24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 2014 PAZAR kultur@cumhuriyet.com.tr 16 KÜLTÜR ALTIN PORTAKAL ULUSAL BELGESEL YARIŞMASI ANA JÜRİ BAŞKANI Can Candan görevden çekildi ‘Suya Yön Verenler’ Kültür Servisi Bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Wilo Ulusal Fotoğraf Yarışması”nın sonuçları açıklandı. Bu yıl “Su, Dünyanın Her Karesinde Suya Yön Verenler” temasıyla yapılan, amatör ve profesyonel tüm fotoğrafçılara açık düzenlenen yarışmaya 348 fotoğrafçı katıldı. Toplam 1258 eserin yer aldığı yarışmada jüri, Cihan Karaca’yı birinci, Nurten Öztürk’ü ikinci, Hayrullah Germeç’i üçüncü olarak belirledi. Yarışmanın jürisi fotoğraf sanatçısı Ali Rıza Akalın, fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar (EFIAP), Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Fotoğraf Bölümü’nden Nadir Ede, İFSAK Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Turaç ve Wilo Türkiye Pazarlama Müdürü Melis Öner’den oluştu. Kültür Servisi 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Reyan Tuvi’nin Gezi Direnişi konulu belgeseli “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek”in sansürlenmesi sonrası festivalin Ulusal Belgesel Yarışması Ana Jüri Başkanı Can Candan görevden çekildi. Candan, Facebook hesabında yaptığı yazılı açıklamada, “Varılan bu noktada Ulusal Belgesel Film Yarışması Ana Jüri Başkanı olarak benim gönül rahatlığı ile görevime devam edebilmem ve 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin bir parçası olabilmem mümkün değildir. Sansürün, sorumsuzluğun, manipülasyonun ve baskının olduğu yerde ben yokum” dedi. Can Candan, açıklamasında, festival yönetiminin, 3 Ekim’de ulusal belgesel yarışmasına belgeselleri seçilen ve bu duruma tepki gösteren yönetmenlerle gerçekleştirdiği toplantıda sansürün sorumluluğunu üstlenmek ve yanlışını düzeltmek yerine ön jürinin profesyonelce gerçekleştirdiği sorumluluğunu şüpheye düşürecek ifadeler kullandığını, durumun düzeltilme sorumluluğunu söz konusu filmin yönetmenine atarak, sansüre ek, bir de yönetmen üzerinde baskı oluşturmaya devam ettiklerini belirtti. Isık Gölü’nde Gök Tanrı’ya Sesleniyorum Ey Ysyk Köl!.. Ey Issyk Kul!.. Ey Isık Gölü! Sana benim Türkçemle, Türkiyemin Türkçesiyle sesleniyorum: Ey güzeller güzeli Isık Gölü... Orta Asya’nın orta yerinde, bizim Tanrı Dağları, Çinlilerin Tienşan dediği dağlardan inen binlerce akarsuyla beslenen “Kırgızistan’ın İncisi”... Sen ki, çevrendeki ormanlar ağaçlar buz tutsa da, seni saran dağlar kara teslim olsa da hiç ama hiç donmazmışsın, suların her daim dalgalanır, köpürürmüş... Sen ki güzeller güzeli bir kızın toprağa damlayan gözyaşlarından doğmuşun, bu nedenle “ısı yani sıcak göl” diye bilinirmişsin... Sen ki yeryüzünün ikinci en büyük dağ gölüymüşsün... (Bolivya ile Peru arasındaki Titikaka en büyüğü olsa da senin kadar güzel mi görmedim, bilemem...) Ama en, en, en, en önemlisi sen ki, dünyaya “Gök Tanrı’nın Yeryüzündeki Gözü” diye nam salmışın! Ve daha da önemlisi: Sen ki, biz insanların sana fısıldadığını, rüzgârlara katıp, ne yapar eder mutlak Gök Tanrı’ya ulaştırırmışsın... İşte sana geldim... Geldim ki, sana söyleyeceklerimi tez elden sularına, köpüklerine, buharına, rüzgârına kat ve Gök Tanrı’ya ulaştır! Ey Isık Gölü, Gök Tanrı’ya de ki: Bizi, dini kendi çıkarları için, hırs ve ihtiraslarını doyurmak için, güç ve iktidarını çoğaltmak için kullananlardan kurtarsın! Gök Tanrı’ya de ki, dini siyasete alet edenlerden bizi korusun! Gök Tanrı’ya de ki, artık çocuklar öldürülmesin! Büyüklerin savaş oyunlarına, çıkar oyunlarına, silah sanayisinin çarklarına kurban edilmesin! Bir de de ki: Çocukların beyinleri yıkanmasın! Ana baba baskısından da, devlet ve hükümet baskısından da, mahalle baskısından da uzak, özgür bireyler olarak büyüsünler! Karanlık kafalılar çeksin çocuklarımızın üzerinden pis ellerini! Ey Isık Gölü, artık hukuk ve adalet katledilmesin dünyanın herhangi bir yerinde ve benim ülkemde de. Senin suların en korkunç soğukta bile donamazmış Isık Gölü. Ama insanların vicdanları çoktan dondu bile! Vicdanlar buz tuttu. Kızgın çöl sıcağında bile erimeyen bir buz! Gök Tanrı’ya de ki bize birazcık insan sıcaklığı versin. Bir çocuğu daha gülümsetmeye, giydirmeye, doyurmaya yarayabilecek bir insan sıcaklığı... Ah Isık Gölü, damlaya damlaya göl olmayacağını bilecek yaştayım. Sen bir gözyaşı damlasından doğmuş olsan da yine de söyle Gök Tanrı’ya: De ki artık soygun, talan ve yalan cezasız kalmasın bu dünyada! HHH Sevgili okurlar, Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te Uluslararası PEN Kongresi’ndeydim. Kongre bitti, şimdi ülkenin kuzey doğusunda Isık Gölü’nde Ural Altay Dayanışma Ağı’nın konferansına geldim. (Ayrıntılar daha sonra.) Orta Asya’nın nice efsanesine “yataklık” etmiş Isık Gölü’nde hâlâ “Tengrinizm” inancı yaygın. Şamanizmden etkilenmiş, mutluluğun özünü çevreyle, doğayla uyumda bulan bir inanç. Yaşamın sürdürülebilirliği, sonu olmayan gökyüzü (Tengri) ve yeryüzünün bütünlüğüne bağlı... Bu inancın kutsal merkezi de Isık Gölü... Isık Gölü’nü yani “Tanrı’nın Yeryüzündeki Gözü”nü karşımda görünce ben de dayanamadım, dileklerimi sıraladım... Hem zaten bugün bayram. Hepinizin bayramını kutlarım. Altıdan Sonra Tiyatro yeni mevsime üç yeni oyunla başlıyor... Korku ve isyanın sesi ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TRABZON SANATEVİ’NİN 6. SANAT GÜNLERİ 1319 EKİM TARİHLERİNDE Resimden müziğe... Değişik projelere imza atan Altıdan Sonra Tiyatro yeni sezonda da üç yeni oyunla tiyatroseverlerle buluşacak. Oyunlar seyirciyi zorlayan cinsten, yani düşündüren ve sorgulayan oyunlar sahnelemeyi tercih ediyor tiyatro. Metne sadık kalmayan, yaratıcılıkta sınır tanımayan ekip, yeni mevsime deyim yerindeyse bomba gibi başlıyor. Tiyatronun, Kumbaracı50 ve Theater an der Ruhr ile başlattığı partnerlik ilişkisi bu sezon ortak bir projeye dönüşüyor. Yiğit Sertdemir’in yazdığı “Ekonomania” geçen günlerde sahnelendi. Oyunun yönetmenliğini Roberto Ciulli üstleniyor. Helmut Schäfer’ın dramaturjisini yaptığı oyun, Altıdan Sonra Tiyatro ve Theater an der Ruhr oyuncuları tarafından Almanca ve Türkçe oynanıyor. Sahnede iki dil kullanılıyor, oyunda Almanca söylenen replikleri bir oyuncu çeviriyor. Sertdemir, “Ekonomania” adlı oyunu, Pirandello’nun “Dağın Devleri” adlı yarım kalmış oyunundan esinlenerek yazmış. Kendi deyimiyle bir dünya yaratmış. Oyunun yönetmeni Roberto Ciulli “Ekonomania”nın korku üzerine bir Kültür Servisi Trabzon Sanatevi, 6. Sanat Günleri’ni 1319 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirecek. Yedi gün boyunca sürecek etkinlikte, karikatür, resim, fotoğraf, şiir görsel sergileri, uzun ve kısa film, imza günleri, söyleşi, atölye çalışmaları, panel, konferans ve dinletilerle sinema, müzik, edebiyat alanında pek çok isim Trabzon Sanatevi’nin konuğu olacak. Bu yıl 6. Sanat Günleri’ne katılacak isimler arasında Sabahat Akkiraz, Ataol Behramoğlu, Ercan Kesal, Serkan Acar, Şeref Bilsel, Attila Aşut, Neslihan Önderoğlu, Nermin Bezmen, Tekin Sönmez, Sevinç Çokum, Hasan Seçkin yer alıyor. Resim, karikatür, fotoğraf, tiyatro, müzik, edebiyat alanlarında faaliyet gösteren 10 sanat derneğinin yaklaşık 800’ü aşkın üyesiyle destek verdiği, yılda ortalama 150 sanat etkinliğinin yapıldığı bir sanat kurumu olan Trabzon Sanatevi; 1. Sanat Günleri’ni 2009 yılında yapmıştı. Sabahat Akkiraz u Altıdan Sonra Tiyatro’nun, Kumbaracı50 ve Theater an der Ruhr ile başlattığı partnerlik ilişkisi bu sezon ortak bir projeye dönüşüyor. Yiğit Sertdemir’in ‘Ekonomania’, Yaman Ömer Erzurumlu’nun ‘Sorunlu İnsan Kaynağı’, Berkay Ateş’in ‘HAK’ oyunları yeni sezonda birçok yerde sahnelenecek. ve katılımcıların bileşenleri olduğu yeni bir formda oluşuyor” diyor. Diğer bir ortak yapım ise Suriyeli sanatçı Amal Omran’ın tek kişilik performansı “HAK”. Amal Omran’ın hayat hikâyesinden yola çıkılarak yazılan ve teması savaş olan oyunu Berkay Ateş kaleme almış. Ayşenil Şamlıoğlu ve Ateş’in birlikte yönettiği tek kişilik performansa Merih Aşkın müzikleriyle sahnede canlı olarak eşlik ediyor. Şamlıoğlu, “Kumbaracı50’nin önerisiyle çıktığım bir yolculuk” dediği “HAK” için şöyle diyor: “Daha önce izlediğim çok önemli bir Suriyeli oyuncu olan Amal Omran’ın Urfa’da olduğunun şaşkınlığını ve hüznünü ardımda bıraktıktan sonra kendisini evimde misafir ederek öyküsüne tanıklık ettim... O coğrafyada yaşanan süreci anatanrıça, kâhine, toprak ana karışımı bir karakterin, evlatlarını toprağa veren bir kadının anlatmasını diledim” diyor. “HAK” isyanın sesi gibi... Arapça sahnelenecek olan oyunda gittiği ülkelerin diline göre altyazı kulanılacak. “HAK” Türkiye dışında Belçika, Almanya ve Lüksemburg’da da seyirciyle buluşacak. masal olduğunu söylüyor. Sertdemir’in Pirandello’dan devraldığı devler eğretilemesinin, gelecekteki bir topluma işaret ettiğini de söylüyor Ciulli: “Oyunda şiddetin olağanlaştığı ve sanatla hiçbir bağı kalmamış bir topluma işaret ediliyor. Günümüzün pusuda bekleyen gerçek korkularını, özellikle, gözlerimizi Türkiye’ye çevirdiğimizde gördüğümüz korkuları ele alıyor. Ama bu korkular Almanya’da da var, bizim de içimizde pusuya yatmış, Pirandello’nun da daha otuzlu yıllarda taşıdığı korkular bunlar” diyor. Yeni mevsiminin yeni oyunlarından biri de “Sorunlu İnsan Kaynağı”... Oyun, Akbank SanatAltıdan Sonra Tiyatro ve Stuttgart’tan Lokstoff! işbirliğiyle gerçekleşiyor. Yaman Ömer Erzurumlu’nun yazdığı oyunu Wilhelm Schneck ve Erzurumlu birlikte yönetiyor. Altıdan Sonra Tiyatro ile Lokstoff!’un üçüncü ortak çalışması. Oyun her sahnelenişinde galerideki eserler ve galerinin mimarisini kullanarak tasarlanıyor. Oyunun dinamik bir çalışma olduğunu söyleyen Erzurumlu, “Her sahnelenişinde galerinin, serginin ‘Testosteron’ Oyun Atölyesi’nde Kültür Servisi Oyun Atölyesi’nin “Testosteron” adlı oyunu bu sezon da devam ediyor. Oyun, 1314 ve 20 Ekim saat 20.00’de izlenebilecek. Polonyalı yazar Andrzej Saramonowicz’in yazdığı, Celal Kadri Kınoğlu’nun yönettiği oyunun müzikleri Serdar Donduran’a, sahne tasarımı Emrah Abaka’ya ve ışık tasarımı Hakan Özipek’e ait. Oyunda, Orhan Aydın, Ruhi Sarı, Emre Altuğ ve Gürkan Uygun, Bülent Şakrak, Gökçer Genç, Gökhan Yıkılkan rol alıyor. Fuat Güner’le Yüksek Sadakat aynı sahnede Kültür Servisi Fuat Güner ile Yüksek Sadakat aynı sahnede olacak. Yüksek Sadakat ve Fuat Güner’in daha önceleri televizyon ve radyo programlarında başlayan müzikal beraberliklerini ilk defa sahneye taşıyorlar. 10 Ekim saat 23.00’te başlayacak konserde, Yüksek Sadakat kendi şarkılarını yorumlarken Fuat Güner’in imzasını taşıyan birçok şarkıyı da beraber seslendirecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle