16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÜL 2013 SALI 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada atasözümüzü bugünlerde tersine okumak ya da yorumlamak gerekiyor... Zira, bu ülkede çoğu zaman olduğu gibi Buenos Aires’te de 2020 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapacak kent seçimini yitirmemizin ardından medyamızdaki, Batı medyasının tersine, kimi yorumlarla gazete manşetlerini okuduktan sonra atasözümüzü şöyle okumak zorunda kalıyor insan: “Eğri oturalım, doğru konuşmayalım!” HHH Medyanın, kimi uzmanların, hele spor basınının yoğun tek yanlı açıklamaları kazanma olasılığına toplumun kilitlenmesini sağladı. Seçimin ertesi, pazar günü medya; özelikle yazılı basın birinci sayfalarında toplumsal düş kırıklığını görkemli biçimde yansıttılar... Önümüzdeki dönemde Tokyo’nun neden kazandığını, ev sahipliğini bu kez de neden yitirdiğimizi saptayacağımız umudunu yineleyelim ve... .....sonucu belirleyen turlarda üç ülkenin aldığı oyları açıklayan ve seçimi nasıl yitirdiğimizi çok açık seçik biçimde ortaya koyan tabloya bir göz atalım... Oylamanın birinci turu: Tokyo’nun daha ilk turda finale kalacağı kesin. Aldığı oy açık ara önde: 42! Buna karşın ikinci finalisti saptayacak oylar eşit: İstanbul 26, Madrid 26! Madrid’i ilk oylamadan itibaren finale götürmek isteyenler; bir başka açıdan bakarsak İstanbul’un ev sahibi kent olmasına karşı olanlar; ekstra oylamada eşitliği bozacak sonucu alamadılar... Madrid 45 oy alırken İstanbul 49 oy aldı! Finalde Madrid’in olamayacağını gören ve İstanbul’un 2020’de olimpiyatlara ev sahibi olmasını istemeyenler; zaten oyu iki kentten yüksek olan Tokyo’ya yüklendiler... Final oylamasını İstanbul açık ara yitirdi: Tokyo 60, İstanbul 26! HHH Gerçeğin bu olmasına karşın ne yazık ki huylu huyundan vazgeçemiyor. Hürriyet gibi bir gazete pazar günü büyük puntolarla spor sayfasında ilan ettiğine göre: “Başbakan RTE’nin yaptığı sunumdaki net mesajları Türkiye’yi finale taşıdı!” Bu manşet şunu söylüyor Türk toplumuna: Türkiye Olimpiyat Komitesi’nin iki yıldır yaptığı, her kesimin övdüğü hazırlıklar, Buenos Aires’teki basın toplantısındaki başarılı açıklamaları, sorulara verdiği doyurucu yanıtlar etkili olmadı. Madrid’in geriye düştüğünü görünce İstanbul’a oy vermek istemeyenlerin oylarını Tokyo’ya çevirdiğini açık seçik açıklayan turların yansıttığı rakamlar da gerçek değil... Fakattt; RTE’nin sunumunda; herhalde çocukluğunda çelik çomak oynadığı günlerden beri olacak spora ve kendini bildi bileli İstanbul’a âşık olduğunu ve... ....“2020 Olimpiyatları’nın gençlerin ülkesi Türkiye’de, 8 bin yıllık tarihi olan barış, hoşgörü ve kıtaların buluştuğu şehir İstanbul’da gerçekleşmesinin olimpiyat ruhuna uygun bir karar olduğunu söylemesi...” ...İstanbul’u finale taşımaya yetti! HHH Buyrun, şayet yerseniz afiyetle yiyin işte manşetteki yalancı dolmayı! Eğri oturduk, doğruyu yine söyleyemedik. Yalakalığın ölçüsünü de yine kaçırdık! HHH Bizim medya başını kuma gömen devekuşu gibi ülke gerçeklerinin başarısızlığa neden olduğunu araştırmaz, tartışmazken hatta Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyelerine genelde egemen olan kaygıları görmezden gelir, Başbakan’ın “Bize haksızlık ettiler” ifadesinin peşine takılmışken... ....Amerika ve Avrupa basını seçimi yitirmemizde etkili olan nedenleri bir bir sıralamaya başladı. Örneğin RTE, güzelim çağdaş cumhuriyet yerine illa ki İslam devletlerini temsil edecek. “Bu yönüyle 1.5 milyarlık İslam dünyası ile bağları da kesip atıyorlar” diyor. Oysa Batı medyası aynı gün olumsuz sonuca “İslamifobinin etkili” olduğunu yazıyor. Başbakan da Avrupalı üyelerin bize oy vermediğini itiraf ediyor. Ama oylarını bizden esirgeyen başta Arap, İslam devletlerinden hiç söz etmiyor. Batı medyası; doping olaylarının, 2020 Olimpiyatları İstanbul’da yapılırsa bölgeye barış getireceğini söyleyen RTE’nin savaş çığırtkanlığının kararın olumsuz çıkmasında etkili olduğunu belirtiyor. New York Times’a göre, Türkiye’deki siyasal istikrarsızlık, RTE’nin otokratik yönetim anlayışı... Guardiana, Newsweek’e, Independent’e göre Taksim eylemlerine verilen sert tepki kaybettirdi... HHH Yakında RTE karara AKP Türkiyesi’ni kıskananlar, hasetten çatlayanlar damgasını vurdu... ...biz değil, Batı ve spor dünyası kaybetti der mi, der! Sayısız insan var hapishanelerde!.. Mustafa Balbay da içlerinden biri... Benim sevgili arkadaşım, nerdeyse kardeşim. İlhan Selçuk’u anımsadım, “Balbay’dan çok şey bekliyorum. Bizlerin yerini dolduracak” dediğini... İlk yazılarından beri izlediğim bir yazar, bir gazeteci... Sayısız kitap yazmış. Beş yıldır “içerde”... Yani özgürlükten, eşinden, çocuklarından, arkadaşlarından, bizlerden kopuk. Çaresizlik içinde yine de hak, adalet, eşitlik, dürüstlük savaşı veriyor. Kapatıldığı hücrelerden dışarısı görülmez ama o daha ötesini de görür, duyar... Niye bu denli ünlü biri. Bir bakıma kendi yapıtlarıyla sağlamış ünlü biri HABERLER Sevgili Mustafa Balbay’a olmayı. Ama iktidardaki bir anlayışın, bir tutkunun insanları olan politikacı namlı kişilerin kurbanı. Ne yapmış? Nedir suçu? Bu öyle bir soru ki kimse doğru yanıt veremez. Çünkü akıl almaz işlerin açıklaması olamaz. Olsa olsa ters kafaların, çıkarcı birtakım niyetlerin düşmanlığı olur. Mustafa Balbay tek başına da değil. Yüzlerce gazeteci, asker, sivil de onunla birlikte ordaki burdaki cezaevlerinde. Beş yıl geçmiş, geçiyor, geçecek de... Kim yaptı bunu? Kim, kim, kim? Bir iktidar gelmiş seçimde ön alarak. O gün bugün tam egemenliğini işte böyle gerçek aydınları ezmeye, giderek yok etmeye, öylelerinin artık yetişmemesine... Mustafa Balbay, Tuncay Özkan sanki iki kardeş. Biri nerdeyse öteki de orda. Aynı partiden değillerse de gerçek laik, cumhuriyetçi bir ordunun erleri. Giderek apayrı bir parti kurulacak, siyaset dünyamıza güvenli bir politika yaşamı getirecek, doğruyu yanlışı ayırt etmeyi bilen, Atatürk Türkiyesi’nin nerdeyse son savunmasını üstlenen... Mahkemede yaptığı savunması kitap olarak da çıktı. Bu nasıl savunma? Baştan başa suçlamayla dopdolu. Kim suçlanıyor? Elbette dürüst yurttaşları toplayıp tutsak kamplarına tıkanlar. Gerçek bir insan isen; adaleti, yurtseverliği, hukuk ve demokrasiyi savunuyorsan, tüm emeğini bu yolda direnmeye vermişsen... İşte sen Mustafa Balbay’sın. Sen, ben, o, hepimiz. Atatürk devrimlerinin cumhuriyetini sonuna kadar olanca güçleriyle koruyanlar, yaşatanlar. Yobazlıklara inat yaşatacaklar... ‘Yerel seçim’ ayarı EMİNE KAPLAN FIRAT KOZOK Erdoğan’ın, aday olacak bakanların istifa edeceğini belirtmesi gözleri kabine revizyonuna çevirdi YILDIRIM YA İSTANBUL’A YA İZMİR’E ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yerel seçimlerde 3 dönem engeline takılan milletvekili ve bakanları aday gösterebilecekleri, bakanların adaylık için görevlerinden istifa etmeleri gerekeceği yönündeki açıklaması, gözleri yeni kabine revizyonuna çevirdi. Erdoğan’ın, 45 bakanı aday yapabileceği, ancak kabine revizyonunun bununla sınırlı kalmayacağı, performanslarından memnun olmadığı bazı bakanları da kabine dışında bırakabileceği belirtiliyor. Başbakan Erdoğan’ın Ar E jantin dönüşünde üçüncü dönemi dolduran milletvekili ve bakanlardan belediye başkan adayı gösterebileceklerini belirterek, “Bazı vilayetlerde vekil veya bakan arkadaşlardan aday belirleyebiliriz. Vekillerin adaylık halinde görevle rinden istifa etmelerine gerek yok. Seçilirlerse istifa etmeleri gerekiyor. Ancak bakanlar için aday olmaları halinde istifa etmeleri gerekiyor. Tabii bunlar risk. Ama bir riski göze almak gerekiyor. Bazı iller buna değer...” yönün panya sürecinin başlamasıyla birlikte aday göstereceği bakanları açıklayacağı, ancak bu bakanların görevlerinden istifa etmeyeceğine ilişkin formüller tartışılmıştı. Bu formüle göre bakanlar kampanyalarını bakan sıfatlarıyla birlikte sürdürecekler, seçilmeleri durumunda da eski görevlerinden istifa edeceklerdi. Erdoğan, son açıklamasıyla bakanların adaylık durumunda istifa edip etmeyeceği tartışmalarına da son noktayı koydu. Kabinede 3 dönem engeline takılan 15 bakan bulunuyor. Bunlardan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, AB Bakanı Egemen Bağış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan belediye başkan adayı gösterilecek isimler arasında sayılıyor. Gözler o bakanlarda: İlk tören Anıtkabir’de CHP’nin, 90. kuruluş yıldönümü nedeniyle Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığındaki partililer Anıtkabir’i ziyaret etti. Törende Ergenekon davasında tahliye kararı çıkan CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal da yer aldı. Kılıçdaroğlu’nun Atatürk’ün mozolesine çelenk bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Beraberindeki heyetle Misakı Milli Kulesi’ne geçen Kılıçdaroğlu, burada Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı. Kılıçdaroğlu ile partililer daha sonra ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kabrini ziyaret etti. CHP; 90. kuruluş yıldönümü nedeniyle gazetelere verdiği ilanda da, “gökkuşağı” rengine boyanan merdivenlerden esinlendi. “Özgür, mutlu ve rengârenk bir Türkiye” başlıklı ilanda, CHP “dev çınar” olarak ifade edildi. ‘Bataklığa sürükleniyoruz’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gazetemiz yazarları Hikmet Çetinkaya, Bekir Coşkun ve Serdar Kızık, ülkemizin AKP politikalarıyla Ortadoğu bataklığına sürüklendiğini vurguladı. Çanakkale’nin Küçükkuyu beldesinde düzenlenen 9. Kültür ve Sanat Festivali kapsamında önceki akşam yazarlarımızın katılımıyla panel gerçekleştirildi. Limaniçi Mübadele Anıtı önündeki etkinlikte konuşan Çetinkaya, Türkiye’nin iktidar politikalarıyla Ortadoğu bataklığına saplandığını vurgulayarak “Türkiye, Suriye krizi nedeniyle dünyanın en çok savaş isteyen ülkesi haline eldi. Bu coğrafyada binlerce insan katlediliyor. Gezi olayları özgürlük talebiyle ortaya çıktı, zorla bastırılıyor” dedi. Bekir Coşkun da, yerel seçimlerin önemine değinerek “AKP’ye oy verenler bile gidişattan rahatsız. İmamı değiştirmenin tek yolu sandık. Ama ne yazık ki muhalefet eksikliği yaşanıyor” dedi. Türkiye’de medyanın görevini yapmadığını belirten Coşkun, “Gazeteciler olarak bunun sorumluluğunu taşıyoruz. Cumhuriyete sahip çıkmalıyız. Muhalefet kendine gelmeli. Bu konuda gençler kül yutmuyor. Onlara yalan söylediğimizde sosyal medya aracılığıyla doğru bilgiyi söylüyorlar. Onlar Gezi Parkı olaylarında ortaya çıktılar, şimdi artık evlerde gençlerin yeri farklı ve ayrıcalıklıdır. Bu gençlere sorumluluğumuzu toplum olarak yerine getirmeliyiz” diye konuştu. Kızık da, “Dünya Türkiye’deki gelişmeleri ve gerçekleri yakından izliyor, biliyor. Gezi Parkı eylemlerindeki özgürlük taleplerinin nasıl bastırıldığını görüyor. Türkiye’nin uluslararası saygınlığı hem içerideki olaylar, hem de uluslararası tutumla azalıyor” diye konuştu. Gazetemiz çizerlerinden Kamil Masaracı’nın hazırladığı ve İsmail Gülgeç’in de karikatürlerinden oluşan sergi de aynı yerde açıldı. Kulislerde, kabinede aday gösterilecek isim sayısının 45 dolayında olacağı konuşuluyor. Ancak Erdoğan’ın kabine revizyonunu bununla sınırlı tutmayacağı, performansından memnun olmadığı bazı bakanları da kabine dışında tutabileceğine işaret ediliyor. Bu durumda 3 dönem engeline takılmayan bakanların da gidebilecekleri belirtiliyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da bir revizyonda kabine dışı kalabileceği kulislerde dile getiriliyor. Ancak Başbakan Erdoğan’ın özellikle çok eleştirilen Ortadoğu ve Suriye politikalarıyla ilgili “Cezalandırdı” yorumlarına neden olmamak için Davutoğlu’nu kabinede tutacağı da belirtiliyor. Sürpriz beklentisi: CHP resepsiyonunda süreç değerlendirmesi Kılıçdaroğlu: Birbirlerine güvenmiyorlar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Merkezi’nde 90. yıldönümü kutlamalarında soruları cevaplayan Kılıçdaroğlu, PKK’nin çekilmesine ilişkin “Güvensizlik üzerine süreç oluşturamazsınız. Geldiğimiz noktada iki tarafın da birbirine güvenmediği bir tablo ortaya çıktı” dedi. Gazetemiz Yazarı CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay da Sincan Cezaevi’nden yıldönümü kutlamaları için gönderdiği mesajda, “Her şey tamam bir tek iktidar noksan” dedi. Kutlamalar sırasında Genel Merkez’in elektrikleri kesildi. Kesintinin nedeninin Ankara Anakent Belediyesi ekiplerinin çalışması sırasında enerji nakil hatlarında meydana geldiği öne sürüldü. Genel Merkez binasının bahçesinde düzenlenen resepsiyon saat 19.00’da başladı. Törene Kılıçdaroğlu ve yüzlerce partili katıldı. Açılış konuşmasını yapan CHP Lideri, “CHP’li olmak demek herkesin umutsuzluğa düştüğü anda inanmak, kimseyi ayırmadan kucaklamak demektir. Özetle CHP’li olmak demek Mustafa Kemal Atatürk olmak demektir” dedi. Konuklara “halkçılar, cumhuriyetçiler, 90 yaşındaki gençler” diye seslenen Kılıçdaroğlu, “Bugün CHP’nin 90. doğum günü. Hepimizin doğum günü kutlu olsun” dedi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından, CHP’nin en yaşlı üyesi 105 yaşındaki Gülizar Karafakıoğlu ile en genç üyesi 18 yaşındaki Melis Kaderoğlu sahneye davet edildi. Kılıçdaroğlu, elini öperek karşıladığı Karafakıoğlu ile Kaderoğlu’na onur belgesi ve plaket verdi. En yaşlı ve en genç üyelerin kadın olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Onlarla onur duyuyorum” dedi. Kılıçdaroğlu, PKK’nin sınır dışına çıkışlarının durdurulduğuna yönelik açıklamasına, “Güvensizlik üzerine süreç oluşturamazsınız. Geldiğimiz noktada iki tarafın da birbirine güvenmediği bir tablo ortaya çıktı. Tabi bunun hesabının Sayın Başbakan tarafından halka verilmesi gerekiyor” dedi. Kılıçdaroğlu, “Bundan sonra nasıl bir yol izlenir” sorusuna ise “Onu Sayın Başbakan’a soracaksanız. Çünkü pazarlığı yapan o, masada oturan o, sözleri veren o, gereğini yapması gereken o. ‘Niye yapmadın’ diye herhalde herkesin soru sorması gerekiyor” yanıtını verdi. Zirve’de eski askere suçlama MALATYA (Cumhuriyet) Malatya’da 18 Nisan 2007’de Zirve Yayınevi’nde 3 kişinin katledilmesiyle ilgili davanın 80. duruşması dün Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tanık olarak dinlenen ihraç edilmiş Uzman Çavuş Ata Atmaca, “Hiçbir sanığı tanımıyorum. Zirve’de kaç kişi öldü, onu bile bilmiyorum” dedi. Duruşmaya görüntülü sistemle bağlanan sanık Varol Bülent Aral ise Atmaca’nın olayın yönlendiricisi olduğunu, eski DYP Malatya Gençlik Kolları Başkanı Ç.Y. ile birlikte suç çetesi kurduklarını öne sürdü. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa’nın, Atmaca’ya sanık Veysel Şahin ile birlikte silah kaçakçılığı yaptıkları iddiasıyla dönemin Malatya Jandarma Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger’in talebi üzerine mahkeme kararıyla dinlendiğini anımsatması üzerine Atmaca, “Telefonlarım dinlenmiş, ne konuşmuşsam açıklansın, herkes duysun. Veysel Şahin’i tanımıyorum” diye konuştu. ‘KCK davaları siyası darbe’ İstanbul’daki 1. KCK davasında sanık avukatları, tarafsızlığını yitirdiğini belirttikleri duruşma savcısının reddini istedi, mahkeme kabul etmedi HATİCE TUNCER İstanbul’daki ana KCK davasında, sanık avukatlarının “tarafsızlığını yitirdiği” gerekçesiyle duruşma savcısını reddi istemi, “usule, yasaya aykırı” olduğu gerekçesiyle reddedildi. PKK’nin üst yapılanması olduğu iddia edilen KCK içerisinde faaliyet gösterdikleri gerekçesiyle çoğu BDP yöneticisi 97’si tutuklu 205 sanıklı İstanbul 1. KCK davasına 3 aylık aradan sonra devam edildi. Tüm sanıkların avukatı Ercan Kanar, söz alarak “Cumhuriyet Savcısı İsmail Işık, mütalaalarında yaptığı yorumlarla makam olarak değil, kişi olarak taraf konumuna gelmiştir” dedi. Işık’ın sanık ya da avukatların “Türkiye milleti”, “Tutuklama siyasi rehinliğe dönüşmüştür” gibi sözleriyle ilgili suç duyurularında bulunduğunu anlatan Kanar şöyle devam etti: “Savcı, ihbar organı gibi faaliyet göstermektedir. Eski Yargıtay Başkanı Prof. Sami Selçuk’tan alıntı yapılarak tekrarlanan özel yetkili mahkemelerin pratiğine yönelik eleştiri, kovuşturma savcısınca suç duyurusuna muhatap olabilmiştir.” Kanar, Işık’ın reddini, bu kabul edilmez ise Işık’ın çekilmesi ni istedi. Mahkeme ise “yasalarda ve uygulamaladan ‘savcının reddi müessesi’ olmadığı” gerekçesiyle talebi reddetti. Savunmasını Kürtçe yapan tutuklu sanık eski BDP MYK üyesi Cesim Soylu, “Burada yargılanan demokratik Kürt siyaseti ve BDP’dir. Partimizin yöneticilerinin tutuklanması siyasi bir darbe niteliğindedir” diye konuştu. AKP hükümetinin ilk iktidar döneminde “çözüm”den söz etmeye başladığını ifade eden Soylu, “Sayın Başbakan seçim hesapları yaparak çözüm süreci ile baskı arasında gidip gelmeye başladı” dedi. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ rdoğan’ın bakanların istifası konusundaki “Bazı iller buna değer” sözleri de dikkat çekti. Erdoğan’ın özellikle İzmir, İstanbul, Eskişehir gibi illeri işaret ettiği belirtiliyor. İzmir için adı geçen isimlerin başında ise Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım geliyor. Yıldırım’ın adı İstanbul için de güçlü olarak dile getiriliyor. Egemen Bağış’ın, İstanbul’da bir ilçe ya da bir sahil kentinde aday gösterilebileceği, Fatma Şahin’in Gaziantep, Faruk Çelik’in Bursa’da aday gösterileceği belirtiliyor. Suat Kılıç ve Nihat Ergün de aday gösterilmesi beklenen isimler arasında. deki açıklaması partiyi hareketlendirdi. Parti kulislerinde hangi bakanların belediye başkanı adayı gösterilebileceği, kabinede nasıl bir revizyon olacağı konularında şu değerlendirmeler yapılıyor: İstifa tartışması noktalandı: Erdoğan’ın kam CHP 90 YAŞINDA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle