06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 OCAK 2014 CUMARTESİ 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL KESK’li tutuklu aileleri isyan etti: Biz bu memleketin yurttaşları değil miyiz? Hâlâ suçu, sorumluyu kendinden başkalarında arıyor. Cumhuriyetin bütün kurumlarını darmadağın etti. Kurumların yıkıntıları arasında dolaşıyor şimdi. Yargıdan yakınıyor. Tuhaf değil mi? Üç beş yıl önce oluşturduğu özel mahkemeleri ve aldıkları kararları, eleştirileri, itirazları bir kalemde reddeden... ... O günlerde; ben Ergenekon, Balyoz gibi bugün ipliği artık pazara çıkan davaların savcısıyım diye aslanlar gibi TV’lerde kükreyen Başbakan RTE bugün süt dökmüş kedi gibi... ... Ucu kendisine dokunan yolsuzluk ve rüşvet soruşturması başlayınca... Amanın varmayın yanına, yöresine... ... Sanki ülkeyi 11 yıldır bir baştan öteki başa korku salarak yöneten o değilmiş gibi... Şimdi çıkmış orta yere, “Yargı içinde çeteler varrrr” diye avaz avaz bağırıyor... HHH Bugün dün söylediklerini anmsamayan, karalayan bu davranışına bakarsanız: Bu ülkeyi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Başbakan olarak 11 yıldır yönetiyor da RTE de muhalefet lideri olarak onun taraflı, partizan yönetimi sayesinde öncelikle yargının bu hallere düştüğünü eleştiriyor sanırsınız. Düştüğü bataklıktan kurtulma çabasına; ülkenin tabii başkomutan da kendisi istiklal savaşı verdiğini söylemesi yok mu, neresinden bakarsanız bakınız akla ziyan bir saptama... Yok hayır!.. İzlediği politikaları eleştiren işadamlarını Maliye müfettişleri ordusuyla baskı altına almaya girişen de o değil. Yolsuzluğa ve rüşvet olaylarına bir kılıf bulamıyor. Yolsuzlukları yakalayanları, Gezi eylemlerini, darbeden suikasta kadar türlü ve birbirine ters düşen benzetmelerle suçluyor. Dış mihraklarla, içerideki taşeronları diye ne idüğü bilinmeyen ve kimliklerini aylardır saptayıp açıklayamadığı muhayyel örgütleri de suçluyor. HHH Dahası var. Cemattle kol kola, omuz omuza tam bir dayanışma ve işbirliği içinde Cumhuriyeti yıkmaya girişti. Ne vakit ki cemaat devlet içinde paralel devlet olduğunu kanıtlayan başkaldırı hareketlerine başladı, RTE’ye isyan etti. O zaman iktidar gücünü paylaşmayı sindiremeyen RTE, cemaate karşı savaş açtı. İmdiii... Bu savaşın cemaati suçlamaya hazırlanan bir başka cephesi izleniyor. Bugünlere dek örneği görülmeyen bir olay yaşandı... Milli Güvenlik Kurulu’nda, Başbakan’ın Başdanışmanı’nın “milli orduya kumpas kurdular” açıklamasını Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in gündeme getirdiği… Genelkurmay’ın gerekli girişimleri yapma isteğine Kurul’daki başta RTE ve hükümet üyelerinin onayladığı usturuplu biçimde basına sızdırıldı. Başdanışman, milli orduya kimin (veya hangi örgütün) kumpas kurduğunu açıklamaktan kaçındı. Ama hükümet canibinden gerekli gördükleri kalemlere orduya kumpası cemaatin kurduğu olasılığı anımsatıldı ve bu yönde yorumlara rastlandı. Akıllara böylece daha şimdiden hükümetin cemaate açtığı savaşın bir yüzünün de orduya kumpas kurma iddiası olduğu getirildi.. HHH Başdanışman kumpasın gündemden düşmeyen kimi davalarla ilgisi olmadığını istediği kadar savunsun; öncelikle Balyoz davasıyla ilgili tartışmalar birden yeniden alevlendi ve Genelkurmay, kumpas yazısı üzerine savcılığa suç duyurusunda bulundu. Başvuru dilekçesinde Genelkurmay, Balyoz davasında: “TSK’yi hedef alacak şekilde suç delilleri üretildi. Davalarda görev yapan adli kolluk, savcı ve hâkimler savunmanın görüşlerini dikkate almadı. Suç delilleri manipüle edildi. Üretilen sahte delillere avukatların ve askerlerin yaptığı savunmalara itibar edilmedi” diyor. Bu savunuları Balyoz davası görülürken mahkemede bütün incelikleriyle askerlerin avukatı Celal Ülgen açıkladı, söyledi. TV’lerden de günlerce kamuoyuna duyurdu. Genelkurmay’ın o sırada kılı kıpırdamadı... O günlerde sanıkları suçlayan sahte belgeler üretildiği söylemlerine Genelkurmay Başkanı Org. Özel’den ve emrindeki karargâhtan karşı çıkan bir ses, bir açıklama duyulmadı. Oysa bugün… Şeytanın avukatının aklına geldiğine kuşku yok; Genelkurmay, hükümetin onayıyla; yıllardır konuşulan ve son olarak Balyoz davasıyla bir kez daha ortaya çıkan milli orduya kurulduğu bilinen ve aylarca sessiz kaldığı kumpasla ilgili suç duyurusunda bulunuyor. Tam da cemaatin paralel devlet kurduğu söylemlerinin yaygınlaştığı sırada! HHH 11 yıllık Başbakan’ın ve de Genelkurmay’ın dün olanlar, bugün yaşanıyormuş gibi davranan aymazlığı karşısında; bu ne perhiz bu ne lahana turşusu atasözü bile yetersiz kalıyor! Görüşte çifte standart HAZAL OCAK oturuyor. Olabilir mi böyle bir iddia” dedi. DHKPC operasyonu kapsaİÜ Cerrahpaşa Tıp KESK Genel Başkanı Lami Özgen de halen 47 üyelerimında 19 Şubat’ta eşiyle ve 6 Fakültesi’nde Psikiyatr Dr. aylık bebeğiyle birlikte gözal nin tutuklu bulunduğu anımsatarak, aynı suçlardan yar Onur Bilgiç’in eşi Özden Dogılanan farklı illerdeki KESK üyelerinin tutuksuz yargıtına alınan hemşire Ebru Erruköz Bilgiç de polisin delil olalanmak üzere serbest bırakıldığını fakat İstanbul mahkebulan, “Görüşe her gittiğimiz melerinin tutukluluk sürelerini uzatarak üyeleri sindirme rak evdeki ilaçları aldığını bede küçük oğlumun bezi 2 kez ye ve korkutmaya çalıştığını belirtti. Özgen, “Arkadaşla lirterek, “Daha sonradan ilaçaçılıyor fakat Ebru Gündeş’in ların kaydını istediler. Usulrımız, genel merkez, işkollarımız düzeyinde kararlaştırıeşi hem Metris’te kalıyor hem lan eylem ve etkinlikleri örgütleyen ve hayata geçiren ki süzlükle elde edilmediği kaşilerdir. Onların şahsında sendikal eylem ve etkinlikleride basına yansıdığı kadarıyla nıtlandı. Eşim o ilaçları madmiz yargılanmakta. Bu politikalardan vazgeçilmeli.” özel izinlerle görüşler yapılıdi durumu iyi olmayan kişiyor. Biz bu memleketin yurtlere götürüyordu. Daha sondaşı değil miyim? Üstelik evimin çataşı değil miyiz? 11 aydır zura polis yardım götürdüğülüm yaşıyoruz. Hakkımızı helal etmi tısı da akıyor. Ebru Gündeş’in eşini müz evlere de gidip uyuşturucu satışı Metris’te tutuyorlar ve basına yan yapılıyormuş diyerek evlerini aramış yorum” diye konuştu. Tutuklu KESK üyelerinin aileleri, ga sıyan kısmıyla Gündeş eşine görme ve ilaçların içine bakmış. Oradaki inzetemize yaptığı değerlendirmede, 11 ay ye haftada 3, 4 kere gidiyor sürekli. sanları da korkutmuşlar” dedi. Bilgiç dır yaşadıkları sıkıntıları anlattı. Bakırköy Benim eşimi Kandıra’ya arkadaşla eşinin tutuksuz yargılanırken tutuklama Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde rımızın bir kısmını da Edirne’ye yük kararı çıkarıldığını, tutuklanırsa 4 yıllık hemşire Erbulan vergi memuru eşi Ej sek güvenlik önlemi gerekçesiyle yol asistan hekimliğinin yanacağını söyledi. der Erbulan ve 6 aylık bebeğiyle bir ladılar. Eşlerimiz F tipinde sistemli atile gitmek suç’ likte gözaltına alındığını belirterek şöy bir işkencede.” 11 aydır tutuklu vergi memuru DurErbulan, iddianamede delil olarak le devam etti: “Eşim Kandıra 2 No’lu F Tipi KESK’in basın açıklamalarını, 8 Mart sun Doğan’ın eşi Filiz Doğan ise iddiCezaevi’nde 11 aydır tutuklu. Bakanla ve 1 Mayıs eylemlerinin gösterildiği anamede yer alan haklarındaki suçları rın çocukları alındığında Bülent Arınç ni belirterek “Savcı da hiç bakmadan anlatarak, “Akçay’daki 2 bin 3 bin kiailelerin basından öğrendiğini söyledi iddianameye dönüştürmüş. Eşim için şilik 5 yıldızlı bir tatilimizi kamp olave onları savundu. Beni de kucağım DHKPC’yi kurmuş ve yönetmiş de rak algılamış polis. Orada örgütsel fada 6 aylık bebeğimle aldıklarında Sa miş. Eşim 08.00, 17.00 arası vergi da aliyet yaptığımızı düşünmüş. Suçumuz mayolu, Kanal 7 birçok kanal terör iresinde mesaide. Sonra sendikaya gi bu. Mayolu fotoğrafları dosyaya koyörgütü üyesi olarak verdi. 20 yıldır dip sendikal faaliyetlerde bulunuyor. muş. Tatil yapmak bile suç olarak aldevlet memuruyum. Arınç’ın vatan 2 tane çocuğu var. 15 yıldır aynı evde gılanıyor” diye konuştu. ‘SİNDİRMEYE ÇALIŞIYORLAR’ İDDİANAME HAZIR Gezi’ye terör davası CANAN COŞKUN ‘T Bolu İzzet Baysal Üniversite’sine giden servis araçlarından öğrenci olmayanlar üniversite girişinde indirildi. Üniversitelerde sular durulmuyor ERZURUM/ AFYONKARAHİSAR (Cumhuriyet) Üniversitelerde karşıt görüşlü öğrenciler arasında tansiyon düşmüyor. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde 5 arkadaşlarının darp edildiğini belirten Kürt öğrenciler, kampus içerisinde slogan atarak yürüyüş yaptı. Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi önünde toplanan ülkücü öğrenciler Kürt öğrencilere saldırdı. İki grup arasında taşlı sopalı kavga çıktı. Polis biber gazı ve tazyikli su kullanarak iki öğrenci grubunu dağıttı. Olayda yaralanan ve gözaltına alınan olmazken, polis üniversite içerisindeki güvenlik önlemlerini arttırdı. Afyon’un Emirdağ ilçesinde 6070 kişilik bir grup önceki gece ellerinde demir, zincir ve satırlarla Kürt öğrencilere saldırdı. Saldırıya uğrayan üç Kürt öğrenciden Serfiraz D. darp edildi. Emniyete sığınan Serfiraz D’nin ifadesi alındı. Arkadaşları, Serfiraz D’nin defalarca telefonla aranarak ölümle tehdit edildiğini belirtti. Buna karşın hiçbir önlem alınmadığını ifade eden üniversite öğrencileri, can güvenliklerinin olmadığını söyledi. Yaşananlar üzerine İHD İzmir Şubesi tarafında oluşturulan heyet Afyon’a gitti. Gezi Parkı Direnişi’ne ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aralarında Devrimci Karargâh davasının sanıklarından Sosyalist Demokrasi Parti (SDP) MYK üyesi Ulaş Bayraktaroğlu’nun da bulunduğu 4’ü tutuklu 36 kişi hakkında 95 sayfalık iddianame hazırlandı. Terörle Mücadele Kanunu’nun (MK) 10. maddesiyle yetkili İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edilen iddianamede şüpheliler için “silahlı terör örgütüne üye olma, terör örgütü propagandası yapmak, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma” suçlardan 3 yıldan 58 yıla kadar hapis cezası istendi. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun 2. dalgasını yürütürken dosyadan el çektirilen savcı Muammer Akkaş tarafından hazırlanan iddianame İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, 9 polis memuru ile Taksim’deki bir otelin müdürü de mağdur olarak yer aldı. İddianamede, protestoların, demokratik tepkinin ötesine geçerek terör örgütleri ve marjinal grupların yönlendirmesiyle terör örgütlerinin propagandalarına ve eylemlerine dönüştüğü kaydedilerek, kamu mallarına, özel mülkiyete zarar verme, kamu görevlilerini aciz düşürme, güvenlik güçlerinin yaralanmasına sebebiyet verildiği iddia edildi. İddianamede, 11 Haziran 2013’te Taksim Meydanı’nda bulunan terör örgütlerinin bayrak ve flamaları ile posterlerinin toplanmasına yönelik yapılan faaliyet sırasında terör örgütü mensuplarının güvenlik güçlerine molotofkokteyli, taş ve sapan atmak suretiyle engellemeye çalıştıkları, sivil vatandaşların, Gezi Parkı’na çekilerek terör gruplarından ayrıştığı aktarıldı. İddianamede Taksim Meydanı’na çıkan ana arterler ve ara yollarda örgüt mensuplarının yönlendirmeleriyle barikatlar oluşturarak güvenlik güçlerinin devlet otoritesinin olmadığı bölgeler oluşturulduğu belirtilerek molotofkokteyli, ses bombası, havai fişek, sapan, taş, sopa, balyozlar kullanan saldırgan grupların Taksim Meydanı’nı savaş alanına çevirdiğinin öne sürüldü. İddianamede “Başlarını Devrimci Karargâh terör örgütünün hamisi olan SDP ve bazı sol terör örgütleri mensupları tarafından bombalı, molotoflu, havai fişekli, taşlı, sopalı saldırılarda bulunulmuş, birçok güvenlik görevlisi çeşitli yerlerinden yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır” denildi. İddianamede, dosya içeriğinde sunulan ve parti binasında ele geçirilen ajandadaki notlarda, provokasyon oluşturmak için tüm marjinal sol fraksiyonların bir araya gelip toplantı yaptıkları ve barikatları güçlendirmek, İstanbul’da hayatı durdurmak gibi konularda anlaştıklarının ortaya çıktığı iddia edildi. Kamu görevlilerini aciz düşürme ADALET BAKANLIĞI’NDA AİLE BOYU HİZMET GÜNLERİ! Otoritenin olmadığı bölgeler Bozdağ kardeşini müşavir yaptı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı Yüksek Müşavirliği’ne, Personel Genel Müdür Yardımcısı Ünal Bozdağ atandı. Ünal Bozdağ aynı zamanda Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın kardeşi. Adalet Bakanlığı’na ait atama kararı Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ imzalı kararda, “Açık bulunan Bakanlık Yüksek Müşavirliği’ne, Personel Genel Müdür Yardımcısı (41009) Ünal Bozdağ’ın atanması, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun değişik 37’nci maddesi gereğince uygun görülmüştür” denildi. Bozdağ, 17 Şubat 2012 tarihinde milletvekillerinin sorularını yanıtlarken, “Adalet Bakanlığı Personel Daire Başkanlığı Yardımcılığı’na atanan Ünal Bozdağ kimdir?” sorusuna da yanıt vermiş ve “Benim kardeşimdir” demişti. Bozdağ ayrıca şöyle konuşmuştu: “Bu ülkenin vatandaşıdır. Hukuk mezunudur, hâkimdir, herkes gibi onun da devlette çalışma hakkı vardır. Ayıptır ayıp. Bu memlekette alın teri ile sizin alkışladığınız 28 Şubatçıların yaptığı sınavlarda alın teriyle girmiş, hâkimlik yapıyor.” l ‘Kızıl Elma’ ve Habertürk’e tepki l Aleviler hakkında nefret söylemi Kadın gazeteciler, polis şiddetine karşı yargıya başvurdu Alevilerden suç duyurusu SEYFETTİN METE ÇORUM İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi Başkanı İsrafil Erbil, yazar Süleyman Çobanoğlu, yönetmen Osman Sınav, eski bakanlardan Namık Kemal Zeybek ve Habertürk yetkililerinin kendisine ve Alevilere basın yoluyla hakaret ettiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Erbil adına yazılı açıklama yapan avukat Seyit Sönmez, 22 Aralık’ta Habertürk’te yayımlanan “Öteki Gündem” programında TRT 1’de yayımlanacak olan “Kızıl Elma” dizisinin ve buna ilişkin Alevilerin tepkilerinin konuşulduğunu, Çobanoğlu’nun Alevilerin tepkileriyle ilgili sorular üzerine “salakça bir tartışma olduğunu, mikrobik ve münasebetsiz” gibi ifadeler kullandığını, Sınav’ın da Alevilerin tepkilerine ilişkin “mikrobik bir bilinç hastalığı” yorumunu yaptığını, Zeybek’in ise “Alevi olmayan Aleviler” ifadelerini kullandığını belirtti. Sönmez, söz konusu kişiler hakkında “hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçlarından İstanbul Nöbetçi Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını belirtti. Sönmez ayrıca, Kızıl Elma dizisinin fragmanında başrol oyuncusu Furkan Palalı’nın Aleviler için kutsal olan Hz. Ali’nin kılıcı “Zülfükâr” adına yemin ettiğini anımsatarak, “Gezi olayları sonucunda polis tarafından 6 Alevi genci katledilmiştir. Bunun üzerine devleti yönetenler hükümet karşıtı gösterilerden Alevileri sorumlu tutmuşlardır. Tam da bu dönemde böyle bir içeriği olan dizinin yayımlanacak olması tesadüf olarak görülmemektedir. Alevilik ile kötü insan arasında bağ kurulmaya çalışıldığı açıktır” dedi. O öğretmene inceleme TANIKLAR DİNLENECEK MEHMET MENEKŞE AMASYA Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesi Mehmet Paşa Ortaokulu’nda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Abdussamet Arslan’ın “Bir Sünni Alevi ile evlenirse yüz kırk kırbaç cezası ile cezalandırılır, çocuk yaparsa ölür”, “Kurtuluş Savaşı’na yardım eden bayanların başı kapalı olduğu için biz bu savaşı kazandık, bugün olsa kazanamayız”, “Bugün eteğini kısaltan yarın lisede en değerli şeyini kaybeder” şeklindeki sözleri büyük tepki çekerken, haberimizin ardından Arslan hakkında il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından inceleme başlatıldı. Gümüşhacıköy Kaymakamı Hüseyin Baş da “Böyle sözler kabul edilemez. Konuyu inceliyoruz, araştırıyoruz” dedi. Konuyu TBMM gündemine taşıyan CHP Amasya Milletve İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın Komisyonu, çeşitli eylemlerde polisin şiddetine, tacizine maruz kalan kadın ve LGBT gazeteciler, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne gelen TGS Kadın Komisyonu, polis şiddetine maruz kalan kadın gazetecilerle bir araya geldi. ÇTGS İstanbul Şube Kadın Sekreteri Sevgim Denizaltı, polisin, yurttaşların yanı sıra, halkın haber alma hakkı için çalışan medya emekçilerine de her fırsatta şiddet uygulamayı sürdürdüğünü belirterek “Kadın, LGBT (Lezbiyen, gay, biseksüel, travesti ve transseksüel) gazeteciler olarak bizler de bu erkek/devlet/polis şiddetinden fazlasıyla nasibimizi alıyoruz. Yaralanıyor, darp ediliyoruz, engelleniyor, cinsiyetçi küfür ve hakaretlere, tacize maruz bırakılıyoruz” dedi. Grup, İstanbul Emniyet Müdürü, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü, Çevik Kuvvet Şube Müdürü ve olaylarda görevli polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. kili Ramis Topal, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Topal, önergesinde öğretmen Arslan’ın sözlerinin Milli Eğitim’in geldiği noktayı gözler önüne serdiğini ifade ederek, öğretmen hakkında nasıl bir işlem yapıldığını sordu. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kemal Bülbül ise, “Bu yaşanan olay münferit bir olay değil, Alevilere yönelik politikaların bir sonucu. Devletin, öğretmeni, kaymakamı, müdürü, valisi, yargısı hepsi bunun içerisinde” dedi. Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu da yaptığı yazılı açıklamada, Alevilere yönelik nefret söyleminin sürdüğünü vurgulayarak, “Çocuklarımıza sevginin, hoşgörünün kardeşliğin öğretilmesi gereken okullarda bu tür kişilerce kin ve nefret duyguları aşılanmaktadır” dedi. Ali İsmail davası başlıyor CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Gezi Direnişi’nde 2 Haziran gecesi polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve geçirdiği beyin kanamasının ardından yaşamını yitiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz ile ilgili dava başlıyor. Kayseri’ye alınan, sanıkların, tanıkların ve mağdurların ayrı ayrı dinleneceği dava kapsamında, görgü tanıkları pazartesi günü Eskişehir’de ifade verecek. Görüntülerde yer alan ancak iddianamede tanık olarak gösterilen polisler ise ayrı ifade verecek. Korkmaz ailesinin avukatlarından Pınar Çelik Arpacı, önümüzdeki pazartesi günü Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 25 tanığın ifadesinin alınacağını belirterek, “Tüm tanıkların mahkemeye gelerek ifade vereceklerine inanıyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle