16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 EYLÜL 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 900 Yıl Değil... 4 Yıl Öncesi Yeter Kınalıyı Kınamak Olimpiyat 2020’yi kaybettik. Ama gençlik ve spor adına çok şey kazandık: Bu konulardan sorumlu Bakanımızın, Ankara’da ucuza kapattığı tarihi evler ve AKP’li belediyeye sattığı şahsi 2. el oto gibi olaylardan etik düzeyini biliyorduk. Başbakan’ın evrak çantasını taşıma imtiyazının sadece onda olduğunu görmüştük. Şimdi de kendisinin şahsi edepadap düzeyini de öğrenmiş olduk. Keşke, “Sevinenler kına yaksınlar” demek yerine, ruj ve oje sürsünler falan deseydi. “Kına”yı Batı dillerine çevirmek ve Sayın Bakan’ın meşrebini yabancılara anlatmak daha kolay olurdu. Tarihi herkes bir yerlerden başlatıyor. CHP lideri Kılıçdaoğlu ise çok gerilerden başlattı. Maksadı, bu Başbakan gibi bir yöneticiyi bu ülkenin 900 yıldan beri görmediğine dikkat çekmekti. Biraz da cömert ve tedbirli davrandı. Öyle ya, yandaş bir tarihçi çıkabilirdi. Sinop’ta kurulup yıkılmış Pervaneoğulları Beyleri arasında fırıldak bir beyin ismini ortaya atar, bakır karışık altın para bastığını falan kanıtlamaya kalkardı. Kemal Bey’in çizgiyi ilk haçlı seferlerine kadar gerilere götürmesi bundan. Ama Başbakan, Kılıçdaroğlu’nun bu açık mesajını duymak yerine bu sözünde açık bulmaya yöneldi: “1915’teki, dedi, Çanakkale Savaşı da bir haçlı seferiydi!” Buyurun buradan yakın! Vitesi araziye takın. O kadar eskiye gitmeyin.. Mesela, son 98 yıla bakın! Demeye gerek yok. Hatta daha yakına, 4 yıl öncesine bakalım. Bu köşede 24 Temmuz 2009 günü yayımlanan yazıya göz atalım: “CHP lideri Baykal, dün ‘Yargı ile derdi olan bir iktidarın, yargıyı düzenlemeye hakkı olamaz!’ dedi. Çünkü, yargı bağımsız işlerse Erdoğan, başının dertten kurtulmayacağını çok iyi biliyor. ‘Dokunulmazlık ilkesine’ sımsıkı sarılması... Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na el atması da bundan. Çünkü, adalet de balık gibi baştan.. Yani Başbakan’dan kokuyor. TBMM’de derin dondurucuya koyduğu 2 ayrı suç dosyasını hep gündemde tutmak gerekiyor: İstanbul Milletvekili R. T. Erdoğan, AKP milletvekilleri Mustafa Açıkalın (Sivas), İdris Naim Şahin (İstanbul), Mikail Arslan (Kırşehir) ile birlikte ‘Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak’... (...) Üstelik bu iki davanın dosyaları da hazır. İçlerindeki belgeler de fotokopi değil. Hepsi ıslak imzalı!. (...) Bu ülkede, ne yazık ki başbakanlar ve maliye bakanları idam edildi. Ama hiçbirisinin suç dosyasında ve idam yaftasında ‘yolsuzluk, evrakta sahtekârlık, kalpazanlık, vergi kaçakçılığı gibi yüz kızartıcı suçlar’ yoktu! (...) Adalet ve Kalkınma Partisi tabelasında, temenni olarak yer alan ‘Ak’ adına layık milletvekili sayısı parmakla gösterilecek miktarda… Bunların arasında keşke Başbakan da yer alsa. Ne yazık o yok. Ama o, bundan hiç mi hiç rahatsız değil. Olsa, ‘dokunulmazlığını’ kaldırtır, gidip hesap verir, aklanır. 2015’ten sonra çekileceğini söylediği siyasetten de aklanmış olarak ayrılır. (...) Türkiye’de adalet geç tecelli ediyor. Ama sonunda mutlaka tecelli ediyor. Tayyip Bey’in hocası eski Başbakan Erbakan’ın kayıp trilyon davası yıllarca sürdü. Hoca’nın yaşı 80’i geçti. Ama sonunda mahkum oldu. Adalet, elbette Tayyip Bey için de tecelli edecektir. Kendisi 50’lerinin ortasındadır. Şansı varsa aklanıp temizlenmesi 80’inden önce olacaktır.” HHH Başbakan’ın 900 yıl önceye itiraz edip 1915’teki Çanakkale Savaşı’na atıf yapması, belki de kendi özel kişisel tarihini 100. yıl parantezine almak istemesinden. Ona göre de ülkemizin asıl tarihi, 2015’te Çankaya’ya çıktığı ve Çamlıca’daki Tayyibiye Camii bittiği zaman başlayacak. Çanakkale Zaferi’ni 2015’te Çankaya Zaferi ile birlikte kutlayacak. Elbette sokaktaki yüzde 50 ile elinde ve evlerinde zorla tutuğu yüzde 50’nin dengesi hiç bozulmazsa. [email protected] Film Tutmadı!.. Film yaptılar tanıtım için, Arjantin’de Türkiye’yi anlatıyorlar, olimpiyatları istiyoruz. Nasıl olsa İspanya’da ekonomik kriz, Japonya’da nükleer santral sızıntısı... Türkiye büyük ülke, uluslararası saygınlığı yüksek, nereden baksan hakkımız! Demokrasi, insan hakları, özgürlükler çağdaş düzeyde! İnsanlar mutlu, huzurlu. Gençler cıvıl cıvıl, şen şakrak, umutla bakıyor hayata. Genç kızların saçları özgürce uçuşuyor rüzgârda, bir tek türbanlı yok. Delegeler seyredecek, oylar İstanbul’a gidecek... Film tutmadı... Dünya küçük, herkes birbirini izliyor, tanıyor, biliyor. Olimpiyat pazarlamasının ardında farklı hesaplar, güçler var ama Türkiye’nin hali ortada. Bölünmüş bir toplum, ayrıştırılmış, ötekileştirilmiş insanlar. Muhalefete aman yok, özgürlüğe tahammül... Yasaklar, baskılar, tutuklamalar, davalar... Gezi Parkı eylemleri mesela. Polisin orantısız gücü, TOMA’lar, gaz bombaları. Beş can gitmiş, günahsız. İsmail’in annesi, oğlunu öldüren katillere, “Utana utana yaşasınlar” diye haykırıyor. Gözlerini kaybetmiş insanlar, yoğun bakımlarda kalmış. Gazeteciler, aydınlar, bilim insanları, askerler hapiste. Yargı, adalet, hukuk hak getire. Bölünmüş bir toplum, ayrıştırılmış insanlar. İktidar ODTÜ’ye takmış, ağaçlar devriliyor iş makinelerinin canavar dişlerinde. Kentler kaynıyor yine. Mısır’da General Sisi’ye karşı halkı sokağa çağıranlar, kendi ülkelerinde demokrasi ve özgürlük isteyenlere meydanları yasaklıyor. Başka bir olimpiyat gerçeği var sokaklarda, Gezi Parkı olaylarında. Atletizmde mesela; gençlerimiz uzun ve kısa mesafede iyi koşturuyor, polisten kaçarken. Yüksek atlıyor, uzun atlıyor, triatlon yapıyor mecburen. Güvenlik güçleri atıcılıkta pek başarılı, gaz fişeklerinin mermileriyle kafalara tam isabet sağlanıyor. Taş, sopa sağanağı, cirit, gülle antremanı. İzmir Kordon’da denize dökülenler, yüzmede yarışıyor... HHH Spordaki duruma gelince... Doping mesela. Muhalif sporcuların önü kesiliyor, milli takıma alınmıyor. Kadınlara ayrı, erkeklere ayrı olimpik havuz kafası. Üniversite yurtlarını kız erkek ayırma çabası... Okullarda beden eğitimi derslerini azaltma girişimi... HHH Uluslararası pozisyona gelince. Ne yazıyor dünyanın sayılı gazeteleri? “Otokratik yönetim...” Daha da önemlisi, savaş çığırtkanlığı. Suriye’ye savaşta, öncü ülke yaptılar Türkiye’yi. Kanı kanla yıkama derdine düşmüş bir memleketiz dünyanın gözünde. Güvenlik meselesi. Ne olacaktı? Japonya’da Fukuşima’nın nükleer sızıntısını bile göze aldılar. Türkiye’deki “gazdan” tırstılar! Okur Öfkesi Bre Allah’tan korkmazlar. Ülkenin en güzide iki kulübünü “temizlen de gel!” diye Avrupa’dan men etmişler. Madalyalı atletlerin bile dopingli çıkmış. Polisin, sekiz on kişilik kalabalık görünce basıyor biber gazını, tazyikli, arada da eczalı suları. Sabah akşam cehennem azabından beter bir trafiğin var. Kusuru ODTÜ’lü öğrencilerde arayan saldırgan belediye başkanların, ağzı kınalı bakanların var. Biraz edep YaHu! Ali Osman Akçalı Ümraniye İST. Ne mutlu tarih i sıkıcı olan halka. Montesquieu HARBİ SEMİH POROY ‘Yurtta Gaz, Cihanda Füze’, Olimpiyatım Nerdee? Olimpiyatları alamamamız başta Suat Kılıç olmak üzere, her hükümet üyesini çok üzmüş. “Kına yakın bari” diye muhalefeti ağır şekilde suçlayıp kendilerini “aklamaya” çalıştılar. Şaka mı bu? Bir yandan cümbür cemaat Arjantin’e gidip “Gezi’de bir sorun yok’ diye olimpiyat isteyecek, diğer yandan buna paralel olarak ODTÜ’de faşizm sergileyeceksiniz! Cumartesi televizyonu bir açtım ki Erdoğan Buenos Aires’te bölgeye “barış ruhu” vermekten söz ediyor. Acaba daha birkaç gün önce uçak ve füze ile bomba yağdırma talebi aynı ruhun bir parçası mı? Biraz ciddi olalım. Kadın tenisçi ve atletlerin bacakları görünüyor diye yaygara koparanların, bira içenlere “ayyaş” diyenlerin sonuca üzülme hakkı var mı? Kadınların yarısının vücudu görünecek diye spor yapmadığı ve yaptırılmadığı, diğer yarısının baskı ve aşağılama yaşadığı bir ülkeye, kim olimpiyat verir ki? Lise merdivenlerine, olimpik havuzlara kızerkek ayrımı isteyenlerin, Picasso resmi buzlayanların olimpiyat ruhuyla ne ilişkisi olabilir? İçeride ODTÜ’ye polis çıkarması yapacaksın, dışarıda “savaş savaş” diye kıvranacaksın, ne bekliyordun? Olimpiyat, rant değil, sorumluluk almaktır, kadın erkek eşitliğidir, demokrasidir, biber gazı değil, evrensel kardeşliktir, savaş değil barıştır. Madem “Askerlik yan gelip yatma yeri değil savaşma yeridir” o zaman, o kirli savaşınıza çocuklarınızı, torunlarınızı yollayın ön cepheye dedik, ama pek bir hareket göremedik! Savaşı seçimlerden ve muhalefetten kurtulmak için uydurma bir resmi bahane olarak kullanacaksanız, halk bunları yemez! Başka kurnaz taktik bulun! Nerede “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyen benim liderim, nerede “Yurtta gaz, cihanda füze” diye yırtınan bu utanılası mantık! NATO bile “Bu benim savaşım değil” derken, BM raporu bile yokken, ABD vatandaşlarına “Adana’yı boşaltın” diye bizi öne sürüyorsa vay halimize! Doğruları söyleyenlere “kına yakın” diye sataşıp laf sokanlar: Artık özeleştiri nedir öğrenin. Yağcılığın yararı yok! Sonuçta bizi bu durumlara düşüren hükümetten demokratik yollarla bir an önce kurtulmamız lazım. Sevgili dostumuz İP Başkanı Doğu Perinçek, “Yıkılan AKP’nin Restorasyonunda CHP’ye Verilen Rol” başlıklı yazısında, başta Ataol Behramoğlu ve ben olmak üzere, “iyi niyetinden kuşku duymadığı, Türkiyemizin sağlam ve güvenilir aydınlarına” bir ikaz yaparak Türkiye’nin Abdullah Gül destekli Gülen cemaati ve CHP işbirliğiyle değil, CHP+İP+MHP milli güç birliğiyle ancak düzlüğe çıkabileceğini vurguluyor. Şimdi tabii buna hemen birkaç onay ve itirazı aynı anda getirmem lazım. CHP’nin, muhalefetin merkezi olması gereği, sıkça dile getirdiğim ve matematiksel net bir tespit. Ve tabii ki burada CHP’nin, başta İP olmak üzere, merkez ve solun diğer partileriyle gireceği kader birliğinden söz ediyorum: Yani Cindoruk, DSP, ÖDP, TKP ve ister tek kişilik, ister yüzde yarımların partileri. Çünkü bu ittifaklar, kararsızları ve küskünleri de aynı sepete yöneltir. Yani hiçbir aşamada Perinçek’in sözünü ettiği GülGülen ekipleriyle ittifakı aklıma getirmedim. Bu konuda en küçük şüphe kamuoyuna sızdıysa, bunu net olarak reddetmek Kılıçdaroğlu ve ekibinin ivedi görevi. Ama burada enerjisine de hayran olduğum Perinçek’e bir ikaz yapacağım: Görüyorum ki hâlâ tüm yaşananlara rağmen MHP’yi bir umut olarak görmeye devam ediyor. O zaman kendisine önce 30 Ağustos’ta yaşananları hatırlatayım: Tekirdağ’da Vali Ali Yerlikaya ve eşinin ev sahipliğinde düzenlenen resepsiyonda, MHP Tekirdağ İl Başkanı Enes Kaplan “içki servisi yapılmasını protesto etmek amacıyla” örgütüyle beraber resepsiyonu terk etti. AKP değil, MHP İl Başkanı! Şimdi biri diyebilir ki “Bir kişinin tavrı partiyi bağlamaz, bununla MHP yargılanamaz”. Ben MHP’yi yargılamıyorum ki! İstedikleri kararı uygularlar. Ben laikdemokratulusalcı cephe ile MHP’nin sanılanın aksine ciddi ve kalıcı bir doku uyuşmazlığında olduğunu düşünüyorum. Bu olay yalnız bir güncel ek. Yoksa, biliyoruz ki MHP her fırsatta AKP’ye “stepne” gibi sadık bir hizmet taşımış. Hatırlarsak mesela 367, Cumhurbaşkanlığı, 4+4+4 gibi sayısız konuda AKP ne zaman zora düşse, ona yardım halatı atan hep MHP’dir. Bu tespiti de kimse görmezden gelemez. Benim gözümde MHP’yi muhalif bir parti sanmakla, AKP’yi ileri demokrat sanmak arasında inanın pek fark yok. Bu yalnız Sn. Bahçeli’nin kişisel tercihlerinden değil, partinin her an dindarlıktan siyasal İslama veya dinciliğe kayabilecek “MilliyetçiMukaddesatçı” tabanından kaynaklanmaktadır. O nedenle yalnız CHP’yi değil, İP’i de ciddi şekilde ikaz etmek lazım. BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] T.C. KIRIKKALE 4. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/104 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Kırıkkale il, Merkez ilçe, 51 Ada No, 18 Parsel No, Fabrikalar Mahallesi, 22 bağımsız bölüm 4. kattaki dairenin tamamı. Daire 3+1 şeklinde ıslak zeminler yapılı diğer zeminleri yapısız, dış kapısı çelik kapı, iç kapıları takılı pencereleri PVC’dir. Adresi: Yeni Mahallesi, Sakarya Cad. No: 75 Birlik Apt. Daire No: 22/ Kırıkkale Yüzölçümü: 100,00 m2 Arsa Pay/Payda: 103/2471 İmar Durumu: Kırıkkale Belediye Başkanlığı imar planında kalmakta olup, Ayrık nizamda 3 kat yüksekliğinde “Konut” alanında, Taks: 0,30 Kaks: 0,90’dır. Kıymeti: 78.076,92 TL KDV Oranı: %1 Kaydındaki Şerhler: Taşınmaz Türk Ekonomi Bankası lehine 1. derecede ipoteklidir. 1. Satış Günü: 22/10/2013 günü 10.5010.55 arası 2. Satış Günü: 18/11/2013 günü 10.5010.55 arası Satış Yeri: Kırıkkale Adliyesi Zemin Kat Kurum Arşivi Önü Kırıkkale Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden; artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/104 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur.19/08/2013 (İİK m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 53970) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Trabzon 1 yöresine öz 2 gü, altın ya da gümüş 3 tellerin elde 4 örülmesiyle 5 yapılan ku 6 yumculuk işi. 2/ Eski Türk 7 lerde, ölmüş 8 ataların tapı 9 lan suret ve heykellerine 1 2 3 4 5 6 7 8 9 verilen ad... Eti 1 P A R A L O J İ lezzetli bir tatlı su 2 U Y U Z L AMA balığı. 3/ Dansta 3 L H A R A B A T erkeğe eşlik eden 4 M A S A N O N A kadın... Can sıkınİ R tısı, usanç. 4/ El ya 5 A V A R Y A 6 N A T O K A Y A da yüz hareketle7 T İ K İ T E K riyle gösterme... S Sodyum elemen 8 K A Y A R T O tinin simgesi. 5/ 9 Ü R E S EMA İ Pembe renkli şarap... Parola. 6/ Hawaii Adaları’nda yaşayan, ispinoza benzer bir kuş... “O yer” anlamında kullanılan sözcük. 7/ Farklı bir halkı ya da kültürel bir grubu belirtmekte kullanılan sözcük. 8/ Tarımbilim. 9/ Telefon sözü... Kızartılmış ekmeği et suyuyla haşlayarak yapılan yemek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Halk dilinde saka kuşuna verilen ad. 2/ Gemiyi baştan ya da kıçtan halatla karaya bağlama... Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı. 3/ “Dost, metres” anlamında argo sözcük. 4/ Bir renk... Okul, kışla gibi yerlerde hastalar için ayrılmış bölüm. 5/ Kuzu sesi... Halk dilinde kırmızı pul bibere verilen ad. 6/ Mesaj... Küçük erkek kardeş. 7/ “Eğil bir ... / öpeyim / Ay karanlık görmezler” (Türkü)... Herhangi bir enerjiyi devinime çeviren aygıt. 8/ Doğalgazın önemli bir bileşeni olan gaz... Bir tür iskambil oyunu. 9/ Üzüme düşen ben... Köpek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle