24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EKİM 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Fitch notu değiştiremedi PELİN ÜNKER Piyasa uzmanları kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in, Türkiye’nin notunu negatife çevirmesini beklerken kurumdan sürpriz karar çıktı ve not değişmedi. Fitch, Türkiye’de politika öngörülebilirliliğinin ve kredibiletisinin zayıfladığına dikkat çekti. Kuruluş, jeopolitik risklerin ve Avrupa’daki toparlanmanın zayıflamasının Türkiye’yi negatif etkileyeceği değerlendirmesini yaptı. Fitch, Türkiye’de enflasyonun Merkez Bankası’nın beklentilerinin üzerinde seyretmeye devam ettiğini vurguladı. Türkiye ile ilgili birçok riski sıralamasına karşın notun değişmemesi ve duyurunun gece geç saatlere kadar yapılmaması kararın siyasi olduğu yorumlarına neden oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta içinde yaptığı açıklamada kredi derecelendirme kuruluşlarını ‘edepsiz’ ilan etmişti. Erdoğan, söz konusu kuruluşların ‘ekonomi cahili olduğunu’ savunup “Edep yahu! Ya ekonomi bilmiyorlar. Ya da çırak bile değiller” diye suçlamıştı. Söz konusu kuruluşları, siyasi kararlar vererek bir algı operasyonu içinde bulunduğunu söyleyerek, “Bunlara bir vazife verilmiş, onu yerine getiriyorlar” iddiasında bulunmuştu. Yıllık not takvimine göre 3 Ekim’de Türkiye raporunu açıklayacağını du Erdoğan’dan fırça yiyen kredi derecelendirme kuruluşu birçok riske değindi ama... Bayramda Savaş Ana haberlerde bir yanda bayram haberleri; tatile çıkanların, memleketlerine gidenlerin oluşturdukları araç kuyrukları, mesajlar, geçmiş bayramların özleminin ağır bastığı anılar, inancın küsleri barıştıracak ahlak felsefesi... Diğer yanda çok kanlı, çok can yakan savaşın sınırımıza dayanması nedeniyle, canlı yayın izlenen görüntüleriyle, kaygıları katlayan, yürek dağlayan boyutları... IŞİD’in Kobani kuşatmasının görüntüleri gündüz gece ekranlardan aktarılırken artık yüz yüze gelinmiş, sokak çatışmasına bürünmüş hareketlenmeler, kent merkezine uzanan patlamalar, korkuyla beklenen gelişmeleri bir başka boyuta taşımış oluyor... Kobani düşerse... IŞİD daha önce ele geçirdiği yerlerdeki acımasız katliamlarının bir benzerini yaşatırsa, canlarını kurtarmak üzere geçen hafta boyunca ülkemize sığınan yüz binlerce kadın ve çocukların, savaşanlarından büyük can kayıpları kaçınılmaz olacak... Sadece onların değil, zaten iki yakada akraba olan Kürtlerin hepsinin yakın kayıpları ile canları yanacak... İnsan olan herkesin bu trajediyi canlı yayın korku filmi gibi izleme lüksü olamayacağına göre, bayram için en sevdikleri yakınlarıyla en güzel tatil yerlerinde olsalar bile yürekleri kararacak... Çaresizliğin, öfkenin törpülediği sağduyu eksikliğinde bu ülkenin vatandaşları Kürt kökenliler ya da akrabaları olsunlar, denetlenemeyen bu çaresiz öfke patlamasında, bu ülkenin vatandaşı olan Türkler ya da başka ırklar ve dinlerden insanlara yönelmiş haksız suçlamaların altında ezilenler gerçeği cabası... İktidarlarının, uzun zamandır Ortadoğu bataklığına bulaşma, kazançlı çıkma adına olur olmaz ittifaklarla yarattıkları sonuçlarda, suçlarının olmadığını söyleyemiyoruz... Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu suçlamalara karşı yanıtlarında, asıl sorumlu ve suçlu olanların en azından yanlış adım atanların; Suriye Kürdistanı projesi için yola çıkanların, Rojava hareketini siyasal ve askeri kanatları olduğunu söylüyorlar... Öylesine acımasız, insanlık dışı bir bataklığa, kaosa, çıkmaza çekilmekteyiz ki... Kimin haklı, kimin daha suçlu olduğunun tartılmasının bile, bölgede yaşayan bütün insanlara ödetilen bedeller, canlarını yakan sonuçlarını görmemek, tarihten ders almamak, ödenen bedellerden pay almak anlamına geliyor... HHH Sizinle öncelikle ülkemizden çok uzakta olmadığı, çok yakın tarihte yaşandığı halde ders almadığımız, bir bayram günleri savaşının, akrabalarımla birlikte benim de canımı yakan öyküsünü bir kez daha paylaşmak istiyorum... Priştine’den Sırp katliamından kaçan akrabalarım, Makedonya sınırı kapısının önünde, yüz binlerle bir çukurda, yağmur altında günlerce kaldılar... Anne babası da orada olan Türkiye’de öğrenci yeğenimi bayram ziyaretleri, sohbetleri ile oyalamam olanaksızdı... Kürtlerin Kobani ya da Türkiye’den sınırın iki yakasından, Amerikan uçaklarının IŞİD’i bombalama kararını, operasyonlarını umutla, sevinçle karşılamaları gibi sahnelere çok tanıklık ettim... Nasıl, ne menem bir benzerliktir bu? Dünyanın uzun zaman seyrettiği insanlık dramı, trajedilerden çok sonra, yani çok fazla Müslüman kökenli, ağırlıkta Boşnak, Kosovalı Arnavut; çatışmalar, katliamlarda öldükten, kadınlara tecavüz edildikten sonra, insanlık adına dünyanın onayladığı ABD önderliğinde uçakla bombalamalar gündeme girmişti. En çok da o bayram günlerinde, yüz binlerin ölümden kaçmak için yağmur çukurunda titreştikleri sahneler insanlık vicdanını harekete geçirmişti. Siz sonrasını parçalanmış, devlet olamayacak kadar küçük devletçiklerin oluşturulması olarak biliyorsunuz... Tito Yugoslavyası, tam da Rojava Kürtlerinin dünyadaki ilk deneme olarak övündükleri projenin dünyadaki en kapsamlı uygulaması, çokkültürlülüğün, özyönetim deneyimiydi. Üçüncü dünya liderliğinde, iki kutbun arasında, yıllarca ayakta kalabilmiş, dünyanın en karmaşık, geçmişi çatışmalı ırklar, dinler, mezheplerini bir arada insanca bir gelişmişliğe, yaşam düzeyine çıkarabilmişti... Üçüncü dünyanın nasıl dağıldığı bu köşeye sığamaz elbette, zaten bugünkü konumuz o değil. Bugünkü konumuz çöküşten sonra AB toprakları içindeki Yugoslavya’ya, AB’ye de çokkültürlülük, barış içinde yaşamda rol model olabilecek deneyime kucak açmayanların çatışmalara, savaşlara katkıları olmalı... Emperyal çıkarlar adına, ekonomik krizdeki kocaman Yugoslavya’yı AB’ye katmayı risk görüp sıcak bakmayanların, şimdilerde hepsi de yoksul, yoksunluk içinde çırpınan 9 devletçiğe bölünmeyi yeğlemiş olarak yaptıkları katkılar olmalı değil mi? Dün sağduyulu bir bilim insanı, “ABD devletlere doğrudan askeri müdahale yapmıyor. Ancak uzun yıllar yaşanan iç çatışmalar, kaostan, ortaya terör örgütleri, bataklık çıktıktan sonra askeri müdahale, havadan bombardıman gündeme geliyor...” deyince nasıl benzer çıkmazlara, rollere sürüklendiğimiz, bataklığa bulaşıp, bedeller ödemeye mahkum olduğumuzu, çok çıplak, yalın sonuçları ile görmek zorunda olduğumuzu anımsatmak istedim... “Senin teröristin benim kahramanım...” derken, bataklıkta en altta kalanlar çoğunlukla yoksul Güney’in insanları oluyor... u Türkiye’de politika öngörülebilirliğinin ve kredibilitenin zayıfladığına dikkat çekip birçok risk sıralayan Fitch’in Türkiye’nin notunu negatife çevirmesi beklenirken gece geç saatlerde gelen not değiştirmeme haberi sürpriz oldu. yuran Fitch, kararını Avrupa’nın Sermaye Piyasası Kurulu ESMA düzenlemeleri gereği Avrupa Birliği’nde piyasaların kapanmasının ardından gerçekleştireceğini duyurmuştu. Fitch “Raporlarımız genellikle regülasyon nedeniyle ABD piyasaları kapandıktan sonra yayınlanmaktadır” açıklamasını yaptı. Kuruluşun gece geç saatlere kadar Türkiye’nin notuyla ilgili değerlendirmesini açıklamaması kararın siyasi nedenlerle alındığı tartışmalarına yol açtı. Moody’s de Türkiye’nin ülke notunu 8 Ağustos’ta açıklayacağını duyurmuş ancak Türkiye saatiyle gün tamamlanmasına rağmen kurumdan herhangi bir açıklama gelmemişti. Moody’s 9 Ağustos’ta “notla ilgili güncelleme yapmadığını” duyurmuş, cumhurbaşkanı seçimleri nedeniyle kurumun Türkiye’yi pas geçtiği dile getirilmişti. Fitch, 11 Eylül’de İstanbul’da gerçekleştirdiği Türkiye’ye yönelik de Karar gecikti ‘Edepsiz’ ilan etmişti ğerlendirme konferansında kredi notuyla ilgili olumsuz mesajlar vermişti. Siyasi risklere vurgu yapan Fitch, “Politika tutarlılığı ve öngörülebilirliği şu an halihazırda kendi not grubundaki ülkelere göre zayıf” diyerek indirim sinyali vermişti. Fitch, 4 Nisan’da yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin notunu BBB olarak teyit etmiş görünümü “durağan”da tutmuştu. BBB notu “alt orta sınıf” olarak ifade ediliyor ve yatırım yapılabilir seviye olarak değerlendiriliyor. Fitch, Japonya (A+), Gana (B), Güney Afrika (BBB+), Malezya (A), El Salvador (BB), Rusya (BBB), Lübnan (B), Tunus (BB), Venezüela (B) ve Moğolistan’ın (B+) notunu negatifte tutuyor. Not derecesi olarak ise Güney Afrika Türkiye’den iki basamak, Rusya ise bir basamak yukarıda bulunuyor. Not görünümünün negatife çevrilmesi, kredi derecelendirme kuruluşunun, 1 yıllık bir süre içinde kredi notunu indirebileceği anlamına geliyor. Türkiye’nin not görünümü diğer iki kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s ve Moody’s tarafından “negatif” olarak tutuluyor. Hazine, S&P ile ülke notu anlaşmasını Ocak 2013’te sonlandırmış, yerine, Türkiye’ye uzun aradan sonra ilk “yatırım yapılabilir” notu veren Fitch ile anlaşma yapmıştı. Kuruluş prosedür gereği Hazine’ye önceden bilgi veriyor. Korku dolara rekor kırdırdı Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notuna ilişkin açıklaması öncesinde dolar 2.30 lirayı aştı. Yurt içi enflasyon verilerinin tahminlerin altında çıkması da TL’yi kurtaramadı. Dün yarım gün açık olan yurtiçi piyasalar bayram havasına girerken, ABD verileri küresel piyasalarda doların keskin bir şekilde yükselmesine yol açtı. Dolar/ TL uluslararası piyasada 2.3030’a kadar çıkarak kritik seviyeyi de aştı. Fitch’in Türkiye’nin kredi notu görünümünün durağandan negatife çekmesi yönündeki beklentiler TL’deki değer kaybını hızlandırdı. Piyasalarda Fitch tedirginliğinin yanı sıra Suriye sınırındaki gelişmelerin yarattığı endişelerin de etkili olduğu belirtiliyor. ABD’de tarım dışı istihdam verisi eylül ayında 248 bin kişi gerçekleşerek 215 bin olan beklentileri çok aştı. İşsizlik oranının da 2008 ortalarından bu yana ilk kez yüzde 6’nın altına gerilemesi istihdam piyasasının düşünülenden hızlı toparlandığına işaret etti. ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Janet Yellen istihdam piyasasının projeksiyonların ötesinde ilerleme kaydetmesi durumunda faizlerin beklenenden daha önce yükseltilebileceğini söylemişti. Bunun üzerine dolar dakikalar içinde TL’ye karşı değer kazanmaya başladı. İç piyasada dolar 2.2770’ten kapanmıştı. Buna göre dolar gün içinde TL karşısında yüzde 1.55 yükseldi. TL’deki değer kaybı son bir haftada yüzde 2.26’yı buldu. Türk Lirası ile birlikte en fazla değer yitiren para birimi Güney Afrika randı oldu.Avro/dolar paritesi yüzde 1.25 civarı düşerken, dolar Japon yenine karşı yüzde 1.21 civarı değerlendi. Gelişen ülke kurları da yüzde 1 civarı değer yitirdi. IMF: Böyle giderse ekonomi zayıflar Ekonomi Servisi Türkiye hakkında 11 maddelik bir değerlendirme yayımlayan Uluslararası Para Fonu (IMF), düşük ulusal tasarruflar ve rekabet gücü zorluklarının, yatırım ve ihracatı sınırladığını belirtti. IMF heyetine göre, Türkiye ekonomisi 2010’dan bu yana ortalama yüzde 6’lık kayda değer bir büyüme gösterdi. Ancak hızlı büyüme, yüksek enflasyonu ve büyük bir dış açığı beraberinde getirdi. Büyüme potansiyelini aşağı çeken bu dengesizliklerin, özenle kurgulanmış makroekonomik politikalar ve yapısal reformlarla ele alınması gerekiyor. Değerlendirmeye göre, döviz kuru geçişkenliği, yüksek gıda enflasyonu ve kısmen, erken gerçekleştirilmiş parasal genişleme nedeniyle enflasyon bir kez daha belirlenen hedefin üzerinde gerçekleşecek. Ayrıca cari işlemler açığı, her ne kadar azalıyor olsa da yüksek düzeyde seyredecek. Değerlendirmeye göre, mevcut politikalarda değişiklik yapılmazsa ekonomik performans yakın geçmişe kıyasla daha zayıf olacak. Daha düşük büyüme, enflasyonu ve cari açıktaki kötüleşmeyi sınırlandıracak. Ancak bu durum Türkiye’nin gelir seviyesinin gelişmiş ülkelere yaklaşmasını azaltacak ve ülkeyi orta gelir tuzağına itecek. Ekonomik görünüme ilişkin temel risk, yükselen piyasa ekonomilerine yönelik sermaye girişlerinde yaşanabilecek keskin bir düşüş olacak. Rapora göre bankalar, bol miktarda ve ucuz olan toptan dış fonlama kullanımını artırdı. Buna paralel bankalar, finansal olmayan şirketlere sağladıkları döviz cinsi krediler nedeniyle, artan bir dolaylı döviz kuru riski ile karşı karşıya. Para politikası duruşu enflasyon hedefiyle uyumlu olmalı. Mevcut politika faiz oranı, enflasyonun yüzde 5’e indirilmesi hedefi ile tutarlı değil. Aslında ‘kurban’ olan ücretli u Besicinin yeminin yüzde 465 zamlandığı 12 yıllık dönemde, ücretlinin maaşı yüzde 380 civarında artarken, kurbanlıkların fiyatı yaklaşık 725 civarında yükseliş gösterdi. OLCAY BÜYÜKTAŞ Ücretleri ve alım gücü reel olarak sürekli gerileyen çalışana kurban kesmek hayal Bir yandan kısa bir süre öncesine kadar azalan hayvan sayısı, bir yandan da başta yem fiyatları olmak üzere maliyet yüksekliği nedeniyle fiyatlarında ciddi artış görülen küçükbaş ve büyükbaş hayvan fiyatları, gelirleri sınırlı oranlarda artan ücretliyi kara kara düşünmeye itti. Dini vecibelerini yerine getirmek isteyen ücretliye de tek seçenek olarak taksitle kurban kesmek kaldı. Canlı hayvankurbanlık fiyatlarındaki aşırı artış nedeniyle işçi, memur, emekli gibi dar ve sabit gelirlilerin alım gücü son 12 yılda önemli oranda aşındı. 2002’de ortalama 550 kiloluk bir büyükbaş kurbanlık yaklaşık 4 asgari ücretle satın alınabilirken, bugün 7 asgari ücret buna yetmez hale geldi. Aynı hayvanı satın alıp kurban edebilmek için 2002’de gereken 1.5 memur maaşı, şimdi 3 maaşa çıkmış durumda. 2002’de yaklaşık üç SSK emekli aylığı ile alınabilen bir büyükbaş hayvana bugün 6 emekli aylığı gerekiyor. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, kurbanlık fiyatları ve besicilerin yaşadığı sorunlara dair son 12 yılı ele aldığı çalışması incelendiğinde, ülkede asıl kurban olanın ücretliler ve dar gelirliler grubu olduğu bir kez daha teyit edilmiş oldu. Çalışmadan ortaya çıkan tablo özetle şöyle: l Bu yıl büçükbaş kurbanlıklar 3501.350 lira, büyükbaşlar da 200011.200 TL arasında bir fiyattan satılıyor. Kurban kesecek yurttaşın cebinden çıkacak toplam para 7 milyar liraya yakın. l 12 yılda küçükbaş kurbanlıkların fiyatı yüzde 450, büyükbaşlarda yüzde 725 arttı. 2002’de küçükbaş kurbanlık fiyatları 100200 lira, büyükbaş olanlar 5001.100 TL aralığında alınabiliyordu. l Kurbanlıklardaki aşırı artışın temel nedeni yem fiyatları. Besi yeminin 2002’de 194 TL olan ton fiyatı, bugün 900 lira dola yına ulaştı. Türk besicisi dünyanın en pahalı yemini kullanıyor. l Dar gelirli yurttaş, nakdi yetmediği için kurbanlığını, kredi kartına taksitle almak zorunda kalıyor. Kurban eti 9 gün dayanmazken, kurbanın bedelinin ödemesi 9 ay, neredeyse bir sonraki Kurban Bayramı’na kadar sürüyor. l Kurban Bayramı öncesi artarak ayda 15 bin adedi bulan Suriye’den Türkiye’ye kaçak hayvan girişleri sektörün dışında, halk sağlığına da ciddi tehdit oluşturuyor. Aslında üretici de söz konusu durumdan son derece rahatsız. Geçen Kurban Bayramı’nda kurbanlıklar canlı ağırlık fiyatı kiloda 1314 liradan pazara getirilmiş, ancak bayrama yakın bu fiyat 11 liraya kadar düşmüştü. Maliyet artışları dikkate alındığında bu yıl besicilerin kurbanlıkları kilosu 1415 liradan satması gerekirken, canlı ağırlık fiyatının büyükbaş hayvanlarda kilo başına 1112 lira, küçükbaşlarda 1213 lira civarında olacağı tahmin ediliyor. Üretici de mutsuz Ücretli için kurban zor l Büyükbaş kurbanlık canlı ağırlık fiyatlarına göre 2002’de 127 kilo olan bir asgari ücretlinin alabildiği kurbanlık miktarı 2014’te 74 kiloya geriledi. Bu dönemde ortalama memur maaşı ile alınabilen miktar 397 kilodan 181 kiloya, ortalama SSK aylığı ile alınabilen miktar 190 kilodan 88 kiloya düştü. l 2002’de ortalama 550 kilo civarındaki bir büyükbaş kurbanlık yaklaşık 4 asgari ücretle satın alınabilirken, bugün 7 asga ri ücret buna yetmiyor. l Ortalama ağırlıkta bir büyükbaş kurbanlık için 2002’de 1.5 memur maaşı yeterken, şimdi bu bedeli ancak 3 maaş karşılayabiliyor. l Aynı hayvanı satın alıp kurban edebilmek için gereken tutar 2002’de yaklaşık üç SSK emekli aylığı idi; şimdi ise buna 6 emekli aylığı tutarından daha fazla ödemek gerekiyor. Bankada soyguna devam Tüketici dernek ve temsilcilerinin itirazlarına karşın, bankaların müşterilerine faiz dışında 5 ana başlık altında 20 kalem ücret yansıtabileceği yönetmelik aynen yayımlandı. Ekonomi Servisi Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğiyle, banka ücretlerinin ‘yasallaştığını’ söyledi. Yönetmeliği satır satır inceleyeceklerini dile getiren Ağaoğlu, diğer tüketici örgütlerinden de görüş alındıktan sonra gerek görüldüğü takdirde Danıştay nezdinde iptal davası açacakları bilgisini verdi. Ağaoğlu’nun yaptığı değrelendirmeye göre, Tüketici Yasası’nda başvuruların azami 6 ayda sonuçlandırılması öngörüldüğü halde, bazı Hakem Heyetlerinin bankalarla ilgili yoğun şikayetlerin oluşturduğu dosya yükü yüzünden, bir yıl sonrasına gün verdiği görülüyor. Düzenlemeye göre, Yargıtay’ın bankaların faize ek olarak yasal ve zorunlu giderler dışında bedel almalarının haksız olduğuna dair kararına rağmen, bu günden sonra imzalanacak TİSK: İşgücü maliyeti arttı Ekonomi Servisi TÜİK’in açıkladığı 2014’ün ikinci çeyreğine ait imalat sanayii üretim ve istihdam verileri kullanılarak yapılan hesaplara göre nisan, mayıs, haziran aylarını kapsayan dönemde, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla üretim yüzde 2.2; istihdam yüzde 3.4 artarken verimlilik (işçi başına üretim) yüzde 1.2 oranında azaldı. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) yaptığı yazılı açıklamaya göre, reel işgücü maliyeti söz konusu dönemde yüzde 3.6 oranında büyüdü. Reel işgücü maliyeti üst üste 9 çeyrek dönemdir yükseliyor. Verimlilik düşerken reel işgücü maliyetinin yükselmesi, sanayinin uluslararası rekabet gücünü, büyümeyi ve istihdamı azaltan bir faktör oldu. Dosya masrafı yasallaştı tüketici kredileri için dosya masrafının yeni yönetmelikle yasal çerçeveye oturtuldu. Kredi Tahsis Ücreti başlığı ile kullandırılacak kredinin yüzde 5’i ile sınırlandırıldı. Düzenleme, tüketicilerin en çok şikayetçi oldukları kredi kartı aidatı, hesap işletim ücreti ve kredi dosya masrafının alınabilmesine yasal zemin sağlandı. Üstelik yıl içinde bu ücretleri tüketiciye bildirimde bulunarak TÜİK TÜFE oranının yüzde 20 fazlasına kadar da arttırma imkanı veriyor. Yönetmelik, maaş hesabı, kira öde mesi, öğrenci harcı, SGK destekleri, icra tahsilatı ve benzeri yasal zorunluluk nedeniyle yapılan banka işlemlerinden ücret alınmamasına yönelik bir madde bulunmadığından, bankaların ücret artırım bildiriminden itibaren 15 gün zarfında hesabını kapatmayan müşteriye zamlı tarife uygulanabilmesinin yolunu açtı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle