19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ ‘ DOĞRUysa KATILIRIZ, DEĞİLSE KATILMAYIZ’ DİYOR ÇARŞI’NIN ÖNDE GELENLERİ 9 Duruşumuz aynı HİLMİ TÜRKAY Beşiktaş’ın maçlarını Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nda oynayacak olması SiyahBeyazlı kulübün taraftar grubu olan Çarşı’da birçok soru işaretlerine neden oluyor. Çarşı’nın içinden kişilerle yaptığımız sohbetlerde aldığımız yanıtlar oldukça dikkat çekici. İstenmeyen olayların çıkabileceğinden endişelenen grup üyeleri, “siyasi” sebeplerden dolayı yaşanabilecek olumsuzluklar için önlemlerin yeteri düzeyde olmaması durumunda tatsızlıkların kaçınılmaz olacağı görüşünde. İşte Çarşı grubunun söyledikleri: “Beşiktaşımız bu sezon maçlarını Kasımpaşa’da oynayacak ama kafamızda birçok soru işareti var. Çünkü Kasımpaşalı taraftarlarla aramız hiç iyi değil. Gezi olaylarında takındığımız tutum ve Kasımpaşalıların siyasi duruşu birbiriyle tamamen zıt. Bu da her an olayların çıkabileceğini gösteriyor. Kombinelerimizi her sezon olduğu gibi aldık. Bir gerçek var ki maçlar çıkacak olaylar yüzünden burada devam etmez.” “Devamlı tribünün içinde olan kişileriz. Hak, hukuk, adalet diyorlar, bir araya koyuyorlar ama hak yok, hukuk yok, adalet nerede? Arkadaşlarımızın ifadesini aldılar. Sorular ilginç. Savcı sormuş; ‘TOMA’yı kim satıyor? Davulcu Vedat diye bir karakter çıkmış tanıyor musun? Davulcu Vedat kim?’ Elinde telefonla konuşanı aldılar. Gezi Parkı Direnişi’ni Çarşı başlattı dediler. Gezi Parkı’nda 50 bin Çözüm Sürecinde Karamsar Bulutlar Ocak ayında başlayan ve hükümetin artık “8 aydır kimse ölmüyor” diyerek kamuoyuna sunduğu PKK ile müzakere yöntemiyle Kürt sorununa çözüm süreci, son günlerde hem AKP hem de BDPPKK çevrelerinden gelen açıklamalarla karamsar bir seyir içine girdi. Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüşen BDP’liler ısrarla müzakerelerin ilk aşaması olan ‘silahlı PKK’lilerin sınır dışına çıkışı’ sürecinin tamamlandığını ve artık ikinci aşama olan hükümetin söz verdiği yasal adımlara gelindiğini vurguluyor. Hükümetin hazırlıklarını sürdürdüğü demokratikleşme paketinin en geç 1 Eylül’de kamuoyuna açıklamasını, 15 Ekim’e kadar da Meclis’te yasalaştırma sürecinin başlatılmasını istiyorlar. Hatta Öcalan’ın bu tarihler konusunda hükümete “15 Ekim’e kadar adım atılmazsa artık ben yokum. Siz isterseniz müzakereyi Kandil’de KCK ile yürütün” uyarısı yaptığı da BDP’liler tarafından kamuoyuna açıklanmış durumda. HHH BDPPKK çevrelerindeki bu tutum, iktidar kanadı AKP’de ise büyük tepki görüyor. Başbakan’ın özellikle bu meseledeki siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan, hem Öcalan’ın hem talepleri hem de BDP ve PKK’den gelen tehdit kokan açıklamaların sürece zarar verdiği kanısında. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Ortada gerçek bir çekilme yok. Çekilenler çocuk, yaşlı ve kadın. Ancak yüzde 20 düzeyinde” açıklamasını anımsatan Akdoğan, Öcalan’ın PKK üzerindeki hâkimiyetini de yeniden sorgulamaya başladı. Akdoğan’ın “Öcalan’ın haziran demesine rağmen eylüle gelmişken çekilmenin yüzde 20’lerde kalması, Öcalan’ın sözünün havada bırakıldığını gösterir” sözleri bunun son örneği. HHH Erdoğan ve AKP sözcüleri diğer yandan ise çözüm paketiyle ilgili çalışmaların sürdüğünü ancak PKKBDP kanadının direttiği 1 Eylül, 15 Ekim gibi tarih sınırlamalarını kabul etmediklerini ortaya koyuyorlar. Gelinen noktada gözler Başbakan’ın gelecek hafta kurmaylarıyla yapacağı çözüm paketiyle ilgili son toplantıya çevrildi. Başbakan bu toplantı öncesinde verdiği son demeçlerde “anadilinde eğitim yok”, “barajın kaldırılması ya da düşürülmesi yok’ ve “genel af asla yok” diyerek çıtayı da belirlemiş oldu. Demirtaş ise bu kıstasları içeren bir paketin içeriğinin kendilerini tatmin edip etmeyeceği konusunda, “Hiçbir şekilde bizim beklentilerimizi karşılamayan bir paket olursa buna asla evet demeyiz” çıkışını yaptı. HHH Başbakan’ın önceki akşam Mart 2014 yerel seçimleri için ‘sandığa silahların gölgesinde girilmesin, vatandaş hür bir şekilde seçime gitsin’ şeklindeki açıklaması da çözüm sürecinin yarattığı sükunet ortamını yerel seçimlere kadar koruma arzusunu da gösteriyor. O hem süreci, PKKBDP çizgisinin istediği bazı adımları atmadan devam ettirmek istiyor. İktidarın ‘seçimlere endeksli stratejisini’ gören diğer taraf ise sandık tarihi yaklaştıkça daha çok sıkıştırıyor. Bu gergin süreçte AKP ile BDP ilişkilerinde de gelgitler yaşanıyor. Akdoğan son yazılarından birinde sürecin önemli aktörlerinden BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için “Üst perdeden konuşmalar yaparak hükümet sözcülerini aşağılayan sözler sarf etmesi parti genel başkanlığına yakışmayacak bir çiğliktir” ifadelerini kullandı. Demirtaş ise son demeçlerinde hükümet ile son 15 gündür paket üzerinde bir temasları olmadığını vurgulayarak süreçteki bir başka sıkıntıyı dile getirmiş oldu. HHH Çözüm sürecine ilişkin tarafların açıklamalarıyla ortaya çıkan bu tablo, tıkanma olmasa bile karamsar rüzgârların estiğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor. Bu karamsarlık dağılıp işler rayına mı girecek, yoksa bir çözüm denemesi daha başarısızlıkla mı sonuçlanacak? Sorunun yanıtını öğrenmemize az kaldı. Y en l e s ük im 4 “Fok katliamı yapıyorlar, biz karşı çıkıyoruz. Tabiat varlığı diyorlar, ‘altın’ var diye Kaz Dağları’nı kazıyorlar. Siyanür kullanıyorlar, havuza koyuyorlar. Sonra o su... Eski Açık tribününün taşları tarihmiş. Haydarpaşa Garı tarihi eser değil mi? İşine gelen tarihi eser, işine gelen değil. İnönü’nün yarım metre ötesi tünel. Oradan hiç tarihi bir şey çıkmadı. Nedir tarih? Çarşı’daki amaç; yanlış yapılanları göz önüne sermek” diyor Çarşı. tribünde yapma.’ Bizim duruşumuz hep aynı.” “Fog katliamı yapıyorlar, biz karşı çıkıyoruz. Tabiat varlığı diyorlar, ‘altın’ var diye Kaz Dağları’nı kazıyorlar. Siyanür kullanıyorlar, havuza koyuyorlar. Sonra o su... Eski açık tribünün taşları tarihmiş. Haydarpaşa Garı tarihi eser değil mi? İşine gelen tarihi eser, işine gelen değil. İnönü’nün yarım metre ötesi tünel. Oradan hiç tarihi bir şey çıkmadı. Nedir tarih? Çarşı’daki amaç; yanlış yapılanları göz önüne sermek.” “Beşiktaş tribünlerinde gruplar var. Asya Kartalları, Karagümrüklüler, Antipati gibi. Çarşı bunlardan bir tanesi. Semtten gelen insanlar var. Maltepe’den, Suadiye’den, Kartal’dan. Yönetici bedava bilet dağıtıyorsa yanlış. Çıkarcıları aramızda tutmuyoruz. Eskiden her şey daha güzeldi.” “Üçüncü kuşak Çarşı geliyor, bunlar görerek yaşayarak oluyor. Biletleri yok, para toplarız, maça sokarız. Deplasmana gideriz üzerimizde atkı, şapka vardır. Oralarda Kartal Yuvası olmadığından isteyenlere üzerlerimizdekini veririz. Amaç insanlar mutlu olsun.” Çarşı yükselen değer insan vardı farklı ideolojilerden. İnsanların isyanı haksızlıklara. Baskıyla, şiddetle insanları nereye kadar durduracaklar. Çarşı’nın içinde elbette farklı görüşler var ama bu işe yansımaz. Çarşı’nın bir duruşu var.” “Gezi Parkı Direnişi sırasında semtte, sahte ‘feda tişörtü’ giymiş sivil polisler vardı. Beşiktaş taraftarının arasına karışmış, gözlem yapıyorlardı. Ama hemen anlaşılıyordu Beşiktaşlı olmadıkları. Biz kimseye biat etmeyiz. Doğruysa katılırız, değilse katılmayız. Twitter’da çok yazan, çok konuşan var. Fakat etki yapmaz. Bizi bağlamaz. Biz hep ezildik. Yaşlanıyor mu? Kanun herkes için keşke aynı olsa... Bu ülkede kanun yok. Gezi olaylarının üçüncü, dördüncü günü herkes Beşiktaş’a geldi. Çarşı Türkiye’yi estirdi, salladı. Sokağın sesi oldu ama bir barakamız dahi yok. Sloganımız; ‘İnancını yaşa, siyasetini ‘Kalk ayağa, yürü güneşe’ ERK ACARER Futbolu sosyal olaylara duyarlı olmak konusunda tetikledi Çarşı grubunun içinden olanlar İstanbulUnited ruhunun Gezi Direnişi sırasında kendiliğinden ortaya çıktığını ve bu ruhun süreceğini söylüyor. Balık pazarıyla, çarşı içiyle, sahil şeridiyle, cumbalı evleri ve geçmişte kalan anılarıyla, biraz siyah, biraz beyaz ama daha çok da renkli olan bir yerin tam ortasında duruyor semt çocukları. Coşkulu bir filmin başrol oyuncuları gibi hepsi. Sert bir dilleri olduğu ortada… Sloganları, sözleri, paylaştıkları zihnimizde. “Fragman biter gerçek film başlar!” Polisin, sosyal medyaya düşen görüntülerine gülüyor tümü. “Anamızı ağlattı Çarşı” diye serzenişte bulunuyor polis amiri. Gerçek şu ki, Beşiktaş’ın taraftar grubu, dünyadaki tüm baskıcı iktidarların bir afyon ve toplumları uyuşturma aracı olarak kullandığı futbol topunu, tam tersi bir mecraya sürükledi. İşte bu noktada da “anlaşılabilir” bir korku yarattı. Çarşı, bunun ötesinde diğer futbol kulüplerini destekleyenleri de “sosyal olaylara duyarlı olmak konusunda” tetikleyerek kaygıyı derinleştirdi. Farklı takımları tutan taraftarları birbirlerine yakınlaştıran Gezi Direnişi’nin, futbol terörünü bile bitirebileceği sinyalleri vermesi, ‘Merhametlidir, duyarlıdır’ iktidarla birlikte futbol programcısının da işine gelmedi. Direniş sırasında, polisin sıktığı gazdan bayılan Fenerbahçelinin yanına önce bir Galatasaraylının koşup “Kalk kardeşim, bizi Fenerbahçe Stadı’nda yeneceğiniz daha çok maç var” diye seslenmesi hiç kimsenin alışık olduğu bir durum değildi. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında da “Üç Büyükler”in taraftarları tarafından “İstanbulUnited” diye ortak bir ruh yaratılmasında da Çarşı’nın payı vardı. Kısa bir süre önce birbirlerini görmeye tahammül bile edemeyen taraftar grupları, bir süredir üzerlerinde kendi takımlarının formalarıyla birlikte oturup kalkıyor hatta birbirlerinin maçlarına gidiyorlar. Çarşı grubunun içinden olanlar bu ruhun direniş sırasında kendiliğinden ortaya çıktığını aktarıyorlar. Gezi Parkı içerisinde kurulan Beşiktaş çadırında nöbet tutan bir Çarşı üyesi bu yakınlaşmayı şu sözlerle aktarıyor: “Çarşı duyarlıdır, Çarşı merhametlidir, Çarşı her türlü haksızlığın karşısında olmayı ilke edinmiştir. ‘Haydi kalk ayağa, yürü güneşe.’ Takım sahaya çıkarken bu şarkı çalar. Sözleri bize uyar. Biz Gezi Parkı’nda nöbet tutanların çadırları sabaha karşı yakılmaya başladığında Taksim’e çıkma ‘Biz böyle topa girmeyiz’ ya karar verdik. Bir fenomen olmak gibi bir niyetimiz yoktu. Biz inançlarımızın peşinden gittik sadece. Orada olduğumuzu gören Fenerli, Galatasaraylı ve Trabzonsporlu arkadaşlarımız bizi arayarak ‘Formalarımızla yanınıza gelebilir miyiz?’ diye sordular. Bundan mutluluk duyacağımızı söyledik. Hatta çadırımıza Fener ve Galatasaray flamalarını kendi ellerimizle astık. Orada her şey kendiliğinden oldu. Şimdiye kadar görülmemiş bir kardeşlik ruhu yaratıldı. Bunu başlatmış olmaktan son derece gururlu ve mutluyuz.” Sözün Çarşı’nın direniş içerisinde nasıl olup da bu kadar organize olabildiğine gelmesi de doğal. Çarşı temsilcisinin bu noktada söyledikleri son derece anlaşılır: “Bunu daha önce bizi yakından tanımayanlar çok sordu. Aslında cevap son derece basit. Biz tribünden, ateşten, meşalelerin içerisinden geliyoruz. Kol kola yürümeye, birbirimize sahip çıkmaya, kaosun ortasında bile fikir birliği yapabilmeye alışkınız. Biber gazına da polisin copuna da yabancı değiliz. Ortamı bırakıp kaçmak bizim tarzımız değil. Bunu yaparsak, bir daha semte girecek yüzümüz olmaz. Biz böyle bir topa girmeyiz” İşte bu kolektif ruhun Çarşı’ya derin bir karizma kazandırdığı kesin. “Çocukların hepsi gözümüze Brad Pitt gibi görünüyor.” “Çarşı’yı bekliyoruz, onlar yürürlerken heyecanlanıyoruz.” Direnişe katılan genç kızlar tarafından sosyal medyada Çarşı üyelerini konu alan paylaşımlar, bu karizmanın boyutunu da gözler önüne seriyor. Çarşı temsilcisi, “Biz, bu paylaşımları ‘kapalı tribünde çok bekâr adam var’ sözleriyle yanıtladık” diyerek tebessüm ediyor. “Söylediğimizin arkasındayız. Onlar da sözlerinin arkasında dursunlar, geri vites yapmasınlar.” Çarşı temsilcisi, İstanbulUnited ruhunun süreceğine de dikkat çekerken bu ruh içerisinde yer almayan takım gruplarını da sert sözlerle eleştiriyor: “Genç Fenerlileri ve UltraAslan’ı bilen biliyor zaten. Bizim paraya pula tapanlarla, halkını ve ruhunu satanlarla işimiz olmaz! Onları diğer Fenerli ve Galatasaraylı taraftardan ayırıyoruz. Azınlıkta kaldıkları ortada. Diğer taraftarlar bizimle birlikte kol kola yürüdüler. Yürümeye de devam edeceğiz.” ‘BİZDE BEKÂR ÇOK’ Sosyal medyada özgürlük çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gezi protestolarına karşı hükümetin tutumuna ilişkin dünya akademisyenlerinden bir tepki daha geldi. Aralarında Harvard, John Hopkins, Princeton, Stanford, Oxford gibi tanınmış yükseköğretim kurumlarının da olduğu 101 üniversiteden 225 akademisyen, Facebook’taki muhalif sayfaların kapatılması veya sansür uygulamasını imzaya açtıkları metinle protesto etti. Facebook’u, Türkiye’deki siyasi muhalefete uyguladığı sansür politikalarından ötürü kınadıklarını belirten akademisyenler, 138 bin takipçisi olan Ötekilerin Postası, 181 bin takipçisi olan BDP, 387 bin takipçisi olan Sırrı Süreyya Önder gibi grup sayfalarının kapatıldığını anımsattı. “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile Facebook arasında Türkiye’deki siyasi muhalefeti susturmak amacıyla gerçekleştirilmiş bir işbirliğinin bulunduğuna dair derin bir şüphe taşımaktayız” diyen akademisyenler şu ifadeleri kullandı: “Facebook’a hatırlatmak istiyoruz ki insanlar artık sosyal medya üzerinden siyasi görüşlerini ifade etmek ve taleplerini yükseltmek hakkına sahiptir. Facebook’un gerçek muhatapları hükümetler değil, halklardır. Facebook’tan Türkiye’deki faaliyetlerinde ifade özgürlüğünü güvence altına almasını talep ediyoruz” dedi. SÜRECEK Beşiktaş’ta futbol oynamış bir SiyahBeyazlı olan Kazan Birahanesi’nin sahibi Celal Soydan’ın, dünkü bölümde Fenerbahçeli olduğu yazılmıştır. Düzeltir özür dileriz. DÜZELTME
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle