03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EKİM 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 13 ‘İnsanlığın geleceği karanlık’ Peter Doherty Brian Schmidt Ada Yonath Dış Haberler Servisi “İnsan kendi eliyle yaşadığı dünyayı mahvediyor, sahip olduklarının ötesinde absürd bir tüketimle. Bu bir an önce sona ermeli. Yaşam biçimlerimizde devrime gidilmeli. Yoksa karanlık bir gelecek bizi bekliyor.” Bu ikazlar dünyaca ünlü Nobel ödüllerine layık görülmüş 11 isimden geldi. Nobel ödüllerinin açıklanmasına geri sayım sürerken Hong Kong’da çarşamba günü başlayacak Nobel oluşumu çerçevesindeki dört günlük seminerde uzmanlar dünyayı tehdit eden küresel ısınma, doğal hayatın ve ağaçların yok olmasından su seviyelerindeki dengesizliklere uzanan konuları masaya yatıracak, en zayıf halkayı teşkil eden ülkeleri ele alacak. Öncesinde aralarında 1996’da fizyoloji ve tıp dalında Nobel Ödülü’nü alan Peter Doherty, 2011’de fizik dalında ödül alan Brian Schmidt, 2009’da kimya dalında ödül alan Ada Yonath, 2006 Fizik Nobel Ödülü’ne layık görülen George Smoot’un da aralarında bulunduğu 11 isim, insan eliyle dünyayı adım adım yok ediliyor, acil eylem planı uygulamaya konulmazsa “geleceğin karanlık olduğu” uyarısı yaptı. Bildiride insanlığın şu anda sahip olduğu imkânların ötesinde tüketimde olduğu belirtiliyor. Bu çerçevede insanların “yaşama, çalışma ve seyahat şekillerinde devrime gidilmesi gerekliliği” vurgulanıyor. Sürdürülebirlilik politikalarına, temiz enerjiye yönelik acil eylem planına işaret ediliyor. Peter Doherty özellikle devletler arası ilişkilerin “felaket” olduğu görüşünde. Küresel ısınmadan, toprak ve su oranlarındaki verim kaybına, kimyasal kirliliğe, çevresel etkilerin de tetiklediği hastalıklara varan karamsar tablonun giderek ağırlaştığını belirtiyor. Her ‘Devletler arası ilişkiler felaket’ geçen gün kötüleşen krize karşı tüketicilerin, iş çevrelerinin, siyasetçilerin yaptıkları her eylem ve kararın yansımalarını düşünmeleri gerektiği vurgusu yapıyor. “Gıda, su, toprak, atmosfer konularının hepsinde sürdürülebilirlilik düşüncesine ihtiyacımız var” diyor. Uzmanlara göre, şu anki tüketim oranlarına göre, insanın 1.5 dünyaya daha ihtiyacı var. Diğer bir deyişle doğayı kendini yenileyebileceği kaynaklarının yüzde 50’sini aşacak şekilde tüketiyoruz. Nobel ödüllü ABDAvustralyalı Schmidt de “tehlike yakın” uyarısı yapıyor. Schmidt’e göre, son 1000 yıllık dönemde dünyaya verdiğimiz zarardan daha çoğu gelecek 35 yıl içinde olacak. Smoot da tüketimin yarattığı yıkıma karşı büyük buluşlar, teknolojik gelişmelerin yeterli olmadığı görüşünü dile getiriyor. ‘Bize 1.5 dünya lazım’ Erdoğan’a Biden Golü “Büyük bir sır ifşa etmiyorum. Mağrib’den IŞİD’e yazılmak isteyen herkes, önce Türkiye’nin Suriye sınırındaki Kilis kentine ulaşması gerektiğini biliyor. Erdoğan bile o bölgeyi artık kontrol etmiyor. (Türkiye’nin Suriye sınırı) IŞİD milislerinin bir kurtarılmış alanı/ anklavı oldu.” Faslı IŞİD militanı Ahmet Birar’ın bu çok kesin ve çarpıcı açıklamalarını geçen pazar daha (28 Eylül), Erdoğan’ın eski dostu Berlusconi’nin gazetesi Il Giornale’de okudum. Giornale muhabiri, Fas’tan IŞİD’e katılan… sonra ailevi nedenlerle ülkesine geri dönmek zorunda kalan eski IŞİD militanı Birar’la konuşup, kendisine “Suriye cephesine” nasıl ulaştığını anlattırmış. Tecrübeli “militan”, üstte alıntıladığım gibi Mağrib Afrikası’ndan “cihat”a ezcümle katılanların yaptığı üzere Suriye’ye evvela Kilis’e uğrayarak geçmiş… 2013’te önce Özgür Suriye Ordusu’na katılmış. “Ahrar el Şam” hareketine yatay geçiş yaptıktan sonra, baharda IŞİD’e terfi etmiş... Bunların hepsi çok geçişken örgütler… Karısı hastalanıp çocuklarına bakamaz hale gelince “cihat”ı bir yana bırakıp evine dönmek zorunda kalan Faslı Ahmet’in öyküsünü okurken bu “ ‘Ahrar el Şam’ adıyla en son nerede karşılaştım?” diye düşünürken aklıma geldi… Örgütün adını en son geçen ay eski ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin Ankara’ya bombardıman yapan son açıklamalarında görmüştüm. Görevi bu yaz bırakan büyükelçi, kevgire dönüşen TürkiyeSuriye sınırı hakkında ABD yönetiminin duyduğu sıkıntıyı dışa vurmak için fazla uzun beklememiş, Dışişleri Bakanı Kerry’nin son Ankara ziyareti öncesinde tam… eteğindeki taşları dökmüş; büyükelçiliği döneminde Ankara’ya, “El Nusra’ya yardım etmeyin!” uyarısını bizzat yaptıklarını, bu açık uyarıya karşın Türk hükümetinin ABD terörist listesindeki Nusra Cephesi ile Ahrar el Şam militanlarının geçişlerine göz yummayı sürdürdüğünü, ABD’nin bu sebeple bozulduğunu belirtmişti… IŞİD’cisinden ABD büyükelçisine dek sonuçta hep aynı şeyi söylüyorlar: “Erdoğan Suriye sınırını kontrol etmiyor!” Yalnız büyükelçi değil… Dışişleri Bakanı Kerry de hatta… çok yeni bu tespitle aynı adrese işaret etmedi mi? “Esad’ı devirmek için ‘Arada çürük elmalar olsa da, önemli olan Esad’a karşı savaşmalarıdır’ hesabı yapanlar vardı” diye on gün önce bir demeç patlatan Kerry; ne pahasına olursa olsun Esad’ı devirmek isteyenlerin radikal gruplara desteği yüzünden işlerin bu noktaya vardığını söylemişti. Başka bir vesilede de dışişleri bakanı gene IŞİD’in finans kaynağı olan petrol kaçakçılığını da, TürkiyeSuriye sınırından götürdüğünü ifade etmişti. ABD yönetiminden art arda gelen ve hafızalarda çok taze olan uyarılar bunlar. Dünya basınında konu üzerine çıkan sayfalarla yazı, yorumlardan hiç bahsetmiyorum bile… Yalnız birini hatırlatmadan geçmeyeceğim… Ankara’yı bu yaz sarsan bir bomba da Almanya’nın “koca kulak” skandalı olmuştu. AnkaraIŞİD ilişkisine yönelik “derin iddialar” içeren skandal, Almanya’nın haber alma teşkilatının Ankara’yı yakın takibe aldığını ortaya koymuştu. Alman basınından Bild, Berlin’in Ankara’yı dinlemesine gerekçe olarak Türkiye’nin Suriye politikasındaki “ikili oyununa” işaret etmiş ve ABD’nin bu konuda Almanya’yı ısrarla uyardığını belirtmiş, “MİT kanalıyla Türkiye’nin radikal İslamcı gruplara (IŞİD) silahlojistik destek verdiğini” ifşa etmişti. Diyeceğim o ki… Erdoğan’ın bugün “Esefle karşıladım, böyle bir şey yok!” diye yanıtladığı Başkan Yardımcısı Biden’ın son açıklamalarında hiçbir sürpriz yok aslında. Ankara’nın “SuriyeIŞİD politikasındaki” tüm maceracı boyutlar, boşluklar, zaaflar, çelişkiler… dünyanın malumu. Aylardır her yerde sayılıp dökülen bu unsurlardan ötürü Biden; “Bölge müttefiklerimiz Suriye’deki en büyük problemimiz oldu” saptamasında bulunmuş. Pabucun bahalı olduğunu görünce Türkiye’nin de aralarında olduğu Ortadoğu müttefikleri özetle hizaya girdiler mealinde sözler etmiş. Sonra bu açıklamaları bir tık öteye taşıyarak tezkere öncesi Cumhurbaşkanı’nın kendisine geçmişin yanlışlarını telafi etmek istercesine!“Türk hava sahasının kullanımı” ile “asker gücü” sözü verdiğini eklemiş, Erdoğan’ın “Haklıydınız, sınırı şimdi mühürlemeye çalışıyoruz. Çok fazla insanın Suriye’ye geçişine izin verdik!” dediğini belirtmiş… Cumhurbaşkanı, karizma çizen bu açıklamaları şimdi reddediyor. “IŞİD’cilere yardımımız olmamıştır. Kimse bunu ispatlayamaz!” diyor. Aylardır ardı ardına yapılan açıklamalar, Ankara’ya uzanan “koca kulak”lar; CNN’sinden New York Times’ına, Bild’ine… anlatılanlar ve yazılıp çizilenler ne o zaman? Biden, riskli bir “tezkere” girişimi ortasında, aslı astarı olmayan böyle bir çıkışı niye yapsın? Bir devlet adamı için fazla gevezelik etmiş olabilir… Neticede boşboğazlığı ile ünlü bir politikacı Joe Biden. Ağzında çok bakla ıslanmıyor… Ama şimdiye dek yalancı olduğunu söyleyen hiç çıkmadı. Üzerinden dumanı tüten bunca tüfek varken… uluslararası kamuoyu kime inanır sizce? Biden’a mı, Erdoğan’a mı? Londra rehineler için operasyon yapabilir Dış Haberler Servisi Suriye’de dokuz ay önce kaçırdıkları İskoç insani yardım görevlisi Alan Henning’i önceki gün kafasını keserek öldüren Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) bir sonraki infazın hedefi olan ismi duyurdu: Amerikan vatandaşı Peter Edward Kassig. Londra’dan ise dün cihatçıların elindeki rehinelerin kurtarılması için operasyon yapılabileceği çıkışı geldi. Henning’in kafası kesilerek öldürüldüğünü gösteren videonun yayımının ardından ordu ve istihbarat kurumlarından yetkililerle toplantı yapan İngiltere Başbakanı David Cameron, rehinelerin bulunmasına yönelik tüm imkânları kullanacaklarını söyledi. Cameron “İnsanlara barbarca davranan, bu acımasız örgütü yenmek için her şeyi yapacağız” vurgusu yaptı. Henning’in infazına ABD’nin yanı sıra BM Güvenlik Konseyi’nden de sert tepki geldi. Konsey “infaz videosunun bir kez daha IŞİD’in vahşiliğini gözler önüne serdiği, bu barbarca eylemlerinin gözlerini korkutmadığı aksine kararlılıklarını artırdığı” belirtildi. IŞİD, El Nusra dahil tüm örgütlerin kaçırdıkları kişileri derhal koşulsuz serbest bırakması da istendi. IŞİD’in önceki gece Henning’in öldürülmesine ilişkin YouTube’da yayımladığı görüntüde, İskoç yardım görevlisi, üzePeter Edward Kassig kuruluş, IŞİD’e çağrıda bulunuyordu. Öyle ki, BBC infazın Müslümanlar arasında IŞİD’e tepkiyi artırabileceği yorumunu yaptı. Bu arada Henning’in infaz videosunun sonunda, ABD’li eski asker Kassig olduğu tahmin edilen başka bir rehine görülüyor. Videodaki IŞİD militanı, bir sonraki kurbanın Kassig olacağını söylüyor. Görüntünün ardından Kassig’in ailesi IŞİD’e yönelik dün yayımladıkları mesajda “oğullarına merhamet edilmesi, serbest bırakılması” çağrısında bulundu. 2007 yılında Irak’ta Amerikan ordusunda görev yapan Kassig’in tıbbi gerekçeyle ayrıldığı, ardından sağlık teknisyeni olduğu, 2012’de Lübnan’a yardım çalışmaları için gittiği belirtiliyor. Ailesi oğullarının hastanelerde gönüllü çalıştığını, Filistinli mültecileri gönüllü tedavi ettiğini söylüyor. Kassig’in Gaziantep’te, Suriyeli mültecilere insani yardım yapan bir örgütün kurucusu olduğu da ifade ediliyor. Kassig’in, Ekim 2013’te Suriye’ye yardım çalışmalarına katılmak üzere giderken kaçırıldığı sanılıyor. Kimi kaynağa göre, bu sürede Kassig dinini değiştirerek Müslüman oldu ve Abdülrahman ismini aldı. IŞİD’cisinden büyükelçiye… ‘Kassig Müslüman oldu’ BM’den koşulsuz çağrı rinde Gitmo tutsaklarına giydirilen tipte turuncu bir tulumla dizleri üzerinde gözüküyor. Yanında ise IŞİD’in daha önceki kurbanları Amerikalı gazeteciler James Folley, Steven Sotloff ve İngiliz yardım görevlisi David Haines’in infazındaki gibi siyah giyimli bir militan var. “ABD ve müttefiklerine bir mesaj daha” adlı kayıtta Henning, “Parlamentomuzun IŞİD’e saldırma kararının bedelini İngiliz halkından biri olarak şimdi ben ödeyeceğim” derken görülüyor. İngiliz aksanlı maskeli militan ise “Henning’in kanı İngiliz parlamentosu elindedir” diye sesleniyor, ardından rehinenin kafasını kesiyor. İngiltere’nin kuzeyinde Salford’da yaşayan, taksi şoförlüğü yapan evli, iki çocuklu 47 yaşındaki Henning, geçen aralıkta insani yardım çalışmalarına katılmak üzere gittiği Suriye’de kaçırılmıştı. İnsani faaliyetleriyle tanınmış bir isim olan Henning için İslam dünyasında çok sayıda isim ve İki Kore arasında ‘spor diplomasisi’ meyvelerini veriyor nDış Haberler Servisi Kuzey ve Güney Kore arasında geçen şubattan bu yana askıya alınan müzakereler yeniden başlıyor. Kâğıt üzerinde savaşta gözüken iki tarafın görüşme adımı Kuzey Koreli yetkililerin Asya Oyunları’nın kapanış törenine katılmak üzere dün Güney Kore’yi ziyaretiyle geldi. Heyetin liderliğini Pyongyang’ın iki numaralı ismi Hwang Pyong So’nun yaptığı, diğer bir ismin de Kuzey Kore lideri Kim Jongun’un yakın danışmanı Choe Ryong Hae olduğu belirtildi. Kuzey Koreli bu iki yetkili son 5 yılda Güney’e gönderilen en üst düzey yetkililer. Kapanış töreninde iki yetkilinin Güney Kore Başbakanı Jung Hongwon ile yakın oturması dikkat çekti. Yapılan görüşmede de müzakerelerin yeniden başlatılması kararı alındığı kaydedildi. Kuzey Koreli bir spor yetkilisi “olası birleşmenin yolunu sporla açılmasından gurur duyduğu” sözleri dikkat çekti. Şubatta iki Kore arasındaki müzakereler Pyongyang yönetiminin yeni füze denemeleri gerçekleştirilmesi yüzünden askıya alınmıştı. ‘Bize bayram yok’ Dış Haberler Servisi Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, yaklaşık iki aylık bir sürenin ardından dün ilk kez başkent Şam’da görüntülendi. Kurban Bayramı çerçevesinde Suriye Başmüftüsü Ahmed Bedreddin Hassun’un yanı sıra hükümetten isimlerin de aralarında olduğu grupla birlikte Numan bin Beşir Camisi’nde namaz kılan Esad’ın görüntüleri ülkenin resmi medyasında ve devlet başkanlığının Twitter adresinde de yayımlandı. Şam Müftüsü Adnan Afyuni kılınan bayram namazının ardından verdiği hutbede 2011’de Suriye’de başlayan ayaklanmalara uluslararası toplumun destek vermesine yönelik eleştirilerini dile getirdi. Afyuni, “Bayram Müslüman ulusları için mutluluk kaynağıdır. Fakat Batı ve Arap işbirlikçilerinin kendi çıkarları için ülkemizi savaş alanına çevirmesi yüzünden bize bayram yok. Ülkemizi komplolardan koruması için Allah’a dua ediyoruz” diye konuştu. Afyuni, Suriye’nin içinde bulunduğu krizi, “Allah’a güven, asil orduya Biden neden yalan söylesin? (Fotoğraf: AP) güven, (Esad’ı işaret ederek) başarılı komutana ve kahraman Suriye halkına güvenle” atlatacağını ifade etti. Esad haziran ayında devlet başkanlığı koltuğuna yeniden seçilmesinin ardından temmuzda ilk kez yemin töreninde başkanlık sarayında, ardından da Şeker Bayramı çerçevesinde gittiği bir camide görüntülenmişti. nDış Haberler Servisi İspanya’nın özerk Katalonya bölgesi, 9 Kasım’daki bağımsızlık referandumuna dair Anayasa Mahkemesi’nin aldığı “yasak” kararına meydan okudu. Bölge parlamentosu önceki günkü çıkarılan seçim kararnamesinin arkasında dururken bölgesel yönetimin başbakanı Artur Mas, “Bunu ileriye taşıyacağız ve birlikte yapacağız” dedi. Bağımsızlık yanlısı partiler “sivil itaatsizlik” çağrıları yaparken, parlamento oylamayı denetleyecek bir de komisyon kurulmasına hükmetti. Merkezi hükümetin bu kararnameyi de iptali için Anayasa Mahkemesi’ne taşıması bekleniyor. Başbakan Yardımcısı Saenz de Santamaria, “Kimse neyin yasal, kimin otorite olduğunu söyleyemez. Bunu mahkemeler söyler” dedi. Muhalefetteki İspanya Sosyalist Partisi ise oylamaya karşı olsa da federal anayasal reform çağrısı yapıyor. Parti lideri Pedro Sanchez, muhafazakâr partiyi “esnek olmayan tutumuyla ayrılıkçılığı körüklemekle” suçladı. Katalonya, 9 Kasım referandumu için kararlı ‘Kadınlara cinsel saldırıda bulunuluyor’ Dış Haberler Servisi Hong Kong’da önceki gün Pekin yanlısı grupların saldısına uğrayan “demokrasi yanlıları” yönetimle çarşamba günü gerçekleşecek görüşme planını askıya aldı. Uluslararası Af Örgütü’nden de polisin eylemcileri karşı karşıya kaldıkları şiddete karşı korumadığı suçlaması geldi. Gerek protestocular gerekse Af Örgütü özellikle kadın eylemcilerin karşı gruplardan kimi kişilerin cinsel saldırı, tacizinin hedefi olduğunu duyurdu. Af Örgütü, “Demokrasi yanlıları”na yönetim tarafından tutulduğunu öne sürdükleri çetelerin saldırıda bulunduğunu kaydetti. Polisin ise bu saldırılara karşı göstericileri koruma görevini yerine getirmediği vurgulandı. Hong Kong’un hareketli bölgesi Mong Kok’ta önceki gün yaklaşık 1000 kişilik grup çoğu öğrenci göstericilere saldırmış, çadırlarını, pankartlarını yırtmıştı. Olaylarda 6’sı polis 18 kişinin yaralandığını, 19 gözaltının yapıldığını duyuran güvenlik güçleri ise eylemcilerin saldırısının arkasında yönetimin olduğu suçlamalarını reddediyor. İki grup arasında dün de gerginlikler yaşanırken Hong Kong başyöneticisi eylemcilerin yarın itibarıyla sokaklardan çekilmeleri gerektiğini söylemesi de dikkat çekti. Hong Konglu eylemciler, polisin gözleri önünde Pekin yönetimi destekçilerinin saldırısına uğradı. (AFP)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle