30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2014 ÇARŞAMBA 10 EKONOMİ [email protected] Kur ateşi yakacak u Doların 2.30’a dayandığı Türkiye’de reel sektörün döviz açığı da temmuza göre sadece kur farkından 32.2 milyar lira büyüdü. Dolar 1 kuruş arttığında reel sektörün döviz açığı 1 milyar 788 milyon lira artıyor. Artan jeopolitik gerginlikler ve ABD Merkez Bankası (Fed) faizi yükseltecek endişeleriyle dolar son haftalarda rekor üstüne rekor kırarken, reel sektörün döviz açık pozisyonu endişelendiriyor. Merkez Bankası’nın geçen perşembe yayımladığı temmuz ayı verilerine göre reel sektörün döviz cinsinden borcu 277 milyar 994 milyon dolara ulaştı. Döviz borcu haziran dönemine göre 3.6 milyar dolar arttı. IMF de cuma yayımlanan Türkiye raporunda reel sektörün yüksek döviz borcuna dikkat çekerek önlem alınması konusunda uyarmıştı. Dolar 2.30 TL’yi aşınca reel sektörün döviz borcu da döviz açığı da katlandı. Reel kesimin döviz varlık ve yükümlülükleri arasındaki farkı gösteren döviz açık pozisyonu temmuzda 178 milyar 876 milyon dolar oldu. Son verilere göre reel sektör 277 milyar 994 milyon dolarlık borcunun sadece 99 milyar 118 milyon dolarını karşılayabiliyor. Yani borcunun sadece yüzde 35.6’sını karşılayabilecek varlığa sahip. Bu döviz açığının TL olarak karşılığı ise temmuz kuruyla (2.12 TL) 379 milyar 217 milyon liraya karşılık geliyor. Oysa bugünkü kurla (2.30 TL) 411 milyar 415 milyon liraya çıkıyor. Yani sırf kur farkından 32 milyar 198 milyon liralık açık oluşuyor. Bu da, dolar 1 kuruş arttığında reel sektörün döviz açığının 1 milyar 788 milyon lira arttığı anlamına geliyor. Reel sektör 277.9 milyar dolarlık döviz borcunun sadece yüzde 35.6’sını karşılayabilecek varlığa sahip Kobani İlk Körfez Savaşı’nı çeyrek yüzyıl önce televizyondan canlı izlemiştik. Bir savaşın bu kadar “steril” yaşanıp aktarılmasından, ziyadesiyle şaşkındık. 2014 yılında, İslam adına kafa kesen barbarların vahşetini sosyal medyadan izliyoruz. Elimizde taşıdığımız milyonlarca küçük ekranda, ABD’nin petrol çıkarları için başlattığı savaşın bir sonucu olan IŞİD’in ortaçağ karanlığının yayılması ise bir ironiden çok fazlasını anlatıyor. Düne kadar “taymlayn”dan dakika dakika akan katliam ateşi, ekranlardan taşarak şehirlerimizi sarmaya başladı. İnsanlar ölüyor. Gerilimi tırmandırma tehlikesi taşıyan provokasyonlar kapıda. Sadece fikirlerini değil, duygularının direksiyonunu da iktidara bırakanlara söyleyecek söz yok. Ama sorunlu bir dış politika , sağlıksız haber akışı ve maniplasyonun yol açtığı kafa karışıklığına karşı bir netlik ayarına ihtiyacımız var: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün “düştü düşecek” diye müjde tonlamasında duyurduğu Kobani’de iki düzenli ordu çarpışmıyor. İslam adına kafa kesen barbar bir terör örgütüne karşı bir kentin halkı, canını ve toprağını korumaya çalışıyor. HHH Osmanlı zamanında olsa, “KonyaBağdat demiryolu istasyonlarından biri” diye tarif edilecek Kobani, bugün adından ve yüzölçümünden çok daha fazlası: Kürtler için gelecek tasavvuru, AKP hükümeti için tehdit, IŞİD için halifeliğin önünde engel. Pandora’nın kutusu. Suriye iç savaş sürerken Esad güçlerinin Kobani’yi de içine alan Rojava bölgesinden çekilmesiyle açılmıştı. Şehir yönetiminin PKK’nin Suriye kolu olarak nitelenen PYD’ye geçmesi, PYD’nin Kobani’yi de içine alan üç kanton kurarak demokratik özerklik ilanı denklemi değiştirdi, rahatsızlık yarattı. Dışişleri Bakanlığı döneminde Suriye’deki “muhalefeti birleştirme” misyonu için olağanüstü bir gayret gösteren Başbakan Davutoğlu’nun bu sürecin başından bugüne dek PYD’yi sürekli olarak Esad’la işbirliği içinde olmakla suçladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Suriye’deki “ılımlı muhalifler” için duyurduğu “eğitdonat” anlayışı, yeni bir strateji değil; Suriye iç savaşı başladığında “muhalefeti birleştirme” misyonu üstlenen, ve kendisine yakın gördüğü muhaliflere TIR’lar dolusu yardım eden iktidar için malumun ilanıdır. Kafa kesen IŞİD’e terörist dememek için bin dereden su getiren, “silah yardımı yapmıyoruz” cümlesini kuramayan bir yönetim anlayışının ülkemizi getirdiği bu eşik için ne kadar kaygılansak yeridir. İki yıl önce Şam’ın düşeceğini, Suriye’nin iç mesele olduğunu savunan anlayışın, bugün Suriye’yi “dış mesele” diye tanımlayıp kendi şehirlerinde sokağa çıkma yasağı ilan ettiği bir eşik bu. İşsizlik alarmı Hükümet her ne kadar IMF’ye borcunu sıfırladığını ve kamunun değil, özel sektörün borçlu olduğunu vurgulasa da bu sadece borçlu şirketlerin sorunu değil. Kurun yükselmesiyle bir şirketin borcu adeta domino taşı gibi diğer şirketlere de yansıyor. 1994 ve 2001 krizinde kurdaki artış, borçlu birçok şirket için, aldıkları döviz kredileri oranında ciddi bir sorun oluşturmuştu. Firmalar hiç hesaplamadıkları bir girdaba kapılmış, birçok firma bu nedenle iflasın eşiğine gelmişti. Pek çok firmanın kepenk indirmesiyle ortaya çıkan durgunluk işten çıkarmaları beraberinde getirmişti. 12 yılda 26.5 kat arttı Temmuzda 277 milyar 994 milyon dolar olan döviz borcunun TL karşılığı ise o dönemki ortalama kurla hesaplandığında 589 milyar 347 milyon liraya denk geliyor. Aynı borç bugünün kuruyla 639 milyar 386 milyon liraya ulaşıyor. Kısacası 50 milyar 39 milyon lira kur farkından dolayı borcun üstüne ekleniyor. Dolar 1 kuruş arttığında reel sektörün döviz borcu 2 milyar 779 milyon lira artıyor. Döviz borçlarının 165 milyar 359 milyon dolarını yurtiçinden sağlanan krediler, 85 milyar 477 milyon dolarını ise yurtdışından sağlanan krediler oluşturuyor. İthalat borçları ise 27.1 milyar doları buluyor. Yurtiçinden sağlanan kredilerin en büyük kısmını 153 milyar 998 milyon lira ile bankalar oluşturuyor. Merkez Bankası verilerine göre, 2002’de 6.5 milyar dolar olan döviz açığı, temmuz sonunda 178 milyar 876 milyon dolara yükseldi. Yani yaklaşık 12 yılda şirketlerin döviz açığı 172.4 milyar dolar arttı. Bu, açığın 26.5 kat arttığı anlamına geliyor. 2013 yılı sonuna göre ise net döviz pozisyonu açığı 1 milyar 924 milyon dolar arttı. Küresel krizin patlak verdiği Eylül 2008’de reel kesimin döviz pozisyon açığı 79 milyar dolar dolayındaydı. Reel sektör, kriz nedeniyle ortaya çıkan riskler üzerine döviz pozisyon açığını küçülterek 2009 sonu itibarıyla 65.5 milyar dolara kadar çekmişti. Denizbank’a yaptırım kalktı Ekonomi Servisi Ukrayna krizi nedeni ile Rusya’ya uygulanan yaptırım listesinde yer alan Sberbank’a ait Denizbank listeden çıkarıldı. ABD Maliye Bakanlığı Yabancı Aktifler Yönetimi’nin yayımladığı açıklamaya göre, 20 Mart tarihinde uygulamaya konulan yaptırım kararnamesinden, Denizbank ve bağlı kuruluşlar istisna tutulacak. ABD’nin Denizbank’ın dışında diğer özel ve tüzel kişiler için uyguladığı yaptırımlar ise devam ediyor. Yüzde 99.85’lik hissesi Rus devlet bankası Sberbank’a ait olan Denizbank da eylül ayında yaptırım listesine dahil edilmişti. Sberbank’la birlikte Moskova Bankası, Rus Tarım Bankası, Gazprombank, VEB ve VTB Bank da yaptırım listesinde yer alıyor. ‘Bank Asya’nın anahtarını istiyorum’ Ekonomi Servisi Reuters haber ajansı, Bank Asya’ya ilişkin yaptığı haberinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bank Asya’nın anahtarlarını masamda görmek istiyorum” dediğini öne sürdü. “Politik savaşta Bank Asya’ya sadık müşterileri omuz verdi” başlıklı haberde yönetimin baskısına rağmen bankanın müşterilerinin sosyal medya kampanyalarıyla bankayı batmaktan kurtarmak için mücadele ettiği belirtildi. ErdoğanGülen çatışmasından sonra Erdoğan’a sadakatini göstermek isteyen resmi kuruluşlar ve kurumsal şirketlerin bankadan 4 milyar lira civarındaki mevduatını çektiğine işaret edilen haberde, “Bu miktar toplam mevduatın yüzde 20’sine karşılık geliyor. Yeterlilik rasyosu yüzde 17.35 olan banka, ortalamanın yüzde 16.3 olduğu ülkedeki en iyiler arasında” denildi. Konuyu yakın kaynaklardan aldığı bilgileri aktaran ajans, Erdoğan’ın bankanın akıbetini yakından takip ettiğini belirterek şu iddiaya yer verdi: “Olay sırasında Erdoğan seyahatteydi. ‘Dönünce Bank Asya’nın anahtarlarını masamda görmek istiyorum’ dedi. Ancak döndüğünde Bank Asya’nın Merkez Bankası’ndaki karşılıklarını serbest bırakıp batışı engellediği için Erdem Başçı’ya çok kızdı.” Reuters, Erdoğan’ın geçen ayki TÜSİAD toplantısında da ‘bankanın zaten battığını’ öne sürdüğüne dikkat çekti. Cihan Elbirlik Ian Veitch İnci Lojistik’e Japon ortak Ekonomi Servisi İnci Lojistik ile Japon dünya devi Yusen Logistics, lojistik sektöründe önemli bir stratejik işbirliğine imza attı. Tokyo merkezli Yusen Logistics, İnci Holding iştiraki İnci Lojistik’in hisselerinin yüzde 32’siyle ortak oldu. Yusen Logistics’in Avrupa Bölge Başkanı Ian Veitch, “Bölgedeki hareketlenmeyi arttırmak adına bu ortaklığı önemli bir hamle olarak görüyor ve İnci Lojistik ile yapacağımız çalışmaların iki şirketi de ileri taşıyacağını düşünüyorum” dedi. İnci Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Elbirlik ise “Ortaklık çerçevesinde Yusen Logistics, İnci Lojistik ile Türkiye pazarındaki konumunu güçlendirirken, İnci Lojistik Yusen’in global lojistik altyapısı ve Türkiye’de birlikte gerçekleştirileceği ortak projelerle iş hacmini artıracak” diye konuştu. Alman sanayisi dipte Ekonomi Servisi Almanya’da sanayi üretimi ağustosta temmuza göre yüzde 4 geriledi. Son beş yılın en büyük aylık daralmasına işaret eden veri, Avrupa’nın en büyük ekonomisinin görünümünün kötüleştiğini ortaya koydu. Beklentiler üretimin yüzde 1.5 gerileyeceği yönündeydi. Almanya’nın en büyük ihracat ortağı Avro bölgesindeki hantal büyüme ve Rusya ile yaşanan gerilim, Berlin’in güvenini azaltarak ekonominin yavaşlamasına yol açıyor. Samsung’un kârı yüzde 60 düştü Ekonomi Servisi Samsung’un kârı üçüncü çeyrekte düşen akıllı telefon satışlarının etkisiyle önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 60 azaldı. Samsung yılın üçüncü çeyreğinde 3.64 milyar dolar arasında kâr elde ederken, dört çeyrek üst üste düşüş görmüş oldu. Üçüncü çeyrek satışları ise 44 milyar dolar ile önceki yıla göre yüzde 20 düştü. Wall Street Journal ve Bloomberg’in kaynaklarına göre Samsung, bu yıl üst kesimde yeni iPhone’lar ve alt kesimde de Xiaomi ve Lenovo gibi Çin merkezli rakiplerin telefonlarına yenik düştü. Şirket son olarak Güney Kore’de 14.7 milyar dolar yatırımla açtığı çip fabrikasını duyurmuştu. 8 Ekim 1978’de, Ankara Bahçelievler’deki evlerinde, demokrasi, sosyalizm ve insanl?k düşmanlar?nca vahşice katledildiler. Bahçelievler’den Gezi’ye, Roboski’den, Kobani’ye ülkemizde ve dünyada cinayetler ve zulüm hala devam ediyor. Sevgili arkadaşlar?m?z Serdar Alten, Latif Can, Faruk Ersan, Efraim Ezgin, Salih Gevenci, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar’? ve katledilen tüm demokratlar?, sosyalistleri, zulüm gören herkesi sayg?yla an?yor, sevgiyle kucakl?yoruz Hiçbiri unutulmad?, unutulmayacak! Türkiye İşçi Partili ve Genç Öncülü Arkadaşlar? Bir çocuk daha okusun diye... Anma Program?: Ankara : 08 Ekim 2014, Çarşamba, Saat:13.00 Karş?yaka Mezarl?ğ? Çorum : 08 Ekim 2014, Çarşamba, Saat:13.00 H?d?rl?k Mezarl?ğ? K?rklareli : 11 Ekim 2014, Cumartesi, Saat:13.00 Merkez Mezarl?ğ? 21. YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV) Tel : 0212.274 15 02213 74 02 Fax : 0212.275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi00158007287986476
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle