28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EKİM 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 Karabulut’u katleden Cem Garipoğlu ölü bulundu Yazarken Utanıyorum Bazı öyle olaylar, eylemler ve söylemler vardır ki, yapanlar utanmamıştır ama siz eleştirmek için bile onlardan söz ederken utanırsınız! Bugün aslında Ortadoğu bataklığındaki kaos ve bu kaosun Türkiye’ye yansıması hakkında, gözden kaçan birkaç nokta üzerinde yazacaktım... Yazının önemli bir bölümünü de hazırlamıştım... Ama sabah sabah öyle bir haberle karşılaştım ki... “Artık bu kadarı da olmaz!” dedim. HHH Yazıyı yazdığım bugün 10 Ekim 2014, Cuma... Türkiye bu sabah, Kobani trajedisi, PKKHDP siyaseti ve AKP iktidarının politikaları sonucunda çıkan olaylarda, hayatını kaybedenlerin sayısının 35’e yükselmiş olması haberiyle uyandı... Ne yazık ki haberler bu kadarla da kalmıyordu: Gaziantep’te “karşıt grupların” (ne demekse?) çatışmaları, Bingöl’de Emniyet Müdürü’ne yapılan saldırı ve şehit olan polisler, çeşitli kentlerde süren yağma ve yıkım olaylarının artık İstanbul gibi büyük kentlere de sıçramış olması, bazı kentlerde emniyet güçlerinin kendi binalarından bile dışarı çıkamadıkları, sokakları palalı ve sopalı adamların işgal etmiş olması gibi, insanın tüylerini ürperten haberler, ölümlere eşlik ediyordu... Ortadoğu’da süren savaş ve bu savaşta Türkiye’nin alacağı rol de herkesi tedirgin etmekteydi... Özet olarak Türkiye cuma günü, tam bir iç ve dış savaş ortamına uyandı. Ama medyada cuma günü öyle bir haber daha vardı ki, insana gerçekten “Artık bu kadarı da olmaz” dedirtiyordu! HHH Tam bu ortamda, yani iç ve dış savaş ortamında, Türkiye’yi yönetmekle görevli olanlar, sanki başka işleri güçleri yokmuş gibi, oturmuşlar, Etiler Polis Meslek Okulu’nun arazisine ‘Alışveriş Merkezi’ yapmak üzere, bu okulu kapatma kararı almışlar ve bu kararı, uygulanmak üzere, Resmi Gazete’de yayımlatmışlardı... Kamuoyu, bu okulu ve arsasını, bu arsanın nasıl yollarla kimler tarafından kullanılmak istendiğini, Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu sırasında ortaya saçılan konuşma ve toplantı tutanaklarından çok iyi anımsayacaktır... Türkiye, içte ve dışta canıyla uğraşırken, ülkeyi yönetenler, arazi rantıyla, ceplerini doldurmakla meşgul... Hani “Koyun can derdinde, kasap mal derdinde” derler ya... İşte o hesap! HHH Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin bu kritik günlerinde böyle bir yazı yazmak zorunda kaldığım için utanıyorum. Hücrede bir ‘garip’ ölüm İstanbul Haber Servisi Kız arkadaşı Münevver Karabulut’u 5.5 yıl önce öldüren ve 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Cem Garipoğlu (23), kaldığı Silivri Cezaevi’ndeki hücresinde ölü bulundu. Garipoğlu’nun Silivri’de 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 3’lü koğuşta tek başına kaldığı, kamera sisteminin ise koğuşun ortak avlusunda bulunduğu belirtildi. Kamera görüntülerindeki incelemede, koğuşa kimsenin girmediği ileri sürüldü. Koğuşun en son dün gece saat 02.00’de kontrol edildiği, incelemelerde olayın 02.00 ile 08.00 arasında olduğu öne sürüldü. Başına naylon poşet geçirip çamaşır ipiyle kendisini asarak intihar ettiği ileri sürülen Garipoğlu’nun avukatı Aytekin Kaya, “Cem Garipoğlu’nun ruh sağlığının bozuk olduğunu en başından beri biz söyledik ve bu olay yaşandı” dedi. Münevver Karabulut’un amcası Hüseyin Karabulut ise, Cem Garipoğlu’nun intihar etmesini beklemediklerini belirterek intiharın yeğeninin mezarında rahat uyumasını sağlamayacağını söyledi. Garipoğlu’nun cenazesi, dün jandarma eşliğinde Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nden çıkarılarak Adli Tıp Kurumu’na getirildi. Burada otopsisi tamamlanan Garipoğlu’nun cenazesi bugün toprağa veriliyor. Cezaevindeki hücrede yaşamına son veCem Garipoğlu, 24 Ocak 2014’te sağlık kontrolüne götürülürken böyle görüntülenmişti. (DHA) Hacivat’la Karagöz Yeni Türkiye’ye hoş geldiniz. Sokaklarında insanların birbirini öldürdüğü hatta linç ettiği bir ülke burası. Yeni Türkiye biraz 70’lerden, biraz da 90’lardan esintiler taşıyor. Kendi geleneğine yaslanan bir yenilik söz konusu yani. Geldiğimiz şu aşamada ne yapılırsa yapılsın, hangi yöntem seçilirse seçilsin düzlüğe çıkmak güç. Olmaz a, diyelim ki ABD, Türkiye’nin önerisini kabul etti ve Esad güçlerine de savaş açtı. Bu durumda çok büyük bir orduyla sonu belirsiz bir savaşa girip senelerce bölgede kalmak var. Hiçbir şey yapılmazsa Kobani’nin düşmesi ve şehirde kalan iki bine yakın insanın katledilmesi ihtimali var. Halihazırda devam eden iç çatışmanın iyice alevlenmesi de mümkün. CHP’nin önerdiği gibi Kobani’yle sınırlı bir askeri harekât yapılırsa, şehir savaşının riskleri göz ardı edilemez. Kobani kurtarılsa dahi ülke içinde IŞİD’in misillemelerde bulunması herhalde öngörülebilir bir felaket. Diğer Kürt kantonlarından ve Kuzey Irak’tan gelecek yardımların Türkiye üzerinden bir koridorla Kobani’ye ulaştırılması da konuşulan bir seçenek. En akla yatkını bu gözükmekle beraber yine IŞİD’in ülke içini karıştırması söz konusu olabilir. İktidarın IŞİD’den farksız gördüklerine ülke içinden koridor açmasını beklemek de bilmem ne kadar gerçekçi. Şayet Kobani IŞİD’in eline geçer ve bir katliam gerçekleşirse, dünya yüzlerce metre ötesindeki bir şehir kılıçtan geçirilirken tanklarıyla bunu izleyen bir Türkiye imajı görecek. O vakit yalnızlık değerli de olmayacak. Şam’a gidip Emevi Camii’nde namaz kılmayı hayal ederken sınırının dibinde İslam devleti bulmak. Myanmar’daki, Arakan’daki Müslümanlara ağabeylik yaptığını zannederken yanı başında bir katliamı seyreylemek. Filistin için “Neredesin sen ey İslam dünyası senin canın yanmıyor mu? Senin yüreğin parçalanmıyor mu?” diye çıkışmak kolaydı. Hakikatin sert sınavıyla karşılaşınca, bir katliam karşısında gözüne fener tutulmuş tavşan gibi kalakalmak ise elbette hesapta yoktu. Kobani’de bir insanlık faciasını önlemeyi Esad’a saldırılması şartına bağladılar. Değerlerini, şereflerini, insanlıklarını ve çaplarını gözlerimizin önüne serdiler. Suriye siyasetini eleştirenlere Baasçı demek kolaydı. Sınırı bulanıklaştırmayın diyenleri Ortadoğu’dan anlamamakla suçlamak rahattı. Her muhalife destek vermeyin, yardımın kime gideceği belli olmaz diye uyaranları İslam düşmanı ilan etmek sorunsuzdu. Açılımı açık ve hızlı yürütmezseniz beklentiyle gerginlik artar ve bir yerde patlar diyenlere “barış düşmanı” diye saldırmak güzeldi. Şimdi memleketi ateşe attınız. Gurur duyun. Şimdi çıkın meydanlara, geçin mikrofonların başına. Bağırın çağırın, azarlayın, caka satın, kızın, köpürün, öfkelenin, saldırın. Ne fayda. Yıktınız perdeyi eylediniz viran. Hacivat’la Karagöz’e gülerdik. Size ne yapalım? SON GÖRÜNTÜ Bugün toprağa veriliyor ren Garipoğlu’nun teşhisini, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun’un yaptığı belirtildi. Garipoğlu’nun ölümü dün sosyal medyanın da gündemindeydi. Atılan mesajlarda kullanıcıların büyük çoğunluğu Garipoğlu’nun intiharına inanmadı. Karabulut cinayetinin ardından 197 gün kaçtıktan sonra yakalanan Garipoğlu’nun davadaki son sözü “Cezam neyse çekmek istiyorum” olmuştu. Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut ise “İşte adalet” demişti. Tüyler ürperten cinayet Etiler’de 4 Mart 2009’da bir çöp konteynırında, gövdesi gitar çantasına, başı ise çöp poşetine konulmuş halde bulunan kadın cesedinin, Münevver Karabulut’a ait olduğu tespit edilmişti. İncelemelerde Karabulut ile son görüşen kişi olan erkek arkadaşı Cem Garipoğlu’nun evine gece polis ekiplerince baskın düzenlenmiş ancak Garipoğlu evde bulunamamıştı. Olayla ilgili Garipoğlu’nun annesi Tülay Makbule Garipoğlu ile babası Mehmet Nida Garipoğlu ve taksici gözaltına alınmıştı. Bir süre oğluyla aynı cezaevinde tutuklu kalan baba Garipoğlu hakkında, Yargıtay’ca “cezaya yer olmadığına dair” karar verilmişti. Gazeteci Tosunoğlu kalbine yenildi n KOCAELİ (DHA) Gebze ilçesinde çeşitli gazetelerde muhabirlik yaptıktan sonra Kocaeli Gerçek Gazetesi ve Gerçek Ajans’ı kuran, gazeteci Murat Tosunoğlu (48), önceki gece evinde kalp krizi geçirdi. Hastaneye kaldırılan Murat Tosunoğlu, doktorların müdahalesine karşın kurtarılamadı. Tosunoğlu’nun cenazesi dün Gebze’de toprağa verildi. KADIN CİNAYETİNDE İNDİRİME RET Sevgilisini pompalıyla öldürdü n AYDIN (AA) Nazilli’de bir kadın, tartıştığı erkek arkadaşı tarafından sokakta pompalı tüfekle öldürüldü. Bir okul kantininde çalışan Hülya K. (32), erkek arkadaşı İbrahim K. (25) ile sokak ortasında tartışmaya başladı. Aracından çıkardığı pompalıyla iki el ateş ederek kadını yaralayan İbrahim K, cinayeti aldatıldığı için işlediğini ileri sürdü. Ağır yaralanan Hülya K. hastanede yaşamını yitirdi. n DENİZLİ (AA) Pamukkale’de 7 katlı bir apartmanın 6. katında yaşayan Feryol Ö. (36), eşi uyuduktan sonra 2.5 yaşındaki kızı Asiye Ö’yü, evden boşluğa bıraktı. Feryol Ö, bir dakika sonra da kendisi atlayarak intihar etti. Anne olay yerinde ölürken küçük kız da hastanede yaşamını yitirdi. Kadının psikolojik tedavi gördüğü, eşinin ise malulen emekli polis olduğu öğrenildi. Yargıtay ömür boyu hapis dedi ZONGULDAK (DHA) Alaplı ilçesinde, eski sevgilisi Sibel Yılmaz’ı (32) adliye önünde öldüren, bir yakınını da yaralayan minibüs şoförü Anıl Tezcan’a (29) yerel mahkemenin olayda ağır tahrik olduğu gerekçesiyle indirim uygulayarak verdiği 21 yıl 8 ay hapis cezası kararını Yargıtay bozdu. Yargıtay’ın tahrik olmadığına hükmetmesi üzerine yeniden hâkim karşısına çıkan sanık Tezcan, bu kez ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Ayrılmak isteyen Yılmaz’ı bağ evine kaçırıp yaraladığı için hakkında dava açılan Anıl Tezcan, 14 Aralık 2011’de duruşmaya tabanca ile gelmiş ve cinayeti işlemişti. Sibel Yılmaz ve yakınlarıyla yaşadığı husumet nedeniyle cep telefonuna bilinmeyen numaralardan, “Sen gay misin” yazılı mesajlar gönderildiğini ileri süren Tezcan, cinayeti ağır tahrik altında işlediği kanaati ve duruşmalardaki iyi hali nedeniyle 20 yıl, Özkan Öztürk’ü yaralamaktan ise 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Önce kızını sonra da kendisini attı n KONYA (Cumhuriyet) Erkek arkadaşı M.R’den (19) hamile kaldığı ileri sürülen lise öğrencisi Ş.Y. (16), hamileliğini ailesinden gizledi. Ş.Y, mide bulantısı ve bel ağrısı şikâyetiyle hastaneye gitti. Ağrıları artan Ş.Y, doktora muayene olmadan kadınlar tuvaletine gitti ve doğurduğu kız bebeğini bir poşete koyup tuvaletteki çöp kutusuna attı. Hastane personeli durumu fark etti. 3.5 kilo ağırlığındaki bebek ve annenin sağlığının iyi olduğu belirtiliyor. Hastanenin tuvaletinde doğum Kayıp kadın ölü bulundu n ADANA (Cumhuriyet) Merkez Seyhan ilçesinde 4 çocuk annesi Hünya Alp, iddiaya göre 8 Ekim’de eşi ile tartıştıktan sonra evini terk etti. Kayıp olarak aranan kadının cesedi dün sabah, evlerinin yakınından geçen DSİ’ye ait sulama kanalında bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle