07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA Economist: İşler kontrolden çıktı ‘Türk ekonomisinin maskesi düştü’ diye yazan Economist, enflasyonun yüzde 7’nin üzerinde, cari açığın gayri safi milli hasılanın yüzde 7’si civarında seyrettiğini aktardı. Dergi, yabancı yatırım, özel tasarruf ve ihracatın azaldığının da altını çizdi. Ekonomi Servisi Geçen yılın sonlarında başlayan yolsuzluk operasyonu ve ardından yaşananların ülkenin ekonomik olarak da maskesini düşürdüğü, ülke namının bu krizle darbe yediği yorumları yapılmaya başlandı. Economist dergisinin son sayısında yer alan değerlendirmede, Türkiye’de aralık sonunda başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ‘Türkiye’de işlerin kontrolden çıkmaya başladığı’ kanısını doğurduğu belirtildi. Guardian gazetesi de Türkiye’nin artık daha dikkatli yaklaşılan ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekildi. Ekonomik göstergelerin faiz artışının zorunluluğuna işaret ettiğini öne süren Londra merkezli dergi, Merkez Bankası’nın ise alternatif yollar aradığına dikkat çekti. Değerlendirmede, Başbakan Tayyip Erdoğan eleştirilerek ekonominin ancak “dersini almış bir başbakan” tarafından rayına oturtulabileceği ifade edildi. Ayrıca, Türk ekonomisinin son yıllarda sanayi yatırımıyla değil, borca dayalı tüketim ve emlak yatırımlarıyla büyüdüğünün altı da çizildi. “Türkiye’nin ekonomisi: Mas EKONOMİ [email protected] 11 Tutsaklar Can Derdinde Cemaat Erdoğan İktidarlarının yargı üzerinden hesaplaşmaları, Hollywood polisiye dizilerinin heyecanı tadında... Televizyon haberlerini izleyecek zamanı olmadığını düşündüğüm iş dünyasından birinin “Ekran başında çakıldık kaldık, soluksuz olup bitenleri izliyoruz..” sözcükleri yeterince açıklayıcı... Piyasalar krizine olduğu gibi yansımasının boyutlarını ise bir ekonomist bilimci, “Günlük, hatta saatler içinde değişen siyasi kriz haberlerine bakın, piysalarda ne olup bittiğini bakmadan öngörebilirsiniz..” cümlesinde özetliyordu... “Gittik gittik geldik”, “Dalgaların nereye kadar gideceği algılanmaya çalışılıyor”, “İşin içinden çıkamadık” sözcükleri piyasacıların, ufuksuz kafa karmaşasının yansımaları. Siyaset, hele de hakhukukyargı üzerinden günlük gelişmeleri algılamak çok daha zor. Kredi notu derecelendirme kurumlarının yineledikleri sözcüklerle, “İç siyasetteki kriz, ekonomik riskleri katlıyor”. Bugün “Koyun can, kasap et derdinde” özdeyişine sığınarak, içerdekilerin kaçınılmaz kulak arkası edilen, dışarıdan duyulmayan çığlıklarına bir dosya üzerinden dönmenin anlamlı olacağını düşünüyorum. Çünkü dışarda, hele de siyasi hesaplar, İktidarın diktatoryal güç savaşları üzerinden oluşturulan gündem, sansasyon haberler içinde, en çok onların can derdi ile içerde kalan çığlıkları duyulmuyor... Dosya “KESK’li tutsaklar serbest bırakılsın” kampanyası kapsamında, 2324 Ocak’ta başlayacak KESK İstanbul davası ile ilişkili olarak hazırlanmış. Belki de hiç duymadınız; geçen yıl 19 Şubat’ta, KESK Örgütlenme Sekreteri de içlerinde olmak üzere 167 KESK üye ve yöneticisi gözaltına alınmış, 74 kamu emekçisi tutuklanmıştı. Türkiye’nin çok sayıda ilinde görülen yargılamalarda tutuklanan üyeler serbest bırakılmış, sadece İstanbul’da tutuklanmış olanlar 11 aydır hâkim karşısına çıkarılmamışlardı... İşte ilk kez yargı karşısına 23 Ocak’ta çıkacak tutuklu KESK üyesi öğretmenlere ilişkin iddianameden dosyaya alınan çarpıcı, çarpıklığın belgesi bir alıntı: “İddianamede Kamu Emekçileri Cephesi’nin yasal bir oluşum olduğu bizzat savcının kendisi tarafından gözlenmektedir. Hatta memurların kendi sorunlarını dile getiren basın açıklaması, bildiri dağıtma ve döviz taşıma gibi anayasal hak olan tutumları demokratik alan faaliyetleri olarak iddianamede nitelendirilmiştir. Ancak bir paragraf önce kendisinin demokratik eylemler dediği eylemlerden nasıl oluyor da silahlı örgüt üyeliği çıkarılabiliyor?” HHH KESK’in 77 klasörlük, binlerce sayfayı bulan iddianamesinde, AKP’nin polisi ve savcısının kendilerini silahlı bir örgüt üyesi, yöneticisi olduklarının iddia edildiği anımsatılıyor. AKP’nin korkusu; “AKP kendisine biat etmeyen herkesi susturmak istiyor, çünkü kendi kirli hesaplarını bozabilecek herhangi bir oluşuma tahammülü yok. Sattığı kamu kurum ve kuruluşlarıyla halkına daha güvenli bir gelecek sunmak gibi bir derdi yok. Onlar ancak kendi para kasalarını doldurma telaşıyla hizmet üretirler. Bu yüzdendir evlerinde çıkan milyon dolarlar, rüşvetyolsuzluk operasyonunda delil sayılmazken, doktorların evinden alınan ilaçlar ‘silahlı, yasadışı örgüt üyeliği’ne delil sayılabiliyor..” vurgulamalarında özetleniyor... Dosyada iddianameden alınmış çarpıklıklara ilişkin “Soruyoruz” başlığı altında verilen örnekleri ise bu köşeye sığdırmak olanaksız olduğundan birkaçıyla yetinmek zorundayız: “Ne zamandan beridir, silahlı örgüt üyesi doktorlar, hemşireler, öğretmenler, gelir uzmanları, postacılar, mühendisler tutuklanıyor? Bizim silahlarımız nerede? Hangi memurun evinde silah, kesici alet, bomba vs buldunuz? Doktorların evindeki ilaçlara, öğretmenlerin kitaplarına silah diyorsanız, sizin korkunuz bilimin ta kendisidir.” “Ne zamandan beridir polisin, çevik kuvvetin gözcülüğünde, 2911 sayılı gösteri ve yürüyüş yasasına muhalefet özelliği dahi taşımayan basın açıklamaları örgüt propagandası sayılmaktadır? F Tipi Film’i izlemek, izletmek, filme gitmek suç sayılmaktadır? Sorguda susma hakkı, silahlı örgüt güdümünde, bu hakkı kullanan örgüt talimatıyla hareket etmekle suçlanabilmektedir? Yasal kitapları okumak suç sayılmaktadır? İddianamede ne zamanlı sorular 900 sayfalık yer alabilmektedir? KESK eylemlerinden çekilmiş fotoğraflar suç teşhisi tespit tutanağı olarak iddianamede yer alabilmektedir? Bilgisayarında yer alan şarkı sözleri terör örgütü propagandası suçlaması ile 10 aylık hapse çarptırılmanın kanıtı olabilmektedir. Daha önceki KESK üyelerinin tutuklanmalarına karşı protesto eylemleri de, örgüt talimatlı eylemler sayılmaktadır. İş güvencesine sahip çıkma eylemi dahi propoganda suçunu oluşturabilmektedir...” KESK’in 11 ay sonra, 23 Ocak günü Çağlayan Adliyesi’ndeki duruşmaya, dayanışma çağrısı: “Biz her komplo dediğimizde kafasını çevirenler 17 Aralık günü kendi kurdukları yalandolan havuzunda boğuldular. Babalıoğullu yolsuzlukları gündemde olduğu günlerde, vergide adalet isteyen, eylemde örgüt propagandası yaptığı sayılan bir babanın, felsefe bölümü öğrencisi oğluyla aynı hapishanede yaşadığı hücre hayatıdır KESK’li tutsakların özgürlük mücedelesi..” saptaması ile noktalanıyor... Guardian da birkaç yıl öncesine kadar yatırımcıların hücum ettiği Türkiye’nin artık daha dikkatli yaklaşılan ülkeler arasına girdiğini kaydetti. Enflasyonun yüzde 8 kapısına dayandığı Türkiye’nin namının yolsuzluk kriziyle darbe yediği belirtildi. Ülkenin namı darbe yedi Guardian gazetesinde, Türkiye’nin aralarında olduğu “ikinci kuşak” gelişmekte olan ülkeler grubuyla ilgili yer alan iki sayfalık bir özel haberde, ülkenin Batılı yatırımcıların dikkatini çekerken son dönemdeki gelişmelerle artık “dikkatli yaklaşılan ülke” kategorisine geçtiği belirtildi. Haberde, parasını bazı gelişmekte olan ülkelerden çıkaran yatırımcıların, “cari hesap açığı, hedefin üstünde enflasyon ve büyüme durgunluğu nedeniyle kırılgan olan” ülkelerden kaçındıklarını belirtilerek “birkaç yıl öncesine kadar yatırımcıların hücum ettiği Türkiye ve Endonezya’nın artık daha dikkatli yaklaşılan ülkeler arasına girdiği” kaydedildi. Haberde, enflasyonun yüzde 8 kapısına dayandığı da hatırlatıldı. Guardian gazetesi yolsuzluk muhabiri Constanze Letsch da özel habere sunduğu analizde, sağlanan istikrar nedeniyle örnek gösterilen Türkiye’nin bu “namının” yolsuzluk kriziyle darbe yediğini anlattı. Letsch, Türkiye’nin en değerli varlığı olan siyasi istikrarın, bakan istifalarına sebep olan yolsuzluk soruşturmaları ile sarsıldığını dile getirdi. Gelişmeler ürküttü ke düştü” başlıklı değerlendirmede, Türkiye gündemini sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında iddianame ve hüküm ortaya çıkmasa bile, gelişmelerin yerli ve yabancı yatırımcıları ürkütmeye yettiği belirtilerek özellikle yargı bağımsızlığına ve hukukun uygulanmasına ilişkin kaygılar olduğu dile getirildi. Enflasyon yüzde 7’nin üzerindeyken, cari işlem açığının gayrisafi milli hasılanın yüzde 7’si civarında seyrettiğini aktaran Economist, hem yabancı yatırımın, hem özel tasarrufun hem de ihracatın azaldığının altını çizdi. Sanayiye değil emlake yatırım Böyle bir ortamda her “Ortodoks ekonomistin” faizlerin yükseltilmesi seçeneğine yöneleceği belirtilen analizde, Merkez Bankası’nın ise, bir hesaba göre yüzde 11 dolayında olması gereken faiz oranını, yüzde 8’de tuttuğunu hatırlattı. Uzmanların, Başbakan Erdoğan’ın ısrarı nedeniyle, 30 Mart’taki yerel seçimlerden önce faiz artışı beklemediğini aktaran dergi, piyasa güveni sağlanamazsa, döviz alarak Türk lirasının değerini sabitlemeye çalışan Merkez Bankası’nın “nefesinin tükenebileceği” uyarısı yaptı. Türkiye’nin yüzde 9’lara varan gayrı safi yurtiçi hasıla büyümesinin borca dayalı özel tüketime ve Türk inşaat şirketlerine verilen büyük ihalelerle beslenen emlak yatırımlarına dayandığı tespitini yapan dergiye göre, sanayiye yatırım yapılmayan bu dönemde ABD’nin küresel krizden çıkış için uyguladığı canlandırma programı sayesinde Türkiye’ye giren para da altyapı ve emlak sektörlerine aktı. “Ona karşı çıkanlardan bazıları bile, ‘Dersini almış bir başbakan yine de ekonomiyi rayına oturtabilirdi’ diye düşünüyor” denilen analizde, Erdoğan’a, eski müttefiki Fethullah Gülen hareketiyle barışması, faiz oranı artışına izin vermesi ve yargının görevini yapmasını sağlaması tavsiye edildi. Tarım Bakanlığı kuru fasulyeyi 7 lira olarak açıkladı ancak marketlerde 8 liradan aşağı fasulye yok. Market fiyatları bakanı yalanladı Esnaf dertli Son dönemde kuru fasulyeye gelen zamlar yüzünden isyan eden esnaflarla ilgili açıklama yapan İstanbul Lokantacılar Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Akif Köse, fasulyenin 2 yıl önce 8 lira, 2013 yılında 12 lira, bugün 1617 lira aralığında satıldığını belirtti. Köse, “Yüzde 5059 gibi bir artış söz konusu. Esnafımız büyük sıkıntı içinde. İstanbul lokantacılar odası olarak biz misafir kaybını önlemek için zam yapmama kararı aldık. Fakat fiyatlar daha yukarı çıkarsa yüzde 1020 gibi zamlar olabilir” diye konuştu. Ekonomi Servisi Son günlerde ve Namlı market fasulye fiyatları araşgündemde sıkça yer alan kuru fasul tırıldığında Migros’ta en ucuz fasulyeyedeki fiyat artışları yeni bir noktaya nin kilosu 8.75 TL, Carrefoursa’da 8.5 taşındı. Yerli üretimin zaten olduğu TL, Namlı’da ise 10.95 TL’den satılıkuru fasulyede fiyatların son birkaç yor. Tüketici iki kilo ve üzeri fasulye ayda yüzde 60’lara yakın artışı yurt satın almak istediğinde ise ödeyeceği taşı zorlarken medyada sıkça yer fiyat et fiyatıyla yarışır hale geliyor. alan konu Tarım Bakanlığı’nın da gündemine geldi. Fiyatların abarEkonomi Servisi CHP Getılı olarak sunulduğunu ileri süren nel Başkan Yardımcısı Umut Tarım Bakanı Mehdi Eker önceOran, Gıda Tarım ve Hayvanki akşam fiyatları açıkladı ancak cılık Bakanı Mehdi Eker’e hayat marketler, bakanlığın fiyatlarıpahalılığını, dışa bağımlılığı nı yalanlar nitelikte. sordu. Umut Oran, kuru fasulGıda, Tarım ve Hayvancıyedeki fiyat artışını Meclis’e taşılık Bakanlığı; kuru fasulye, yarak, “Kuru fasulyenin fiyatında nohut, kırmızı mercimek, meydana gelen bu artış neticesinde pirinç ve patatesin Ankavatandaşın günlük ihtiyacını karra, İstanbul ve İzmir’deşılayabilmeleri için öngördüğünüz ki market fiyatlarını açıkçözüm nedir” diye sordu. ladı. Bakanlık tarafından Ülkedeki kuru fasulye üretiminin tükeyapılan yazılı açıklamamiti karşılamadığı bu nedenle ithalat yapıldığı hatırlatılan soru önergesinde, da, özellikle kuru fasulye “Ancak tedarikçi ülkelerde yaşanan doolmak üzere bakliyat fiğal felaketler sebebiyle üretim azalmış yatlarının abartıldığı, kuve fiyatlar yüzde 59 oranında artmıştır. ru fasulye fiyatlarının 16 Dışa bağımlılık sebebiyle oluşan bu liraya, patates fiyatlarının fiyat artışını öngörmüş müydünüz? 5 liraya çıktığı haberleriBu artışın önüne nasıl geçmeyi planne tepki gösterdi. Bakanlamaktasınız?” denildi. lık il müdürlükleri persoÖnergede, son 10 yılda, ithalatın nelince yapılan piyasa araşkuru fasulyede iki kat, nohutta 65 tırmasına göre, kuru fasulyekat, yeşil mercimekte 13 kat, kırnin market fiyatı Ankara’da 8.1, mızı mercimekte 40 kat arttığının İstanbul’da 7.2 ve İzmir’de 8.8 görüldüğü bu alandaki ithalatı lira olarak belirlendi. engelleyici, iç üretimi teşvik ediFakat tüketici bakliyat alışverişi ci stratejik bir teşvik planı olup yaparken şaşırtan fiyatlarla karşılaşolmadığı da sorduldu. maya devam etti. Migros, Carrefoursa En büyük artık Çin Ekonomi Servisi Çin, ABD’yi geçerek 2013’te dünyanın en büyük mal ihracatçısı konumuna yükseldi. Dünya ticaretinde en büyük artık ABD değil. Çin’in yıllık ticaret hacmi 2013’te 4,16 trilyon dolar oldu. 2013’ün tamamında ihracat yüzde 7,9 artışla 2,21 trilyon dolara ulaştı. İthalat da yüzde 7,3 artışla 1,95 trilyon dolara yükseldi. Dış ticaret fazlası yıllık yüzde 12,8 yükselişle 260 milyar dolar oldu. ABD’de 12 aylık rakamlar açıklanmadı ancak 11 aylık rakamlara bakıldığında ticaret hacmi 3,57 trilyon dolar seviyesinde. Çin bu tabloda dünya ticaretinin en büyüğü konumuna çıkıyor. Ekonomi Servisi SOCAR Türkiye’nin iştiraklerinden STAR Rafineri AŞ, Aliağa’daki PETKİM yerleşkesi içerisinde inşa edilecek olan Ege Rafinerisi’nin proje yönetim danışmanlığını gerçekleştirmesi amacıyla İsviçreli mühendislik şirketi Foster Wheeler AG’nin iştiraklerinden Global Engineering and Construction Group ile anlaştı. Yıllık, 10 milyon ton ham petrol işleme kapasitesine sahip olacak yeni rafineri, Ural petrolü, Azeri Light ve Kerkük petrolünün de dahil olduğu geniş yelpazede ham petrol işleyebilmesi için tasarlandı. Star Rafineri’nin faaliyetlerine 2017’de başlaması bekleniyor. STAR Rafineri’ye İsviçreli danışman Riskler işadamını korkutuyor Ekonomi Servisi 21 ülkede çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren 641 şirketin yöneticilerinin katılımı ile yapılan araştırmada, dünya genelinde fiyat baskısı riski birinci sırada yer alırken, Türkiye’de ilk sırayı piyasa riskleri alıyor. Türkiye için birinci sırada fırsat olarak gelişmekte olan pazarlardaki talep artışı gösterilirken, dünya genelinde ilk fırsat olarak ürün, hizmet ve operasyonlarda inovasyon öne çıkıyor. Sonuçların hem Türkiye’deki, hem de küresel şirketlerin yöneticileri için benzer risk ve fırsatları işaret ettiğine değinen EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Arzu Pişkinoğlu, “Rapora yansıyan tabloya göre şirketler gelecek yıl da gelişmekte olan pazarları hedeflerinin merkezine oturtacak ve maliyetleri kısarak karlılığı artırmayı en önemli gündem konularından biri olarak görecek” dedi. Fasulye Meclis’e taşındı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle