07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA İstanbul Haber Servisi Polonezköy Tabiat Parkı’nı yapılaşmaya açan imar planlarına itiraz için harekete geçildi. İmzaya açılan itiraz dilekçeleri Çekül’de toplanacak ve 20 Ocak’ta toplu halde planı hazırlayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İstanbul İl Müdürlüğü’ne teslim edilecek. Planlara son itiraz günü 24 Ocak. İtiraz dilekçesinde yer verilen bilgiye göre Polonezköy Tabiat Parkı; İstanbul’un doğal bitki türlerinin tamamını bünyesinde bulunduruyor. HABERLER Polonezköy için toplu itiraz 9 Tehlikeli çekilme İ stanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nden (İSKİ) alınan verilere göre, İstanbul’a su sağlayan 10 barajın toplam doluluk oranı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50 azaldı. Barajların doluluk oranı, yüzde 34.72 ile son 6 yılın en az seviyesine indi. İSKİ’nin tespitlerine göre en dolu baraj yüzde 51.99 ile Istrancalar, en boş baraj yüzde 0.35 ile Pabuçdere oldu. İstanbul’a su sağlayan Alibeyköy Barajı, yağmur miktarının yeterli seviyede olmaması nedeniyle geçen yıla oranla 3 metre çekilmiş durumda. 34 milyon 140 bin metreküp su biriktirme kapasitesine sahip barajın doluluk oranı yüzde 20.71’i seviyesinde. Suyun azalması nedeniyle barajın başlangıç ve kapakların bulunduğu bitiş kısmı ile içindeki Mağlova Kemeri’nin tamamı görünür hale geldi. Beykoz’daki Çavuşbaşı Çayı üzerinde bulunan 9 milyon 600 bin metreküp kapasiteli Elmalı Barajı’nda ise su tamamen çekildi. Suyun çekilmesi üzerine bakıma alınan barajdan şu anda kente su verilmiyor. Kente su sağlayan Papuçdere ve Kazandere barajlarında da su tükenmiş durumda. 3. köprü yarılandı İSTANBUL (AA) Çevrecilerin ve sivil toplum örgütlerinin karşı çıkmasına karşın başlatılan 3. Boğaz Köprüsü Projesi’nde, yaklaşık 3 bin 500 personel ve bin 50 iş makinesiyle yürütülen çalışmaların yüzde 50’si tamamlandı. Karayolları 1. Bölge Müdürü İsmail Kartal, 3. köprü ve bağlantı yolları, ana gövdenin tamamında, viyadük ve tünellerde çalışmaların sürdürüldüğünü belirtti. Fotoğraf: İSLAM YAKUTAA Alibeyköy Barajı’nda sular üç metre çekildi. Sesimi Duyan Var mı? İstanbul'da su zirvesi l İstanbul Haber Servisi Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul’daki barajların doluluk oranının yüzde 63’ten yüzde 33’e düşmesinin tehlike oluşturmadığını savundu. Eroğlu, “Melen ve Yeşilçay’ı İstanbul’a aktarıyoruz. Ağva’da 2, Melen çayı üzerine 1 olmak üzere 3 baraj yapma çalışmalarımız var. Bu barajlarla birlikte İstanbul’u sussuz Tutuklu kalmadı İstanbul Haber Servisi Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan’ın da aralarında bulunduğu 23 sanığın, “uyuşturucu ticareti yapmak” ve “suç örgütüne yardım etmek” suçlarından yargılandığı davaya dün İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmada karar verileceğini belirterek, 6 tutuklu sanığın tutuklu bulundukları süreyi göz önüne alarak tahliyesine karar verdi. Davada tutuklu sanık kalmadı. bırakmayacağız” dedi. Bakan Eroğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş dün Saraçhane’deki İBB binasında İstanbul’un mevcut su durumu, kuraklık riski ve yeni yapılacak barajlar hakkında basın toplantısı düzenledi. Eroğlu, “Küresel değişiklikler karşısında tedbirlerimizi en kötü koşullara göre aldık derken İBB Başkanı Kadir Topbaş ise “Hızla tükenen doğal kaynaklar için önlem almaya çalışıyoruz. Ancak İstanbullulardan suyun daha dikkatli kullanılması için duyarlı olmalarını rica ediyorum” diye konuştu. Türban için öğretmeni ilgilendirir Art arda soyuldu Personel çıkamadı BATMAN (Cumhuriyet) Gercüş ilçesinde DEDAŞ, borcunu ödemediği gerekçesiyle belediyenin elektriğini kesti. Bunun üzerine BDP’li Belediye Başkanı Esat Üner, işyeri açma ruhsatı olmadığı gerekçesiyle içinde 4 personelin bulunduğu DEDAŞ İşletme Şefliği binasını mühürletti. 2 saat içeride mahsur kalan personel daha sonra polisler tarafından çıkarıldı. Seçmen listeleri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 30 Mart’ta yapılacak yerel seçim için seçmen listeleri dün askıya çıkarıldı. Mahalle ve köy muhtarlıklarında askıya çıkartılan listeler 23 Ocak günü saat 17.00’ye kadar askıda kalacak. Listelerde adı bulunmayanlar veya bilgilerini düzeltmek isteyenler ilçe seçim kurulu başkanlıklarına başvurabilecek. Kayıtlara Yüksek Seçim Kurulu’nun www.ysk.gov.tr adresinden ulaşılabilecek. Erzurum il eylem planında alınan kararlar için ise “Alan çalışması yapılarak başörtüsü sorunundan dolayı okullaşmayan öğrencileri ve ailelerini tespit etmek, öğrencilerin aileleri ile görüşülerek başörtüsü sorununun çözülmesi halinde eğitime devam edip etmeyeceklerini araştırmak, buna göre velilere güvence sağlayarak okullaşmayı artırmak üzere başörtüsü yasağının kaldırılmasını bakanlığa teklif etmek” ifadeleri kullanıldı. Velilere ‘ikna’ yolu tatbikatı! l ISPARTA (Cumhuriyet) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Isparta İl Müdürlüğü’ne bağlı çocuk evlerinde kalan kimsesiz çocuklardan bazıları, 20132014 eğitim öğretim yılı yarıyıl tatilinde umreye götürülecek. Başarıları ve özel durumlarına göre belirlenen 11 kimsesiz çocuk, bakıcı anneler ve öğretmenler, umre öncesinde Yeni Sanayi Camisi’nde tatbikat yaptı. Umre uygulamaları, cami içine konulan Kâbe maketi etrafında cami imamı Mehmet Girgin tarafından gösterildi. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Yakup Kütük, gazetecilere yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında imzalanan bir protokol çerçevesinde kimsesiz çocukları umreye götürdüklerini söyledi. Umre Bulunamayan ilaçlar arasında kanser ve kalp ilaçları da var İlaç kuyrukları uzadı Aralarında H3N2 de var SİBEL BAHÇETEPE Kanser, psikiyatri, kalp, sindirim, sinir, deri, solunum, H3N2 gribi gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan 471 adet ilaç piyasada yok. Hasta ve hasta yakınları, eczane eczane dolaşarak ilaç aradıklarını belirterek “Hayati risk taşıyan ilaçları bulamıyoruz. Yetkililer artık sorunumuzu çözsün” diye yakındı. İstanbul Eczacı Odası (İEO) yetkilileri ise sorunun temelinde AKP’nin ilaç politikalarının yattığını, ilaç fiyatlarında sürdürülebilir yeni bir düzenlemenin acilen hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekerek “Son dönemde artık neredeyse hiçbir yeni jenerasyon ilaç piyasaya verilmemektedir. Belki birçok hastalığı kolaylıkla belli evrelerde tutmak mümkün olabilecekken ne yazık ki böyle olmuyor. Sağlık ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri bir an önce harekete geçmeli” çağrısını yaptı. İEO verilerine göre, Türkiye’de bugün 471 adet ilaç piyasada yok. Bulunamayan ilaçlar ile ilgili dün basın mensupları ile bir araya gelen İEO Başkanı Semih Güngör, Türkiye’de bulunamayan ve sayıları hızla artan ilaçlar arasına son günlerde çok sayıda kişiyi etkileyen H3N2 grip tedavisinde kullanılan antiviral ilaçların da girdiğini söyledi. Ruhsatlı olmayan veya ruhsatlı olduğu halde piyasada bulunmayan ilaçların yapılan protokol gereği Türk Eczacıları Birliği (TEB) aracılığıyla getirildiğini anımsatan Güngör “Talep karşısında hastalar uzunca süre ilaç beklemek durumunda kalmaktadır. Sağlık Bakanlığı yurtdışından ilaç getirme yetkisini TEB’in yanı sıra özel şirketlere de vermeye hazırlanmaktadır. İlaçların yasa gereği yalnızca eczanelerde, eczacılar aracılığıyla hastalara ulaştırılması gerekir ” diye konuştu. Özdemir İnce’ye Saidi Nursi soruşturması İstanbul Haber Servisi Yazar Özdemir İnce’ye “Cehaletin Rönesansı” adlı kitabında bazı din büyüklerine hakaret ettiği iddiasıyla soruşturma açıldı. İnce’nin kitabında Bediüzzaman Saidi Nursi ve Şeyh Nazım Kıbrısi’yi aşağıladığı iddia ediliyor. İnce’nin 2013 yılının Eylül ayında Kaynak Yayınları’ndan çıkan Cehaletin Rönesansı kitabı hakkında Yalçın Karabina, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dini değerleri alenen aşağılama iddiasıyla yapılan suç duyurusunda İnce’nin Müslümanların büyük sevgi ve saygı besledikleri din âlimleri hakkında aşağılacıyı yazılar yazarak suç işlediği savunuldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu da İnce’yi şikâyetle ilgili ifade vermek üzere Çağlayan Adliyesi’ne çağırdı. İnce, ifade vermeye gideceğini belirterek, “Hamama giren terler. Yüzlerce ölüm tehdidi aldım. Hakkımda bu tür çok şikâyet oldu. Ancak bugüne kadar yazılarımdan dolayı mahkum olmadım, tazminat ödemedim” diye konuştu. l İstanbul Eczacı Odası Genel Sekreteri Levent Alemdar ise H3N2 gribinde bazı kişilerin özellikle antiviral ilaçları kullanması gerektiğini, bunun hayati risk yaratabileceğini belirterek “Sorunun çözümü için yasalar, kararnameler işletilse değil ilaç bulamamak, piyasada fazlasıyla ilaç olur” dedi. Piyasada bulunmayan bazı ilaç grupları ise şöyle: Sistemik antibakteriyeller: 94, Antineoplastik ajanlar (kanser tedavisinde kullanılan): 57, Antiemetikler ve bulantıyı önleyiciler: 15, Antienflamatuar (iltahapla savaşan ilaçlar), antiromatizmal ilaçlar: 23 ve Psikoanaleptikler (ruhsal uyarı ilaçları): 38. Fotoğraf: TUNCER ÇETİNKAYAAA İstanbul Haber Servisi D100 Karayolu Ataşehir mevkiindeki akaryakıt istasyonuna yüzleri maskeli ve silahlı iki kişi, dün sabah saatlerinde beyaz bir otomobille geldi. Şüpheliler kasadaki para ile çalışanların parasını alarak kaçtı. Şüpheliler, 10 dakika sonra 3 kilometre uzaktaki Kozyatağı’ndaki bir istasyonda marketteki parayı çalıp kaçtı. 3500 TL çaldığı öğrenilen iki kişiyi yakalamak için çalışma başlatıldı. okuyamıyorlarmış 800 bin SİNAN TARTANOĞLU SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Türk EğitimSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Milli Eğitim Bakanlığı’nı (MEB) karıştıran, 800 bin öğretmen ile birlikte milyonlarca öğrenci ve ailesini ilgilendiren bir iddiayı gündeme getirdi. Koncuk, “MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, öğretmenleri 657 sayılı Devlet Memurları Yasası kapsamından çıkaracak bir l Erzurum ve Bingöl il milli eğitim müdürlükleri ‘yasağın kaldırılması’ için teklif bile hazırladı ANKARA Milli Eğitim Bakanı Müsteşarı Yusuf Tekin, öğrencilerin türban takabilmesi için çalışma yaptıklarını belirtirken Erzurum ve Bingöl il milli eğitim müdürlüklerinin “yasağın kaldırılması” için bakanlığa teklif göndermeyi planladıkları ortaya çıktı. Gerekçe ise dikkat çekici: “Aileler kız çocuklarını başörtüsü nedeniyle okula göndermiyor!” Hatta Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğü türban nedeniyle okula itirazı olan velileri ikna etmeyi bile planlamış. Proje için hazırlanan Bingöl il eylem planında, Bingöl İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Milli Eğitim Bakanlığı ile “Kılık Kıyafet Yönetmeliği’nin yeniden gözden geçirilmesi için yazışmalar yapılması” hedefi belirlendi. Söz konusu hedefin gerekçesi ise “Başörtüsü nedeniyle okula gidemeyen öğrencilerin okula kazandırılması” ifadeleri ile anlatıldı. yasa hazırlığı içinde” dedi. Koncuk, çalışmanın yaşama geçirilmesi durumunda “Öğretmenlerin 1 yıl çalıştırılıp ardından keyfi olarak öğretmenlikten çıkarılabileceği, mevcut binlerce öğretmenin de rotasyon yoluyla emekliliğe zorlanabileceği” uyarılarında bulundu. Koncuk “Yeni bir memur modeli bu. Kadrosuz olarak atanacak öğretmenler” diye konuştu. 1 Temmuz 2012 tarihi bir asker olarak benim için de olağan bir gündü. Sabah uyandım ve görev yaptığım Genelkurmay Başkanlığı karargâhına gittim. Saat 10.00’da Genelkurmay Başkanımızın da katıldığı Katar ile yapılan Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması’nın imza törenine katıldım. O sırada gündeme gelen bir konu üzerine saat 19.00’a kadar bir bilgi notu hazırladım. Karargâhtan ayrıldım, yoldayken şube müdürüm aradı, tekrar başka bir bilgi notu yazmak için işe geri döndüm. 20.30’da işten ikinci çıkışımda tekrar telefonum çaldı. Telefondaki ses kendini tanıttı ve evimde arama yaptıklarını belirterek ivedilikle eve gelmemi istedi. Hızlı bir şekilde eve gittim. Sanki daha önce seyrettiğim bir filmi yeniden seyrediyordum. Karşımda akla gelmeyecek suçlamalar; fuhuş, fuhuşa aracılık, insan ticareti, gizli belge temini, örgüte üyelik… Arama talimatını okuduktan sonra savcıya baktım ve gülümsedim. Savcı, “Bekliyor muydun?” diye sordu, ben de “Beklemeyen asker var mı?” diye cevap verdim. Geldiğimde evin iki odası da aranmıştı, kalan bölümde aranarak saat 24.00’ten önce tamamladılar. Ben arada kendimi toplayıp babamı aradım. Kısaca İzmir’e götüreceklerini, daha önceki silah arkadaşlarıma yaptıkları gibi büyük ihtimalle tutuklayacaklarını söyledim. Son yıllarda her asker evinde deprem çantası gibi hazır bulundurulan HAPİS ÇANTAMI da alarak İzmir’e gittik ve savcı karşısındayız, avukatım delillere bakıyor ve bana bu delillerle bırak ev aramasını, soruşturma bile açamazlar diye fısıldıyor. Polis, hiç tanımadığım birinin evinde bir dijital materyal bulduğunu iddia ediyor ve materyalin içinde adıma açılmış bir klasör var, o klasörün içinde başka bir klasör, onun içinde de başka bir klasör. En son klasörde de bazı imzasız dijital askeri belgeler var. Diğer silah arkadaşlarımdan farklı olarak dijital belgelerin öz nitelik bilgilerinde adım bile geçmiyor. Yani yazarı, oluşturanı ve kaydedeni bölümlerinde ne adım ne de benzeri bir ifade yok. Fakat savcı “Suçsuzsan zaten çıkarsın” diyerek tutukluğa sevk ediyor. Mahkemeyi beklerken 3. yargı paketi çıkıyor ve biz yetkisizlik gerekçesi ile serbest bırakılıyoruz. Ankara’ya dönüyorum, ailem apar topar geliyor, bazı arkadaşlarım uğruyor derken, yeniden İzmir yolları ve her askere olduğu gibi mutlak son. Bizi bir emniyet müdürünün de dediği gibi “Subayları kulaklarından tutup cezaevine atıyorlar”. Tam 18 aydır uğrunda ölmeyi yemin ettiğim memleketimde tutsağım. Yaşanan son “kumpas” söylemlerinden sonra bu sözcük yerine “Rehineyim” demeyi daha uygun buluyorum. Niye tutuklandım, neden hedef seçildim, seçildik? Dava şu anda yaklaşık 500 klasörden oluşuyor. Oturduk dosyaları inceledik, tüm hukuksuzları ortaya çıkardık. Arama kararlarından aramalara, delil incelemelerinden delillere kadar her şey hukuksuz ve sakat. İki yıllık fiziki ve teknik takibe rağmen tüm deliller dijital ve sanal. Somut tek bir delil bile yok. Kısaca bu delillerin hepsi yaratılmış soyut deliller. Fakat kumpas ve yeniden yargılama gibi söylemlerin havada uçuştuğu bugünlerde, yargının ve idarenin en üst makamları somut delillerden bahsediyorlar. İncelemelerimiz sonucu 66 sayfalık bir rapor yazıp her yere gönderdik. Hani depremde üzerinize bina çöker, siz de “Sesimi duyan var mı?” diye bağırırsınız ve bir cevap gelsin diye beklersiniz. Sonuçta birkaç kişi dışında yardıma gelen olmadı ve halen enkazın altındayız. Bu davanın en kötü gerçeği iftiralarla insanların namusuna dil uzatılmasıydı. Örneğin bazı yazılı ve görsel medyanın boy boy fotoğraflarını yayınladıkları N.K.’yi askeri birliklere sokan, masasına oturtan, elbiselerini giydiren, takdir belgesi verenler hiçbir şekilde bu davada yer bile almadılar. Ne trajik değil mi? Bu yayın organları iddianameyi ve oradaki iftiraları sayfa sayfa ve karikatürize ederek yayınladılar, ama iş savunmalarımızdan bahsetmeye gelince yoktular. İddianame kapsamında üç suç ile itham ettiler beni; birincisi 1351 cezası 6 ay3yıl, ikincisi 2202 cezası 13 yıl, üçüncüsü 3341 cezası 13 yıl. Birincisi para cezasına çevriliyor, zaten mahkeme heyeti de pek dikkate almıyor. Geriye kalıyor 26 yıl. Avukatım ceza davalarında asgari hadden uzaklaşmak için ağırlaştırıcı sebepler olması gerekir diyor. Zaten İstanbul’da görülen aynı davada benzeri durumda olanlara 36 yıl cezalar verildi. Yargıtay da onadı. Yine de maksimum ceza olan 6 yılın karşılığına bakıldığında, infaz kanunu uygulandıktan sonra geriye 16 ay kalıyor. Masum olduğum halde bir kumpas kurularak hakkımda suç üretiliyor, üretilen suçun karşılığı 16 ay ve ben 18 aydır tutukluyum. “Ölümü gösterip, sıtmaya razı ediyorlar.” 2013 Mart ayında da uzun tutukluluk için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkımı kullandım. Fakat ordan da halen cevap yok. 357 sanıklı davadan şu anda 37’si asker olmak üzere 65 sanık tutukludur. Tek delil olan dijital Pandora veri tabanı kaynaklı suçlamalar kapsamında, benimle aynı suçlarla veya daha ağır suçlarla suçlanan yaklaşık 150 sanık olmak üzere toplam 292 tutuksuz sanık var ve bunların sekizi amiralgeneraldir. Fakat mahkeme tutukluğun devamı gerekçesi olarak, serbest kaldığımız durumda Genelkurmay Başkanlığı’nın belgeler için yapacağı üçüncü bilirkişi raporu üzerinde baskı kuracağımız kanaatini sunuyor. Ve ne yazık ki aynı gerekçeyi eskort bayanların tutukluluğunun devamı için de sunuyor. Sonuçta; bizler, yani ben ve benzeri davalar kapsamında hedef seçilen komutanlarım ve silah arkadaşlarım tamamen bir ihanetin kurbanıyız. Sözlerime yemin ettiğim silah arkadaşlığına ihanet etmediğimi, üniformasını şerefle giydiğim kuruma ve ekmeğini yediğim milletime sonuna kadar sadık kaldığımdan emin olarak yüzümü asla yere eğmeyeceğimi belirterek son vermek istiyorum. “SESİMİ DUYAN VAR MI?” Haykırıyorum, ben suçsuzum ve masumum. Uğruna canını feda etmeye ant içtiği ülkesinde rehin düşen Hv. Per. Binbaşı Yavuz PEHLİVAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle