03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2014 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yeniden Yazmak Bir süre “Evet Hayır”ı yazamadım. Rahatsızlık diyeceğim. Yaşlılık diyeceksiniz, doğru, ama yeterli değil. Kendimi tanıyamıyorum, ben gitmişim o kalmış. Yaşantım boyunca bu ikinci kişiliği yanımda buldum. Elli yıl, az zaman mı? Yeniden başlamak. Biraz komik gelmiyor mu? Bozuk yazı makineleriyle niye uğraşıyorsun? Ama herkesin bir görevi vardır. Yaşamasına yardımcı. Benimki zaman zaman yiter gider. Beni bambaşka yollara iter. Makine güzel işliyor işte. Hani bu yüzden mi yazıları kestim. Genç bir arkadaş, “Acelen ne, biraz ara ver, dinlen” diyor eksik olmasın. Birey olarak içinde yaşadığım ortam hiç de iyi değil. Gazete manşetlerinde her sabah ürkütücü konularla karşılaşıyorsun. İçinden kolayca çıkılmaz sorunlar. Bunları kim çözecek, kim? Bizler mi? Yoksa sizler, okurlar mı? Her biriniz gazeteyi yıllardır okuyorsunuz. Belki daha yıllarca... Bir geleneği var, bir geçmişi var, bir de geleceği var. Bakıyorum genç kalemler eskileri aratmıyor. Mevsimler değişti. Göz açılıp kapanana kadar güneş bir kenara çekilir oldu. Yağmur hemen onun yerini almaya koştu. Kentlerin her biri boyunun ölçüsünü aldı. Kimi taşkınlarla, kimi sellerle boğuştu. Önemli olan insanoğlunun bu doğa değişikliğinin altında ezilmemesi... Pencereden bakıyorum. İlhan’ın çoktandır kapalı kalan penceresinden değil, evin denize doğru bakan küçük aralığından. Bir türlü denizi olduğu gibi görebilecek bir evim, bir balkonum olmadı. Olanlar da kısa sürede kaçtı. Beni bu geçkin yaşımda doğanın oyunlarıyla bıraktı. Bir türlü iç açıcı bir yazı, bir haber göremiyorum. Neler neler var diyorlar ama ben birini bile göremiyorum. İşte kasım da gitti. Hiç sevmediğim aralık artık yok. Ocak, derken şubat, mart, sonra sevgili nisan. Nice üzüntüleri bir yana atıp birazcık sevinsem mi? Bir aşk, hem de bir ömür boyu süren, sürecek, destanlara konu olacak bir aşktı özlediğim ve kavuştuğum. O bir insan, ama benim yaşamamın nedeni, varlığıyla mutlu olduğum, eşim, sevgilim, yaşantımın en güzel, en zengin biricik varlığı... Türkiye’nin Arındırılması ve Yeniden Yapılandırılması CHP, 30 Mart yerel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı ile genel seçimleri de kapsayan bir yol haritasını ve buna uygun temel yönsemeyi, halkımızın önüne koymalıdır. Bu bağlamda, acil bir eylem planı ve yeniden yapılandırma programı hazırlanmalıdır. Ülkenin bütün yasal ve yönetsel yapıları gözden geçirilmeli ve yeniden ele alınmalıdır. MEHMET ŞAKİR ÖRS Ü lkemizde olağanüstü günler yaşanıyor. On bir yıldır iktidarı elinde tutanların yarattıkları olumsuzluklar, artık herkes tarafından biliniyor, görülüyor. AKP iktidarı sönümlenişini, dağılışını, çöküşünü gizlemeye, ötelemeye çalışsa da bunda başarılı olamıyor. Yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele adına iktidara gelenler ve bu söylemle iktidarlarını sürdürenler, şimdi yolsuzluğun girdabında boğuluyorlar. Yoksulluk ise her geçen gün daha da artıyor. Uluslararası alanda da desteklerini yitirip hızla yalnızlaşıyorlar. Ülkeyi adeta bir sorun yumağına dönüştürdüler… İktidar bu gerçeklerin konuşulmasını, yazılmasını, öğrenilmesini yasaklarla önlemeye çalışıyor. Siyasal iktidar artık ülkeyi yönetemiyor. Halkımız da bu iktidarla yönetilmek istemiyor. Bu durum iktidarı ve yandaşlarını daha da saldırganlaştırıyor. Otoriter uygulamalar artıyor. Kısacası, ülkemize dayatılan ve halkımıza yaşatılan karanlık, her geçen gün daha da koyulaşıyor. Oysa bilinmelidir ki karanlığın en koyu olduğu an, zamanın aydınlığa dönüşmeye başladığı andır. İşte şimdi bu noktadayız. 2014 yılı her bakımdan ilginç olaylara ve gelişmelere gebedir. 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimler, yaz aylarında gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimi ve daha sonra gündeme gelecek genel seçimler, önümüzdeki süreci yaşamsal derecede önemli hale getiriyor. Hele genel seçimlerin de öne alınabileceği öngörüsü, 2014 yılını siyasal açıdan iyice kritik hale getiriyor. Siyasal iktidarın içinde bulunduğu açmazlar ve olası bütün bu gelişmeler, 30 Mart’a ister istemez çok farklı anlamlar ve işlevler yüklüyor. Artık 30 Mart’a yalnızca bir yerel seçim olarak bakılamaz. 30 Mart yerel seçimi, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler, önümüzdeki siyasal sürecin sacayaklarıdır ve birbirine sıkıca bağlıdır. Birinin sonucu diğerlerini de etkileyebilecek ve yeni gelişmeleri de tetikleyebilecektir. Başta Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olmak üzere toplumsal muhalefet güçleri, 30 Mart yerel seçimini böylesi bütünsel bir bakış açısıyla değerlendirmek ve ona koşut hazırlanmak durumundadır. bu yalnızca söylemle değil eylemle de hayatın içinde kanıtlanmalıdır. AKP iktidarı ve onun yerel yönetimlerdeki uzantıları yorgundur, yıpranmıştır, tükenmiştir. Halkımız da artık bunlardan bıkmıştır. Kentleri ve ülkeyi güvenle teslim edeceği yeni seçeneklerin arayışı içindedir. İşte tam bu noktada, CHP bu umudu ve güveni insanımıza, halkımıza vermek durumundadır. Ülkeyi ve kentleri AKP’den çok daha iyi yönetebileceğini, seçmene inandırmalıdır. Sen Herkesi Kör Âlemi Sersem mi Sanırsın! Yakalanan TIR’lar.. Yapılamayan aramalar... Suriye’den sızan (davet edilen?) örgütler... Ayakkabı kutularındaki dolarlar... İstifa eden bakanlar, itiraflar, fezlekeler... Emir veren savcılar, emir dinlemeyen polisler... Yerleri değiştirilen yüzlerce polis, birçok savcı ve yargıç... Büyükelçilere verilen “darbe açıklaması” talimatı... HHH Her şey herkesin, bütün ülkenin ve dünyanın gözü önünde cereyan ediyor... Ve AKP’li yöneticilerin gerçeklere aykırı açıklamaları art arda geliyor. Bütün bunlar bana Ziya Paşa’nın ünlü Terkibi Bend’indeki sekizinci bölümü anımsattı... Şu meşhur “Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın” dizesinin geçtiği bölümü. (Siyahları ben vurguladım.) Gençler lütfen anlamadıkları sözcüklerin anlamlarını öğrenerek okusunlar. (Devellioğlu’nun “Lugat”ı çok iyidir.) Ve unutmayın Ziya Paşa bu dizeleri, günümüzden neredeyse 150 yıl önce Osmanlı’nın çöküş döneminde yazmıştı: Her şahsın hârimi Hak’a mahrem mi sanırsın Her tac giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın Dehri arasan binde bir âdem bulamazsın Âdem görünen harları âdem mi sanırsın Çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar Handan görünen herkesi hurrem mi sanırsın Bil illeti kıl sonra müdâvâta tasaddi Her merhemi her yâreye merhem mi sanırsın Kibre ne sebep yoksa vezîrim diye gerçek Sen kendini düsturi mükerrem mi sanırsın cil eylem planı ve yapılandırma programı Ülkemizin yaşadığı bu zor dönemde CHP’ye tarihsel bir görev düşüyor. Türkiye’yi tüm yolsuzluklardan, yasaklardan, haksızlıklardan arındırmak ve yeniden yapılandırmak… Elbette bu kolay bir iş değildir. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi CHP, bunu başaracak güçtedir. Bu aynı zamanda CHP’nin tarihsel sorumluluğunun da gereğidir. Ülkemizin tepeden tırnağa bir silkinmeye, arınmaya, yenilenmeye ve yeniden yapılanmaya ihtiyacı var. Bunu ancak çağdaş, demokrat, özgürlükçü, güven duyulan güçlü bir iktidar gerçekleştirebilir. CHP, 30 Mart yerel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı ile genel seçimleri de kapsayan bir yol haritasını ve buna uygun temel yönsemeyi, halkımızın önüne koymalıdır. Bu bağlamda, acil bir eylem planı ve yeniden yapılandırma programı hazırlanmalıdır. Ülkenin bütün yasal ve yönetsel yapıları gözden geçirilmeli ve yeniden ele alınmalıdır. Son dönemde ülkemizde yaratılan tahribat, ancak böylesi bir bütünsel bakışla, güçlü bir hazırlıkla ve kararlı bir eylemlilikle giderilebilir. A Umut ve güven vermek Siyasal iktidarın ülkeyi yönetemez duruma gelişi, yeni gereksinimleri ve yeni olanakları da beraberinde getiriyor. CHP, bu yeni durumu iyi değerlendirmeli ve yereliyle, geneliyle tümden iktidarı almaya hazır olduğunu, halkımıza ve tüm dünyaya ilan etmelidir. Yerel ve genel iktidar programıyla, projeleriyle, iyi yetişmiş tertemiz kadrolarıyla, kentleri ve ülkeyi yönetmeye aday olduğunu dosta düşmana göstermelidir. Tabii 30 Mart’ın ekonomi politiği Belediye Başkanı Andı… DOĞAN HASOL Ö nümüzde yerel seçimler var. Göreve gelecek belediye başkanlarının ant içmelerini daha önceki seçimlerde de önermiştim. Şu günlerde her ne kadar kimi çevreler ant metinlerinden hoşlanmıyorlarsa da sorumluluk gerektiren durumlarda andın bir güvence olarak kayda geçmesi yararlıdır. Kimi mes leklerde diploma alırken ya da göreve başlarken yemin söz konusudur. Örneğin, doktorların “Hipokrat Yemini” (Hipokrat Andı) gibi… Sonradan pek uymasalar da milletvekilleri de TBMM’de göreve başlarken ant içiyorlar. Onlardan çok daha fazla bireysel sorumluluk taşıyan yerel yöneticilerin de benzer şekilde 19 YILDIR GELECEĞE ÇOCUKLARIMIZIN GÜLEN YÜZLERİNDEN, PARLAYAN GÖZLERİNDEN BAKIYORUZ... 19 yıl oldu. Bugüne kadar toplam 1,8 milyon çocuğumuza eğitim desteği verdik. Çocuklarımızın kitapla, sanatla, sporla, teknolojiyle tanışmalarına ve yeteneklerini keşfetmelerine yardımcı olduk. Çocuklarımızın ve Türkiye’nin geleceğine katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz. ant içmeleri iyi olmaz mı? Böylece ileride en azından bu antlarına uymalarını beklemek hakkımız olur. Geçen yerel seçimler öncesinde hazırlayıp yayımladığım bir ant metni kamuoyunda ilgi çekmişti. Andın, göreve başlamadan önce belediye başkanları için zorunlu hale getirilmesi konusunda kamuoyu desteğinin yararlı olacağını düşünüyorum. O nedenle bu kez, son zamanlarda ülkede yaşanan olaylardan da esinlenerek hazırladığım biraz da eleştirel ve tepkisel içerikli yeni bir metin taslağını kamuoyunun dikkatine sunuyorum: “Kentlilere hizmet ve onları mutlu etmek için seçilmiş olduğum bilinciyle ve demokratik, katılımcı bir yönetim anlayışıyla; Bilime, yasalara, şehircilik ve mimarlık kurallarına, plan fikrine, uzmanlıklara ve takım çalışması ruhuna saygı göstereceğime; benbilirimci ve keyfi davranışlarda bulunmayacağıma; hizmeti kentte yaşayanların tümüne ayrım gözetmeden sunacağıma; çocuklara, yaşlılara, engellilere ve yoksullara ayrıca özen göstereceğime, Kentin havasını, suyunu, toprağını, yeşilini, doğal ve tarihsel sitlerini, ekolojik dengesini ve tüm canlılarını koruyacağıma; tarım alanlarını, yeşil alanları, ormanları, su havzalarını, kıyıları yapılaşmaya ve yağmaya açmayacağıma, Kentin tarihsel dokusunu, arkeolojik ve kültürel de ğerlerini koruyacağıma; tarihsel yapıtlar arasında din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmayacağıma, Kentsel planlaman n n n da, geniş katılımlı, bilimsel planlama ve tasarım ilkelerinin yanı sıra kentin ve kentlilerin tümünün yararını gözeteceğime… Plan bütünlüğüne aykırı değişiklikler yapmayacağıma; noktasal imar kararları ya da plan değişiklikleriyle spekülasyon ve rant alanları yaratmayacağıma… Önemli kentsel uygulamaları, tepeden inme kararlarla değil, şeffaflık içinde, kentlilerle paylaşarak, uzman kuruluşların ve STK’lerin görüşlerinden yararlanarak yapacağıma… Merkezi yönetimden gelebilecekler de dahil, kent ve kentli yararına olmayan türden baskılara karşı çıkacağıma, Kent nüfusu nun plan hedefleriyle uyumlu şekilde gelişmesi yolunda çaba göstereceğime, Kentsel dönüşümün halktan yana olmasını gözeteceğime ve rant sağlama aracı haline dönüştürülmesini engelleyeceğime, Belediye arsalarını elden çıkarmayacağıma ve kentlilerin yararına açık hale getireceğime; yeni gecekondulara ve kaçak yapılaşmaya göz yummayacağıma, Ulaşımda bireysel taşımacılığa değil, başta raylı sistemler olmak üzere bütünleşik toplu taşımacılığa önem vereceğime, Kenti, sokakları, kaldırımları, parkları bakımlı ve temiz tutacağıma; sokakların ve özellikle de yaya kaldırımlarının otopark haline getirilmesine izin vermeyeceğime, Kentsel altyapı için eşgüdüm planı ve programı hazırlayacağıma; altyapı çalışmalarını bu planprogram çerçevesi ve disiplini içinde yapacağıma, Her türlü afet riskin n n n n n n ne karşı bilinçlendirme ve acil eylem planları geliştirilmesini sağlayacağıma, Eğitim, bilim, sanat, kültür ve sporun koruyucusu ve destekçisi olacağıma, Kentin ekonomisine ve refahına katkılar getirecek girişimleri destekleyeceğime, Belediyenin kaynaklarını şeffaflık içinde ve doğru kullanacağıma; belediye iktisadi teşebbüslerinin (BİT) şeffaflık içinde çalışmasını ve denetlenmesini sağlayacağıma; belediyenin olanaklarını çıkar kapısı olarak kullandırmayacağıma, Sokak afişleri ya da gazete ilanlarıyla kendimi övmeyeceğime ve övdürmeyeceğime, Hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma; dini hiçbir zaman siyasete alet etmeyeceğime hemşerilerim önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” Metin geliştirilebilir… Gördüğünüz gibi, sıralanan öneriler daha çok, yapılması gerekenlerden değil de yapılmaması gerekenlerden oluşuyor. “Ya yapılması gerekenler?.. Onları sıralamaya gerek yok mu?..” diyebilirsiniz. Yanıtı şudur: Türkiye’de doğrulara sıra gelmesi için öncelikle yanlışların, kötü uygulamaların engellenmesi gerekiyor. Bugünün ne yazık ki gerginliklerle beslenen karmakarışık, çatışmalı siyasal ortamında ant önerimizin siyasilerce ele alınacağını umacak kadar toy ve saf değilim. Öneri, düş olarak kalsa bile, yukarıda sıralanan ilkeler adayların belirlendiği şu günlerde, uyarıcı niteliğiyle belki yararlı olabilir. n n n n n Ey müftehiri devleti yek ruzei dünya Dünya sana mahsus u müsellem mi sanırsın Hâlî ne zaman kaldı cihân ehli tama’dan Sen zatını bu âleme elzem mi sanırsın En ummadığın keşf eder esrârı derunun Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın Ey gonca bu cem’iyyeti her dem mi sanırsın Namerd olayım çerhe eğer minnet edersem Cevrinle senin ben keder etmem mi sanırsın Allah’a tevekkül edenin yâveri Hak’tır Nâşâd gönül bir gün olur şâd olacaktır Cumhuriyet Gazetesi’nin katkılarıyla.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle