15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EYLÜL 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Yaşasın Duygusallık Verdiği kararlarla RTÜK de arada bir, yüksek yargı organları arasına katılıyor. Üç gün önce, Olay TV’ye çok ilginç bir ceza verdi. Cezanın kendisinden çok, açıkladığı gerekçe çok önemli. l Önemi, Türkiye’de siyasetin ve dış poltikanın önünü açacak nitelikte olmasında... Ceza, “En Büyük Yumruk” adlı filmle ilgili. Hayır, film Sayın Başbakanımız hakkında değil. l Zaten, film 1983 yılında çevrilmiş. l Başrolde Cüneyt Arkın var. l Ceza da onun yüzünden. l Suçu mu ? RTÜK gerekçesiden aynen: l “Duygusal boyutundan arınmış biçimde sevişmek!” Malkoçoğlu’na bu yakışır. l Ama RTÜK bunu dikkate almamış. l Kimileri için siyaset ve özellikle iktidar da sevişmek kadar (belki de daha fazla) önemli. RTÜK bu gerekçesiyle hem duygusal boyuttan arındırılmış sevişmeye karşı çıkıyor, hem de siyasetçiler için bir kural koymuş oluyor: “Duygusal boyuttan arındırılmış biçimde siyaset yapılamaz!” Aslında bu kurala gerek de yoktu. Sayın Başbakan “duygusal boyutlu” siyaset yaptığını her fırsatta ortaya koyuyor. Gerekli hallerde gözyaşı bile döküyor. Zaman zaman yardımcısı Bülent Arınç da kendisine destek oluyor. Çok şükür, bedel! Zaten fazla yerimiz yok: l İngiltere, Amerika’nın İsrail’den sonraki en demirbaş müttefiki. l ABD’nin, Suriye’ye saldıracağı gündeme gelince, İngiltere Başbakanı David Cameron (46) eşi, 4 çocuğu ve kayınvalidesiyle tatildeydi. l Haberi duyunca, tatilini yarıda kesip görevinin başına dönmeye karar verdi. l Üstünü acele değiştirdiği sırada da paparazzilere yakalandı. l İngilizcede “pantolonu inik iken yakalanmak (to be caught with pants down)” diye bir deyim var. l O deyim başbakanları sayesinde resmiyet ve belgesellik kazandı. l Ancak bu deyimi İngilizler, Mr. Cameron’un Suriye’ye saldırma niyetinin, İngiliz Parlamontosu’nda reddedilmesi için de kullanılıyorlar. l Dün de bir İskoç gazetesi, bir İngiliz şirketinin iç savaş sürerken, geçen yıl, Suriye’ye kimyasal silah için hammade sattığını yazınca, bu deyim l Tony Blair de (eski ABD Başkanı Geroge W. Bush gibi) Irak’ta “kitle imha silahı” yalanıyla geçikmeli de olsa yakalanmıştı. l Çok şükür bizde, Sayın Başbakanımızın ne “resmen” ne de “siyaseten” benzer durumda yakalanması söz konusu olamaz. Çünkü böyle bir resmi çekecek (veya basacak) olanın da.. l Veya yapılacak oylamada parlamentoda kendisine rest çekecek olanların da “Vay haline!”... Bir Fotoğraf Bin Sözcüğe Bedel... Sol Memenin Altı... Ortadoğu, kan gölü ve çelişkiler yumağıdır. Coğrafyamızdaki ülkeler ve yönetimler, kimi zaman piyonluk, kimi zaman taşeronluk yapar. Birbirine girmiş ilişkilerde dünya egemenlerinin çıkarlarıdır asıl olan. Düşmanlar dost, dostlar düşman olur. Aynı zamanda hem düşmanlık, hem dostluk söz konusudur. İlkesiz, onursuz, tutarsız ilişkiler yumağı. Çelişkiler girdabı... Alın Türkiye’yi. Bugün kanlı diktatör ilan edilen Esad, dün Erdoğan’ın yakın arkadaşı, aile dostudur. Başbakan, bir zamanlar “van münit” dediği, düşman saydığı İsrail’le el ele kol kola Suriye’yi halletme derdinde şimdi. ABD, terörist saydığı, savaştığı El Kaide desteğinde komşuya çullanıyor. Aynı ABD, yıllardır hizmetinde olan, işbirliği yaptığı Mübarek’i deviriyor, yerine şeriatçı Mursi geliyor. AKP’nin tespitine göre Batı’nın arkasında durduğu Sisi, askeri darbeyle yönetimi alıyor. Türkiye’de iktidar, neredeyse geleceğini Mursi’nin kaderine bağlamış! Ama ortak olduğu Suudi Arabistan yönetimi, Erdoğan’ın darbeci dediği Sisi’yi destekliyor. İktidar öylesine oportünist ki, işine geliyor, Mısır’da Tahrir Meydanı’ndaki yığınları, Suriye’de yönetimi destekleyen geniş halk kitlelerini darbecilikle suçluyor. İşine geldiğinde, Suriye örneğinde olduğu gibi yönetim karşıtı muhalifleri “Özgürlük savaşçısı” diye tanımlıyor. AKP’ye göre Mursi’yi savunmak demokrasi, ama Taksim’de özgürlük isteyen kendi yurttaşı darbeci, cuntacı. Başbakan hak, hukuk, özgürlük ve demokrasi diyor, Türkiye’de bunları talep eden muhalifler hapse tıkılıyor. Renklere bile tahammülleri yok, herkesin kendileri gibi düşünmesini, kendileri gibi davranmasını dayatıyor. Gökkuşağına düşmanlar. HHH Ankara, komşuya bombalı, füzeli müdahalede, sabırsız, kraldan çok kralcı. Taşeronluğunu unutup, Suriye’ye bombalı uyarının yetmeyeceğini, kara operasyonuyla Esad’ın mutlaka devrilmesi gerektiğini söylüyor. Söylüyor da BOP’un eşbaşkanlığı yetmiyor. Asıl patron Obama, operasyonun sınırlı kalacağını belirtiyor. Kendi halkının yüzde 80 gibi büyük bir ağırlıkla Suriye’ye savaş açılmasına karşı çıkmasının ardından Obama, “Bizim olmayan savaşta işimiz yok” diyor. Batılı ittifakı da ayak sürüyünce AKP iyice yalnızlaşıyor... Erdoğan çok haklı; mesele salt kimyasal bomba kullanımı değil, bugüne değin yüz bin kişi öldü! Peki bu ölümlerden “Ben teröristlerle savaşıyorum, ülkemin işgaline direniyorum” diyen salt Esad mı sorumlu? Batı ve Ankara’nın desteğiyle silahlanan, yardım alan, tekbir sesleriyle kafa kesenlerin, çocukları kurşuna dizenlerin bu ölümlerde payı yok mu? Çelişkiler yumağında çıkışları güçtür. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde insanların el ele tutuşmasına bile izin vermeyen, sokaklara işlenen çiçekleri polis postalıyla ezen bir yönetimin, özgürlük ve demokrasi söylemi palavradan öteye gidebilir mi? Yoksa şimdi de boya lobisi mi devrede? HHH Ülkemizde ve coğrafyamızda gri bulutlar egemen. Yaşam sevincinin üstünde karanlık gölgeleriyle geliyorlar. Bir güzelliğe, gülümsemeye, sevgiye, derin bir soluğa, savaşa karşı barışa, öyle çok ihtiyacımız var ki. Önceki gece maçın ardından “sosyalist” kimliğiyle bilinen Beşiktaş Teknik Direktörü Slaven Bilic’i dinlerken gülümsedim,; griler mavi tonlara büründü... SiyahBeyazlı kulüpte sosyalist bir takım meydana getirdiğini söyledi. “Takım olarak oynuyoruz. Takımda zengin ve fakirler yok, sınıflar yok. Halkın desteği var. O bakımdan sosyalist bir takım yarattığımı düşünüyorum” dedi. Sevindim... Barış ve sömürüsüz bir dünya istiyorum... İyimserlik, umut ilkesini zorunlu kılar. Onurla, cesaret ve özveriyle çalışmayı, mücadele etmeyi gerektirir. Akılla bezenmiş, bilgiyle, emekle ve erdemle sürdürülen bir sabır ve çaba aynı zamanda... Yeter ki sol memenin altındaki cevahiri karartma... Haber Hak: AKP’li kadın letvekilleri tü kadın milrban takmak istiyorlarmış . Başbakan için bir kez daha geçerli oldu. l Aslında, İngiliz başbakanları için bu ilk “pantolon vakası” değil. l: AKP’li erke k rinden “Küp milletvekilee de de giyeriz!” d takar, etek iyen çıkarsa şaşırmamak g konusu vata erek. Söz n ise her şey aksesuvar! Yorum hela HARBİ SEMİH POROY Tüm CHP’lilere Açık Mektup Değerli CHP MKYK ve tüm örgüt üyeleri, Bu açık mektup her birinize yazıldı. Türkiye, Barış Günü’nü kutlarken emperyalizmin savaş tamtamlarının baş destekçisi AKP’ye tepkisini vermek isteyen gençlere karşı polisin yine rahatlıkla şiddete başvurabildiği bir ülke! Size yaşadığımız insanlık dışı durumları hatırlatmama gerek yok. Haftalardır bu sütundan tüm ulusalcıdemokratlaik seçmenlere “aynı sepete oy ver” çağrısı yaptım. “Aklınızı başınıza alın” dedim. “Sevgili çapulcular emekler boşa çıkmasın” dedim. Dayanışma içinde oyları heba etmemenin önemini hatırlatmaya çalıştım. “İlkokul matematik bilgisi”nin önemini anlattım! İtiraf edeyim tüm yurttan yoğun destekleyici tepkiler geldi. İnsanların çoğu artık “Bana göre parti yok” cümlesinin anlamsızlığını ve birleşme zorunluluğunu idrak etmeye başladılar. Şu günlerde, uzun seçim dönemi kampanyalarının umut veren ilk anlarındayız. Maalesef CHP henüz toplumda bu güzel işaretlere rağmen, halkın üzerinde mutabakata vardığı parti değil. En iyi ihtimalle önemli bir kesimin “kerhen” oy vereceği parti... Tabii CHP’nin ülke bütünlüğü ve laikliği ısrarla korumasını kabullenemeyenlerin verdiği tepkiyi değil, kökten CHP’li olup buna rağmen partiyle arasına mesafe koyanları kastediyorum. Lütfen tüm Türkiye üstünden medeni bir girişimle araştırma yaptırın. “CHP sizi tamamen tatmin ediyor mu? Etmiyorsa gerekçeleri neler? Sizce CHP her alanda neler önerdiğini topluma açıklayabiliyor mu? Partide yönetimde kimleri görmek istersiniz?” Emin olun bunu bir ayda sonuçlandırırsınız ve partiyi çok daha iyi tanıyor olursunuz! Lütfen açık demeçler vererek toplumu tüm muhalif partilerle beraber kucaklamaya hazır olduğunuzu, somut olarak dile getirin. Kitle örgütlerini, sendikaları sıkça ve en üst düzeyde ziyaret edin. Onlardan gelecek her eleştiriyi müdafaa zırhı takmadan dinleyin. Bu bilinçlenme ve seferberlik hali, seçim zaferi için tek yöntem. Bu buluşmalar, bir türlü yapılamayan dev mitinglerle güçlenip anlam kazanmalı. Örneğin planladığınızı duyduğumuz “Savaşa Hayır” mitingleri, bu doğrultuda çok yararlı bir ilk adım. Hepsinden önemlisi, lütfen artık bu antidemokratik seçim yapısını aşabilmek için Genel Başkan kendi ağzından seçim barajını kaça indireceğini net olarak açıklasın. Her ne kadar önümüzdeki yerel seçimlerle bu konunun bir ilişkisi olmasa da, bu bilgiyi toplumla en iyi paylaşma zamanı şu an. Çünkü birçok kararsız insan, CHP’ye verebilecekleri desteği bu söze göre belirleyecekler. Bana sorarsanız baraj yüzde 3’ten de aşağıya, yüzde 1’e çekilmeli. Şayet CHP bir dahaki seçimlerde iktidara gelirse, bunu sağlayacak yasa değişimi için şimdiden bağlayıcı şekilde söz vermeli. Gelelim adaylara: Yıllardır anlattığımız kadın ve gençlik kotaları artık tüzükte olduğuna göre, bu rahatlama, direniş ruhuyla taçlanmalı. Gezi’yi temsil eden özgürlükçü gençlerin farklı adaylıklara seçilebilmeleri için ciddi gayret gösterilmeli. Bu, Gezi potansiyelini “kullanmak” amacıyla değil, samimiyetle, forumları takip ederek talepleri karşılamak ve sinerji yaratmak amacıyla yaşama geçirilmeli. Örgüt üyeleri, başka parti veya derneklerden gelebilecek adaylara karşı hiçbir şekilde ters tepki vermemeli. Bu arada partinin ideolojisiyle ilişkisiz kişilerin her ne hikmetse aday gösterilip sonradan AKP’ye kaçmaları gibi geçmişte bizi çok üzen senaryolardan lütfen uzak durun! “İstanbul’a Sarıgül” formülü ise artık kamuoyunun gözünde fazla uzadı. Bir şekilde nihai karar alabilmek için, kendisiyle yapılacak toplantıların ardından MKYK bu konuyu her rengiyle tartışıp bir an önce sonuçlandırmalı. Çünkü bu belirsizlik kampanya sürecine zarar veriyor ve tereddüt yayıyor. Tabii Sarıgül, kadro seçimlerinde partiyi düşünerek hareket edeceğinin sinyalini vermeli. Şimdi bence en önemli vurguyu yapmak istiyorum: Değerli CHP üyesi, sıfatın her ne olursa olsun, diyelim ki parti, beklentilerinin aksine seni hiçbir yere aday göstermemiş! Ne yapacaksın? Geleneksel tavırla, hayal kırıklığı, istifa, küsme, kavga peşinde olma ihtimalin varsa, lütfen şimdiden vazgeç ve sakın hiçbir yere aday olma! Seni “hak etmene rağmen” hiçbir yere koymazlarsa veya aday adayıyken seçilemezsen, yine kanının son damlasına kadar parti için mücadele edeceğine söz vereceksen aday adaylığına soyun! John F. Kennedy’nin ünlü cümlesini bu ortama uyarlarsak, “Partinin sizin için ne yapabileceğini değil, sizin parti (ve dolayısıyla ülke) için ne yapabileceğinizi düşünün”. Umarım, ne demek istediğimi kimseyi kırmadan anlatabildim. BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Bir görevin 1 yerine getiril 2 mesindeki iş ortaklığı. 2/ İri 3 taneli bezelye... 4 Süs için yapıl 5 mış giysi kıvrı6 mı. 3/ Osmanlılar dönemin 7 de Roma kenti 8 ne verilen ad... 9 Kuzu sesi... Çit, perde. 4/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Çanakkale’nin bir 1 K A N K A Ö R S ilçesi. 5/ Yöntem... 2 A B A Ş A L T Terbiyesiz kimse. 6/ 3 V A L S M Ü T A Sodyum elementinin 4 A N İ N İ A R simgesi... Sarı, beyaz ya da pembe renkte 5 N A U T İ L U S L A F A Z A N çiçekler açan bir süs 6 Ç 7 O K E Y Z A R A bitkisi. 7/ MotosikÜM İ T K I Ş letli polis timine veri 8 len ad... Borsada belli 9 A R A Ş İ T MA miktardaki hisse senedini belirtmekte kullanılan işlem birimi. 8/ Kokulu tohumu hamur işlerinde ve rakıcılıkta kullanılan bitki... Bir nota. 9/ Yemek.. Eski Romalıların ulusal giysisi olan uzun harmani. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yaprakları güzel kokulu bir süs bitkisi. 2/ Oylumlu... Buhar banyosu. 3/ Silahların uzun demir bölümü... “Git, defol” anlamında argo sözcük. 4/ İlave... Tokat’ın bir ilçesi. 5/ Bir tiyatro sahnesinin önünde, ışıkların yerleştirildiği, izleyiciye en yakın yer... Bir tür kırmızı pul biber. 6/ Yelin esişi... Japon lirik dramı. 7/ Kalın bükülmüş sicim... Uzun omuz atkısı. 8/ Bir tür erkek deve... Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da konargöçerlerin kıl çadırlarından oluşan yayla yerleşmesi. 9/ Büyük Okyanus’ta bir ülke.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle