06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 372 isim için ‘plan’ yapılmış Gazeteci Yanardağ, Başbuğ’u zindana atan yargının Başbakan’a da yönelebileceğini söyledi: Ergenekon tertibi SERDAR KIZIK/OĞUZ GÜVEN Erdoğan’a da tuzak MUĞLA Ergenekon davası kapsamında aldığı ceza nedeniyle Muğla Cezaevi’nde tutuklu bulunan Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, “tutuklu olmam devlet içindeki çetenin en büyük kanıtıdır” dedi. Fethullah Gülen Cemaati aleyhine yaptığı yayınlar nedeniyle zindanda olduğunu belirten Yanardağ, “Bu Ergenekon tertibinin bize olduğu kadar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da tuzak olduğunu daha önce belirtmiştim. Nitekim eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 8 yıl bu iktidarla çalıştı. Şimdi tutup bir savcı, bakanlar ve Başbakan hakkında yardım ve yataklıktan dava açabilir” dedi. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, gazetemiz İzmir Temsilcisi Serdar Kızık, gazetemiz “cumhuriyet.com.tr” genel yayın yönetmeni Oğuz Güven ve gazeteciler Ünal Ersözlü, Ünal Türkeş, Halil Eğriboyun’la Tekin Cebeci, Yanardağ’ı önceki gün cezaevinde ziyaret etti. Konuşmasında 12 Eylül’den de kötü günlerin yaşandığını vurgulayan Yanardağ, “Ortada hukuk ve adalet yok, ahlaksızlık var. Yıllardır bunu söylüyoruz. Bugün iktidarın paralel devlet diye tanımladığı güç odakları nedeniyle birçok insan tutuklandı ve ceza aldı. Artık anlaşılmıştır ki Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalar derin devlet yapılanmasına ilişkin değildir 12 Eylül döneminden daha beter bir süreç, bir hukuk süreci yaşandı. 12 Eylül’de fiille fail arasında mahkemelerde kurulan ilişki bu davaların hiçbirisinde yok 12 Eylül’de işkence vardı, baskı vardı ama insanların evine silah, sahte belge ve deliller koyulmuyordu. 12 Eylül mahkemeleri daha adildi” dedi. Gelinen noktada iktidar blokunu oluşturan liberaller, muhafazakârlar ve cemaat bloğunun dağıldığının açıkça görüldüğünü vurgulayan Yanardağ, “Bugün en büyük tehlike ABDCemaatAKP koalisyonu yerine, CHPABDCemaat iktidarının hazırlanmaya çalışılmasıdır” yorumunu yaptı. Cemaatin Emniyet’teki tasfiye listesi ORHAN BURSALI Sahteliği bilirkişi raporlarıyla ortaya çıkan Balyoz Darbe Planı’nın CD’deki belgeler arasında “Güvenilir Emniyet Personeli”, “Sorgu Ekibinde Yer Alacak Emniyet Personeli” ve “İnfaz Ekibinde Yer Alacak Emniyet Personeli” başlıkları altında listelenmiş dosyalar bulunuyor. Bu dosyalarda emniyet müdürü, emniyet amiri ve komiser olarak sınıflandırılmış, İstanbul başta olmak üzere, neredeyse bütün Marmara Bölgesi illerini kapsayan 372 emniyet mensubunun isimleri yer alıyor. Bu listeleri sözde Balyoz’u planlayanlar, darbeden sonra kendilerine yardımcı olacak “polis içinde güvenilir isimler” olarak hazırlamış gibi görülüyor. Sahte darbe planını kotaranlar, darbe planlayıcı olarak listeler halinde gösterdikleri ve çeşitli görevler verdikleri subayların büyük çoğunluğunu tutukladılar ve mahkum ettiler. Böylece Balyoz adını bile duymamış yüzlerce masum subayın çoğunu ordudan tasfiye ettiler. Cemaatçiler, subayların yanı sıra bir de poliste tasfiye listesi hazırlayarak Balyoz planının ekleri arasına koydu. 11 No’lu CD’nin ekleri arasında bu listelerde isimleri geçen emniyet müdürü, amiri ve komiserlerin yüzde 90’dan fazlasının, Alevi, solcu, demokrat, cemaatçi olmayan, ama mimlenip emniyetten tasfiye edilecek polisler olduğu görülüyor. Balyoz savcıları, subay listeleri içindeki isimleri tasfiye ederken, polis içindeki bu listeyi dava konusu yapmadılar ve listedeki hiçbir polis hakkında, “Balyoz’a yardımcı” suçlamaCemaatin kotardığı ‘Balyoz sıyla soruşturma açDarbe Planı’ CD’leri içinde madılar. Listelerde adı geçen polislevar olan ama gündeme rin yanına “güvenigelmeyen, sözde darbeden lir”, “operasyon veya sorgu ekibinde sonra çeşitli görevler yer alabilir”, “müsverilecek, Emniyet’te takil görevlere dahi görevli 372 kişilik Emniyet edilebilir”, “görev verilebilir” benzemüdürü, komiser listeleri ri notlar düşülmüş. bulunuyor. Listedeki “Emniyetteki Tasfiye Listesi ”: isimler araştırıldığında, Hasdal’da tutuk yüzde 90’dan fazla ismin lu, Balyoz’dan hüküm giymiş ismi bizAlevi, demokrat, solcu, de saklı bir subayın ülkücü/milliyetçi ve AKP yakınları tarafından ulaştırılan bir notta, inançlı polisler olduğu “Bu emniyet persoanlaşılıyor. nelini, tıpkı TSK subayları gibi, emniyetten tasfiye edilecek polisler olarak değerlendiriyorum. Tutuksuz yargılandığım dönemde tanıdığım bazı emniyet görevlileriyle görüşerek yaptığım araştırma, listede isimleri bulunan emniyet görevlilerinin genel olarak Alevi, sosyal demokrat ve milliyetçi personel oldukları sonucunu doğurmaktadır. Tıpkı dava kapsamında tasfiye edilen subaylar gibi...” deniliyor. “Evet, bunlar onlar”: Bu bilgileri aldıktan sonra, bu değerlendirmeyi doğrulatmak için, Ergenekon’dan tutuksuz yargılanan Emniyet Müdürü Adil Serdar Saçan’ın görüşlerine başvurduk. Saçan, listelerden tanıdığı isimlerin hemen hepsinin demokrat, ülkücü/milliyetçi ve cemaatçi olmayan AKP inançlı isimler olduğunu belirtti ve bunun açıkça poliste tasfiye listesi olarak yorumlanabileceğini söyledi. Saçan: “Cemaatçiler, kendilerinden olmayan veya kendilerine engel olabilecek polisleri fişliyorlardı. Bu listede komiser olarak gösterilenlerin pek çoğu sonra emniyet müdürü oldu. Açık ki cemaatçiler, listeleri hazırlarken bu hazırdaki fişlerini de kullanmışlar. Daha ben emniyet müdürü iken örneğin Alevi bir yardımcımı pasif göreve tayin etmek istemişlerdi ve ben engellemiştim. Bu listelerdeki pek çok isim, zaten 2000’li yıllarda, cemaat örgütlenmesi tarafından oldukça pasif görevlere çekilmişlerdi. Demek yargılayıp hepten tasfiye etmeyi de düşünmüşler...” Bu arada, 372 kişi arasında bazı cemaatçi polislerin isimlerinin kasıtlı olarak katılmış olabileceği belirtiliyor. Dava sırasında da tıpkı subayların yargılanmasında görüldüğü gibi, kendilerinden olan isimlere dokunulmadığı da belirtiliyor... Neden soruşturma açmadılar: Evet, Balyoz davasında listelenen subaylar hakkında dava açılır mahkum edilirken, emniyet içinde tasfiye edilecekler listesi niye devre dışı kaldı? Bu konuda çeşitli yorumlar var. Örneğin dava sürecinde cemaat, emniyeti büyük ölçüde avucunun içinde tuttuğu ve söz konusu polisleri kontrol ettiği veya pasif görevlere aldığı için, bunları mkahkeme yoluyla tasfiye planını devreye sokmamış olabilir. Başka bir değerlendirme de şu olabilir: Balyoz ile subay tasfiyesi o kadar büyük ve önemli bir operasyona dönüştü ki, cemaat, bunun içine bir de polis tasfiyesini katmayı göze alamadı. Emniyetteki listeyi de dava konusu yapsaydı, kopacak gürültü nedeniyle Balyoz’u zayıflatabilir, dahası daha ilk başta davanın çökmesine neden olabilirdi. Kritik sorular: Tasfiye edilecek polis listesine dikkat çeken tutuklu subay şu soruları yöneltiyor: l Bu listeler konusunda Emniyet Genel Müdürlüğü veya İçişleri Bakanlığı herhangi bir idari soruşturma yürüttü mü? Yürüttüyse gerekçesi nedir? l Bu listeleri kimler hazırlamıştır, hükümete göre amacı nedir, listelerdeki isimlerin ortak özellikleri nedir? Listelerdeki polislere “Size böyle bir görev veriyoruz” diye tekliflerde bulunuldu mu? l Listelerdeki emniyet personeli bugün hangi görevlerde bulunuyor, il emniyet müdürlüğü ve kritik şube müdürlükleri gibi görevlerde bulunan kimse var mı aralarında? l Aynı darbe planında ismi geçtiği için subaylar 16,18, 20 yıl ağır hapis cezalarına çarptırılırken, aynı belgelerde adı geçen polislerin görevde olmalarını nasıl açıklarsınız? Emniyet Genel Müdürlüğü ve Bakanlığın, bu polis listeleri konusunda resmi görüşü nedir? ‘Savcı Öz ‘Hocaefendi’yle neden bu kadar uğraşıyorsun’ diye sordu’ Eski Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün, ifadesi alınırken kendisine, “Hocaefendi’yle neden bu kadar uğraşıyorsun” sorusunu yönelttiğini de söyleyen Yanardağ, şöyle konuştu: “Aldığım cezanın gerekçesi budur. Ben bu yapılanmayı kitaplarımda, televizyon programlarında anlattım. Nurettin Veren’in bazı Harp Okulu mezunlarının kılıçlarını Hocaefendi’ye teslim ettiklerine ilişkin yorumları üzerine kendisiyle televizyon programları yaptım. Bunun üzerine Veren’in 8 saat ifadesi alındı. Ama Genelkurmay tarafından hiçbir girişim olmadı. Bizi yargılayan mahkeme heyetleri, bizim suçsuz olduğumuzu, haksız ceza verdiklerini biliyorlar. Tutuklu olmam devlet içindeki çetenin kanıtıdır. Devlet içinde bir çetenin olduğunun bizzat Başbakan tarafından itiraf edilmesi 11 yıllık suç ortaklığının ispatıdır.” HSYK BAŞVURUYU KABUL ETTİ u HSYK, Başbuğ’un avukatının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkındaki şikâyetini başvurudan 1.5 yıl sonra işleme koydu. Kurul, sadece savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik bir maddeyi incelemeye değer buldu. İstanbul Haber Servisi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un şikâyeti üzerine Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında incele me başlattı. HSYK, Başbuğ’un çeşitli konulardaki şikâyetini “avukat ile müvekkili arasındaki irtibatın hâkim kontrolüne bağlanması”, savunma hakkı yönünden incelemeye aldı. Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer’in ifadesine şikâyette bulunmasından yaklaşık 1.5 yıl başvuruldu. Başbuğ’un müebbet hapis cezasına çarptırıldığı Ergenekon davasında yargılama sırasında avukatı İlkay Sezer, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında “kovuşturmada gerekçesiz karar alınması, usul ve yasaya aykırı olarak yargılamaya devam edilmesi” gerekçeleriyle 5 Ekim 2012 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştu. HSYK’ye suç duyurusu dilekçesini sunan Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer, 8 Ocak 2014 Çarşamba günü HSYK tarafından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkındaki incelemeyi yapacak olan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde şikâyetçi sıfatıyla ifade verdi. Böylece Avukat Sezer, suç duyurusunda bulunmasından 15 ay sonra şikâyetini hâkim karşısında dile getirebildi. Avukat Sezer, İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi Gökmen Demircan’a HSYK’ye verdiği dilekçedeki şikâyetlerini yineledi. Sezer “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, anayasanın ilgili maddelerine, CMK’ye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve diğer uluslararası sözleşmelere aykırı olarak devam ettirildiğini” anlattı. Ergenekon yargıçlarına inceleme AKP, savcıya meydan okudu AKP Bolu İl Başkanlığı’nın yasalara aykırı olarak Hükümet Meydanı’nda Bolu İl Özel İdaresi’ne ait bir binaya astığı Başbakan Erdoğan’ın fotoğrafının ve parti ambleminin olduğu, “Tarihi yeniden yazarken, oyunları bir bir bozarken, dik dur eğilme, Bolu hep seninle” yazılı parkart tartışma yaratmıştı. CHP İl Başkanlığı’nın başvurusu üzerine cumhuriyet savcılığı, pankartın kanuna aykırı olduğuna karar vererek kaldırılmasına hükmetti. Ancak AKP pankartı kaldırmak yerine projektörle aydınlattı. (Fotoğraf: DHA) B A Y R A K T A R , Ç A Ğ L A Y A N , G Ü L E R V E B A Ğ I Ş H A K K IN D A K İ İ D D İ A L A R Fezlekeler bakanlıkta ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna adı karışan ve kabine dışı bırakılan 4 bakanla ilgili savcılık fezlekesi, Adalet Bakanlığı’na sunuldu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, fezlekelerin bakanlık bürokratlarınca incelendiğini söyledi. Oğulları gözaltına alınan eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ile eski AB Başkanı Egemen Bağış’la ilgili iddiaların yer aldığı bilgi notu içeren fezleke, Adalet Bakanlığı’na ulaştı. Adalet Bakanı Bozdağ, fezlekelerin ne zaman Meclis’e gönderileceğine ilişkin sorular üzerine “Arkadaşlarımız inceliyor” demekle yetindi. Adalet Bakanlığı’nın incelemesinin ardından fezlekeler, Başbakanlık’a sunulacak. Başbakanlık kanalıyla da TBMM’ye gönderilecek. Ancak fezlekeler Adalet Bakanlığı’nda bekletilebilir ya da iade edilebilir. Fezlekelerin Meclis’e gönderilmesi halinde süreç şöyle işleyecek: Bakanların yargılanmasını düzenleyen anayasanın 100. maddesi ve Meclis iç tüzüğüne göre bakanlarla ilgili Meclis’te 55 milletvekilinin imzasıyla soruşturma komisyonu kurulmasına ilişkin önerge Süreç nasıl işleyecek veriliyor. Önerge, 1 ay içinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Soruşturma komisyonun kurulup kurulmayacağına Genel Kurul’da gizli oyla karar veriliyor. Komisyonun kurulması durumunda, 15 kişilik soruşturma komisyonu kuruluyor. Komisyonu 2 ay içerisinde çalışmalarını tamamlayamazsa en fazla 2 ay daha ek süre tanınıyor. Komisyon raporu milletvekillerine dağıtıldıktan sonra 10 gün içinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Rapor gizli oyla ve salt çoğunlukla karara bağlanıyor. İlgili bakanın Yüce Divan’a sevkine karar verilmesi durumunda rapor Anayasa Mahkemesi’ne gönderiliyor. AYM de yargılama sürecini başlatıyor. İçişleri Bakanı’nın kardeşi Atıf Ala, MEB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na geliyor MEB’in teftişi Ala’ya emanet Ankara (Cumhuriyet Bürosu) Emniyet Genel Müdürlüğü’nde 17 Aralık sonrasında başlayan atama rüzgarı sürüyor. Son olarak Özel Harekat Daire Başkanlığı’na, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın oluruyla, Teftiş Kurulu Başkanlığı kadrosunda Başmüfettiş olarak görevli, 1. Sınıf Emniyet Müdürü Turan Aksoy atandı. Ala ayrıca, yine 1. Sınıf Emniyet Müdürü Ragıp Bülent Taşçı’yı da Antalya Polis Moral Eğitim Merkezi Müdürlüğü görevine “geçici görevle vekaleten” atadı. Özel Harekât daire başkanı da değişti SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’nde grup başkanı olarak görev yapan İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın kardeşi Atıf Ala, bakanlığın Teftiş Kurulu Başkanlığı’na getirilecek. Ala, tüm bakanlık personeli hakkında yürütülen soruşturmaların en üst ismi olacak. 17 Aralık operasyonunun ardından kamudaki görevden almalar fırtınası tüm hızıyla sürerken, Milli Eğitim Bakanlığı’nda da dikkat çekici bir görev değişikliği yaşanıyor. Operasyonunun ardından yapılan kabine revizyonu ile İçişleri Bakanlığı’na getirilen Efkan Ala’nın Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’nde grup başkanlığı görevini yürüten kardeşi Atıf Ala, Teftiş Kurulu Başkanlığı olarak bilinen, Rehberlik ve Denetim Başkanlığı’na getiriliyor. Kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardınan Ala, tüm öğrencilerin, öğretmenlerin ve bakanlık çaışanlarının soruşturmalarını yürüten denetim mekanizmasının en tepesine oturacak. Bakanlık yöneticileri, “atamanın henüz gerçekleşmediğini, ancak Ala’nın isminin düşünüldüğünü” bildirdi. Teftiş Kurulu Başkanlığı’na atanması beklenen Atıf Ala’nın ismi Taraf Gazetesi tarafından yayınlanan fişleme belgelerinde geçmişti. Gazetenin iddiasına göre Atıf Ala, bakanlık bürokratlarını “MHP’li, görev verilmemeli, İHL’li, bize yakın, F tipi, kadrosu iptal edilmeli” olarak fişlemişti. Bakanlık iddiaları yalanlamıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle