24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 2014 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER İ Bayramda Ak Saçlı Emektarları Hatırlarken... Yaşamak hatırlamaktır. Yaşam bazen gerçek olamayacak kadar güzel. Ve hele sizlerle çok daha güzel... Ak saçlı emektarlar! Ağzımızda anamızın ak sütü güzel Türkçemizin ustaları... İyi ki varsınız, hayatımıza çok şey kattınız ve daha yıllarca birlikte olma dileğiyle... Bayramınız kutlu olsun! CAVLI ÇULFAZ raf makinesi, 1952 yılında o unutulmaz “Sarısıcak” röportajlarıyla Cumhuriyet gazetesinde ilk ününü yapan koca çınar. Ta 1960’ta Ankara Telgraf gazetesinde Raşit Giray ile söyleşirken “Nobel sana verilecek mi?” diye sorulunca, “Şimdi verirlerse hepsinin sülalesini... Ama Cenuben Kelali Tarlası’nı yazıyorum. Ondan sonra da vermezlerse yine topunun sülalesini...” diye gözlerimin önünde sunturlu bir küfür savuran büyük ustayı buradan selamlıyorum. Oktay Akbal (92): 1940’lı yıllarda “Önce Ekmekler Bozuldu” diye ilk çığlığı atan edebiyat ustası. Ve ekmekler bozulduktan sonra elbette çok şey bozuldu. Hıfzı Topuz (92): Yıllara meydan okuyor, ileri yaşta yayımladığı kitaplarıyla Cahit Kayra ile yarışıyor sanki. İbrahim Balaban (92): Nâzım Hikmet’in günümüze yadigârı, köylülüğün küllerinden doğan, mapusane içinden kendini ve sanatını yaratan ressam. Mediha Gökçer (92): Tanınmış tiyatro sanatçısı. Celal İnce (92): “Kalbim Yalnız Seni Sevecek”, “Sensiz Kaldığım Geceler” gibi unutulmaz tangolarıyla yaşıyor. Anjel Açıkgöz (91): Nâzım Hikmet’in dava arkadaşı, Bizim Radyo emekçisi. Doktor Hayk Açıkgöz’ün vefakâr ve cefakeş eşi, yoldaşı. Daha yerim olmadığı için adlarını buraya yazamadığım nice değerli Türkiye sevdalıları... Kimini gıyaben yapıtlarından, kimini doğrudan tanıma onuruna eriştiğim 90’ını aşmış, yüzyıla merdiven dayamış kıdemli yurttaşlarımız. Yaşamak hatırlamaktır. Yaşam bazen gerçek olamayacak kadar güzel. Ve hele sizlerle çok daha güzel... Ak saçlı emektarlar! Ağzımızda anamızın ak sütü güzel Türkçemizin ustaları... İyi ki varsınız, hayatımıza çok şey kattınız ve daha yıllarca birlikte olma dileğiyle... Bayramınız kutlu olsun! nsan, insanı arayandır. Özellikle bayramda sevdiklerimizi aramamız, hatır sormamız güzel bir geleneğimizdir. Onuruyla yaşayıp başı dik yaşlananların hatırını sormak hoş bir cemiledir. Güzel bir erdemdir. Bize insan olduğumuzu hatırlatır. Siyasi partilerin gençlik ve kadın kolları üyeleri... Partili partisiz bütün gençler! Bu bayram günü arayın ak saçlı emektarları... Gidin Darüşşafaka’ya, düşkünler yurduna, huzurevlerine... Kıyıda köşede oturan kimsesizlerin yanına. Yarım elma, gönül alma misali, elinizdeki elmanın yarısını paylaşın onlarla. Sorun hatırlarını, alın gönüllerini. Geçmişle günümüz arasındaki köprüyü bugün bir kere daha onları hatırlayarak hep birlikte kuralım. Önce yüzyıllık çınarlarımızla başlayalım: Muazzez İlmiye Çığ: Tanınmış Sümerolog, mücadeleci bir aydın, herkesin hayranlığını kazanan bir aydınlanma aktivisti. Cahit Tanyol: Sosyolog. Bir zamanlar düşünce hayatımızda çığır açan Yön dergisinin ve Cumhuriyet gazetesinin yazarı. Her ikisinin de 100. doğum yılını gönülden kutluyorum. Dalya diyoruz hep birlikte. Ya doksanını aşmış öbür ak saçlı emektarlar? Türker Acaroğlu (99): Kütüphaneci, folklor uzmanı, yazar, çevirmen. Türk Kütüphaneciler Derneği kurucusu. 1960’lı yıllarda Cumhuriyet gazetesinin kitap eleştirmeni. Halil İnalcık (98): Dünyaca tanınmış tarihçimiz. Bundan 50 yıl önce Mülkiye diye bilinen Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki Devrim Tarihi öğretmenim... Cahit Kayra (97): Ecevit döneminin Ulaştırma Bakanı. Sadece son yıllarda yazdığı kitaplarla bile (Varlık Vergisi, 1946 Yılında Bir Hakkâri Seyahati, Ah O Yemen, 1904 İsyanı) ileri yaşlarda aktif olmanın somut bir örneği. Ataol Behramoğlu: Marksizm ve Atatürkçülük Son zamanlarda sosyal demokrasinin Atatürkçülük ile bağdaşmayacağı konusunda bir fikir dalgası yeniden ortaya çıktı... Bu görüşün savunucuları kimi zaman, “Atatürkçülüğü” dar kalıplara hapsetmek, küçümsemek ve suçlamak için küçültücü anlamda “Kemalizm” diye niteliyorlar... Onların özel dilinde “Kemalizm”, tepeden inmeciliğin, jakobenliğin, demokrasi karşıtlığının adı! Bunu yaparken, ne bir dintarım imparatorluğunun işgal edilmiş enkazı üzerinde yeni bir toplumun temelinin atıldığını, ne dönemin koşullarını, ne Atatürkçülüğün akıl ve bilim dışında hiçbir dogması olmadığını umursuyorlar... Böylece darbeci askerlerin, darbe dönemlerinde yaptıkları bütün yanlışları “Atatürkçülük” adı altında kamufle etmesinin yarattığı kargaşayı ve kafa karışıklığını da pekiştiriyorlar. Her neyse, konumuz, ne darbeci askerlerin saptırdıkları “Atatürkçülük” anlayışı, ne Atatürk karşıtlarının tarihsel gerçeklerden kopuk yorumları. HHH Atatürkçülükle veya (bazılarının küçültücü anlamda kullandıkları) “Kemalizmle” sosyal demokrasinin bağdaşmayacağı tezi, elbette öncelikle, Marksizmle Atatürkçülüğün uzlaşmayacağı anlayışından kaynaklanır... Oysa Marksizmin tarihsel materyalizm metodunu iyi özümlemiş biri, Atatürk devrimlerinin Türkiye’nin tarihsel gelişmesi içinde önemli (ve elbette Marksist açıdan uyumlu) bir aşama olduğunu görür. Bunun en önemli nedeni, hem Marksizmin hem de Atatürkçülüğün, çağdaş bilimlerin ışığında ortaya konmuş olan akıl ve bilim yolunu metot olarak kullanmış olmalarıdır. Meraklısı için belirtelim: Şimdi ikiye bölünmüş olan Türkiye Komünist Partisi’nin eski programında bu nokta çok açık ve ayrıntılı olarak vurgulanmıştır. HHH Büyük şair Ataol Behramoğlu’nun sanatı dışında sahip olduğu entelektüel önem tam bu noktada ortaya çıkmaktadır: Hem Marksizmi hem Atatürkçülüğü, beyninin ve yüreğinin bütün hücreleriyle özümlemiş olan A. Behramoğlu, Atatürkçülük ile Marksizmin bağdaşmayacağı tezinin canlı bir reddiyesidir! Gerek şiirlerinde, gerekse deneme yazılarında, sapına kadar Atatürkçü ve tam anlamıyla Marksist bir sanatçının, düşünürün, Türkiye’de büyük bedeller ödemiş yaşamından izler görürsünüz... Elimde şu anda, yeni çıkmış iki deneme kitabı bulunuyor: Biri Tekin Yayınevi tarafından basılmış olan (üçüncü basım) “Kimliğim: İnsan”; 19952000 arasında yazdığı yazılardan oluşuyor... Öteki Kırmızı Kedi Yayınları tarafından basılmış olan “Yalancının Ampulü”; 20042014 arasındaki denemeleri. Bir büyük yazarın, bir büyük şairin, Türkiye hakkındaki görüşleri, insanın ufkunu açıyor... Ve “Her şeyi önceden görmüş, yazmış...” dedirtiyor! M. İlmiye Çığ (100) Cahit Tanyol (100) Cahit Kayra (97) Müzeyyen Senar (96) Bedii Faik (93) Aydın Boysan (93) Oktay Akbal (92) Hıfzı Topuz (92) Müzeyyen Senar (96): Vardar Ovası, Sarı Kurdelem Sarı, Gülşeni Hüsnüne Güvenme ve daha nice şarkılarıyla gönüllerde yaşıyor. Vedat Türkali (95): Romancı, 1951 TKP tevkifatının subay kökenli Abdülkadir Demirkan’ı... Umudu ve mutlak kazanılacak zafere olan inancı müjdeliyordu daha o günlerden: “Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul / Bekle bizi / Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle / Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi / Bekle o günler gelsin İstanbul bekle / Sen bize layıksın” Ziya Müezzinoğlu (95): Eski Hazine Genel Müdürü, DPT Müsteşarı, Bonn Büyükelçisi ve Maliye Bakanı. Memduh Ün (94): Başta “Üç Arka daş” olmak üzere sayısız filmin unutulmaz yönetmeni. Bedii Faik (93): Polemik ustası güçlü kalem. Demokrat Parti döneminde ilk hapse atılan yazar. “Bunlar işe besmeleyle değil, beslemeyle başladılar” demişti 1950’li yılların başlarında... Ve “hükümetin nüfuzunu kırmak”tan 1954 yılında tutuklanan ilk muhalif gazeteciydi. Bugünleri daha o zamandan mı öngörmüştü acaba? Aydın Boysan (93): Mizah ustası, güçlü kalem. Nermin AbadanUnat (92): “Kamuoyu” kavramını Türkiye’ye ilk tanıtan siyaset bilimci. İlkesini ve “Hayatını Seçen Kadın.” Birkaç kuşağın büyük öğretmeni. Yaşar Kemal (92): Elinde fotoğ Asrın Cerrahı Yaşargil Prof. Dr. CENGİZ KUDAY B ir kitapta Amerika Posta İdaresi’nin Dr. Harvey Cushing anısına hatıra pulu yayımladığını okudum. Bu şekilde kaç hekim onurlandırılmıştı? Hekimlerin kaçı cerrahtı? Bu onura mazhar olan kişileri diğerlerinden ayrıştıran özellik neydi? Kitap bölümünde 11 hekimin hatıra pulunun yayımlandığını öğrendim. Hikâyenin gerisi şöyleydi: Hatıra pulları basılan hekimlerin altısı cerrahtı. İlk onurlandırılan hekim 30 Mart 1842 sülfirik asit eter anestezisini bulan ve kullanan Georgia’lı cerrah ve anestezist Crawford W. Long’du. Bu Massachusetts Genel Hastanesi’nde aynı yöntemi uygulayan Morton’dan 4 yıl önceydi. Long Aralık 1849’a kadar herhangi bir yayın yapmadı. Bu tarihte 8 hastası olmuştu ki Morton’un bu dönemde konuyla ilgili bilgisi yoktu. 1940 yılında Long’a ait hatıra pulu yayımlandıktan bir hafta sonra Walter Reed’e ait pul ortaya çıktı. Onurlandırılan 3. hekim 1809 yılında ilk kez laparotomy ve yumurtalık ameliyatını gerçekleştiren kişi olan Ephraim McDovvel idi. Pul 1951 yılında ortaya çıktı. 5 yıl sonra Dr. William James ve Charles Horace Mayo’nun yüzleri pullarda belirdi. 1968 yılında Anatomi Profesörü olan Oliver Wendel Holmes onurlandırıldı. Bundan 6 yıl sonra Amerika’nın ilk kadın hekiminin pulu yayımlandı. Elizabeth Blackwell 1849 yılında Batı New York Geneva Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Londra Kadınlar İçin Tıp Fakültesinde Kadın Doğum Bölümü’nde profesör oldu. 1978 yılında George Papanicolaou Pap Smear ile bu onura layık görüldü. 29 Eylül Pazartesi akşamı Yeditepe Üniversitesi’nde bir tören vardı. 1999 yılında Amerika’da Neuro Surgery dergisi tarafından geçen yüzyılın başında yaşamış nöroşirurjinin kurucusu kabul edilen Harwey Cushing ile beraber yüzyılın doktoru seçilen Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in ilk defa bir Türk üniversitesinin akademik ailesine girmesinin kutlandığı bir toplantı. Bu tören bizler için çok önemliydi. Yaptığı sayısız bilimsel buluş, yazdığı yüzlerce bilimsel yazı ve dünyada nöroşirurjinin İncili kabul edilen kitaplarının yaratıcısının Türk akademik hayatına yıllarca sonra girmesi idi. Fakat bizler ve tıp dünyası için çok önemli toplantı basınımızda çok az yer bulabildi. Böyle bir hocaya sahip olma gururu taşıyan bizlerin isteği, bu değerli insan için de bir hatıra pulu çıkarılması; bu vesileyle bu büyük insana gelecek yıl 90. doğum yılını kutlarken toplumumuza böyle bir değerin varlığını göstermiş oluruz. Yeditepe Üniversitesi’nin bütün çalışanlarına gıpta ediyoruz. Asrın cerrahı ile aynı çatı altında çalışma ayrıcalıkları olduğu için.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle