28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada dinlemeye değer bir şeyler söylemeyecek diye genel kurul salonundan ayrıldılar. Bu olay, o zamanlar, TC’nin BM üyeleri indinde fazla itibar sahibi olmadığı içerikli yorumlara neden oldu. Bu itibar sarsıcı olayın gelip geçici olacağı sanılırken; Türkiye Güvenlik Konseyi’ne aday ülkeler arasında yer aldı ve... ...4.5 milyon nüfuslu Yeni Zelanda iki üyeden biri oldu. Türkiye ise İspanya’nın gerisinde ancak 60 oy alabildi. Eh tabii, büyüklük ve dünya lideri olduğu sanısıyla yaşayan Cumhurbaşkanı RTE, genel kurulda yaptığı konuşmada BM’ye, “Siz ne işe yarıyorsunuz” diye hakaret içeren bir konuşma yapar, dünya devletlerinden üstünde bir ülke, bir lider tavrı alırsa, Güvenlik Konseyi üyeliği için BM üyelerinden ancak 60 oy alabilirdi. Bu iki olay, uluslararası alanda giderek yoğunlaşan Türkiye’nin itibarsızlığını, kaçınılmaz biçimde gözler önüne çıkaran iki örnek. HHH Bölgesel siyasette büyük oynayan RTE ile Başbakanı uluslararası konseyin lideri ABD’ye ters düştü. Cumhurbaşkanı ve onun izindeki AD’nin saptayıp, öncelikle ABD’ye dayattıkları politikalardan bir günde çark etmelerini Batı medyası ‘U’ dönüşü diye yorumladı. Oysa şu itibarsızlığa bakın; Ankara’yı herhangi bir ülke, ama ne çare Kobani ve IŞİD’le komşu diye nazını çektikleri bir ülke gibi gördüklerini son gelişmelerle kanıtladılar. PYD’ye silah yardımı yapacaklarını önceden Ankara ile görüşmeyi bile düşünmedi ABD. Silah yardımı olup bittikten sonra Ankara’ya bildirdiklerini açıkladı. ABD’nin Türk hükümetini devre dışı bırakarak giriştiği bu hareket karşısında o başı yüce dağlardaki RTE de AD de suspus!. HHH Bu olay ne demeye geliyor. ABD, Ankara’daki elindeki küçük değerdeki kartlarla büyük oynamaya girişen yöneticilere: Aaa artık sıktınız. Rica mica, alttan alan yaklaşımlarımızı yanlış değerlendirdiniz. Yetti gayri deyip üstelik. .....Ankara’nın politikalarına tamamen ters düşen terör örgütü dediği PYD’yi PKK’den farklı gördüğünü, bu örgütle görüşmelere ve silah yardımına devam edeceğini açıkladı. Hükümet, ABD’nin hem silah yardımı yapacağını önceden bildirmemesini hem de asla bir koridor açmayız diye açıkladığı TC kararını yaladı yuttu ve.. ... ABD’nin dayattığı isteklere boyun eğdi. HHH Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bu diplomatik yenilginin üzerini örtmeye çabalıyor. Tabii yüksekten atan devlet ve hükümet kararının bir günde ABD dayatmaları karşısında değersiz kalışından söz etmiyor. Koridorun henüz açıklanmamasını PYD’nin peşmergeleri istememesine bağladı. Bizim kara harekâtına girişmeyeceğimizi söylüyor, ama ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Irak’ın da Suriye’nin de Türk askerini topraklarında görmeyi istemediklerini içeren açıklamasına hiç değinmiyor. HHH Türk askerini istemeyenleri bu hükümetin kardeşlerimiz diye bağrına bastığı, vergilerinizle besledikleri Suriyeliler, Iraklılar kardeşlerimizmiş! Hadi insanlık görevidir diye savaştan kaçanlara el bebek gül bebek muamelesi yapıyorsun, besbelli nefret ettikleri Türkleri ve askerini topraklarında görmek istemeyenlere, bari Müslümandır diye kardeşim deme! Besle kargayı oysun gözünü diyecek noktaya getirme halkı! HHH Nene lazım; bizi düşman bilenleri konuklarımız, kardeşlerimiz diye ekmek elden su gölden dedikleri yeni yaşamlarında mutlu etmeye ve... ...Ey hükümet sen şimdi PKK’nin kanlı, yakıp yıkan Kobani sokak eylemlerini gerekçe yaparak insanları daha sıkı cendereye sokmayı güvenlik reformu diye halka nasıl yutturacağının yol ve yöntemleri bulmaya bak! Türk düşmanlığını bağrına basar, PKK’nin Kobani eylemlerini ve olası benzerlerini bahane ederek daha pek çok yeni baskı yöntemlerini güvenlik reformu diye yutturursun halkımıza... HHH Bir zamanlar dillerden düşmeyen şu sözü yinelemenin zamanı geldi. Mademki diktatör kılıklı ustandan devraldın böyle kelepir bir ülke: Aferin oğlum Ahmet, sen bu yolda devam et! HABERLER Suriyeli Kürtleri birleştirecek anlaşma imzalanırken ayrıntı verilmemesi kafalarda soru işareti yarattı Rojava için anlaşma MAHMUT ORAL GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY DİYARBAKIR Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin çağrısıyla Dohuk’ta bir araya gelen Rojavalı Kürt siyasi parti ve oluşumları 9 gün süren zirvenin ardından ortak yönetim, silahlı güç ve birlik konusunda anlaşma imzaladı. Anlaşma metni kamuoyuna açıklanmazken ortak silahlı güç oluşturulması konusunun “komisyona havale” edilmesi dikkat çekti. Anlaşmanın tarihi önemde olduğunu söyleyen Barzani, “Bu anlaşma düşmanlara bir cevaptır” ifadesini kullandı. Anlaşmanın ayrıntılarının açıklanmaması soru işaretleri yaratırken taraflar arasında “şifahen” bir anlaşma yapıldığı, sorunların tam olarak çözülemediği izlenimi yarattı. Barzani, 2011 yılının Tem Barzani: Düşmanlara yanıttır Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) internet sayfasında yer alan habere göre, anlaşma imzalandıktan sonra Barzani taraflara, “Kürtler’in bir yerdeki başarısı, tüm Kürt milletinin başarısıdır. Bizler elimizden geleni yapıyoruz” dedi. Anlaşmanın “büyük, değerli ve tarihi” olduğunu belirten Barzani, “Bu anlaşma, Kürtlerin birliğini istemeyen ve devamlı Kürtler arasında kargaşa çıkarmak isteyen düşmanlara bir cevaptır” ifadesini kullandı. muz ayında Erbil’de düzenlenen toplantıyla oluşturulan “Erbil mutabakatı”nın çökmesinin ardından IŞİD’in Irak ve Suriye’ye yönelik saldırıları sonrasında Rojavalı Kürtleri birlik oluşturulması için geçtiğimiz salı günü bu kez Kuzey Irak’ın Dohuk kentinde bir araya getirdi. “Dohuk anlaşması”na göre taraflar ortak yönetim, ortak askeri güç ve siyasi birlik konusunda anlaşmaya vardı. Siyasi karar mekanizması 12’si Tev Dem, 12’si ENKS ve 6’sı etnik ve dini azınlıklardan oluşan 30 kişilik meclis tarafından oluşturulacak. 30 kişilik bu meclis, “kurucu meclis” işlevi de görecek. Kurucu meclis yeni anayasa oluşturduktan sonra 2 ay içinde seçimlere gidilecek. Taraflar Rojava’daki mevcut kanton modeliyle yola devam edilmesi yönünde karar alırken, Afrin, Cizire ve Kobani kantonları için bir üst yönetim oluşturulmasına karar verdi. Buna göre kantonların yöneti mi kurucu mecliste olacak. Taraflar, ortak savunma gücü oluşturulması için çalışma yapacak bir komisyon kurdu. IŞİD saldırısı altındaki Kobani başta olmak üzere Rojava’nın savunmasını sağlayan YPG ile silahlı güç oluşturacaklarını açıklayan Barzani’ye yakın siyasi partiler, tek bir silahlı güç oluşturulması konusunda anlaştı. Ancak bunun nasıl yapılacağı belirsizliğini koruyor. YPG diğer güçlerin kendilerine katılmasını isterken, ENKS ise meclise bağlı yeni bir silahlı yapılanma oluşturulmasını istiyor. Yani, YPG’nin yeni kurulacak askeri gücün bir kolu olmasını talep ediyor. Dohuk Anlaşması uyarınca, aradaki ihtilaflı noktaların giderilmesi için oluşturulacak olan yeni komisyon, Rojava’da silahlı güçlerle görüşüp anlaşma zemini yaratacak. Bize başvuru yapılmadı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah, peşmergenin geçişine izin vereceğini ifade eden Türkiye’nin PYD’ye yönelik söylemlerini eleştirerek, “PYD’yi karalamaya çalışmaları, yanlış bir siyasetin ucuz söylemleridir” dedi. Peşmergenin geçişine izin verilmesiyle koridor açılmasının aynı şey olmadığını vurgulayan Abdullah, “Açıklama yapılıyor, tartışılıyor fakat bu tartışmalar buradaki siyasi ve askeri iradeye resmi yollarla yansımış değildir. Kobani kanton iradesine veya YPG/YPJ’ye ‘gelmek istiyoruz’ diye bir resmi bir talep veya başvuru söz konusu değildir. Bunun muhatabı Kobani siyasi iradesidir ve YPG’dir” dedi. Türkiye’nin peşmergenin Kobani’ye geçişine izin vermesini değerlendiren Abdullah, “Türkiye bir taraftan peşmergenin Kobani’ye gelmeleri için izin vereceklerini ifade ediyor, diğer taraftan PYD’ye yönelik söylemlerinde kendisi ve Rojava realitesi ile çelişen bir karalama kampanyası yürütüyor. Suriye’deki kaos ortamında somut siyasi bir çözüm ve projeye sahip, ne yaptığını ve ne istediğini açık ifade eden partimiz PYD’yi karalamaya çalışmaları, yanlış bir siyasetin ucuz söylemleridir. Doğru bulmuyoruz. Bu tür söylem ve karalama çabaları ne Kobani’deki duruma ne de kendi Türkiye politikalarını hizmet edecektir” dedi. PYD EŞBAŞKANI ABDULLAH, TÜRKİYE’NİN PEŞMERGENİN KOBANİ’YE GEÇİŞİNE İZİN VERMESİNİ DEĞERLENDİRDİ: Türkiye PYD’yi karalıyor Kadınlar: Yaşam koridoru açın Kadınlar, Kobani’ye destek vermek için el ele tutuşup temsili bir yaşam koridoru oluşturarak Türkiye’nin Kobani’ye yaşam koridoru açmasını istedi. Tünel Meydanı’nda dün akşam saatlerinde bir araya gelen kadınlar “Barış için koşulsuz, şartsız, güvenli yaşam koridorunda ısrar ediyoruz” pankartı açtı. El ele tutuşarak, temsili yaşam koridoru oluşturan kadınlar, “Kobani’ye yaşam koridoru aç”, “IŞİD’e değil Kobani’ye koridor”, “Kadınların öfkesi sınırları aşıyor” sloganları atarak Galatasaray Meydanı’na yürüdü. Burada kadınlar adına basın açıklamasını okuyan Zeynep Ekin Aklar, “Kobani’nin IŞİD ve benzeri soykırımcı tehditlerden arınana kadar, direnişin ihtiyaç ve taleplerine dönük, yaşam koridorunun açılmasını istiyoruz” dedi. (KAYHAN AYHAN) İNGİLİZ TİMES: aynı şey değil Geçişe izin ile koridor Kürtler yeni devlet kurmak için uzlaşıyor Haber Merkezi İngiliz Times gazetesi, Irak’ın Dohuk kentinde bir araya gelen Suriyeli Kürt liderlerin, özerk bir bölge ilan etme konusunda görüştüklerini yazdı. “Kürtler yeni bir devlet kurmak için uzlaşıyor” başlıklı habere göre, Suriyeli Kürtlerin ana temsilcisi PYD, resmi varlığın açıklanmasının ardından bölgesel bir parlamento kurulması ve savunma birlikleri oluşturulması için seçimlere gidecek. Türkiye’nin bu girişime karşı çıktığı, Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani’nin ise temkinli yaklaştığı vurgulanan haberde, Kürt kuvvetlerin IŞİD militanlarıyla oldukça kanlı bir savaş yürüttüğü, bu nedenle Suriyeli Kürtlerin elindeki bölgelerde istikrarın sağlanamadığına dikkat çekildi. Türkiye’nin PYD’yi Özgür Suriye Ordusu ile birleşmeye ikna etme çabasından da söz edilen haberde, “Suriyeli Kürt liderler, özerkliğin ilan edilmesinin aslında gerçekte olanın resmi bir dille duyurulması olduğunu savunuyor” deniliyor. HüdaPar üyesi öldürüldü YUSUF ZİYA CANSEVER KAYSERİ (DHA) MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, hükümetin dış politikasını eleştirerek peşmergenin Kobani’ye geçişine izin verilmesine sert tepki gösterdi. Halaçoğlu yaptığı yazılı açıklamada, “Hükümet anayasa suçu işlemiştir. Şimdi anayasa maddesine göre ve tezkereye göre, Irak devletine ait bir ordu birliğinin Türkiye üzerinden geçişine veya Türkiye’ye gelişine izin verilebilir ama devlete ait olmayan bir silahlı gücün Türkiye üzerinden geçirilmesine müsaade edemezsiniz” dedi. Halaçoğlu: Hükümet anayasa suçu işliyor “Peşmergeye izin denilen açıklama ile Kobani’de direniş içerisinde olan insanların talep ettiği koridor aynı şey değildir” diyen Abdullah, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öyle ki bu saate kadar Kobani kanton iradesine veya YPG/YPJ’ye ‘gelmek istiyoruz’ diye resmi bir talep veya başvuru söz konusu değildir. Bunun için de bu konuda bir şey diyemiyoruz. Dolayısıyla herkes Koboni hakkında konuşuyor ama Kobani’ye bir yansıması olmuyor. Açıklama yapılıyor, tartışılıyor fakat bu tartışmalar buradaki siyasi ve askeri iradeye resmi yollarla yansımış değildir. Bunun muhatabı Kobani siyasi iradesidir ve YPG’dir. Bu anlamıyla mutlaka diyalog kurulmalıdır. Kobani’deki DAİŞ (IŞİD) saldırılarına karşı direniş devam ederken, herkesle ilişkiyi önemsiyor ve diyaloğa çağırıyoruz.” Abdullah, Cizre ve Afrin kantonlarından bir koridorun açılması gerektiğini ifade ederek, Birleşmiş Milletler’in bu konuda devreye girmesini talep etti. VAN Bingöl’ün Karlıova ilçesinde İşkur personeli olarak görev yapan HüdaPar üyesi Fethi Yalçın (35), dün sabah Kale Mahallesi’ndeki evinden çıktığında kendisini takip eden bir otomobilden açılan ateş sonucu ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Saldırganların olay yerinden hızla kaçtıkları belirtildi. İlçe merkezine 2 kilometre uzaklıkta bulunan ve saldırının gerçekleştirildiği Kale Mahallesi’nde Mobese kameralarının olmadığı, saldırganların mahalle çıkışında bulunan köylere doğru kaçtığı öğrenildi. Basın toplantısı düzenleyen HüdaPar Bingöl İl Başkanı Hamdullah Tasalı, “Bütün kardeşlerimize çağrıda bulunuyoruz. Herkes kendi güvenliğini alsın, kendi nefsi müdafaasını yapsın” dedi. DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle ise “bağsağlığı” dileyerek Yalçın’ın kardeşinin HDP ilçe yöneticisi olduğunu belirtti. Dicle, “Kontrolü veya karanlık güçlerin provokasyon amaçlı devrede olduğuna dair endişelerimiz artırmıştır” dedi. Öte yandan, Van’da Muhammet Latif Şener’in ensesine ateş edilerek öldürülmesiyle ilgili tutuklanan zanlılar H.K. ve M.C’nin eylemi, PKK’nin talimatıyla gerçekleştirdiklerini söyledikleri açıklandı. ... birbirini tamamlayan çalışmalar. Her iki paketi topladığınızda içinden bir demokrasi maskesi bir de diktatörlük özlemi çıkıyor. Başbakan diyor ya; bir kişi maskeyi takmışsa, demek ki kendi kimliğini gizlemek istemiştir, demek ki teröristtir... Benzetmede hata olmaz; bu paketler de gerçek yüzü gizlenerek Meclis’e getiriliyor. Hükümet topluma anlatmakta zorlanacağı bir düzenleme yaptığında bunu örtecek süsleri öne çıkarıyor. Bu süsleri de halkın yıllardır özlemle beklediği, gerçekleştirilmesi çok zor işlermiş gibi gösteriyor. Böylece çok büyük bir iş yaptığını ilan ediyor. Örneğin iç güvenlik paketinde soyadını çok kısa sürede değiştirme hakkı getirilmiş. Bu günlük yaşamımızı çok etkileyecek bir devrimmiş. Türkiye’de insanlar mevsimlik soyad mı kullanıyor ki, günlük yaşamın bir parçası olsun? Pasaport alma, resmi belge edinme gibi işlemlerdeki kolaylıklar da dijital teknolojinin getirdiği olanakların devlette de kullanılmasından başka bir şey değil. HHH Asıl düzenlemeler ise yargının hukuksuzlaştırılmasında, polise yargı yetkisi verilmesinde. 6. yargı paketi, 2014 başında çıkan 5. yargı paketi ile getirilen kimi yenilikleri ortadan kaldırıyor. Örneğin dinlemelerde, tutuklamalarda 3 hâkim tarafından verilmesi öngörülen kararlar artık 1 hâkim tarafından verilecek. Yani eskiye dönülecek. Daha önce 1 hâkimden 3 hâkime çıkarılırken hükümet şöyle diyordu: “Biz özgürlüklerin esas alınmasından yanayız. Yurttaşın özgürlüklerini kısıtlama kararı verilirken bunun zorlaştırılması başlıca kanıttır. Yeni düzenleme bir reformdur.” Şimdi eskiye dönerken şunu söylüyorlar: “Yargının iyi işlemesi esastır. Mevcut düzenleme suçların ortaya çıkmasını, soruşturmaların sağlıklı yürümesini engelliyor. Yeni düzenleme bir reformdur.” İç güvenlik paketinde de “makul şüphe” ile polise 24 saat gözaltına alma yetkisi veriliyor. Savcılık buna 24 saat daha ekleyebiliyor. 6. yargı paketinde de tutuklama kolaylaşıyor. İki değişiklik ne güzel de birbirini tamamlıyor! HHH Hükümet 12 Eylül 2010 referandumuyla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) oluşumunda değişiklik yaparken bunun devrim olduğunu söylemişti. Arada 3 yıl geçti, aynı HSYK yapısını darbecilikle suçladı. Bu yaman çelişki sorulduğunda da şunu söyledi: “Yanılmışız, hata etmişiz...” Bu durumda hükümete sormak gerekir: 2 yıl sonra da bugün yaptıklarınızın hata olduğunu söylememe garantiniz var mı? Yok... Polisin yetkisinin yanı sıra kapsama alanı da genişletiliyor. Paketin içinde jandarma ve sahil güvenliği de her yönüyle İçişleri Bakanlığı’na bağlayan düzenlemeler var. Bunun anlamı, bu kurumların da polisleştirilmesinden başka bir şey değildir. Her iki paket de Meclis’te görüşüldükten sonra muhtemel bazı değişikliklerle yasalaşacak. Sonra Cumhurbaşkanı’nın önüne gelecek. Hükümet Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın bunları anında onaylayacağı yaptığı açıklamalarla görülüyor. Örneğin ekmek almaya giderken öldürülen 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın terör örgütleri tarafından maşa olarak kullanıldığını iddia etti. Bu konuda bir delil var mı? Yok... Ama yurttaşların hukukunu en çok gözetmesi gereken bir kişi olması gereken Erdoğan hükmü veriyor. İki paketin de özü hükümeti ve onun cumhurbaşkanını halktan korumaktan başka bir şey değildir. IŞİD’E KATILMAYA ÇAĞIRDI ‘Deli Gaddar’ bu kez baltayla geldi ANTALYA (DHA) Kobani’ye destek eylemlerinde gözaltına alınan 13 kişinin 17 Ekim günü adliyeye sevk edildiği sırada “Deli Gaddar” yazılı kılıcıyla “Bunların arasında benim bayrağımı indiren var mı” diyerek eylemcilere ve adliye önünde onlara destek için bekleyenlere saldıran T.D, ifadesinin alınmasının ardından savcılık talimatıyla serbest bırakılmıştı. T.D. dün sabah saatlerinde yine adliye önüne geldi. Demircide yaptırdığı Osmanlı baltasının sapına bez bağlayan T.D., yanında getirdiği teypten marşlar çalmaya başladı. Bir yandan da elindeki kâğıtta yazan metni okumaya çalışan T.D., çevredeki vatandaşları IŞİD’e katılmaya çağırdı. “Her Türk erkeğini IŞİD ile beraber PKK’ye karşı savaşmaya çağırıyorum. Kola içmeyin, sakal bırakın” diye bağırmaya ve küfürler etmeye başlayan T.D’ye polisler müdahale etti. Hiçbir direnç göstermeyen ve gözaltına alınan T.D., elindeki baltayı da teslim etti. Kobani’de savaşırken öldü Kaçırılan işçiler serbest bırakıldı Yurt Haberleri Servisi Sayaç değişimi ile abone denetimi için Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Gürpınar Köyü dönenkaya mezrasına giden 10 DEDAŞ işçisi dün sabah saatlerinde eli silahlı kişilerce kaçırıldı. Özel timlerin de katılımıyla askerler bölgede İnsansız Hava Aracı (İHA) ve Kobra helikopterlerin desteğiyle operasyon başlattı. Operasyon, mezraya 2 kilometre mesafedeki Çalıönü mevkisinde yoğunlaştırılırken, 10 işçi saat 18.00 sıralarında serbest bırakıldı. Kobani eylemleri sırasında yakılan Mardin’in Nusaybin ilçesinde, Devrim Mahallesi Bagok Sokak’ta bulunan Özel Ali İhsan Okuma Salonu ve Öğrenci Yurdu, önceki gece yatakhane bölümüne benzin dökülerek ikinci kez ataşe verildi. Yangın durumun bildirilmesi üzerine olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü. Şırnak’ın Cizre ilçesinde yüzleri maskeli bir grup önceki gece Cizre Belediyesi önünde barikat kurarak karayolunu ulaşıma kapattı. Yoldan geçen araçlarda kimlik kontrolü yapan göstericiler, Şırnak Devlet Hastanesi’nde görev yapan Doğan Altınok’a ait aracı molotofkokteyli atarak yaktı. Saldırıdan son anda kurtulan Altınok, “Kürtçe bilmediğimi söyleyince, ‘Sen nasıl Kürtçe bilmiyorsun’ deyip aracın camlarını kırmaya başladılar. Engel olmaya çalıştığım sırada da bir kişi otomobilin içine molotofkokteyli atınca ben de canımı kurtarmak için araçtan inip kaçtım” dedi. Nusaybin’de yurt binası, Cizre’de Kürtçe bilmediği için araçla birlikte sürücüyü yakmak istediler Yurt Haberleri Servisi Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Yüksek Lisans öğrencisi 24 yaşındaki Suphi Nejat Ağırnaslı’nın ardından Emek Gençliği üyesi 18 yaşındaki Selahaddin Adın da YPG adına IŞİD’e karşı savaşırken yaşamını yitirdi. Geçen hafta Kobani’ye giden Adın’ın cenazesi Türkiye’ye getirilirken babası Necmettin Adın, otopsinin ardından oğlunun cenazesini memleketi Mardin’de toprağa vereceklerini belirtti. Arkadaşları Adın’ın Mersin’deki milliyetçi saldırılar ve Ezidi katliamının ardından duyduğu tepkiyle Kobani’ye gittiğini anlattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle