14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EKİM 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Memlekette içirme de nerede kime içirirsen içir lkollü içkilerde tanıtımı yasaklayan AKP hükümeti adeta içkiyi Türkiye’de içirmeyin de kime içirirseniz içirin diyor. Yurtiçinde Atanıtımı yasaklayan hükümet yurtdışında fuarlara giden şarap üreticilerine ise tanıtım desteği sunuyor. Masrafların neredeyse yarısı hükümet tarafından karşılanıyor. Ancak yurtdışı alıcılar da kendi ülkenizde satamadığınız ürünü bize satamazsınız diyor. ‘Yasaklar nedeniyle yerli üreticilerin canına okudular. Ürün geliştirme noktasında yatırımlarda düşme var. Tanıtamadığımız ürünümüzü satmamız mümkün değil’ dedi. Türkiye’nin önde gelen şarap üreticileri ürettikleri şarapları yasaklar nedeniyle yurtiçinde satamaz hale geldi. Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birinin patronu bile katıldığı toplantıda çok güzel şaraplar ürettiklerini ancak tanıtım yasakları nedeniyle satış yapamadıkları konusunda dert yandı. Hobi olarak şarap, bira ve viski başta alkollü içkilere ilgi duyanlara eğitim veren kurumlar da kapısına bir bir kilit vurdu. ÜreticiBeş yılda dünyada Türk ler yurtiçinde tanıtamadıkşaraplarının bilinirliğini ları şaraplarını yurtdışında artıran Masters of Wine tanıtmakta da güçlük çekiWeekend İstanbul yor. Şarap Üreticileri Derneetkinliği de yasaklar ği Başkanı Ali Necati Başnedeniyle artık yapılmıyor. man, yasaklarla yerli üreticinin canına okunduğunu anlatarak istihdam ve ekonomiye ciddi katma değer getiren şarabın yurtiçinde tanıtımını yapamamanın yurtdışı tanıtımlarını da olumsuz etkilediğini söyledi. “Kendi ülkende yasak olan bir ürünü başka bir ülkede tanıtmaya çalışmanın açıklamasını yapmak dahi zor. Yurtdışı alıcılar kendi ülkende içiremediğin ürünü bize satamazsınız diyorlar” açıklamasını yapan Başman’ın değerlendirmelerinin satır başları şöyle: l Hükümet burada tanıtım yapmamıza izin vermiyor. Ama yurtdışında fuarlara katıldığımızda masraflarımızın yüzde 50’ye yakınını devlet karşılıyor. Ürettiğiniz ürünü tanıtmadan satamazsınız. Fransız bir firmanın internet sitesine girip onların ürünlerini görebiliyorum. Ama ben kendi internet siteme ürünlerimi koyamıyorum. Bu haksız rekabet yaratıyor. Tanıtamayacağınız, bugünün dünyasında internet üzerinden satamayacağınız bir ürün için nasıl yatırım yapabilirsiniz ki? Enflasyonun Sorumlusu Gıda Fiyatları mı? “Enflasyon”, fiyatlar genel düzeyinin yükselmesi, iktisat biliminin en tartışmalı alanlarından. Milton Friedman, Anne Schwarz gibi iktisatçılara göre “enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir sorundur”. “Parasalcı” okul olarak anılan bu görüş uyarınca, enflasyonun ana nedeni para arzındaki aşırı genişlemedir. Para arzındaki şişkinlik aslında sadece enflasyonun değil, cari işlemler dengesi açığına neden olan ana etkenlerin de başında gelir. Dolayısıyla enflasyon, dış ticaret dengesizlikleri ve dolayısıyla döviz kurunda aşırı oynaklıklar, gibi bütün dertlerin çözümü para arzının sıkılaştırılmasından, yani daraltıcı para politikalarından geçmektedir. Diğer yandan, Keynesgil, Marxgil ve gene anlamda “yapısalcı makroekonomi” okullarında “enflasyon, işgücü piyasalarında ve reel ekonomideki tıkanıklıkların ve yapısal sorunların” sonucudur. Enflasyon ile mücadelede yapısal nitelikli dar boğazların ve piyasaların işleyişindeki “tökezlemelerin” çözülmesi gerekir; tek başına para arzının idaresi yeterli olmaz. HHH Türkiye’de tüketici fiyatlarındaki enflasyon hızı (TÜFE endeksindeki yıllık değişim) eylül ayında yüzde 8.86 oldu ve TC Merkez Bankası’nın yıllık yüzde 5 olan enflasyon hedefinin üstünde seyretmeye devam etti. Gerek AKP ekonomi yönetimi, gerekse TCMB, enflasyonun yüksek düzeyde sürmesinin ana nedenleri arasında gıda fiyatlarındaki artışı sorumlu tutmakta. Söz konusu dönemde işlenmiş gıda fiyatlarındaki artış yüzde 12.81 düzeyinde. Kırmızı et, yumurta, süt ürünleri grubunda ise yıllık enflasyon yüzde 15.42 olarak gerçekleşmiş. Bir bütün olarak baktığınızda, gıda grubunun toplam enflasyona katkısı yüzde 3.5; yani gıda fiyatları artmasa enflasyon yüzde 5’lere gerileyecek. Bu verilere bakarak, enflasyonun ana nedeni gıda fiyatlarındaki artıştır demek olası. Peki, bu sav ne zamandır böyle? Yeni TÜFE sepeti 2003 yılından bu yana izleniyor. Aşağıdaki grafikte 2003’ten bu yana tüketici fiyatları genel düzeyi ile gıda mallarının fiyat düzeyini karşılaştırmalı olarak sergiliyoruz. Görüleceği üzere, gıda fiyatları sadece son birkaç dönemde konjonktürel olarak değil, bütün dönem boyunca genel ortalamanın üzerinde seyretmiş. 20052007 aralığı bu gözlemin kısa bir istisnasını oluşturuyor; ancak bir bütün olarak bakıldığında, 2003’ü 100 kabul edersek, 2014 Eylül’ünde gıda fiyat endeksi 267.1, genel fiyat düzeyinde ise 243.4 olmuş. 2003’ten bu yana ortalama enflasyon oranı genel fiyatlarda yüzde 8.37; gıda fiyatlarında ise yüzde 9.26. Eğer sorunların daha da ağırlaştığı 2009 sonrası kriz dönemine bakacak olur isek, enflasyon oranları gıda mallarında yüzde 9.12 iken, genel fiyat düzeyinde yüzde 7.71 olarak gerçekleşmiş. Dolayısıyla gıda ürünleri piyasasında arz ve talep dengesizliği son birkaç yılın değil, ulusal ekonominin bütününe yayılmış yapısal bir sorun olarak karşımızda duruyor. Karşımızda gıda sektörüne ilişkin mevsim koşullarına bağlı, gelip geçici nedenlerden çok daha derin, yapısal sorunlar var: Özelleştirmeler sonucu tarım alanlarının ticari dürtülerle imar rantlarına dönüştürülmesi; hayvancılığın ve gıda güvenliğinin ulusötesi tekellere terk edilmesi; her ne pahasına serbestleştirme adı altında tarım üreticilerinin ve genel anlamda sektörün, piyasaların kısa dönemci ve anarşik spekülatif dalgalanmalarına karşı korumasız bırakılması... Liste uzayıp gidiyor. lkol yasakları şarap üretimine darbe vurdu. Birçok üretici üzüm bağlarını sökmeye başlarken şarap üretimi de bu yıl 60 milyon litre A ile yerinde sayacak. Şarap Üreticileri Derneği Başkanı Ali Necati Başman l Artık pazarda herkes daha dikkatli ilerliyor. Şarapçılık işine hobi olarak girenler teker teker üretimini durduruyor. Ama bu işi meslek olarak yapanların başka çaresi yok. Üretime devam etmek zorundalar. Daha önceleri başlattığınız yatırımlar da aynı durumda. Şu aşamada yeni yatırım yapmak mümkün değil. l Türk şarabı iyi demekle bu iş olmuyor. Turizm ülkesiyiz diyoruz ama şarabımızı turiste içiremiyoruz. Türkiye’de turist sayısı artıyor, nüfus artıyor. Ama şarap üretimi ve tüketimi yasaklar nedeniyle geriliyor. Türkiye’de İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) yıllık şarap üre Çiftçiler, AKP’nin tarım politikatimi 60 milyon larına karşı sokağa çıkıyor. Üzüm litre civarında, üreticileri bugün Salihli’de gerçekbu yıl bu oraleştirilecek “çiftçi mitingiyle” seslerini duyurmaya çalışacak. CHP Genel nı geçeme Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yiz. Türkiye da katılacağı miting, Salihli Kent üretimin sa Meydanı’nda 12.00’de başlayacak. dece yüzde AKP’nin üreticinin sorunlarına 15’ini ihraç çözüm üretmek yerine geliştirdiği edebiliyor. söylemlerle onlarla alay ettiğini dile getiren CHP Manisa Milletvekili HaTürkiye’de yılsan Ören, çiftçi mitingiyle onların lık kişi başı tüsesi olmaya çalışacaklarını söyleketim ise 1 litdi. Ören, üzüm üreticisi perişan reyi bulmuyor. olduğunu, sezon başında 5 lira l Şaraba alolan kuru üzümün fiyatının 2.50 TL’ye düştüğünü anlatarak “Yaş kollü içki gözüy Yatırımlar durdu le bakılmamalı. Çünkü yemeği tamamlayan bir unsur. Gece 22.00’den sonra yapılan yasak bu yönüyle bizi çok fazla etkilemedi. l Türkiye’de 145 firma şarap üretiyor. Bunun yüzde 80’ini ilk 10 firma yapıyor. Üzümcü sokağa çıkıyor üzüm 5560 kuruştan alıcı bulamıyor. Suma fabrikaları ise üzüme ancak 30 kuruş veriyor. Üzüm para etmediği için çiftçi borcunu ödeyememiştir. Alacaklı bankalar ve kooperatifler kapıya dayandı. Üzüm elde kaldı. Tüccar nazlanmakta, ihracatçı ‘fiyat biraz daha düşer mi?’ diye bekliyor. AKP hükümeti çözüm üretmek yerine hâlâ ‘çiftçi bizim zamanımızda ne kadar çok kazanıyor’ diyerek alay ediyor. Üzüm üreticisi traktörüne yüklediği üzümü Alaşehir meydanına dökecek kadar çaresiz kaldı. Çiftçiyi sokağa döken AKP hükümetidir. Buna rağmen en çok şikâyet edenler de yine AKP’lilerdir. Salihli büyük çiftçi mitinginde, üreticiyi dinleyip onların sesi olacağız” diye konuştu. Yapı Kredi’de hedef 1 milyon KOBİ Ekonomi Servisi Yapı Kredi, yılın ilkyarısında KOBİ bankacılığında yüzde 18’lik büyüyerek sektörün aynı dönemdeki yüzde 11’lik büyüme oranının ötesine geçti. Bankanın KOBİ ve Tarım Bankacılığı Grup Direktörü Aslı Düzenli, sektörden daha hızlı büyüme ve pazar payı kazanma hedeflerinin 2015’te de devam edeceğini belirterek, “KOBİ bankacılığının lokalde yapılması gerektiğini düşünüyoruz. KOBİ’de görülen büyümeye paralel KOBİ müşterilerine kullandırılan krediler 18 milyar TL’ye yaklaştı” dedi. Seçim sonrası dönemde piyasada hareketlenme olduğunu belirten Düzenli, kullandırılan kredilerde inşaat ve toptan ticaret sektörlerinin ön plana çıktığını ifade etti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun raporuna göre 2014 Haziran sonu itibarıyla krediler içinde inşaat sektörünün payı yüzde 7.1, toptan ticaret sektörünün payı ise yüzde 6.8 olarak gerçekleşmişti. Yapı Kredi’nin şu an için 735 bin aktif KOBİ müşterisi bulunuyor. Bu rakamın kısa dönemde 800 bin uzun dönemde ise 1 milyona çıkması hedefleniyor. Süreyya Ciliv, en güçlü teknoloji liderlerinden oldu Ekonomi Servisi Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, Global Telecoms Business (GTB) dergisi tarafından “Dünyanın En Güçlü 100 Teknoloji İnsanından Biri” seçildi. 2014 yılı listesine Ciliv’in 53. sıradan girerken listenin birinci sırasında Facebook’un kurucusu Marc Zuckerberg bulunuyor. İngiltere merkezli GTB dergisi, Ciliv’in liderliğinde Turkcell’in kendini yalnızca bir iletişim şirketi olarak değil aynı zamanda farklı ürün ve servisler sunan bir teknoloji şirketi olarak tanımladığını bildirdi. Turkcell Akademi ile birçok kişiye online eğitim imkanının sağlanması, Turkcell’in Türkiye’nin ilk akıllı otomobil platformunu hayata geçirmesi ve Turkcell T serisinin son akıllı telefonu T50’nin satışa sunulması derginin değindiği konular arasında yer aldı. Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, “Teknolojiye ve özellikle inovasyona olan inancımız, bütün takımın DNA’sına işlemiş durumda. 2007’de göreve başladığımda Turkcell’in bir teknoloji şirketi olması gerektiğine inanıyordum” dedi. Süreyya Ciliv Hazır herkes bayram ve tatil rehavetindeyken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek son bombayı patlattı ve hükümetin dev bir özelleştirme hamlesine daha hazırlandığını söyledi. Özelleştirilecek alanları da açıkladı: Elektrik üretim santralları, otoyol ve köprüler, bazı limanlar, Erzurum Kış Olimpiyatları Tesisleri, geliri Halkbank’a aktarılmak üzere Halk Sigorta ile Halk Emeklilik, TPAO’nun halka arzı, Haydarpaşa Garı, Spor Toto... 2014 yılının özelleştirme hedefi 7 milyar dolar olarak açıklanmıştı. Şimşek’in ifadesine göre, planlanan bu özelleştirmelerin tümünün gerçekleşmesi durumunda hedef hayli aşılacak. Peki, aşılacak da ne olacak? Bundan vatandaşlar olarak bizim memnun mu olmamız gerekiyor? Özelleştirmeden elde edilen gelirlerle bugüne kadar ne yapıldı? Verilen sözlerin ne kadarı tutuldu? Satılan kurumların ne kadarı kapandı, ne kadarı kâr ederek daha iyi noktaya yükseldi? Kaç kişi işsiz kaldı? Ne kadar yeni istihdam yaratıldı? Kimi özelleştirmeler ile ilgili yargıya taşınan ve haklarında Seydişehir Alüminyum için AKP’nin Danıştay 2007’de satış kararını iptal etmiş, ancak yargı kararına iade edilmesi gereken Altın Semeri: göre Seydişehir Alüminyum için 5 boyunca herhangi bir işlem Özelleştirme yıl yapılmadı. “geri alınma” ve “satış iptali” kararı çıkanlara ilişkin neden hukuka saygı gösterilmedi? Listeyi daha da uzatabilirsiniz... 19862014 yılları arasında yaklaşık 70 milyar dolar özelleştirme gerçekleşti; bunun 62 milyar doları, 20032014 yılları arasında. Ve özelleştirmeler AKP ruhunu en iyi özetleyen alan. Çünkü: 1 Değerinin altında satılıp, birilerine peşkeş çekme aracı haline getirildiği, 2 Hukuksuzluk ve kural tanımazlığın en net gözler önüne serildiği hayli örnek var... Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan hem maliye, hem özelleştirmenin başına geçirilip “babalar gibi” satmaya başladığında devletin malını satın alanlar işe önce işçileri çıkarmakla başladılar, ardından satın aldıkları kurumların arsalarına villalar yapmaya, gökdelenler dikmeye... Oysa özelleştirmelerin amacı devlet üzerindeki hantal yapıyı kaldırmak, tesislerin modernleşmesini sağlamak, üretim ve istihdamın artmasına katkıda bulunmaktı. İçlerinden en çarpıcı iki örnek. Biri ETİ Seydişehir Alüminyum Tesisleri, diğeri SEKA Balıkesir tesisleri... Dünyadaki ilk 3 entegre tesisinden birisi olarak bilinen Seydişehir Alüminyum Fabrikası; 7 ruhsatlı maden ocağı, 1304 lojmanı, 210 yataklı misafirhanesi, Antalya Limanı ve 1 milyar dolarlık Oymapınar HES ile birlikte 2005 yılında 305 milyon dolara Cengiz İnşaat’a satılmıştı (kurum ve tesislerinin 4 milyar dolar olduğu söyleniyor). Hani şu yolsuzluk tapelerinde ismi geçen ve “milletin a...koyacağız” diyen ünlü işadamının şirketine. SEKA Balıkesir ise 2003 yılında 1.1 milyon dolara Albayraklar Grubu’na satılmıştı. İhale bedelinin 794 bin dolarlık büyük bölümü 9 yıl boyunca ödenmemiş ancak 2012 yılında yatırılmıştı. İhale daha sonra yargıya taşındı. Yürütmeyi durdurma ve iptal kararları alındı. Ancak burada da yargı kararları uygulanmadı. Bu son özelleştirme hamlesinin ilk adımı aslında, geçen ay hız rekoru kıran “torba yasa” ile atıldı. Biliyorsunuz başlangıçta 60 madde olan, TBMM’de eklenenlerle madde sayısı 148’e ulaşan 6552 sayılı torba yasa, 10 Eylül 2014’te TBMM’de kabul edildi, 11 Eylül 2014 günü Cumhurbaşkanlığı’na gönderildi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi talimatıyla çıkarıldığı için yasayı aynı gün yayıma gönderdi ve Yasa 11 Eylül 2014 günlü Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında Torba yasa yayımlandı. Torba yasanın içinde, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Yasa’ya eklenen geçici 26. madde de bulunuyor. Söz konusu maddede “Bu maddenin yayımı tarihi itibarıyla devir ve teslim işlemlerinin tamamlanmasının üzerinden beş yıl geçmiş olan özelleştirmeler hakkında verilmiş olan yargı kararları ile ilgili olarak… bu kuruluşların geri alınması yönünde herhangi bir işlem tesis edilmez” deniliyor. Yani özetle, “üzerinden 5 yıl geçen özelleştirmelerle ilgili yargı kararlarını uygulamayın” deniliyor. Torba yasa, yukarıda bahsettiğim Eti Alüminyum ve SEKA Balıkesir ile birlikte daha önce yargının iptal kararı verdiği Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ’ye ait Kuşadası ve Çeşme limanları ile Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ’nin yargı kararlarını da hiçe saymış oluyor. Başta bu özelleştirmeler olmak üzere kapsam genişletiliyor ve tüm özelleştirmeler için yargı kararlarının uygulanmaması sağlanıyor. Yazının başında peş peşe sıraladığım soruların yanıtları işte burada yatıyor... Gıda ürünleri yanında bir de “enerji açığı sorunumuz” var. Enerji grubu fiyatları eylülde yüzde 0.16 gerileme gösterdi ve yıllık bazda sadece yüzde 1.37 arttı. Ancak Türkiye ekonomisinin devasa cari işlemler açığının ardındaki ana neden olarak enerji bağımlılığımız, ulusal ekonomideki en önemli kırılganlıkların başında geliyor. Nitekim, ekim ayından itibaren geçerli olmak üzere elektrik ve doğalgaz fiyatlarında yüzde 10’a yakın artışlar nedeniyle önümüzdeki ay tüketici enflasyonuna doğrudan katkısının çok daha yüksek olacağı beklenmekte. HHH TCMB açık enflasyon hedeflemesi para politikalarına 2006 yılında geçti. 2006’dan bu yana enflasyon hedefi sadece küresel kriz altında 2009’da tutturulabildi. Aşağıdaki grafik enflasyon hedefleri ile gerçekleşmeler arasındaki farkları (“uçurum” sözcüğünü mü kullanmalıyız?) gösteriyor. Sadece daraltıcı para ve maliye politikalarıyla sürdürülen enflasyonla mücadele politikalarının sonucu açık değil mi? Sizce enflasyon sadece parasal bir mesele mi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle