi ile birlikte Kültür Kenti Vakfı düzenliyor. Organizasyonlarda, yapılacak etkinliklerde festivalin gerçek sahiplerinin, sahafların da rolü olmalı. Sahaflar Birliği mutlaka işe katılmalı. Bu yıl “Beyoğlu Sahaf Festivali” gerçek amacına daha yaklaşmış gibiydi. Yine ikinci el kitap çoktu, yine öğrenciler 100 Temel Eser ya da ders kitabı peşindeydi ama çoğu stantta nadir kitabı, dergiyi, efemera’yı, taş plağı görmek mümkündü. Kim bilir ne değerli kitaplar yeni sahibini buldu. Aranıp da bulunamayanların, akıllarda kalanların izi sahaf dükkânlarında ve tabii seneye “Beyoğlu Sahaf Festivali”nde sürülecek. Not: Geçen haftaki yazımda sözünü ettiğim “İstanbul” isminin ArtInternational’a kullandırılmaması ile ilgili olarak Contemporary İstanbul’u düzenleyenlerden İkon Fuarcılık’ın avukatı İlker Ünsever uzun bir açıklama yollamış. Sorunun “İstanbul” ismi değil İkon Fuarcılık’a ait “Art International İstanbul” markasının kullanılması olduğunu, mahkeme kararı ile bunun önlendiğini belirtmiş. Açıklama için teşekkür ediyor, düzeltiyorum. Svetla na Ale ksiyev iç Haruki Murakami bir Kafka” diye tanımlanan Japon yazar Haruki Murakami. Yabancılaşma ve yalnızlık temalarını işlediği yapıtları 50 dile çevrilen 65 yaşındaki Murakami, ülkemizde de “1Q84”, “Sahilde Kafka”, “İmkânsızın Şarkısı” gibi kitaplarıyla tanınıyor. Tahminler, hatta bahislerde, 76 yaşındaki Kenyalı yazar Ngugi wa Thiong’o’nun adı da Murakami kadar geçiyor. Önceleri İngilizce yazan Ngugi son dönemde ülkesinin Gikuyu dilinde yazıyor. Roman, oyun, kısa öykü, deneme, çocuk edebiyatı gibi çeşitli dallarda yapıt veren yazar, Kenya’daki oto NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ’NDEN AYRINTILAR 106 yazardan yalnızca 13’ü kadın 4 İlk kez 1901’de verilen Nobel Edebiyat Ödülü, özellikle iki büyük savaşın da etkisiyle 1914, 1918, 1935, 1940, 1941, 1942 ve 1943 yıllarında verilmedi. 4 19012013 yılları arasında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan yazarların yaş ortalaması 65. 4 Ödülü kazanan en genç yazar, Rudyard Kipling. İngiliz yazar, Nobel’i 1907’de aldığında 42 yaşındaydı. 4 Nobel kazanan en yaşlı yazar, Doris Lessing. Ödülü 2007’de aldığında 88 yaşındaydı. 4 Bugüne kadar 106 yazara verilen, 4 kez de paylaştırılan ödülü yalnızca 13 kadın yazar alabildi. 4 Ödül bugüne dek 2 yazar tarafından reddedildi. 1958’de muhalif yazar Boris Pasternak önce kabul etti, daha sonra Sovyetler Birliği yetkililerinin baskıları sonucunda geri çevirmek zorunda kaldı. 1964’te de JeanPaul Sartre, tüm resmi ödüllere karşı olduğu gerekçesiyle Nobel’i reddetti. 4 Nobel Edebiyat Ödülü en çok İngiliz dilinde yazan yazarlara verildi: 27 kez. İngilizceyi 13’er kezle Fransızca ve Almanca, 11 kezle İspanyolca, 7 kezle İsviççe ve 6 kezle İtalyanca izliyor. 4 Nobel Edebiyat Ödülü madalyasının tasarımı, İsveçli heykelci ve gravürcü Erik Lindberg tarafından yapıldı. Madalyada, bir defne ağacının altında oturan, kendinden geçercesine Esin Perisi’nin şarkısını dinleyip yazan genç bir adam betimleniyor. riter rejime yönelttiği toplumsal eleştirilerle tanınıyor. Bir yıldan fazla hapiste yattıktan sonra Kenya’dan kaçarak ABD’ye yerleşen Ngugi, Yale ve New York üniversitelerinde edebiyat ve tiyatro dersleri verdi. Ngugi’nin Türkçede yayımlanmış tek bir kitabı var. 1967’de kaleme aldığı “Bir Buğday Tanesi” adlı romanı Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. Romanda, Kenya’da 195260 arasında ilan edilen olağanüstü hal ile iç içe geçen yaşamlar anlatılırken, Kenya’nın bağımsızlık mücadelesi tarihsel gerçekler ışığında gözler önüne seriliyor. 2014 Nobel Edebiyat Ödülü’nün Murakami ve Ngugi’nin ardından gelen adayları arasında bir de gazeteci var. 66 yaşındaki Beyaz Rus araştırmacı gazeteci Svetlana Aleksiyeviç, aynı zamanda II. Dünya Savaşı, SovyetAfgan Savaşı, Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve Çernobil felaketi gibi konulardaki röportajlarıyla tanınıyor. Lukaşenko yönetimi tarafından tutuklanan Aleksiyeviç, 2000’de Beyaz Rusya’dan ayrıldı; Paris, Berlin gibi kentlerde yaşadıktan sonra 2011’de ülkesinin başkenti Minsk’e döndü. Bu yılın Nobel Edebiyat adayları arasında Suriyeli şair Adonis, Fransız romancı Patrick Modiano, ABD’li romancı Philip Roth, Norveçli oyun yazarı Jon Fosse, Çek asıllı yazar Milan Kundera ve Avusturyalı yazar Peter Handke de anılıyor. Ancak Nobel Edebiyat Ödülü seçici kurulu, tahmincileri ve bahisçileri yanıltmasıyla ünlü. Nitekim, Peter Englund, “Bugüne kadar kazananın adında herkesin birleştiği bir Nobel Edebiyat Ödülü olmadı. Zaten olsaydı gerçekten tuhaf olurdu” diyor. Vahşi kapitalizme taşlama ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Tiyatroadam yeni mevsimde Friedrich Dürrenmatt’ın ‘5. Frank’ıyla sahnede olacak Son birkaç yıldır adını sık sık duyduğumuz Tiyatroadam geçen sezon sahnelediği Bertolt Brecht’in “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı” adlı oyunuyla birçok tiyatro ödülü aldı ve deyim yerindeyse belleklere kazındı. Tiyatroadam, pek çok özel tiyatro gibi müzik, kostüm ve dekor tasarımını kendisi yapıyor ve kendi deyişiyle ayakta kalmaya çalışıyor. İsviçreli yazar Friedrich Dürrenmatt’ın “5. Frank” adlı oyununu sahnelemeye hazırlanan ekiple prova çalışmalarında buluştuk, tiyatroyu ve yeni oyunlarını konuştuk. “Repertuvarımızı oluştururken, oynayacağımız oyunların bizim de derdimiz olan sorunlara değinen, ama bunu mizahi bir dille anlatan oyunlar olmasına dikkat ediyoruz. Sahnelerken de seyirciyi kandırmaya çalışmadan, samimi olmaya çalışarak, ölçülü bir coşkusallığın peşinden koşuyoruz” diyorlar. Birbirine inanan, en önemlisi sahnede birbirine güvenen bir topluluk Tiyatroadam. 2007 yılında kurulan topluluk, Türk tiyatrosunda bir misyon üstlenmişe benziyor: “Tiyatronun/oyunculuğun günümüzde de meslek olabileceğini öncelikle kendimize ispatlamaya çalışıyoruz. Ödenekli tiyatroların çok daha geniş imkânlarla gerçekleştirdiği prodüksiyonlarla aynı kulvarda yer almaya çabalıyoruz. Ama daha azıyla yetinemiyoruz. Yetersizliklerimizle mücadele ederek, çoğu zaman inatlaşarak u Oyunda, iki yüzyıl boyunca şiddet, hile ve dolandırıcılıkla dünyaya şekil veren Frank Bankası’nın ironik öyküsü anlatılıyor. hep bir sonraki oyunun bir öncekinin üstünde, daha iyi olmasını hedefliyoruz.” Dilimize Tahsin Saraç’ın çevirdiği, dramaturjisini ve yardımcı yönetmenliğini Bilgesu Kasapoğlu’nun yaptığı “5. Frank”ın yönetmenliğini Fatih Koyunoğlu üstleniyor. Oyunda, iki yüzyıl boyunca şiddet, hile ve dolandırıcılıkla dünyaya şekil veren Frank Bankası’nın ironik öyküsü anlatılıyor. Ataları kadar acımasız olamayan 5. Frank’ın zayıf yönetimini, kötüye giden banka işlerini, bundan kurtulmak için kurulan büyük planı ve karşılaşılan beklenmedik olaylar sonucunda banka yönetiminin düştüğü trajikomik durum konu ediliyor. Dürrenmatt, oyunda, sevgi, iyilik, sevecenlik, acıma gibi insana özgü duyguların bütünüyle yok sayıldığı vahşi kapitalizmi, para, güç ve ölüm olguları üstünden grotesk bir dille eleştiriyor. Koyunoğlu, “Oyuncular tarafından canlı olarak yapılan müzikleriyle, modern ve dinamik reji anlayışı, tempo ve coşkusuyla, seyirciye, gülmecesi bol, keyifli ve aynı zamanda sarsıcı bir tiyatro sunmayı vaat ediyoruz” diyor. Koreografisini Esra Yurttut’un, müzik direktörlüğünü Çağrı Beklen’in, dekor ve kostüm tasarımını Şirin Dağtekin Yenen’in, ışık tasarımını Önder Arık’ın yaptığı oyunda, Aşkın Şenol, Ayça Koyunoğlu, Ayça Güngör, Alican Yılmaz, Berk Yaygın, Deniz Özmen, Gökhan Azlağ, Hivda Zizan Alp, Mehmet Solmaz, Pelin Bölükbaş ve Serdar Akülker rol alıyor. (“Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı” 11 Ekim’de saat 20.30’da Kozyatağı Kültür Merkezi’nde sahnelenecek.)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle