15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL 2013 PAZAR 6 HABERLER Cezaevine düzenlenen operasyonda kolu kopan Veli Saçılık’tan yıkılan duvarın parası istendi Devlet peşini bırakmıyor MURAT İNCEOĞLU Burdur Cezaevi’nde tutuklu kaldığı sırada yapılan operasyonda kolu kopan Veli Saçılık’tan devlet dozerin yıktığı duvarın parasını istedi. Bir süre önce de Saçılık, devletten aldığı tazminatı faizi ile geri ödemeye mahkum edilmişti. Cezaevine girdiğinde 18 yaşındaydı, üç ay sonra tahliye oldu. Dört yıl süren davanın ardından 1999 yılında 3 yıl 9 ay hapis cezası aldı. Altı ay kadar Ulucanlar Cezaevi’nde kaldıktan sonra Burdur Cezaevi’ne nakledildi. 19 Aralık 2000 günü birçok cezaevinde aynı zamanda yapılan Tufan Operasyonu sırasında kaldığı koğuşun duvarını dozerle yıktılar. 61 tutukluya karşı 415 asker ve yüz civarında gardiyanın katıldığı operasyonda dozerin kepçesi, koğuşta bulunan Saçılık’ın sağ kolunu kopardı. Kopan kolunu arkadaşları molozların arasında buldu. Saçılık kopan sağ kolunu diğer eli ile tuttu ve askerler tarafından koğuştan çıkartıldı. Burdur Devlet Hastanesi’nden önce Isparta’ya, ardından Antalya’ya sevk edildi. Saçılık’ın yolda kaybolan kolu birkaç gün sonra çöplükte köpeklerin ağzında bulundu. Sağ kolunu kaybeden Saçılık hukuk mücadelesine başladı. Aldığı hapis cezasını tamamlamasına 5 ay kala yapılan AB uyum yasaları değişikliği ile işlediği suç artık suç sayılmıyordu. Mahkemeye başvurdu, beraat kararı verildi ve tahliye oldu. Kolunun kopmasıyla ilgili açtığı davada 100 bin lira maddi, 50 bin lira manevi tazminat kazandı. Artık sağ kolu için protez kullanmaya başlamıştı. Cezaevi sorumluları ve askerler hakkında yaptığı şikâyetten sonuç çıkmayınca AİHM’nin yolunu tuttu. AİHM, 5 Temmuz 2011 tarihinde, “devletin işkenceyi araştırmadığını, savcının işkenceyi ortaya çıkarmak yönünde değil saklama ve soruşturmayı kapatma yönünde davrandığı” gerekçesiyle devleti tazminata mahkum etti. Devlet tazminatı geri istedi Saçılık’a yapılan tazminat ödemesi Danıştay’ın kararı ile geri istendi. 13 yıl süren davanın ardından Danıştay yasal faizi ile birlikte Saçılık’ın 700 bin lira ödemesine karar verdi. Parayı ödemesinin mümkün olmadığını ifade eden Saçılık, “Önümüzdeki günlerde haciz için geleceklermiş. O parayı ödemem mümkün değil. Ama onlar kolumu geri versin, ben de bana verdiklerini geri vereyim” diyor. Cezaevi yönetimine karşı “isyan” ettikleri gerekçesiyle yargılandıkları dava zamanaşımı nedeniyle düşen Saçılık, davaları UYAP üzerinden takip ediyor. Geçen günlerde hakkında açılan yeni bir dava olduğunu fark etmiş. 2001 yılında açılan dava uzun süredir beklemede kalmış, Danıştay’ın kararı ile birlikte yeniden dava yürümeye başlamış. Maliye Bakanlığı Veli Saçılık’ın da aralarında bulunduğu 61 tutukludan, operasyon sırasında dozerin yıktığı duvarın parasını istiyor. Saçılık, “Sanırım isyan ile ilgili davanın sonuçlanmasını beklemişler ama o zamanaşımından düşünce beklemişler. Henüz tebligat yapılmadı ama duruşma 12 Kasım 2013’te, Burdur 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecekmiş. Maliye Bakanlığı’da 31 bin lira için dava açmış, faizi ve avukat masrafları ile 200 bin lirayı buluyormuş. AİHM’de davayı kazanmama rağmen bunu yapıyorlar. 3. yargı paketinde AİHM kararlarının üst karar sayılacağı belirtilmesine rağmen bana uygulamıyorlar” diyor. İçişleri Bakanlığı ile davalı olan Veli Saçılık, Burdur’da yine İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus Müdürlüğü’nde çalışıyor. Memur olduğunu ifade eden Saçılık, devletin istediği paraları ödemesinin mümkün olmadığını belirtirken duygularını “Hem kolumu kopardılar hem de hâlâ benden para istiyorlar” sözleriyle dile getiriyor. Saçılık, yaşadıklarını sosyal paylaşım ağı Twitter’da ise “Bunlar yakında Toma’nın sıktığı suyun parasını da bizden ister” mesajıyla dile getirdi. ğını savundu. Ancak Ağbaba, Adli Tıp Kurumu’nca cezaevi koşullarında yaşamını tek başına sürdüremeyeceği kararı verilen tutuklu ve hükümlülerin, savcılıktan “toplum için tehlikeli değildir” raporu almak için uzun süre beklediğini ifade etti. Ağbaba, “Kendi kendine yaşamını idame ettiremeyen birinin toplum için nasıl tehlikeli olacağını merak ediyorum” dedi. CUMARTESİ ANNELERİ 441’İNCİ KEZ BULUŞTU ‘12 Eylül evlat acısı demek’ Kayıp yakınlarının her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda yaptığı oturma eyleminin bu haftaki konusu 12 Eylül darbesi oldu. Faili meçhul cinayetlerde ve gözaltında kaybedilen yakınlarının resimlerini taşıyan Cumartesi Anneleri, 441. kez kayıp yakınlarının akıbetini sordu. Gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in yakını İkbal Eren “12 Eylül demek emperyalizme peşkeş çekilmek, evlat acısı ve kan demektir. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’dan hesap sormak için buradayız” dedi. Yıllarca oğlunun kemiklerini bulmaya çalıştı ‘TOMA’nın su parasını da isterler’ Berfo Ana’nın 33 yıllık direnişi belgesel oldu AYŞEGÜL ÖZBEK “Hem devrimci hem Kürt olacaksın, hele şuna bak!” Mikail Kırbayır 12 Eylül darbesinin ardından gözaltına alınıp işkence sonucu öldürülen kardeşi Cemil Kırbayır’ı anlatıyor. Annesi Berfo Kırbayır, “Berfo Ana” da 33 yıl boyunca aradığı, beklediği, cenazesini bulmak için mücadele verdiği oğlu için ağıt yakıyor: “Cemil Can annen seni aramaya geldi.” Veysi Altay “Berxwedana 33 Salan Dayika Berfo / 33 Yıllık Direniş Berfo Ana” belgeseliyle 33 yıl boyunca oğlunun kemiklerini aramak için başvurmadık kişi, kurum, devlet yetkilisi, bırakmayan Berfo Ana’yı anlatıyor. Önceki gün Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleşen galaya, başta Berfo Ana’nın ailesi olmak üzere aralarında BDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, Gülten Kaya ve Ufuk Uras gibi isimler katıldı. Oğlunun kemiklerini bulamadan yaşamını yitiren Berfo Ana ve Cumartesi Anneleri için “Benim kahramanlarım” diyen Altay, galada şöyle konuştu: “Türkiye’nin kuruluşundan bugüne yok etme politikası var. Bu zihniyet bugün de devam ediyor. Bugün bu filmleri çekiyor olmamız, bazı şeyleri tartışıyor olmamız Türkiye Cumhuriyeti devletinin zihinsel olarak değiştiği anlamına gelmiyor. Sadece biz güçlendik. Bir dönem vicdanını kaybeden topluma, bugün Cumartesi Anneleri, Berfo Analar o vicdanı geri getirdi. İyi ki anneler var, iyi ki onların mücadelesi var.” Buldan ise “Cenazelerine ulaşılmayan binlerce kişi var hâlâ bu coğrafyada. Onlar 12 Eylül’de kaybedilirken aslında katledildi. Biliyoruz ki geri gelmeyecekler. Ama umudumuzu korumak ve bu umutla yaşamak istiyoruz” şeklinde konuştu. Kırbayır ailesinin avukatı Eren Keskin ise davayla ilgili şu bilgileri verdi: “Aslında bu dosya bütün kayıp dosyaların bir toplamı gibi. Çünkü devletin işlediği bütün suçların tescilli olarak yer aldığı bir dosya. Bugüne kadar yargılama yapmayanlar, bugün hâlâ gizlemeye devam edenler bu suçun ortağıdır.” C M Y CM MY CY CMY K ‘CEZAEVİNDE 244 TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ HASTA VAR’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, cezaevlerinde 189’u hükümlü, 55’i tutuklu olmak üzere 244 kişinin sürekli hastalığı bulunduğunu açıkladı. Ergin, Ağbaba’nın hasta siyasi tutukluların dosyalarının Adli Tıp Kurumu’nda bekletildiği iddiasının ise doğru olmadı Büyük derinlik stratejisti (!) Davutoğlu ve başbakanı, Suriye yönetimine yıkıldı yıkılacak ömrü biçip durdu... İki yıldır saldırıya kışkırtmadıkları dünya lideri kalmadı! Suriye’de son “şansları” kimyasal gaz kullanımı idi. Çünkü Obama bunu kırmızı çizgisi ilan etmişti! Esad güçleri bütün cephelerde üstünlük sağlamaya başladığı tam o sırada, Esad’ın kimyasal silah kullandığı haberleri pompalandı. Bu söylentiye dört elle sarılan ve tam inanan dünyada belki de tek iktidar oldu Ankara’daki. O gün bugündür, kimyasal silah kullanıldı mı, kullanıldıysa bunu kim yaptı, hiç belli değil. Büyük olasılıkla, Obama’yı müdahaleye kışkırtmak için, muhalifler!.. Ne yazık ki bu entrikada Ankara’dakilerin de adı geçmeye başladı! Bu tezgâh aydınlanır ve Ankara’nın şu veya bu şekilde bir dahli saptanırsa, yandı gülüm keten helva! Uluslararası Mahkeme! Dahası, iktidardan kurtulmak isteyenler varsa dışarıda, bulur eder ilişkiyi ortaya çıkartır. Şimdilik, ÖSO ve köktendincilerin cinayet vahşetleri piyasaya sürülmeye başlandı! Peki bu vahşetin destekçileri kimlerdi? Ülkemizde bunları barındıran, yedirip, içirip, giydirip sağaltarak ve silahlandırarak yeniden savaşa süren. HHH Obama’nın Esad’a müdahale niyetinden, bizimkiler nasıl da sevinmişlerdi: RTE yetmez, Esad’ı yıkmak hedef alınmalı, dedi. Hatta iktidar saflarında, kara harekâtı olmadan Esad’ın işinin bitirilemeyeceği vurgulandı. Dahası, Suriye’ye karşı oluşturulacak bir gönüllüler savaşsaldırı cephesinde yer almaya hazırız bile dediler! Ne kadar çok öldürmeyi seviyorlar! Arınç bile müdahale niyetini duyunca sevinçten gözleri yaşarmıştı. Davutoğlu, RusyaABD ve Suriye arasında kimyasal silah stoklarının belirlenmesi ve teslimi konusunda görüşmeler başlayınca, “savaşsız çözüm oyalamadır” diye barışçı çözüme karşı çıkmıştı! Arkadaşlar, bütün bunları söylediler mi yoksa ben mi hayal gördüm ve uyduruyorum! Bir doktora görünmeye hazırım! Davutoğlu artık barışçı çözümün belki de durdurulmaz bir sürece girdiğini görünce, önceki gün medyanın karşısına çıktı ve bu kez de dedi ki: Biz savaş istemiyoruz. Türkiye hiçbir zaman savaş çağrısı yapmadı. Yahu ben kafayı mı yedim!? Yoksa böyle bir şey demedi mi!? Aha şuraya yazıyorum: Şu barış görüşmeleri çıkmaza girer ve Esad’a yeniden askeri müdahale gündeme gelirse, Davutoğlu ve lideri savaşın ön cephesinde yer alacaklar! Davutoğlu hiç istifa diye bir sözcük duydu mu? Ama Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir böyleleri hiç görülmedi! Zaten olay, bu ikilinin, Türkiye tarihindeki o eşsiz insan Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” sözünün geçersiz olduğunu ilan etmeleriyle başladı! Peki bu açmaza nasıl düştüler? Çooook sıradan: Çöküşleri, Libya müdahalesinde NATO’nun Libya’da ne işi var, demekle başladı ama hemen katıldılar savaşa! Ardından, NATO gözünü bu kez Suriye’ye çevirince, Libya’daki gibi açmaza düşmemek için hemen öne fırladılar, parsayı toplayacaklar ya... “Stratejik derinlik”, Libya ile Suriye’nin asla kıyaslanamayacağını görememişti!!!! Türkiye’nin içine düşürüldüğü çukurun hesabı kitabı bu kadar basittir! Şimdi İngiltere’de mutlaka Esad mı önce gider iktidardan RTE mi üzerine bahsi müşterek oynandığına eminim! Bir Doktora Görüneyim! ILERIHANEDAN10.6X15 9/6/13 1:24 PM Page 1 27 Mayıs Korkusu İki notla bitireyim... a) RTE, Gezi gösterileriyle ilgili dedi ki: 27 Mayıs 1960 ihtilali de böyle öğrencileri kışkırtarak geldi, aynı oyunu deniyorlar. Gençler şöyle dövülüyor, böyle dövülüyor, öğütülüyor diye o zaman da durmadan yayın yapmışlardı, şimdi de tıpatıp aynısı yapılıyor.. RTE’de tarihsel bilincin zerresi yok. Aslında Menderes kafasının aynısı.. Menderes’in bu ülkeye yaptıklarına hiç bakılmaz, seçilmiş iktidarın zulmü, yasasızlığı hoş görülür, eh seçilmiştir, hakkıdır (eee kocadır döver de öldürür de) denir. Askerin müdahalesi yerilir ve keyfi diktator Menderes mazluma dönüşür! 27 Mayıs’ı anlamak mı istiyorsun! Öncesine bak! Başka hiçbir ölçü ve bilgi yoktur! RTE konuşuyor: Gençler şöyle dövülüyor, böyle dövülüyormuş… İki TV kanalı ve bazı gazeteler olmasa Türkiye’ye, ülke çapında hiçbir direniş olmadığına, 6 gencin öldürülmediğine, iktidarın polisinin bütün ülkeyi savaş alanına çevirmediğine ikna edecek! b) 28 Şubat 1997 soruşturması için, medya ve patronlar niye soruşturulmuyor diye syargıya müdahalesi artık gelenekseldir.. RTE intikamcı duygu ve düşüncelerle Türkiye’yi daha büyük kargaşanın içine sürüklemeye çalışıyor. Durdurun şu ülkeyi! Paris’e doğru uçan THY uçağı koku yüzünden geri döndü İstanbul Haber Servisi THY’nin İstanbulParis seferini yapan A330200 tipi yolcu uçağı, kalkışından kısa bir süre sonra yolcuların yanık kokusu olduğu yönündeki şikâyeti üzerine geri dönmek zorunda kaldı. Şikâyetler üzerine kaptan pilot, hava kontrol kulesi ile irtibata geçerek geri dönüş izni istedi. Sorunsuz bir şekilde inen uçakta inceleme yapıldı. Yanık kokusunun, bir yolcunun yanındaki elektronik cihazın kaçak yapmasından kaynaklandığı anlaşıldı. Kontrollerin ardından uçak, yaklaşık 3 saatlik gecikmeyle Paris’e hareket etti. Composite
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle