Katalog

4 EKİM 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Toprağın delice saldırdığı o kıvrımın, göç yollarında çocukların, yaşlı insanların, gençlerin dramını anlatmak... Gözleriyle konuşan o insanları dinlemek... Kalp hastası 9 yaşındaki çocuğun Şanlıurfa’dan İstanbul’a uzanan 17 saatlik otobüs yolculuğunu görmek... Elinde bir oyuncak bebek, oksijen maskesi... Bir hastane odası orası! Ailesi nerede kalacak, o kız çocuğu okula gidecek mi iyileşip?.. HHH Oralarda toprak yüzünü aydınlatmıyor insanın... Bir kapı açılmıyor, orkestra çalmıyor... Bomba yağıyor, mermi! Sınırın biraz ötesinde savaş yaşanıyor! Sonbaharın içinde yitip kalıyor aklımız! Bu bir akıl tutulması olmalı, savaşa alkış tutmak... Sağır sınırlar, karanlık! Gür sesimizle haykırmak: “Savaşa ve emperyalizme hayır!” Kanın taş olduğu bir coğrafya cayır cayır yanarken; insanlar çoluk çocuk demeden öldürülürken, kadınlara tecavüz edilirken... Türkmen, Kürt ve Ezidiler evlerini barklarını terk ederken, insanlık neredeydi? Bugün gelinen noktaya bir bakalım isterseniz... Gaziantep’ten Antakya’ya dek sınır bölgemizdeki kentler ajan kaynıyor; CIA bölgede cirit atıyor... Neredeyse ikiüç yıldır hep böyle... Türkiye’ye 1.5 milyon Suriyeli geldi... Sığınmacıların çoğu geriye dönmeyecek... Büyük kentlerimiz Suriyeli sığınmacılardan geçilmiyor. Bulaşıcı hastalık virisü taşıyanlar var, kimlikleri olmayanlar var... HHH IŞİD’in Türkiye’de bir kolu olduğu gerçeği dillendiriliyor... Kobani’de son tepe IŞİD’in eline geçti, gerisi düz ova... Kent her yandan kuşatılmış! Dedim ya “ha düştü ha düşecek”... IŞİD terör örgütü Türk gazetecilere el sallıyor, zafer işareti yapıyor... Merak edilen şu: “Türkiye savaş durumunda mı? Yabancı ülkelerin askerleri Türkiye üzerinden Suriye’ye girecek mi?” Mutlu bayramlar diyemiyorum, bağışlayın! Barış! Uluslararası gazeteci örgütleriyle yapılan görüşmede Erdoğan’dan ilginç çıkış ‘Her geçen gün internete daha da karşı oluyorum’ FIRAT KOZOK İşte Tezkere Haydi Askere... Bir yandan barış, öte yandan savaş çığlıkları... Gözünüz aydın tezkere çıktı... Tezkerenin “torba”sı olur mu? Bal gibi olur ve oldu... Torba tezkere TBMM’den geçti... Haberlere bakıyorum... Asker hazır: Suriye’deki üç noktada güvenli bölgeler oluşturulacak. Ankara, TBMM’den geçen tezkerenin ardından Süleyman Şah kartını açtı. Türkiye’nin yurtdışındaki toprağı olan Sülayman Şah Türbesi’ni korumak için. Diyarbakır’da jetler hazır bekliyor. Fırtına obüsler de Suriye’ye çevrildi... IŞİD saldırırsa bordo bereliler “uçar birlik harekâtı”yla havadan indirme yapacak... Göçe karşı önlem de alındı! Müdahale planları hazır. Uluslararası destek olmazsa Suriye’de Mehmetçik, Kobani, Telabyad ve Resulayn’da “cep” biçiminde güvenli bölgeler kurulacak; üç tugay, 10 bin asker görev alacak... Tüm bunlar olurken, 20 gündür kuşatma altındaki Kobani, IŞİD’in eline geçmek üzere... Kürt kadınları göğüs göğüse savaşıyor IŞİD’le... HHH Şu ana dek NATO’nun aldığı bir savaş kararı yokken, topraklarımız yabancı ülkelerin askerlerine açıldı... Türkiye’nin asıl amacı IŞİD mi yoksa Esad rejimini devirmek için yol hazırlığı yapmak mı? Bir kanlı bilmece bu... Çözülmesi oldukça zor... Acının, korkunun, ölümün kol gezdiği topraklarda Kobanili Kürtler... Bir düşünce ormanında, hüzünlerin ortasında, dağlarda, kıraç topraklarda... Hayatların yok olduğu yerde! Sınırın hemen ötesinde, burnumuzun dibindeki o vahşet! Evet evet görüyorsunuz siz de! IŞİD’i gerekçe göstererek her tür eylemi, operasyonu yapma özgürlüğünüz var! Ulema böyle istedi ve oldu... ANKARA Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) heyetini kabul eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda sorun yaşanmadığını savunurken, sosyal medyanın terör grupları tarafından militan kazanma amacıyla kullanıldığını ifade etti. Erdoğan, “Her geçen gün internete daha da karşı oluyorum” dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, oluşan korku ikliminin gazetecileri de etkilediğini belirtirken, “Temel hak ve özgürlükler konusunda mücadele gerekir. Gazeteciler de direnmeli. Pes etmemeleri gerekir” ifadelerini kullandı. Başbakan Ahmet Davutoğlu ise heyete “Tehdit edilen gazeteci varsa bize başvurabilir” mesajını verdi. IPI ve CPJ heyetleri Türkiye’de devletin zirvesiyle üst üste kritik görüşmeler gerçekleştirdi. Edinilen bilgilere göre Erdoğan, önceki gün heyetle görüşmesinde, “Her geçen gün internete daha da karşı oluyorum” dedi. Türkiye’nin bazı medya organlarından şikâyet eden Erdoğan, söz konusu televizyon ve gazeteleri, Gezi eylemleri, yolsuzluk skandalı ve rehine meselesinde çarpık ve kutuplaştırıcı yayın yapmakla eleştirdi. CPJ tarafından yapılan açıklamaya göre Erdoğan’ın yanı sıra Davutoğlu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da, Türkiye’n in basın özgürlüğü karnesini “agresif biçimde” savundu; buna karşılık gazetecilerin koşullarını iyileştirmek için çaba göstereceklerini söyledi. Türkiye’deki bazı medya organlarının yanı sıra New York Times ve CNN International gibi yabancı medya organlarını da eleştiren Erdoğan, internet medyasıyla ilgili çarpıcı bir ifade kullandı. CPJ açıklamasına göre Erdoğan, hükümetin internet ortamını kontrol etme çabalarını savunurken, sosyal medya organlarının terörist gruplar tarafından militan kazanmak amacıyla kullanıldığını söyledi ve “Her geçen gün internete daha da karşı oluyorum.” dedi. Bu ifade açıklamada, “Erdoğan defended his government’s efforts to control online speech. ‘I am increasingly against the Internet every day’ he told the delegation” şeklinde yer aldı. Heyet tatmin olmadı Ortak heyete başkanlık eden CPJ Başkanı Sandra Mims Rowe randevudan ve duydukları vaatlerden memnun olduklarını belirtmekle birlikte görüşmelerden pek tatmin olmadıklarını şu ifadelerle dile getirdi:“Hükümet yetkilileriyle medyanın rolüne dair görüş birliğinde değiliz. Umarız uluslararası kaygıların derinliğini anlarlar.” Davutoğlu’nun gazetecilerle ilgili sözleri tepki çekti ‘Tehdit edilen bize gelsin’ İktidar kontrolünü savundu Başbakan Davutoğlu IPI ve CPJ heyetleriyle görüşmesinde Türkiye’de basın özgürlüğünün bulunmadığı yönündeki iddiaları yalanlarken, tehdit aldığını ifade eden tüm gazetecilerin kendilerine başvurabileceklerini söyledi. Davutoğlu, bu bölümde Amberin Zaman örneğini vererek, “Amberin Zaman’a yönelen tehdit aynı zamanda bana yönelen tehdittir” dedi. bakay: Demirel de yağ bulamayan bana gelsin demişti Başbakan’ın bu sözlerine tepki gösteren Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, şöyle konuştu: “Bir zamanlar bazı tüketim maddeleri bulunmazdı. Demirel de bir basın toplantısında demişti ki, ‘Petrol, yağ, sigara bulamayanlar gelsinler benden istesinler.’ Ben de soru sormuştum ‘Siz bunları Güniz A Sokak’tan dağıtmak yerine, bakkallara, bayilere vermeyi düşünmüyor musunuz?’ O hesap şimdi de Başbakan ‘bir şey olursa bana gelsinler’ diyor. Pardon ama siz karakol musunuz? Böyle saçma cevap olmaz. Türkiye’de 20 gazeteci KCK davası kapsamında hâlâ tutuklu. Bir tane tecavüzcü vardı, o yeni serbest kaldı. Ben Başbakan’a soruyorum; Karşı gazetesini polis neden bastı, bu polisler hakkında soruşturma açılacak mı?” Türkiye’de iktidar sahiplerinin düşünce özgürlüğü konusunda “kültür eksiklikleri” olduğunu vurgulayan Abakay, şunları kaydetti: “Her konuda dini referans gösteriyorlar. İnsan hakları evrensel bildirgesini unutuyorlar. Türkiye’de yoğun bir otosansür iklimi olduğu çok açık. Yüzlerce gazeteci işsiz kaldı. O yüzden bu söylenenlere ne dinleyenler inandı, ne de biz inanırız.” Kılıç, temel hak ve özgürlükler için mücadele gerektiğini söyledi: Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, IPI ve CPJ heyetleriyle çarşamba günü yaptığı görüşmede en temel özgürlüğün ifade özgürlüğü olduğu mesajını vererek “Hatta bence aşırı olacak ama yaşam hakkından bile daha fazla değere sahiptir” dedi. 2004’te anayasanın 90. maddesinde yapılan değişiklikle, temel hak ve özgürlükler konusunda yerel hukuk ile imzalanan uluslararası antlaşmalar arasında çatışma olduğunda, uluslararası antlaşmaların esas alınması öngörüldüğüne işaret eden Kılıç, bunun bir dönüm noktası olduğunu ancak bugün ifade özgürlüğünde yaşanan sorunların temel kaynağının ilgili düzenlemenin tam olarak uygulamaya geçirilememesinden kaynaklandığının altını çizdi. Bu konuda temel görevin yargıya düştüğünü belirten Kılıç, “Sıkıntının temel kaynaklarından birisi temel haklar konusunda davalara bakan yargı mensuplarının bu algıya sahip olmaması” dedi. Kılıç, mesajlarını şöyle sürdürdü: “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile Türk yargısı arasında ciddi anlayış farklılığı çıkıyor. Avrupa hukuku, ifade özgürlüğünün sınırlarını çok şok edici, rahatsız edici, huzur kaçırıcı ifadeleri de kapsayacak şekilde çizer. Sıkıntı son tahlilde bu davaların Türkiye’de bu anlayışı içselleştirememiş yargı mensuplarının önüne gelmesiyle çıkıyor. Avrupa Konseyi ile Türk hâkim Gazeteciler dirensin ‘Kin söylemi endişelendiriyor’ ve avukatların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları konusunda bilgilendirilmesi için üç yıllık bir projeye başlıyoruz. Yargı mensupları konusunda dile getirdiğim sorunun böyle çözüleceğini ümit ediyorum. 2010 anayasa değişikliği ile AYM’ye bireysel başvuru hakkı tanınması bir şanstır. Çünkü AYM’nin ifade özgürlüğü meselesine bakışı tam da AİHS ile AİHM’nin bakışıyla örtüşüyor. Twitter ve YouTube kararları buna örnektir. Özgürlük alanlarını açtıktan sonra kapatmak zordur. Ben arkadaşlarıma güveniyorum; bizden sonra da AYM’nin görevi özgürlük alanını genişletmek olacaktır.” Heyetle görüşmesinde kendisini asıl endişelendiren tablonun Türkiye’de giderek yükselen kin ve nefret ortamı olduğunu anlatan Kılıç, bu iklimin oluşmasında siyaset kurumlarının sorumluluğu bulunduğunu, siyasi tansiyonun düşmesiyle bu sorunun da azalacağını ifade etti. Kılıç, son olarak “Bu ortamda oluşan korku iklimi gazetecileri de etkiliyor. Temel hak ve özgürlükler konusunda mücadele gerekir. Gazeteciler de direnmeli. Pes etmemeleri gerekir” mesajını verdi. Cumhurbaşkanı, ‘Süleyman Şah’ için bayram mesajı yayımladı ‘TSK anında yanınızda’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Siyasilerin Kurban Bayramı nedeniyle yayımladıkları mesajlarda, “savaş ve barış” vurguları dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bayram mesajında “Bölgemizdeki hiçbir ülkenin, içişlerinde de, topraklarında da, gözümüz yok. Ancak, bölge krizlerle çalkalanırken, kan ve gözyaşı sel olup akarken, masum çocuklar, kadınlar, masum insanlar toplu halde öldürülürken; milyonlarca insan, evinden barkından, toprağından tehcir edilirken, bizim tüm bunlara seyirci kalabilmemiz elbette mümkün değildir. Unutmayınız ki Türkiye, çok geniş bir coğrafyanın yegâne umududur. Bu vizyonla hareket ederek, öncü Türkiye’yi, yani Yeni Türkiye’yi birlikte büyüteceğiz. Milletimizin kardeşliğini daha da pekiştirecek olan çözüm süreci, karanlık ellerin sabotaj girişimlerine rağmen sabırla ilerliyor” ifadelerini kullandı. Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel gibi Süleyman Şah Saygı Karakolu’nda görev yapan personele yönelik mesaj da yayımladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Süleyman Şah Saygı Karakolu’nda yalnız olmadığınızı, milletin bizzat kendisinin ve hayır dualarının her an sizlerle birlikte olduğunu bir kez daha teyit etmek isterim. Yine bilmenizi isterim ki, gerektiğinde, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tereddüt etmeden ve bir an bile gecikmeden yanı başınızda olacaktır’’ dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu bayram mesajında “Özellikle çözüm sürecinin ardından hamdolsun ki ülkemiz temel meselelerini büyük ölçüde hal yoluna koydu. Allah’ın izniyle bütün kazanımlarımıza sahip çıkacağız ve bulunduğumuz seviyeden geriye tek bir adım atmayacağız” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mesajında “Bayramlar barıştır, dayanışmadır, birliktir ve kardeşçe kucaklaşmadır. Bu duygu ve düşüncelerle, savaş çığlıklarının atıldığı günümüzde Kurban Bayramı’nın barış, esenlik, huzur ve mutluluğa vesile olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ ise mesajlarında tüm dünyayı Kobani’de yaşanmakta olan katliamı durdurmak için ellerinden geleni yapmaya çağırdı.